Yeraltı dünyasında sadakat zayıflıktır, aşk ise ölüm fermanıdır. İstanbul’un karanlık damarlarında, kurşunla yazılan yasaların hüküm sürdüğü mafya düzeninde yalnızca bir anahtarın peşindedir herkes: Turna-i Lâl. Bu antik eşya, Osmanlı’dan kalma büyük bir sırrın, Mahzen-i Hürmet adlı gizli bir odanın kapısını açmaktadır. O mahzende yalnızca altın ya da silah değil; geçmişi şekillendiren anlaşmalar, ihanetler, kanlı vasiyetler ve bugün hâlâ süren güç savaşlarının gerçek yüzü saklıdır. Oraya ilk ulaşan, yeraltının yeni tanrısı olacaktır. Mihrâl Mirzan, namı diğer Kara İnci, babasının ölümüyle birlikte bu anahtarı miras alır. Ancak onun için Turna-i Lâl sadece bir yadigârdır; asıl değeri, babasının kanıyla mühürlenmiş olmasıdır. Mihrâl, 25 yaşında olmasına rağmen tüm erkek mafya liderlerini geride bırakmış, Yeraltı İnfaz Konseyi’nin Baş Uygulayıcısı olmuştur. İnfazları göz göze yapar, merhameti lüks sayar. Ancak onu izleyen biri vardır. Tural Demir Karayer, kod adı Demir Pençe, yeraltı dünyasının strateji ustasıdır. Bir savaş generali gibi haritalar çizer, kaçak rotalar kurar, adam transferlerini yönetir. Ama bu kez onun planı daha kişisel: Turna-i Lâl’i ele geçirmek. Bunun için Mihrâl’in hayatına “özel koruma” kılığıyla sızar. Gerçekte kimse onun bu gizli mesleğini bilmez. Ancak hesaplamadığı tek şey... Mihrâl’in gözlerinde kaybolmaya başlamasıdır. Kanla kurduğu oyunun içine aşk sızar. Ve şimdi oyun değişmiştir. Açılması gereken bir kapı, yaşanması gereken bir aşk ve bozulmaması gereken bir sır vardır.