111. Bölüm

U.S 71. BÖLÜM MAPUS

Esma Gül
sidelyacicegi

BEBEKLER KARDEŞİMİN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLUYORDUM YENİ GELEBİLDİM.

NASILSINIZ KELEBEKLER🫀💜🫶🏻

BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 250 OKUNMA 100 OY VE 230 YORUMDUR.

70. VE 71. BÖLÜMLERİN SINIRINI PAZARTESİ GÜNÜNE KADAR DOLDURABİLİRSİNİZ.

LÜTFEN OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN. SİZİ SEVİYORUM AŞKOOLARIM, OYLARDA VE YORUMLARDA BULUŞALIM💜🥰💕♥️🫀🖤

“Şimdi iyi güzel hoşta damat beyimiz bizim kızımızın elini sıcak sudan soğuk suya sokacak mı bilmek isterim?” Abimin sözlerine Tuna’nın bakışları aşırı derecede gözüme komik görünüyordu.

 

“Beni az çok tanırsın Aren, sence böyle bir şey mümkün mü?” Abim koltukta arkasına yaslanarak rahatça oturdu.

 

“Ben anlamam, bizim kızımıza bakabilir misin bilmem lazım gözünle mi bakarsın gönlünle mi bakarsın benim bir abi olarak bilmem lazım?” Rahat olan tavrı Tuna’nın kaşlarını çatmasına sebebp oldu. Gülmemek için kendimi zor tuttum.

 

“Bakar ya bizim oğlan” Murat abi aniden söze girince herkes ona döndü.

 

“Aslan gibidir benim kardeşim” Ardından Biran abi onu desteklemişti.

 

“Tabi bakar, ekmek yerin yedi kat altında olsa kazarak çıkarır.” Hannan anne konuşunca Tuna’nın bakışları yumuşayarak gülümsedi.

 

“Benim bir şey dememe gerek kalmadı bence Aren” Abim sırıtarak baktı.

 

“Ben yine emin olamadım. Cesur abi sen ne düşünüyorsun.” Tuna bir eliyle yüzünü sıvazlarken sabır çektiğine emindim.

 

“Valla bende bilemedim.” Cesur abiye baktığımda bana göz kırpmıştı.

 

“Emekli olunca nereye gideceksiniz Tuna?” Abimin uzun vadedeki sorusuna şaşkınlıkla baktım.

 

“Müsait olursan sana geliriz Aren” Tuna’nın cevabına Karasu kıs kıs güldüğünde kendimi yeniden gülmemek için sıkıyordum.

 

“Biliyorsun ki Sare, Öğretmen, evlenince de mesleğini yapmak ister. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?” Tuna sabırla abime bakıyordu.

 

“Mesleğini yapmak istiyorsa yapar. Buna karışmam.” Abim başını salladı.

 

“Sare, kızım sen ne düşünüyorsun?” Cesur abi bana soru yöneltince az daha evet evet diyecektim. Tuna başını bana çevirdi. Bense Cesur abiye bakıyordum.

 

“Bilmem, abim ne derse o olur.” Tuna şok içinde bana baktı.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Sare niye kızılcık şerbo Nursema gibi boyun büküyor la” Karasu bir anlığına boşluğuna gelerek Ahmet Başçavuşun sözü üstüne anlık olarak yüksek sesle gülmeye başladı. Gözler onlara döndüğünde hepsi arkalarını dönerek kıs kıs gülmeye başlamıştı.

 

“Ahmet, bi sus gözünü seveyim” Karan Asteğmen konuşmuştu.

 

“Yani ne abinin istemesi, sen istiyorsun ya söyle işte, vermesin mi onu mu istiyorsun?” Tuna Yüzbaşı şaşkından ne diyeceğini şaşırmıştı.

 

“Ne yaptın biriktirdin bugünü mü bekledim beni uyuz etmek için?” Tuna Yüzbaşı, Sare’ye soru yöneltirken Sare ve abisi gülmeye başlamıştı.

 

“Baba bir şeyler mi desen?” Yavuz Albay’a seslenmişti.

 

“Yani, Sare kızım, abin ne düşündüğünü soruyor. İstiyorsan ya da istemiyorsan söyle kızım” Yavuz Albay yumuşak tonda sormuştu.

 

“Çıldıracağım ya, ne istememesi, zaten istediği için istemeye geldik.” Bir anlık boş bulunduğu için toparlamaya çalıştı.

SARE LİA SARUHAN

“Yani bilemem sonuçta, abimin de kararı önemli” Tuna anlık olarak bana doğru eğildi.

 

“Sare, güzelim, ben buraya abini mi istemeye geldim. Abinin kararı ne alaka, istiyorum desene” Dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

“Ya Komutanım bir durun, müdahale etmeyin yengeme” Ahmet gülerek konuştu. Tuna ise ters ters baktı.

 

“Sen kimin tarafındasın Ahmet?” Tuna’nın sorusuyla yutkunarak baktı.

 

“Ben erkek tarafıyım da Ömer abim kız tarafıymış” Ahmet anında Ömer’i öne sürmüştü. Ömer ben ne alaka der gibi baktı.

 

“Öyle miymiş?” Tuna’nın bakışlar şimdi Ömer’e kaymıştı.

 

“Öyle öyle, dimi Ömer” Tatlı tatlı gülümsedim.

 

“Aynen aynen, ben kız tarafıyım, öyle kolay evet deme kız” Ömer’in sözüyle Tuna kaşlarını çattı.

 

“Eğitim alanında, sen tamam dedikçe ben devam dediğimde de konuş Ömer” Ömer hızla yutkunarak konuştu.

 

“Kusura bakma Sare, ben artık erkek tarafıyım, yani sende evet de, buraya kadar geldik. Adamı kahveyle boğuyordun az daha şimdi bari merhamet et.” Ona somurtarak baktım. Anında beni satmıştı.

