146. Bölüm

U.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞME

Esma Gül
sidelyacicegi

BEBEKLERİM KUSURA BAKMAYIN UMUDU O KADAR KESMİŞTİM Kİ DOLMAZ SANDIM.

Bİ BAKAYIM DEDİM DOLDUĞUNU GÖRÜP HEMEN GELDİM.

EMEĞİ GEÇENLERİN ELLERİNE SAĞLIK VAR OLUN KUŞLARIM🩵💙

BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 250 OKUNMA 100 OY 230 YORUMDUR.

LÜTFEN SINIRI CUMA AYNI SAATE KADAR DOLDURALIM. EN AZINDAN GERÇEKTEN BÖLÜM BEKLEYEN OKURLARIN HEVESİNİ KIRMAYALIM😔🥹🥺

“Sabahı da yaptık. Namussuz hala ortalıkta yok.” Biran Teğmen konuşmuştu.

 

“Şu izler, yeni” Aren, eline toprağı alarak ufaladı.

 

“Az kaldı.” Tuna Yüzbaşı yürümeye devam ederken Karasu, Aren ve Yila da buna devam etti.

 

Bir süre daha yürüyen askerler hızla ilerlemeye devam etti. Konaç dağlarından geçerek Yuka tepesine doğru çıkmaya devam ettiler. Tuna Yüzbaşı önde giderken bir anda elini havaya kaldırıp yumruk yaptı. Ardından yavaşça eğildi. Karasu onunla birlikte durarak eğilip etrafına baktı.

 

“Ses var.” Tuna Yüzbaşı kısık sesle söylemişti.

 

“Ahoooğğğğ loo hadin, esker bi tarafımızda bağırıyır.” Teroristlerden biri aceleyle tahtadan özensizce yapılan küçük kulübeden malları külüstür bir kamyona hızlı koymaları için bağırıp duruyordu.

 

“Loo acele et!” Yanından geçen teroriste bağımıştı.

 

“Suriyeye vardık mı işimiz kolay” Sırıtarak bakıyordu.

 

“Durum ne Vahat?” Vahat panikle Ahad’a doğru yaklaştı.

 

“Malları yüklüyoruz az kaldı. Birazdan yola çıkarız.” Ahad gerginlikle konuştu.

 

“Bana bak bu paralar suriyeye mutlaka geçecek. Yoksa seni boğarım.” Vahat korkarak başını salladı.

 

“Rebecca’dan bir haber var mı?” Yanındaki adamına sordu.

 

“Hayır, ama onu bir daha göreceğinizden emin değilim.” Ahad, adamın yakasından tuttu.

 

“Hepsine her şeyi teker teker ödeteceğim. Önce beni gözden çıkaran Büyük Birliğe hem de Türkiyeye!” Sinirle adamının yakasını bıraktı.

                                    🪖

“Aşağılık soysuz.” Aren sinirle söylemişti.

 

“Planı uygulamaya başlayacağız. Biz çatışırken Ahad’ın kaçmaması için Aren, Yila’yı kullanacak.” Tuna Yüzbaşı konuşurken gözleri yan taraftaki uçurum gibi görünen kayalıklara takıldı. İki kayanın arasındaki boşluğa bakıyordu. Yüksekliği çok yoktu. Ama uzaktan bakılınca çok yüksek bir tepeymiş gibi görünüyordu. “Onu bununla oyalayamayız. Ama bir fikrim var. Şu kayalıkların olduğu yer çokta derin değil. Aren, sen Yila’yı oradan atacaksın.” Karasu dahil, Aren ve Yila şok içinde bakakaldı.

 

“Ne saçmalıyorsun Tuna sen?” Aren şaşkınlık dolu bir ses tonuyla konuştu.

 

“Saçmalamıyorum. Bir şey yapacaksak inandırıcı olmalı. Sen sinirle kızı oradan aşağıya atacaksın. Aşağıda bizden biri olacak Yila’yı tutacak. Böylelikle zarar görmemiş olacak. Ahad, dediğiniz gibi Rebecca’ya bu kadar düşkünse onu kurtarmaya gelir. Diyelim ki geldi. Ömer, yanına alacağın 3 kişiyle birlikte Ahad ve Yila’nın önünü keseceksiniz. Biz yanındaki adamları oyalarken sizde Yila ve Ahad’ı takip edeceksiniz.” Bu plan gerici ve mantıklı olandı. Tuna Yüzbaşı bunu yol boyunca tasarlamıştı.

 

“Yila, sen üstünü değiştir.” Yila üniformasına bakarak başını salladı. Sırt çantasını yere koyarak içinden beyaz uzun bir elbise çıkardı.

 

“Ahad, beyaz rengine aşırı takıntılı, tüm kıyafetlerim beyazdı.” Yila elbiseyi tamamen çantasından çıkarırken konuşmuştu.

 

“Lavuk neyi amaçlıyordu acaba?” Tuna Yüzbaşı konuşmuştu.

 

“Kanın en güzel yakıştığı renk demişti.” Karasu buna tiksinir gibi yüzlerini kırıştırdı.

 

“Bu çok riskli, ya Ömer’ler zamanında yetişemezse, kızı götürürlerse onu bulmak daha zor olacaktır.” Aren’in içine sinmemişti.

 

“Aren, ne olsun istiyorsun, Ahad biz çatışırken elimizden kaçsa daha mı iyi olur?” Tuna Yüzbaşı yol boyunca sabırla tolere etmişti. Ama artık bundan sıkılmıştı.

 

“Bak bir aksilik çıkarsa bu kızı onun elinden almamız zor olur. Tek bir şüphesi bile herşeyi mahfeder. Sare gibi de yapmaz direkt kafasına sıkar atar. O psikopatı çok iyi tanıyorum.” Tuna Yüzbaşı alnını ovalayarak başının ağrısını dindirmeye çalıştı.

 

“Aren, nesini anlamıyorsun? Ömer, Hakan, Baran, ve Karan’ı yollayacağım peşlerinden benim askerlerime güvenim sonsuz ellerinden kaçırmazlar. Bir kez itiraz etmeyi bırak. Biz göreve yeni çıkmıyoruz. Bir sürü görevden alnımızın akıyla döndük. İşleri daha da zorlaştırma.” Aren’in başından beri itiraz etmesine artık tahammülü kalmamıştı.

 

“Tuna, eğer işler ters giderse.” Tuna Yüzbaşı anında sözünü kesti.

 

“Emir komuta benimse emirlerime hemen uy, şayet uymamaya direneceksen o halde karşımda dikilmeye devam et. Çünkü ben bu operasyonu öyle ya da böyle gerçekleştireceğim. Ama döndüğümüzde nişanlımın abisi demem gerekeni yaparım. Konu Vatansa babama acımam.” Aren ve Tuna ilk defa karşı karşıya gelmişti. Murat Teğmen istemez araya girmek zorunda kalmıştı.

 

“Aren Başkan, tamam sizde haklısınız, ama Tuna Komutanım ne yaptığını bilir. Her ayrıntıyı hesaplar. Biraz güvenmeyi deneyin.” Anlaşmazlık tüm timin dengesini biraz da olsa bozmuştu.

 

“Üzerimi değiştirebilir miyim?” Yila Teğmen’in sözüyle Karasu ve Aren ona doğru baktı.

 

“Değiştir.” Aren duygusuz bir sesle konuştu.

 

“Biriniz ceketini ben giyinirken tutabilir mi?” Yila Teğmenin sorusu üzerine Karasu istemsizce birbirlerine bakmaya başladı. Aren ise oldukça dalgın görünüyordu.

 

“Ben nişanlıyım” İlk olumsuz cevap Tuna Yüzbaşı’dan gelmişti.

 

“Bende evliyim bacım kusura bakma.” Murat Teğmen konuşmuştu.

 

“Bende evliyim, benimki zaten hamile doğurdu doğuracak. Beni parçalar o hormonlarıyla.” Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet söylemişti. İstemsizce kendi aralarında birbirlerine güldüler.

 

“Benide eleyin” Hakan Asteğmen konuşmuştu.

 

“Benide zahmet olmazsa” Uzman Çavuş Yuşa konuşmuştu.

 

“Ömer, hadi” Tuna Yüzbaşı başıyla Ömer’i işaret etti.

 

“Ne hadi?” Ömer Üsteğmen şaşkınlıkla baktı.

 

“Biriniz kıza yardımcı olsanıza çıldırtmayın adamı.” Ömer Üsteğmen büyük bir hayretle baktı.

 

“Komutanım, benide eleyin.” Ömer Üsteğmen, arkasına dönerek silahıyla uğraşmıştı.

 

“Her neyse ben yaparım. Yok evliymiş nişanlıymış, insanı iyice delirtiyorsunuz.” Aren sinirle Yila Teğmen’in yanına gelmişti. Ceketini çıkartarak Yila’nın üstüne doğru tuttu.

 

“Kafanızı çevirin.” Tuna Yüzbaşı’nın emriyle Karasu arkasına dönmüştü.

 

“Bak sakın bakma” Aren şaşkınlıkla Yila’ya baktı.

 

“Kızım, bakacak olsak ceketi tutmayız herhalde” Yila sinirle Aren’e vurunca Aren istemsizce geriye yalpaladı.

 

“Gözlerini kapa” Aren bıkkınlıkla baktı.

 

“Kapa diyorum gözlerini yoksa oyarım.” Aren gözlerini kapatarak ceketi tutmaya devam etti.

 

“Şöyle tut” Arenin ellerini kendisinr göre hizalıyordu.

 

“Göremiyorum ya hani, nasıl tutacağımı sen ayarla.” Yila önce üstünü çıkardı. Ardınsan elbiseyi üzerine geçirdi daha sonra eteklerini salarak pantalonunu açmaya başladı. Pantalonu çıkartırken bir eliyle Aren’in bileğinden tutarak dengesini sağlıyordu.

 

“Bakmıyorsun değil mi?” Aren sabır çeker gibi gökyüzüne başını kaldırdı.

 

“Evet bakıyorum. Gözlerim kapalı Yila, giy şunu artık.” Yila Teğmen pantalonunu çıkartıp çantasının içine koydu. Ardından ayakkabıları çıkardı.

 

“Bekle” Aren’in koluna asılıyordu.

 

“Beni düşüreceksin.” Yila Teğmen istemsiz bir inatla yeniden asıldı.

 

“Hazırım.” Aren gözlerini açtığında topuzunu çözüp saçlarını dağıtan Yila Teğmen’le karşılaştı.

 

“Nasıl, dağınık duruyor mu?” Aren bir süre cevap vermedi.

 

“Evet, evet duruyor.” Yila Teğmen daha fazla dağıttı.

 

“İşiniz bittiyse, adamlar iyice malları dizdi.” Ömer Üsteğmen konuşmuştu.

 

“Suyunu alabilir miyim Ahmet?” Ahmet Başçavuş, Yila Teğmene başını sallayarak suyunu uzattı. Yila suyu önce kuru toprağa döküp ıslattıktan sonra oluşan çamuru kıyafetinin her yerine sürdü.

 

“Bembeyaz bir kıyafetle gidecek değilim.” Kumaşı yırtmaya çalışırken bir anda doğruldu.

 

“Birinin kumaşı biraz yırtabilir mi?” Evli olanlar anında başlarını başka yöne çevirdi.

 

“Onu da ben yapayım, beyfendiler edep sen ne güzelsin modundalar çünkü.” Aren bıkkın bir tavurla kımaşı yırtmaya çalıştı.

 

“Bu nasıl kumaş, nereden alınmış, söyleyin ona takım diktireceğim. Böyle kumaş mı olur?” Sinirle bıçağını çıkartarak kumaşı biraz yırttı. Ardından eliyle yukarıya doğru yırtarak devam etti. Şimdi bacağının bir kısmı açıkta kalmıştı.

 

“Söylenme Aren, bu kadar söyleneceksen Müge anlıya çık.” Tuna Yüzbaşı’nın sözünün ardından Ömer Üsteğmen gelen gülüşünü bastırmaya çalışmak için kolunu ağzına kapadı.

