[ fanlaştık ] - Etiketin'de Kitap Listesi
devam ediyor 4g önce güncellendi
Yüksek Tahtın Melodisi
@liva_iste
Okuma
1
Oy
0
Takip
0
Yorum
2
Bölüm
1
Sonbahar gelmişti ama Solara’da hava diğer krallıklara göre daha aydınlıktı. En çok güneş alan şehir olduğu için herkes güneş tarafından kutsandığımızı söylüyordu. Burada güneşe tapanlar da vardı ama nedenini asla anlamıyordum ve saçma geliyordu.
Tüm dünya güzel haberlerle uyanmamısştı. Aksine, fazlasıyla kötüydü. Sınır komşumuz Xylos’un kralı öldürülmüştü ve tahta, acımasız olarak bilinen veliaht prens Rex Grimm geçmişti. Herkes olası bir savaştan korkuyordu.
Güneşin batmasına birkaç saat kala odamı toplayıp babamın yanına indim. Salonda kitap okuyordu.
“Günaydın.” Dedim. Normalde sesim neşeli çıkardı. Ama bugün pek keyifsizdi. Babam da nötr bir sesle cevap verdi. Kendimi koltuğa bıraktım.
“Haberleri duydun mu?” babam başını aşağı yukarı salladı okumaya devam ederken. Sıkılmıştım ve Dain’i özlemiştim. Onun yanına gitmek üzere evden çıktım.
Dışarısı her zamanki gibi kedilerle doluydu. Kasabamızdaki insanlar onları düzenli olarak besliyor, kasabanın bireyleri olarak görüyordu. Ama saraya yakın bölgelerde hayvanlar hor görülüyor ve fazlalık gibi davranılıyordu. Bu bölgedekiler de onları kınıyordu.
Turuncu bir kedi ayaklarıma sürtündüğünde eğilip başını okşadım. Darian’ın evine doğru yürürken kedi de benimle geliyordu.
Darian benim tek ve en yakın arkadaşımdı. Aynı yaştaydık ve annelerimiz sayesinde henüz iki yaşındayken arkadaş olduk. Darian sevecen ve dışadönük bir çocuktu. Annesi ve babası o henüz 14 yaşındayken vefat etmişlerdi. Ama güçlü bir çocuktu. Her şeyin altından kendi başına kalkabilmişti.
Darian’ın tek katlı küçük evinin önünde durdum ve tokmağı birkaç kez kapıya vurdum. Çok geçmeden kapı açıldığında beni her zamanki güler yüzüyle karşıladı.
“Hoş geldin Nemesis.” Kibarca içeri davet ettiğimde başımı iki yana salladım.
“Hazırlan. Saray tarafına gidelim bir şeyler içeriz. Ama Çizme’yi getirmedim. Atını paylaşmak zorundasın.”
“Bekle o zaman hemen geliyorum.”
Çok bekletmeden kapıda belirdi. Evinin yanındaki küçük hangardaki Şeker’i bağladığı yerden çözdü.
“İyi uyudun mu kızım?” diye soruyordu bir yandan da. Atının eyerine yerleşip tek eliyle de dizginleri tuttu. Diğer elini de çıkabilmem için uzattı. Elini tutup arkasına yerleştiğimde yavaşça ilerlemeye başladık. Kasabamız saraya yakındı. Yaklaşık yarım saatlik bir mesafe vardı.
Sonunda sarayın kuleleri gözükmeye başladığında her zaman gelip bir şeyler içtiğimiz, sarhoş olup bayılana kadar dans ettiğimiz Güneşli Han’a gelmiştik. Hanın hemen karşısı limandı. Şeker’i birkaç bakır para karşılığında hangara bağladık. Hanın içi alkol, ter ve çorba kokuyordu. En arkadaki boş bir masaya oturduk.
“Bunu en son ne zaman yapmıştık acaba?” dedi Darian.
“Sanırım bir aydan fazla oldu.” İki bira söyledik ve dans edenleri izlemeye başladık. Herkes yarınlar yokmuşçasına dans ediyor, sarhoş oluyordu. Biralarımız geldiğinde hemen bira bardağımı kaptım ve yarısına kadar kafama diktim. Dain de aynısını yaptığında biranın köpüğü yeni yeni uzayan bıyıklarına bulaşmıştı. Kıkırdadım ve dudağının üstünü işaret ettim. Baş parmağıyla köpüğü temizledi. Dain normalde güler, aptal aptal şakalar yapardı. Sürekli dırdır edip başımı şişirirdi ama bugün bir terslik vardı.
“Dain, bilmediğim bir sorun mu var?” Başını iki yana salladı.
“Hayır, sadece kötü hissediyorum.” Dudağımı büzdüm.
“Peki öyleyse.” Ayağa kalktım ve Dain’e elimi uzattım.
“Dans edersek geçer.” Elimi tutup kalkacakken müzik de dahil herkes durakladı çünkü iki adam nefes nefese hana girip bağırmaya başladı.
“Xylos! Xylos ordusu geldi! Her yeri yağmalıyor!”
Ve işte korktuğumuz başımıza gelmişti. Rex Grimm buradaydı. Solara’ya savaş açmıştı ve bizi hazırlıksız yakalayıp kralı öldürmüştü.
Dain’in elini sıktım ve hanın kapısına doğru var gücümüzle koşmaya başladık. Sarayı görebildiğimiz kadar görebiliyorduk. Xylos askerleri limanda asılı olan Solara bayrağını indirip Xylos bayrağını asıyordu. Onlara engel olanları gözlerini bile kırpmadan öldürüyordu.
Solara bitmişti. Rex Grimm kazanmıştı. Şimdilik. Çünkü hâlâ Nemesis Lind ile tanışmamıştı. İzin vermeyecektim. Dünya barışını altüst etmesine izin vermeyecektim ve adımın hakkını vercektim.