 

“Şimdi uzun lafın kısası bizim oğlan sizin kıza tutulmuş, eee sizin kızın da gönlü bizim oğlan da bunları evlendirelim.” Yavuz Albay bir kez daha konuşarak durumu toparladı.

 

“Valla şakası bir yana Tuna oğlumuza benim kanım kaynadı. Mert, sözünü esirgemeyen bir delikanlı, Aren de isterse benim kızı vermeye gönlüm razı.” Tuna’nın derin bir nefes bıraktığını duydum.

 

“Şakası bir yana Tuna’yı severim. Sare de mutluysa bana da onların mutluluğuna ortak olmak düşer.” Tuna sonunda tamamen rahatlamış gibiydi.

 

Tuna ve ben ayağa kalktık. Yavuz abi yüzükleri çıkardığında herkes bizimle birlikte ayaklanmıştı.

 

“O halde söz yüzüklerimizi takalım.” Yüzükler kurdeleye bağlanmıştı. Birini benim parmağıma diğerini Tuna’nın parmağına takılmıştı. Ardından Cesur abi öne gelip konuşmaya başladı.

 

“Rabbim ikinizide çıktığınız bu yolda birbirinize sıkıca kenetlesin, birbirinizi ne üzün ne kırın, ömür boyu mutluluğunuz daim olsun.” Kurdeleyi kestiğinde biz resmen Tuna ile sözlenmiştik.

 

Evet yanlış duymadınız. Ben Tuna ile sözlendim.

 

Bana ilk başta odun gibi davranan bey, şimdi bana pamuk gibi olmuştu.

 

İkimizde önce büyüklerimizin elini öpüp sarıldık. Daha sonra biz koştura koştura İmre’yle birbirimize sarıldık. Daha sonra ben Karasu’nun yanına gidip onların tebriğini kabul etmiştim.

 

Tebrikleşme bittiğinde abim ciddi bir tavır takınarak konuşmaya başladı.

 

“Şimdi, öncelikle iki tarafa da hayırlı olsun. Söz yaptık, aslında niyetimiz isteme söz nişan bir yapmaktı. Tuna’yla da bu durumu konuşmuştuk. Ama Sare, nişanı ayrı yapmak istedi. Biz de yine istişare ettik. Bizim durum biraz sıkıntılı o yüzden nişanı yakın bir tarihte yapalım diyorum. En azından bu işin adın kesin bir şekilde konulmuş olsun. Düğün içinde artık kendileri uzatmak isterlerse neye karar verirlerse ona göre hep birlikte hareket ederiz. Zaten Tuna’nın durumdan haberi var.” Babamın sorun çıkarmaması adına abim önlem alıyordu. Artık bana karışamayacağını ve niyetimin ciddi olduğunu anlaması gerekiyordu.

 

“Biz, Sare ile 2 hafta sonra cumartesi diye kararlaştırdık. Herkese de uygunsa.” Tuna konuşmaya başladığında Yavuz abi ve Cesur abi başlarını sallamıştı.

 

“Gençler neye karar verdiyse biz ona uyarız. Yine İstanbulda olacak sanırım nişan?” Yavuz abi konuşmuştu.

 

“Evet öyle olacak, tabi sizede uygunsa?” Cesur abi konuşmuştu.

 

“O zaman 2 hafta sonra görüşürüz mü diyelim?” Yavuz abi gülümseyerek sormuştu.

 

“Hayırlı uğurlu olsun.” Heyecandan ne diyeceğimi bilemiyordum. Tuna’ya başımı çevirdiğimde bana gülümsüyordu.

 

“Bana kızmadın değil mi?” Anlamsız bakışlarını bana yöneltti. Herkes kendi içinde sohbete başlamıştı.

 

“Ne için?” Sesindeki şaşkınlığı görebiliyordum.

 

“Nişanı 2 hafta sonraya ertelediğim için?” Tuna gülümseyerek bana baktı.

 

“Sen ne istersen benim gönlüm ona razı olur. Sakın içinde ukte bırakma, nasıl istiyorsan öyle olsun.” Ona sarılasım gelmişti. Ama ortam müsait değildi.

 

Herkes sohbete dalmıştı. Köye ilk kez geldiğimde bu manzarayı hayal etmek mümkün değildi. Şimdi ise evleniyordum. Buna çok mutlu olmuştum. Tabiki sevdiğim adamla evlendiğim için mutluyum.

ŞIRNAK

ÇAKIRDERE KÖYÜ ÇAKIRCAM İLKOKULU

“Öğetmenim” Başımı tatlı tatlı seslenen öğrencime çevirdim.

 

“Söyle bebeğim” Öğrencim umutla konuşmaya başladı.

 

“Hani siz derste bize vücudumuzu anlattınız ya, özel bölgeler dediniz.” Başımı sallayarak öğrencimi dinledim.

 

“Yasaklı bölgeler var ya hani” Bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi.

 

“Evet bebeğim öyle dedim.” Onu dinlemeye çalışırken sabırsızlandığımı fark ettim.

 

“Öğetmenim amcam buraların yasaklı olduğunu bilmiyor mu?” Kan beynime sıçramıştı. Olduğum yerde kalakaldım. Bir an ne dediğini idrak edemeden. Öylece gözlerimi kırpıştırarak öğrencime baktım.

 

“An…..lamadım ne?” Konuşamamıştım.

 

“Amcam hep yasaklı bölgelere dokunuyor. Öğetmenim yasaklı dedi dedim. O çok biliyor dedi.” Sinirden başıma ağrı girmişti. O tanıdık his hücrelerimin her birini yakmaya başladığında, Sirel içimde hiddetle kükredi. Onu durdurmak çok zordu. Ayakta kalamayınca oturmak zorunda kaldım. O tanıdık mide bulantısı hissi beni mahfetti. Bu histen nefret ediyordum. Vücudum karıncalanmaya başladığında, kontrolümü kaybedecek gibiydim. Tüm hisler beynimi uyuşturdu ve ben nefret dolu bir hisle gözlerimi kapatıp açtım.

 

“Amcan nerede?” Öğrencim bu soruyu ve verdiğim tepkiyi beklemediğinden hafif irkildi.

 

“Amcam bizim alt sokağımızda oturuyor öğetmenim.” Çocuk bir şey anlamadığından ayaklarını sallayıp gülümsedi. O an gözlerime kendi çocukluğum geldi. O kadar masumdum ki hiçbir hareketin yanlış olduğunu bunun doğru olmadığını idrak edemiyordum. Şimdi bana öyle gülümsüyordu ki amcasının yaptığı o iğrenç şeyden haberi dahi yoktu. İşte o an içimde bir öfke patlaması hissettim. Bu Sirel’den değildi. Benim öfkemdi.

 

“Elimi tutar mısın? Beni amcana götür.” Öğrencim hiçbir şey anlamadığı için güle oynaya elimi tuttu.

 

“Kimse sınıftan ayrılmayacak tamam mı?” Hepsi onaylayan sesler çıkarmıştı. Öğrencimle birlikte okuldan çıktım.

 

“Merhaba öğrencilerim okulda onlara dışarı çıkmamalarını söyledim. Onlara göz kulak olur musunuz?” Asker başını sallayarak gülümsedi. Ardından hızla öğrencimin dediği yere yöneldim.

 

“Yenge amcam nerde?” Öğrencimin yengesi garip garip bakıp soru yöneltti.

 

“Kahve de ne oldu?” Hiçbir cevap vermeyi beklemeden hızla o yöne yöneldim.

 

Kahvehanenin önüne geldiğimde içeriye nefretle baktım. Hepsi midemi bulandırıyordu.

 

“Amcam hangisi güzelim?” Öğrencimin parmakla işaret ettiği yere yöneldim.

 

“Sen burada beni bekle tamam mı?” Arkamı dönüp konuştuğumda bana gülümsedi.

 

“Ooo Öğretmen hanım gelmiş, hayırdır hangi rüzgar attı seni?” Azer’in yüzüne tükürür gibi baktım. Ardından öğrencimin gösterdiği adama ilerledim. Kağıt oynuyordu. Masadaki örtüyü bir anda çektiğimde çaylar ve kağıtlar yere düşmüştü. Adamlar bana şaşkınlıkla baktı.

 

“Ne yapıyorsun lan sen!” Öğrencimin amcası sinirle ayağa kalkmıştı.

 

“Haysiyetsiz bir adamın oyununu mu bozdum?” Gülerek dalga geçmiştim. Sirel çıkmak için beni zorluyordu.

 

“Sen kimsin lan, hayırdır?” Önümdeki sandalyeyi tekmelediğimde adam şaşkınlıkla baktı.

 

“Dışarıdaki öğrencimin öğretmeniyim” Adam gözlerini camdan öğrencime çevirdiğinde yutkunarak baktı.

 

“Öğrencilerime kimsenin dokunamayacağı yasaklı bölgeleri anlattım. Ve sen onlara rahatlıkla dokunuyormuşsun, seni uyarmış öğretmenim bunun yanlış olduğunu söyledi demiş, sen benim çok bildiğimi iddia etmişsin, bende bildiklerimi sanada aktarmak istedim.” Adam hiddetle üzerime yürüdüğünde geri çekilmedim. Kahvehanede şaşkınlık nidaları atılıyordu.

 

“Ulan iftira atma seni buraya gömerim.” Kendimden beklenmedik bir şekilde kahkaha attım.

 

“Küçücük bir çocuğu istismar edip sonra da iftira diye inkar edemezsin. Daha aklı ermeyen bir çocuk senin hakkında, niye amcam yasaklı bölgelerime dokunuyor desin!” Sesim tüm kahvehanede yankılanmıştı. Adam öfkeden kıpkırmızıydı. Ters ters öğrencime baktığında, öğrencim korkarak gözlerini elleriyle kapadı. Gizlendiğini ve onu kimsenin göremediğini sanıyordu. Bende öyleydim.

 

“Bana bak kadın, canımı sıkma bas git. Belanı benden bulma!” Elini bana kaldırıp iteklediğinde bileğinden tutup kolunu hızla arkaya doğru kıvırdım. Acıyoa yana doğru eğilirken geriye doğru itip karnına tekme savurdum. Adam dengesini sağlayamadığı için belini masaya vurarak geriye doğru düştü. Ardından öfkeyle ayağa kalkıp bana yaklaştı.

 

“Ulan yollu, geldin köyü birbirine kattın, şimdi sıra bana mı geldi!” Üzerime yürüdü.

 

“Öğetmenim” Bir anlık boşlukla öğrencime bakınca yüzüme sert bir tokat yemiştim. Geriye savrulduğumda masaya tutunarak düşmemi engelledim. Başım dönmeye başlamıştı. Çünkü Sirel bundan hoşlanmadı. Uzunca zamandır onu baskıladığım için öfkesi çok büyüktü. Gözlerim yavaşça kapandığında görüşüm bulanıklaştı.

SİREL

En sevdiğim bir şey varsa da bedenime zarar verildikten sonra uğratacağım zararlardı. Çünkü işte o zaman büyük bir öfkeye sahip oluyordum. Başımı çevirdiğimde adam sırıtarak bana bakıyordu. Bense bir anda kahkaha atmaya başladım.

 

“Bebeğim, hemen annenin yanına git.” Camdan Sare’nin öğrencisine seslendim. Tanık olacağı şeyler travma yaratabilirdi.

