Kalede bulunan savaşta en son Tokito Kortus'un omzundan ısırık alarak onu savaştan çıkartmıştı. Ciddi bir şekilde dövüşmek için Nanagi ve Rodius Tokito'nun karşısında durdu. Tokito bir köpek gibi hırlıyordu ve ağzından salya akıyordu. Nanagi duvarın işe yaramayacağını bildiği için mesafeyi kapatmaya çalışıyordu.
Rodius karşısında duran canavar efendisi olduğu için kararsızdı. Kalbi Tokito'nun orada olduğuna inanmasına neden oluyordu bu yüzden bir süre savaşı izledi. Nanagi kılıcının kabzasını terli iki eliyle kavrayıp dümdüz saldırdı. Kılıcıyla koşarken Tokito sadece yaklaşmalarını bekliyordu. Nanagi Tokito'ya yaklaştığında Tokito elini uzatarak Nanagi'yi yakalamaya çalıştı. Nanagi bir anda sol tarafa yönelip Tokito'yu şaşırttı.
Kılıcıyla arkadan saldırmak istese de Tokito'nun zayıf bir noktası yoktu. Kılıcını boş bir şekilde sallıyordu çünkü Guter savaşamayacak haldeydi. Guter duvara vurulduğu için kemikleri kırılmıştı ve yenilenmeye çalışıyordu. Nanagi planı olmadan sadece Tokito'nun yine aynı büyüyü kullanmasını engelliyordu.
Büyücü sınıfı olan Şeytan Kral yakın dövüşte yetenekli olsa da kılıçla dövüşmeye alışık olan kişilere karşı yetersiz kalıyor. Nanagi bu açık nedeniyle hızını kullanıp Tokito'yu en azından oyalamaya çalışıyordu. Tokito yavaş yavaş düşmanın ayak seslerini taklit ederek kör olsa bile savaşıyordu. Nanagi kılıcı kırılmaması için çok fazla aura kullanıyordu.
Tokito aurasını eline yoğunlaştırıp Nanagi'ye sıçradı. Aurasını okuyan Tokito önce Nanagi'nin kılıcını eliyle tuttu sonra bükerek ortadan ikiye kırdı. Diğer eliyle Nanagi'nin kafasını tutacağı esnada Rodius savaşa dahil oldu. Tokito'yu tutup duvara fırlattı ve sıçrayarak yumruğuyla karnında kocaman delik açtı. Tokito hasar almamıştı fakat iç kanama başlamıştı.
Tokito'nun kanı yerleri kırmızıya boyamıştı fakat o canavar hayla savaşabilecek güce sahipti. Yenilenmesi baskılanmış bir şeytan kralın gerçek gücü buydu. Rodius efendisinin kafasını duvardayken hızlı bir şekilde yumrukluyordu. Saniyede yaklaşık otuz defa yumruk vuruyordu. Tokito aurasını kafasına yönlendirerek ölmeyi engelledi. Eliyle Rodius'un elini tutup yere yapıştırdı.
Deprem olacak büyüklükte bir sarsıntıyla Rodius ağzından kan tükürdü ve bayıldı. Rodius'un gücü buraya kadardı artık en önemli olay Nanagi'ye kalmıştı fakat Nanagi'nin bir kılıcı yoktu. Tokito onların savaşamayacağını auralarından anlayıp hedefine doğru yürümeye başladı. Tokito artık dünya için bir tehditti. Guter'e yaklaşmak için topal bir şekilde yürüyordu. Guter'in saçlarından tutup havaya kaldırdı ve yere yapıştırdı. Parmağındaki tırnakları zorlayarak uzatan Tokito onları bir bıçak gibi uzun ve keskin hale getirdi. Guter'in kafasına elini sokacağı esnada Guter bir anda kayboldu.
Kortus sonunda kendisine geldi ve silahı yelpazeyle efendisinin karşısına çıktı. Tokito bunun ısırdığı kişinin manası olduğunu anlamıştı. Kortus kanayan omzunu kumaşla kapatmıştı ve Rodius'u uyandırmıştı. Rodius kalktıktan sonra Nanagi'nin yanına gidip kulağına "Efendimizi Kortus bir süre oyalayabilir. Şeytan Krallığı ordusu şuan Hafil Köyü'nde olmalı. Oraya çekilmeliyiz merak etme Guter güvende olunca onu köye yaklaştırmayacağız." dedi fısıldayarak.
