131. Bölüm

U.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜK

Esma Gül
sidelyacicegi

BEBEKLER NASILSIN?

SİZLERİN YORUMLARINIZI OKURKEN HEM MUTLU OLUP HEM DE EĞLENİYORUM🩵💙

BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 250 OKUNMA 100 OY VE 230 YORUMDUR.

BİR SONRAKİ BÖLÜM PAZARTESİ YA DA ÇARŞAMBA 21:00-22:00 ARASI GELECEK. BAYRAM HAFTASI OLDUĞU İÇİN BÖLÜMLER BU ŞEKİLDE GELEBİLİR.

BUNDAN SONRAKİ HAFTALAR ALLAH NASİP EDERSE YİNE 3 BÖLÜM ŞEKLİNDE PZT ÇARŞ. CUMA YAYINLANMAYA DEVAM EDECEK. SADECE BU HAFTAYA MAHSUS 2 BÖLÜM ATMIŞ OLACAĞIM.

HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE BEBEKLERİM💙🫀♥️💜

SINIRLARI DOLDURMAYA ÖZEN GÖSTERELİM RİCA EDİYORUM. BU SÜRE ZARFINDA BÖLÜM YAZARSAM FRAGMAN PAYLAŞACAĞIM.

UYARI: BU BÖLÜMDE DÖKTÜĞÜNÜZ GÖZYAŞLARINIZIN KARŞILIĞI OLARAK BÖLÜM SONUNA KADAR GÜLECEKSİNİZ.🩵💜🫶🏻🫀♥️💜🩵

İmre yeniden defibliratörü Sare’nin göğsüne doğrulttu. Yeniden defalarca denedi. Ağlamaktan artık gözleri bulanık görüyordu. Son kalan gücüyle yeniden denedi. Ağlayışları hıçkırağa dönmeye başladı. Bir kez daha yaptığında ekranda zayıf bir ritim oluşmaya başladı. Düz çizgiler yerini şekillere bırakmıştı. İmre elini gevşettiğinde cihaz yavaşça yere düştü.

 

“Beni çok korkuttun. Seni affetmeyeceğim. Eğer benim ellerimde gitseydin bir daha kendimi de affetmezdim.” İmre yerinde hafifçe sendelyerek geriye doğru gitti. Ardından bedenini ayakta tutamayacağını anladığında bir yere tutunmaya çalıştı. Gözleri karardığında yere sertçe düştü.

 

Odaya ilk giren Ömer olmuştu. Hemşire İmre’nin başına gelmişti. Aren peşinden odaya girdi. Ömer, İmre’yi kucağına alarak odanın dışına çıkardı. Koridorda Haze ve beraberindeki doktorlar aceleyle odaya doğru koştu.

 

“Bize niye haber verilmedi!” İlk konuşan Haze olmuştu. Hemşireye bağırmıştı.

 

“İmre hanım, gelince” Haze sözünü keserek yeniden konuştu.

 

“Ne olursa olsun, ameliyatı yapan hangi doktorsa ona haber vermen gerekiyor. Ya hastayı kaybetseydik. Çık dışarı!” Hemşire aceleyle odadan dışarıya çıkmıştı. Diğer doktorlar ise Sare’nin başındaydı.

                                  🏥

1 GÜN SONRA

Beklenen kritik saatleri geçmiştik. Sare’nin uyanmasını bekliyorlardı. Hepsi yine aynı şekilde koridordaydı. Doktorlar gün içinde girip çıkmış ama henüz Sare uyanmamıştı. Ekrandaki ritim stabil bir şekilde akıp gidiyordu.

 

“Efendim anne” Sare’nin hiçbir şeyden haberi olmayan annesi abisini aramıştı.

 

“Oğlum, Sare’nin telefonuna ulaşamıyorum. Seni hiç aradı mı? İmre de telefonu açmıyor.” Annesinin sesi telaşlı geliyordu.

 

“Ben, şey.” Ne diyeceğini bilemedi. “Görüştüm, telefonunu düşürmüş, İmre’yi arayıp öğrendim. Telefon yollayacağım.” Annesi rahat olmayan bir nefes bıraktı.

 

“Oğlum rüyamda mezar gördüm. Başında da Sarem vardı. Aklım çıktı. İmre niye açmıyor. En azından sesini duyarım.” Aren duvara sinerek ağzını sıkıca kapadı. Gözyaşları eline doğru yol alıyordu. Belli etememeye çalışarak konuşmaya başladı.