 

“Öğetmenim” Korkuyla bana baktı. Kendi çocukluğumu görmeye başladım.

 

“Annenin yanına git canım” Koşarak aşağıya doğru gitti.

 

“Şimdi, nerede kalmıştık beyler, beni özlediğinizi varsayıyorum. Şu sıralar evlilikle meşguldüm. Size vakit ayıramadım kusura bakmadınız değil mi?” Masaya oturup bir süre onlara baktım.

 

“Şimdi, ben en çok neyi sevmiyorum biliyor musunuz? Erkeklerin kendilerini bir halt sanmasını, mesela sen bana şuan sırıtıyorsun ya, birazdan seni mahfettiğimde anlayacaksın ne demek istediğimi” Gülüyordum. Hepsi bana delirmişim gibi bakıyordu.

 

“Bas git belanı bende arama!” Gülerek masadan kalktım. Üzerimdeki blazer ceketi masaya koyarak beyaz gömleğimin kollarını sıyırmaya başladım. Hepsinin gözleri üzerimdeydi. Ellerim sandalyenin üzerinde gezindi. Ardından hızla kavrayıp adama doğru savurdum. Sandalye beklemediği bir anda karnına vurduğunda sandalyeyi bir kenara bırakıp adamın yakasından kavradım. Ardından şoku atlatamadan onu kahvehanenin çıkışına doğru fırlattım. Sendelerken arkadan beline doğru tekmemi savurdum. Yere düşmüştü. Hepsi şok içinde izlerken ayırmaya gerek duymamışlardı. Adam yerde kıvranıyordu ayağımı ensesine bastırdım.

 

“Bir çocuk, sadece çocuktur. Onun başını bile ondan izinsiz okşayamazsın, sen nasıl, bir çocuğun özel bölgesini kendine tatmin aracı olarak kullanırsın!” Başını bastırdığım için ayağımın altında çırpınıyordu. Öfkem dinmek bilmiyordu.

 

“Senin gibi soysuzlarda hep aileden çıkar!” Acı içinde kıvranırken ters çevirip yakalarından tuttum.

 

“Senin bunu alan midene tüküreyim!” Adam dehşet içinde bana bakıyordu. Yakasından tutup kaldırmaya çalıştım. Kalkmayınca ayağımı karnına bastırdım.

 

“Ayağa kalk!” Emrimle korku içinde iki büklüm oldu. Yeniden yakalarından tutup öne doğru savurduğumda sendeleyerek ilerlemeye başladı. Tamamen dışarıya çıktığımızda yüzüne yumruk atarak yere düşmesine neden oldum.

 

“Ahali, siz seversiniz böyle izlemeyi, gelin izleyin!” Sesime köylüler etrafımda toplanmaya başlamıştı.

 

“Bu soysuz, kendi yeğenini istismar ediyormuş!” Sesim çocukluğumda haykırmak istediğim kadar gür çıkıyordu.

 

“Soyun!” Adam dehşet içinde toplaşmaya başlayan kalabalığa ve bana baktı.

 

“Soyunmazsan seni mahvederim!” Ayağımı boğazına dayadım. Köylü manzarayı ayıplayarak izliyordu.

 

“Kız ben dayak yerken niye ayıplamadın.” Kadına doğru konuşunca bir adım çekildi.

 

“Şimdi, bakın bu ucubeye, kendini tatmin etmek için küçücük bir çocuğu kullandı. Hemde ne için bunun için” Ayakta süklüm büklüm duran adamın malum bölgesine sertçe ama gerçekten sertçe bir tekme savurduğumda adam inleyerek kendisini yere atmıştı. Ardından yeniden vurdum. Yeniden, yeniden, yeniden, çocukluğumun acısını çıkartır gibi yeniden ve yeniden vurdum.

 

“Bana bak, gözlerime bak, senin gibi adi pislikler yüzünden kaç çocuk yaptığınız iğrençliği saklamanız uğruna nehir kenarlarına bırakılıyor biliyor musun? O kirli ellerinizi artık şu çocukların üzerinden çekin!” Yüzüne sertçe yumruk atmıştım.

 

“Çekil, çekil” Askerler kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu.

 

“Ne yapıyorsunuz Sare hanım?” Asker şok içinde bana ve yerdeki adama baktı.

 

“Bu pislik, öğrencimi istismar etmiş bende gerekeni yaptım.” Asker şok içinde bana baktı.

 

“Bize niye gelip söylemediniz? Kendi başınıza iş yapıyorsunuz?” Sare olsa şuan ne derdi bilmiyorum ama şuan bu lafları çekecek kafaya sahip değildim.

 

“Kendi işimi kendim görmeyi seviyorum.” Komutan şok içinde kaldı.

 

“Tuğrul, al şunu yerden, Jandarma karakoluna götürün. Sare hanım sizde bizimle geliyorsunuz.” Üzgünüm Sare, sanırım bundan sonraki ömrümüzü cezaevinde geçireceğiz. En kötü firar ederiz.

2 SAAT SONRA

SARE LİA SARUHAN

“En azından sözlümü arayayım, benim sözlüm Yüzbaşı Tuna Kızılhan, haberi olsun rica ediyorum.” Asker bıkkın bir halde bana bakıyordu. 2 saattir dil döküyordum. Karakoldaydım.

 

“Hanımefendi, biraz sabredin.” 1 saat öncede aynısını demişti.

 

“Kerem, arasın” Sanırım Komutanıydı. Umutla ona baktım.

 

“Buyurun” Telefonu alıp hemen Tuna’nın numarasınu tuşladım. Aradım aradım açmadı.

 

“Siz gerçekten Tuna Yüzbaşı’nın sözlüsü olduğunuza emin misiniz?” Asker neden bilmiyorum ama bana bir türlü inanmıyordu.

 

“Ya size niye yalan söyleyeyim?” Tekrar aradım. Eğer açarsa gerçekten dünyanın tribini atacaktım.

 

“Bakın bizi oyalamayın, alabilir miyim telefonu?” Korkuyla hızla yeniden aradım. Bu seferki biraz çaldıktan sonra açılmıştı.

 

“Alo, buyrun kimsiniz?” Nefes nefese kalmış gibi bir sesi vardı.

 

“Tuna” Sesim yavru kedi gibi çıktı.

 

“Sare, ne oldu bu hat kimin?” Başıma gelenlerden sonra vereceği tepkiyi düşünmek istemiyordum. 1 hafta sonra nişanımız varken içeriye giremezdim.

 

“Tuna çok kötü bir şey oldu.” Sesim bu sefer ağlamaklı çıkmıştı.

 

“Ne oldu Sare, sen neredesin?” Yutkundum. Ardından konuşmaya başladım.

 

“Ben merkezdeki Jandarma karakolundayım.” Tuna bir süre sessiz kaldı. Ardından hızla konuştu.

 

“Niye karakoldasın? Senin karakolda ne işin var Sare?” Nefes alışverişleri hızlanmıştı.

 

“Çok uzun bir konu, 2 saattir seni aramak için ikna etmeye çalıştım. Yanıma gelir misin?” Tuna’nın hızlı hızlı yürüdüğünü hissediyordum.

 

“Sare, şu telefonu yanında kim varsa ona ver.” Sabır çektiğine emindim.

 

“Kendisi Yüzbaşı, Karasu timinin Komutanı da, Yüzbaşı olan sözlüm sizinle konuşmak istiyormuş, Yavuz Albay’ın da gelini sayılıyorum yani, ben onun gelini olacağım da” Korkudan saçmalarken asker ağzını açmış şok içinde dediklerimi dinliyordu.

 

“Yüzbaşı olan sözlüm konuşmak istiyor da telefonu alır mısınız? Yavuz Albay’ın da gelini olacağım.” Telefonu ısrarla askere uzattım. Tuna konuşunca anlık olarak telefonu kulağıma götürdüm.

 

“Sare, anladım yavrum, ben Yüzbaşıyım da telefonu artık verir misin? Tekrarlamandan kıdem atlayıp Binbaşı olacağım yoksa.” Telefonu istemeye istemeye askere uzattım.

 

“Buyrun?” Askerin ses tonu istemsizce ürkütmüştü.

 

“İyi çalışmalar nasılsınız? Ben Yüzbaşı Tuna Kızılhan, nasıl gidiyor?” Asker yumuşak bir ifadeye büründü.

 

“Sağ olun Komutanın iyiyim siz nasılsınız?” Gerçekten halin hatrın sırası mıydı? Burasa içeri girecektim.

 

“Benim sözlüm yanınızdaymış, durum nedir öğrenebilir miyim?” Tuna’nın ne dediğini aşırı merak ediyordum.

 

“Sözlünüz bir adamı sokak ortasında darp etmekten burada” Yuh abart yani ne yaptım sanki?

 

“Ne adamı ya, anladım geliyorum.” Kısa bir süre sonra telefon kesilmişti.

 

“Ne dedi?” Merakla sordum.

 

“Allahım sabır Yarabbim” Askere ters ters baktım.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Beyler siz ara verin, ben karakola gidip geleceğim.” Karasu şaşkınlıkla baktı.

 

“Ne karakolu ne oldu?” Soruyu Ömer sormuştu.

 

“Sare’yi merkezdeki Karakola götürmüşler, birini mi darp etmiş ne gidip öğreneyim.” Ahmet Başçavuş oturduğu yerden kahkaha atarak Tuna Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Vallahi bu kız bela mıknatısı” Ahmet Başçavuş gülerken anlık olarak Tuna Yüzbaşı’yla göz göze gelince kendisini toparlayarak boğazını temizledi.

 

“İyi bende geleyim, bizim ninja gene uslu durmamış.” Ömer Üsteğmen 32 diş sırıtıyordu. Tuna Yüzbaşı ise sabır çekerek yukarıya baktı.

 

“Tuna, eğitim bitti mi?” Tuna Yüzbaşı ve Ömer Üsteğmen kendilerine doğru gelen Yavuz Albay’a selam verdiler.

 

“Bitmedi Komutanım, ama Sare’yi karakola almışlar, gidip ne olduğunu öğrenmem gerek.” Yavuz Albay şok içinde Tuna Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Ne karakolu ne olmuş?” Şaşkınlıkla sormuştu.

 

“Bende onu öğreneceğim Komutanım” Yavuz Albay başını salladı.

 

“Tamam ben Necmi’yi arayıp öğrenirim. Bir durum olursa ara” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak Ömer Üsteğmen ile birlikte ilerlemişti.

SARE LİA SARUHAN

Beklemekten 10 yaş yaşlanmıştım. Asker durmadan ters ters bakıp sabır çekiyordu. Sanki uzaylı boğazladık?

 

“Adam çocuğu istismar etmiş teşekkür mü edelim?” Asker yeniden sabır çekerek bana baktı.

 

“Biz ne güne duruyoruz?” Sizin gelmeniz en az 2 saati bulurdu diyemedim.

 

“Ben başta dövmeyecektim. Yüzüme tokat attı ne yapabilirim?” Asker şaşkınlıkla baktı.

 

“Adamın münasip bölgesine yapmışsın yapacağını zaten, adam hastanede kıvranıyor.” Neredeyse gülecektim.

 

“Beter olsun. Hadım edilmesi lazım zaten” Asker duymadığım pişmanlığa şaşkınlıkla baktı.

 

Hiçbir şey demeden sadece bekledi. Bense dua ediyordum. Acaba Tuna yerine Yavuz Albay’ı mı arasaydım?”