Nanagi istemese de Kortus aralarında en sağlıklı kişiydi. Ciddi dövüşürse efendisini yarım saat oyalayabilirdi. Nanagi Kortus oyalarken Guter'i alıp koşmaya başladı. Tokito Kortus'un aurasını okuduğu için kaçırıldığını anlamamıştı. Kortus yelpazesinin en güçlü tekniği donucu soğuk büyüsünü kullanarak efendisini soğutmaya çalışıyordu.
Tokito hem vücudu bir volkan gibi kaynadığı için hem de hızlı olduğu için mesafeyi kapatıyordu. Kortus yelpazesini kapatıp duvara doğru koştu. Tokito arkasından sanki bir kanguru gibi sıçrayarak takip ediyordu. Hızları o kadar yüksekti ki etraflarında yanan alevler yarattıkları rüzgar nedeniyle sönüyordu.
Duvara geldiğinde duvara yaslandı ve ellerini açarak "Gelin ve beni öldürün efendim." dedi gülümseyerek. Tokito parmaklarını birleştirip keskin tırnaklarıyla Kortus'un kalbini delmek için kalbindeki manaya odaklanmıştı. Kortus aslında ona bir tuzak hazırlamıştı.
Duvara yaslanan Kortus duvara sahte bir aura bıraktı ve kendi aurasını saklayıp oradan ayrıldı. Tokito duvara vurmuştu fakat eli duvarın içine girecek kadar güçlüydü. Elini çıkartmaya çalışsa da geri çıkmıyordu. Kortus efendisinin olduğu bu durumdan nefret ediyordu fakat başka çaresi yoktu.
Tokito elini çıkaramayınca büyü kullanmak zorunda kaldı. Kortus'un ışık büyüsünü çalarak yelpaze üretmişti. Yelpazeyi kullanarak elini kesti ve yelpazeyi telekinezi kullanarak hareket ettirmeye başladı. Kortus büyüsünün çalındığını görünce korkmuş bir yüz ifadesiyle "Benim yeteneğim... Efendim benim yeteneğimi nasıl çaldı? B-Bir dakika beni ısırdığı zaman gücümü mü çaldı?" dedi. Tokito artık iki elini de kaybettiği için keskin dişlerini göstererek Kortus'a doğru yürüyordu. Kortus yelpazelerle uğraşırken Tokito sağ ayağını Kortus'un böbrek kısmına vurarak onu duvara fırlattı.
Kan tüküren Kortus'un tüm kemikleri kırılmıştı. Hapishane duvarı o çarptıktan sonra yıkıldı ve Kortus tamamen yere düştü. Tokito onun aurasının azaldığını görünce savaş bittiği için Guter'e doğru geri dönmek istedi fakat Guter'in manası etrafta yoktu. Kafayı yiyen Tokito molozların üstünde baygın düşen Kortus'un yanına gidip ayağıyla Kortus'un karnını ezerek "Hedef, nerede?" dedi. Kortus baygın olduğu için cevap verememişti ve bu Tokito'yu çok sinirlendirmişti. Kalkması için Kortus'un karnını ezip durdu.
Zorla uyandırılan Kortus kan kusarak kalktı. Tokito onu göremediği için havaya bakıyordu fakat o efendisinin yüzünü görebiliyordu. Tokito'nun ayağını tutarak onu yere düşürdü. Tokito kalkmaya çalışırken Tokito'nun kafasını gövdesinden ayıracaktı fakat Tokito vücudunu zombi olduğu için kolay hareket ettirebiliyordu. Kortus'un Tokito gibi zombi bir vücudu olmadığı için gücü yetmedi.
Kortus manası bitince yeniden bayıldı. Tokito kalkıp Nanagi ve Rodius'un manalarını aradığında Rodius'un manasını yakalamıştı. Bir anda o yöne yöneldi ve ayak kaslarını güçlendirerek koşmaya başladı. Rodius'un gittiği yönde Hafil Köyü bulunuyordu.
Rodius ve Nanagi Tokito oyalanırken ayrı önlerden koşarak efendilerini daha fazla oyalayacaklardı. Nanagi Hafil Köyü'nün arkasından dolaşarak Hafil Köyü'nde yapılacak olan son savaş için hazırlanıyordu. Rodius ise Hafil Köyü'ne doğru giderek efendisine yol gösterip oyalayacaktı. Rodius hazır bir şekilde Hafil Köyü yakınında bekliyordu.
