31. Bölüm

19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”

Songül harmanda
sonsuzluksb


Medyadaki şarkı Emir ve Asu'yu anlatmıyor mu sanki???

 

 

Derin Asu Aldinç

 

 

Yağmurun büyük damlaları arabanın ön camına çarpıp duruyordu. Hızı yüzünden ileride duran sık ağaçları görmek zordu. Çıkardığı ses çoğu zaman uykumu getirirdi fakat bulunduğum araba uyuyabileceğim bir araba değildi.

 

"Beni neden buraya getirdin?"

 

Ezra yarım ağız güldü. "Anlaşmamız hakkında konuşurken kimseye yakalanmamak için güvenli bir yer seçmeliydim."

 

"Orman mı güvenli yer yani?"

 

"Bak Asu." Koltuğunu alttan kavrayıp geri itti ve bedenimi tamamen bana verecek şekilde oturdu. "Sana herhangi bir zarar verme amacı gütmüyorum. Sandığın aksine, İhsan Kulaç'ın yeğeni olsam da oldukça kibar bir adamımdır."

 

Elini önümde ki göze attığında bedenimi geri çektim. İçini açıp Lale'nin mektubunu çıkardı.

 

"Mektup hakkında konuşmak istiyorum fakat öncesinde seni uyarmam gereken şeyler var." Kaşlarını çattı. "Evdeki katil arayışına son vereceksin. Dikkatleri üzerine çekmemen lazım, Emir zeki bir adam hemen anlar bir şeyler aradığını."

 

"Bir şey anladığı yok." Derken aslında gözlerinin üzerimde olduğunu biliyordum. Daha ilk geldiğim zamanlarda bile bana ne aradığımı sormuştu, şüphesiz zekiydi fakat mektubu bulmak dışında benim hakkımda elde edebileceği hiçbir şey yoktu. Mektup ise Ezra'daydı.

 

"Sen yine de katili bulma işini bana bırak. Ona yakın ol yeterli. Herkes kendi görevini yapsın." Göz kırpıp mektubu açtı yavaşça. "İkinci uyarım ise Asu, katil o evde ki herkes olabilir ve kendini buna hazırla."

 

"Hangi Karademir olduğunun zerre önemi yok."

 

"Annende bir karademir."

 

Duraksadım.

 

"Annem olduğunu biliyorsun."

 

"Oldukça kolay erişilebilir bir hayatın var. Karademirlerle bağlantını bulmak pekte zor olmadı."

 

"Mektupta böyle bir şey yok." Dedim bir anda konuyu değiştirerek. Sözlerim sıradandı ama sesim endişenin bıçaklarıyla çoktan sarılmıştı.

 

"Övünmek gibi olmasın ama bilmece çözmede iyiyimdir Asu.

'İnsanların kendi günahlarını örtmek için yapamayacakları şey yoktur.

Umarım bu günah annemi, bu mektupta seni incitecek bir şeye yol açmaz.'"

 

Kağıdı yavaşça katladı. "Neden günah anneni incitecek bir şeye yol açsın? Bu durum biraz şüpheli benim için. Diğer bir ihtimalle Lale'ye her ne yapıldıysa şahit olmuş olabilir ve bu günahı gizlemek isteyen ona zarar verebilir. Yani kısacası mektup annenin bir şeyler gizlediğini fısıldıyor bana."

 

Cama döndüm yine. Su damlalarının akışını izledim. Bu yalnızca söylenenleri düşünmek için değildi, belki birazda kaçmak içindi.

 

"Eğer öğreneceklerini kaldıramayacaksan bu katil arayışına hiç girme derim."

 

"Herkes kendi görevini yapsın." Dedim onun gibi. Genişçe gülümsedi ve hafif bir baş selamı verdi.

 

"Emir'in Gökçe'yi tuttuğu yer dışında bildiğin başka bir evi falan var mı?"

 

"Emir hakkında hiçbir şey bilmiyorum ben. Benle dost falan olacağını bekliyorsan hiç sanmıyorum."

 

"Asu aptala yatma." Bana yaklaştı hafifçe. "Dostluktan bahsetmediğimi biliyorsun." Gülümsedi, fazlasıyla güler yüzlüydü. Onun gibi bir adam için garipsenecek bir şeydi. "Söylesene hiç bir adamı kendine aşık etmedin mi sen? Üstelik adam buna dünden razıyken."

 

"Sence Karademir'lerin bir kalbi var mı? Aptal olan sensin."

 

"Herkesin bir kalbi vardır. Hele söz konusu güzel bir kadınsa."

 

***

 

Bir çekicin çiviye çarpıp çıkardığı seslerin istilası altındaydı bahçe. Yüksek sesli bir makine bir şeyler kesiyordu ve muhtemelen kırılmaması gereken bir cam yerle buluşup paramparça oldu.

 

Sesler arka bahçeden geliyordu. Özünde rahatsız ediciydi fakat bu sesler aynı zamanda bir galibiyetin simgesiydi. Çağdaş Karademir yapmak zorunda olduğu iki seçenekten güçlü olduğunu kabul edeceğim seçeneği seçmişti. Hangisi olduğunun zerre önemi yoktu; kış bahçesi yeniden inşa ediliyor, annem çiçeklerine kavuşuyordu.

 

Dış kapı açıldı ve içeriden Bora çıktı. Aynı anda arka bahçeden buraya doğru yürüyen Emir'i gördüm. Elinde sigarası, üzerinde ilk kez takım dışında bir şey vardı. Dün geceden sonra onunla yüz yüze gelmekten deli gibi kaçmak isteyen yanım, anlaşmayı bağırıp duran yanımla savaş içerisindeydi.

 

"Naber Derin?" Yanıma ilk varan Bora olmuş, sorusunun ardından göz kırpmıştı çapkınca. "Sabahın bu saatinde zengin arkadaşının yanından mı geliyorsun?"

 

"Sabahın bu saatinde oldukça sinir bozucusun."

 

Emir sigarasını söndürüp yanımızda durdu. Gözlerini bana dikeceğini sansamda o bakışlarını bana değdirmedi hiç. Kaçmak isteyen yanım bu hareketine kaş çatan bana deli olup olmadığımı soruyordu.

 

"Mert'le konuştun mu?"

 

"Konuştum. Dediğin gibi kara para aklamanın en büyük günahımız olduğunu anlattım güzelce. Bu bile depresyona soktu çocuğu, yediğimiz bokları bilse hayata falan küser heralde."

 

O an Emir bana kısa bir bakış attı. Mert ile ilgili öğrendiğimiz son şeyin hala üzerimde nasıl br etkisi olduğunu tartmak ister gibiydi.

 

"Bir şey öğrenmemesi ve her şeyden uzak kalması için uğraşacağız. Üstüne gitme sakın Bora, bırak biraz yalnız kalsın." Aldığı nefesle omuzları yükseldi. "Sen şirkete mi geçiyorsun?"

 

"Kuzey'in yanına uğrayacağım önce. Babam bir yığın dosya vermiş bana bir bok anlıyorum sanki."

 

Kot ceketimin cebinde tuttuğum küçük kutuyu avuçlayıp çıkardım. Görünürde zararsız bir kutuydu fakat içinde bir hayata son verebilecek kadar keskin bir şey taşıyordu. Bora'ya doğru uzattığım avucumu açıp donukça elime baktım. Mide bulandırıcı bir his hızlıca vücudumdan geçti.

 

"Bunu Gökçe'ye verir misin? Benden istemişti."

 

Hiç sorgulamadı, kutuyu alıp cebine attı ve asker selamı çakıp yanımızdan ayrıldı. O an Emir'le göz göze geldik. Yutkundum.

 

"Kaçmıyorsun." Dedi.

 

"Kaçmıyorum." Diye tekrarladım onu.

 

Bir adım attı bana doğru, bunu hep yapıyordu. Şikayetçi gibi hissetmiyordum ama aklımın bir tarafında bana bağırıp duran amaçlarımı susturmak zordu.

 

"İşte karşımdaki bu kadın sensin Asu." Haylaz bir çocuk gibi gülümsedi. "Kapılar ardından saklanmak hiç senlik değil. Çeneni kaldırıp mavi gözlerini dikersin karşındaki adama, senin iki katın değilmişçesine meydan okursun."

 

"Rahatsız mısın bu durumdan?"

 

"Öyle mi duruyorum?" Dilini şıklattı, hafifçe başını salladı sağa sola. "Bilmek istersen eğer, yenilmekten zevk alacağım tek meydan okuyuş olabilir."

 

Sözlerinin kalbimin ritmine yön vermesi öfkelenmek için yeterli bir sebepti. Amaçlar uğruna ona yaklaşmak pekala kabul ettiğim bir şeydi, peki ya heyecanlamak? Onun etkisi altına girmek?

 

Bu yol tehlikeli Derin, bu tehlikeyi kabul ettiğinde çok geç olabilir. Ama hep söylediğin gibi, bir önemi yok. Ateş gibi yanıp buz gibi durmak nedir iyi bilirsin.

 

"Senden çok şey alabilirim Karademir." Dedim gerçekleri gizlemeyerek. "O zamanda yenilgi böyle tatlı gelir mi sana?"

 

"Kim bilir?" Dudakları kıvrıldı. "O zamanda gözlerini böyle dikip bakacaksan neden olmasın?"

 

Bir telefon sesi aramıza girdi. Emir gözlerini benden almadan cebinden çıkarıp kulağına yasladı telefonunu. Yüzü bir anda değişti, ciddi ifadesi beni tedirgin etti.

 

"Tane tane anlat Bora hiçbir şey anlamıyorum! Kim göndermiş kutuyu?" Kaşları çatıldı hızlıca. "Tut o deliyi sakın benden habersiz bir şey yapmasın. Bora? Alo?" Telefonu çekip hızla ekrana baktı. Bir küfür mırıldanıp kapıya doğru yürüdüğünde ardından gittim.

 

"Ne oldu? Gökçe iyi mi? Emir?"

 

Arabasına yaklaşıp kapıyı açtı. Hemen ardında duran bana baktı. "Gökçe iyi."

 

"Oraya mı gidiyorsun? İyiyse neden bu kadar tedirgin oldun? Ben de geleceğim."

 

"Asu hayır." Sesi sakin çıkmıştı ama yüzüne baktığımda gördüğüm tek şey karanlıktı. "Bu iyi bir fikir değil. Ben halledeceğim."

 

Sözlerini dikkate almadan arabanın kapısını açıp bindim. Eğilip bana bakarken bıkkın bir nefes aldı. Geleceğimi biliyordu, bende kabulleneceğini biliyordum. Pes edişi uzun sürmedi.

 

Emir'in kemikli elleri direksiyonun üzerinde sabırsızca geziyordu. Yüzü oldukça ciddiydi. Bana bakarken gördüğüm adamla bu kaşlarını çatmış, öfkeli adamın aynısı olduğuna inanmak güçtü. Yol yakındı ama o gitmesi gerekenden daha uzun sürede varmışçasına sabırsızca park etti arabayı.

 

Apartmanın ufak bahçesinde bulduğumuz Bora ne yapacağını bilmez bir şekilde ileri geri adımlıyordu. Bizi görünce hızlıca yaklaştı.

 

"Kuzey gitti. Nereye gitti bilmiyorum ama delirmiş gibiydi. Başını belaya sokacak Emir bir şey yap!"

 

"Nereye gitti?"

 

"Bilmiyorum İhsan aradı babam onu masaya oturtmuş tekrardan Gökçe vekilim olacak falan dedi. Kuzey de telefonu fırlatıp arabayı alıp gitti."

 

Emir sinirle gözlerini yumup açtı. Yüzünü sıvazladı, geri dönüp birkaç adım attı. "Ah Kuzey ah!" Bağırışı irkilmeme neden oldu.

 

"İhsan da Doğan da öldürür onu Emir bir şey yap!"

 

"Düşünüyorum." Diye bağırdı emir tekrardan. Avuç içlerini kafasına vurdu birkaç kez. "Müneccim miyim ben nereden bileceğim hangisine gitmiş?"

 

Aralarında ki gerilim arttı. O ufak bahçeyi adımlayıp durdular. Emir birkaç yere telefon etti sonra ikiye ayrılıp İhsan ve Doğan'a gitmekte kararlaştılar.

 

Bu karar için harekete geçmek üzereyken bir araba daha gelip durdu apartmanın önünde. Kuzey berbat bir halde indi. Bu soğuğun delip gececeği incelikte kıyafetleri ve yaralı elleriyle bize doğru adımladı. Onu görünce iki kardeşte rahatladı. Emir yaklaşıp omuzlarından tuttu.

 

"Nereye gittin sen?"

