"Bir iddiaya girelim," dedim ve serçe parmağımı ona doğru uzattım. "Eğer yılsonuna kadar hatırı sayılır bir kulüpten teklif alırsan sen kazanmış olursun. Ama eğer alamazsan, ben kazanırım." "Kabul," dedi serçe parmağını benimkine kenetlerken.

Uzun Boylu Aşkın Tüylü Topu Barlas, potalara adanmış dev cüssesiyle sahanın yıldızı. Her smaçında yer yerinden oynuyor, geleceğin NBA efsanesi olma hayalleri kuruyor. Umay ise, küçücük bedeniyle badminton kortunda bir deha. Tüylü topuyla yaptığı zarif vuruşlar, raketini adeta bir sihirli değnek gibi kullanışı, onu rakipleri için görünmez bir güce dönüştürüyor. İki farklı dünyanın insanı, üniversitenin sporcu yemekhanesinde kesişen yolları… Barlas`ın gürültülü kahkahaları Umay`ın sessizliğini bozarken, Umay`ın sakin duruşu Barlas`ın dikkatini çekiyor. Başta sadece spor muhabbetleriyle başlayan bu etkileşim, birbirlerinin dünyasına duydukları merakla daha da derinleşiyor. Barlas, Umay`ın tüylü topa olan hâkimiyetine hayran kalırken, Umay da Barlas`ın pota altındaki gücüne büyüleniyor. Peki ya bu farklılıklar, onların arasındaki çekimi daha da güçlendirir mi? Bir basketbolcu ile bir badmintoncunun aşkı, potaların ve tüylü topun ötesine geçebilir mi? "Uzun Boylu Aşkın Tüylü Topu", sporun birleştirdiği, farklılıkların zenginleştirdiği ve hayatın en güzel oyununda birlikte bir takım olmayı seçen Barlas ve Umay`ın uzun soluklu aşk hikayesini anlatıyor. Aşk, bir oyun mudur yoksa hayatın kendisi mi?

Liseden beri aşık olduğu çocuk Milli takımda oynamaya başladığı için her Milli maça giden Miray İtalya’daki maçta hayatını etkileyecek bir olay yaşar.

Birbirine nefret kusan 2 millî sporcu nasıl böylesine tutulmuştu bir anda birbirine?

"Bana aşık olduğunu ikimizde biliyoruz." "Hayır,değilim." "Evet öylesin. Hadi şimdi öp beni." ** Bu, benim elektrik kesintisi nedeniyle tesadüfen aynı asansörde mahsur kalıp karşılaştığım taekwondocu çocuk ile geçen ve sonu aşkla biten çılgın hikayemdi. ** Yazarken bana iyi gelmesini ve bozuk ruh medeni durumumu düzeltmesini isteyerek yazıyorum bu kurguyu. Evet çerez olacak ama bu demek değil ki kitap olarak elimde olmayacak. Çaktın👠

Koşarak annemin yanına gidip yanağına sulu bir öpücük kondurdum sonra anneme sarılıp ona teşekkür ettim. Odamdan valizimi alıp evin kapısına doğru gittim annem kapıda bekliyordu. "Görüşürüz kızım." Dedi annem bende karşılık olarak "Sana da görüşürüz anne." Dedim

"Neden ağlamamı istermiş gibi bu soruyu soruyorsunuz?! Ben aglamayacağım çünkü üzülmüyorum! Aksine seviniyorum! Çünkü BENİM KARDEŞİM MELEK OLDU! " diye bağırdım ve odadan çıkıp kendi odama gittim. Benim bağırmamla ortam sessizleşti. Ben gittikten sonra annemin sesi yükseldi evde. "SENİN YÜZÜNDEN ÖLDÜ KIZIM! SEN KISKANDIĞIN İÇİN ÖLDÜRDÜN ONU! " diye bağırıyordu. _______________________________________ Annem bana sürekli "Keşke o değilde sen ölseydin! "Diyordu. Keşke... En azından bu hayatı yaşamazdım. En azından o yaşardı. Ama bilmiyordum ki hayat `Keşkelerle` doluydu. Okuyun beğenirsiniz devam ke!

Karakterimiz Sare Karakaya, iflah olmaz ve deli dolu bir gençtir. Son yaptığı şey yüzünden babası Adem Karakaya artık çileden çıkar. Bu yüzden Basketbol antrenörü olan kardeşi Akif Karakaya`nın yanına tüm yaz çalışması için gönderilir. Sare ne kadar itiraz etse de elinden hiç bir şey gelmez. Spor salonunda çalışan Sare hiç beklemediği birisini görür. Bu onun için oldukça beklenmediktir. Hem ne demiştik " Kaderimiz bir ip misali bağlıydı, biz fark etmesekte."

Bu yaz, Sare’nin hem hayatına hem de kalbine dokunan, onu bambaşka biri yapacak bir dönüm noktası olacaktı.