8. Bölüm

8. Bölüm

simurg anka
simurganka45

Keyifli okumalar ❤️🫶🏻

 

 

 

 

Ahu Nazlı Anlatımıyla

 

Barış bizi eve gönderdiğinden beri sakinleşmek için derin derin nefesler alıyorum. Bilge de sağ olsun sessizliğime ortak oluyor. Sizinle herkes konuşur ama herkes sessizliğinizi paylaşmaz bu o kadar değerli ki...

 

Gözlerimi kapatıp biraz daha kaydım koltukta öne doğru, başım şimdi koltuğun arkasına geliyordu. Düşündüm neden yaptım niye o çocukların sözlerini onlardan değil Savaştan çıkardım. Ben insan emeğine saygı duyarken nasıl oldu da kendime engel olamadım.

 

O sözleri söyleyen kim olursa olsun niye ilk duyduğum an neden aklıma Savaş'ın söylediği 'Sen benim mahallemin kızısın korurum kollarım ama bana tetik düşürecek de biri değilsin.' Uğuldadı kulaklarımda. Niye o çocukların saçma ithamları değil de Savaş'ın o gün söylediği sözler yaraladı beni. Neden istedim o tetik benim için düşsün...

 

Aslında sorularımın hepsi tek cevaba çıkıyordu da benim o cevabı vermeye cesaretim var mıydı? Elim istemsiz kolumdaki yaraya gitti. Unutmamak için izi kalsın istediğim yaraya uğruna canımı vereceğim adamın mahallesi için vazgeçtiği gün çıktığım dövüşte aldığım yara. Uğruna yoğun bakımda yattığım sevda. Şimdi tarih tekerrür ediyor yine, peki ben hala o kız gibi olabilir miyim? Yeniden sevebilir miyim? Mantığım beni bırakmayacak derken kalbimin peşinden gider miyim?

 

Suçlu kim? Beni aşka küstüren artık benim için ölmüş olan Yavuz mu? Yeniden birini sevebilecek cesareti olmayan ben mi? Beni her fırsatta kanatan Savaş mı?

 

Yanaklarımda bir el hissedince açtım gözümü. O an farkettim ağladığımı. Karşımda nefes nefese bir Mert beklediğim bir şey değildi tabi. Onu görünce tebessüm ettim. İşte uğruna tek soru sormak zorunda olmadığım koşulsuz güvendiğim, tek dayanağım en güzel sığınağım. Kendisi de beni hemen kollarının arasına alıp sarıldı. Kalbinin atışından anladığım kadarıyla haberi olur olmaz hızlıca yanımda almış soluğu.

 

'Canımın içi, Narçiçeğim' bir yandan saçımı severken bir yandan kulağıma fısıldayan Mertle biraz olsun sakinleştim. Kafamın içindeki düşüncelerden kurtuldum. Resmen antidepresan ya benim için.

 

'Dünyamm' bu hitabı en özel anlarda söylediğim için daha da sardı beni. Bunun hikayesini de bir ara anlatırım benim için çok değerli bir hikayesi var.

 

Aramızdaki sarılmayı Bilge'nin telefonun zil sesi bozdu. Mutfağa gidip konuştu. İçeri girdiğinde kıvranmasından bir şeylerden rahatsız olduğunu anladım. Mert'ten ayrılıp ona döndüm.

 

'Anlat hadi, kıvranıp durma' dememle Mert de ona döndü. Başını yerden kaldırıp bir bana bir Mert'e baktı.

 

'Şey abim aradı. Konuşmak için kafeye çağırdı.' Kafamı salladım daha ödemem gereken bir cam vardı. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Salona geldiğimde Mert'in elini tutup dışarı yöneldim. Mert bir koluna da Bilge'yi alıp yürümeye başladı. Bir yandan da ne yapsan ne söylesen ben yanındayım diyerek beni gazlıyordu.

 

 

 

 

Savaş'ın Anlatımıyla

 

Barış biraz önce Bilge'yi arayıp buraya gelin demişti. Ben de tedirgince bir oraya bir buraya gidip kafede turluyordum. Ne tepki vereceğini de vereceğimi de bilmiyorum. Ellerimi saçlarıma atıp gergince karıştırdığımda Sait ve Ali abim gülmüştü. Olayı duyunca Sait işten çıkıp gelmişti.