 

“Ömer, Hakan, Baran, Karan’ı al ilerle.” Diğerleri benimle birlikte gelecek. Ahmet kendini bir yer bul her yeri görsün. Herkes yerlerini aldığında haber verin.” Hepsi saniyeler içinde kendilerine yer bulmuştu.

 

“Ben hazırım Komutanım.” Ahmet Başçavuş konuşmuştu. Ahmet Başçavuş ile birlikte sıra sıra hepsi aynısını söylemiş ve yerlerini almıştı.

 

“Ahmet, görüşün açık değil mi aslanım?” Ahmet Başçavuş, Tuna Yüzbaşı’nın sesiyle anında söze girdi.

 

“Açık Komutanım, indirmemi istediğiniz biri var mı?” Tuna Yüzbaşı hafifçe tebessüm ederek konuştu.

 

“Ahad’ın yanındakini indir, herkes Ahmet’in atışıyla başlayacak. Emrimle birlikte Aren, Teğmen Yila’yla birlikte kayalıklara doğru ilerleyecek. Karan sen ne durumdasın!” İki kayalığın ortasında duran Karan Asteğmen’e seslendi.

 

“Hazırım Komutanım.” Tuna Yüzbaşı yeniden silahının dürbünüyle etrafı izledi.

 

“Ahmet, indir koçum” Ahmet Başçavuş aldığı emirle kamyonun yanında Ahad ile birlikte durun Ahad’ın sağ kolu dediği adamı ensesinden vurmuştu. Ahmet Başçavuşun atışıyla birlikte Karasu ve Aren, Ahad’ın yanındaki teroristleri indirmeye başlayarak Ahad’ı yalnızlaştırmaya başlamışlardı.

 

“Buldular, aptallar!” Ahad bağırarak kaçmaya başladı.

 

“Vurun, hepsini öldürün!” Ahad’ı koruyan iki kişiyle birlikte başka bir yöne doğru kaçmaya hazırlandılar ama üzerlerine gelen yoğun atış buna engel oluyordu.

 

“Ahad!” Aren’in sesini duyan Ahad, anlık bir refleksle durup Aren’e baktı. Aren, Yila Teğmenin saçlarından tutmuş uçuruma doğru sallıyordu.

 

“Özür dilerim, seni incitirsem.” Aren belli etmeden Yila Teğmene itafen konuşmuştu.

 

“Rebecca” Ahad istemsiz bir reflekse öne atılınca adamlarından ikisi kollarından tuttu.

 

“Hayır, bırak, Rebecca!” Kendisini tutan teroristlerden kurtumaya çalışıyordu.

 

“Sen benim bu hayatta yaşamama sebep olan kardeşimi öldürdün. Şimdi bende senin bu hayatta zaafın olan tek kadını senden alacağım!” Ahad çıldırmış gibiydi. Onu zor tutuyorlardı.

 

“Hayır, yapma!” Ahad kendisini tutan teroristlerden kurtulmaya çalıştı.

 

“Sakin olun, Ahad’a kurşun gelmeyecek.” Tuna Yüzbaşı, Ahad’ın yakınından sıyıran kurşunlara itafen konuşmuştu.

 

“Aren, ne yaptığını sanıyorsun!” Tuna Yüzbaşı, görüşe girdiğinde Ahad dehşetle baktı. Aren, Yila Teğmen’i sürüklüyordu.

 

“Kızı bırak, biz onun gibi değiliz!” Tuna Yüzbaşı bağırmıştı.

 

“Kardeşimi diri diri gömdün. Şimdi bende senin gözünün önünde onu öldüreceğim!” Yila Teğmen’i aşağıya doğru itip geri çektiğinde Ahad dehşetle oraya doğru koşmaya başladı.

 

“Ahad, oyun bu!” Arkasından bağıranları duymuyordu.

 

“Yapma, siz Türkler bunu yapamazsınız. Sizin vicdanınız var. Masuma dokunmazsınız!” Ahad’ın bağırmasının ardından Karasu, Aren’e engel olmaya çalışır gibi konuşmaya başlamıştı.

 

“Aren yapma, amacımız bu değil!” Murat Teğmen söylenmişti.

 

“Kızı bırak, emre itiatsizlik yapma!” Tuna Yüzbaşı bağırdı.

 

“Aren dur!”

 

“Sakın, bak kızın suçu yok!”

 

“Yapma şunu!”

 

Ahad dehşetle yukarıda olanları seyrediyordu. Rebeccası gözlerine acıyla bakıyordu.

 

“Benim vicdanımı öldürdün. O mezara benim vicdanımı da gömdün!” Ahad başını iki yana salladı.

 

“Yapma, siz Türkler masuma zarar vermezsiniz!” Aren, Ahad’ın sözüyle sırıtarak konuştu.

 

“İşinize gelince Türkler cani, Türkler vicdansız, Türkler soykırımcı, ama iş sizin sevdiklerinize dokunmaya gelince siz Türkler masumlara zarar vermezsiniz öyle mi? Bak nasıl zarar veriyorum!” Aren, Yila Teğmen’ i sertçe aşağıya ittiğinde Yila Teğmen’in ayak bileği düşerken sıyrılmıştı. Yila Teğmen isterik bir acıyla Karan Asteğmen’in kollarına düşmüştü. Aren, az daha aşağıya eğilip inecekti. Ama kendisini son anda toparlayıp gelen kurşunlara karşı yere çöktü.

 

“İyi misiniz Komutanım?” Karan Asteğmen, Yila Teğmen’i aşağıya indirirken sormuştu.

 

“Evet, sadece bileğimi sıyırdım.” Karan Asteğmen, Yila Teğmen’in ensesine için kırmızı bir sıvıyla dolu torbayı boşalttı.

 

“Ellerime de döker misin?” Yila Teğmen’in düşerken ensesinden yara almış gibi görünmesi için kırmızı sıvıyı ensesine boca etmişti.

 

“Tamam artık git sen, dikkatli ol.” Karan Asteğmen başını sallayarak sağ tarafa doğru ilerledi.

 

“Rebecca!” Ahad isterik bir refleksle oraya doğru ilerlerken Karasu, Ahad dışında herkesin indiriyordu.

 

“Ahmet artis gibi ortada dikilmiş ateş eden yavş….. indir şu herifi!” Biran Teğmen söylenmişti. Ahmet Başçavuş dediğini yaptığında adam kafasına yediği bir mermiyle yere yığılmıştı.

 

“Rebecca, hayır, ne olur ölme” Ahad dehşet içinde Rebecca’nın bulunduğu kayalıklara doğru ilerledi. Arkasındaki teroristler hala onu durdurmaya çalışıyordu.

 

“Ne istediniz ondan, konuşamıyor bile, caniler!” Ahad delirmiş gibi hareket ediyordu.

 

“Ömer, sürüngen hedefe yaklaştı.” Tuna Yüzbaşı’nın sesini duyan Ömer Üsteğmen sırıtarak cevap verdi.

 

“En sevdiğim en sevdiğim.” Tuna Yüzbaşı hafifçe tebessüm ederek, kendilerine ateş etmek için meydana çıkıp silahı doğrultan ama genellikle dağa taşa isabet eden teroristin kafasına sıktı.

 

“Şu zirzoplar için değerli vaktimden ödün veriyorum. Aslanımın mermisi boşa gidiyor. Lavuk daha silah tutmayı beceremiyor. Ulan üzerine kurşun yağarken niye meydana çıkıp artislik yapıyorsun.” Tuna Yüzbaşı kendi kendine söyleniyordu.

 

“Rebecca geldim. Buradayım karıcığım.” Ahad, yerde baygın yatan Yila Teğmen’e yaklaştı. Yüzünü ellerinin arasından aldı.

 

“Sana nasıl kıydılar. Ben sana dokunmaya kıyamadım.” Başını göğsüne bastırdı.

 

“Ahad, gelecekler birazdan, öldüyse bırak hadi gidelim.” Ahad, sinirle teroristte döndü.

 

“Seni öldürürüm. Onu buradan çıkartıp tedavi ettireceğim.” Yila Teğmen yavaş yavaş gözlerini açtı. Ahad umutla o gözlere baktı. Yila Teğmen yeniden işaret dilini kullandı.

 

“Beni bulamazsın sanmıştım.” Ahad alnından öperek işaret dilini kullandı.

 

“Seni her zaman bulurum.” Yila Teğmen hafifçe gülümsedi.

 

“Korkuyorum.” Ahad başını salladı. Yila Teğmen ellerini karnına koydu. Ahad, Rebecca’yı kucağına alarak dikkatli bir şekilde aşağıya doğru kaymaya başladı.

 

“Sürüngen hedefi aldı. Tekrar ediyorum sürüngen hedefi aldı.” Tuna Yüzbaşı telsize doğru konuştu.

 

“Hedefle birlikte ilerliyoruz Komutanım.” Ömer Üsteğmen konuşmuştu.

 

“Önceliğimiz Yila, onu koruyun.” Aren gerginlikte telsize doğru konuştu.

 

Ahad, üzerine yağan sahte kurşunlardan kaçmak için orman yönüne sapmıştı. Yila Teğmen hala kucağındaydı. Bir süre uzaklaşmasına Karasu tarafından izin verilmişti.

 

“Şimdi alayını indirin.” Tuna Yüzbaşı’nın emriyle Karasu bu sefer attığını indiriyordu.

                               🐞

“Seni kurtaracağım. Onlarla tanışmanı istemezdim. Onların ne kadar cani olduğunu anlatmadığım için üzgünüm, onları ölmeyi hakeden iğrenç bir ırk” Yila Teğmen sinirlenmemek için kendini zor tutuyordu. Kucağında istemsizce kıpırdayarak ayaklarını yere eğdi.

 

“Sana bir şey oldu diye aklım çıktı.” Ahad işaret dilini kullandı.

 

“Onlar da merhamet yok. Vicdan yok. Seni hiç düşünmeden attıkları için üzgünüm.” Elleriyle konuşmuştu.

 

“Bu kadar pislik bir ırkla karşılaştığın için üzgünüm.” Yila Teğmen ellerini kullanarak konuşmaya başladı.

 

“Az önce siz Türkler bizim gibi değilsiniz vicdanlısınız dedin? Ben yaşadığım travma yüzünden konuşamıyorum Ahad, ama duyabiliyorum.” Ahad, karısının bunları öğrenmesini istemiyordu.

 

“Sadece seni bırakmaları için öyle dedim.” Rebecca başını iki yana sallayarak reddetti.

 

“Bana yalan söylüyorsun. O kızı diri diri gömdün mü?” Yeniden ellerini kullandı.

 

“Hakketmişti.” Yila Teğmen başını iki yana salladı.

 

“Benim masum olduğumu söyledin. Ama başka bir kızı gömdün?” Ahad dehşete düşmüş ifadesiyle konuşmaya başladı.

 

“Yalvarırım, bunları sana açıklayacağım. Ama şimdi gitmemiz gerekiyor. Birazdan gelirler.” Yila Teğmen, Ahad’ın kolunu kolundan çekti. Ahad şaşkınlıkla baktı.

 

“Sen bir teroristsin, köyümü basanlardan birisin öule değil mi? Asıl cani sensin” İşaret dilini kullanmıştı.

 

“Hayır, hayır güzel karıcığım ne olur böyle düşünme. İnan bana Türkler ölmeyi hakediyor. Tek istediğimiz bir ülkemizin olması. Buna izin vermiyorlar.” Yila Teğmen’i ikna etmeye çalışıyordu.

 

“İnsanları katlediyorsun. Köyleri basıp kendine yeni neferler arıyorsun. Çocukları zehirliyorsun. Kanlarına girip daha küçük yaşta ellerine silah veriyorsun. Ne olduğundan haberi olmayan küçücük çocuklar askere silah doğrultuyor. Şehirlerimizde canlı bomba patlatıp bir çok insanımızı katlediyorsun. Dava diyerek insanları zehirliyorsun. Senin bir davam yok. Senin uğruna savaştığın bir ülken de yok. Kurmak istediğiniz ülkeye kürdistan devleti deyip terorist yetiştireceksiniz. Ve bunlarla alakası olmayan kürtleri öyleymiş gibi gösterip Türkiye’yi ikiye böleceksiniz. Senin yüzünden bir tim kaybettim. Buna izin verir miyim sanıyorsun?”

 

Yila Teğmen planı bozarak dayanamadığı için tüm nefretini kusmuştu. Yıllardır nefret ettiğin bir adamın karısı rolünü oynamıştı. Kendi benliğinden sıyrılarak neredeyse kendisini unutacak hale gelmişti. Bu ise son damlaydı.

 

“See…..sen” Ahad şaşkınlıkla bakakaldı.

 

“See…sen nasıl” Konuşamıyordu.

 

“Rebecca” Şok içinde kalakaldı.

 

“Karıcığım see….sen na…nasıl konuşa…..” Şok içinde Yila Teğmen’e bakıyordu.

 

“Sen konuşuyorsun.” Ne diyeceğini şaşırmıştı.

 

“Evet, konuşuyorum. Zaten konuşuyordum. Senin gibi bir pisliği yakalamak için bunca yıl sesimi gizliyordum.” Ahad’ın dili damağı tutulmuş gibiydi.

 

“Sen bize cani diyorsun, masum bir kızı diri diri gömüyorsun. Sizde şeref mi var ki caniliği bize yakıştırıyorsun!” Ahad olayları yeni yeni idrak etmeye başlamıştı.

 

“Sen bana ihanet” Şok içinde konuştu.

 

“Ben sana ihanet etmedim. Ben başından beri Vatanım uğruna savaşıyorum.” Ahad’ın gözleri keskin bir nefrete büründü. Artık ona karısı gözüyle bakmıyordu.

 

“Demek sende Mohat iti gibiydin, zaten ona yakın olmandan şüpheleniyordum.” Yila Teğmen gülerek konuştu.

 

“Sen zeki olduğunu sanan zekasızın tekisin.” Ahad, nefretle Yila Teğmen’e doğru atıldı. Yila Teğmen kendisine gelen yumruğa karşın sağa doğru çekilerek kendisini korumuştu.

 

“Seni öldüreceğim.” Ahad’ın saldırılarına karşılık veriyordu. Ahad yumruğunu Yila Teğmen’e savurduğu sırada Yila Teğmen hızla yana doğru kaydı. Ahad’ın yumruğu ağaça gelmişti. Acıyoa bileğini silkeleyip Yila Teğmen’e yürüdü. Yila Teğmen yumruğunu Ahad’ın göğsüne geçirdi. Ardından tekmesini diz kapağına geçirmesiyle Ahad’ın dengesi sarsılmıştı. Kendisini hızla toparlayan Ahad sinirle soludu. Yila Teğmen’e bir yumruk savurduğunda Yila Teğmen tüm dikkatini bir anlığına kaybetmişti. Kendisini toparlayacağı sırada elbisesinin uçlarına bastı. Ayağı kayıp dengesini kaybederek yere düştü. Bunu fırsat bilen Ahad üzerine yürürken Yila Teğmen sol tarafa yuvarlandı. Ayağa hızla kalkıp Ahad’ın karnına tekmesini geçirdi. İkiside nefes nefese kalmıştı.

 

“Gözümde zaten çekiciydin, ama şimdi çok fena görünüyorsun. Seni öldürmeden önce neler yapacağımı bir bilsen.” Yila Teğmen başını dikti.

 

“Senin buna nefesin yetmez.” Ahad hızla öne doğru atıldı. İkisidr yüzlerine gelecek olan yumruklardan dirsekleriyle korundu. Ahad, Yila Teğmen’i beklemediği bir anda arkaya doğru savurdu. Yila Teğmen, öne atılacağı sırada ayaklarına dolanan zincirler gitmesine izin vermiyordu. Teroristler zincirleri sertçe kendilerine çektiğinde Yila Teğmen acıyla yere çökmek zorunda kaldı.

 

“Hani nerede senin şu cengaverler?” Sol elinin tersiyle Yila Teğmen’in yanağını okşadı.

 

“Çok güzelsin.” Ahad, Yila Teğmen’e doğru yere diz çöktü.

 

“Hayatım da değer verdiğim tek kadındın, sana aşık olmuştum. Dokunmaya kıyamadığım tek kadındın, tenini kendi tenimle kirletmek istemedim. Hep temiz kal istemiştim.” Yila Teğmen’in inip kalkan göğsüne baktı.

 

“Şimdi bu nefesi kesmek zorunda kalacağım. Ve bunu yaptığım için kendimi cezalandıracağım.” Yila Teğmen hiçbir şey söylememişti.

 

“Beni bir kez sevmek istemedin mi?” Ahad bunu içli içli söylemişti.

 

“Ya da hiç Mohat’tan etkilendin mi? Sadece bunu bilmek istiyorum.” Yila Teğmen yine cevap vermedi.

 

“Ölmeden önce bunu söylemeni istiyorum. Merak etme yine tenini tenimle kirletmeyeceğim. Çünkü seni hala seviyoru Türk kızı” Yila Teğmen gözlerini Ahad’a dikti.

 

“Ülkeme düşman olanı sevmem ben, ama evet Mohat’ın Türkiyeye çalıştığını öğrendiğimde ondan oldukça etkilendim.” Yila Teğmen, Ahad’ın canını yakmak istiyordu.

 

“Bana nefret dolu bakıyorsun.” Acıyla sızlandı.

 

“Senim yüzünden bir tim dolusu şehit verdim. Beni niye öldürmedin!” Ahad gözlerini kapadı.

 

“Onların ölü bedenleriyle aynı yerde yattım 2 hafta boyunca, nasıl koktuklarını anlatmamı ister misin?” Yila Teğmen, acıyla konuşurken Ahad gülmeye başladı.

 

“Bu zevki sana tattırdığım için mutluyum, nefes alan her Türk bu zevki tadacak.” Ayağa kalkarak Yila Teğmen’in başına silah doğrulttu.

 

“Son arzun nedir?” Yila Teğmen keskin gözlerini Ahad’a da dikti.

 

“Senin ölmen.” Ahad gülerek silahın tetiğine elini koydu. Gözlerinden akan yaşı engellemedi. Yutkunarak Yila Teğmen’e baktı. İstemsizce ağlamaya devam etti.

 

“Seni seviyorum. Seni gerçekten çok seviyorum Rebecca, böyle olmamalıydı. Seni yaşatmak isterken, seni kendi ellerimle öldürüyorum. Hoşçakal benim sessiz kızım” Ardından gür bir ses duyuldu. Silah sesi göğü doldurdu. Ve kan yavaş yavaş sızmaya başladı.

BÖLÜM SONU

Bölüm : 16.04.2025 21:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞME
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

152.78k Okunma

14.51k Oy

0 Takip
166
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP YAYIN TARİHİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP DUYURUSUU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 3.FRAGMANU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİMU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM DÜZ ÇİZGİU.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜKU.S 2. KİTAP YENİ KAPAĞIMIZU.S 2.KİTAP 4.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 4. BÖLÜM AYNAU.S ACİL DUYURUU.S 2.K. 5.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 5. BÖLÜM OPERASYONU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 2.k 6. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 6. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2.K 6. BÖLÜM GARİP GÖRÜNÜMLÜ KADINU.S 2.K 7. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S DUYURU VE FRAGMANU.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞMEU.S 2.K 8. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S 2.K 8. BÖLÜM PATLAYAN MEZARU.S BÖLÜM GÜN DEĞİŞİKLİĞİU.S DUYURU ACİLU.S HATIRLATMAU.S ACİL DURUMU.S 2.K 9.BÖLÜM YARALIU.S 2.K 10. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURU.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIMU.S DUYURUU.S SINIR İÇİN SON 5 OYU.S 2.K 11. BÖLÜM ÇOK BÜYÜLEYİCİ BİR KADINSINU.S 2.K 12.BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S DUYURU ACİLU.S 2.K 12. BÖLÜM TUTKUU.S DUYUR ÖNEMLİU.S DUYURUU.S 2.K 13. BÖLÜM KAN VE ZEHİRU.S DUYURU ÖNEMLİ
Hikayeyi Paylaş
Loading...