1. Bölüm

1. Bölüm "Kanlı Küvet"

Songül harmanda
sonsuzluksb

 

 

Bahsi geçen kişiler, kurumlar ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür.

 

Başlangıç tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.

 

 

 

 

***

 

Derin Asu Aldinç

 

 

Vakit gece yarısını geçmişti. Toparlanması gereken her yeri toplamış, yerleri silmiştim. Günün koşuşturması geriye ayaklarımın ağrısından başka bir şey bırakmamıştı. Kıyafetlerim leş gibiydi.

 

Kafe, gündüz yoğunluğundan arınıp sessizliğe gömüldüğünde çok daha iyiydi. Yine de o yoğunluk olmadığı takdirde işsiz kalacağımız aşikardı. Tüm ışıkları kapatıp dışarı çıktığımda Can da benimle beraber çıktı. Kapıları kilitleyip eline bıraktım.

 

"Bana gidelim."

 

Can bunu söylerken yanıma yaklaşıp dudaklarıma eğilmişti. Öpüşüne karşılık vererek dudaklarımı bir süre dudaklarının arasında tutmasına izin verdim. Derinleşmesine izin vermeden geri çekildim.

 

"Bugün gelemem Lale ile kız gecesi yapacağız."

 

Tabii uyumadıysa.

 

İşler bugün biraz geç bitmişti, hatta Can yardıma kalmasaydı daha geç bile bitebilirdi. Yine de yarın izin günümdü ve Lale ile sabahlayabilirdik. Eve dönerken birkaç şey almayı planlamıştım bu yüzden bu saatte açık olacağına emin olduğum markete doğru adımlamaya başladım. Can da adımlarıma eşlik etti fakat ona gitmeyecek oluşuma bozulmuş gibiydi.

 

"Bir haftadır her gün bir bahane buluyorsun. Bir sorun mu var Derin?"

 

Bugün ki bahane değildi ama bir haftadır gitmeyişim ve bahane buluşum konusunda haklıydı. Onunla 7 aydır birlikteydim ve her defasında bir sorun olduğunu bilirken sorunun ne olduğunu bilmezdi. Çoğu zaman bunun kasıtlı olduğunu düşünüyordum ama sözleri ve davranışları bu fikrimin yalnızca kuruntu olduğu kararına varmamı sağlıyordu.

 

"Bahane bulduğum falan yok Can. Kız kardeşime uzun zamandır bu sözü vermiştim, bugün artık beraber zaman geçirmek istiyorum. Yoğun iş temposu yüzünden Lale'yi çok boşladım."

 

Onunla bu kafede tanışmıştık. Can eğlenceli biriydi, hayatı dramatize etmeyi sevmez sefil bir halde çalışırken bile mutlu olmayı becerirdi. Pozitif enerjisi ona çekilmemi sağlayan en büyük sebep olmuştu, başlarda ilişkinin neşesi ve aramızda ki tutku kendimi kaptırmama neden olmuştu ama sonrasında onun sevdiğim tüm özelliklerinin karşısına geçen bir tarafını fark ettim. Çapkındı. Hayatında biri olsa dahi kafeye gelen kızlarla flört etmekten geri durmuyordu, başlarda bunun basit müşteri memnuniyeti olduğuna inanmamı sağlamıştı fakat sonrasında rahatsız olacağım bir boyuta gelmişti. Ondan bahanelerle uzak durmama neden olan son yaptığı ise aramıza yeni katılan garson kızlardan biri ile devamlı şakalaşıp yanağından makas almasıydı. Dışarıdan bakılınca fazla toksik davranıyor gibi duruyordum ama onun bu davranışlarını normal bulmayacak kadar tanıyordum.

 

Marketten atıştırmalık bir şeyler alıp çıktığımda Can beni evime kadar bırakmak için benimle yürümeye devam etti. Evim kafeye yakındı.

 

"O zaman yarın bana gelirsin." Dediğinde bıkkınca nefes verdim.

 

"Can sana gelmek istemiyorum tamam mı? Evine gelmem kadar neden moralimin bozuk olduğunu dert etseydin çoktan aramızda ki sorun çözülürdü."

