5. Bölüm

Chapter 4: Yeni Bir Şeytan Kral Doğdu!

Fatih Öcal
storikay

Düello bittiği için Kortus efendisini kucağına alarak odasına doğru götürmeye başladı. Diğer vikontlarda onun etrafında dolanarak odasına eşlik ediyorlardı. Kaleye geri girdiklerinde vikontlar dizlerinin üstüne çökerek efendilerini odasına uğurladılar. Kortus odaya girince efendisini yavaşça yatağına geri yatırdı. Tokito her zamanki gibi yine yatağında kitap okuyordu. Kitap okurken ki endişeli hali Kortus'un bile dikkatini çekmişti.

Annem ve babam neden bana bir şey söylemeden kayboldular? Onlar hakkında en ufak bir ipucu bile yardımcı olur. Neden böyle yaptılar acaba? Herhangi bir ipucu bulmam lazım. Kortus o kadar bilgili değildir Koloton daha çok şey biliyordur.

Kortus: "Efendim ne düşünüyorsunuz? Çok fazla endişeli duruyorsunuz."

Tokito: "Ölen güçsüz babam bana hiçbir şey bırakmadan öylece gitmiş olmamalı. Bana bir ipucu bırakmalı. Koloton'u huzuruma çağır."

Kortus: "Emredersiniz efendim."

Kortus kapıya yöneldiğinde ben yatakta uzanıyordum. Kapıyı araladıktan bir süre sonra geri girdi ve Koloton arkasından içeriye girdi. Yavaş bir şekilde dik konuma geldiğimde Koloton dizinin üstüne çöktü.

Koloton: "Beni istemişsiniz majesteleri."

Tokito: "Babam hakkında bildiğin bir şey var mı? Kendisinin gizli bir şekilde girdiği odalar olabilir veya başka gizli yaptığı şeyler olabilir. Bildiklerini anlatmanı istiyorum."

Koloton: "Sanırım babanız sürekli boş bir odaya girerdi ve kimseye odaya girmemesini emrederdi. O odaya girmemiz yasak fakat siz girebilirsiniz. İçeride ne olduğunu bilmiyorum boş bir odaydı."

Tokito: "Güzel, o odaya gitmemiz lazım. Buraya uzak mı?"

Koloton: "Taht odasının iki kat altında bulunan bir oda efendim. Biraz yürümeniz gerekebilir."

Tokito: "Fark etmez hemen yola çıkalım. Kortus güvenlik işi sende."

Kortus: "Emredersiniz efendim. Korumalarınıza derhal haber veriyorum."

Tokito kapısından çıktığında onu 4 vikont karşılamıştı. Hepsi önünde diz çöküp efendilerinin geçmesini beklediler. Küçük ayağıyla sanki bir kedi gibi yürüyen Tokito'yu arkasından tutup kaldırıp omzuna koydu.

Tokito: "Hey, hey, hey ne yapıyorsun kocaman kuyruklu kadın!"

Koloton: "Sizin küçük ayağınız yerine benim omzum yorulmalı efendim."

Kortus: "Bu haksızlık onu ben omzumun üstünde taşımak istiyorum!"

Tokito: "İkinizde çenenizi kapatır mısınız?"

İkisi de bazen kafamı ağrıtacak kadar gürültücü olabiliyorlar. Onları susturduktan sonra asıl hedefime yani babamın odasına doğru gitmeye başladık. Vikontlar etrafımda beni korurken bende etrafa göz gezdiriyordum. Genelde her duvarda bayrağımız vardı ve kırmızı renkte, üzerinde kuru kafa sembolü ve iki kılıç bulunduran bir bayraktı. Odanın girişine geldiğimizde sadece Kortus ve Koloton içeriye girdi. Diğer vikontlar kapıda beklemeye başladı. Pdaya adım attığımda dört geçit vardı. Vay canına... Tüm duvarlarda bir geçit var fakat hepsi kırmızı renkte. Acaba geçmek istersem ne olur? Adımımı içlerinden bir tanesine atmaya kalktım fakat beni geri itti. Ardından normalde mavi olan ekran bir anda kırmızı renkle açıldı.

