21. Bölüm

Chapter 20: Eğitim Molası

Fatih Öcal
storikay

Tokito'nun katliamını durdurmak isteyen üçlü yola koyulmuştu fakat geç kalmıştılar. Büyük bir katliam başlamak üzereydi. Tokito diğer adıyla Zombi Kral manayı takip etmeye devam ediyordu. Köyden çıkmıştı ve elinde öldürdüğü şeytanların kafası vardı.

Boyu inanılmaz şekilde gelişti ve şekillendi. Saçı tamamen sol gözünü kapatmıştı. Beyaz ve gür saçı ışığı adeta parlatıyordu. Boynuzu şekillenmişti ve epey büyümüştü. Büyümesi kıyafetlerinin yırtılmasına sebep olmuştu. Kıyafet bulmak için arkasına dönerek köye geri döndü.

Etrafta kullanılabilecek kıyafetler ararken öldürmeye çalıştığı küçük kız önüne kıyafet bıraktı. Tokito onu göremese bile hissetmişti fakat kıyafetin sesine doğru gitti. Pençelerini attığında kıyafeti tamamen hissetti. Klasik bir köy kıyafeti gibi kahverengi ve yama içeriyordu.

Zombi Kral onu üstüne giyinmek için ortada kıyafetini çıkardı. Kız utansa bile arada parmaklarının arasından bakıyordu. Kıyafeti üstüne giydikten sonra tekrar arkasına döndü. Kız endişeli bir şekilde arkasından bakıyordu. Tokito kızı umursamadan yoluna devam etti.

Kız Tokito gittiğinde biraz yüzü gülümsedi ve sevindi. Elini sallayarak sesli bir şekilde "Görüşürüz tanımadığım şeytan! Bir daha gel olur mu?" dedi. Köylülerden biri onu tutarak duvarın arkasına sakladı çünkü Zombi Kral arkasına bakmıştı fakat geri döndü ve yürümeye devam etti.

Ormana tekrardan giren Zombi Kral kendisini kısıtladığı için sonsuz manaya sahipti. Aurası etrafa yayılıyordu ve düşük seviye büyülü canavarları öldürüyordu. Bazı büyülü canavarlar aura yüzünden korkup saldırma kararı aldılar. Boğa ve fil karışımı gibi görünen bu büyük canavarlar Zombi Kral'ın karşısına çıktılar. Koşarak Zombi Kral'ı boynuzlamak isteseler de onların kafalarını birbirine vurarak patlatmıştı. İki canavarında kanları ortalığa sıçradı ve beyinleri yere düştü.

Üç canavardan ikisi anında ölünce sona kalan büyülü canavar su büyüsü kullandı. Tokito'nun vücudu tüm suyu bir anda buharlaştırmıştı. Son çare yaklaştığında bir ton ağırlığındaki ayağıyla kafasına basmaya çalışsa bile Zombi Kral ezilmedi. Tek eliyle tüm ağırlığı tutmayı başarmıştı.

Büyülü canavarın ayağını kavrayan Zombi Kral onu sallamaya başladı. O salladıkça deprem oluyordu. Yeteri kadar hızlandıktan sonra büyülü canavarı anında yere yapıştırdı. Büyülü canavar bir kağıt gibi dümdüz olmuştu. Kanı Zombi Kral'ın üstüne ve tüm her yere sıçramıştı. Zombi Kral umursamadan cesedin üstünden basarak yoluna devam etti.

Yaklaştıkça Guter'in manasını daha ağır hissediyordu ve buda kana susamışlığını aşırı derecede arttırmıştı. Dişleri aynı bir kurt gibi sivrileşti, eli siyahlaşarak büyümeye devam etti. Tokito artık daha çok şeytana benzemeye başladı. Kanatlarından biri çoktan çıkmıştı bile. Simsiyah ve bir yarasanın kanatları gibi kanadı vardı.

Elleri boştaydı ve sallanıyordu üstüne vücudu artık dayanamadığı için sürekli bir kemiği kırılıyordu. Kırılan her bölgesi onun gitgide sakatlaşmasına ve yürümesinin yavaşlamasına neden oluyordu. Çenesini tutamadığı için sürekli ağzı açık geziyordu.

İki saat daha yürümeye devam ettiğinde hapishanenin duvarları görünmeye başladı. Taştan yüksek surları, tahtadan oluşan üç tanede gözcü kulesi vardı. Muhafızlar Girişin önünde hapishaneyi koruyordu. Tokito'yu fark ettiklerinde on kişilik birlik ona doğru yürümeye başladı.

İçlerinde en iyi konumda olan kişi kılıcını çıkartarak Tokito'nun kalbinin üstüne getirdi. Tokito kılıcı ağzındaki dişlerle tamamen parçaladı. Diğer muhafızlarda silahlarını çıkardılar. Tokito kısık ve robotik bir sesle bağırdı.

"Yolumdan çıkın yoksa hepinizi katlederim!"

