SİZDE BENİ TAKİP EDİP YORUMLARA YAZIN BİR SONRAKİ BÖLÜM DE SİZİN KİTABINIZ İÇİN ELEŞTİRİ METNİ VE DEĞERLENDİRME HAZIRLAYAYIM!

Bu bir İlk Yazı denemesidir. Kısa ve pek bir şey anlatmayan bir yazıdır. Lütfen ona göre beklentiler içinde okuyun. Yorumlara ve eleştirilere her zaman açığım. Fikirleriniz benim için çok önemli.

"Gözlerime bak Sidelya. Gözlerime bak ve söyle. O şerefsizin sana yaşattıklarına rağmen yine gidecek misin?" Sidelya, gözlerini kararlılıkla karşısındaki adamın koyu harelerine dikti. Gitmesi gerekiyordu. Bu bir tercih değil, mecburiyetti. Fakat anlatılması mümkün olmayan bir mecburiyet. Bakışlarını parmağındaki alyansa çevirdi. Çıkarmalıydı. Artık ona ait bir hatırası olmamalıydı. Parmağına ilk taktığını günü hatırladı. İçinde bir kıpırtı oluştu. Heyecan değil, bir korku gibiydi. Parmak uçları yüzüğü kavradı. Çıkarmaya yeltenirken karşısındaki gözleri kıpkırmızı yorgun bakışlarla kendisini seyreden adam, "Yapma Sidelya! Yapma şunu! Gitme! Kendine zarar vereceksin. Anla artık ya! Bunu yaşatma bize! Her şey yoluna girmişken sokma bizi bok yoluna. Sikik herif kandırıyor seni. Aldanma nolur Sidelya`m!" Yalvaran haykırışlarla gözünden akan yaşı sildi. Sidelya, parmağındaki yüzüğü çıkardı ve bir hışımla genç adamın avcuna bıraktı. "Affet beni sevgilim."

Bir dizinin en güzel sahnesi, bir filmin en çarpıcı repliği ya da bir kitabın en etkili cümlesi... Bu kitapta sizlere, izlediğim diziler, filmler ve okuduğum kitaplar hakkında ki yorumlarımı paylaşacağım. Amacım bir kitabı almadan önce ya da bir diziyi/ filmi izlemeden önce birazcık bilgi sahibi olmanız..

Gerçekte yaşanmış, biraz kurguyla, biraz gerçeklikle şimdiki Türkiye`yi eleştiren ve bir kızın hayatını anlatan bir kitap, iyi okumalar.

Benim tezim; Cennet ödülü için değil, sadece Yaradan`a duyduğumuz saf sevgi için O`na yönelmemiz gerektiğidir. Cehennem azabından korkmanın saçma olduğunu, herkesin kendi eylemlerinin sorumluluğunu çekeceğini onaylanmasını ve cezadan kaçmak yerine, onur ve gururla kabul edilmesini savunuyorum. Bu kitap, ne gerçek İslam olmayan eylemleriyle dini yalanlayan, ne de para için dindar davranıp kul ve Allah arasına girmeye çalışan yobaz ve tarikat kültürüne bir eleştiridir. Adora isimli karakterimle, her şeyi sorgulayan ve anlatılanları (Diyanet, YouTube hocaları, tarikatlar) dinlemeden mantık yoluyla sevginin önemini keşfeden bir kızın hikayesini anlatacağım. Belki bu tezi okurken biraz ön yargı hissedebilirsiniz ama kurguyla bu düşünceleri, sizin inancınıza saygısızlık olmayacak şekilde açıklayacağım. Eleştirilere açığım (tabii ki saygı çerçevesinde). Ben disleksiliyim, 17 yaşındayım, ilk kez roman yazıyorum ve Müslümanım ama dindar değilim. Umarım bu felsefi yolculuğum, size de sorgulama cesareti verir. Okurken tezimi daha çok anlayacaksınız.