 

“Anne rüyalar tersine çıkar derler takılma bu kadar, İmre nöbetteydi en son, ulaşırsam seni aramasını söylerim.” Aren’in sesi çatallaşmıştı.

 

“Tamam oğlum, iyi olsun da konuşuruz elbet, ben bir Tuna’yı arayayım.” Aren aceleyle söze girdi.

 

“Arama!” Bir anda yüksek sesle konuşunca koridordaki herkes ona baktı.

 

“Arama, görevdeymiş, ulaşamazsın.” Tuna Yüzbaşı ile gözgöze geldi.

 

“Oğlum, sesin bir tuhaf” Boğazını temizledi.

 

“Yok, yoğun çalışıyorum ondandır, benim kapatmam gerek.” Annesinin daha fazla konuşmasına izin vermeden telefonu kapatmak zorunda kalmıştı.

 

“Ben hallederim. Ararım birazdan rahatlatırım.” İmre, Aren’e destek olmak için omzunu sıvazladı. Başını kaldırdığında Ömer ile gözgöze geldi. Ömer hızla bakışlarını başka yöne çevirince İmre istemsiz elini çekmişti.

 

“Hareket etti!” Ahmet Başçavuş çoşkuyla bağırdı.

 

“Eli, eline bakın!” Hepsi cama yaklaşınca camdan küt diye bir ses çıkmıştı.

 

“Oğlum, camı kıracaksınız.” Murat Teğmen yine en mantıklı cümleyi öne sürmüştü. Ahmet Başçavuş yanlış görmemişti. Sare’nin sağ eli hareket ediyordu. Hepsi heyecanla bu anı izliyordu.

SARE LİA SARUHAN

Gözlerimin üstündeki toprak akıp gitmiş gibiydi. Ağırlığı yavaş yavaş kaldırıyordum. Nefes almaktan hiç bu kadar zorlanmamıştım. Gözlerimi yavaşça açtığımda önce beyaz bir ışık gözlerimi aldı. Gözlerimi kıstım.

 

“Uyandı!” Büyük bir gürültü boğuk bir sesle kulaklarıma ulaştı. Sesin nereden geldiğini algılayamadım. Sonra odaya birileri geldi hızlı hareket ediyorlardı.

 

“Sare beni duyabiliyor musun?” Boğuk bir ses kulaklarıma çalındı. Ama tamamen algılayamadım.

 

“Abi” Sesim fısıltıyla çıktı.

 

“Beni duyabiliyor musun Sare?” Başımı hafifçe salladım. Gözlerime bir ışık doğrulttu. Kırpıştırmak zorunda kaldım.

 

“Ben görebiliyor musun?” Gözlerim ellerinden yüzüne doğru çıktı. Kısa saçlı gözlüklü bir kadın görüş açıma girdi. Başımı salladım.

 

“Değerlerine bakalım.” Etrafımda koşuşturan insanlara baktım. Ben neredeydim? Bunlar kimdi? Bana ne olmuştu?

 

“Tuna” Sesimi duyurmak için konuşmaya çalıştım.

 

“Kendini zorlama canım” Bu da kimdi?

 

“İmre, nerede” İmre’yi görmek istiyordum. En son ne zaman gördüğümü hatırlamıyordum.

 

“Buradayım, doktorlar nasıl olduğuna bakıyor. Bak buradayım, elini tutuyorum. Hissediyorsun değil mi?” İmre’nin sesini tanımıştım. Başımı güçlükle çevirdim. Bir an yüzünü tanıyamamıştım.

 

“Evet” Derin bir nefes aldı.

 

“Tamam biraz dinlensin, çok fazla yormayalım.” İmre yanındaki doktora başını sallayıp elimi bıraktı.

 

“Biz seni şuradan izliyor olacağız.” Eliyle gösterdiği yere bakmaya çalıştım. Ama bu öylesine zor geldi ki başım geriye düştü. Yavaş yavaş oda boşaldığında gözlerimi sıkıca yumdum.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Sare hanımın yakınlarıyla konuşabilir miyim!” Orta yaşlı doktor odadan çıkarak konuştu.

 

“Biziz” Hepsi birlikte bunu söylemişlerdi.

