2. Bölüm

2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"

Songül harmanda
sonsuzluksb

Derin Asu Aldinç

 

 

Boyumu aşan büyük, siyah demir parmaklıkların tam önünde duruyordum. Kapının ardında tüm ihtişamı ile duran ev kocamandı. Önünden geçmeye bile izin verilmeyeceğini gösterir nitelikte güvenlik önlemleri alınmıştı. Bu, Karademir ailesinin ne denli önemli olduğunu hatırlatıyordu bana. Şüphesiz kapıya yaklaştığım anda ayaklanan güvenlik ile birlikte bunu daha net anladım. Adam tek kaşını kaldırıp bana bakarken buradan koşup gitmek istedim. Günlerce, Lale'nin mektubunu okuyup durmuş ve sonunda buraya gelmeye karar vermişken hemen şimdi kaçıp gitmek istiyordum. Annemle yüzleşmek mi daha zordu yoksa Lale'nin katilinin bu evde olduğunu bilmek mi karar veremedim. Ve siyah takımı içerisinde duruşu ile bile tehdit oluşturan güvenliğe bakarak öylece durdum.

 

"Ne istiyorsunuz?"

 

Adam bir şey demeyeceğimi anlayıp konuştuğunda ona doğru birkaç adım daha attım.

 

"Ben Açelya Karademir ile görüşecektim."

 

"Buraya geleceğinizden haberi var mıydı?"

 

"Hayır fakat beni görmek isteyecektir." Adam bu dediğime güldü. Bu biraz aşağılanmış hissettirdi. "Ben...Ben onun kızıyım. Eğer haber-"

 

"Tabi ablacım tabi. Ben de Çağdaş Bey'in oğluyum. Hadi işine bak yorma bizi sabah sabah."

 

Şüphesizbu tavrı beni oldukça öfkelendirmişti ama ben başka bir şey söylemeden bir adımsesi duydum. Bir adam güvenliğin hemen yanında belirdiğinde tüm dikkattim onakaydı. Oldukça uzun boyluydu, esmer teni ve kahve saçlarıyla akılda kalacak kadar yakışıklı duruyordu. Ela gözleri üzerimde gezindi.

 

"Bu kapıya gelen herkesle bu şekilde mi konuşursun Kerem?"

 

"Emir Bey ben yalnızca babanızın önemsiz şeyler ile rahatsız edilme-"

 

"Kimin önemli olup olmadığına sen mi karar veriyorsun?"

 

Emir Karademir. Onu hiç ekranlarda görmemiştim ama adını duymuştum elbette. Çağdaş Karademir'in en büyük oğluydu. Kardeşlerinden zıt bir şekilde hiç ismi magazinlerde duyulmazdı, resmine bile rastlamak zor olsa gerekti ki onu asla görmemiştim. Belki biraz araştırma yapsaydım bulabilirdim fakat hiç merak edip bakmamıştım.

 

"Kimin kızıyım demiştin?"

 

Bu kez bana hitaben konuştuğunda sertçe yutkundum. O karşılaştığım ilk şüpheliydi ve bunu bilmek tenimde karınca dolaşıyormuş gibi rahatsız hissettiriyordu.

 

"Açelya Karademir."

 

"Kapıyı aç" Dedi. Güvenlik ikiletmeden demir parmaklıkların köşesinde ki küçük girişi açtı ve içeri girdim. Midem tepetaklak oldu. Bu evin bahçesine adım atmanın beni böylesine sarsacağını tahmin etmezdim, tabii günlerdir mideme doğru düzgün bir şeyin girmemiş olması da etken olabilirdi.

 

"Bu ziyaretini neye borçluyuz Asu?"

 

Adımı biliyordu. Beni tanıyor muydu? Belki o da sadece benim gibi ismimi biliyordu.

 

"Derin" dedim yüzümde tek bir mimik oynatmadan. "Derin'i kullanıyorum, Asu'yu değil."

 

Yarım ağız güldü. Benim için lanet bir şüpheli olmasaydı çok yakışıklı göründüğünü bile söyleyebilirdim.

 

"Annen bu saatlerde kış bahçesinde olur genelde. Kapıyı çalıp hizmetçilerden yardım istersen seni götürürler."

 

Başka bir şey demeden arkasını döndü ve demir parmaklıklardan geçti. Yola yaklaşan arabaya binip gitti. Onun ardından midemde ki berbat bulantı ile birlikte eve baktım. Geçen onca zaman sonra annemin karşısına dikilmeme sebep olan şey kardeşimin ölümüydü. O bizi terk etmeseydi, Çağdaş Karademir ile evlenmeseydi, Lale yine ölür müydü? Hayatımızda ki her acının sorumlusu annem miydi? Öfke yumruklarımı sıkmama neden oldu. Sakinleşmek için derin nefesler aldım.