Tokito koşsa bile en erken 20 dakika sonra Hafil Köyü'ne ulaşacaktı. Bu süre içinde Nanagi kendisini iyileştiriyordu ve kılıcını tamir ediyordu. Tokito bir süre koştuktan sonra bacağında bulunan kaslar artık dayanamadığı için yine topallamaya başladı. Rodius efendisinin manasını izleyerek ağacın üstünde durumu kontrol ediyordu.
"Kortus dayanamadı demek. Gayet normal efendimiz şuan benden bile daha güçlü. Burada son savunma yapacağız. Ya zafer yada dünyanın sonu."
Kortus bayıldığı için gardiyanlardan bir tanesi onu ata bindirerek efendisinin arkasından götürmeye başladı. Tokito'yu kurtarmanın anahtarlarından bir tanesi Kortus'du. Gardiyan atı hızlanması için zorluyordu. Tokito hızlı bir şekilde yolu azalttığı için yetişmeleri zordu.
Rodius efendisini tüm gücüyle karşılamak zorundaydı. Bulundukları yer onlar için son noktaydı çünkü Tokito daha fazla sinirlenirse bambaşka bir varlık olabilirdi. Efendilerini geri getirememeleri onları sinir etse de durdurmak için kafasının tek darbede yok olması gerekiyordu. Tokito bir bilinci olmasa bile kafasının zayıf noktası olduğunu biliyordu. Aurası sürekli kafasına gelen darbeleri emiyordu bu yüzden S+ seviye birisi bile kafasının dayanıklılığını aşamazdı.
Tokito yavaş yavaş Hafil Köyü'ne doğru yürümeye devam ediyordu. Eli olmayan bu canavar yelpazeleri hareket ettirerek kendisini korumaya alıyordu. Ayakları bile tamamen parçalanmaya başlamıştı. Bu ölüm makinesi şuanda kocaman bir orduyu aurası ile öldürebilecek kadar güçlüydü.
Hafil Köyü'ne yaklaştığında Rodius karşısına çıktı ve kendisini tamamen aurayla güçlendirmişti. Tokito yelpazeleri saldırması için yönlendirdi. 4 yelpaze farklı noktalardan sürekli saldırıyordu. Rodius Kortus gibi olmadığı için hem efendisi hem de yelpazelerle hiç zorlanmadan savaşabiliyordu.
Rodius yelpazelerden ikisini pençeleriyle tutmaya çalıştı. Onları tutmayı başardı ve Tokito'ya geri fırlattı. Yelpazeler Tokito'nun vücuduna gelse bile tamamen eriyorlardı ve Tokito eriyenleri tekrardan oluşturabiliyordu. Tokito vücudunda bulunan hücreleri parçalayıp yeni bir el oluşturdu. Rodius bunu fark etmemişti bu yüzden Tokito Rodius'un yüzünü avucuyla tamamen tutup ağaca yapıştırdı. Rodius'un bile bu canavara karşı şansı yoktu.
Tokito yine bir zafer elde ederek köye doğru devam etmeye başladı çünkü Guter'in manası köyden geliyordu. Yavaş bir şekilde yürüyerek 10 dakikada köye vardı. Köyün girişinde tüm köylülerin ve askerlerin gözü ona yönelmişti. Komutan onun aurasından korkuyordu çünkü o sadece bir C seviyeydi.
Nanagi onların arkasından gelip komutanın omzuna sağ elini atarak "Sizin araştırmaya geldiğiniz canavar bu. Nasıl çok güçlü değil mi? Siz dokunmayın köylüleri tahliye edin burası bizde." dedi. Nanagi'nin vücudu biraz daha toparlanmıştı fakat etrafta Rodius'u göremiyordu. Efendisinin eline baktığında elinde Rodius'un kolu vardı.
"R-Rodius? Gördüğüm şey doğru olamaz. Rodius'a zorlanırsan kaç demiştim o halde yoksa..."
Nanagi'nin şüpheleri doğruydu Rodius tek bir hamlede kaybetmişti. Tokito onun gücünü çalmak için kolunu almıştı. Nanagi'nin aurası baskın hale gelince elinde bulunan kolu direkt yedi. Tokito tamamen bir S seviye büyücünün gücüyle dolmuştu.
Nanagi gelen askerlerden birinin kılıcını almıştı. Onunla efendisini son kez durdurmaya çalışmak istiyordu. Ormanın derinliklerinden iki mana daha yükselmeye başladı. Bunlar Kortus'la Rodius'un manalarıydı. Onlar ölmemişti sadece Rodius sakatlanmıştı Kortus'da zayıf düşmüştü.