 

“Anladım, o halde hepinize birden söyleyeyim. Geçmiş olsun, şuanlık risk görünmüyor. Değerlerine baktıktan sonra kesin bir şey söyleyeceğiz. Şunu söylemeliyim ki Sare hanım biraz da olsa şanslıymış, yarası rahmiyle ilgili bir tehlike oluşturmadı. Biraz daha aşağıda olsaydı, daha farklı şeylerden söz edebilirdik. Yeniden geçmiş olsun.” Tuna ve Aren aceleyle aynı anda konuşmaya başladı.

 

“Görebilir miyiz?” Doktor gülümseyerek yeniden konuştu.

 

“Biraz dinlensin, henüz yeni uyandı, daha sonra yormayacak şekilde içeriye alacağız. Elbette hepinizi birden alamayız.” İkiside aceleyle başını salladı. Doktor kalabalığın içinden geçip giderken geriye sadece Haze ve İmre kalmıştı.

 

“Arada kontrole geleceğim, geçmiş olsun.” Haze gülümseyerek yanlarından ayrıldı.

 

“Hissediyormuş Aren, elimi hissetti. Duyuyor, görüyor.” İmre, Aren’e sıkıca sarıldı. İkisi birlikte uzunca bir süre gibi gelen bir sarılmayla birbirlerinden ayrılmadılar.

 

“Hadi madem kızımız uyandı, artık bu kadar kişi burada beklemesin. Gidin güzelce dinlenin, yine gelirsiniz.” Yavuz Albay konuşmuştu.

 

“Yok ya, bir görseydik.” Ahmet Başçavuşu dürten Murat Teğmen’den sonra anında kendisini toparladı.

 

“Emredersiniz Komutanım.” Ahmet Başçavuş kendisine bakan Yavuz Albaya bakmamaya çalışıyordu.

 

“Tuna, Aren, ben buradayım, siz gidin üstünüzü falan değiştirin güzelce dinlenin, daha sonra gelirsiniz.” Tuna Yüzbaşı başını iki yana sallayarak konuştu.

 

“Aren isteree gidebilir.” Yavuz Albay ters ters oğluna baktı.

 

“Emrediyorum asker, hadi!” Tuna Yüzbaşı ne tepki vereceğini bilemedi.

 

“Bab….” Konuşturmadan yeniden sözünü kesti.

 

“Şimdi istesenizde göremeyeceksiniz zaten, gidin üstünüzü değiştirin gelin, kıza bu halinizle kötü şeyleri hatırlatmayın.” Aren bir anda başını salladı.

 

“Doğru, doğru söylüyorsunuz. Şimdi üstümüz başımız toprak olmuş, böyle görmesin bizi” Aren’le birlikte diğer herkes onaylamıştı.

⛑️

5 SAAT SONRA

Karasu, Tuna Yüzbaşı ve Aren duşlarını alıp temiz kıyafetler giydikten sonra hastaneye yeniden gelmişlerdi. Hastaneye giren 13 adama şaşkınlıkla bakan insanlar çekinerek önlerinden çekilmişlerdi.

 

“Nerede?” Ahmet Başçavuş heyecanla önden gidip cama bakmıştı.

 

“Sare yok.” Şaşkınlıkla sordu.

 

“İmre’yi arayalım.” Aren, panik yapmamaya çalışarak telefonu eline aldı.

 

“Tamam, kaçıncı kat, tamamdır geliyoruz.” Aren telefonu kapatır kapatmaz Karasu’ya baktı.

 

“Değerleri iyiymiş, normal odaya almışlar.” Aren, önden giderken Karasu da arkadan onu takip ediyordu.

 

“İmre, nasıl durumu?” Koridorda İmre’yi görür görmez aceleyle sordu.

 

“Durumu iyi Aren, sadece biraz dinlenmesi gerek, doktorla konuştum. Şimdilik bir kişi içeriye girebilirmiş.” Aren ve Tuna Yüzbaşı birbirine baktı.

 

“Sen gir.” Tuna Yüzbaşı, Aren’in koluna hafifçe dokundu.

 

“Olmaz sen gir.” Aren de Tuna Yüzbaşı’ya kapıyı işaret etti.

 

“Ciddiyim, hadi gir.” Tuna Yüzbaşı konuşmuştu.

 

“Bende ciddiyim, sen gir işte.” İkiside anlaşmazlığa düşmüştü. Ahmet Başçavuş ikisine de hissettirmeden yavaş yavaş kapıya yaklaştı. Kapının önüne geldiğinde konuşmaya başladı.

 

“Siz şey yapın kendi aranızda, ben kaçtım.” Odaya girdiği gibi arkasından kapıyı kapatmıştı. İmre histerik bir kahkaha atacakken, elini ağzına götürdü.

 

“Oğlum sana gir diyorum, niye girmiyorsun?” Aren konuşmuştu.

 

“Bende sana gir diyorum, sen neden girmiyorsun?” İkisine de hayretle bakan Karasu bıkkın bir tavırla duvara yaslandı.

 

“Ben sana gir dediysem gir oğlum.”

 

“Bende sana gir dedim, niye benimle inatlaşıyorsun.”

 

“Allah Allah, ne inadı, sana gir dedim işte”

 

“Ya sen bu kızın abisisin, sen dururken benim girmem olur mu?”

 

“Ne farkeder, sende bu kızın nişanlısısın, ailesi olacaksın.”

 

“Ben galiba, Sare’nin kime çektiğini buldum.” Murat Teğmen gülerek söylemişti.

 

“Abisi maşallah, Sare’nin yokluğunu aratmıyor.” Aren, duvara yaslanmış kendi arasında konuşan Karasu’ya baktı.

 

“Siz kim girecek tartışması yaparken içeriye Ahmet girdi.” Tuna Yüzbaşı ve Aren bir anlığına olayı yeni idrak ettiler.

 

“O hangi ara” Aren şaşkınlıkla sordu.

 

“Timindeki adama ne diye gözkulak olmuyorsun?” Aren söylenmişti.

 

“Lafa tutmasaydın sende.” Tuna Yüzbaşı konuşunca Biran Teğmen isterik bir kahkaha attı.

 

“Kafayı yedik, bi ağlıyoruz bi gülüyoruz.” Biran Teğmen kendi kendine konuşmuştu.

 

SARE LİA SARUHAN

 

“Nasılsın güzellik, uyuduğunu düşünmemiştim.” Gözlerimi açık tutmakta zorlandığım için kapatmıştım. Tanıdık olan sesi duyduğumda yavaşça gözlerimi açtım.

 

“Uyumuyordum.” Hava yüzünden sesim boğuk çıkmıştı.

 

“Sare, en hakiki bestim uyumuyor muydun?” Yanıma koşturması komiğime gitmişti.

 

“İyi misin?” Hasar tespiti yapıyor gibiydi.

 

“İyiyim” Konuşurken nefesim boğazıma batıyordu.

 

“Biz çok endişendik. Dışarda abinle Tuna abi seni kim görecek tartışması yaparken ben hemen içeriye girdim.” Gülümsemek istemiştim. Ama yüzümdeki bazı yerler sızlamıştı.

 

“Herkes iyi mi?” Ahmet başını salladı.

 

“Evet evet, hepimiz iyiyiz, neşemiz de uyandı, Valla keyfimize diyecek olmaz artık.” Elimi tuttu. Bir elini saçlarıma getirdi.

 

“Maşallah, böyle bile güzelsin, hakiki kankam.” Gülmeye çalıştım. Ama yüzümdeki morluklar sızlayınca yarıda bıraktım.

 

“Onlara hepsini sevdiğimi söyle.” Ahmet anında başını salladı.

 

“Söylerim, şimdi ben gideyim, yorulmaman lazımmış.” Başımı hafifçe salladım.

 

“Annem” Ahmet yerinden kalkmadan önce konuşmuştum.

 

“Haberi yok. Abin söylemedi.” Başımı salladım. Gülümseyerek yerinden kalktı.

YAZARIN KALEMİNDEN

Ahmet Başçavuş kapıyı arkasından kapatırken bir sürü gözün kendisini izlediğini gördü. Sırıtarak onlara baktı.

 

“Size selamı var. Hepinizi seviyormuş, tabi en hakiki kankasını, yani beni daha çok sevdiğini söyledi.” Karasu gülerken, Tuna Yüzbaşı ters ters baktı.

 

“Kıskanma Tuna abim, favori olmak benim suçum değil.” Aren gülerek Tuna Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Sen niye sırıtıyorsun?” Aren’e ters ters baktı.