Askerler anlamamıştı ve içlerinden bir tanesi infaz zinciri çıkararak Tokito'nun üstüne saldı. Zincir Tokito'ya sarılarak onu sıkmaya başladı. Tokito'nun tüm manası emiliyordu. Aurasını daha fazla çıkararak zinciri kıran Tokito zincirleri muhafızın elinden aldı. Zincirleri savunarak üç muhafızın karınlarından keserek ortadan ikiye böldü.

Korkan muhafızlar saldırmaya devam etse de tüm muhafızlar acı içinde can verdi. Kapıda bulunan muhafızlar katledilen birlikleri 500 metre uzaktan görünce içeri girip kapıyı kapatmaya başladılar. Tokito kapıya doğru yürümeye başladı. Okçular uyarı atışı yapmaya başladı. Kalenin komutanı ise surların üstünden bağırarak konuşma yaptı.

"Sayın işgalci lütfen daha fazla kaleye yaklaşmayın aksi takdirde krallığa ihanetten öldürmek zorunda kalırım!"

Tokito bir saf şeytana dönüştüğü için ne dediklerini anlamadı. Kapıya yaklaşmaya devam ederken oklar vücuduna isabet etmeye devam ediyordu. Her ne kadar 43 ok isabet etmiş olsa da Tokito yavaşlamamıştı. Kapının önüne geldiğinde elini kapıya tuttu ve kapı erimeye başladı.

Kapının arkasında bekleyen muhafızlar silahlarıyla üstüne saldırmaya başladılar. Tokito'nun sıcaklığı hepsinin silahlarını eritiyordu. Gücü bir okyanusu kurutacak kadardı ve dahada artmaya devam ediyordu. Güç sanki onun içine bir su gibi akıp duruyordu. Onu artık durdurabilecek kimse yok gibiydi.

Hapishanenin tüm gardiyanları silahlanıp saldırsa bile Tokito hepsini katletti. Yürüdüğü yerler yanıyor ve eriyordu. Dokunduğu parmaklıklar eriyordu ve içindekileri tek tek öldürüyordu. Baş gardiyan onu ikinci katta karşılamıştı. Kas yığını kolları, büyük boynuzları, ayı gibi dişleri vardı. Elinde bulunan büyük balyozla yeri sallasa bile bu sarsıntı sadece Tokito'nun yere düşmesini sağladı. Alevi zemini tamamen erittiği için alt kata düşmüştü. Delikten bakan Tokito ona doğru bakan baş gardiyanı görünce elindeki alevi ona doğru fırlattı.

Baş gardiyan savunmak için silahını kullansa da silahı yok olduğu için artık silahsızdı. Merdivenleri tekrar çıkan Tokito bu sefer ikinci kat boşaldığı için yukarı çıkmaya devam etti. Beşinci kata geldiğinde hapishanenin efendisi karşısındaydı. Kravatlı bir takım elbise, salyangoz gibi boynuzları, kısa bir saçı vardı. Kıyafetinin rengi süt gibi beyazdı ve silah olarak zinciri vardı.

Hapishanenin efendisi işgalciyi durmak için zincirle onun bir elini kopardı. Tokito'nun uzuvları yenilenmiyordu ve kanı akmaya devam ediyordu. Düşen elini düşman zanneden Tokito onu parçalamaya başladığında karşısındaki gözlerini tamamen açmıştı ve yüzü korkmuş bir halde gözüküyordu. Karşısında bir canlı yoktu bir saf canavar vardı. Yargı zinciri büyüsünü kullanan hapishanenin efendisi zincirini bir aura ile kapladı. Bu zincir bir ışık büyüsüydü ve sardığı hedefler ne kadar güçlüyse o kadar etkili oluyordu.

Zincir Tokito'nun aurasını kapladığında Tokito dişleriyle zinciri kırmaya çalışıyordu. Tüm dişleri kırılınca elini denedi. Hiçbiri etki etmiyordu çünkü zincir onun aura kullanmasını engelliyordu. Hapishanenin efendisi Tokito'nun önünde durup elini Tokito'nun sol bacağına koyarak konuştu.

"Sen yolunu mu kaybettin küçük canavar? Saf şeytan olmalısın fakat eğitim görmemişsin."

O konuşurken Tokito hayla direnmeye çalışıyordu. Buna sinirlenince Tokito'nun yüzüne yumruk attı. Tokito dişleri olmadığı için damağıyla hapishane efendisinin elini kırdı. Zinciri daha fazla sıkmaya başlayıp Tokito'nun kıyafetinden tutup çekti.

"Sen, ne yaptığını sanıyorsun? Bu zincirlerden asla kaçamazsın!"

Tokito o kızdan aldığı kıyafete değer veriyor gibiydi. Canavar hali bile azıcıkta olsa insanlık barındırıyordu. Kızın kıyafeti zarar görmeye başlayınca sinirleri daha fazla yükselen Tokito zincirleri esnetmeye başladı. Onları daha fazla sıkarak Tokito'ya karşı direnmeye çalışsa da zincirler bir süre sonra kırıldı.