.

"Kral boyutu; 4. oda: Tamamen kilitli. Lütfen doğru anahtara sahip olun."

.

"Kral boyutu; 4. oda anahtarını elde etmek için gereksinimler;"

.

"xxxxxxx'nın kanı."

.

Neyin kanı diyor? Ekranda o kısım tamamen şifreli. Ne elde etmem gerekiyor? Diğer geçitleri denemeliyim. Diğer kırmızı geçitlerden bir tanesine daha girmeye çalıştığımda geçit yine beni geri itti ve ardından yine kırmızı ekran açıldı.

.

"Kral boyutu; 1. oda: Tamamen kilitli. Gereken anahtara sahipsiniz."

.

"Kral boyutu; 1. oda tamamen açılıyor."

.

"Kral boyutu açıldı."

.

Artık girmem gerekiyor diğerleri görebiliyor mu acaba? Hemen sorup öğrenmem lazım. Arkamı dönüp soracakken ekran yine açıldı fakat ben fazla dikkat etmemiştim.

.

"1. oda 5 dakika sonra tekrar kitlenecektir!"

.

Kortus ve Koloton'a geçitleri sorduğuma onlar sadece kahverengi bir duvar gördüklerini söylediler. Sanırım bu odaları tek görebilen bendim. Onlara veda edip girmek zorundaydım.

Tokito: "Ben gidiyorum. Burada bekleyin hemen geleceğim."

Koloton: "Vikontlar burayı koruyalım. Kim girerse girsin kovacağız anlaşıldı mı?"

Momoi: "Bana emir vermesene seni koca kuyruklu!"

Xavier: "Sen söylemesen de efendimizi koruyacağız zaten."

Kortus: "Başarabilirsiniz küçük efendi..."

.

"Karakter: Masajuka Tokito"

.

"Unvan: Şeytan Kral"

.

"Seviye: B"

.

"Karakter: Egoist, Mazoşist"

.

Geçitten yavaş yavaş girmeye başladım fakat bir şeyler farklı hissettiriyor. Sanki buraya gelince varlığım siliniyormuş gibi. Demek burası bana ait bir yer. Çok güzel görünüyor. Acaba babam tam olarak nerede?

"Hihihihih, öğrenmek ister misin?"

Geçidin bembeyaz yollarından geçerken yine aynı o zamanki ses gelmişti. Benim rüyalarıma giren kişinin sesiydi. Bağırarak ona "Babamın bilgilerini istiyorum!" dedim. Ses biraz gecikmeli olsa da gelmişti.

"Hihihihih, babanın bilgilerini istiyorsan durma al."

Kafam çok karıştı şuan neredeyim? Daha önce hiç görmediğim bir yer olmalı. Beyaz duvarlarda bir resim vardı. Yavaş yavaş yürüyerek resmi elime aldım. Bir kadın ve bir şeytandan oluşan bir resimdi. Resimde mor saçlı olan kadın annem olmalı. Eskiden daha havalı görünüyormuş! Yanında duranda babam olmalı. Simsiyah saçı, sanki bir ağaç gibi dallanmış boynuzları, bir canavara benzeyen derisi, timsahınkine benzeyen bir kuyruğu ve elinde çok uzun pençeler vardı. Babam gerçekten gözlerimi alacak kadar güçlü duruyordu. Gözümden yaş akacakken kırmızı ekran yeniden belirdi.

.

"İntikam mı istiyorsun?"

.

Neyin intikamı? Ekran ne söylemek istiyor?

.

"Kim suçlu? Neden babanı öğrenmek istiyorsun?"

.

Çünkü o benim... B- Gerçekten o benim neyim? O benim babam değil mi? Babamın bana bıraktığı bilgileri görmek istiyorum! Söylediklerimin ardından ekran maviye döndü.

.

"Ses dizileri onaylandı. Önceki kralın kayıtları yükleniyor."

.