 

Ali abim de mahallede bizden önceki abiydi. Hepimizin idolüydü bize bildiği her şeyi o anlatmıştı. Hepimizden 4 yaş büyüktü. Zamanında bir gönül davası yüzünden mahalleyi de abiliği de bırakıp İstanbul'a gitmişti. Bugün kesin dönüş yaptı eğer Naz hanım camımı kırmamış olsaydı işten çıkınca onu karşılamaya gidicektim.

 

'Lan dönüp durma, başımı döndürdün' Ali abimin sözüyle el mecbur oturdum karşımdaki sandalyeye. Ona bir kızı sevdiğimi anlattım hep telefondan dediğim gibi o benim abimdi ondan bir şey saklamam gerçi biraz uzakta olmasının ve bu yollardan geçmesininde etkisi vardı. Kendimi çıkmazda hissettiğim bir gün uzun uzun anlatmıştım ama onun Naz olduğunu söylememiştim. Kendim bile konduramazken başkasına söylemek istemedim.

 

Sonunda kafenin kapısı açılmış gelmişlerdi. Naz Mertle el ele girdi bazen sadece Mert olmak istiyorum. Ona her zaman yakın olmak, istediğim gibi sarılmak, ona istediğim zamna ulaşmak. Ne olursa olsun yanımda olsun istiyorum.

 

 

 

 

Ahu Anlatımıyla

 

İçeri girdiğimiz gibi tekrar o çocukların sözlerinin gelmesiyle daha çok sokuldum Mert'e. Bilge girdiğimiz gibi bizimkilerin yanında oturan esmer bizimkilerden 5 6 yaş büyük duran iri tam anlamıyla ağır abi gibi olan adama koşup sarıldı. Adamdan beklenmeyecek bir şekilde gülerek karşıladı onun bu hareketini. Biz de Mertle yavaşça ilerledik masaya Savaş'la mümkün olduğunca göz teması kurmadım. Barış bana göz kırparken Sait bana güldü kocaman. Bu adamla ilk önyargılı olan bana çok iyi anlaşmam şoku. Aynı kafadayız çoğunlukla.

 

Ayakta beklerken adam önce Mert'e doğru elini uzatıp kendini tanıttı. Biraz önceki gülen adam gitmiş yerine ağır abi geri gelmişti.

 

Adam beni baştan aşağı süzünce göz devirdim. Bu mahalledikelerle ilk karşılaşmamda beni süzmeleri gelenek haline geliyor artık. Daha fazla bu anlamsız bakışma sürmesin diye elimi uzattım karşımdaki adama 'Ahu Nazlı' kabalık etmemek için gülümsedim hafif o da elimi nazikçe tuttu. 'Ali Barut' kafamı küçük bir sallayarak oturdum. Diğer herkes çoktan oturmuştu zaten.

 

 

 

 

 

 

(Oturma düzenini anlatamam o yüzden kroki yaptım dndjjd)

 

 

Biran önce konuya girilsin diye beklerken önümüze gelen çaylar sinirimi bozdu. Daha fazla dayanamadım sinirle Savaş'a döndüm 'Hiçbir şey olmamış gibi çay mı içicez' sesim biraz sinirli çıksa da Savaş sanki başka türlü davransam şaşıracakmış gibi güldü. Hala bir şey söylemeden çay içmeye devam edince sinirle ayağa kalkıp biraz geri gittim. O da karşıma geçerek ayağa kalktı. Diğerleri de bize dönmüştü.

 

Savaş'ın Anlatımıyla

 

Naz'ın bana çıkışmasıyla gerçekten rahatladım. Çünkü o herifin sesini duyduğumdan beri kafamda Samet'in bize söyledikleri dönüyordu kafamda 'Ahu ablam normalde yakar yıkar ama tek bir şey söylemedi. Abim hep susan kadın gitmiş kadındır derdi o gün anladım' bana gelmeyen kadın benden susarak gidecek sakin olucak diye aklım gitmişti. Neyseki güzel kızım beni rahatlatarak sinirlenmişti sonunda. Karşımda şu an sinirli dururken ne kadar güzel olduğundan bir haberdi. Keşke kendini bir de benim gözümden görse...

