Keiken İmparatorluğu, ismini yönetim biçiminden alan bir ülkedir. Ülkenin yöneticileri dindar insanlardır ve ülke dinle yönetilir. Divan adı verilen 10 kişiden oluşan yönetici grubu vardır. Ülkenin savunmasını oluşturan en iyi komutanların ismi Altın Kilise'ydi. Numara sistemiyle belirlenen üyelerin birincisinin ismi Gevy, ikincinin ismi Lily ve son üyenin ismi Shikigami'dir.
Lily, çok kısa bir crop, kısa, siyah bir etek ve bir siyah bir ceket giymektedir. Belinin her iki tarafında da beyaz renkte iki çanta bulundurur. En sevdiği yoldaşı zindandan kaçırdığı Poppy isimli slimedır. Küçük kulaklara, küçük beyaz gözlere, küçük ellere sahip olan bu slime onun en sevdiği evcil hayvanıdır.
Lily kilisenin içinde bulunan odalardan birinde Poppy'le beraber oturuyordu. Hafif bir şekilde kollarından çıkan ceketini düzelttikten sonra ayağa kalktı. Etrafına göz gezdirince din adamlarını fark etti. Din adamları Lily'i görünce iki ellerini birleştirerek dik bir şekilde burunlarının önüne getirdiler.
"Merhaba, tanrının en sevdiği kulu Lily. Sizi burada görmek bizi kötü ruhumuzdan arındırdı."
"Siz dindarların kilisede dolaşmasına izin var mı?"
"Bizler papaların dediği şekilde hareket ediyoruz."
"Hmmm, çok sıkıcı."
Yüzünü ekşittikten sonra Poppy'i kucağına alarak koridorda yürümeye başladı. Kilise ülkenin en büyük din merkeziydi aynı zamanda yönetim yeriydi. Bu kocaman binayı koruyan Altın Kilise bu zamana kadar hiç kaybetmemişti.
"Burası çok sıkıcı bir ülke. Değil mi Poppy?"
"..."
"Bende öyle düşünüyordum. Hadi biraz dışarıda gezmeye çıkalım ve krallıkları gezelim. Bu sıkıcı kilise çok büyük kapıyı bulamıyorum."
Lily kapıyı ararken altın sarısı renginde koridordan geçiyordu. Etrafta bulunan dua eden el simgesi içeren mavi renkte bayraklar kraliyet yolu gibi bir etki bırakıyordu. Meşalelerin sönük ışıkları güneş yüzünden görünmüyordu.
Lily sol elinde Poppy'le sallanarak yürürken kısa ve uzay kadar siyah saçları, zarif vücudu bulunan egolu bir erkek din adamlarıyla sohbet ediyordu. Yanlarından geçmek isterken sallanan sarı din adamı kıyafetiyle Lily'in ceketinden tuttu.
Gevy: "Nereye gidiyorsun Lily?"
"Geldi en gıcık kaptığım kişi. Kısa ve siyah saçı, o iğrenç vücudu, havalı tavırları midemi bulandırıyor. Altın Kilise'nin bir numarası olduğu için kendisini havalı sanıyor sadece."
Lily: "Sadece dışarıda gezmek istiyorum Gevy."
Gevy: "Sende biliyorsun biz..."
Lily: "Evet, evet şu Altın Kilise bilmem nesindeniz. En güçlüsü biziz işte neden korkuyorsun?"
Gevy: "Bizim amacımız papaları korumak."
Lily: "Onlar kendilerini korusunlar. Bir ülke korumak ne kadar zor haberin var mı?"
Gevy: "Kafana göre hareket etme Lily. Seni korumak ne kadar zor haberin var mı?"
Babam gibi davranıyor budala. Benden güçlü olmasaydı onu öldürmek isteyebilirdim. Benim aradığım tipte erkek çıkmayacak sanırım.
Lily: "Benim umurumda değil. En güçlüsü olduğum için korkmadan gezebilirim. Beni durduracak mısın?"
Gevy: "Bir kez dediğimi dinle budala! Eh, ne istersen onu yap arkanı toplamakla uğraşamam."
Lily: "Sen söylemesen de öyle yapacağım aptal."
Gevy'i atlattıktan sonra artık kimse onu durduramazdı. Neşeyle şarkı mırıldanarak kapıyı aramaya devam etti. İki kapılı büyük bir giriş kapısını gördüğünde çıkış olduğunu anlamıştı. Kapı'nın her iki tarafında da kitap sembolü vardı. Kapıya tıkladığında muhafızlar kapıyı açtı ve dışarı çıktı.
"Vay be dışarısı en sevdiğim kısım. O kadar enerji dolu ki kendimi durduramıyorum. Tafavu imparatorluğuna salça mı olsam? "
Mavi gökyüzünde bulunan sarı güneşe göz atmaya çalıştı. Gözü ağrıyınca şehre bakmaya başladı. Genelde sivri şekilde çatılarda evlere sahip bir şehirdi. Surlar eskidiğini belli eden çatlaklara sahipti. Gözlem kulelerinin üzerinde bulunan askerler etrafı gözlüyordu. Lily adım atacakken arkasından birisi omzunu tutarak gülümseyen bir erkek vardı.
Shikigami: "Nereye gidiyorsun Tatlı Lily?"
"Geldi benim sapığım. Birazcık sıska ve yüzünde yaraları olmasa güzel bir erkek. Yine de tipim değil. Benim hoşlandığım erkek daha farklı."
Lily: "Bana neden Tatlı Lily diyorsun?"
Shikigami: "Altın Kilise'nin en iyi ikinci komutanı olarak ihtişamın beni kör ediyor."
"Böbreğinde büyük bir yara olan kıza söylediği şeylere bak. Ben daha iyi bir erkekle birlikte olacağım."
Lily: "Bana neden iltifat ediyorsun Shikigami? Ben ikinizden de hoşlanmıyorum."
Shikigami: "Birisinden hoşlanmak için nedene ihtiyacım yok Lily. Sen benim için en iyi seçeneksin bu yüzden vazgeçmeyeceğim."
Lily: "Seni durdurmayacağım fakat artık gitmem gerekiyor. Dünyayı gezmek istiyorum."
Shikigami: "Seni koruyayım istersen?"
Lily: "Senin korumana neden ihtiyaç duyayım Shikigami? Ben güçsüz müyüm?"
Shikigami: "Haklısın. Gitmeden önce papalar emir verdi. Kahramanı öldüren senle ben olacağız. Zamanı geldiğinde benimle kahramanı öldür."
"Kahraman mı? Acaba benim tipim midir? Belki de çok yakışıklıdır. Eğer benim aradığım erkekse seni öldürebilirim hem de hiç acımadan."
Hırsız yeteneklerine sahip olan Shikigami'nin en iyi özelliği dağınık saçlarıydı. Kahverengi renkteki karışık ve kısa saçları onu tam bir yaramaz birisi gibi gösteriyordu. Yüzünde bulunan bir çok yara çocukken edindiği yaraların iziydi. Lily, elini onun omzuna atarak eğilerek bakmaya başladı.
Lily: "Eğer benimle beraber savaşacaksan seni koruyamam. Benim Poppy'im sadece beni korur."
Shikigami korku dolu gözlerle karşısındaki sevdiği kıza bakıyordu. Lily korkusuz ve çok dürüst birisiydi. Düşündüğü her şeyi söyleyen açık sözlü bir kızdı. Shikami'nin titrek seslerini duyunca hafif bir şekilde gülmeye başladı.
Shikigami: "B-Beni ölüme mi terk edeceksin?"
Lily: "Çok komik şekilde söylüyorsun hahahahah fakat seni korumak zorunda değilim. Ben sadece papaları korumak için yemin ettim. Sen papa mısın?"
Shikigami: "Asla, biz papa olmayı bırak onlara yaraşır bir kul bile olamayız."
Lily: "O halde git ve görevini yap. Bende kendi görevimi yapacağım."
Shikigami: "Tanrı yolunda yardımcın olsun."
Lily: "Herzen. (Amin)"
Shikigami el sallarken şehre doğru yola çıktı. Kilisenin bahçesinden elini kolunu sallayarak çıktı ve şehrin yollarına girmeyi başardı. Yerdeki çatlamış taşlardan zıplayarak etrafı dolaşıyordu. Dükkanların olduğu kısma geldiğinde hepsinin tabelasına bakıyordu. Kılıç amblemi olan tabelalı dükkan ilgisini çekmişti.
"Dışarısı gerçekten çok güzel. Çok fazla dükkan var. Şurada bir silah dükkanı var girmekten zarar gelmez."
Kılıç desenli tabela bulunan dükkanın önüne geldiğinde maceracıları gördü. Yeni silahlarını inceliyorlardı. Kapıyı hafifçe ittirdiğinde kapıda bulunan zil hareket ederek ses çıkardı. İçeri girdiğinde etrafa göz gezdirmeye başladı.
Lily: "Merhabaa, burada kimse var mı? Vay be... Silahlar gerçekten güzelmiş."
Grengor: "Merhaba, ben silah ustası Grengor. Size nasıl yardımcı olabilirim Altın Kilise'nin ikinci numarası?"
Lily: "Bir cüce mi? Senin cücelerin yaşadığı yerde olman gerekmiyor mu?"
