24. Bölüm

Chapter 23: Kutsal Savaşçılar

Fatih Öcal
storikay

Tokito'nun bayılmasıyla beraber ortalığa sessizlik hakim olmuştu. Şeytan Krallığı'nı tehdit eden uğursuz güç onu sevenler tarafından kontrol altına alınmıştı. Tokito'nun durumuysa hayla gizemliydi. Tokito tahtta otururken gözlerini kapattığında her şey başlamıştı.

Gözleri kapandığında bir tünelde gözlerini açmıştı ve bu tünel yosunlarla doluydu. Tokito yavaş yavaş tünelde yürüyordu. Tavandan damlayan su ve duvarların eski olması Tokito'yu korkutuyordu. Tünelin ortasında bir şeytan kollarını birleştirmiş bir şekilde Tokito'ya bakıyordu. Tokito ona yaklaştığında karşısında duran şeytanın boyu küçüktü, boynuzları minnacıktı, saçı siyahtı, dişleri keskindi.

"Hihihihih, neden buradasın Masajuka Tokito?"

Tokito kesinlikle emindi karşısında duran şey sürekli rüyasında konuşan varlıktı. Tokito onun önüne geldiğinde dizlerinin üstüne çökerek ağlamaya başladı. Karşısında duran şeytan Tokito'nun ne yaptığını anlamamıştı. Tokito kafasını kaldırıp şeytana bakmaya başladı.

Tokito: "Lütfen bana tüm gücünü ver. Bu kadar güçsüz olmaya dayanamıyorum."

"Hihihih, sana verdiğim gücümün üçte biri yetmedi mi?"

Tokito: "Onu öldürmek için hepsine ihtiyacım var."

Şeytan gözlerini kıstı ve ellerini arkasında birleştirdi. Tokito'nun üzgün yüzüne yaklaşıp biraz süzdü. Tokito'nun kararlılığını görünce kulağına yaklaşıp fısıldadı.

"Kih, kih, kih, bu gücü senin gibi bir insan kaldıramaz ruhunu kaybedersin."

Bu söylediği Tokito için bir şey ifade etmiyordu. Zaten bir kez ölen Tokito için zaman o öldüğünde durmuştu. Sevdiğini koruma uğruna ölen Tokito bir kez daha sevdikleri için bedenini satıyordu.

Tokito: "Yine de onları korumayı seçiyorum. Eğer tüm hainleri öldürürsem sevdiklerim güvende olacak."

"Sevgi? Güvende olmak? Bunlar gerçekten gerekli mi insan? Kih, kih, kih, elimde bulunan güç kahramanı bile öldürebilir ama çok tehlikeli. İnsanlığından kalan ne varsa kaybedeceksin."

Tokito: "Artık dayanamıyorum bu acıya. Lütfen sadece onları öldürmem için gücünü ver sonra ne istersen yapacağım."

"Pekala, sana tüm gücümü vereceğim. Anlaşma şartı senin ruhunu rehin alacağım karşılığında bedenin tüm hainleri ortadan kaldıracak."

Tokito: "Bana sunduğun tüm şartları kabul ediyorum. Ne yapmam gerekiyor?"

Şeytan Tokito'nun yüzünü duvara çevirdi ve Tokito'ya bakarak "Sağ tarafında bulunan aydınlığa gidersen bedenine geri döneceksin. Sol tarafta bulunan karanlığa gidersen senin ruhunu yutacağım ve benim dünyama gideceksin." dedi. Tokito sağına ve soluna baktıktan sonra karar verip sol tarafa gitmeyi seçti. Şeytan o giderken arkasından bakıp gülümsedi. Gölgesi bir anda hareket etmeye başladı.

Gölgeden çıkan varlık bir kızdı. Tatlı bir yüzü vardı ve kıyafetinde yıldızlar vardı. Kolları yok gibi görünüyordu fakat aslında kolları kıyafetinin içindeydi. Başında bir şapka vardı ve bu şapka pembe renkli, ayı kulakları içeren bir şapkaydı. Saçı açık sarıydı. Şeytan kafasını okşayarak ona döndü.

"Hihihihi, bu insan bizi seçti Nefi. Senin abin ve benim çocuğum olacak. Kod DHO aktif edilsin. Zalimlik büyüsünü aktif et ve tamamen aktif hale getir."