"Sevgili oğlum ben eski Şeytan Kral. Muhtemelen sen bu boyuta geldiğinde ben öldüğüm için gelmiş olacaksın. Aklında çok fazla soru yoktur ama olanları cevaplayayım. Öncelikle neden sen geldiğinde ölü olduğumu göstereyim."

Tokito'nun önünde bir anı belirmeye başladı. Babasının anıları vardı. Gördüğü bir savaştan ziyade karardı. Şeytan Kral ve annesi beraber taht odasındalardı. Annesi koştura koştura gelmişti. Babasının kulaklarından tutarak kaldırmaya çalışıyordu.

Victoria: "Aşkım neredesin? Hadi vikontlar bizi bekliyor."

"Beklemeyi bilmiyor mu bu işe yaramazlar?"

Victoria: "Hadi mızmızlanma gel buraya."

"Sanki tahta oturmak çok önemli. Ben bu krallığın tek hakimiyim."

Victoria: "Evet, evet sen bizim en değerli efendimizsin. Seni görmeleri bile onları motive ediyor."

Annem ve babam benim gözümde en havalı ikiliydi. Onların beni doğurmaları için girdikleri zahmet beni duygulandırmaya yetmişti fakat duygulanacak zamanım yoktu. Annem ve babam taht odasından çıkarken onları takip etmeye karar vermiştim. Gittikleri yer bir balkondu ve balkonda vikontlar vardı. Gördüğüm vikontların yarısı tanıdığım vikontlardı. Hepsi babam ve annem gelince dizlerinin üstüne çöktüler. Babam balkona çıkacağı sırada vikontlardan birisi balkondan dışarda duran halka bağırmaya başlamıştı.

"Dikkatinizi verin işe yaramazlar! Şeytan Kral geliyor!"

Bağırmasından sonra aşağıdan sesler yükselmeye başlamıştı. Tüm şeytanlar efendilerinin gözükmesi için sabırsız gibi görünüyorlardı. Yavaşça balkona çıkarak boş bir yerde onları izlemeye başladım. Halk uzaktan bana çok iyi görünüyordu. Babam ellerini açarak bağırmaya başladı.

"Beni dinleyin sizi çöpler! Kralınız olarak sizlere söz verdiğim Tafavu topraklarını alamadım fakat bunun nedeni güçsüz olmamız değil düşmanlarımızın sayısının çok olması. Kahraman gibi bir kuklayı öldürüp önümüze çıkanları katledeceğiz!"

Benim babam gerçekten çok iyi bir Şeytan Kral. Herkes dediği şeylere adeta tapıyordu. Kafasından geçenleri pek anlamasam da o benim için bir idol olabilirdi. Babam yine konuşmasına devam edince dikkatle onu dinlemeye devam ettim.

"Peki bu alamayacağız demek mi oluyor? Hayır, yarın ilk seferimizi başlatarak Tafavu İmparatorluğunu dümdüz edeceğiz!"

Tüm vikontlar babamın ayaklarına kapanarak ayağını öpüyorlardı. Adeta sanki bir kral değil vikontlar için bir tanrıydı. Hepsi babamın ayağını öperken babam ayaklarını hareket ettirerek durmalarını emretti. Vikontlar yeniden dizlerinin üstüne çökerken babam annemin yanaklarından tutup yüzüne bakıyordu.

"Biliyor musun Victoria seninle evlenmek istediğimde ülkene saldırıyordum. Ejderhaların içinde en iyisi sendin. Hayla gözümde en iyi eşsin. Kocan olarak keşke daha iyi olabilseydim..."

"Ne demek istiyorsun? Sen ve ben en iyileriyiz."

"Yarın olacak olan savaş hakkında... Sanırım geri dönemeyeceğim ama bu bir veda değil."

"Sakın öyle konuşma aptal herif! Karnımdaki çocuğu sen olmadan asla büyütemem."

"Benimle evleneceğin vakit söylediğimi hatırla."

"Onun olmayacağını söylemiştim sana!"

"Şeytan kralın çocuğu olduğunda önceki kral yaşıyorsa ölmelidir yoksa doğacak çocuğumuz krallıkta iç savaş çıkaracak. Bu şeytan kral olmanın gerektirdiği bir ceza. Pişman olacağım bir karar vermiyorum yeteri kadar yaşayarak krallığa hizmet ettim."

"Onu doğurmayacağım o halde! Seni kaybedersek krallığımız çökecek neden inanmak istemiyorsun?"

"Merak etme karnındaki çocuk senin ve benim çocuğumuz olduğu için en güçlüsü olacak."

"Kendini feda edersen asla seni affetmem! Seferi iptal et ve krallığının başında dur seni ahmak!"

Onların yaptığı hararetli konuşmayı dinlerken tüylerim diken diken olmuştu. Annem gerçekten beni doğurmak istemiyormuş. Peki o halde neden beni gördüğünde yüzü gülüyordu? Bu beni kabul ettiğini mi gösteriyor? Merak etme anne çabalarınızı boş bırakmayacağım.

"Merak etme eğer yarın savaşı kazanırsak oğlumu görebileceğim."

"Kesinlikle kazanacaksın!"

Babam taht odasına geri döndüğünde annemde kendi odasına geri dönüyordu. Mahremiyeti önemsediğim için babamın yanına gittim. O tahtta yatarken bende yanında uzanarak uyumaya başladım. Sabah olduğunda babamın ayak seslerini duydum ve bende ayağa kalktım. Babam zırhını giyerken bir şeyler fısıldıyordu.

"Sonunda gidiyorum. Acaba kahraman nasıl birisi? Beni acı çektirerek öldürmemesini umuyorum."

Sanırım babam gerçekten ölüme hazırlanıyor. Kahramanın onu öldüreceğinden tamamen emin. Babamın kazanmasını istiyorum ama bu gerçekleşmeyecek gibi duruyor. Vikontlardan biri kapıyı tıklattığında babam "İçeri gir!" dedi. Vikont içeriye girdiğinde babamın önünde dizlerinin üstüne çökerek başını eğdi.

"Efendim suratınız gergin gözüküyor, herhangi bir sorun var mı?"

"Seni alakadar etmez. Senin görevin beni korumak sus ve yerine getir."

Krallığım için en doğrusu bu mu? Ölmek benimde işime gelmiyor fakat başka çarem yokmuş gibi hissediyorum. Oğluma tüm geleceğimi emanet etmek istiyorum. Yaşadığım bu seneler benim için yeterli.

Babamın yüzünden ruh hali belli oluyordu... Benim için her şeyi kenara bırakabilecekmiş gibi bir hali vardı. Yine kafasının içinde dönen şeyleri duymaya başlamıştım.

Söylesene tanrım bu senin için en uygun olan biçim mi? Sistemin emirleriyle yaşadığımız bu hayat bu gezegene verdiğin merhamet mi? Oğlumu da benim gibi öldürtecek misin? Keşke onun yüzünü...

Babam uzun tırpanını sırtına koyarak kanatlarını çıkardı ve tavanı yıkarak gökyüzüne çıktı. Bende normal bir şekilde uçarak onu takip etmeye başladım. Ordusunun başına geçen babamın yanına bir vikont gelerek rapor verdi. Konuşmalarına kulağımı vererek dikkatli bir şekilde dinledim.

"Efendim Hebilia bölgesindeyiz. Düşman ordu yavaş yavaş gözüküyor. Nasıl bir taktik uygulamalıyız?"

"Siz geride kalın onlara gerçek gücümü göstereceğim!"

Bu kurbanları sana gönderiyorum. Benim halkıma yaptığın ırkçılığı yarattığın ırklara ödeteceğim!

Babam tırpanını sırtından çekerek tek eliyle tutmaya başladı. Bir anda sıçrayarak kahramanın olduğu yere gitti. Kahramanı gördüğümde gerçekten anlatılan gibiydi. Uzun ve örgülü saçı, bol kıyafeti, sarı saçı, kahverengi kınında duran bir kılıcı ve mutlu bir yüz ifadesi vardı. Babam onun karşısında durduğunda tüm ordular savaşıyordu. Vikontlar efendisini korumak istese de düşman komutanları onları oyalıyordu. Kahramanla babam konuşmaya başladılar.

