10. Bölüm

Chapter 9: Taht Yolculuğu

Fatih Öcal
storikay

Dralon bölgesine doğru yola çıkan Tokito ordusuyla büyülü ormandan geçmesi gerekiyordu. Nanagi atıyla önden giderek orduya önderlik ediyordu. Yorulmaya başlayan askerler kılıç tutamaz haldeydi.

Nanagi: "Komutan ordunun durumu ne?"

"Efendim arka birliklere göz gezdirdiğimde epey bir yorgun görünüyorlardı. Bu yolun güvenli olması lazım. Saldırı almadığımız sürece güvendeyiz."

İçimden bir ses bana saldırıya uğrayacağımızı söylüyor. Efendimin yanında durup onu mu korusam? Bu yol biraz uzun. Büyülü ormanı geçince Dralon bölgesinde olmalıyız.

Nanagi: "Orduya önderlik et ben efendimizin olduğu bölgeye çekilmeliyim."

"Nasıl isterseniz efendim."

Hemen arka taraflara çekilmeliyim. Çok fazla zaman kalmadı gibi görünüyor. Bir an önce oraya gitmeliyim. Hislerim beni yanıltmaz.

Atıyla ordunun merkezine doğru geri dönen Nanagi endişeli görünüyordu. Hissettiği şey ne olabilirdi? Ümitsizce atını koşturmasına rağmen ordunun arka kısmı çok gerideydi.

Tokito'nun olduğu arabadaysa Tokito habersiz bir şekilde oturuyordu. Kortus ona çay hazırlamakla meşguldü. Kortus gülüyordu Tokito'da sıkılmış bir suratla cama bakıyordu. Araba sarsılınca panikleyen Tokito kapıya bakmaya başladı. Çay hazırlayan Kortus kapıda olan kişiyi bildiği için sakin görünüyordu.

Nanagi: "Benim, Nanagi. Sizi buraya uyarmak için geldim efendim."

Öyle bir anda arabayı sarsmasana be kadın! Kalbim dursa suçlusu sen olurdun!

Tokito: "Bir dahaki sefere haber ver olur mu? Seni anlık şokla yok edebilirdim."

Nanagi: "Özür dilerim. Uyarıya gelirsek efendim düşmanımız tarafından izleniyor olabiliriz."

Tokito: "Bana düşman olabilecek kadar aptal bir şeytan olabilir mi?"

Bunu bende düşünmüştüm. Bu yolculuk başından beri garip geliyordu. Askerlerin yorulması normal değil çok hızlı yoruluyorlar. Sanırım bir tuzağa maruz kalabiliriz.

Nanagi: "Sizin yeni şeytan kral olmak için harekete geçtiğiniz biliniyor. Ordu normale göre fazla hızlı yoruldu. Bir lanet olabilir."

Tokito: "Peki bizi bu durumdan nasıl kurtarmayı planlıyorsun?"

Aslında bir planım var fakat sanırım söylersem kabul görmeyecek. Onlara uymam en iyisi.

Nanagi: "Her zamanki gibi sizi koruyacağız. Bizler efendimiz uğruna ölmek için yaşarız."

Tokito: "Benimle dalga geçme! Kendini feda edince o çöp vücudunu bir hiç uğruna feda etmiş oluyorsun!"

Nanagi: "Dediğiniz tamamen doğru fakat arabadan çıkmayın biz halledeceğiz. Sonra güz-"

.

"Düşman tespit edildi."

.

"Sistem tarafından yeni görev atandı."

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (1442/1442)"

.

Bu bir şaka değil mi? 1442 düşmanla nasıl dövüşmem gerekiyor? Lanet olsun.

Nanagi: "Araba neden durdu? Efendim sakın dışarı çıkmayın. Eğer çıkarsanız bu dövüş bir hiç uğruna olur."

Nasıl olurda erken fark edemem? Eğer daha erken öğrenseydim orduyu dinlendirip dinç bir şekilde savaşma fırsatı elde ederdim.

Nanagi at arabasının dışına çıktığında ordusuna saldıran bir sürü şeytan gördü. Hepsi yüksek seviye ve silahlıydı. Yorgun ordu silahlarıyla karşılık verince büyük savaş başlamış oldu.

Kılıcını çekip savaş alanına atlayan Nanagi at arabasının etrafını koruyordu. Düşmanlar üzerine geldikçe kılıcıyla kesiyordu ve sıradaki düşmana geçiyordu. Komutan gibi görünen şapkalı bir şeytanda kılıcıyla Nanagi'nin üzerine atladı.

"Sen neden buradasın Nanagi? Bize uslu bir şekilde teslim edersen canını bağışlarım."