 

Beni onun güzelliğinin etkisinden çıkararak olduğum yerde kalmamı sağlayan yine onun sesi oldu. 'Gerçi sen yaşanan şeyleri olmamış gibi yapmayı seversin Savaş ABİ' haklıydı ben ne ona tetik düşürmüşken arkasında durmuştum yaptığımın ne de mesafe koyup ona abi dedirttiğimde arkasında durmuştum. Korkmuştum her seferinde hep kırmıştım onu o da şimdi kırık parçalarıyla beni kesiyordu.

 

'Neyse ne taktırmışsın camı, neyse parası öderim' yeni takılan cama bakarak söylemişti.

 

'Camın parasını burda benimle çalışarak ödeyeceksin Naz' dediğimde ben sakinliğimi korurken o sinirle kahkaha attı. Ondan da başka türlü bir tepki beklenemezdi. Hala neden kırdığını öğrenemesek de onun parasını almazdım ama onu yanımda çalıştırarak hem onu daha fazla görücektim hem de onu sinir edicektim.

 

'Hayatta çalışmam, unut onu'

 

'Borçlu kalırsın o zaman, sen bilirsin Naz' benim sakinliğim onu çıldırtmıştı bir o tarafa bir bu tarafa gidip gülmeye başladı. Ne kadar inkar etsem de bu kız bana benziyordu...

 

'Bu anlaşmadan ikimiz de zararlı çıkarız. Her elime geleni kırarım' diyerek tezgahın üstündeki cam bardağı alıp yere attı. Diğerleri yanına gidicekken durdurdum. Ama ben de sinirlenmeye başladım.

 

'Daha çok borçlanır, daha çok çalışırsın'

 

'Burda değilsin iş yapmam'

 

'İzin alırım' onunla olmak için ne gerekiyorsa yaparım bu saatten sonra.

 

'Mutfağı dağıtırım'

 

'Ben toplarım' sabrımın sonlarımdaydım artık. Öyle ya da böyle kabul edicekti.

 

'Ne dersem diyim ikna olmayacaksın di mi?' Dedi en son içimden gülsem de dışardan belli etmedim. Hazır kabul ettirmişken kızdıramazdım şu an. Kafamı salladım sadece. Eline bir cam şişe alıp gülünce reflekle bir adım gittim. Manyak ayağıma atmıştı şişeyi.

 

'YETER! NEFRET EDİYORUM, SENDEN DE MAHALLENDEN DE, ABİLİĞİNDEN DE' şişeyle belki canımı yakamamıştı ama sözleri fazlasını yapıyordu.

 

'NAZ YETER, NE İSTİYORSUN? CAMIMI KIRMANA RAĞMEN BİR ŞEY DEMEDİM AMA SABRIMI ZORLAMA TAMAM MI?' Onun sesini yükseltmesiyle ben de onun kadar olmasa da sinirlerime hakim olamayarak sesimi yükselterek içimden geçenleri söyledim.Suyuna gidersem olmuyordu denedim olmadı benim yapabileceğim bir şey yok. Benim de sesimin yükselmesiyle Mert Naz'a gidicekken o da durdurdu benim gibi.

 

'Haklısın mahallemin abisine nasıl ses yükseltirim di mi?' Geçenki sözlere o kadar pişmanım ki. 'Camını kırmamı da senin yüzünden mahalleninin bana söylediklerine sayarsın, ödeşiriz' Sesi yüksek değildi ama bağırsa bu kadar etki etmez bir tondu. Sözleri zaten başımdan aşağı kaynar sular dökmüştü o Yavuz iti haklıydı demek.

 

'Naz ben?' Dediğimde beni yine bir bardak atarak susturmuştu.

 

'AYNI BANA SÖYLEDİĞİN GİBİ BAĞIR MAHALLENE, BEN MESLEĞİM YÜZÜNDEN İNDİRDİM TETİK DE' derin bir nefes alarak devam etti. 'ONUN İÇİN ORDA TETİK İNDİREN' lafının devamını biliyordum ve izin vermeyecektim.

 

'O LAFIN DEVAMINI GETİRME NAZ'

 

Kahkahalarla güldü sözlerime 'NİYE YALAN MI? YAVUZ BANA' demiştiki kapı açılıp bizim mahallenin kızları girince kadro tamamlandı. Ama Naz susmadı.