 

Hala karşımızda canlı durduğunu hesaba katarak iki adama da gitmediğini ben bile anladım.

 

"Babama." Sesi oldukça durgundu. "O kazandı yine."

 

"Ne oldu Kuzey?"

 

"Gökçe'yi korumak karşılığında Behram Çevik'in kızıyla evlenmemi istiyor."

 

Bu trajedinin içinde Bora kahkaha atmaya başladı. "Dalga geçiyorsun?" Derken hala gülüyordu.

 

"Dalga geçer gibi bir halim mi var? Resmen beni Behram Çevik'in damadı yapacak."

 

"Dur şimdi bana sırasıyla anlatın. Doğan sana bir kutu gönderdi. Ne var içinde kutunun?"

 

Kuzey'in gözleri yerde duran siyah kutuya kayınca yüzünü buruşturdu. Emir bu bakışın ardından kutuya yaklaşıp kapağını kaldırdı yavaşça, aynı hızda onun da yüzü buruştu. Merak içinde oraya doğru birkaç attığım an Emir elini kaldırıp beni durdurdu.

 

"Aklından bile geçirme." Kapağı kapattı ve bana döndü. "Görmemen gereken bir şey bu."

 

Sözleri merakımı harladı ama içerisinde göreceklerime olan korkum bu merakı yendi. Garip bir endişe ile ceketime sarındım.

 

"Fikrimi merak ediyor musunuz bilmiyorum ama bu adamlar ölmeden Gökçe rahat etmeyecek gibi."

 

Bora dediklerimden sonra az önceki kadar olmasa da keyifli bir kahkaha daha attı.

 

"Sende de var bak bu mafya halleri Derin. Hazır evimize yerleşmişken babamın soyadını alıp ekibimize katılmaya ne dersin?"

 

"Siktir git derim."

 

Bizim atışmamızı es geçip Emir'e doğru bir adım attı Kuzey. Oldukça çaresiz duruyordu, bir Karademir olmasaydı neredeyse ona acıyacaktım.

 

"Ne yapacağım ben?"

 

"Şimdilik anlaşmayı kabul etmekten başka şansın yok gibi Kuzey."

 

"Harika!" Bora parmaklarını şıklattı. "Bakalım elimizde ne var? İğrenç bir adet kutu, korunması gereken bir kadın ve ona takıntılı iki adam." Düşünür gibi kaşlarını çattı. " Ha bir de Kuzey'in yüzünü bile bilmediğimiz müstakbel eşi."

 

"Yok ben sikicem bunu artık yeter!"

 

Kuzey Bora'ya yaklaşıp ensesinden tutu ve kutuya sürükledi. Ne yapacağını anlayan Bora bağırmaya başladı.

 

"Tamam özür dilerim Kuzey vallaha bir daha dalga geçmeyeceğim." Kuzey onu dizleri üzerine çöktürdüğünde artık sesi bir erkek sesinden uzak tizlikte çıkıyordu. "Emir bir şey söyle şuna! Kuzey Allah çarpsın ağzımı açmayacağım çek şu kutuyu."

 

Emir ikisinin atışmasını umursamadan apartmana yürüdüğünde ben de onu takip ettim. Duyduklarımın yüzüme yansıtmadığım tarafı içimde beni çoktan kemirmeye başlamıştı. Sancılı bir histi bu.

 

Çoğu zaman hislere yeterince isim verilmediğini düşünürdüm. Korkunun insanı boğduğu, endişenin bıçaklar batırdığı ve aynı zamanda hüznün dikenli bir sarmaşık gibi etrafında dolandığı o hissin adı neydi mesela?

 

İsmi olmayan o his beni bir merdivene oturttu. Soğuk, eski bir betonda çöküp kaldım. Emir beni birkaç adım sonra fark etti ve sorgulamadan gelip yanıma oturdu. Gözleri dikkatle yüzümü inceledi.

 

"Panik atak mı yine?"

 

Başımı sağa sola salladım yavaşça. "Korkuyorum sadece." Dedim. Ben bunu söylediğime şaşırdım o da duyduğuna.

 

"Neden?"

 

Neden diye sordu, aslında cevapları biliyordu fakat o kadar çok cevap vardı ki hangisi olduğunu bilmek istemişti.

 

"Ben Gökçe'ye bir jilet gönderdim Emir." Yutkundum sertçe. Gözlerim apartmanın eskimiş duvarındaydı. "İşler kötüye giderse..."