Grengor: "Ben, bu krallığa isteyerek gelmiş bir demirciyim. Her cüce kendi krallığında yaşayacak adlı bir kural yok."
"Lily: "Gerçekten cüceler duyduğuma göre en iyi silahları ve zırhları yapıyor. Bana göre böyle havalı ve erkekleri çekecek bir silah var mı?"
Grengor: "Korkarım ki sizin gibi bir eğitimci için silahım yok."
Lily: "Küçük Poppy için zırh yapabilir misin peki?"
Grengor: "Bir depolayıcı slime. Hmmm, elimde güzel bir şey yok fakat oluşturabilirim. Yediği zaman onun derisine işleyecek türden büyülü bir zırh üretebilirim."
Lily: "Ne kadar istiyorsun amca?"
Grengor: "2 altın yeterli olur."
Lily: "Sende çok pahalı çıktın. Neyse bitirdiğin zaman paranı alırsın."
Grengor: "Nasıl isterseniz. Yaklaşık iki günde hazır olur."
Lily: "Sonra görüşürüz küçük cüce! Umarım zırhımı bitiremeden nalları dikmezsin."
Dükkandan çıktığında derin bir nefes alarak nefesini geri verdi. Sağına ve soluna baktıktan sonra Poppy'i kucağına alarak yürümeye başladı. Maceracılar'ın seslerini duyduğunda aralarına katılmak istedi.
"Hadi ama Uvogin tüm gücün bu mu?"
"Büyün gerçekten çok güçlü lanet olsun."
"Merhaba, sizler burada ne yapıyorsunuz?"
"Sadece güçlerimizi karşılaştırıyoruz. Maceracılar hep bunu yapar."
"Bende maceracı olmak istiyorum."
Bilek güreşi yapan savaşçı rolüne sahip maceracılar karşılarında duran zayıf kıza baktıktan sonra gülmeye başladılar. Lily şaşkınlıkla onların yüzlerine bakarken güreş yapanlardan biri ayağa kalktı.
"Gel o zaman karşımda duran adamı yen. C seviye bir savaşçıyı bilek güreşinde yenmek zordur."
Eteğini katlayarak yavaşça sandalyeye oturdu. Saçlarını düzenledikten sonra ceketini çıkardı. Sol böbreğinin üstünde bulunan neredeyse on santim genişliğindeki yarayı gördüklerinde korkmaya başladılar.
"Neden korkuyorsunuz erkekler? Hiç yara almış bir terbiyeci görmediniz mi?"
"S-Sen yoksa... Büyük orgu sadece etini sıkarak öldüren kız mısın?"
"O sadece benim için bir kağıt kesme işlemi."
Karşısında duran kişi titremeye başlamıştı. Ona elini uzattığında terleyerek elini uzattı. Karşısında duran erkeğe küçümseyici bir bakış atıyordu. Eli eline değdiğinde ölümcül aurayı hissediyordu. Turuncu renkteki aura korkusu oluyordu.
"Tamam pes ediyorum sen güçlüsün. Sende bizim gibi bir maceracı olabilirsin.İlerde lonca var oraya giderek kaydını yaptır."
"Teşekkür ederim zayıf maceracı."
Masadan kalkarkan evcil hayvanını kucağını aldı ve yürümeye başladı. Loncaya doğru yürürken meydan gibi bir yerden sesler geliyordu. Gelen sesler bir köle tüccarına ait seslerdi. Biraz daha oraya yaklaşmaya karar verdi. Aradan bakarken her bölgeden gelen köleleri gördü.
"Satılık köleler var hem de her bütçeye uygun."
Gördükleri ilgisini çekince insanları iterek oraya girmeye çalıştı. Aradan sıkışarak bir şekilde çıkınca karşısında köle tüccarını gördü. Dikkatini çekince tamamen dikelerek kölelere göz gezdirdi.
Lily: "Burada bana uygun bir erkek var mı?"
"Üzgünüm küçük hanım size uygun bir-"
"Sen kim oluyorsun..."
Etrafta gezen askerlerden biri söylediğini duyunca köle tüccarının elini tutarak havaya kaldırdı. Korkudan titrediğini görünce askerin elini tutarak bırakmasını istedi. Köle tüccarı serbest kalınca arkasında bulunan tahta direğe yaslandı.
Lily: "Sen, buralı değilsin değil mi?"
"Nereden anladınız? Evet, ben elf ormanlarından buraya kadar gelen bir tüccarım."
Lily: "O halde bu krallıkta gördüğün kişilere hitap ederken biraz daha düşün."
"Kabalığım için affedin fakat siz kimsiniz?"
