
MERHABA BEBEKLERİM UZUN ZAMAN SONRA BİRARADAYIZ NASILSINIZ?
BÖLÜMÜ YAYINLAMAK İÇİN AKŞAMI BEKLEMEK İSTEMEDİM.
BÖLÜM HEDEFİMİZ 100 OY 250 OKUNMA VE 230 YORUMDUR.
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE BALLARIM🫀🩵
Bazen hayat karşımıza olduğundan daha farklı şeyler çıkartır. Bazen çok yıpratır. Bazense çokça zorlar, sadece dirençli olanlar ayakta kalır.
Peki ya benim hayatım?
Hangisine aittim, neredeydim, kiminleydim, ne istiyorum. Hepsi bir sorunun içinde saklı ama ben o sorunun cevabını bulamıyor gibiyim, hayallerim hep bir çabaya bağlı kaldı. Bir şeyler için çabalamadan düzelemiyormuşum gibi hissediyorum. Nedensiz bir çırpınış var içimde, hiçbir yere ait olamamanın bir gürültüsüne sahibim, çokça kişiliğim var. Zihnim kalabalık ama ben hep yalnızdım.
“Ne düşünüyorsun?” Sular kesik olduğundan köy çeşmesinden su doldururken düşüncelere dalmıştım.
“Hiç” Bu kız bu köydeki en zararsız insanlardan biriydi.
“Onların öfkesi farklı, onları da tehdit edenler var.” Başımı salladım.
“Ben vazgeçmeye niyetli değilim ne olursa olsun.” Su bidonumu alıp ağzını kapadım.
“Bolca şansa ihtiyacın var.” Gülümsedim.
“Kolay gelsin.” Gülümseyerek karşılık verdi.
Karasu gideli tam 2 ay olmuştu. Tuna’yı çok özlüyordum. Bir kaç hafta önce İmre’nin yaşadığı olay beni çok etkilemişti.
“Sare sen mi geldin canım?” İmre duştan çıkmış mutfaktan bana sesleniyordu.
“Hayır, hayaletler anahtarı çalıp içeriye girdi.” İmre gülerek başını uzattı.
“Lafın gelişi kızım dalga geçme.” Su bidonunu masaya koydum.
“Hastanede dikkatli ol, etraf maganda dolu.” İmre başını salladı.
“Allahtan güçlü ve çevik kollarıyla Haze’ninki olaya müdahale etti. Garip bir çift ya da çiftten ziyade çift olmaya zorlanan bir çift de diyebiliriz.” Bu İmre’nin tahminiydi.
“Belki de sana öyle gelmiştir.” İmre omuz silkti.
“Belki de” Gülerek sofradaki zeytini ağzıma attım.
“Seninki acaba ne zaman gelir.” Hüzünle baktım.
“Bilmiyorum umarım bir an önce sağ salim dönerler.” Kahvaltı masasına ne kadar hüzünle bakılırsa o kadar hüzün dolu baktım.
YAZARIN KALEMİNDEN
“Ahmet artık vur şunu” Karasu tamamen kapana kısılmış gibiydi, dört bir yandan hızla dağlardan inen teroristlerle mücadele ediyorlardı.
“Komutan, ahh Komutan, inat etme bah ölecehsiğiz!” Terorist sırıtarak konuşmaya başlamıştı.
“Biz dağa tatile çıkmadık it soyu, biz zaten ölmeye gelmişiz, kaçınızı yanımızda götürürüz onu hesaplıyoruz.” Karasu, Tuna Yüzbaşının sözüne kahkaha atmıştı.
“Ömer 3 kişi al sağ tarafa ilerle, Murat sende yanına 3 kişi al sola ilerle, diğerleri benimle burada kalacak.” Gelen emirle Karasu hızla hareket etmeye başladı.
“Lo şu nişancıyı vur artık!” Teroristin bağırışını duymuşlardı.
“Akşam yemeğine de beklerim, ama bu son akşam yemeğiniz olur.” Ahmet yeniden nişan aldığında konuşan teroristin boynundan vurmuştu. Teroristin düşmesinin ardından yeniden konuştu.
“Oğlum oldu mu şimdi akşam yemeği dedik, ikindiye varmadan geberdi.” Karasu gülerken içinde bulundukları durum onları zorlamıyormuş gibi rahatlardı.
💩
“Raşo her şey hazır mı diye soruyor. Büyük bir vurgun yapacağız.” Terorist başını sallayarak konuştu.
“Her şey yolunda emri bekliyoruz.” Terorist başını sallayarak ilerlemeye devam etti.
“Şimdilik Nilya’nın haberi olmayacak.” Terorist başını kaldırıp sordu.
“Ama Raşo, artık tüm yetki onda, duyarsa fena olur.” Raşo gülerek konuştu.
“Ona hala güvenmiyorum. Hiçbir şeyi duymayacak.” Terorist başını sallayıp devam etti.
✨
“Komutanım, sesimi alabiliyor musunuz?” Asteğmen Karan aceleyle konuştu.
”Dinliyorum Karan” Tuna Yüzbaşı gergin bir ses tonuyla konuştu.
”Komutanım, biz pusu yedik, etrafımızda çok sayıda terorist var. Caner’e ulaşamıyoruz Komutanım.” Tuna Yüzbaşı gerginlikle gözlerini kapatıp açtı.
“Konumuz nedir?” Asteğmen Karan aceleyle yanıtladı. Ardından Tuna Yüzbaşı kurşunların hedefi olmamaya çalışarak ilerlemeye başladı.