"Abim bunu kaldıramaz baba. Bedeni bir daha büyü kullanamayabilir. En kötü ihtimal olursa bir daha uyanamaz."

"Hihihihih, o aptal bunu kendisi istedi. Gitsin ve benim cennetimde hayatını yaşasın bizde dünyayı cehennemimiz yapalım."

"Tamam baba nasıl istersen."

.

"Kod DHO zorla aktif ediliyor! Zalimlik büyüsünün erişim hakkı elde edildi."

.

"Zalimlik büyüsü aktif ediliyor."

.

Tokito gerçekleşecek olaylardan habersiz karanlığa doğru yürüdü. Karanlığın sonunda aydınlık başladı. Kendisini bir anda cennet gibi bir yerde buldu. Gittiği yerde yemyeşil çimenler, yemyeşil bitkiler, dallanmış ağaçlar, Sulu gözüken meyveler, koşturan hayvanlar vardı. O yaşatacağı olaylardan habersiz sadece cennetin tadını çıkarıyordu.

Şeytan onu uzaktan izleyerek durumunu kontrol ediyordu. Tokito gerçekten dünyayı umursamıyordu ve burada bulunmak onun için daha iyiydi. Tokito cennette keyifli bir zaman geçirirken bedeni şehirden çıkmıştı ve Hafil Köyü'ne gidiyordu.

"Neden sevdiklerini terk ettin?"

Şeytanın Tokito'ya sessiz bir şekilde uzaktan söylediği sözlerdi. Şeytan Kral bu kadar kolay pes etmemeliydi. Yemyeşil çimenlerin üzerinde yürüyerek Tokito'nun yanına gidiyordu. Tokito bir ağacın üzerinde elma yiyerek gökyüzünü seyrediyordu.

"Burada oyalanmanın anlamı ne?"

Şeytan ona bu sefer bağırarak söylemişti. Tokito onu fark edip aşağıya baktı. Şeytan onun bu vurdumduymazlığından nefret etmişti. Ağaca bir tekme attığında Tokito sallanarak dengesini kaybetti ve aşağı düştü. Sırt üstü düştüğü için normal bir şekilde geri kalktı.

"Gerçekten anlamıyorum. Neden sevdiğin insanlar için canını feda ettin?"

"Sence can dediğimiz şey ne?"

Tokito bu sözleri söyledikten sonra çimene doğru kafasını eğdi. Şeytan onun kafasına tekme atarak uzağa fırlattı.

"Senin yüzünden o krallıkta bulunan herkes savaşla yok edilecek!"

Tokito hala anlamıyordu bu yüzden umursamadı. Ona göre bu yaptığı gerekli bir hareketti. Şeytan bir kez daha tekme attığında büyük bir kayaya çarptı. Şeytan onun önüne geldiğinde tekrar eğildi.

"İnsan, sana soruyorum cevap ver! Neden ölmeyi seçtin?"

"Seni alakadar etmez!"

Tokito sinirliydi ve gözleri farklıydı. Eliyle şeytanı itti ve ayağı kalktı. Şeytan dişlerini sıkarak oradan ayrılmaya karar vermişti. Tokito artık ümitsiz bir vakaydı. Çimenleri parçalayan Şeytan oradan uzaklaştığında Nefi onu bekliyordu.

"Ne oldu baba? Vazgeçmiyor mu?"

"O şerefsiz artık geri dönmeyecek."

İlk şeytan kral göz yaşı döküyordu çünkü onun istediği bu değildi. Tokito'nun onları öldürmesini istiyordu.

"Onu ikna edemezsek Zalimlik büyüsü tam potansiyeline ulaşacak baba. Bu olduğunda amacımızın gerçekleşeceği bir dünya kalmaz."

"O kadarını biliyorum!"

Şeytan ağacı eliyle parçalayıp dallarını aleviyle yok etti. Nefi babasının bu durumundan çok fazla endişe duymuştu. Şeytan ona baktığında üzüldüğünü fark ettiği için sarıldı. Nefi babasının sırtından Tokito'ya bakmaya başladı.

"Baba neden abimi geri göndermiyoruz?"

"Bende düşündüm onu kızım ama bunu yapamam bir anlaşma yaptık."

"Şimdi ne olacak baba?"