 

“Benim rakibim yok. Ben abisiyim, yerim sonsuza dek rezerve, sen kendini düşün.” Tuna Yüzbaşı bu sefer de Aren’e ters ters baktı.

 

“İmre bir daha ne zaman girebiliriz? Bu sefer buna hak tanımayacağım.” Tuna Yüzbaşı konuşmuştu. Buna derken işaret ettiği kişi Aren olmuştu.

 

“Belki bir kaç saat sonra, doktorla konuşurum.” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak onayladı.

SAAT 01:30

TUNA KIZILHAN

Kapıyı yavaşça açtım. Uyuduğunu düşünüyordum. Sadece görsem yeterdi. Daha fazla dayanamıyordum. Yoğun bakım odasındayken camdan izleyebiliyordum. Ama şimdi onu görememek beni sabırsız olmaya itiyordu. Yandaki sandalyeyi yavaşça sedyeye yaklaştırdım. Benim güzelim uyuyordu. Yüzündeki morluklar ilk günkü gibi değildi. Yüzüne sürdükleri şey her neyse yavaş yavaş işe yarıyor gibiydi.

 

“Sarem” Elimi saçına götürdüm. Ama dokunamadım. Canını acıtabileceğimden çekindim. Sağ elini ellerimin arasına alarak öptüm. Yavaş yavaş öpmeye devam ettim. Uyanmasını istemiyordum. Ama içimden sabretmekte gelmiyordu. Elini hafifçe kımıldattı. Yüzüne baktığımda hala uyuduğunu gördüm. Elinin kokusunu içime çektim. Zayıf küçük parmakları ellerimin arasından kayboluyordu.

 

“O kadar özledim ki” Başımı kolunun yanına sedyeye koydum.

 

“Ben hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım.” Sıcacık olan tenini okşadım. Mezardan çıkardığımda buz gibiydi.

 

“Ben seni çok sevmişim, öyle sevmişim ki kim olduğum, nerede olduğum bile umrumda olmadan tüm zayıflığımı gözler önüne serdim.” Beni duyabilecekmiş gibi konuşuyordum.

 

“Ne bir öfkem vardı ne de kızgınlığım, duyduğum acı öyle derindi ki başka bir duyguya yer veremedim.” Bileğini öptüm.

 

“Seni ilk tanıdığımda, omzuma dikiş atıyordun. Yarım yamalak hatırlıyorum. Öyle güzeldin ki gerçekten hayal olduğuna bile inanmıştım.” Kendi kendime gülümsedim. Bunları ona hiç anlatmamıştım.

 

“O kadar garip ki, her gün seni görebilmek için köye geliyordum. Sırf benimle daha fazla konuş diye seninle inatlaşıp seni sinirlendiriyordum.” Kendi kendime halime güldüm.

 

“Aklını başından almak deyimi var ya, sen tam olarak onu yaptın. Aykut’un tehlikeli olduğu için seni uyarmıştım. Ama asıl nedenim seni kıskanmamdı.” Bunları ona bakarak anlatamazdım belki de ama neden şuanda anlatasım gelmişti.

 

“Senin onu hoş bulmandan korkmuştum. Ya da onun senden hoşlanmasından, ikiside kulağa hoş gelmiyor.” Bileğini yeniden öptüm.

 

“Seninle karşılaşmak için köye gelirken kendime çekidüzen veriyordum. Belki hoşuna giderim diye.” Bunu yaptığımı kendime itiraf edemesem de hatta bundan utansam da anlatmıştım.

 

“Tamam, bende yakışıklı, karizmatik bir adamım, kendimi övmek gibi olmasın da, sende çok güzelsin be güzelim, standartımın senin güzelliğine yeteceğini düşünmedim.” Elini oynatınca yeniden yüzüne baktım. Başını bana çevirmişti.

 

“Seni seviyorum, seni öylesine yaşamak istiyorum ki, nefesini alacağız deseler hepsini seninle paylaşırım. Ben daha önce kalbimi beni hayatta tutan organım olarak görürken şuan yaşamak için senin her zerrene ihtiyaç duyacak hale geldim.” Böyle şeylet hakkında kolay kolay konuşacak biri değildim. Ama şuanda sevdiğim kadının yanında özgürce her şeyi dile getirmek istiyordum.

