29. Bölüm

Chapter 28: Şeytan Kral Geri Döndü

Fatih Öcal
storikay

Kortus, arkadan sarılmış bir şekilde ağlarken Tokito onun ellerini tuttu. Herkesi kurtarmak istemesi buraya dönmesini sağlamıştı. Kafasında neden yaptığı düşünceleri olsa da onlara kavuşmanın verdiği sevinç her şeyden daha değerliydi. Sırtından sarılan Kortus'un ellerini açarak arkasına öndü ve Kortus'a sarılmaya başladı. Bir süre özlemlerini dindirdikten sonra beraber çadıra doğru gitmeye başladılar. Çadırın kumaşını kaldırarak önce hizmetkarını içeri aldı sonra kendisi içeri girdi. Baygın Rodius ve Nanagi'nin uyanmalarını beklerken bir köşeye çöktü. Kortus'da onun yanına çömelerek oturmaya başladı.

İki saat boyunca aynı şekilde beklerlerken sessizliği ilk bozan Kortus oldu. Efendisinin yüzüne dönerek "Efendim bedeninize ne olduğunu hatırlıyor musunuz?" dedi. Tokito biraz düşündükten sonra kafasını ellerinin üstüne koyarak "Hiçbir şey hatırlamıyorum. En son tahtta oturuyordum ondan sonra gözlerimi açtığımda sizin ölmek üzere olduğunuzu görmüştüm." dedi.

Kortus efendisinin saçlarını okşayarak "Siz Nanagi'ya yapılana sinirlenip tahtı terk ettiniz. Arkanızdan gelecek kadar güçlü değildik. Bir süre dönmediğiniz için endişelenerek sizi aradık ve Guter'i öldürmek için gittiğinizi öğrenince arkanızdan geldik." dedi. Tokito sözünü keserek "Peki neden beni öldürmediniz? Ben hatırlamıyorum ama sanırım çok güçlüymüşüm." dedi.

Kortus gülümseyerek "Her ne olursa olsun siz bizim efendimizsiniz. Canımızı almanız önemli değil sizin yaşamanız önemli. Hem sonuç olarak sizi durdurmayı başardık ve artık buradasınız. Bundan daha iyi bir ödül olamaz. Ölsem bile umurumda değil size canımla hizmet edeceğime yemin ettim." dedi. Tokito'nun gözleri dolduğunda sedyeden sesler gelmeye başladı.

Ses çıkan sedye Rodius'un sedyesiydi. Tokito kalkarak hemen onun pençelerini tuttu. Rodius gözlerini yavaş yavaş açtığında karşısında efendisi vardı. Tokito onun boynuna sarıldığında gözleri doldu ve oda sarılmaya başladı. Kortus sadece onları uzaktan izliyordu. Rodius efendisinin sırtına hafifçe vurarak "Ben iyiyim efendim lütfen kendinizi üzmeyin. Siz üzülmeyecek tek varlık olmalısınız." dedi.

Tokito umursamadan Rodius'un boynunu sıkarak sarılıyordu. Bir süre ağlayarak sarıldıktan sonra Rodius efendisini zorla kendisinden ayırarak dik konuma geldi. Tokito pençelerini tutarak "Henüz kalkmamalısın çok fazla güç kaybettin." dedi. Rodius efendisinin yüzünü pençesinin ucundaki sert tırnakla okşayarak "Sizin hayatta olmanız bana güç veriyor. Sizin öldüğünüzü düşünmek bu hayatta bana savaştan daha çok acı verdi." dedi.

Tokito gözyaşı akan gözlerle gülümseyerek "Sen ne anlarsın zaten kas akıllı aslan!" dedi. Rodius gülerek "Haklısınız efendim. Ben kas ve büyüden başka bir şey bilmeyen bir aslanım." dedi. Ayağa kalktığında bacaklarını bir süre kontrol edemedi fakat beş saniye içinde alıştı. Efendisiyle yine aynı şekilde çadırın kumaşına yaslanarak oturmaya devam ettiler.

Rodius bu sefer soru sorarak "Efendim o formunuza ulaşmayı nasıl başardınız? Benim gücümü aşacak kadar güç elde etmiştiniz. Yenilenmeniz yoktu fakat ihtiyacınızda yoktu." dedi. Tokito saçlarını kaşıyarak "Ben ne bileyim nasıl elde ettim. Tahtta oturuyordum sonrası yok. Nasıl bir şey olduğumu görebilseydim keşke." dedi.

Rodius bağdaş bir şekilde otururken Tokito ona dönerek "Sen anlat bakayım ben ne kadar güçlüydüm." dedi. Rodius, efendisinin yüzüne baktıktan sonra sedyenin üstünde duran Nanagi'ye bakarak "Anlatmam uzun olur ama anlatayım o halde." dedi.

Rodius: "Nasıl başlasam bilmiyorum efendim. Öncelikle sizi ilk gördüğümde hapishanedeydiniz. Hapishanenin sahibini dövüyordunuz. Nanagi, Kortus ve ben sizi gördüğümüzde durdurmak istedik fakat bu mümkün değildi. O kadar uzun dişleriniz vardı ki ben bile korkmuştum."

Tokito: "Uzun diş mi? Benim uzun dişlerim mi vardı?"

Rodius "Evet, uzun ve keskin dişlere sahiptiniz. Vikont Guter yerde yatarken size oyalamak için saldırdım. Normalde benimle dövüşebilecekler sadece S seviyelerdir fakat siz tek yumruğunuzla pençelerimi durdurmuştunuz."

Tokito: "O kadar güçlü değilimdir ya. Şuan sana yumruk atsam kaslarına masaj olur."

Rodius: "Ben şaka yapmıyorum gerçekten gördüğüm en güçlü eller onlardı. Beni duvara vurduğunda Nanagi'ye karşı savaşmıştın. O bile senin tek vuruşunla bayılacak kadar çok hasar almıştı. Sonra biz kaybetmemek için geri çekilmeye başlamıştık. Ben yine seni oyalıyordum fakat başarısız olacaktım."

Kortus: "Onun kıçını kurtaran bendim efendim. Rodius'un götünden kan aldığınız vakit ben onu kurtarmak için içeriye atlamıştım. Sizin o mükemmel kaslı vücudunuza yelpazelerimle saldırmak istediğimde yelpazelerimi sanki bir kağıt gibi görüyordunuz."

Rodius: "Kortus beni kurtardığında yine duvarı boylamıştım. Kafam o kadar kötü durumdaydı ki önümü göremiyordum. Kafamı kaldırdığımda Kortus bana kaçmamı söylemişti. Normalde devam edebilirdim fakat Nanagi ve köye saldırmanızı oyalamak için hücrelerimi yenilemem lazımdı."

Kortus: "Seni yalnız bıraktım demiyorsun da bahane mi uyduruyorsun?"

Rodius: "Gerçekten seninle savaşmak istemiştim fakat ikimizin de hastanede şansı kalmamıştı. Efendimizi son kez durdurmak için geri çekilmemiz gerekiyordu."

Tokito: "Siz geri çekildikten sonra ne oldu?"

Kortus: "Onlar kaçtığında benimle dövüşüyordunuz. Elinizin bir tanesini kestiğimde benim büyümü kullanarak bana saldırdınız. Kendi büyüme karşı savaşmadığım için bilgisizlikten kaybettim. Beni öldürmek yerine umursamadan Guter'i takip ettiniz."

Rodius: "Guter'e doğru geldiğiniz sıra ben sizi köye yakın bir yerde bekliyordum. Auranızı hissettiğim vakit Nanagi diğerlerini saklayana kadar sizi oyalamaya karar vermiştim. Arkanızdan başka birisi tarafından getirilen Kortus'u gördüğümde sizi bir elinizden tutup ağaca fırlatmıştım."

Tokito: "Nanagi nasıl bu hale geldi peki?"

Rodius: "Sizi ağaca fırlatmamdan sonra daha fazla sinirlendiniz ve daha hızlı saldırmaya başladınız. Kortus'la köye çekildiğimde Nanagi gelmişti. Size karşı savaşmak için üçümüzün gücünü birleştirdik. Ben sizi sırtınızdan tutarak ellerinizi hareketsiz hale getirdim. Kortus büyünüzle hareket eden yelpazeleri yere sabitledi ve Nanagi yaralı haliyle sizi kucakladı."

Tokito: "Bu kadar basit mi?"

Rodius: "Devamında yine sizi durdurmak için güçlerimiz yetmemişti. Kurtardığınız küçük kız sizi öptüğünde bir anda hareket etmeyi kestiniz. Mananız vücudunuzu terk etmeye başladığında sizi kurtarmak için her şeyimizi verdik. İşte sizin kaybetmeniz üstüne Kahraman Shou geldi ve hepimiz gördüğünüz haldeydik."

Tokito: "Artık size kimsenin dokunmasına müsaade etmeyeceğim. Koloton ve diğer vikontlar haber aldı mı acaba?"

Sohbetlerini çadırın arkasından dinleyen Beril kendisini ilgilendiren konuşmaya katılmak için içeri girmeye karar verdi. Çadırın beyaz kumaşını hafifçe kaldırıp adım attığında içerdekiler ona bakmaya başladı. Herkes ona bakarken kafasını eğerek "Konuşmanıza katılabilir miyim?" dedi. Tokito eliyle gelmesini işaret ederek "Gel Vikont Beril. Sende bizim gibisin o yüzden sohbetimize katılabilirsin." dedi.

Beril mavi ceketini çıkartarak tahta çekmeceli dolabın üstüne koydu. Yanlarına oturduğunda Tokito'nun yüzüne bakarak "Ben buraya aslında Vİkont Xavier tarafından yönlendirildim. Amacım Vikont Guter'i takip etmekti." dedi.

Rodius gülerken eliyle dostça Beril'in sırtına vurarak "Demek o yüzden buradasın." dedi. Tokito Rodius'un böbrek tarafına vurarak "Onu rahatsız etme seni kas yığını!" dedi. Rodius başını eğerek "Özür dilerim." dedi. Beril bir sorun olmadığını söylediğinde Tokito'yla konuşmaya devam ettiler.

Beril: "Buraya geldiğimde sizin durumunuz gerçekten burada Guter'le savaştığınızı gösteriyordu fakat sanırım başka bir şey olmuş. Resmi olarak kral olmanız için tahta oturacak mısınız?"

Tokito: "Oturmalı mıyım bilmiyorum. Belki sadece Vikont Koloton'un şehrinde yaşarım. General Guter'in kral olması aslında kötü değil."

Beril: "Bence kral olmanız gerekiyor. Krallıkta normal bir hayat sürmenize izin vermezler. Kahraman bizleri değil seni hedef alacaktır. Hem Vikont Momoi sen Loropis bölgesine gitmezsen ruhu dayanamayacak."

Tokito: "Vikont Momoi... Neden ben gitmezsem ruhu dayanamayacak?"

Beril: "Şöyle söyleyeyim Vikont Momoi'nin büyüsü yok laneti var. Yüzünde bulunan üçgenler birisine itaat etmezse büyümeye devam eder ve tamamen yüzünü kaybeder. İtaat ettiği takdirde lanetini kullanarak savaşabilir."

Tokito: "Bana bundan bahsetmediler. Ne kadar süresi kaldı?"

Beril: "Ben yüzünü göremedim sınırdan direkt buraya gönderildim. Duyduğuma göre kanatları artık tamamen açıkmış. Biraz daha devam ederse zevkine birilerini öldürmeye başlayabilir."

Tokito: "O halde karar verildi. Tahtı mecburen almak zorundayım. Sen dönebilirsin tutuklananları serbest bırakabilirsin çünkü yargılama yetkisine sahip değilim."

Beril, başını eğerek ayağa kalktı ve beyaz çadır kumaşını açarak dışarı çıktı. Beril gittikten sonra üçlü tekrardan beklemeye devam ettiler. Tokito, kurtardığı kızın elini fark ettiğinde Kortus'un kolunu çekiştirerek "O kızın derhal yüzünü kapat." dedi.

Kortus ayağa kalkıp kızın ağzı açık kalacak şekilde yüzünü örttü. Tokito'ya bittiğini işaret ettiğinde kalkarak kızın yanına gitti. Yanda duran kolunu kaldırarak Rodius'a gösterdi ve "Gerçekten doğruymuş. Bu kız ejderha soyundan geliyor." dedi.

Rodius kocaman kütlesini kaldırarak efendisinin yanına gitti. Kızın eline baktığında gerçekten Koloton gibi pullar çıkmaya başlamıştı. Kızın derisi sertleşiyordu ve kulağı değişiyordu. Kortus efendisine şaşkın bir şekilde bakarak "Bu kızı ilk gördüğümde böyle değildi. Nasıl bu hale geldi efendim?" dedi.

Tokito iyileştirme büyüsünü kullanmak için Rodius'un derisine bir çizik attı. Rodius şaşırarak "Neden bana saldırdınız efendim?" dedi. Tokito işaret parmağını dudağına koyarak "Sessiz ol, şimdi ekrandan yaşını kontrol et." dedi.

Rodius ekranını kontrol ettiğinde yaşı 1209 olarak gözüküyordu. Tokito parmağını yaraya dokundurarak iyileştirdiğinde tekrar kontrol etmesini istedi. Rodius tekrar kontrol ettiğinde bağırarak "1212 yaşında mıyım? Bu nasıl olabilir?" dedi. Tokito yine sessiz olmasını işaret ederek "Benim büyüm herkesi iyileştirebiliyor fakat bir eksisi var. İyileştirdiğim ruhun üç senesi çalınıyor. Biz şeytanlar için mükemmel bir yetenek nede olsa yaşlanmıyoruz fakat ejderhalar uzun yıllar yaşasalar da yaşlanabiliyorlar." dedi.

Rodius: "Bu demektir ki kız şuan 3 değil 6 yaşında. Ejderhaların özelliklerinin belirdiği zamanlar. Gayet mantıklı fakat bu yaşımızı büyütmek için en kolay yol değil mi?"

Tokito: "Senden üç yıl çalınıyor yani o üç yılı yaşamıyorsun. Yaşasan bile yaşlanarak güçlenemiyoruz sınırımıza kadar güçlenebiliyoruz."

Kortus: "Peki bu kızı koruma altına alalım mı veya ejderhalara iade edelim mi?"

Tokito: "Bu köyde yaşamaya devam etsin. Onu sevdiklerinden ayırmamalıyız. Ejderhalar kolayca kinlenebilir. Onu ailesinden ayırırsak bizi düşman görür ve bu durum hiç yararımıza olmaz. Rodius, bu köyü sana emanet edebilir miyim? Krallık yok olsa bile buradan ayrılmayacaksın."

Rodius: "Ben sizin tahtınızı korumak istiyorum."

Tokito: "Benim yanımda olman bu kızı tehlikeye sokar. Biz Loropis bölgesine giderken sen burada görev yapacaksın. Zaten burası memleketin sayılmaz mı? Sana daha iyi bir teklif sunabileceğimi düşünmüyorum."

Rodius: "Emrinizi ölene kadar koruyacağım. Bu kız ve bu köye dokunmaya çalışan herkesi tamamen öldüreceğim."

Tokito: "Mükemmel, senin koruduğun köyün krallıktan bile daha güvenli olacağına eminim. Köyü korumakta önemli fakat kıza köylüler dokunursa istediğini yap. Öldür veya etlerini ye ne istersen onu yap fakat kıza benim bile dokunmama izin verme."

Rodius: "Güçlerimi bu kızın canını korumak için kullanacağıma yemin ediyorum ve onu efendim olarak kabul ediyorum."

Tokito: "Çok iyi, ne kadarda zarif! Bundan sonra ben sadece senin için krallığı yöneten bir kralım sende bu kızın koruması. Dokunmak isteyen kral bile olsa karşısında durup savaşacaksın!"

Rodius yeni efendisinin ağzını açarak kanından içirdi ve efendi-köle anlaşması yaptı. Bundan sonra kızın hayatı onun hayatı olacaktı. İçirdiği kanda bu anlaşmanın şartını tamamladı ve Rodius'un bileziğinin aynısı kızın bileğinde belirdi.

Tokito Rodius'un sırtına dostça vurarak "Artık sende Kortus gibi bir hizmetkar oldun. Onun iyiliği için her şeyi yapmalısın." dedi. Rodius gülümsedikten sonra gözleri dolmaya başladı. Tokito, Rodius'un yüzüne bakarak "Ağlama koca adam. Ben her zaman iyi olacağım. Sen beni değil artık efendini önemse." dedi.

Sedyede uyku halinde duran Nanagi öksürdüğünde Tokito arkasını döndü. Nanagi yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Sedyesinin kenarından tutarak "Hadi, uyan Nanagi. Bunu yapabilirsin sen çok güçlüsün." dedi.

Nanagi gözlerini açmaya çalıştığında gülen Tokito'yu görmüştü. Yanında duran Rodius ve Kortus da aynı şekilde gülüyorlardı. Muhteşem dörtlü sonunda tamamlanmıştı. Tokito'nun bundan sonraki amacı biraz vakit geçirmek ve tahta doğru yola koyulmaktı.

 

Bölüm : 26.05.2025 00:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...