"Ayağımıza gelerek ölmeyi mi seçtin? Eh, sana ölümü tattıracağım Şeytan Kral!"

"İlk ölen kim olacak göreceğiz! Alev büyüsü *Parçalayan Alev*."

Babam alevler yaratarak kahramana yönlendirdi. Bir mızrak gibi saldıran alevlerle tek başına ilgilenen kahramana babam tırpanıyla üstten saldırdı. Kahraman kılıcıyla babamın tırpanını tek hamlede ortadan ikiye kesti. Babam ona yumruk atınca uzağa sıçrayan kahraman kendisine geldiğinde bağırmaya başlamıştı.

"Vazgeç Şeytan Kral bana karşı şansın yok!"

"Saldırın cehennem askerleri!"

"Aptal..."

Babam askerlere emir vermesiyle tüm şeytanların gözü kırmızılaşmıştı. Şeytanlar manipüle olmuş gibi gözüküyordu gözüme. Hepsi kan akıtmak için silahlarını sallıyorlardı. Kahramanın işini bitirmek için saldıran babamın kolları bir anda kopmuştu. Gözlerim savaşı takip edemeyecek kadar yavaştı. Kopan kollarına bakan babam mutlu bir yüz ifadesiyle kısık sesle konuşuyordu.

"Ben...Yanlış bir seçim mi yaptım... Hayır, oğluma emanet ettiğim bu krallığı uzun bir süre koruyabileceğim... Affet beni Victoria ben seçimimi yaptım."

Kahraman kılıcıyla babamın ayaklarını da kestiğinde babamın yaralarının iyileşmediğini fark ettim. Manası azalıyordu ve beyninin koruyan manası azalıyordu. Kahraman kılıcını babamın boynuna tutarak ona küçümseyici bir bakış atıyordu.

"Son sözlerin var mı Şeytan Kral?"

"Hepinizi katledeceğiz i-"

BABAAAAA! Olamaz... Neden ölmek zorundaydın? Beni korumak için mi yaptın? Lanet olsun ne yapacağım? Kahraman babamın kafasını tek vuruşla kopardığında simsiyah aura tamamen kaybolmuştu. Kahraman kılıcını babamın kıyafetindeki kumaşa silerek geri yerine koymuştu. Babam öldüğünde savaş tamamen bitmişti. Çevrede sadece yüz binlerce ölü beden vardı. Şeytan Krallığı bu savaşı kazansa bile babam öldüğü için geri çekilmişlerdi. Ben babamın ölüsüne ağlarken kırmızı ekran tekrar açıldı ve maviye döndü.

.

"Eski kralın anısı sona erdi."

.

"Kralın eski el kitabı elde edildi."

.

Elimde bir anda bir kitap belirdi. Kitabın ismi ekranda "Kralın Eski El Kitabı" yazıyordu. Kitabı açamadan kitap beyaz atomlara bölünerek ekranın içine geri girmişti. Kafama akan kitabın bilgileri öğrendiğimde tüm gerçeği anlamıştım. Babam boşuna ölmemiş... Bana ne yapacağım dahil olmak üzere her şeyi yazmış. Babamın bana bıraktığı bu görevi kabul ediyorum! Artık Şeytan Krallığı'nın tek hakimi ben olacağım!

Tokito'nun okuduğu kitapta ne yazıyordu? Neden bu kadar heyecanlıydı? Onu kral olmaya iten kelimeler neydi? Bu tür soruların cevabını hiçbir zaman bulamayacağız...

.

"Şeytan Kral, kral odasından çıkış yapıyor. Eski şeytanın kitabı öğrenildi."

.

"Eski şeytan kralın verileri boyuttan tamamen silindi..."

.

"Yeni Şeytan Kral Masajuka Tokito olarak belirlendi."

.

"Hihihihih, aferin sana iyi çocuk."

 

Bölüm : 24.04.2025 15:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...