Bu sefer yapacakları savaş ölüm veya kalım savaşıydı. Kaybetmeleri sadece kendilerini değil krallığın ve diğer ülkelerin geleceğini temsil ediyordu. Kortus yelpazeleri tutmak için yelpazelerini kullandı. Rodius Tokito'nun elini tuttu ve Nanagi efendisinin vücudunu tutarak sabitledi. Tokito direnmeye çalışsa da kasları artık yorulduğu için hareket edemiyordu.
Lilia abisinin bu durumunu görünce yine aynı hisle doldu. Oraya giderek karşısında duran canavarın paramparça olmuş yüzüne baktı. Canavar dişleriyle ona saldırmaya çalışıyordu. Rodius elini feda ederek Tokito'nun ağzını durdurdu. Küçük kız Tokito'nun ayağını basamak olarak kullanıp kafasıyla aynı seviyeye geldi. Tokito'yu yanağından öptü ve tekrar üstünden inip üzgün bir yüzle ona baktı.
Tokito'nun vücudu hareket etmeyi durdurmuştu. Eli artık tamamen boştaydı ve sol elinden kan akmaya başlamıştı. Rodius efendisinin hareketi bıraktığını anladığına onu bıraktı. Tokito'nun etrafında bulunan herkesi büyük bir sessizlik kapladı. Kortus Tokito'nun sağında dizinin üstüne çökmüş ağlıyordu. Nanagi efendisine önden sarılarak ağlıyordu. Rodius efendisine arkadan sarılarak ağlıyordu. Lilia ise abisinin önünde ayakta ağlıyordu. Tokito tamamen ölmüş gibi duruyordu.
Rodius efendisinin manasının azaldığını hissetmişti. Tokito'nun etrafında olan mana doğaya geri dönüyordu. Rodius efendisinin manasını kendi aurasıyla tutarak efendisini hayatta tutmak istiyordu. Eğer Tokito tüm manasını kaybederse beyni tamamen ölecekti.
"Efendim lütfen bizi bırakmayın!"
Rodius'un çığlıkları sağlarda yankılanıyordu. Ağır sesi sanki sallantı yapıyordu. Efendisine sertçe sarılmaya devam eden Rodius'u duyan Kortus Rodius'un yüzüne bakmaya başladı.
"Ne demek istiyorsun Rodius?"
"Efendim... Eğer bir şey yapmazsak tamamen ölecek!"
Kortus duyduklarından sonra bu ağırlığı kaldıramamıştı. Sol eliyle ağzını kapatıp daha fazla ağlamaya başlamıştı. Nanagi efendisine sarılmayı bırakıp Rodius'un yüzüne baktı.
"Efendimiz ölecek mi? Şaka yapacak zamanda değiliz Rodius!"
"Bana neden inanmıyorsunuz? Efendimin manası vücudunu terk ediyor. Ruhu içerde değil demek oluyor. Eğer efendim bedenine dönene kadar manasını vücudunda tutamazsak beyni tamamen ölecek."
"Olamaz... Şeytan Kral!"
"Abi?"
"Efendim..."
Rodis aurasını odakladığı vakit bir çember belirdi. Sarı ve büyü sözleri içeren büyük bir çemberdi. Çember kaybolduğunda Rodius gelenlerin aurasını tamamen hissetti. Bir kaplan gibi hisleri açılan Rodius hırlamaya başlamıştı. Pençeleri gittikçe büyüyordu ve vücudunda bulunan kaslar kalınlaşıyordu.
Diğer herkesin fark edemediği bu misafirler Kutsal Savaşçılardı. Tafavu'nun en güçlü savaşçıları Şeytan Krallığı'nda tozu dumana katacaklardı. İçlerinden bir tanesinin bol bir çarşafa benzeyen siyah renkte bir alt kıyafeti vardı. Tertemiz görünen sarı saçları adeta bir güneş gibi parlıyordu. Örgüleri sanki bir kızın saçını andıracak kadar güzeldi. Sol belinde duran kılıcı sol eliyle tutarak en önde duruyordu.
Yaralı olan Rodius ve diğer şeytanları nasıl bir kader bekliyordu? Bu halde savaşmalarına imkan yoktu. 12 kişiden oluşan Kutsal Savaşçılar'ı yenmek için nasıl bir plan yapacaklar? Kahraman Shou şeytan kralın işini bitirmek için gelmiş gibi görünüyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
144 Okunma |
33 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |