Saira küçük şehrinde mutluydu, ruhu umutsuzda olsa. Annesinin kanlı elleri kabusunda ona sarılmaya devam ediyordu. Bu bir kaza mıydı? Gerçekten, yoksa ölüm erken mi gelmişti? Sevmekten korkan Saira annesi gibi terk etmek istemiyordu, aşktan kaçsada o elbet onu bulacaktı. Ya aşk onu ölüme sürecekti ya da o aşkı kazanıp hayatını süslü çiçeklerle donatacaktı... Bu kitap isviçre dağlarının arasında, aşkın ne olduğunu öğretecek. Kendini sevmek mi aşk yoksa bir insanı sevebilmeyi öğrenmek mi? Aşk ölüm demekti, ardında getiren kötülük sairanın yaşayacağı kayıplar ve kanlı ellerin hesabı ağır olacaktı.