 

"Aramızda bir sorun olmadığını söyledin!"

 

"Çünkü bu yüzden tartışmaktan yoruldum! Senin sürekli bir kızla flört edişini izlemek zorunda değilim, bunun için uyarmak zorunda da değilim. İnsanlar bu yüzden aralarında ki ilişkiye bir isim verir."

 

"Derin bıktım artık bu davranışlarından! Kafanda kurup bana sarıyorsun sürekli."

 

"Can tamam gider misin lütfen? Seninle tartışmak istemiyorum."

 

Yine bana yanlış düşünceler içinde kendimi kandırıyormuşum gibi hissettirecekti. Bu oyunlarından bıkmıştım. O arkasını dönüp giderken ben de apartmana girdim. Ardından girip bağırma isteğim zirvedeydi ama biliyordum ki onunla girdiğim her tartışmanın sonu kendimi sorgulamama yol açacaktı. Merdivenleri çıkarken her adımda öfkemi atıp Lale ile geçireceğimiz eğlenceli anlara odaklanmaya çalıştım. Apartman derin bir sessizlik içindeydi, anahtarımla girdiğim evde öyleydi. Işıkların hepsinin kapalı olması Lale'nin bekleyemeden uyuduğunu düşündürdü. Poşetleri mutfağa bırakıp odaları gezindim. Lale, oturma odasında da kendi odasında da yoktu. Benim odamda bekleyip uykuya dalacağını düşünüp oraya geçtim fakat orada da yoktu. Endişe yavaşça bedenimi sardığında telefonumdan onu aradım. Telefon sesi odasından geldi.

 

"Lale?"

 

Endişe yerini korkuya bıraktığında gözlerim banyonun kapısına tırmandı. Kapıyı açtım ve karanlığı ortadan kaldırmak için elimi duvarda gezdirdim. Güçsüz bir ışık banyoyu aydınlattığında hayatım boyunca unutamayacağım bir şey gördüm. Lale'nin bedeni kanla dolu bir küvetin içindeydi.

 

"Hayır, hayır, hayır"

 

Ona doğru koşarken söylediklerim bir mırıltıdan bağırışa döndü. Bedenini kucaklamaya çalıştım, kanın nereden geldiğini bulmak için deli gibi vücuduna baktım. Çıplak beden, suya rengini veren kana bulanmıştı. Kesiklerin ev sahipliğini yaptığı kollarını görünce bir feryat koptu dudaklarımın arasından. Derin kesiklere bastırmak istedim ama bir anlamı yoktu, kan akmıyordu. Kanayacağı tüm kanı akıtmıştı çoktan. Bedeni buz gibiydi, dudakları çoktan morarmıştı.

 

"Lale ne yaptın sen! Lale'm ne yaptın fıstığım sen? Neden yaptın?"

 

Gözyaşlarım onun kanına karışırken cansız bedenini bağrıma basmaya çalıştım. Kör edici bir acı kalbimi ezdi. Berbat hisler ile feryat figan ağlarken binlerce düşünce geçti aklımdan. Eve daha erken gelebilseydim onu kurtarabilir miydim? Haftalardır benimle vakit geçirmek isteyişini iş yüzünden ertelemeseydim derdini anlatıp intihardan vazgeçirebilir miydim? Ona biraz daha yakın olsaydım sırtını bana dayayıp yaşamak için mücadele eder miydi?

 

Daha 18 yaşındaydı, sadece 18 yaşındaydı ve kendi kanıyla dolu bir küvetin içindeydi. Ona bunu yaptıran neydi?

 

Küvete girdim, onun cansız bedenini sarıp sarmaladım. Aynı onun gibi kana bulandım. Lale'yi ısıtabilirmişim gibi bağrıma bastım, oysa sıcak olan tek şey gözyaşlarımdı. Nefessiz bırakan bir acı ruhuma işlendi. Her gece bu küvetin kanlı sularında boğulacaktım, artık her gece kardeşimin acısı ile yanıp kül olacaktım.

 

Ben, Derin Asu Aldinç. Bu yaşıma kadar çok acı görmüştüm ama hiçbiri bu denli yakmamıştı.

 

***

 

Bugün 25 yıllık hayatımın kıyametiydi. Her zaman o kıyametin, annemin bizi terk ettiği gün olduğunu düşünürdüm. Ona en çok ihtiyaç duyduğum zamanda, babamı ve onunla birlikte iki kızını bırakıp gitmişti. Bu gizemli bir gidiş değildi, babamı hiçbir zaman sevmemişti ve bir gün başka bir adama gideceğini biliyordu babam. Yine de iki çocuğunu bırakıp gidebilecek kadar vicdansız olmadığını düşünmüştüm içten içe. Ama büyük yanılmıştım, annem bir aşkın peşinde iki çocuğunu ziyan ederek gitmişti. Üniversiteyi kazandığım yıl ise babamı kaybetmemle beraber hayatım bok çukurunun içine düşmüştü adeta. Kardeşime bakmak zorundaydım ve tabii eve para gelmeli, kiralar ve faturalar ödenmeliydi. Benim bu sorumluluğun altında ezilip hayatımın kayıp gitmesine zemin hazırlayan annem ise bir yıl önceye kadar hiç iletişime geçmemişti bizimle. Ve ben kıyametimin onun gidişi olduğunu sanmıştım hep. Oysa kıyamet bugündü, hayatımın kayıp gitmesi değildi. Asıl kıyamet o kanlı küvette Lale'nin cansız bedenimi gördüğüm bugündü.

 

Otopsi ile birlikte Lale'nin ölüm nedeni kesinleşti ve belgelere intihar olarak geçti. Kanında uyuşturucu madde bulundu, güzel Lale'min kanında. Eve giren çıkan olmamıştı, banyonun eskimiş zemininde öylece duran jilette ki parmak izleri onundu. Bileklerini tahmini olarak gece 22.30 sularında kesmişti. Ben insanlara kahve dağıtırken o bileklerini kesiyordu.

 

Bedeni gömülmek üzere teslim edildi. Ne yazık ki cenazesinde yalnızca ablası vardı. Okuldan arkadaşları ya da benim arkadaşlarım yoktu. Yalnızdı, yalnızdım. Mezar taşı tahtadan, toprağı çiçeksiz, mezarı kimsesizdi Lale'min. Yaşadığım acı beni saatlerce oturttu o mezarın başında. Sonbaharın beklenmedik yağmuruyla ıslandım. Toprağın çamuruna bulaştı her yerim fakat bedenim hiçbirini hissetmedi sanki.

 

Gözyaşlarım tükenmiş, bitap bir halde döndüm eve. Bedenimi çamurdan arındırırken kana buladığımı hissettim. O evin küveti artık hep kanlı kalacaktı gözlerimde. Banyoya her girişimde kanlı çıkacaktım. Yerde hep bir jilet duracaktı. Her gece saat 22.30 da kardeşim ölecekti ve ben hiçbirinde yanında olmayacaktım.

 

Ölen birinin geride kalan eşyaları, uyuduğu yatağı, söylediği son sözler insanın kalbine batıp duran dikenlerdi. Bu dikenleri her nefes aldığımda hissediyordum. Belki her şeyden uzaklaşıp onları kalbimden çıkarabilirdim ama sanki daha fazla acı çekmem gerekiyormuş gibi onun odasındaydım. Kokusu henüz buradaydı, bedeni gibi henüz terk etmemişti dünyayı. Belki birkaç gün sonra bu koku da gidecekti. Onun düzenli yatağına uzanırken aklımda dönüp duran şey buydu. Birkaç gün içinde kaybolup gitmeden kokusunu iyice solumak.

 

Bedenimi onun yorganında ısıtmaya çalışırken gözyaşlarımı yastığına damlatıyordum. Ellerimi yastığın altına koyup gözlerimi kapattım ve bu acı içinde uyumaya çalıştım. Fakat parmak uçlarıma değen bir şey uyumama engel oldu. Hızla doğrulup yastığı kaldırdığımda bir zarf gördüm. Kalbim hızlandı.