Nanagi: "İsmimi nerden biliyorsun?"

"Bunu bilmene gerek yok nede olsa teslim olmazsan öleceksin."

Nanagi: "Ölü bedenimi çiğnemeden efendimin kılına bile dokunamazsın!"

"Eh, kararını verdiysen artık seni uğurlayalım. Patlama büyüsü * Patlayıcı Toplar*."

Etrafa küçük toplar atıp patlatmaya çalışan düşman Nanagi'yi uzaktan öldürmeyi planlıyordu. Kılıcıyla hepsini kesmeye çalışsa bile hızı yetişmiyordu. Nanagi sürekli hasar alıyordu ve düşmanına yaklaşamıyordu bile.

Manası bitmeye başlayınca kılıç savaşına giren Nanagi artık zayıf düşmeye başlamıştı. Zayıf hali bile epey bir güçlüydü. Daha fazla zaman kaybetmek istemeyen düşman kılıcıyla Nanagi'nin sırtında uzun bir çizgi şeklinde yara açtı.

Nanagi yerden kalkmaya çalışsa da çoğunlukla kalkmasıyla beraber geri düşürülüyordu. Artık ayağıyla sürekli onu tekmelemeye başlamıştı.

"Nasıl güzel hissettiriyor mu? Sana teslim olmanı söylemiştim Nanagi."

Nanagi: *Kan Kusarak* "Sana ölsem bile teslim olmayacağım! Efendi-"

K-Konuşamıyorum... Program bile artık başaramayacağımı düşünüyor. Ordum burada kaybetmemeli... Ne kadarda acınası bir komutanım...

"Konuşmayı bile beceremiyor musun? Kalksana hadi devam edelim."

Nanagi kılıcına dayanarak yavaşça ayağa kalktı. Ayak kemikleri kırıldığı için artık yürüyemiyordu. Ordusu da bir bir katledildiği için artık onun için son yaklaşıyordu.

Tokito'ysa at arabasında dışardaki sesleri dinliyordu. Dışarı çıkmak istese de Kortus buna izin vermiyordu. Sinirli bir şekilde onu itmeye çalışsa da çocuk olduğu için gücü yetmiyordu.

Tokito: "Bırak beni Kortus!"

Kortus: "Dışarı çıkmanıza izin veremem efendim. Kaçmanız gereken zaman hayla gelmedi."

Sen neyden bahsediyorsun? Amacım kaçmak değil savaşmak. Nanagi'yi kesinlikle ölüme terk etmeyeceğim.

Tokito: "Kaçmak mı? Düşman güçlü olunca kaçmalı mıyım?"

Kortus: "Lütfen zorluk çıkarmayın efendim. Siz krallık için gereklisiniz. Bir komutan parçası ve küçük bir orduyu umursamayın."

Tokito: "Beni anlamıyorsun Kortus eğer yardım etmezsek etrafımız sarılacak!"

Kortus: "Neyden bahsediyorsunuz efendim?"

Tokito: "Ne yani bu ekr-"

.

"Kullanıcı yasaklı kelime kullandı. Susturma cezası verildi."

.

Ekrandaki düşman sayısını diğerleri göremiyor mu? Neden sadece ben görebiliyorum? Lütfen biri bana yardım etsin...

Nanagi zar zor ayakta kalmayı başarsa da düşman lideri yeniden kılıcıyla saldırdı. Karşılık veren Nanagi için artık çok geçti. Nanagi'nin kılıcını uzaklara fırlatan düşman elindeki uzun ve geniş kılıcını karnına soktu. Camı kırarak atlayan Tokito Nanagi'yi o halde görünce dona kaldı.

N-N-N-NANAGİ? Karşında dura- Neden karnında kılıç var Nanagi? Lütfen birisi kabus olduğunu söylesin! Tanrım bana yardım et nasıl kurtulacağım?

.

"Güç mü istiyorsun? Onları kurtarmak mı istiyorsun?"

.

Evet, hepsini kurtarmak istiyorum.

.

"Zamanı gelmedi. Tek yapman gereken zamanı gelene kadar kaçmak."

.

Sende mi beni bırakacaksın ekran? Hepiniz sevdiğim kişilerin ölmesini mi istiyorsunuz? Dayanamadığım için Kortus'u zorla iterek kapıdan çıktım. Karşımda Nanagi'yi ayağıyla ezen birisi vardı.

"Hey, sen yoksa bu şeytan kral olmak isteyen çocuk musun?"

"Çevremdekiler öyle söyler fakat ben Şeytan Kralım. Ellerini Nanagi'den çek!"