Şeytan Nefi'nin söylediğini düşünmek için çimenin üstüne oturup ayağını uzattı. Nefi yanına hafifçe oturdu. Babasının yüzüne bakarken eliyle çimenleri koparıyordu. Şeytan yere tamamen uzanarak gökyüzünü seyretmeye başladı.

"Hihihihih, bir zamanlar geldiğim dünya böyleydi Nefi. Burayı eski evimi hayal ederek baştan yarattım."

"Baba, Tokito ölürse biz napacağız?"

" O aptalı boş ver artık işimize yaramaz."

"İstediğimiz an durdurabiliriz. Abimi kaybetmek istemiyorum!"

"O anlaşmayı yaptığımızda ikimizde mühürlendik. Ben onun ruhunu rehin aldım karşılığında dileğini gerçekleştirdim."

Şeytan Nefi'ye elinde bulunan mor laneti gösterdi. Değişik bir alfabeyle yazılmış büyü harfleri vardı. Şeytan ona elini sürdüğünde eli yok oldu.

"Şimdi anladın mı? Bu mühür kaldırılamaz artık geri dönüşü yok."

Nefi abisinin yanına gitmek için ayağı kalktı. Şeytan gözlerini kapattığı için Nefi'nin onun yanına gittiğini bilmiyordu. Yavaş adımlarla ve üzgün bir yüzle abisinin yanına giden Nefi elbisesini düzelterek yanına oturdu.

Tokito aslında rüya görmüyordu bilinci bu dünyadaydı bu yüzden rüya görmek yerine uyuduğunda dünyanın zamanı hızlanıyordu. Gökyüzü kararmaya başlayıp gecenin başladığını haber ediyordu. Uykusunu alan Tokito kalktığında kendisine bakan bir kız çocuğu gördü.

"M-Melek mi geldi?"

Nefi'nin yüzü bir insana benzeyen yüz hatlarına sahip değildi. Nefi aslında hiçlikten gelen bir yaşam formuydu. Onu evlat edinen Şeytan Kral onun babası olmuştu ve ona şuan bulunduğu vücudu vermişti. Nefi tüm insanlardan daha fazla duyguya sahip bir şekilde yaratılmıştı. Nereden geldiği pek bilinmese de o artık ilk şeytan krala ait bir kızdı.

"Ben melek değilim abi. Bunları unutacak olsan da ben seni asla unutmam."

Tokito'nun aklı karışmıştı. Kafasını eliyle kaşıyarak Nefi'nin yüzüne uzun süre bakmaya başladı. Nefi'nin altın gibi saçları, kıyafetinde ve şapkasında bulunan yıldızlar onu resmen büyülemişti. Eliyle Nefi'nin yanağına dokundu. Nefi'nin yüzü utançtan elma gibi kızarmıştı.

"A-ABİ! Utanıyorum yapma şöyle şeyler."

"Sen gerçekten yumuşacık bir yanağa sahip tatlı bir kızsın. İsmin ne?"

"Bunca zamandır yanında durup koruyan kişiyim. Ben senin bildiğin ekranım. İsmim Nefi."

"Sürekli bana bir şeyler gösteren ekran sensin demek."

Tokito kahkaha atarak gülmeye başladı. Nefi'de aynı şekilde gülüyordu. İkisi beraber gözyaşları eşliğinde gülüyorlardı. Tokito kalkıp normal bir şekilde oturmaya başladı. Nefi ona sarılmak isteyince Tokito onu eliyle itti.

"Bu kadar samimi olamayız. Orada yatan şeytan seni cezalandırır."

Nefi üzülmüştü ve gözleri ağlayacakmış gibi bakıyordu. Tokito onun bu yüzüne dayanamadığı için Nefi'yi elinden tutup sarılmıştı. Onu sıcak bedeniyle sarmalamıştı. Ellerini sırtında birleştirerek sarılmaya devam etti. İkisi de çok fazla sulu göz oldukları için ağlıyorlardı.

Tokito aslında burada ağlarken bedeni diğer herkesi ağlatmaya devam ediyordu. Hapishaneyi yok edip Hafil Köyü'ne giden Tokito'nun bedeni orada durdurulacaktı. Tokito bunlardan habersiz bir şekilde Nefi ile sarılmasına devam ediyordu.