“Caner nerede Karan, birlikte değil miydiniz?” Üsteğmen Ömer konuşmuştu.
”Komutanım, pusu yiyince ayrılmak zorunda kaldık. Telsize cevap vermiyor.” Üsteğmen Ömer gerginlikle bir nefes aldı.
ASTSUBAY ÜSTÇAVUŞ CANER
Yaralı olan ayağımı bandanayla sıkmıştım. Acele etmem gerekiyordu. Çünkü arkamda bir ordu dolusu terorist vardı. Sadece bir mermim kalmıştı. Esir olmamak için onu da kendime sıkacaktım. Ölüm umrumda değildi. Ben Vatanıma yük olmak istemiyordum.
“Esker, boşa kaçıyorsun, esker.” Arkamda duyduğum sesle yaralı bacağımı tutarak daha da hızlı ilerlemeye çalıştım. Köşeyi dönüp saklanıp merminin hedefi olmayı kendimi hazırlayacaktım. Ama işler istediğim gibi gitmedi.
Önüm kesildi.
Bir çok silah bana doğrultuldu.
Arkamda ise sırıtarak beni izleyen bir pislik vardı.
“Tuna Yüzbaşı için tam bir işkence olacak bu, eskerini esir aldık.” Tam o sırada silahımı kendime doğrulttum. Ama ben ateşleyemeden bir mermi yaralı olmayan sağ bacağıma saplandı. Acıyla eğilir gibi oldum.
“Sizlerin esir olmamak için kendini öldürme çabası hayranlık uyandırıcı, ama ben avladığımı kendim yerim.” Yukarıdan gelen teröristlere direnmek için yumruğumu birinin yüzüne geçirdim. Sonra bir diğerinin, bacaklarımın el verdiği kadarıyla tüm gücümle mücadele ettim. Bir süre sonra yorgunluktan mahfolmuştum. Çok sayıda terörist artık beni zaptetmeyi başarmıştı.
“Ahh esker ne üzücü, şerefini de seni de elimde tutuyorum.” Nefretle baktım.
“Şerefimi elinde tutmak senin eline yakışmaz. Kaldıramazsın, ağır gelir.” Ardından tükürerek sırıtmaya başladım. Yüzüne sildikten sonra bana ardı arkası kesilmeyen güçlü yumruklar savurmaya başladı. Kollarım teröristler tarafından tutulsa bile direnmeyi başardım. Yüzüm gözüm kan içinde kaldı. Ama umrumda olan bu değildi. Ne olursa olsun ölmek zorundaydım. Bunlara yaşarken vereceğim kozu vermek istemiyordum.
“Alın götürün şunu” Halsiz bedenimi sürekleyerek götürüyorlardı.
ASTEĞMEN KARAN
“Silah sesi duyuldu. Acele edin o tarafa gidiyoruz.” Baran ve Yuşa ile hızla oraya ilerledik. Ama bu başımıza kurşun yağarken pek mümkün olmuyordu. Silah sesinin duyulduğu yere geldiğimizde yerdeki kan izlerine baktım. Bu silah sesi boşa patlamıştı.
“Komutanım, Caner’i esir almışlar.” Sözlerim sessizliği getirmişti. Bir süre kimseden çıt çıkmadı.
”Allah kahretsin” Komutanımın fısıltı şeklindeki sesi benim kendimi daha da suçlu hissetmeme neden oldu. Emrimdeki askerimi koruyamamıştım. Kendimi berbat hissediyordum. Can kardeşim şuanda ne durumdaydı bilmiyordum.
TUNA YÜZBAŞI
“Yuva 1 ne durumdasınız, yardım geliyor mu bir askerim esir düştü. Mühimmatımız kalmadı. Hepimiz esir düşeceğiz ya da öleceğiz. Nerdesiniz!” Sinirden çatlamak üzereydim. Bir askerim esir düşmüştü. Bir şeyler yapmak zorundaydım. Buradan kurtulup onu bulmak için uğraşmam gerekiyordu.
“Karasu 3 sizinleyiz, kendinizi koruyun.” Çok geçmeden tüm terörist noktaları birbir patlamaya başladığında hızla başımı eğerek korunmaya çalıştım.
İMRE KUZGUN
“Sare ne yapıyorsun burada gece gece?” Sare’nin başı bana dönük değildi. Öyle tuvalet camına bakıyordu. Korkuyla ne yaptığını anlamaya çalıştım.
“Sare iyi misin canım?” Hiçbir şey söylemedi.
”Sare mi?” Korkuyla yutkundum.
“Sirel?” Nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum.
“Hayır” Hiçbir şey diyemedim.
“Lia?” Başını iki yana salladı.
“Henüz benimle tanışmadın. O da tanışmadı.” Elimi ağzıma götürdüm. Şok içinde bakakaldım. Gözlerinde gördüğüm şeyi Sirel’de bile görmemiştim. Bir adım geriledim. Yeni bir kişilik miydi?
“Biliyor musun? Çıkmak için çok zorlandım yıllarca.” Aktif olmayan yedinci kişiliğiydi. Doktor onun bastırılmış olduğundan söz ediyordu.
“Tamam, sakin ol, şuanda buradasın neticede değil mi?” Kahkaha attı.
“Burasa olmam çoğuna ölüm getirecek, başta sana” Dizlerimin bağı çözüldü. Başım dönmeye başladı. Elimi duvara koyup destek almaya çalıştım. Bana doğru hareketlenmeye başladığında kafamda adeta kırmızı alarm çalmaya başladı.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 176.13k Okunma |
15.54k Oy |
0 Takip |
177 Bölümlü Kitap |