"Efendim neden dışarı çıktınız? Tüm bu emeklerim... Şimdi sizi öldürecek! Lütfen kaçın efendim hayla ordunuz varken."

"Çekmezsem ne yapacaksın peki velet?"

"Dene ve gör."

Sana güveniyorum Kortus sen başarırsın! Lütfen bu şerefsizi öldür! Yüzü maskeli adam Nanagi'nin karnında bulunan kılıcı hareket ettirerek onun canını yakıyordu. Güçsüz olduğum için yardım bile edemiyordum. Acınası halim yüzünden ağlıyordum. Bu küçük vücutta olmamın cezası buydu.

Nanagi'nin karnından kılıcı çıkardığında kan kustu. Onu boynundan tutarak havaya kaldırdı ve boğmaya başladı. Kortus benim ne yapmak istediğimi anlayınca arkadan saldırmak için yelpazesini oluşturmuştu. Bunu yapacağını kesinlikle biliyordum çünkü onunda bir kalbi var.

"Şimdi nasıl kurtaracaksın sevgili köleni? Ah, kıyamam bunu yapamazsın."

"Ona köleymiş gibi davranma seni böcek! Cehennem aleviyle yanacaksın!"

"Senin gibi küçük bir çocuk mu yapacak? Hah, ne kad-"

"Efendim hakkında kötü konuşma seni aptal!"

Karşımda duran salağın sesi kesildiğinde küçük yanaklarımda sıcak bir sıvı vardı. Elimle dokunduğumda kan olduğunu gördüm. Kortus başarılı bir şekilde öldürmüştü. Korkudan Nanagi'nin yanına giderek küçük ellerimle onun etini ittirmeye çalıştım.

Ne olur beni bırakma Nanagi! Hem bak savaşı kazanacağız değil mi? Düşman liderini öldürdük artık endişelenmene gerek yok.

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (1236/1442)"

.

Yani bunu başarabiliriz. Umarım Kortus bunu başaracak kadar güçlüdür.

Nanagi: "E-Efendim..."

Tokito: "Dinlenmeye bak Nanagi. Seni koruyacağım."

Kortus: "Efendim Nanagi'yi kurtardık artık kaçmalıyız."

Tokito: "Bizi bu durumdan kurtarman gerekiyor Kortus. Bir şeyler yap ne olur..."

Kortus: "Elden bir şey gelmez. Sizi koruyacağım efendim. Öncelikle orduyu toparlamamız gerekli."

Sana güveniyorum Kortus. Lütfen bir an önce bu aptal savaşı bitir.

Kortus ikinci yelpazesini de çıkarıp düşman ordusu içlerine karışmaya başlamıştı Her birini sanki bir seri katil gibi öldüre öldüre ilerledi. Yolda duran askerlerin hepsini son savunma bölgesine çekmeye başladı. Düşman geri çekilen askerleri takip ederek benim tarafıma doğru geliyordu.

"Güzel bu gidişle hepsini komutanlarının öldüğü yere çekebilirim. Komutanlarının ölmesi kaçmalarını sağlar."

"Askerler beni dinleyin! Hepiniz derhal merkeze çekilin efendimizi korumamız gerek!"

Kortus'un bağırmasıyla askerler daha hızlı bir şekilde etrafıma kalkan oluyordu. Kortus komutasında olan ordu tamamen donanımlı gibiydi. Kendimi ülkeler arası bir savaşta hissediyordum.

"Ölmeyin askerlerim! Sizler krallığımız için lazımsınız! Düşmanın komutanı öldü!"

Askerlere moral vermem lazım. Yorgunlukları yüzünden silah sallayamaz durumdalar. Kortus geride kalan askerleri getirmesi lazım.

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (1074/1442)"

.

Yavaş yavaş azalıyorlardı şimdi bir anda azalmışlar. Sanırım Kortus azaltmış olmalı. O olmasaydı bu savaşı kaybetmiştik.

"Efendim, siz komutanla arabaya binin yoksa sizi korumak zor olacak."

"Dikkatli ol çöp parçası. Ölünüz işime yaramaz sağ bedeniniz bana lazım."

Nanagi'yi elinden çekerek arabaya doğru çeken Tokito bir yandan da yerdeki kılıcı alıp etrafına savurmaya başladı. Askerler önüne geçip onu korudular. Bu sayede arabaya Nanagi'yi götürmeyi başaran Tokito onu koltuğa yatırdı ve başını bacağına koydu.

"Neden bir başına savaştın Nanagi? Sen ölseydin bana ne olurdu tahmin etmedin mi? Şu yaralara bak hayatta kalman mucize."

Kortus hayla arabaya dönmeye çalışıyordu. Nanagi'yi tuttuğu için yerinden hareket etmiyordu. Ordusuyla koşturan Kortus kendisine saldıran şeytanları teker teker öldürüyordu.

"Yavaş yavaş dönüyoruz umarım efendim güvendedir. Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmem."

Kortus arabaya yaklaştığında yerde sadece kan vardı ve Nanagi'yle Tokito yoktu. Sinirlenen Kortus düşmanları paramparça ederek devam etti. Kapının önünde savaşan askerlerin düşmanlarını öldürüp onlara soru sordu.

"Efendimiz nerede? Şeytan Kral nerede!"

"At arabasının içine girdi. Orası güvenli olduğu için gönderdim efendim."

"Oh, ölmemişler buna çok sevindim. Savaşın durumu ne bilgi ver."

"Sanırım çok zorlanıyoruz. Düşman komutanı ölse de yorgun ordumuz savaşamaz."

"Elimden geldiğince çok düşman öldürürüm bende. Bu büyüyü kullanmak istemiyorum ama... Melodi büyüsü *Katilin Şarkısı*."

Yelpazeleriyle dans etmeye başlayan Kortus ritimlerle beraber düşman kafalarını kesmeye başladı. Her birini katlederek ilerleyen Kortus düşmanı azaltıyordu ve ordusunu düşmanlara karşı avantajlı hale getirmeye çalışıyordu.

"Böyle devam edersem hepsini katledebilirim. Efendim için her şeyi yaparım!"

Dışardan gelen ölen asker sesleri Tokito'yu endişelendiriyordu. Kafasıyla camdan dışarı bakmak istese de boyu çok küçüktü. Ekran yeniden açıldığında sürekli yenileniyordu.

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (886/1442)"

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (792/1442)"

.

Gittikçe düşüyor. Bu Kortus'un gerçek yüzü mü? Şeytan ordusunu bir şey değilmiş gibi kesiyor.

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (634/1442)"

.

"Düşmanları öldür ve hayatta kal. Öldürülmesi gerekenler (634/1442)"

.

Sayaç artık güncellenmeyince endişelenmişti. Kapıdan ses gelince gözünü oraya çevirdi. Kapıyı açan Kortus içeriye girdi. Efendisini görünce hemen sarıldı. Efendisi de ağlayarak ona sarıldı. Tokito ve Kortus epey yorgundu fakat savaş bitse de zararı büyük olmuştu.

"Hayatta olduğunuz için çok mutluyum efendim."

"Beni boş ver onunla ilgilen Kortus!"

Nanagi'nin kıyafetini yırtıp yaralarına bakan Kortus hiçbir şey hissetmese de Tokito ruhsal çöküş yaşıyordu. Olaylar moralini derinden etkilemeye başlamıştı. İlk belirtisi duygularının baskılanmaya başlamasıydı.

Kortus: "Efendim bu kızın işi bitmiş. Organlar büyük hasar almış ve parçalanmış. Üstüne her yerinde kırık var. Sanırım kısa bir süre sonra ölecek."

Hayır, hayır, hayır, bu gerçek olamaz değil mi? Onun ölmesine imkan yok.

Tokito: "Yenilenmesi yok mu?"

Kortus: "Maalesef efendim biz şeytanlar insanlara göre daha hızlı yenilenmeye sahip olsak bile yenileyemeyeceğimiz kadar büyük hasarlar tamamen yok eder bizi."

Tokito: "Bir yolu olmalı... Şifacımız yok mu?"

Kortus: "Bu büyüklükte organ parçalanmasını ancak A seviye şifa büyüsü halledebilir."

.

"Düşmanlar temizlendi. Ekstra deneyim puanı elde edildi. Deneyim puanları kullanılsın mı?"

.

Hepsini karanlık şifa büyüme kullanacağım. Böylelikle seviye atlayacaktır. Umarım işe yarar.

.

"Karanlık şifa büyüsü B seviyeye ulaştı. Karanlık şifa büyüsü A seviyeye ulaştı."

.

Sanırım bu işe yarar. Umarım onu kurtarabilirim. Tek elimde kalan yetenek bu tüm her şeyimi buna yatırdım.

Tokito karanlık şifa büyüsünü aktif ederek elini Nanagi'nin organlarına tuttu. Büyü, organları yavaş yavaş toparlıyordu fakat kırıkları yenileyemiyordu. Karnı kapanınca manası biten Tokito bayılmıştı. Nanagi'nin kurtulduğunu öğrenemeden bayılmıştı. Kalktığında kendisini çok farklı bir alanda bulacaktı. Yolculuğu hayla devam ediyordu.

 

Bölüm : 24.04.2025 15:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...