Büyük Netr Diyarı'nın en sol üstünde bulunan topraklarda Elf'ler yaşarlardı. Bu topraklar genellikle büyük ağaçlarla çevrelenmiş büyülü bir alandı. Elfler doğayı seven bir ırk oldukları için evleri tamamen tahtadan yapılırdı ve evlerin içinde bulunan mobilyalar tamamen tahtadan üretilirdi. Tahta kullandıkları için gelişmemiş oldukları söylenirdi fakat aslında Elfler tamamen gelişmişlerdir. Bütün elfler Ulu Lider Lejio tarafından kontrol edilirdi. Lejio her ne kadar uluda olsa kararını 10 kişiden oluşan bir yönetim kuruluyla almayı tercih ederdi.
Tokito dünyaya geri dönmeden 5 gün önce Elflerde toplantı havası hakimdi. Tüm Elfler toplantıdan çıkacak sonucu bekliyorlardı. Toplantının asıl konusu kehanet taşıyla ilgiliydi. Ulu Lider Lejio yer minderi bulunan bir toplantı salonundaydı. Salonda 11 minder daire şeklinde dizilmişti. Elflerin kritik toplantısı başlamak üzereydi.
Toplantı başlanması için tüm Elf kabileleri toplanmıştı. 10 kabilenin tüm liderleri minderlerin üzerine oturmuş bir şekilde Ulu Lider Lejio'yu bekliyordu. Lejio, kapı açıldıktan sonra görkemli saçıyla giriş yaptı. Elfler beyazken Ulu Lider'in vücudu kahverengiye yakın bir renkti. Uzun ve bol elbisesi, uzun siyah renkte örgülü saçı, boynunda bulunan daire şeklinde kolyeyle toplantıya giriş yaptı.
Tüm kabileler gözünü ona çevirdiğinde hepsinin yüzüne teker teker bakmıştı. Boş olan tek mindere oturduğunda "Hoş geldiniz Elflerin kabilelerini yöneten kişiler. Bugün yapacağımız toplantı hakkında bilgiye sahipsiniz. Sizlere kehanet taşı hakkında bahsetmeden önce konuşmak istediklerinizi söyleyin." dedi. İlk el Phicaryn kabilesi lideri Ganamede'den geldi ardından diğerleri de konuşmaya başladı.
Ganamede: "Merhaba Ulu Lider. Sizlere öncelikle saygımı belirterek başlamak istiyorum. Söylemek istediğim şey Şeytan Kral'ın oğlunun olduğu söylentileri doğru mu?"
Lejio: "Saygılı sözlerin için teşekkür ederim Phicaryn lideri Ganamede. Söylentiler doğrudan kehanete bağlıdır bu yüzden sabırla beklemeni rica ediyorum."
Kesefeon: "İanzorwyn kabilesi olarak asıl endişem onlar değil. Eski yaşadığımız sınır savaşında kaybettiğimiz Komutan Kimo nerede? Cesedi bulunamadı fakat araştırmada yapılmadı."
Lejio: "Komutan Kimo, savaş alanında savaşan cesur bir kızdı. Düşman komutanda ağır bir yara bırakınca Şeytan Kral tarafından esir alınmış olacağına inanıyoruz. Komutan Kimo ve onunla beraber giden tüm Elfler öldürüldü elimizdeki veriler kurtulan ufak bir bölüğe aittir."
Othorion: "Buna inanmamız mümkün değil Ulu Lider. Siz her ne kadarda ulu olsanız da bu konuda bir şeyler sakladığınızdan şüphelenmemek elde değil."
Lejio: "Endişelerinizi gayet iyi anlıyorum liderler fakat gerçekten bende sizin gibi önemsiyordum. Şeytanlar anlaşmada koz kullanmamak için çoğu Elfi öldü göstererek köle yaptığına inanıyoruz."
Cornaith: "Siz öyle inanıyorsunuz fakat Şeytan Krallığı ve Yarı İnsan İmparatorluğu arasında gerçekleşen savaşta düşman komutanı bırak düşman ordunun çoğu hayattaydı. Bu kesinlikle kabul edilemez bir bahanedir."
Adorellan: "Bence Ulu Lider'in üstüne boşuna yürüyorsunuz. Eğer cevabı olsaydı vereceğine inanıyorum."
Pelleas: "Ulu Lider ne derse desin kaybımız büyüktü ve bu inkar edilemez bir gerçek. Artık geleceğimize odaklanmamız lazım."
Chathanglas: "Güçsüz olduğu için ölen askerleri anlarım fakat Komutan Kimo gibi Ulu Lider'e denk olan birisi öldürülemez Pelleas bunu bilmen gerekiyor."
Lamruil: "Liderin huzurunda çok fazla sesiniz çıkıyor biraz sessiz olmaya ne dersiniz?"
Giulis: "Sen sus Lamruil sen bir şey kaybetmedin boşuna konuşma. Hem sizin gibi orman elflerine konuşma hakkını kim verdi?"
Lamruil: "Sesini almamı mı istiyorsun?"
Pelleas: "Lütfen aranızda tartışmayın. Kabilelerin toplantısını bölüyorsunu farkında mısınız?"
Chathanglas: "İçimizde tuttuğumuz şeyleri dışarı vurmamız gerekiyor."
Tartışma büyüdüğünde toplantıda kaos hakim olmuştu. Herkesin ağzından kelime çıkıyordu ve dağınık kelimeler gürültüyü oluşturuyordu. Tüm kabileler birbirine girmiş bir şekilde tartışırken Ulu Lider bağırarak "Derhal sessizlik talep ediyorum. Siz kimsiniz koskocaman toplantıda kavga ediyorsunuz?" dedi.
Tartışma kesilince ortalığı sessizlik ele geçirmişti. Tüm kabile liderleri yerlerinde düz oturuşa geçmişti. Sessizlik tamamen hakim olduğunda gözlerini kapatan Ulu Lider derin bir nefes alarak "Sessizlik için teşekkür ederim. Bugün tartışmamızın nedeni geçmiş değil gelecek. Hepinizin derdi geleceğimiz olmalı." dedi.
Uzun süren sessizlik devam ederken Ulu Lider sözüne devam ederek "Kehanet taşıyla alakalı bilgiyi söyleyeyim. Normalde yüz yıl sonrasında olacak önemli olayları anlatan taş Şeytan Kral'ın oğlu oldu söylentilerinden sonra tamamen silindi. Taş şuanda normal gri bir taş haline geldi. Üzerinde herhangi bir şey yok." dedi. Sessizliği ilk bozan Pelleas oldu.
Pelleas: "Kehanet taşı nasıl tamamen silinebilir? Bunca senedir o taş bize geleceğimiz hakkında bilgi veriyordu."
Lejio: "Hiç yaşanmadığı için ne olduğu hakkında bir bilgimiz yok fakat düşüncemize göre yeni doğan kral dünyayı yok oluşa sürükleyecek. Bu olmadan önce onu durdurmalıyız."
Giulis: "Bunu yapmamızın imkanı yok. Şeytan Kral ölümsüz bir varlık. Üstüne vikontlar aşırı güçlü bu sadece bize zarar verir."
Lejio: "Saldırıyı yapan biz olmayacağız. Savaşanlar insanlar ve yarı insanlar olacak. Birbirlerini yıpratmalarını beklemeliyiz. Şeytan Krallığı'nı tamamen silmek imkansız olsa bile en azından krallarını öldürmeliyiz."
Adorellan: "Üzgünüm Nerilamin kabilesi bu savaşta yer almayacak. Size bir daha güvenmeyeceğiz. Elfleri her zaman yok oluşa sürüklediniz."
Lamruil: "Quisy kabilesi aynı şekilde bu savaşta desteğini geri çekecektir. Kabilemizi korumalıyız."
Pelleas: "Lura kabilesi olarak destek vereceğiz."
Aiduin: "Waespeiros kabilesi olarak desteklerimizi size sunuyoruz."
Ganamade: "Biz desteğimizi tamamen geri çekiyoruz. Kabilemizin katledilmesine göz yumamam."
Kesefeon: "Ianzorwyn kabilesi olarak açıklama yapamayan bir lidere destek veremeyiz."
Chathanglas: "Kabilem Trarie size desteklerini verecektir."
Cornaith: "Elzeiros kabilesi olarak zor bir karar fakat desteklemeyi seçiyorum."
Othorion: "Olonan kabilesi destek talebini reddediyor."
Lejio: "Altı kabile desteği reddetti. Gerçekten sizlerin desteğine ihtiyacım vardı fakat yapacak bir şeyim yok."
Lamruil: "Bunu bize güven vererek yapmalıydınız Ulu Lider. Seçildiğiniz andan beri Elfler tamamen zor bir hayat yaşıyor."
Lejio: "Haklı olabilirsin ama bende sizin gibi Elflerin geleceğini önemsiyorum. Desteğiniz olmadan bunu yapabileceğimi göstereceğim."
Lamruil: "Bekleyerek geleceğimizi göreceğiz. Sizin iyi bir lider olamayacağınızı gözlerimizle gördüğümüz gün yeni bir Ulu Lider seçilecek."
Toplantı Lamruil'in sözlerinden sonra tamamen bitti. Lejio herkese kalkmasını söyleyerek "Toplantı buraya kadardı. Geldiğiniz için teşekkür ederim artık serbestsiniz." dedi. Tüm kabile üyeleri iki kapıda açıldıktan sonra dışarı çıktı. Lejio muhafızlara kapıyı kapatmasını söyleyerek yeniden mindere oturdu. İki elini de başına koyarak "Neden bana inanmıyorlar? Ben bu dünyada yaşayabilmemiz için çabalıyorum sadece. Kimo gibi bir orospunun ölmesi zaten umurumda değildi." dedi. Kapı tekrar tıklatıldığında kapıyı açmalarını söyledi.
Kapılar muhafızlar tarafından açıldığında içeriye üç Elf girdi. Elflerin biri erkek diğer ikisi kızdı. Kızların etekleri çok kısaydı ve üzerlerinde ağaç kabuğu renginde ceketler vardı. Erkeğin kasları vardı ve kalıbı büyüktü, uzun ve düz bir saça sahipti. İçeriye girdiklerinde Lejio ayağa kalkarak "Hoş geldiniz, neden buradasınız? Kabile liderleri buradan çıktı onların yanında olmalısınız." dedi.
İçeri giren erkeğin ismi Varah'tı. Varah, Lejio'nun elinden tutup kaldırmaya çalışarak "Hadi, kalk bir Ulu Lider bu şekilde üzülmemeli." dedi. Gözleri bitkin bir şekilde bakan Ulu Lider ayağa kalkarak "Haklısınız, bir lider bu şekilde durmamalı." dedi. Kızlar ellerini arkada birleştirmiş bir şekilde Ulu Lider'in yanına geldiler.
Ulu Lider görkemli saçlarını geriye çekerek karşısında duran kızlara sert bir bakış attı. Kızlardan birisi dudaklarını bükerek ayaklarını hareket ettiriyordu. Kızlardan uzun boylu olanın ismi Deino'ydu. Deino, gür ve açık pembe saçıyla Ulu Lider'in yüzüne bakmaya başladı.
"Bugün moralinizin bozuk olduğunu görüyorum. Herhangi bir sorun mu var Ulu Lider?"
"Herhangi bir sorun yok sadece planım istediği gibi gitmedi o kadar. Siz nasılsınız? Özellikle Varah sen nasılsın?"
"Ben gayet iyi durumdayım. Sadece hayla eskiden olanlar kafamı kurcalıyor."
"Sorun ne söyle bilelim. Ne olursa olsun sizi destekleyeceğimi bilmeni istiyorum."
"Eskiden çok güçlü olan Kimo adlı kişi. Onu öldüreni öldürmek istiyorum. Bana gücünüzün sırrını anlatın lütfen Ulu Lider!"
"Güç dediğin şey doğuştan gelir Varah. Ben sana güç veremem sınırın neyse o kadar güçlü olursun."
Varah mutsuz bir yüz ifadesi takınmıştı. Ulu Lider'in söyledikleri onu etkilememişti. Yüzünde bulunan tatmin olmama ifadesi Lejio'yu tedirgin ediyordu. Kararlı duran Varah'ı durdurmak için herhangi bir şey söylemesi gerekiyordu.
"Neden bunu dışarı çıktığımızda detaylı bir şekilde konuşmuyoruz?"
Varah bu sefer en azından bekleyebilecek kadar tatmin olmuştu. Ayakta dururken kollarını birbirlerine geçirerek sağ ayağını zemine vurarak ses çıkarmaya başladı. Deino sesten sinirlenince Varah'ın kafasına vurarak "Sessiz bir şekilde durmayı beceremiyor musun kas yığını aptal elf seni!" dedi.
Kafasına vurunca biraz ovaladı ve Deino'nun saçlarını tuttu. Deino hareket edemiyorken saçını çekmeye devam ediyordu. Acıdan bağırmaya başladığında Ulu Lider Varah'ın eline baskı uyguladı. Sakin bir şekilde "Hadi dışarıya çıkalım ve bu konuya orada devam edelim." dedi.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
144 Okunma |
33 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |