Alaca Beyoğlu, köklerinin bir ilçeye adını verdiği saygın ailesinin biricik kızıydı. Yurt dışından getirilmiş paha biçilemez mücevherleri, yüz boyamayı bırakın, insanların gözünü boyayacak derecede kaliteli makyaj malzemeleri vardı. Bu köklü zenginliğin içinde otoriter aile yapısı ve durmadan önüne barikat çekilen bir hayatı vardı. O daha öne hiç yaşamamıştı, o yalnızca elinde kağıt kesikleriyle origamiden kuşlarını gökyüzüne salmıştı.