 

Tam cümlesine devam edicekti ki 'O ADAMIN İSMİNİ ANMA' dememle sustu. Kızlar bir ona bir bana bir yerdeki cam kırıklarına bakarak olayı çözmeye çalıştı.

 

'Noldu Savaş Zeybek kendi sözlerinizi başkası söyleyince mi delirdiniz' haklıydı yine ona bunun imasını ben yaptım.

 

'DELİRDİM NAZ, kabullendim delirdim' aşkını demek istedim ama ben korkaktım konu o olunca...

 

İkimiz de bakışırken beklemediğim bir şey oldu. Yağmur gidip Naz'a tokat attı. Naz beklemediği tokat karşısında en az bizim kadar şaşırdı. Ama dudağından akan kanı silmek dışında bir şey yapmadı.


'YAĞMURRR' tam onlara gidicekken Naz'ın elini kaldırmasıyla dişlerimi sıkarak durdum. Onu ezip geçmek istemesem de yerimde de durmak güçtü.

 

 

 

Ahu Nazlı Anlatımıyla

 

Yediğim tokatla afallasam da bizimkiler bana doğru gelip Yağmur'u tutucakken durdurdum. 'Kimse karışmasın, bu neyse ikimiz arasında' dememle nasıl olduysa kimse karşı gelmemişti. Yağmur'un tekrar elini kaldırmasıyla bizimkiler tekrar adım atıcak gibi olsa da durdurdum kendimde bir şey yapmadan inen tokadı bekledim. Kafam yine yana düşerken Yağmur bağırmaya başladı.

 

'Savaş'ı aşığınla karşı karşıya getirdin yetmedi, şimdi ekmeğine mi göz diktin' tahminim doğru çıkmıştı böylelikle gerçekten Yağmur Savaş'a takıntılıydı. Takıntı diyorum çünkü bunu hareketlerini izleyerek anlamıştım Savaştan hoşlandığını Bilge'ye söylediğimde onun uzun zamandır Savaş'a sardığını ama bunun takıntı olduğunu Savaş'ın onu uyardığını ama devam ettiğini anlatmıştı.

 

Bir tokat daha atınca artık ona karşılık vermem onu çıldırtmıştı. 'BİR ŞEY SÖYLE, KARŞILIK VER' demesiyle yakalarımda duran eli indirerek bir iki adım geri gittim.

 

'Yağmur ben beraber içki masasına oturduğum insana el kaldırmam' maalesef bu salakla mahalledikeler yüzünden o sofraya oturmuştum. Ben de böyleydi eğer biriyle içki masasına oturup beraber demlendiysem ona el kaldırmazdım. 'Ama bu yaptığından sonra sana selam için de el kaldırmam, sen de bunu bil ona gör davran. Benim için artık yoksun sen de öyle yap' diyerek bugünkü olay kotamı doldurduğum için Mert'in elinden tutup ordan ayrıldım.

 

 

Savaş Anlatımıyla

 

Bilge Naz'ın peşinden gidince kızları da sinirle göndermiştim. Bugün bildiğin benim mekanımda benim sevdiğime el kaldırmıştı. Naz'a ayrı şaşırmıştım zaten. Her gün beni şaşırtmak hobisi olmuştu. Bir yandan aklım hala söylediklerindeydi. Kim ona ne söylemişti kim bilir, peki ben ben nasıl onu o kadar yaralamıştım. Haklıydı kendim hiç düşünmeden söylerken ondan duymak zoruma gitmişti. O nasıl dayanmıştı, ben kendimden utanırken o nasıl sırtını dönmemişti bana. Bunu söylemek zor olsa da ne kadar kızsam da ben bir Yavuz olamamıştım...

 

'Kaç yıllık mahalle abisiyim böyle racon görmedim' Ali abinin sesiyle daldığım yerden çıkıp ona baktım. 'Ben hata yapmışım, acaba bu çitlenbiğe mi bıraksaydım mahalleyi' demesiyle güldüm. Haklıydı mahalle abiliğinden nefret etse de içinde bastıramadığı bir ağır abi vardı.

 

'Ne yapıcaksın şimdi' diyen Saitle herkes tekrar ciddileşti.

 

'Tüm mahalleye haber salalım, bu saatten sonra Naz'ın adını ağzına alan karşısında beni bulur' artık yoktu öyle geri durmak.

 

Bölüm sonu🎉🎉

Bölüm : 26.08.2024 00:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...