 

Ahşap direkler ile sabitlenmiş, büyük camlarla kaplı kış bahçesi evin görünmeyen tarafındaydı. Buradan bakılınca sonbahardan kendini koruyan çiçeklerin hissettirdiği, bir yaz gecesi huzuruydu. Cam kapısını itip içeri girdiğimde sıcak havası vücudumu ısıttı. Pembe ağırlıklı onlarca çiçek camdan duvarlara kadar yükseliyordu. Açık tonlarında bir oturma grubu çiçeklerin arasında duruyordu. Yıllardır yüzünü görmediğim, ekranlarda bile görmemek için kafamı çevirdiğim annem oradaydı. Kot bir tulum giymişti. Örgülü sarı saçları benimki gibiydi. Çoğu zaman ona bu denli benzemek beni öfkelendirirdi, Lale gibi babama benzemeyi arzu ederdim. Ama onun gibiydim işte, sarı saçlarımla ve minyon bedenimle onun bir klonu gibiydim. Hatta mavi, çekik gözlerim ve yüksek elmacık kemiklerim bile aynıydı. Annem benim 20 yıl sonra ki halim gibiydi.

 

Elindeki saksıyı köşeye itip doğrulduğunda beni gördü. Tam 10 yıl olmuştu onunla yüzyüze gelmeyeli. Tanıdık bir acı genzimi yaktı, bizi terk ettiği gün boşalttığıdolabının önünde saatlerce oturuşum geldi aklıma. Bir annenin sevgisine layık olmadığımı düşündüğüm yıllar, sevgisiz yapılan bir evliliğin yaşattığı onca acı. Ufak bedenim, aynı anda yaşadığım onlarca hisse dayanamadı. Başım döndü ve elimi koltuklara atıp güç aldım. Onunla bir gün yüzleşeceğimi biliyordum ama her ihtimalde yanımda Lale vardı. Oysa gerçek hiç düşündüğümüz gibi olmazdı.

 

 

"Derin" İlk söylediği bu oldu. Sesini en son ısrarla beni arayıp görüşmek istediğini söylediğinde duymuştum. Belki bir yıl kadar önce. "Geldin." Dedi. Sonunda onunla konuşmak istediğim için geldiğimi sandı. Lale'nin ölümünden haberdar değildi. Evladının ölümünden bile haberi olmaması deli gibi öfkelendirdi beni.

 

"Sen nasıl bir annesin?"

 

Benim de ilk söylediğim bu olmuştu. Onun an be an bu sözlerim ile yıkılışı zerre umurumda değildi. İçimde ona karşı gram sevgi yoktu. Bu eve, onun ayaklarına gelmemin tek sebebi Laleydi. Onun ölümünün sorumlusunu bulma arzusuydu beni ayakta tutan. Nasıl bulacağımı, bulunca ne yapacağımı bilmeden gelmiştim buraya.

 

"Öfkeni anlıyorum Derin. Ama konuşursak beni anlayabileceğini biliyorum."

 

"Senin seçimlerin, hayatın ve yaptıkların umurumda değil Açelya Karademir. Buraya geldim çünkü...Lale...İntihar etti."

 

Kelimeler boğazımı yaka yaka çıktı. Gözyaşları önümü bulanıklaştırdı. Annemin elleri titremeye başladı, duydukları ile şoka girmiş gibiydi. Elini kalbinin üstüne koydu. Nefes alamıyor gibiydi. Birkaç adım attı koltuklara tutunup çöktü.

 

"Lale"

 

Acı ile fısıldayışından sonra hala duyduklarına inanamıyormuş gibi haykırarak ağlamaya başladı. Lale daha 8 yaşındayken onu terk ederken de böyle acı çekmiş miydi diye düşünmeden edemedim. Acısı bile bana gerçek gelmiyordu. Onu sevseydi, bizi sevseydi gitmezdi. Eğer gitmeseydi bugün Lale yaşardı. Annemle iletişime geçmeseydi bir Karademir ile tanışır mıydı? Annem biliyor muydu onun ölümünün sorumlusunun bu evden biri olduğunu?

 

"Onunla konuştuk, mutluydu, iyiydi. Neden? Neden yaptı Derin? Lalem neden canına kıydı?"

 

Sustum, ona mektuptan bahsetmeyecektim. Ona güvenmiyordum. Başımı sağa sola salladım bilmediğimi göstermek istercesine. Onun dakikalarca ağlayıp kendini harap etmesine izin verdim. Yanına oturmadım, elimi sırtına atmadım, aynı acı ile yanıyorken bile acısını paylaşmadım. Aynı gittiği gün onun dolabı önünde tek başıma ağladığım gibi ağladı. Onu böyle görmek biraz olsun bile öfkemi dindirmedi. Bu öfke belki bir ömür bitmeyecekti.

 

Gözyaşları geriye iç çekişlerini bıraktı, belki kabullenmesi benimkinden daha kolay olacaktı. Birini 10 yıl boyunca görmedikten sonra ölümü ne kadar sarsabilirdi ki? Ağlaması sebebiyle gözleri ve burnu kızarmıştı. Çaresiz bakışları beni bulduğunda ayakta durmakta zorluk çektiğim için karşısında ki koltuğa çöktüm. İçerisi mutlu bir aile tablosuna arka plan olacak güzellikteyken biz harap haldeydik. Bir terk ediş ve bir ölüm vardı aramızda.

 

"Onu yeniden kazanmak istedim. Kazanmıştım da. Seninle konuşacaktı, benimle yaşamanız için. Beni affetmen için..."

 

"İlk ne zaman konuştun onunla?"

 

"7 ay önce"

 

Koca 7 ay. Ruhum duymamıştı. Lale neler yaşamıştı bilmiyordum. Onun annemle bile konuştuğunu anlamamışken, intiharına sebebi nasıl bilebilirdim ki? Onun yanında olmayı sadece faturaları ödemek mi sanmıştım? Boğazım yine yumrularla doldu.

 

"Şu sıralar seninle konuşacaktı. Buraya geldiğinde ben sandım ki...İkna olduğunu düşündüm ama..." Titrek bir nefes aldı ve elleri ile yüzünü kapattı. Kızarmış mavi gözlerini gözlerime çevirdi. "Derin burada kal. Benimle kal. Biliyorum bana çok öfkelisin ama birbirimizden başka kimsemiz yok. Lale'nin acısı altında ezilip yok olmayalım ne olur?"

 

Bu soruya birkaç gün önce vereceğim cevap netti. Hatta Lale'nin mektubunu okumadan hemen önce bile netti. Ama şimdi bu ev onun katilini saklıyordu. Bunu bilmek, onu bulmak için her şeyi yapacağımı bilmek cevabımı değiştiriyordu. Bu evde olursam onu bulabilirdim ama Lale tam tersini istemişti. Annemi de bu evden çıkarmamı istemişti. Mektupta yazılanları mı dinlemeliydim yoksa onu kan dolu bir küvetin içinde bulmama sebep olan katili mi bulmalıydım?

 

Onu cevapsız bırakışımın üzerinden saatler geçti. Kış bahçesi karanlığa gömüldü. Bir aydınlatması vardı elbette fakat bizi koltuklara zincirleyen acı bunu kullanmamızı engellemişti. Karademir ailesinin öğrendiğim ilk kuralı her ne olursa olsun herkesin yemek saatinde masa da olması gerektiğiydi. Bu evin her üyesi için zorunluydu. Şüphesiz annem de bunu çok iyi biliyordu ve bu yüzden beni yemeğe davet ederken birkaç saat önce kızının ölüm haberini almamış gibi aceleciydi. Bu yemeğe oturmak nasıl bir yol izleyeceğimin bir haritası olacaktı bu yüzden ret etmedim.

 

Evin en geniş odası olduğunu tahmin ettiğim, oldukça aydınlık ve büyük odanın köşesinde kocaman bir masa vardı. Masanın üzerinde daha önce görmediğim bir sofra seriliydi. Yemek çeşitleri masayı oturanların kesinlikle bitiremeyeceği kadardı. Bir misafir olduğunun haberi hizmetçilere ulaşmıştı bu yüzden masaya yeni bir tabak ekliyorlardı. Hizmetçilerin kaçamak bakışları benim üzerimdeydi. Geniş bir kot ve kapüşonlum ile buraya ait olmadığımı bağırıyordum adeta.

 

Sandalyeler sahipleri ile dolmaya başladı. Başköşeye oturan Çağdaş Karademir çatık kaşları ile çekinmeden beni süzüyordu. Şüphesiz yaşına göre yakışıklıydı. Beyazla karışık siyah saçları, uzun süredir yüzünde ki yerini koruduğunu belli eden sakalları ve sanki önemli bir iş toplantısındaymışçasına giydiği takımı ile çok resmiydi. Hemen sağında oturan oğlu Kuzey Karademirdi. Onu magazinlerden tanımamak mümkün değildi, yaşına rağmen iş hayatında ki başarısı ile gündeme gelirdi. Diğer yanında Bora Karademir vardı, genelde aşk hayatı ile gündeme gelirdi. Bora'nın yanında oturan Mert Karademir ise evin küçük oğluydu, üniversite okuduğunu biliyordum. Genelde arkadaş grubu ile görüntülenirdi. Henüz ailenin iş hayatı içerisinde değildi. Ve bu sabah ilk kez gördüğüm Emir Karademir. Tam karşımda oturuyordu, gözleri yüzümde gezinirken bunu fark etmiş olmamı umursamıyor gibiydi. Dört erkek kardeşten kumral olan tek oydu.

 

"Başın sağ olsun Açelya"

 

Çağdaş Karademir, bir iş arkadaşına baş sağlığı diler gibi konuşmuştu annemle. Annemse sadece başını sallamakla yetinmişti. Korkunç bir resmiyet içinde yemekler yenmeye başladı.

 

"Derin, değil mi?"

 

Kafamı sallayarak bu kez bana hitaben konuşan Çağdaş'ı onayladım.

 

"Kardeşin için üzüldüm Derin. Elimizden gelen hiçbir yardımı esirgemeyeceğimi bilmeni isterim. Açelya'nın kızı benim kızımdır."

 

Masada şaşkın bakışlar gezindi. Bu ölüme gösterilen tepki için her birinin yüzünebaktım. Hangi gözlerin altında ki sahteydi? Hangisi bu ölümden haberdardı?Hangisi korkmuştu? Kuzey'in bakışlarında ki soğukluk beni ürküttü, Bora adıma üzülmüş gibiydi, Mert de Bora'nın bakışlarıyla bakıyordu. Emir ise yemeğine bakıyordu sadece. Midem yine tepetaklak oldu. Böylesine bir bulantı içinde mahvolmama neden olan düşünceler kısa bir süre içinde ellerimde bir titreme bıraktı. Çatalımı yavaşça masaya bıraktım. Bir şüphe beynimi kemirdi. Beş şüpheli rahatlıkla yemeğine devam etti. Hangisi olduğu hakkında tek bir fikir oluşmadı zihnimde. Hepsi olabilirdi. Bunu öğrenmenin tek yolu her şeye yakından tanık olabilmekti. Suçlu mutlaka hata yapacaktı ve varlığım onun hata yapmasını kolaylaştıracaktı.

 

"Dediklerini düşündüm anne."

 

Sessizliği bölüp konuştuğumda tüm bakışlar bana döndü.

 

"Seninle kalmayı kabul ediyorum."

Bölüm : 08.10.2024 19:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Songül harmanda / KARADEMİR / 2. Bölüm 'Bir Şüphe, Beş Şüpheli'
Songül harmanda
KARADEMİR

44.01k Okunma

2.18k Oy

0 Takip
59
Bölümlü Kitap
1. Bölüm "Kanlı Küvet"2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"3. Bölüm "Karanlıkta Gizlenen Adam"4. Bölüm "Açık Çek"5. Bölüm "Bir Kadını Kurtarmak"6. Bölüm "Tehlikeli Adamlar"7. Bölüm "Dikenli Duvarlar"8.Bölüm "Çığ"9.Bölüm “Kimsesiz Kız Çocuğu”10.Bölüm “Ölüm Oylaması”11. Bölüm “Kış Bahçesi”12.Bölüm”Kabuk Tutmuş Yaralar”13. Bölüm “Bir Fotoğraf Karesi”Duyuru14. Bölüm “Her İnsanın Bir Zaafı Vardır”DuyuruGüncelleme15. Bölüm "Gözlerini hep açık tut!"DuyuruDuyuru16. Bölüm “Bir Kadın Tüm Oyunu Bozar”Yeni bölüm yayınlandı17. Bölüm “Kral Paradoksu”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru18. Bölüm “Vicdana Asılı Urganlar”Yeni bölüm yayınlandıDuyuruDuyuru19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru20. Bölüm “Kan”Yeni Bölüm Yayınlandı21. Bölüm “Yalan”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru22.Bölüm “Üç Bilet Meselesi”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru23. Bölüm “Bedelleri Her Zaman Masumlar Öder”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru24. Bölüm 1.Kısım “İkilem”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru24. Bölüm 2. Kısım “Korkak Kalp”Yeni Bölüm Yayınlandı25. Bölüm 1. Kısım "Pranga"25. Bölüm 2. Kısım "Yol Ayrımı"26. Bölüm "Gerçeğin Acı Yüzü"Yeni bölüm hakkında27. Bölüm 1. Kısım "Yaralı Bir Adam"27. Bölüm 2. Kısım "Gözler Yalan Söylemez"Duyuru28. Bölüm 1. Kısım "Geriye Kalacak Birkaç Anı"28. Bölüm 2. Kısım "Tabut"
Hikayeyi Paylaş
Loading...