Büşra bulmak istediği kitabı bulmak için Yolculuğa atılıyor...

İşinden kovulan Leyla yağmurlu bir gecede evine doğru oldukça üzgün bir şekilde gidiyordu. Tenha bir sokakta görmemesi gereken bir cinayete tanık olur. İş arkadaşını ihanetinden dolayı bir sokakta ölürdü karadenizli mafya Poyraz Aksoy. Ama hesaba katmadığı bir şey oldu. Cinayete biri tanık oldu. Poyraz ve Leyla`nın kaderi o yağmurlu gece de birbirine bağlandı. Bu kitapta Poyraz ve Leyla`nın zorunluluklardan doğan aşklarını okuyacağız. Keyifli okumalar dilerim.

13 yaşında zorla evlendirilen, çocukluğunu yaşayamadan kadınlığa itilmiş bir kız çocuğunun; yıllar boyunca susturulmuş bir kadının, kendi sesini bulma ve hayata tutunma mücadelesini anlatır. Hayatı boyunca erkek egemen gelenekler, şiddet, yalnızlık ve yoksullukla başa çıkmaya çalışan Ünzile, büyük şehre kaçtıktan sonra bir pavyonda çalışmak zorunda kalır. Ancak burada da kadın bedeni üzerinden kurulan başka bir şiddetle karşılaşır.

Güçlü, bağımsız ve yetenekli bir kadın... Ahu Kontante, moda dünyasında fırtınalar estiren bir tasarımcı olarak kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış bir kadın. Onun için hayat, mücadele etmek ve her zorluktan daha güçlü çıkmak demek. Ancak kaderin onun için başka planları vardır… Aslan Aslanzade, büyük şirketlerin sahibi, karizmatik, otoriter ve acı dolu geçmişiyle duygularını derinlere gömmüş bir adam. İlk evliliğinden olan kızına duyduğu derin sevgi, onun kalbini kırılgan ama bir o kadar da güçlü kılmıştır. Ve şimdi, Ahu ile yolları kesiştiğinde, unuttuğu duygular birer birer gün yüzüne çıkmaya başlar. Ahu’nun özgürlüğüne düşkün ruhu ile Aslan’ın güçlü ve koruyucu yapısı arasında kıvılcımlar çakarken, ikisi de hayata yeniden tutunmayı öğrenecek mi? Geçmişin gölgeleri, bu büyük aşkın üzerine düşmeden önce, birbirlerine gerçekten güvenebilecekler mi? Aşkın, tutkunun ve ikinci şansların hikayesi "Altın Soyun Mirası", kalbinize dokunacak!

Her bir bölümünde birbirinden bağımsız bir çocuk masalı vardır. Her gece bana farklı bir masal anlatır mısın diyen sevimli çocuklara ve onlara acaba ne anlatabilirim diyen büyüklere gelsin. En çokta her gece masal anlattığım canım kuzenime gelsin. İyi geceler ❤️️ Tatlı rüyalar 🧸

Esir düşen Üsteğmen Deniz Özal`ın kurtarıldıktan sonra hayatında büyük değişimler meydana gelir. Bilmediği duygular ile tanışan Deniz bir yandan da geçmişi ile karşı karşıya kalır. Geçmiş ya yakacaktı ya da yanacaktı...

Işıl nikah masasında kuzeni ile nişanlısının onu aldattığını öğrendiğinde gerçeklerden kaçmak içim gittiği yerde tanımadığı adamın kollarında bulur kendisini. Sabah gözlerini açtığında gece olanları hatırlar ve oradan ayrılır ama ileride olacaklardan habersizdir. Evine gelip ailesine sığınır 1 ay sonra ise bebeğinin olacağını öğrenir ve yurt dışına yerleşir. Yıllar sonra babasının uğradığı suikast olayından dolayı yurduna dönüp başa geçer lakin beraber olduğu adam ile aynı masaya oturur. Bakalım tek gecelik ilişkiden olan çocuklarıyla çıkan macerada bizi neler bekliyor. BAŞLANGIÇ TARİHİ:17 KASIM 2022 KAPAK TASARIMI: WRİTERLADYY TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.

Hayattan kopan Ediz karaca ve süpriz yumurta gibi hayatına giren Mavera sadece mavera kendi hakkında tek bildiği şey adı olan mavera... Sokaklarda büyümüş iki çocuğun hikayesi... Aralarındaki yaş farkı onlara engel olacak mı? Tüm dünya bize karşıydı bizde birbirimize karşıydık her türlü imkânsızdık...

"Baba oluyorsun!" Gazel Yalçın, herkesi karşısına alıp Anıl Yılmaz ile evlendiğinde, iki yıl sonra aldatılacağını hayal etmemişti. Evlilik yıldönümlerini kutlamak için kocasını işinden almaya gittiğinde gördükleri karşısında hüsrana uğrar ve kaçmak için kendini en yakın otele atar. Cihan Batur, üç yıl önce hayatının aşkı olduğunu düşündüğü Merve Kara’ya evlenme teklifi ettiğinde; sadece parası için onunla birlikte olduğunu öğrenir. O günden sonra hiç kimseyle bir yakınlık kuramazken iş için gittiği otelde gördüğü kadınla bir anlaşma yapar. Tek bir gecelik… Her şey istedikleri gibi giderken planlarında beklenilmeyen bir sürpriz gerçekleşir ve tekrar yolları kesişir.

Bir kuş, ne kadar yaralı olursa olsun, eğer içinde birazcık umut kaldıysa yeniden uçar..." Rüya, çocuk yaşta kendi hayatı elinden alınan genç bir kadındı. Zorla evlendirildi, yıllarca bir kafeste yaşar gibi, gözlerden uzakta tutuldu. Onun tek ışığı, küçük kızı Ceylin`di. Ama artık sadece yaşamak değil, gerçekten yaşatmak gerekiyordu. Bir gece... Sessizlik, karanlık ve umutla birlikte kaçtı. Ardında bıraktığı sadece bir ev değil, yılların suskunluğu, korkusu ve gözyaşıydı. Şimdi peşinde onu kaybetmeye tahammülü olmayan bir adam, ama yanında onu korumak için her şeyi göze alacak bir abi vardı. Bu, bir annenin özgürlük mücadelesi. Bu, susturulmuş bir kalbin yeniden atmaya başlamasının hikâyesi. Ve bu, en çok da bir kuşun... Son ama en cesur uçuşu.

Ah Fatma kadın, ne bitmez, ne tükenmez bir acın varmış senin. Gençliğinin baharında, daha yirmi sekiz yaşının başında, nasıl bir imtihanın varmış, senin. Ağlamak ne yakışıyordu sana... Ama sen ağlama kadın, ağlama, solmasın gül yüzün. Bitsin, tükensin sızlamaların. Ağlamak yakışıyor diye, çoğalmasın acıların... (Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmıştır.)

Herhangi bir yerde doğup büyüyen bir insanım bende, herkes gibiyim. Dışarda gördüğünüz onca yüzden biriyim, acılarını, hayatını bilmeden yargıladığınız insanın ta kendisiyim. Hayata karşı başını eğmemiş, savaşan ve inancını kaybetmek yerine daha sıkı sarılan toprak aşığı bir insanım. Çoğu yol arkadaşını bu uğurda kaybeden vatan için canını ortaya koyan onca yiğitten sadece biriyim ben. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ~Buna benzer kurgu var mıdır bilemem fakat hiç bir şekilde böyle bir hikayeyi başka yerde okumadım, yani kafamda kurguladım bütün olayları. Kitapta geçen kişi ve kurumların gerçeklikle hiçbir alakası yoktur, tamamen kurgudur! Bir şans vermenizi tavsiye ederim :) İyi okumalar, öyleyse <3 Tüm hakları bana aittir herhangi bir (ç)alıntıda hukuki işlem başlatılacaktır.~

O an bilmiyordum... Bir bakışın bir ömre bedel olduğunu, ve o ömrün sonunda ölümün beklediğini.

Kitabım, Yetimhanede büyüyen Adel Mina`nın, arkadaşının bebeğine anne olması ve gerçek ailesiyle tanışması sürecinde yaşanan olayları ele almaktadır. Adel Mina`nın ünlü mafya eşine olan benzerliği, bu süreci daha da karmaşık hale getirir." Köklerini arayan, kayıplarıyla büyüyen ve sevdikleriyle yeniden doğan Adel Mina’nın hikâyesi, yüreğe dokunan bir dönüşümün ve affedişin romanıdır. Daha fazlası için, Adel Mina’nın izinden gitmeye başla.

Belki bir iyilik, bir çocuğun hayalleriydi. Uçan bir balonda yahut çamurdan yapılmış bir oyuncakta...

Öncelikle kendimi tanıtayım ben öğretmen bir anne babanın en küçük kızıyım ben büyük bir abim bir de ablam var hayatımı merak ediyorsanız ev okul ve stajer olarak gittiğim büyük bir inşaat şirketi arasında geçiyor. Aa bu arada adımı söylemeyi unuttum ben Bilge bu hikaye benim.Benimle beraber mutluluğumu paylaşmak ister misiniz nasıl sevdiğimi nasıl sevildiğimi. Bu kitapta gözyaşı sadece sevinçten akacak zaten ağlatan hayata inat bir nebze güldürebilirsem ne mutlu bana belki herkese saçma gelebilir olaylar ama bu hikaye gerçek olayların komik hali var bu sadece Bilge nin değil Barış`ın da hikayesi 💚💙

Olay bir savcının bilmeden aşiret çocuğunu kurtarması ve ailesine teslim etmesiyle başlar

Onlar bir aile hatta daha ötesi olmuşken ayrı düşen savasçılardı. Hayat, bir kader kaderinden silinmemiş insan öyle yada böyle çıkarmış karşına çıkarmış "Kor" işte bu karşılaşmada...

Elif Savcı arkadaşı ile bar a gitmesi ile olay başlar. Barda Yüzbaşı Onat Kara ile birlikte olur. Birliktelikten hamile kalan savcı 5 ay sonra Hakkari’ye oraya gider. Bakalım neler olucak

Höpbattı serisinin ikinci kitabıdır. Yine çocuklar için şiir halinde yazılmıştır. Bunu da seveceğinize eminim. Saygı ve sevgiler...

Kitabın eski ismi,Bir...İki...Üç. Yalnızlık mı yaralar insanı en çok yoksa koca bir şehrin ortasında, onlarca insan arasında yalnız hissetmek mi ? Ailesinden ayrılıp sokaklarda kardeşlerini buldu. Bir gün bir kadın geldi ve o sokaktaki çocukları buldu. Hani çoğ kişinin yol kenarlarında görüp geçtiği o çocuklara aile oldu. Hayat yine gülmedi onlara ama onlar güldü. En ufak güzel bir şeye gülümseyip ayakta durdular. Kayıplar verildi, derin yaralar alındı ama yıkmadı. Yeri geldi sevildiler yeri geldi istenmediler ama onlar yaşamaya devam ettiler. İlerde ne olur bilinmez ama bir gün pes etmeyi düşünürse, işte o gün son günüdür. Pınar Öztürk, zorlu yollardan geçip asker oldu. Çok çalıştı yüzbaşı oldu, bir adam gördü aşık oldu, yeri geldi hiç tanımadığı birinin ablası, kardeşi oldu. Hayat bu ya gün geldi aşkını kaybetti, gün geldi sevdiklerini. Yinede yaşamak ve savaşmak için büyük bir sebebi vardı, vatanı. .................... Ben Yüzbaşı Pınar Öztürk, bu vatan için canını verecek askerlerden biri. Kişi ve olaylar tamamen hayal ürünüdür.!!

Kabullenerek,vazgeçtiklerimiz bizi yeniden ayağa kaldıracak,güçlendiğimiz yaralardan öyle güzel çiçekler açacak ki,yeniden inşa ettiğiniz o ihtişamlı bahçeyi,hayatınızdan çıkardığınız insanlar size sunamayacaktı. Bu yüzden düzeni bozuk,solmuş,biçilmemiş bir bahçeyi,güzelleştirmenin tek yolu “Kurtulmak,yeniden inşa etmektir.” Sen de tam bu noktada işte bu döngüyü kırarak,bahçeni yeniden inşa ediyorsun. Emin ol öyle güzel olacak ki o bahçen,en azından eskisi kadar bakımsız ve yetersiz olmayacak. Sen başarmayı seçtin. Sen değerli olmayı seçtin. Sen önceliği seçtin. Sen mutluluğu seçtin. Sen huzuru seçtin. Sen kendini seçtin. Sen,sen olmayı seçtin. Sen,kendine olan saygını seçtin. Unutma çiçeğim, Sen düştüğün yerden güzelsin...

22 yaşındaki genç kız olan Lidya`nın önce yasak bir aşk yaşamasıyla ve daha sonra da seçimleri sonucu yaşamının nasıl evrilidiğini anlatan hikayesi

Jack ve Mila düello dönüşü saklı gerçekler hakkında aileleri ile yüzleşirler. Kral John yeni bilgiler doğrultusunda bir ekip kurulmasına karar verir. Nişan sonrası Akademiye dönerler. Okul dönemi bir ay erken bitirilir. En güvenilir insanlarla yola çıkarlar. Bu arada avcı sınıfı da boş durmaz. Ortalıĝı karıştırmanın yollarını aramaya başladılar.

Ormanın derinliklerinden gelen çığlık, gecenin sessizliğini dağıttı. Acı dolu ses, ıssız mağaranın soğuk taşları arasından yükseliyordu. Arkadaşının kollarında nefes nefese koşan Derin, neyden kaçtığını bile bilmiyordu. Aklında tek bir şey vardı: Dokunduğu taşın içinden bakan bir çift göz... Onu duymuştu. Tüm bunlar gerçek miydi? Bedeni uyuşmuştu. Gözleri görmüyordu, bacakları tutmuyordu. Tek hissedebildiği keskin, tarifi olmayan bir kokuydu. O kokunun sahibi Derin`i kucağına alırken arkadaşı son bir çabayla ona ulaşmayı denedi. Derin, ona yardım etmek istese de tek yapabildiği onu saran kollara kendini bırakmaktı.