Tokito artık serbest kalmıştı ve bu onun için fırsattı. Hapishanenin efendisini yumruk atarak koridorun sonunda bulunan duvara fırlattı. O kadar hızlı bir atma kuvvetiydi ki duvar adeta kum gibi dağıldı. Aşağı düşmeye başlayan gardiyanı aşağıda bulunan gardiyanlar tutarak kurtardılar.

Gökyüzünden kanat çırpma sesleri ve büyü gücü geliyordu. Havaya bakan hapishane efendisi bir su ejderhası ve üzerinde gelen üç kişi gördü. Bu üç kişi ejderhadan inip aşağı atladılar. Doğruca hapishane efendisinin olduğu yere düştüler.

Nanagi yanan bir hapishane görünce geç kaldıklarını düşünmüştü ama Rodius hayla efendisinin orada olduğunu biliyordu. Hapishane efendisine yandan bakış atıp üzerinde bulunan rozeti gördü. Kalkan rozeti vardı ve bu rozet sadece hapishanenin efendisinde oluyordu. Nanagi yanına yavaşça oturarak yüzünü ona doğru yaklaştırdı.

Nanagi: "Burada neler oldu? Nasıl kaybetmeyi başardınız?"

"O-O şey bir canavardı! O şey kesinlikle bir şeytan olamaz! Benim zincirimi bir ağaç dalıymış gibi kırdı!"

Nanagi aldığı bilgiyle içeri girdi arkasından Kortus ve Rodius geldi. Katları hızlıca çıkarak Tokito'nun bulunduğu kata geldiklerinde Tokito Guter'in bulunduğu yerdeki parmaklıkları eritti ve Guter'i diğer parmaklıklara fırlattı. Yavaş yavaş Guter'in yanına gidip onu boğazından tutup havayı kaldırdı. Kortus gözlerine inanamamıştı çünkü efendisi çok değişmişti.

Kortus: "Bu gerçekten siz misiniz efendim?"

Nanagi: "Sakın yaklaşma Kortus o artık efendimiz değil!"

Rodius: "Kortus-s-s-s-s!"

Kortus onları dinlemeyerek efendisinin elinden tuttu. Tokito elindekini bırakıp Kortus'a yöneldi. Kortus efendisinin gözlerinin tamamen siyah olduğunu fark etti. Bir anlık duraksayan Tokito'ya sarıldı. Tokito sadece dona kalmıştı ve bu Kortus'un onun döndüğünü sanmıştı. Kortus Rodius ve Nanagi'ye dönerek "Bakın o bizim efendimiz bizi tanıyor." dedi.

Kortus'a bakarken geç fark etmişlerdi fakat Kortus'a arkadan saldıran Tokito onun omzunu kopardı. Kortus'un kanı akıyordu ve ağlıyordu fakat ağlamasının nedeni efendisinin orada olmayışıydı. Nanagi ve Rodius Kortus'u uzaklaştırıp onunla dövüşmek zorunda kaldılar.

Tokito bağırarak ikisini de korkuttu. Rodius kaslarını genişleterek daha büyük bir hale girdi. Nanagi ise kılıcını çekerek pozisyon aldı. Tokito'ya üstten saldıran Rodius yüksek hızından faydalanmak istedi. Tokito elini kaldırarak Rodius'un pençelerini tuttu. Rodius pençelerini çekmeye çalışırken onu duvara fırlattı.

Kan tüküren Rodius kendisine gelip tekrar ve tekrar saldırmaya devam etti. Tokito en sonunda onu Nanagi'nin yanına fırlattı ve büyüsünü elinde toplamaya başladı. Rodius savunma büyüsü kullanmak istese de büyüsü savunma üzerine değildi. Alev topunu bir su deposu kadar büyük yapan Tokito onlara fırlatacağı esnada Nanagi ikisinin önüne demir bir duvar açtı. Işık büyüsü kullanan Nanagi'nin büyüsünün ismi kalkandı. Kalkan Nanagi'nin önüne kocaman bir demir duvar çıkarıyordu. Genelde ordu savaşlarında kullanılan bu yeteneği ilk kez bir Şeytan Kral üzerinde denedi.

Duvara fırlatılan alev topu temas ettiğinde duvarı eritmeye çalışsa da büyüsü duvar tarafından emiliyordu. Nanagi gülmeye başlayarak "Hahahah, efendim işte bunu aşamazsınız. Ne kadar güçlü olursanız olun bu savunma büyüsü aşılamaz." dedi. Rodius neden güldüğünü anlamadığı için şaşkın bir bakış atmıştı.

Tokito hiç olmadığı kadar canavarlaşmıştı. Onu bu durumdan nasıl kurtarabileceklerdi? Onun kurtulmasının yolu ne? Tokito neden bu forma büründü? Bu soruların hepsi savaşın sonucuna bağlı...

 

Bölüm : 24.04.2025 15:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...