 

Ona döndü bakışlarım, onunki zaten bendeydi.

 

"Asu." Derin bir nefes aldı. "Gökçe'yi kurtarmak için elimden geleni yapıyorum. O gece çekin karşılığında benden bunu istemen tüm planlarım altüst etti ama bilmelisin ki onca karanlığın içinde birine yardım ediyor olmak...Bunca zaman sonra iyi hissettirdi." Gözleri merdivenlere indi. "Onun gibi onlarcası olduğunu biliyorum ama babamın bir sözü vardır." Yarım ağız gülüp bana baktı yine. "Bir hiç sıfıra eşit olur mu?"

 

Hissettiğim isimsiz duyguya rağmen bende güldüm hafifçe. "İlk kez doğru bir şey söylemiş sanırım."

 

Gelen adım sesleri ile toparlanıp kalktım. Daha önce girdiğim evin kapısını aynı adam açtı. Ardımda üç Karademir ile birlikte bir oturma odasına girdik. Gökçe'nin sakinliği hiçbir şeyden haberdar olmadığını anlamama yetti. Yalnızca geldiğim için sevinmiş ve yanıma oturmuştu. Erkeklerin arasında gergin bir bakışma geçti. Bora elinde tuttuğu kolonya şişesini kokluyordu, diğerleri ise Emir'e bakıyordu.

 

"Kutu işini ne yapacağız?" Dedi Kuzey. Anlaşılan İhsan Kulaç için alınacak önlemi kabullenmişti.

 

"Gemileri yakacağımız zaman geldi sanırım." Telefonunu çıkarıp birini aradı Emir. "Kızları verdin mi?" Karşı tarafı dinledi sonra gülümsedi. "Güzel, bir saate fabrikanın oraya geliyoruz. Tır'ı istiyorum ama içi boş olsun."

 

###
Siz bölümü okuyadurun ben de hemen yeni bölümü yazmaya koşayımmm tabii yorumlarınızı heyecanla beklediğimi unutmayın. Öpüldünüzzz 🤍🤍

Bölüm : 12.11.2024 17:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Songül harmanda / KARADEMİR / 19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”
Songül harmanda
KARADEMİR

43.97k Okunma

2.18k Oy

0 Takip
59
Bölümlü Kitap
1. Bölüm "Kanlı Küvet"2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"3. Bölüm "Karanlıkta Gizlenen Adam"4. Bölüm "Açık Çek"5. Bölüm "Bir Kadını Kurtarmak"6. Bölüm "Tehlikeli Adamlar"7. Bölüm "Dikenli Duvarlar"8.Bölüm "Çığ"9.Bölüm “Kimsesiz Kız Çocuğu”10.Bölüm “Ölüm Oylaması”11. Bölüm “Kış Bahçesi”12.Bölüm”Kabuk Tutmuş Yaralar”13. Bölüm “Bir Fotoğraf Karesi”Duyuru14. Bölüm “Her İnsanın Bir Zaafı Vardır”DuyuruGüncelleme15. Bölüm "Gözlerini hep açık tut!"DuyuruDuyuru16. Bölüm “Bir Kadın Tüm Oyunu Bozar”Yeni bölüm yayınlandı17. Bölüm “Kral Paradoksu”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru18. Bölüm “Vicdana Asılı Urganlar”Yeni bölüm yayınlandıDuyuruDuyuru19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru20. Bölüm “Kan”Yeni Bölüm Yayınlandı21. Bölüm “Yalan”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru22.Bölüm “Üç Bilet Meselesi”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru23. Bölüm “Bedelleri Her Zaman Masumlar Öder”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru24. Bölüm 1.Kısım “İkilem”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru24. Bölüm 2. Kısım “Korkak Kalp”Yeni Bölüm Yayınlandı25. Bölüm 1. Kısım "Pranga"25. Bölüm 2. Kısım "Yol Ayrımı"26. Bölüm "Gerçeğin Acı Yüzü"Yeni bölüm hakkında27. Bölüm 1. Kısım "Yaralı Bir Adam"27. Bölüm 2. Kısım "Gözler Yalan Söylemez"Duyuru28. Bölüm 1. Kısım "Geriye Kalacak Birkaç Anı"Duyuru
Hikayeyi Paylaş
Loading...