Bir süre sarılmaya devam ettikten sonra Tokito Nefi'den ayrılarak ayağı kalktı. Nefi'nin elinden tutup beraber yürümeye başladılar. Ağaçların yanından geçerek manzarayı izliyorlardı. Yemyeşil dağlar, büyük bir orman, tatlı hayvanlar ona geldiği dünyayı hatırlatıyordu.

İlk şeytan kral onlar uzaklaştıktan sonra yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Gözlerini ovduktan sonra kalktı ve su büyüsüyle yüzünü yıkadı. Etrafına baktığında kimse yoktu. Bağırarak kayıp iki salağı arıyordu.

"Tokito, Nefi neredesiniz! Nereye kayboldular? Bir dakika yoksa... Sakın onu yapayım deme!"

Evet, ilk şeytan kralın endişesi doğruydu. Nefi kendisini feda etmeye çalışıyordu. Bu yüzden Nefi Tokito'yla beraber uzaklara gitmişlerdi. İlk şeytan kral koşarak her yerde onları aramaya başladı. Nefi'nin yapmak üzere olduğu şeyi durdurması lazımdı.

"Lütfen, beni bırakma Nefi! Onun için kendini feda etme!"

Ağlayarak etrafı gezen şeytan kral etrafı arıyordu. Ormanların içine girip etrafta bulunan her ağacın dalına, çalıların arasına, mağaralara kısacası bulunduğu dünyanın her bir noktasına bakıyordu. Ağlayan kral sinirlenip elini yere vurdu. Deprem yaratan kral sinirliydi ve bu öfkesi önüne çıkan her şeyi yok etmeye yeterliydi.

Nefi ve Tokito uzun bir yol yürüyerek bir dağa ulaştılar. Dağ normal bir dağdı fakat tepesinde bir ejderha yuvası vardı. Tokito Nefi'yi sırtına alıp oraya tırmanmaya başladı. Zıplayarak ulaşan Tokito Nefi'yi yuvaya fırlattı sonra kendisi de yuvaya girdi.

"Burası bahsettiğin yuva olmalı Nefi. Peki ejderha yumurtalarının olduğu bu yuvaya neden geldik? Uzun bir yolculuk gerekti buraya gelmek için."

Nefi abisinin yüzüne bakmaya başladı. Tokito fark edince Nefi'ye bakmaya başladı. Nefi onun yüzünü görünce kalbi sıkıştı. Tokito'yu kıyafetinden tutup kendi yüzüne yaklaştırdı. Tokito biraz utanmıştı fakat Nefi ciddi görünüyordu.

"Abi, senin bedenini kurtarmanın yolu var deseydim ne derdin?"

Tokito şaşırmıştı çünkü bu soruyu beklemiyordu. Ellerini sıkarak kararsız bir cevap vermeye karar vermişti. Nefi heyecanlı bir şekilde yüzüne bakıyordu.

"Bilmiyorum, burası çok güzel geri dönmek istemiyorum. Diğer tarafımda orayı özlüyor. Beni seven şeytanları yüzüstü bırakmamam lazım."

"Biliyordum, senin her zaman bir tarafın nazik bir tarafın umursamaz. Burada durmana gerek yok biz sana geleceğiz."

Nefi Tokito'yu itti ve uzaklaştı. Tokito ne olduğunu anlamamıştı. Nefi'ye yaklaşmak istese de Tokito Nefi'nin büyüsü tarafından durduruluyordu.

"Ne demek i-"

Tokito daha sözünü bitiremeden Nefi'nin önünde ekran belirdi. Tokito'nun ekranına benziyordu fakat kırmızı renkteydi. Tokito ne yaptığını anlamadığı için sadece bekledi. Nefi son kez Tokito'nun yüzüne baktıktan sonra gülümseyerek ekrana geri döndü.

"Yönetici kodu: büyü baskılama."

.

"Yönetici kodu aktifleştirildi. Masajuka Tokito'nun yaptığı anlaşma mühürleniyor. Bu işlem için Nefi Revilian'nın bütün büyü gücü ve ruhu kullanılacaktır. Bundan emin misiniz? E/H?"

.

Evet.

.

"Masajuka Tokito'nun ilk şeytan kral Kando Revilian ile yaptığı anlaşma mühürlenmiştir. Zalimlik büyüsü tamamen devre dışı bırakıldı."

...

...

 

Bölüm : 24.04.2025 15:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...