 

“Sare Lia Saruhan için gelmiştim. Buraya yönlendiler ama” Tuna’nın sesini duymamla kapıya fırladım.

 

“Tuna” Sesim kısık çıkmıştı. Kapıdan içeriye girdiğinde önce yüzüme sonra askere baktı. Kaşlarını çatarak yeniden bana baktı.

 

“Ne oldu yüzüne?” Aynaya bakamadığım için bende bilmiyordum.

 

“Adam vurdu.” Çene kasları kasılınca daha fazla göz teması kuramadım.

 

“Durum nedir?” Sert çehresini bu sefer askere yöneltmişti.

 

“Sare Öğretmen, öğrencilerinden birinin istismara uğradığını söylüyor. Çocuğun amcasının bulunduğu kahvehaneyi basıp adamla konuşuyor. Daha sonra ikili münakaşaya girip Sare hanıma tokat attıktan sonrası malum adam hastanede, adamı soyup darp etmiş.” Tuna ve Ömer şaşkınlıkla bana bakmıştı. Sanki adam öldürdük.

 

“Sen elin adamını ne diye soyuyorsun?” Tek takıldığı nokta gerçekten bu muydu?

 

“Buna verebilecek bir cevabım yok ama haketti. Hayır sizin onu tutuklamanız gerek. Beni değil.” İsyan edercesine askere baktım.

 

“Hanımefendi adam hastanede tedavi görüyor nasıl tutuklayalım?” Tuna, askerin bana sesini yükseltmesine kaşlarını çattı.

 

“Sesini yükseltmene gerek yok asker, durumu çözeriz.” Tuna’nın sözüyle bir şey dememişti.

 

“Bize biraz müsade eder misin?” Asker başını sallayarak odadan çıktığında Tuna bana baktı.

 

“Sen elin adamın ne diye köyün ortasında soyuyorsun?” Gerçekten şuanda buna mı takılmıştı?

 

“Ben yapmadım. Tamam haketti ama ben yapmadım.” Askere Sirel yaptı diyememiştim. Ama Tuna ve Ömer konuya hakimdi.

 

“Ben yapmadım ya, ayrıca ne diye bana haber vermiyorsun?” Sinirle ona baktım.

 

“Ne yapayım, öğrencim öyle deyince sinirlendim gittim bastım. Ben nereden bileyim böyle olacağını.” Tuna gerginlikle elini saçından geçirdi.

 

“İyi, öğrencinin ailesi alehine konuşursa içerde yaparız nişanımızı” Öfkeyle ona baktım. Sinirden ağlama huyumdan nefret ediyordum.

 

“Hiçbir şey hakkında bir bilgin yok.” Dilimin ucuna gelen her şeyi yuttum. Çünkü bunu Tuna’nın öğrenmesini istemiyordum.

 

“Ayrıca ben yapmadım. Sirel yaptı.” Tuna hiçbir şey söylemedi.

 

“Burada bekle durum ne kadar kötü öğrenip geleceğim. Hiç kimseye hiçbir şey hakkında konuşma.” Başımı salladım.

 

“Ben bir hastane ziyaretinde bulunayım.” Tuna, Ömer’e başını sallamıştı.

 

“Tuna, beni tutuklarlar mı?” Ağlamaklı çıkan sesimle bakıyordum.

 

“Yeminle belayı nasıl çekiyorsun anlamıyorum. Sadece beni bekle, kimseyle konuşma.” Tuna odadan çıkmıştı.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Buyurun oturun.” Sare’nin öğrencisi ve ailesi Komutanın önündelerdi. Komutan dikkatle onlara bakıyordu.

 

“Canım, seninle oyun oynayalım mı?” Pedegog çocuğa doğru eğilip konuşmuştu.

 

“Öğetmenim nerede?” Çocuk korkuyla sormuştu.

 

“Öğetmenim suçsuz, onun bir suçu yok. Beni korumak istedi.” Çocuk başını hüzünle aşağıya eğdi.

 

“Seninle biraz konuşalım. Daha sonra öğretmenini görürüz olur mu?” Çocuk başını sallayarak pedegog’un elini tuttu.

 

“Sizin bu durumdan haberiniz var mı?” Kadın tutamadığı gözyaşlarını bir anda salmıştı.

 

“Nasıl olsun Komutanım, insan akrabası diye konduramıyor. Ama Sare Öğretmen, hakikatli insandır. Sağ olsun çocuğuma çok iyi sahip çıkmış, ben farkedemedim.” Kadın dizini döve döve ağlıyordu.

 

“Benim kardeşim yapmaz öyle şey, abuk subuk şeyler uydurma.” Adam kardeşini savunurken karısına ters ters bakıyordu.

 

“Yapmasa, çocuk niye öğretmenine öyle desin?” Kadın sinirlenmişti.

 

“Sana dedim göndermeyelim okula dedim. Sen dinlemedin, aklını boyamış küçücük çocuğun.” Komutan gerginlikle adama baktı.

 

“Bunun okulla bir alakası yok. Türkiye’de kaç çocuk o benim kardeşim denilen adamların istismarına maruz kalıyor biliyor musun? Öğretmen hanım doğrusunu yapmış, tek yanlışı ileriye gitmesiydi.” Komutanın sözleri adamı daha çok sinirlenmişti.

 

“Benim kardeşim yapmaz Komutan, delirtme adamı!” Adam hiddetlenmişti.

 

“Çocuğunun pedegog’a diyeceği sözlerle birlikte çıkacak olan hastane sonuçları seni doğrulamazsa o zaman görüşürüz.” Adam çekinerek Komutana bakmıştı.

                             🪖

“Yaptığı doğru değil, ama ortada bir istismar var. Bunu görmezden gelemeyiz.” Tuna Yüzbaşı sert çehresiyle kendisiyle aynı konumda olan Ruhat Yüzbaşı ile konuşuyordu.

 

“Zaten çocuk öğretmenini doğruladı. Tek beklememiz gereken hastane sonuçları, ama sözlünde koca adamı nasıl devirmiş anlayamadım.” Tuna Yüzbaşı normalde olsa buna gülerdi. Şuanda gelemeyecek kadar gergindi.

 

“Şu durum hallolsun da alıp gideyim.” Ruhat Komutan yeniden konuştu.

 

“Hastane sonuçlarından sonra kesin bir şey söyleyeceğim. Ama şu durumda elimden bir şey gelmez. Bu gece misafirimiz olsun.” Tuna Yüzbaşı gerginlikle başını salladı.

SARE LİA SARUHAN

Beni aldıkları yer çok soğuktu. Üşüdüğüm için kollarımı ovalıyordum. Bundan sonra ne olacağına dair bir bilgim yoktu. Keşke bir babam olsaydı. Ve benim yanımda olsaydı. Evet bir babam vardı. Ama şuan bu durumu öğrense muhtemelen beni içerde tutmak için elinden geleni yapardı. Kapı açılış sesini duyunca hızla parmaklıklara yürüdüm. Tuna geliyordu.

 

“Tuna çıkarmaya geldin değil mi?” Umutla ona bakıyordum.

 

“Kesin bir sonuç için hastane sonuçlarını bekleyeceğiz.” Hüzünle ona baktım.

 

“Güzelim sen niye kafana göre hareket ediyorsun? Hadi adamı dövdün, bir şey olsa tek başına onca adamın yanına niye gidiyorsun?” Gözlerim artık dayanamadan yaşlar akıtmaya başladı.

 

“Bir şey olmayacak. Öğrencin doğrulamış, anneside şikayetçi oldu. Babası kardeşi diye inanmıyor. Pedegog’un söylediklerine göre çocuk istismara uğruyormuş, tutukluluk olmaması için uğraşıyorum.” Gözlerimi silerek ona baktım.

 

“O pisliğin yaşamaya hakkı bile yok. Tuna lütfen beni burada bırakma, burası çok soğuk.” Tuna yanaklarımı okşayarak kendisine doğru çekti. Alnımı öpmüştü. Üzerindeki ceketi çıkararak, Sare’nin gömleğinin üzerine bıraktı.

 

“Halledeceğim, sıkma canını” Başımı sallayarak gözlerimi sildim.

                             🪖

“Hepsi iftira bunların hepsi, kocama iftira atıyor yollu.” Ömer Üsteğmen hasta odasının kapısındaydı. Aralık olan kapıyı tıklayarak içeriye girdi.

 

“Selamun aleyküm” Kadın ve adam şaşkınlıkla baktı.

 

“Azur sen tanıyor musun bu beyi?” Kadın kocasına seslenmişti.

 

“Tanır tanır, hem de yakından tanır, değil mi Azur?” Ömer Üsteğmen sırıtarak bakıyordu.

 

“Duydum ki haysiyetsizlik yapmışsın.” Azur korkuyla yutkundu.

 

“Şikayetçiyim o kızdan, beni ne hale getirdi.” Ömer Üsteğmen biraz daha yaklaşarak Azur’un omzunu tuttu.

 

“Ulan sen küçücük el kadar çocuğa dokunmaktan utanma, seni bu hale soktuğu için bir de Öğretmenden şikayetçiyim de, ohh ne ala memleket, eee memlekette adalet olmazsa, senin gibilerininde borusu çok öter.” Omzunu sıkarak konuşuyordu. Adam acıyla yerinde kıvrandı.

 

“Şimdi ne yapıyorsun biliyor musun? Öğretmenden şikayetçi olmak gibi saçma sapan bir şey yapmıyorsun.” Adam korkuyla ve acıyla konuştu.

 

“Asla” Ömer Üsteğmen yeniden uyguladığı baskıyla konuştu.

 

“O halde seni dağa çıkartırıp, orada kafana sıkarım. Vatan hainiydi derim. Geberip gidersin.” Adam şok içinde kalakalmıştı.

 

“Tamam tamam, bırak beni, tamam” Ömer Üsteğmen ellerini çırparak masada duran peçeteye sildi. Blöf atmıştı ve bu blöfüde güzelce yedirmişti.

 

“Zaten şikayetçi olup olmaman bir halta yaramaz da, ben öyle şov olsun diye buraya geleyim dedim. Çocuk senin yaptığın haysiyetsizliği söyledi. Annesi de senden şikayetçi, inşallah soyun sopun kurur da bir daha hiçbir çocuğa el süremezsin.” Ömer Üsteğmen odadan çıktığında kadın ve adam korkudan nutku tutulmuş bir haldeydi.

                             🪖

“Durum nedir Necmi? Gelinim niye hala tutuluyor?” Yavuz Albay sert sesiyle söze girmişti.

 

“Hastane sonuçlarını bekliyoruz.” Yavuz Albay sert çehresini Necmi Binbaşı’ya odakladı.

 

“Öğrencisi doğrulamış, annesi amcasından şikayetçi olmuş, bir de adamı istismar uyguladığı için tebrik mi edelim.” Binbaşı Necmi yutkunarak baktı.

 

“Komutanım, prosedürü uygulamam gerekiyor.” Yavuz Albay yeniden sert sesiyle söze girdi.

 

“Prosedürü bilmiyor değiliz Necmi, benim gelinim bugün çıkacak.” Yavuz Albay’a bir şey diyemeden içeriye giren asker söz istemişti.

 

“Komutanım, hastaneden geliyoruz. Azur şikayetini geri çekmiş.” Binbaşı Necmi başıyla onaylamıştı.

 

“Bir de soysuz şikayet mi etmiş” Yavuz Albay’ın sert sesi ortamdaki kasvetli havayı daha da arttırdı.

 

“Kızımı gönderin.” Ayaklanarak kapıya doğru ilerledi.

 

“Komutanım, Ömer Üsteğmen halletmiş.” Koridorda ilerlerken Yavuz Albay yanındaki askerini dinliyordu.

 

“Ömer’e hangi işi verdim de halledemedi. Kızımı görmek istiyorum. Görüşme ayarlandı mı?” Asker başını sallayarak konuşmaya başladı.

 

“Evet Komutanım sizi yanına götüreyim.” Yavuz Albay postallarından çıkan gür sesle koridorda ilerliyordu.

SARE LİA SARUHAN

“İmre beni buradan çıkarmayacaklar gibi, dünden beri buradayım.” İmre dün geceden beri yanımdan ayrılmamıştı. Yani dışarıdaydı, içeride tutmuyorlardı. Bu sabah binbir ısrarıyla yanıma gelmişti.

 

“Güzelim merak etme, hallolacak.” Başımı sallamıştım.

 

“Sende benim yüzümden uykusuz kaldın.” Hüzünle başımı eğdim.

 

“Deli misin? Senin için her şeyi yaparım.” Üzerime sağdan soldan duygusallık yükleniyordu.

 

“Hem merak etme, Tuna, Ömer, Yavuz Albay hepsi senin için uğraşıyor.” Yavuz abiye mahçup olmuştum.

 

“Yavuz abi kesin benden hoşnut olmayacak. Gelini mapusa düştü.” Dudaklarımı büzerek konuştum. İmre kahkaha atmıştı.

 

“Mapusa daha düşmedin Sare, senin bu olayları dramatize edişine hayranım.” Şaşkınlıkla ona baktım.

 

“Ben yakında don atlet getirirsin diyorum sen burada gülüyorsun.” Somurtarak baktım.

 

“Gucci mi? Victoria secret mi? Ya da Channel mi?” Anlamsız bakışlarımı yönelttim.

 

“Ne anlamadım?” İmre hala gülüyordu.

 

“Don atlet diyorum.” Ağzım açık ona baktım. Elimi öne uzatarak ona doğru savurdum.

 

“İmre şuradan bir çıkayım, tüm markaları üzerinde deneyeceğim.” İmre gülmeye devam ediyordu.

 

“Sare kızım” Yavuz abinin sesiyle tüm o gerginliğim dağıldı. Yavru kedi gibi ona bakmaya başladım.

 

“Yavuz abi, beni buraya attılar. Valla ben suçsuzum.” Yavuz Albay şefkatli bir bakışla bana yaklaştı.

 

“İşlemler halledilsin buradan bugün çıkıyorsun kızım.” Sevinçle yerimde sıçradım.

 

“Yavuz abi çok teşekkür ederim.” Kollarımı istemsizce öne uzatmıştım. Ardından utanarak geri çektim.

 

“Şu abiyi bırakacaksak teşekkürünü kabul edeceğim kızım.” Anlamsız bakışlarımı ona yönelttim.

 

“Yavuz Albay mı diyeyim?” Yavuz abi şaşkınlıktan gülmeye başladı.

 

“Baba de baba” Utanarak başımı eğdim.

 

“Teşekkür ederim……. Şey…… baba” Benim için bu biraz zor olmuştu. Hayatımda Cesur abiden sonra baba şefkatini tattığım tek insandı. İstemsizce sarılmak istemiştim.

👩🏻‍🏫

“Yedi bela hüsnü” Tuna benimle dalga geçiyordu. Çıkalı 2 saat olmuştu. Şimdi beni eve götürüyordu.

 

“Hayır sen niye adamı soyuyorsun?” Bayılacaktım.

 

“Sirel’in fantezisi” Bana öyle bir baktı ki yutkundum.

 

“Öyle fanteziye” Sinirli ses tonunu toparlayarak konuştu.

 

“Neyse, şu nişan olsun da başka bir şey istemiyorum.” Elini tutarak öptüm. Şaşkınlıkla bana bakınca bir daha öptüm. Gülerek elimi tutup öpmüştü.

BÖLÜM SONU

Bölüm : 21.02.2025 21:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 71. BÖLÜM MAPUS
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

152.78k Okunma

14.51k Oy

0 Takip
166
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP YAYIN TARİHİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP DUYURUSUU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 3.FRAGMANU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİMU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM DÜZ ÇİZGİU.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜKU.S 2. KİTAP YENİ KAPAĞIMIZU.S 2.KİTAP 4.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 4. BÖLÜM AYNAU.S ACİL DUYURUU.S 2.K. 5.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 5. BÖLÜM OPERASYONU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 2.k 6. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 6. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2.K 6. BÖLÜM GARİP GÖRÜNÜMLÜ KADINU.S 2.K 7. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S DUYURU VE FRAGMANU.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞMEU.S 2.K 8. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S 2.K 8. BÖLÜM PATLAYAN MEZARU.S BÖLÜM GÜN DEĞİŞİKLİĞİU.S DUYURU ACİLU.S HATIRLATMAU.S ACİL DURUMU.S 2.K 9.BÖLÜM YARALIU.S 2.K 10. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURU.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIMU.S DUYURUU.S SINIR İÇİN SON 5 OYU.S 2.K 11. BÖLÜM ÇOK BÜYÜLEYİCİ BİR KADINSINU.S 2.K 12.BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S DUYURU ACİLU.S 2.K 12. BÖLÜM TUTKUU.S DUYUR ÖNEMLİU.S DUYURUU.S 2.K 13. BÖLÜM KAN VE ZEHİRU.S DUYURU ÖNEMLİ
Hikayeyi Paylaş
Loading...