İstanbul’un karmaşasından kaçan genç mimar Elvan Arısoy, İzmir’in sahil kasabası Seferihisar’da eski bir Rum konağını restore etmek için görevlendirilir. Konağın duvarları arasında gizlenmiş eski bir mektup bulur; mektup yıllar önce kaybolmuş bir kızın sırlarını fısıldamaktadır. Kasabaya yeni taşınan gizemli yazar Leon Demir, aslında kaybolan kız kardeşinin izini sürmektedir. Elvan ve Leon’un yolları kesişir; gizem, entrika ve geçmişin sırları onların hayatlarını birbirine örer. Zamanla aralarındaki çekim ve aşk, hem tehlike hem de tutku dolu bir maceraya dönüşür. Leon ve Elvan, geçmişin karanlık sırlarını çözerken, kasabada hem romantik hem dramatik anlar yaşar; ve sonunda aşklarını, evliliklerini ve ikiz kızları Melisa ile Gülce’yi buldukları mutlu bir gelecekle taçlandırırlar.

Zorunlu bir evlilikle başlayan yolculuk, zamanla kalpleri sarsan büyük bir aşka dönüşebilir mi? Zeynep, şehirde yetişmiş genç bir doktordur. Borçlar ve aile baskısı yüzünden kendini, köyün sert mizaçlı ağası Ali Rıza’nın eşi olarak bulur. İlk günden itibaren gurur ve inat, onları sürekli çatıştırır. Ama her bakış, her tartışma, aralarında inkâr edemedikleri bir çekimi de büyütür. Köy hayatının zorlukları, geleneklerin ağırlığı, dedikodular ve düşmanlıklarla sınanırken Zeynep’in cesareti ve Ali Rıza’nın içten içe gizlediği yaralı kalbi yavaş yavaş birbirine yaklaşır. Ta ki hayat, onlara en büyük mucizeyi bahşedene kadar: ikizleri Miray ve Altay. “Aşkın Hükmü”, zorunluluktan doğan bir evliliğin; gururla sınanıp sevgiyle yoğrulan, sonunda aile olmanın en saf mutluluğuna ulaşan hikâyesi.

Genç öğretmen Aslı, istemeden tanık olduğu bir cinayet sonrası mafyanın hedefi olur. Hayatını kurtarmak için Tanık Koruma Programı’na alınır ve karanlık, sert bakışlı komiser Yiğit tarafından korunmaya başlanır. Başta birbirine karşı mesafeli olan ikili, birlikte tehlikelerden kaçarken aralarındaki gerilim ve duygusal bağ giderek derinleşir. Kaçışlar, saldırılar ve hayatta kalma mücadelesi sırasında, Aslı ve Yiğit hem kendi güvenliklerini hem de birbirlerini keşfederler. Sonunda tüm tehlikeleri atlatarak, birbirlerine güvenmenin ve aşkın gücünü bulurlar.

Yasemin, evinde bulduğu cesedi saklamaya çalışırken aslında kendi zihninin karanlık derinlikleriyle yüzleşir. Ceset, sadece kimliği bilinmeyen biri değil; Yasemin`in korkuları, pişmanlıkları ve bastırdığı anılarının da bir yansımasıdır. Peki, asıl katil dışarıda mı, yoksa içeride midir? Peki Yasemin, cesedin kim olduğunu ve katilin kim olduğunu öğrenebilecek mi? Bu gizemli yolculukta onu bekleyen en büyük sır, belki de kendi kimliğini keşfetmek olacaktır.

Narvalis`in sessiz sokakları sırlarla dolu, taşların altında gömülmemiş öfke ve geçmişin kanı bekliyor. Serin Valka, Draven Solis ve Lyra Miresh... Üçü de geçmişin gölgeleriyle yüzleşmek zorunda. Bu gece, hiçbir sır gömülü kalmayacak.