Asker, Lily'in önünde eğilerek selam verdi ve karşısında duran köle tüccarına sinirli bir bakış attı. Eliyle kıyafetini tutarak çeken asker ona tehditkar bir bakış atıyordu.
"Karşınızda duran bu kişi, Altın Kilise'nin ikinci numarası Lily."
Şaşkınlığını gizleyemeyen tüccar önünde eğilmişti. Lily onun çenesinden tutarak ayağa kaldırmıştı. Herkes ona bakıyorken biraz heyecanlanmış olsa bile korkutucu aurası herkesin kaçmak istemesine neden olmuştu.
Lily: "İnsanların beni tanımaması normal bir durum askercik. Benim gibi tatlı bir kızın rütbesi sorgulanabilir değil mi amca?"
"B-B-B-B-Benim cahilliğimi lütfen affedin. Dünyayı gezdiğim için ülkelerin büyükleri hakkında fazla bilgim yok."
Tüccar sanki bir çamaşır makinası gibi korkudan titriyordu. Tüccarın saçlarını hafifçe okşadıktan sonra yüzüne baktı.
Lily: "Bak amca ben sana ne dediysem onu dinlemelisin."
"Teşekkür ederim. Siz gerçekten iyi bir insansınız."
Lily: "İyilik özneldir amca bunu unutma."
"Efendim yolculuğunuz nereye? Koruma ister misiniz?"
Lily: "İstemiyorum. Bana sadece loncanın nerede olduğunu göster yeterli."
"Emredersiniz."
"Asker yakışıklı mıdır acaba? Öldürüp zırhını çıkararak baksam mı? Sanırım bu olmaz ölürse çirkinleşebilir."
Keiken Krallığı başkenti Terosia'nın taşlı yollarından elini kolunu sallayarak yürüyen küçük Lily etrafına göz gezdirerek yoluna devam ediyordu. Sokak arasından gelen bir ses onun dikkatini çekmişti. Bakmak için duvara yaklaştı ve bir göz ucuyla olayı gördü. Karşısında dayak yiyen bir maceracı vardı. Pek ilgisini çekmese de insanlarla dövüşmek istiyordu.
"Kih, kih, kih eğer dilin çözülmezse öleceksin."
"Beni bu şekilde korkutamazsın."
"Beni dinle çocuk ö-"
Lily yavaş yavaş gölgesiyle ara sokağa girdi. Çocuğun boğazına bıçak dayayan kişinin elini tuttu. Direnmeye çalışan haydudun elini kırarcasına sıkıyordu. Acıdan bağıran adamı saçlarından tutarak yüzüne yaklaştırdı.
Lily: "Söylesene amca sen kötü bir insan mısın?"
"S-Sende k-kimsin? Boğazımı bırak nefes alamıyorum!"
Lily: "İşleri zorlaştırırsan kızarım ama!"
"Hey küçük kız, B seviye tanıdığımız var canın yanar."
Lily: "Beni ne sanı-"
Lily'in kafasına sopayla vuran haydut onu duvara fırlatmıştı. Poppy, Lily'i görünce büyümeye başladı. Mavi renkten kırmızıya dönen slime bir anda keskin dişlere sahip olmuştu. Karşısında korkudan ağlamak üzere olan düşman kaçmak istiyordu.
"Kaçmalarına...Sakın izin verme Poppy!"
Canavarlaşan slime maceracıya bulaşanları teker teker yemek için hepsinin uzuvlarını koparmaya başladı. Daha fazla travma yaşamaması için ayağa kalkan Lily maceracının elinden tutup dışarı çıkarmıştı.
Lily: "Sen, aradığım anahtar olabilirsin."
Hajime: "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?"
Lily: "Küçük Lily senden uslu olmanı istiyor sadece. Beni loncaya götür ve ismini kullanarak kaydet."
Hajime: "İsmin Lily mi? Benim ismim Hajime."
Lily: "Az önce gördüğün olayları başkalarına bahsedersen canını yakarım."
Hajime: "Benim gibi bir C seviye maceracı işine yarar mı?"
Lily: "Korkma ben senin canını yakmak isteyenleri öldürürüm."
Hajime: "Teşekkür ederim..."
Poppy efendisine saldıranları teker teker yemişti. Kocaman slime gözlerini kısarak gülme sesleri çıkardı ve küçük formuna döndü. Zıplayarak omzunun üstüne çıkınca başını hafifçe okşadı.
Lily: "Poppy sonunda geldin. Aferim sana hadi bu abi bizi loncaya götürecek. Onu yemek kesinlikle yasak tamam mı?"
Hajime: "Çok tatlı bir slime. O halde sizi loncaya götüreyim."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
144 Okunma |
33 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |