Keyifli Okumalar😘🫰🏻🫶🏻🥹
Ahu Nazlı Anlatımıyla
Kafamın içi bile uyuşukken kıpırdanarak kendime rahat bir pozisyon bulmaya çalışırken hareket edemedim. Üzerimden tır geçmişti sanki. Kafam bulanıkken dün gece acaba çok mu içtim de kendimi kaybettim diye düşünsem de hatırlayamadım. Ama ne iyi ne kötü hissetmeyip boş hissedince aklıma da başka bir şey gelmiyor.
'Ozan emin misin iyi olduğuna? Acaba haplarla birlikte yan etki falan yapmış olmasın?' Telaşlı bir kadın konuşması çok geriden kulağıma ulaşırken o kişiyi çıkarmaya çalıştım. Çevremde sesi bu kadar genç duran fazla kadın yoktu. Bilge'ye de benzemiyordu ayrıca Ozan kimdi?
Allahım inşallah dün çok sapıtıp geceyi hiç bilmediğim insanlarla geçirmiş olmayım amin. Hafiften de olsa örtünün altından elimi yandan üstüme getirince doku hissetmemle en azından kıyafetlerim üstümde diye kendimi rahatlattım. Bir an önce gözümü açıp kafamdaki soru işaretlerinin cevabını bulmam lazım.
'Kızım yarına kadar uyanamaz zaten. Kim dedi size iki tane iğneyi yapın diye biri yedekti onun.' Ne iğnesi derken yavaş yavaş zihnime dolan görüntülerle içimden okkalı bir küfür ettim. Hayır ya demiştim hiç kaçırılcak havada değilim diye offff yıldım ya psikolojim daha yeni yeni kendine geliyordu hoş geldin yeni travma bebek...
Ayrıca iğne dediklerine göre yine sakinleştirici iğneyle uyutulmuştum. İyice kurbanda kaçan danalara döndüm anasını satayım iki huysuzlanmaya dayıyorlar sakinleştiriciyi nerde Nazı koruma derneği Nazlarda vardır... Gülmek istedim içimden geçenlere ama yapamadım Allah belamı verdi galiba.
'Müdür onu böyle görünce ayrıyeten ağzımıza sıçıcak.' Diyen başka bir kadın sesiyle ortama derin bir sessizlik doldu. Oh canıma değsin inşallah müdür ağızlarına sıçarken uyanık olurdum da keyfim yerine gelirdi.
'Tekrar baksana Ozan tansiyonuna falan.' Dediğinde bir oflama ve hareket sesi duydum. Çok geçmeden kolum üzerimdeki örtüden nazikçe çekilip koluma bir şey geçirildi. Gözlerimdeki ağırlık yavaş yavaş kalkarken biraz olsun gücümün geldiğini fark edip göz kapaklarımı zorladım. Bu sırada kolumdaki tansiyon ölçen alet şişmeye başladı.
'12 ye 7 normal sıkıntı yok.' Dedikten sonra kolumdaki alet çıkarıldı. Ölmemden korkuyorlardı bu iyiydi demek ki beni kaçırma amaçları abimleri tehdit etmek falandı. Lan hassiktir abimler Savaşş.. Gözlerim yaşadığım şokla açıldığında yüksek hatta baya yüksek tavanla göz göze geldim. Biraz ışığa alışırken kırpıştırmak zorunda kaldım.
Kolumda bir sızıyı yeni fark ederken oraya az bir şey bakınca kolumda kelebekle serum bağlandığını gördüm. Biraz daha zorlanarak da olsa diğer kolumun üzerine yükümü vererek oturur pozisyona geldiğimde kafamı sola çevirip koltukta oturanlara baktım.
Üç kadın oturuyordu ikisinin üzeri değişik olsa da hırpalanma sürecinde gözlükleri çıktığı için beni buraya getirenler olduğunu gördüm. Birde onlardan daha olgun duran koyu kumral dalgalı saçlı yeşil gözlü bir kadın ve Çınara benzeyen sarışın bir adam vardı. Onların şaşkın yüzlerine bakıp göz devirdim. Bir yandan da üstümdeki örtüyü atıp ayaklarımı yere indirip koltukta tamamen oturur pozisyona geldim. Tabi bunları kaplumbağa yavaşlığında yapmıştım.
'Ozan uyandı'
'Uyandı valla Sibel'
'Hani uyanmazdı'
Farklı kafalardan çıkan sözlere yeniden göz devirdim. Boğazımı hafif temizledim.
'Birini uyandırmak istemiyorsanız kafasının dibinde konuşmamalısınız.' Allahım bunları bu zekayla kim yanına almıştı yarabbim.
Ayağa kalkıcağım zaman sendelemem sonucu geri yerime oturmak zorunda kaldım.
'Dursana kızım napıyorsun?' Dediklerinde kahkahalarla gülmek istesem de siktiğimin sakinleştiricisinden dolayı yapamadım. Sadece dudağımı kıvırabildim. Ozan olan ki tek erkek olduğu için onu ayırt etmek zor değildi yanıma gelip biraz mesafe koyarak koltuğa oturdu.
'Nasıl hissediyorsun bir yerin ağrıyor mu?' Ulan ben mafya babaları tarafından kaçırıldım sanırken bir avuç amatörün eline mi düştüm?
'Keşke bu kadar ilgili olmak yerine beni kaçırmasaydınız?' Derken soruyu soran Ozana değil beni kaçıran iki kadına bakıyordum.
'Sana bizimle gel dediğimizde gelseydin bunlar yaşanmazdı. Biz de mutlu değiliz bu durumdan.' Ayy özür dilerim beni çağırınca aman üzülmeyin yormayın kendinizi deyip kendi ayağımla size gelmediğim için.
'Siz benle taşşak mı geçiyorsunuz?' Dediğimde sakinleştiricinin etkisi geçiyor olucak ki sinirlenmeye başlamıştım. Karşımdakiler gülerek kafasını iki yana sallarken ben kendimi kastığımdan olsa gerek boynuma giren ağrıyla elimi oraya götürüp ovdum.
'Normalde senin uyanmaman lazımdı. Ne bünye varmış kızım sende' Ozan'ın sözleriyle iyice sinirlenerek ters ters ona baktım. Acaba benim üzerimden insan psikolojisi nasıl sikilir onu mu deniyorlardı?
Onlar benim gerçekten nasıl uyandığımı tartışırken gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Ben size nasıl anlatıyım regl sinirimde bile bana sakinleştirici çay verip danalar gibi uyutuyorlar bünyem alıştı diye.
'Eğer beni öylesine kaçırdıysanız başını tuttunuz. Abimler ayrı sevgilim ayrı belliycek ebenizi.' Gelen bir kaç sesli yutkunmayla onları görmesemde benim kim olduğumu bilerek kaçırdıklarını anlamış oldum.
'Senin gibi nazik kıza bu argo kelimeler yakışmıyor Ahu Nazlı.' Sesle biraz zorlansam da kafamı kaldırıp beni kaçırmayan kıza döndüm. Nesin sen lisede elli anca alırım dediğim sınavda doksan alınca hassiktir lan dememle şok olan Fizik öğretmenim mi? (Avukat ya kız eşit ağırlıkçının ne işi var fizikle demeden daha bölüm seçmeden aldığı zamanlar uyarısı😘🙃)
'Konumuz bu mu amına koyim? Özür dilerim beni kaçırdığınız halde nazik olmadığım için.' Dediğimde kıkırdamaları beni daha da sinir edince kafamı arkaya geri yaslayıp ellerimle başımı ovdum. Sinir hastası olmaya son beş... 'Ne zamandır burdayım?'
'12 saat falan olucak.' Mümkün olduğunca sakin kalıp abimlerin bir an önce yerimi bulup kurtarmaları için zaman kazanıyorum. Çünkü burdan kaçmam mümkün değil gibiydi hem sayıca üstündüler hem de ben bok çuvalı gibiydim.
Ayak sesleri giderken bir kaç dakika sonra çıktıklarında gözlerimi açıp boş salona baktım. Yavaş hareketle kolumdaki serumun kablosunu dikkatlice çıkarıp yavaştan doğmaya başlayan güneşin ışıklarının içeri süzüldüğü pencereye ilerledim.
Gördüğüm görüntüyle sakin kalmakla ne kadar doğru bir karar verdiğimi de anlamış oldum. Dağa kaldırmışlar beni amk önümüz arkamız ağaç. Derin bir nefes verip odada gözlerimi gezdirdim belki bu amatörlükle çantamı bırakmışlardır.
Gözlerim yattığım koltuğun yanına bırakılmış alışveriş poşetlerimi görünce oraya ilerleyip bakındım. Çantam yoktu görünürde hay sikiyim en azından onu alıcak kadar akıllılarmış.
'Bir rehineye göre fazla sakinsin' Beni kaçıran uzun boylu kadının sesiyle derin bir nefes alıp istifimi bozmadım.
'İki sakinleştirici verip niye uyanmadı diye üzülen birine göre fazla salaksın' dediğimde haklı olmamı kabullenmiş gibi sustu belki de uğraşmak istemedi.
'Çantan bizde' demek ki o kadar da salak değillermiş. Omuz silkip tekrar koltuğa oturduğumda diğer üçlü de kısık sesle tartışarak salona gelseler de beni görünce birbirlerine bakıp gözleriyle anlaştılar.
'Müdür gelmeden bu işi bitirelim' Bu kız diğerlerine göre daha iyimserdi ya da çekiniyordu onlarda demek ki eziyorlardı onu. Baksana kaçırmaya bile getirmemişlerdi onu. Aynen şuan tek derdim onların grup hiyerarşisiydi çünkü amk keriz Ahusu sanane…
'Korkman gereken bir noktadasın Boncuk' Kısa boylunun sesiyle hafif irkilsem de dışardan belli etmemeye çalıştım. Toprak abimin hitabını biliyorlardı demek ki masadan ya da abimin düşmanlarından birinin adamıydı. Çevremdeki o kadar kişinin öyle ya da böyle tehlikeli insanlarla ilişkisi vardı ki neyden kaçırıldığımı bile anlamıyorum.
'Bir bok yapamazsınız o göt yok sende' dediğimde sinsice dudağını kıvırdı. Diğerlerine göre siyah küt saçı sivri yüz hatlarıyla korkutucu duruyordu. Yine de direnip kuyruğu dik tuttum.
Ozan içeri bir bayrakla gelince kaşlarım çatıldı. 'Terörist misiniz?' Dediğimde anlamadan bana baksalarda öfkelenmişlerdi. Bayrak gelince beni öldürüp üstüme örterler diye düşünmüştüm. Sakinleştirici beynimi hala uyuşturuyordu herhalde aklıma tükürüp sinirle güldüm kendime. Ulan hangi terörist şehidinin üstüne kendi örtüyordu kansız pislikler.
Burdan tüm vatanı uğruna şehit düşmüş canların Allah şehitliklerini kabul etmesini temenni ediyorum. Allah vatanı uğruna çalışan herkesin de ayağına taş göz yaş deşmesin🇹🇷
'Ahu buraya gel' Ozanın birden ciddileşip bayrağın yanına silah koymasıyla omuz silktim.
'Ben sizin kapınızdaki köpeklerden miyim de gel deyince geliyim git deyince gidiyim?' Sesim ilk kez onların kim olduğunun bilincinde olduğumu belirtir şekilde sertti goygoyda bir yere kadardı.
Zaten oyalamak da bir boka yaramıyor gelmiyordu kimse beni kurtarmaya. Ulan beni sakinleştiriciyle uyutmamış olucaklardı muhtaç olur muydum birinin gelmesine. Hayatım boyunca hep nefret etmiştim zaten prenses masallarından.
Biri gider kendisi için üzülen küçük adamları umursamaz rızası olmadan öpen sapığa aşık olur. Öbürü gider onu tanımayıp tüm ülkeyi bir ayakkabının uymasından aşkını bulmaya çalışan adama kanar. Öbürü gider saçlarını eve bağlayıp kuleden sarkıp saçını kesmek yerine adama uzatır bir sürü saçma sapan masaldı...
'Ahu gelir misin?' Dediğinde tek kaşım havadaydı. 'Lütfen' dediğinde kafamı sallayarak onların çevresine doluştuğu masaya geçtim. Onlar ayakta dururken ben sandalyeye oturdum.
'Elini bayrağın üstüne koy lütfen' Uzun boylunun sesiyle ofladım.
'Mafyanın da milleyetçisine denk geldik.' Aklıma gelenle anlık bir aydınlanma yaşadım. 'Kürşat abiyi tanıyor musunuz?' Dediğimde onlar da afallayarak birbirine baktı.
Fırsat bu fırsat diyerek masadaki silahı alıp iki adım geriledim. Tabi bu sırada onlara doğrultmuştum silahı. Emniyeti açarken dördü de göz devirdi. Sürgüsünü çekince boş olduğunu merminin yuvaya geçmemesiyle anlayıp oflayarak boş silahla tekrar eski yerime oturup silahı yerine bıraktım. Amatör değillerdi...
'Akıllıca hareket sevdim.' Bu da bana mı yürüyor napıyor. Kısa saçlı bu sözlerin üstüne elimi tutup silahla bayrağın üstüne koyunca irkildim. Bana mı yavşıyor napıyor. Tamam herkesin yönelimine saygım var ama benim de yönelimim belli.
'Benim arkamdan tekrar et lütfen' diyen bu sefer Sibeldi şu öğretmen tipli beni kaçırmayan.
'Burada konuşulan her şeyin burada kalacağına' dediğinde söylemeden ona çevirdim bakışımı bugün şaşırmaya doyamadık odadakiler olarak.
'Bunun yerine sizin senet ya da ağır bir sözleşme imzalatmanız gerekmiyor mu?' Müdürleri dedikleri adam manyaktı galiba böyle iş mi olurdu?
'Parayla değil senin onur ve gururla verdiğin sözün bizim için geçerliliği daha doğru' Gerçekten bana düşmanlarımın bile hayranlığı şaka mı diye şımarmama son dört djdj
'Ne bu fakirsin neyini alalım demenin farklı yolu mu?' Ne kadar zaman kazansak kar. Belki müdürleri gelir de beni azat ederlerdi ya da abimler bir an önce hallederlerdi bu işi.
'Abinler ülkenin sayılı zengini fakir edebiyatı yapacak son kişisin bu odadaki' Uzun boylu bunu dedikten sonra cevap vericekken elini kaldırıp sus işareti yaptı.
'Burda konuşulanların burada kalacağına' diyerek az önceki sözü tekrarladım.
'Bildiklerimi hiçbir koşulda kimseye söylemeyip kullanmayacağıma, namusum, şerefim ve kutsal saydığım tüm inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim' dediğinde bu sefer onu uğraştırmadan tekrar ettim. (Ay tekrar ettirmeyin üşendim telrar etmeye dndjnd)
Yeminden sonra ben koltuğa geçerken onlar da dağılmıştı bir yerlere çok geçmeden bir kaç dosya ve çayla geldiklerinde iyice meraklandım. Amaçları zarar vermek değil bildiğin bir iş için bana ya da yardımama ihtiyaçları vardı.
'Öncelikle şunu artık söyleyebilirim ki hiçbirimiz terörist ya da mafya değiliz' derken tükürür gibiydi kısa olan ay isimlerini duymadım kaldı kısa uzun diye.
'Nesiniz o zaman' dedim gerçek bir merakla baya ilgimi çekmişlerdi şimdi. Dördü de gururla gülümsedi.
'Hiç kimseyiz'
'Sikerler ama' diye yükseldim.
'Dalga geçme amaçlı değil be kızım. Serdengeçtiyiz.' Dediğinde zaten üç aşağı beş yukarı kafamda oturmuştu bir takım şeyler. Demek o yüzden amaçları zarar görmememdi.
(Not: Serdengeçti Osmanlı askeri sistemde akıncılarla birlikte düşman ordusu içine girmek için ya da kalelere girmek için gönüllü yazılan kişilere denir.)Biraz da genel kültür sonu 💅🏻💅🏻
'Devlete çalışıyorsunuz gönüllü olarak' dedim yine de onaylamaları için, kafa salladıklarında işin rengi değişmişti. Yerimden kalkıp onlara ilerledim.
'Ben Ahu Nazlı' dedim elimi en başta olan Ozana uzatırken. O da gülümseyerek elimi sıkınca üstümden yük kalktı. Devlete yardım için kendilerinden geçmişler gönüllü olmuşlardı. Allah korusun başlarına bir iş gelse adını bile anmazlardı.
'Ozan (Soyadı) doktorum' dedi kendini tam anlamıyla tanıtırken.
Uzun boyluya geçtim. 'Asude (Soyadı) Savcıyım' dediğinde bu kadar paralel evrenler gibi olmamıza güldüm.
'Yaren (Soyadı) Heykeltraşım' dediğinde ne yalan söyliyim şaşırdım daha askerim falan demesini bekledim.
'Ben de Sibel (Soyadı) Türkçe öğretmeniyim' dedi bizimki şaşırmadım öğretmenlik gerçek anlamda her zerresine işlemiş.
Tekrar yerime oturdum olayın rahatlığıyla bir yudum aldım çayımdan yanına da tost yapmışlar ama şimdi önemli bir mevzu konuşucaz hepsi dikleşmişti yerinde.
'Bizim sana ihtiyacımız oldu bir görev için.' Devam etsin diye bölmedim savcıyı 'kaçakçılıkla ilgili bir durum var biz de uzun zamandır üzerindeyiz bu işin içeri de öğretmeni soktuk.' Dediklerinde şaşırdım bak sen bizim kıza işte dış görünüş ön yargısı... Sonra farklı bir noktaya takındım kaçakçılık diyordu, orospu çocukları
'Baya büyük adamlar gelicek yurt dışından önemli bir de adamaları oyalamak hem de dikkat çekmeden toplanmak için kafes dövüşü düzenliyorlar.' Dediğinde zurnanın zırt dediğini duydum. Çenemi ovdum sıkıntıyla devletim milletim için canımı verirdim de arkamda kalanlar sıkıntıydı bir de bu kadar büyük organizasyon operasyon vardı benim boyumu aşardı.
'Ben yapamam benim boyumu aşar bu iş bozarım operasyonu' dedim içimdekileri tüm şefaflığıyla dışarı dökerek. 'Hem sizin bu iş için çok iyi elemanlarınız vardır.'
'Normalde senin yerine Sibel giricekti. Aylarca uğraştık onu sokabilmek için şimdi yerine yeni onlara yabancı bir sima sokamayız hem de dövüş haftaya yetişemeyiz. Senin bu işlerde yani illegal dövüşlerde Ahu Nazlı olarak olmasa da Anka olarak namın hala var sen en az dikkat çekersin. Hem zorunda kalmasak seni de operasyonu da böyle bir riske atmazdık.'
'Sibel niye bıraktı dövüşmeyi' dediğimde hala kabul etmesem de kabul etmeye bir tık yaklaşmıştım.
'Ben dün hastahaneye gittim aylık kontrole.' Dediğinde hasta olması telaşıyla gerildim. Buruk bir gülümsemeyle eli karnına gitti. 'Hamileymişim' demesiyle beynimden vuruldum. Bir kaç saniye ona sonra da istemsiz parmaklarına baktım ama boştu bir de Ozana baktım onun muydu ama onun olsa şu an uzaktan gülümsemek yerine yanında olurdu herhalde.
Bu benim için bu görevi onaylamak için son damlaydı. Ne bir annenin ne bir çocuğun bırak hayatını tek bir saç telini riske atmazdım. Ölümse ölüm riskse risk elimden geleni zamanında çılgınlık olarak anlamlandırılan yaptığımın yanlış olduğunu bilerek yaptığım şeyi şu an hem devletim hem de bu iki can için seve seve yapardım.
’Elimden geleni yaparım tamamım ben.’ O an aklıma anlık abimlere ve Savaşa bu durumu açıklayabilecek miyim açıklarsam nasıl onları durdururumu düşünürken kapı açılıp arkaya büyük bir gürültüyle vurulunca ben hariç herkes ayağa kalktı gelen burdan görünmese de onlar biliyor olucak ki bir araya toplanıp bir bana bir salonun girişine bakmaya başlamışlardı.
Çok geçmeden abimler Toprak abim önderliğinde gelince gözleri direkt olarak beni bulunca rahat bir nefes verip yanıma yaklaştılar hızla.
‘Abim iyi misin boncuğum’ abime kafamı sallarken gülümsedim. Bir yandan da yanaklarıma çıkmış olan ellerini tutarak kucağıma indirdim. Şu an gizlilik aşamasından bu insanların devlete çalıştığını söyleyemeyeceğim için onları abimlerin elinden nasıl kurtarabilirim yalanları düşündüm.
‘Siktir’ diyen Ateşe baktığımda masaya bakıp diğerlerine baktığında dördü derince yutkunmuş abim başta olmak üzere diğerlerine bakmıştı. Bakışlarla öldürmek diye bir eylem olsa yaparlardı buna en sakinleri olan Çınar da dahildi şu an bir tık korktum. Hala yalan bulamamam Savaş hayatıma girdikten sonra yalan söylemek yerine hiçbir şey söylememden kaynaklı formdan düşmemle ilgiliydi herhalde.
’Çay var içer misiniz? Üşümüşsünüzdür.’ Dediğimde neyseki abimin bana sen mal mısın bakışları dönmüş diğerlerini azat etmişti. Geldiğinden beri sessiz ve biraz olsun daha geri planda kalan Mert gelip kafamın arkasına önüne elini tutup çevirerek bakmıştı. Haklıydı tabi çocuk bu yer altı dünyasında yeniydik abimler kadar forsumuz yoktu…
Allah aşkına ne diyorum ben adamlar kafamda bir hasar var mı diye kontrol ediyordu.
’Burda ne olduğunu kim açıklamak ister?’ Abimin sözü diğerlerine olsa da ortamı yumuşatmak amaçlı parmağımı öğrenci gibi yukarı kaldırdım söz almak için abim bana kızgın gözlerle baksa da umrumda olmadı…
’Şimdi abicim şöyle ki’ artık doğaçlama bir şey uydururum edasıyla başladığım cümlede daha yalan kısmına gelemeden abimin elini havaya kaldırıp beni kesmesiyle başlamadan bitti saygısızca dndj gerçekten sanırım kafam güzel olmuştu sakinleştiriciden…
’Size sordum’ dediğinde karşıdaki dörtlüden Sibel az önceki tavrının aksine başını dikerek abime baktığında dudaklarım hayranlıkla büküldü bak sen öğretmen hanıma…
’Müdür bize bu konuda kızamazsın. Başka çare olmadığını sen de biliyorsun’
Zaman durdu herkes durdu her şey durdu sansam da sadece benim beynim durmuştu. Kafam güzeldi yanlış duyuyordum kafamda kurma işini abartmıştım bunlar benim bilinçaltında abimlerin olmasını çıkmasını istediğim senaryolardan biriydi ya da sakinleştirici sonrası hala uyuyamamış ve bir rüyadaydım kesinlikle öyleydim.
Burnumdan derin bir nefes alırken kafamı sağa sola salladım kendime gelmek için. Zaten ağrıyan boynumun acısı abimin yanımdan yükselen yıllardır aynı kokan parfümüyle karışık temiz kokusunu duyunca gözlerim büyüdü ellerim titrerken dudağımı ısırmaya başladım hayır rüya değildi ama nasıl…
Eş zamanlı tüm sesler kesilmiş miydi yoksa benim dış dünyayla iletişimim mi kesildi anlamadım. Büyük bir el ensemi ovarken biri ellerimi okşuyordu ama hiçbir ses yoktu duyamıyordum…
Tekrar derin bir nefes alıp yerimden kalktım. Odadan çıktığımda bir kaç deneme sonucu doğru yeri bulduğumda banyoda enseme yüzüme akan soğuk suyla kendime gelmeyi amaçladım.
Banyoda ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama salona döndüğümde sadece abimler vardı. Galiba ben kendime gelene kadar diğerleri çıkmıştı.
Derin bir nefes alıp koltuğa oturduğumda yan tarafa bırakılan telefona baktığımda bir sürü bildirim görsem de beynim okuduğum hiçbir şeyi algılamadı.
Tam abimler ağzını açıcağı zaman telefonun çalmasıyla bana ekranı çevirince gülesim geldi ‘Boncuğun Savaş’ arıyor…
İsmini görmem bile tebessüm edince beni arayıp ulaşamadığı için düşen cevapsız çağrıları beynim bir anda algıladı. Abimlerin benim için ne yalan uydurduğunu bilmediğim için abime kafa salladığımda odadan çıktı. Bir yalan uydurduklarını söylemeseler de Savaş’ın ortalığı bir araya katmamasından anladım.
Zaman kavramım olmadığı için ne kadar süre boş boş halıyı izlediğim bilmediğimi abimin sesi bozdu.
‘Savaş kafeye çağırıyor seni biriyle tanıştırıcaklarmış.’ Demesiyle yerimden kalktım abimlerin mevzusu ayak üstü konuşup halledebileceğimiz bir durum değildi. Bana söylememelerini gizlilik anlamında düşündüğüm için kırılmasam da kafamda çok fazla soru işareti vardı. Ama bir yandan da bu kirli dünyaya devlet için girdiklerinden omuzlarımdan bir yük de kalkmıştı.
Beraber arabaya bindiğimizde tekrar gelen baş ağrısıyla eve gidene kadar biraz kendime gelmek amaçlı gözlerimi kapattım.
*
*
*
Eve gelmiş kısa bir duştan sonra kot jilemi uygun bir bluzle kombinleyip hazırlanınca abimlerle yine hiç o konuya girmeden kafeye geldik. Abimlerin bir tık tedirgin olması içten içe beni güldürürken dışımdan taviz vermeden ve abimlerin de bizi mecburen rahat bırakması sonucu Savaş’a sırnaştım.
’Kiminle tanıştırıcaksın beni aslan yelesi saçlım.’ Dediğimde Savaş bana nolur sus bakışları atsa da onu da umursamadım çünkü onunla böyle eğlenmek modumu yükseltti.
‘Yavrum iki dakika rahat dur bir.’ Dediğinde saçıyla oynadığım elimi tutup kendi bacağının üzerine koydu. Ben hala merakla kimin geldiğini söylemesi için kıvranırken o bundan zevk alıyordu.
Savaştan ekmek çıkmayacağını anlayınca yanımda manitasıyla karşılıklı cilveleşen Bilgeye döndüm. Beni fark etmeden hala Saite cilve peşinde olan arkadaşımın kolunu dürtünce iki kişilik dünyasından kopup bana göz devirdi.
’İyice boşladın beni haberin olsun alınıyorum ikizim.’ Dediğimde hemen yelkenleri suya indirip sarı kafasını omzuma yatırıp iki eliyle kolumu sardı.
’Özür dilerim dalmışım. Abim bu ara özel gününde galiba nefes aldırmıyor kuzum. Buluşacağımızı anladığı an elinden geleni yapıyor.’ Dediğinde normalde olsa belki keyiflenirdim ama benim de ondan aşağı kalır yanım olmadığı için üzülmeyi seçtim.
’Neyse buluşmadan sonra konuşuruz sizde kalırım bugün bayadır ikili takılmadık.’ Dediğimde hevesle başını sallayınca yanağımdan öpmemle arkaya çekilip Savaşın göğsüne sırtımın gelmesi bir oldu.
‘Güzelim kaç yıllık kardeşimle düşman ediceksin beni en sonunda.’ Dediğinde bu yalancı sitemine karşın etrafı kolaçan edip çenesinden öptüm. Mümkün olduğunca kabul ettiğim durum yüzünden Savaşa çekeceğim vicdan azabı öncesi her fırsatı değerlendirmekti amacım. Ama o sonranın konusuydu.
’Geldiler uzun zamandır tanışmak istiyorduk Ali abimi tekrar hayata döndüren kadınla.’ Dediğinde gözlerim açık Savaşa baktığımda çenemden itince ağzımın da açıldığını fark ettim ne yalan söyleyim beklemiyordum ama bu duruma çok sevinmiştim. Ali abinin biri yüzünden aşka sırtını dönmesi çok üzücüydü…
Kafamı kaldırıp kızı görmek istedim ama keşke kaldırmasaydım. Çünkü karşımda Ali abinin gülen gözlerle bakıp hevesle elini tutup bizi tanıştırmak istediği kişi bugün tanıştığım Sibelden başkadı değildi…
Bölüm Sonu🎉🎊
Merhaba uzun zaman sonra bir aradayız umarım bölümü seversiniz.
Aslında Sibeli Toprağa yapıcaktım ama nedense ben onu kimseye yar edemiyorum belki ilerde.
Umarım kısa zaman sonra tekrar görüşürüz. Kendinize benim yerime de iyi bakın kocaman öpüyorum Allaha emanetsiniz 💛🎈🌸🫶🏻🥹
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
71.28k Okunma |
4.88k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |