11. Bölüm

Chapter 10: Küçük Komutan

Fatih Öcal
storikay

Yarı İnsan İmparatorluğu'nun sınır bölgesi olan Vexia'da ordu hazırlıkları vardı. Şeytanlarla savaşa girecekleri için gergin olsalar bile ordu komutanı epey bir neşeli duruyordu. Orduda yaşlı bir komutan beklenirken ordunun asıl komutanı bir çocuktu. Usami isimli tatlı bir kızdı. Pembe renklere sahip bir kıyafeti vardı. Tavşan ırkından olduğu için çok enerjikti. Vexia'nın lideri onu görünce hem gülüyor hem de izliyordu.

Lila: "Ne kadarda enerjik bir kız. Aynı babası gibi."

Usami: "Aaaa, sizin burada ne işiniz var Lila Komutan?"

Lila: "Senin gibi küçük bir komutan nasıl savaşa geldi?"

Usami: "Benim ülkenin en iyi komutanlarından biri olduğumu unuttunuz mu?"

Lila: "Nasıl unutabilirim hahahah. Eh, bugün plansız bir savaş yapacaksın."

Usami: "O kadarını biliyorum. Merak etme hepsinin kıçlarını tekmelerim heheheh."

Gerçekten büyük bir potansiyele sahip. Büyüsüne karşı savaşmak olsaydım kesin bir ölüm yaşardım. Efendimiz neden bu kadar büyük bir potansiyeli bilgi almak için kullanıyor?

Usami: "Ne düşünüyorsun yine Lila Komutan?"

Lila: "Sen çok tatlı bir kızsın. Düşüncelerim bir an senle doldu."

Usami: "Beni utandırıyorsun... Çok tatlıyım değil mi?"

Tatlı bir gülümsemeyle Lila'nın yüzüne bakınca Lila gülümsedi fakat sonradan gözünün yaşlarını tutamadığı için arkasına döndü. Usami anlamadığı için şaşkın bir yüz ifadesiyle arkasından bakmaya başladı.

Usami: "Ne oldu Komutan Lila? Kötü bir şey mi söyledim?"

Lila: "Baksana Usami, savaş hakkında ne düşünüyorsun?"

Lila arkasını dönmeden soru sorduğunda Usami ne cevap vereceğini bulamadı. Eliyle saçına dokunan Usami anlamamış bir yüz ifadesiyle cevapladı.

Usami: "Sanırım bir şey düşünmüyorum. Nede olsa kazanacağız değil mi?"

Lila: "Ya kazanamazsan Usami? Seni de kaybedersek aynı o aptal Uvogi gibi

Lila: "Ya kazanamazsan Usami? Seni de kaybedersek aynı o aptal Uvogi gibi..."

Usami: "Çok kafa yoruyorsun Komutan Lila. Ben A seviyeyim kaybetmeyeceğim."

Bu kız gerçekten kendinden emin duruyor. Yarın ilk saldırı başlayacak. Umarım sağ salim geri döner. Senin dönüşünü bekleyeceğim Usami.

Usami: "Onları boş ver gel gezelim. Yeni bulduğum bir dükkan var gerçekten çok güzel!"

Lila'nın elinden tutup onu kaldıran Usami Lila'yı bir restorana götürdü. Tahtadan masaları olan bu dükkanda Futon isimli bir yemek vardı. Domuz eti ve erişte içeriyordu. Hafif acı olsa da askerlerin antrenman olarak kullandığı bir yemekti.

Lila: "Futon mu yiyeceğiz Usami?"

Usami: "Doğru bildin. Savaştan önce Futon yemek iyi geliyormuş."

Lila: "Dayanabilir misin? Futon'un çok acı olduğunu duydum."

Usami: "Merak etme ben dayanırım."

Dükkanda oturup yemeklerini beklerken konuşuyorlardı. Usami kulaklarıyla oynarken Lila eskileri anlatıyordu.

Lila: "Çok eskiden sen gelmeden önce bir dostum vardı ismi Bellion'du. Uzun saçı ve kaslı bir yüzü vardı. Kurtlardan geliyordu ve çok keskin pençeleri vardı. 19 yıl önce sanırım Tafavu İmparatorluğu'na karşı savaşırken bize sıkıntı oluşturmuştu."

Usami: "Nasıl bir sıkıntı oluşturdu ki?"

Lila: "Düşmanımızı öldürmek için saldırırken o düşmanlardan birini yanıma getirdi. Ona bunu yapmamasını söylemiştim fakat beni dinlememişti. Kız çok güzeldi fakat düşman tarafından işkenceye uğramıştı."

Usami: "Şerefsiz Tafavu İmparatorluğu her zamanki gibi."

Lila: "Kızın temel ilk yardımını yaptım ve bana bakarak gülümsemişti. Olayın üstünden aylar geçmişti ve ben rütbemi alarak Vexia'nın efendisi olarak atandım. O kız bizimle çalışmak isteyince efendimiz yanına aldı ve koruyacağını söylemişti."

Usami: "Vay be... Gerçekten güzel bir anıymış Komutan Lila."

Lila: "Neyse hadi yemeğini bitir gidelim. Güzelce uyu ve yarın zafer getir."

Usami: "Emredersiniz!"

Senin yapabileceğine güveniyorum Usami. Bunu başarabilirsin! Savaşı kazanıp aileni istediğin konuma taşıyabilirsin!

Lile ve Usami yemeklerini yedikten sonra hesabı ödeyip kalktılar. Restoranın kapısını açan Lila son kez Usami'ye sarıldı. Ona karşılık verip sarılan Usami mutlu görünüyordu. Kalesine dönen Lila biraz huzursuz görünüyordu. Ordusunun başına giden Usami'de neşeliydi.

Lalala lala lala, bugün ilk defa Komutan Lila'yla vakit geçirdim. Gerçekten en iyi geçirdiğim zamandı. Yarın başlayacak savaş acaba büyük mü olacak? Umarım ordum sözlerimi dinler.

Elini sallayarak yürüyen Usami etrafındakileri de neşelendiriyordu. Askerleri görünce selam veriyordu onlarda ona selam veriyordu. Ordusunun bulunduğu kampa girdiğinde tüm askerler onu görünce selamlıyordu. Kendi çadırına girdiğinde ilk işi tahtına oturmak oldu.

Bu taht beni hiç iyi hissettirmiyor ama sanırım komutanlar oturmak zorunda. Acaba yarın ne kadar kişinin canını alacağım? Şeytan olsalar bile üzülüyorum çünkü onlarında bir ailesi var değil mi?

Karşıma sınır komutanı Guter gelirse acaba ne yapmalıyım? Ben sadece A seviyeyim eğer karşıma komutan olarak gelirse kaybedebilirim. Eğitimimde İmparatoriçemiz beni eğitti ve çok güçlüydü. Gücümün hepsini kullansam bile o sadece dokunarak yenebilir beni.

"Efendim, ordu neredeyse hazır. Sabah emrinizle yola çıkabiliriz."

Usami: "Sabah çok sıkıcı olmaz mı? Orduya söyle şimdi çıkıp dövüşelim."

"Efendim akşam olduğu için büyücülerimiz hedeflerini tutturamaz."

Usami: "Sence düşmanlarımız hepimizi fark edebilecek mi B seviye komutan?"

"Haklısınız. Orduyu hazırlıyorum birazdan yola çıkıyoruz."

Böyle daha iyi olur. Bilgimiz olmayan düşmanla kirli bir dövüş yapmam gerekiyor. Resim büyüm böylelikle daha iyi olur. Hepsi kalelerinde öldüreceğim.

Kendi kendine gülen Usami yaklaşan savaşa seviniyordu. Dayanamayıp tahttan kalkan Usami dışarı çıktı ve askerleri gördü. İlerleme emri verince kapı açıldı ve büyük Yarı İnsan İmparatorluğu ordusu harekete geçti.

Yaklaşık 7 saatte düşman sınırını geçen ordu uzaklarda meşale görmeye başladı. Öncü birlikler dönerek efendilerine bilgi verdiler.

"Efendim Yarı İnsan İmparatorluğu sınırı geçti ve resmen savaşı başlattı."

Beril: "Bu beklendik bir saldırıydı. Onları kalemizde karşılamak aptallık olur. Ordumuz surlardan atış yapamaz sadece bir deneme tahtası oluruz."

"Emrettiğiniz gibi otuz bin C seviye şeytan ve bin B seviyeden oluşan ordumuz ilerlemeye başladı."

Beril: "Komutan var mı? Yüksek manaya sahip birisi."

"Gerilerden büyük bir mana akışı hissedilmiş muhtemelen A seviye bir komutan gönderdiler."

Beril: "Savaşma şeklini bilmediğim bir düşmana atlarsam ölebilirim. Ordumla bilgi alıp ikinci bir savunma oluşturmam lazım."

Beril askerlerine katılmak için atına bindi ve orduya yetişmeye çalıştı. Usami'nin ordusu da hızlı bir şekilde yaklaşıyordu. Usami'nin ordusu fark edildiğinde taciz atışları başladı. İki tarafta birbirlerine taciz saldırısı yapsa bile ön kısımda askerler savaşmaya başlamıştı bile.

Usami: "Şeytanların ordusuna bakkk. Gerçekten çok büyük bir ordu. Hepsine umutsuzluğu gösterme zamanım geldi."

"Efendim ön cepheye gitmeyi mi planlıyorsunuz?"

Usami: "Evet, ön cephede çok fazla güçlü şeytan var. Hepsini durdurmam gerekiyor."

"Sizi korumak için bizde geliyoruz o zaman."

Usami: "Siz ölürsünüz orada güçlü bir komutanın manası baskın gelmeye başladı. Eğlenceyi buradan hissediyorum."

Atı olmadığı için koşarak ön cephelere ilerleyen Usami çağırdığı boya fırçasıyla düşmanları öldürüyordu. Üzerlerine resim çizip sonra kafalarını patlatan Usami savaş alanını sevmeye başladı.

Usami: "Resmimle ölün şeytanlar ve savaştan sonraki resmim için ilham olun!"

"Sanırım öldürmekten zevk alıyorsun tavşan?"

Usami: "Sen güçlü müsün? Beni durdurabilecek misin?"

"Ben bu bölüğün komutanıyım. Vikontumuz oturduğu yerden sadece bizi kullanarak sizi durdurabilir."

Usami: "Heeee, peki bu onu korkak yapmaz mı abi?"

"Cennet'in Katilleri üyesi olmalısın. Bacağındaki işaretten anladım."

Usami: "Evet ekibin bir üyesiyim ama yeni katıldım bu yüzden gelişmedi."

"Bu kadar konuşma yeter burada seni durduracağım! Bitki büyüsü *Odun Yayı*."

Manasını odundan oluşan bir yay çeviren komutan aynı şekilde manasını oklara çevirdi. Usami oklardan kaçarken bir yandan resim çiziyordu.

"Sanırım elinde bulunan yay hızlı olması için oku manayla besliyor ve havaya değmeden ulaşmasını sağlıyor. Kötü bir büyü değil fakat ben daha kozumu oynayamam."

Resmini bitiren Usami kağıdı havaya atarak onun gerçekleşmesini sağladı. Çizdiği kağıttan taşlar çıkarak komutanın üstüne yağmaya başladı.

Usami: "Benim büyüm hakkında ne düşünüyorsun?"

"Fena değil fakat hepsini vurabilirim! Bitki büyüsü *Dal Uzatma*."

Hmm, şimdide manasını oklara verdi fakat oklar giderken büyüyüp kırılarak daha fazla oldular. Tek oku çoğalarak 20 ok oluşturabiliyor. Saniyede 4 ok atabiliyor. Böyle bir büyüyü oluşturmak B seviyelerin işi fakat bu büyüsünü geliştirmiş olmalı.

"Taşların işe yaramadı! Hepsini gönder ve hepsini yok edeyim!"

Usami: "Sende çok sıkıcısın abi. Neyse benim hedefim ordu komutanı."

Yine resim çizen Usami bu sefer bir hançer çizmişti. Hedefi onu uzakta tutmaya çalışsa da küçük bedeni oklardan kaçabilmesini sağlıyordu. Etrafındaki askerleri kalkan olarak kullanan Usami yaklaşınca düşman yayını bırakıp kılıcıyla dövüşmeye başladı.

"Eğer mesafeyi koruyamazsam hançerini saplayacaktır. Bu küçük boyuyla beni yenebileceğini mi sanıyor?"

Usami: "Birazdan öleceksin abi son sözlerin var mı?"

"Beni bir çocuk mu öldürecek hahahahah. Şakayı bırak evlat senden ka-"

Usami: "Üzgünüm ama ilerleyip daha güçlüsüyle savaşmam lazım."

Kalbine hançer sapladığı bölük komutanını öldüren Usami aynı hızla karşısına çıkanları öldürüp şeytanların komutanına doğru ilerliyordu. Atından inen Beril onu karşılamak için kılıcını çekti.

Beril: "Orada dur bakalım. Bir dakika... Sen bir çocuksun!"

Usami: "Çocuk desende ben 23 yıl yaşadım düşmanım."

Beril: "Komutanlarımı öldürmüşsün. Gayet başarılı tebrik etmem gerekiyor ama yolun sonu benim."

Usami: "Sen en güçlülerisin gerçekten!"

Usami tavşan kulaklarıyla dört ayak üstünde durarak karşısında duran heybetli Beril'e bakıyordu. Beril'in gökyüzü mavisi ceketi, beyaz ve büyük boynuzları, elinde bulundurduğu kırmızı ve ucu sivri olan mızrakla karşısında duran küçük tavşanı korkutmaya çalışıyordu. Küçük tavşan Usami büyüsüyle önüne beyaz bir kağıt çıkarıp resim çizmeye başladı. Bu sefer çizdiği resim bir ayıydı. Çizim bittiğinde beyaz bir sisle ortaya çıkan 5 metre büyüklüğündeki ayı kükreyerek savaş alanında yankı bıraktı. İki büyük komutanın bu savaşı sınırları belirleyecek bir savaş olacaktı.

 

Bölüm : 24.04.2025 15:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...