 

'Ablam Derin'e'

 

Lale yazmıştı, Lale bana bir mektup bırakmıştı intihar etmeden önce. Daha açmadan gözyaşlarım deli gibi akmaya başladı. Onun bu mektubu yazdığı anları, yastığının altına koyup banyoya gidişini düşünüp durdum. Eve daha erken gelebilmenin, onu kurtarıp küvette ki, bu sefer canlı olan, bedenini sarmanın hayalini kurdum. Her şey için çok geçti, bu mektup çoktan yazılmıştı ve Lale ölmüştü.

 

Titreyen ellerimle mektubu açtım ve okudum.

 

"Canım ablam,

 

Benim için vazgeçtiğin hayatından sonra seni böyle terk ettiğim için özür dilerim. Her zaman senin gibi güçlü olmayı arzuladım ama başaramadım. Hatalar yaptım ama toparlamayı beceremedim. Biliyorum, neden yaptığımı düşünüp duruyorsun. Bilseydin beni kurtarabileceğini sanıyorsun ama kurtaramazdın.

 

Bunu şiddetle ret etsen de annemle görüştüm. O iyi değil. Benim gibi onun da hayatına son vermesini istemeyeceğini biliyorum. Bu intiharın suçlusu bir Karademir. Kim olduğunu söylemeyeceğim abla, öfke ile kendine zarar verecek bir şey yapmaman için. Tek isteğim annemle konuşup onu o evden çıkmaya ikna etmen. İnsanların kendi günahlarını örtmek için yapamayacakları şey yoktur.

 

Umarım bu günah annemi, bu mektupta seni incitecek bir şeye yol açmaz.

 

Seni çok seviyorum.

 

Lale."

 

Bedenim buz kesmişti. Tanıdığım ve hatta Türkiye de birçok kişinin de tanıdığı tek Karademir, annemin yıllar önce bizi terk edip evlendiği Çağdaş Karademir idi.

Bölüm : 08.10.2024 19:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Songül harmanda / KARADEMİR / 1. Bölüm 'Kanlı Küvet'
Songül harmanda
KARADEMİR

43.98k Okunma

2.18k Oy

0 Takip
59
Bölümlü Kitap
1. Bölüm "Kanlı Küvet"2. Bölüm "Bir Şüphe, Beş Şüpheli"3. Bölüm "Karanlıkta Gizlenen Adam"4. Bölüm "Açık Çek"5. Bölüm "Bir Kadını Kurtarmak"6. Bölüm "Tehlikeli Adamlar"7. Bölüm "Dikenli Duvarlar"8.Bölüm "Çığ"9.Bölüm “Kimsesiz Kız Çocuğu”10.Bölüm “Ölüm Oylaması”11. Bölüm “Kış Bahçesi”12.Bölüm”Kabuk Tutmuş Yaralar”13. Bölüm “Bir Fotoğraf Karesi”Duyuru14. Bölüm “Her İnsanın Bir Zaafı Vardır”DuyuruGüncelleme15. Bölüm "Gözlerini hep açık tut!"DuyuruDuyuru16. Bölüm “Bir Kadın Tüm Oyunu Bozar”Yeni bölüm yayınlandı17. Bölüm “Kral Paradoksu”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru18. Bölüm “Vicdana Asılı Urganlar”Yeni bölüm yayınlandıDuyuruDuyuru19. Bölüm”Bir Hiç Sıfıra Eşit Olur Mu?”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru20. Bölüm “Kan”Yeni Bölüm Yayınlandı21. Bölüm “Yalan”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru22.Bölüm “Üç Bilet Meselesi”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru23. Bölüm “Bedelleri Her Zaman Masumlar Öder”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuruDuyuru24. Bölüm 1.Kısım “İkilem”Yeni Bölüm YayınlandıDuyuru24. Bölüm 2. Kısım “Korkak Kalp”Yeni Bölüm Yayınlandı25. Bölüm 1. Kısım "Pranga"25. Bölüm 2. Kısım "Yol Ayrımı"26. Bölüm "Gerçeğin Acı Yüzü"Yeni bölüm hakkında27. Bölüm 1. Kısım "Yaralı Bir Adam"27. Bölüm 2. Kısım "Gözler Yalan Söylemez"Duyuru28. Bölüm 1. Kısım "Geriye Kalacak Birkaç Anı"Güncelleme
Hikayeyi Paylaş
Loading...