 

“Göğsümü sıkıştıran kadınım, yeniden neşene, gülüşüne, cesur duruşuna, her zerrene ihtiyacım var. Ne olursan ol, neyin olursa olsun, kaç tane kişiliğinin olduğu, bunların ne denli tehlikeli olduğu da umrumda değil, hayatım iyileşmen için çabalamakla geçecek olsa bile kabulüm, yeter ki bana gel, bende kal.” Alnını avuçlarımdaki eline yasladım. Gözlerime direnmekten yanıyordu.

 

“Tuna” Boğuk bir ses işittim. Başımı kaldırdığımda Saremin bakışlarını gördüm.

 

“Sarem” Aniden ayağa kalkarak saçlarına elimi koydum.

 

“Buradasın” Hava aldığı için boğuk çıkan sesinş duymakta güçlük çektim.

 

“Buradayım” Hafif tebessüm etti. Bunu ne kadar özlediğimi kelimelerlr anlatamam.

 

“Bana neden daha önce bunlardan bahsetmedin?” Yutkunarak ona baktım. Beni duymuştu.

 

“Bilmem, yani bilmiyorum.” Ne diyeceğimi bilemedim. Elini elimden yavaşça çekti. Havayı ağzından çenesine doğru itti. Kurumuş dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirdi.

 

“Demek seni hoş bulmam için özel olarak hazırlanıyordun.” Gülümsedim. Nedense utanmıştım. 30 yaşına girecek olan adamım, hayatımda hiç bu kadar utanmadım.

 

“Turna kuş” Elim çatlamış dudaklarına gitti. Onları hiç bu kadar susuz görmemiştim.

 

“Sarem” Alnından öptüm.

 

“Bende sadece sen beni güzel bul diye özenle hazırlanıyorum sanıyordum.” Diline düşmüştüm artık, ömür boyu sürsede olsa çekerim.

 

“Hala çok güzelsin.” Morluklarına baktım. Hiçbiri onun güzelliğine gölge düşüremedi.

 

“Hayır, şuan değil.” Başımı iki yana salladım. Gözlerim parmağımın olduğu dudaklarındaydı. İçimde tuhaf bir dürtü baş gösterdi. Artık anladım ki her saniyemiz her dakikamız kıymetliydi. Zaman gelip geçiyordu. Ve dün bir daha yaşanmayacaktı. Uzanıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Ona öyle susamışım ki çölde suyu bulmuş gibiydim. Elini yanağıma koydu. Dudakları onu daha önce öptüğüm zamankinden daha kuruydu. Bir an tanıyamamıştım. Sahi ben zaten onu neredeyse hiç denilebilecek kadar az öpmüştüm. Bu sefer çekmedim. Uzun süre dudaklarım dudaklarında kaldı.

 

Daha sonra elim yanağına giderken, havasına çarptı. Nefes alamadığı aklıma gelince kendimi geri çekmeye çalıştım. Ama yanağımdaki eli buna izin vermedi. Parmaklarım yüzünün her yanında geziniyordu. Açıkçası geri çekilmeyi bir an bile istemiyordum.

YAZARIN KALEMİNDEN

“Tuna nerede?” Soruyu Aren sormuştu.

 

“Bilmiyorum, hayret ayrılmazdı buradan.” Kerim Başçavuş konuşmuştu.

 

“İmre konuşmuş doktorla görebilirsiniz demiş, neyse ben gireyim içeriye, Tuna’da daha sonra içeriye girer.” Karasu başını salladığında Aren yavaşça kapıya adımladı. Kapıyı açar açmaz karşılaştığı manzaraya şok içinde baktı. Ardından aniden kapıyı sertçe kapadı.

 

“Ne oldu Aren?” Soruyu şaşkınlıkla Biran Teğmen sormuştu.

 

“Ahlaksız herif” Ömer Üsteğmen ne olduğunu çoktan anlamış gibi sırıtarak baktı.

 

“Aslında kapıyı açmadan önce Tuna içeride olabilir diyecektim de böylesi daha da eğlenceli olur diye karışmak istemedim.” Ömer Üsteğmen sırıtarak bakarken Are kaşlarını çatıyordu.

SARE LİA SARUHAN

Şuanda nefesi nasıl aldığım, ya da alamadığım umrumda değildi. Tuna beni öpmüştü. Ben hep bu anda kalmak istiyordum. Kapı açılıp kapandığında geri çekilmek istediğinde bile buna izin vermedim. Buna şaşırdığının farkındaydım. Elimi saçlarına yerleştirdim. Onu özlemiştim.

 

“Sare” Tuna sonunda geri çekildiğinde onu daha önce sadece bir kez kendisini kontrol edemez halde görmüştüm o da bana evlenme teklifi ettiği günün gecesindeydi.

 

“Nefes, neyse havanı geri takalım. Yoksa benimkini de alacaksın.” Şaşkınlıktan ne dediğini bilemeyen halinr gülmek istemiştim.

 

“İçeriye giren İnşallah abin değildir.” Hafifçe güldüğümde karnıma bir ağrı saplanmıştı.

 

“Seni yormamam lazımdı, ben çıkayım.” Neden bu kadar utandığına anlam veremedim. Biz nişanlıydık.

 

“Havanı çıkartma” Bu bir uyarıydı. Daha sonra kaçar gibi yanımdan ayrıldı.

TUNA KIZILHAN

Kendimi kaybetmiştim. Aptal gibi kendimi kaybetmiştim. Ya onu nefessiz bıraksaydım. Ya bir şey olsaydı. Kafayı yiyecektim. Kapıyı açıp dışarıya çıktığımda bana bakan gözlere ters ters baktım.

 

“Gece şerifleriniz hayrolsun.” Murat’ın ses tonuna anlam veremedim.

 

“Valla Aren neyi gördüyse, sinirli sinirli gitti.” Eyvahlar olsun, adam kız kardeşini öperken yakaladı.

 

“Ne görecek sanki, işinize bakın.” Ömer öp bana sırıtarak baktı.

 

“Herkes işinde” Ömer’e ters ters bakarak kapıdan uzaklaştım. İnşallah Aren’le koridorda denk gelmezdim. Artık birlikte rus ruleti oynardık. Mermi kimde patlarsa o giderdi.

 

Su almak için kantine indiğim sırada masada tek başına oturmuş çayını içen Aren ile göz göze geldim. Susuz kalmayı tercih ederdim. Adımlarımı anında geldiğim yöne çevirdim.

 

“Gel gel” Neyse başa gelen çekilirdi.

 

“Sende mi buradaydın ya?” Sanki az önce göz göze gelmemişim gibi.

 

“Oğlum az önce gözümün içine bakıyordun. Yalandan görmemiş gibi davranma.” Nedense haklı olmasına ayrı sinir oldum.

 

“Ne var Aren” Terslememi beklemiyor gibiydi.

 

“Arsız mısın sen?” Sandalyeye oturarak öne doğru kaydım. Ayaklarım Aren’in ayaklarına değince daha da sinirlendi.

 

“Öyle olduğumu sanmıyorum. Sen dışında kimseden de duymadım.” Aren, kendisine sırıtarak bakmama epey sinirlenmiş gibiydi, sanki kızı zorla öptüm. Öptüysem nişanlımı öptüm.

 

“Biz de içeriye girmeden önce adama haber verelim diyoruz.” Anlayışla başımı salladım.

 

“Yani tamam, biraz ayıp etmiş olabilirim. Ama dayanamadım.” Aren ters ters bakarak arkasına yaslandı.

 

“Bir daha evlenmeden kardeşime temasta bulunursan

kafanla uçkurunun yerini değiştiririm.” Tuhaf fantezileri olsa da bu adamı seviyordum.

 

“Kardeşime göz kulak ol dediğim adam göz koydu.” Ciddileşerek ona baktım.

 

“Göz koymak mı? Tövbeestağfirullah.” Tam olarak göz koymak sayılmazdı.

 

“Her neyse Sare ayağa kalksın da nasıl çöküyorum tepene göreceğiz.” Yutkunarak Aren’e baktım. Abi terorüne denk gelmiştim. Her neyse her şekilde kaçırırım.

 

“Bu kız benim nişanlım” Aren öne doğru eğilip ters ters baktı.

 

“Oğlum nişanlın diye öpmen mi lazım?” Gülmemek için kendimi zor tuttum.

 

“Millet sevgiliyken yapıyor. Bırakta öpeyim.” Aren’in sinirden kafayı yediğine şimdi emin olmuştum. Adam tüm mit teşkilatını her hareketimi izlemek için görevlendirecek gibiydi.

 

“Siz erkekler ne tuhafsınız.” Başımı masaya kahvesini koyup sandalyeyi çeken Yila’ya çevirdim.

 

“Kendinize gelince elin kızını sevin öpün, ama mesele kardeşlerinize gelince aman kimse dokunmasın.” Aren’in Yila’ya bakışına neredeyse kahkaha atacaktım.

 

“Yila, yarama tuz basma.” Yila gülerek baktı.

 

“Gerçekten çık kıskançsın Aren, bu kız yarın bir gün bu kız evlenecek.” Aren omuz silkerek konuşmaya başladı.

 

“Evlenene kadar istemediğim hiçbir şeye müsade etmem. Sende karşımda sırıtma canımı sıkma.” Elimi ağzıma kapayıp elimin içini ısırdım. Gülmemek için zor duruyordum.

3 GÜN SONRA

“Şunu şöyle arkana koyalım.” Aren kız kardeşinin arkasına yastığı koyarken oldukça temkinliydi.

 

“Böyle iyi mi?” Sare başını sallayarak gülümsedi.

 

“Evet abi, iyiyim.” Aren uzanıp Sare’nin alnından öpmüştü.

 

Kapı bir anda açılınca ikiside şok içinde kapıdan çelenkle giren Ömer ve Ahmet’e şok içinde bakmışlardı. Sare gülmeye başladığında karnına saplanan acıyla gülüşünü bastırdı. Çelenkin üzerinde Geçmiş olsun neşemiz yazıyordu.

 

“Gerçekten bunu bir tek sizden beklerdim.” Sare acısını görmezden gelerek gülümsedi.

 

“Hastaneye az daha almıyorlardı.” Aren duvara yaslanarak gülümsedi.

 

“Gerçekten Tuna’nın timinden olduğunuz o kadar belli ki” Ömer kaşlarını çatarak sahte bir sinirle baktı.

 

“Telli Turnama laf ettirmem, indirmeyeyim seni burada Aren” Abim sırıtarak baktı.

 

“Ee şimdi nasılsın güzellik.” Ahmet ikisinide boşvererek sedyeye oturdu.

 

“Çok daha iyiyim bestim.” Ahmet kalbini tutarak gözlerini kapadı.

 

“İşte beklediğim o büyülü cümle” İkimizde gülmeye başlamıştık.

 

“Tuna, sedyeye oturduğunu görürse büyülü aleme seni yollar Ahmet” Biran abiyi kapının eşiğinde görmemle doğrulmaya çalışmam bir olmuştu.

 

“Biran abi” Gülerek ona baktım. Yanıma gelip elindeki çiçekleri uzattı.

 

“İki gündür uyanık yakalayamıyoruz seni uyuyan güzel, bugüne kısmet oldu.” Bana sarılarak saçlarımı karıştırdı.

 

“Çok uyumuşum, İmre bir an nefesimi kontrol etmeye gelmiş.” Hepsi gülerek bana baktı.

 

“Sizden önce Yavuz abi de çiçek getirdi. Bir sürü çiçeğim oldu.” Biran abinin getirdiği papatyalar çok güzel görünüyordu.

 

“O çelengi milli eğitim bakanlığımı gönderdi. O ne öyle?” Biran abinin sorusuyla başta abim olmak üzere Biran abiyle ikisi kahkaha atarken Ahmet ve Ömer ters ters bakıyordu.

 

“Ahmet, Tuna geliyor tribe girmesin şimdi” Ömer kapının eşiğinden koridora bakıyordu. Ahmet istemeye istemeye yanımdan kalkmıştı.

 

“Otur Ahmet” Ahmet kalkacakken abim omuzlarından bastırarak geri oturttu. O sırada Tuna içeriye girmişti. Önce bana sonra da Ahmet’e bakmıştı.

 

“Hayırdır Ahmet?” Sesi soğuk geliyordu.

 

“Hayır hayır, öyle değil mi Ahmet?” Ahmet şok içinde konuşan abime baktı.

 

“Hayır mı şer mi bilmem de, beni hiç aranızdaki muhabbete karıştırmayın. Valla ben oturmadım. Aren oturttu Komutanım.” Abim sırıtarak Tuna’ya bakıyordu. Ne olduğuna anlam veremedim.

 

“Her neyse ziyaretin kısası makbuldür. Nişanlımla başbaşa kalacağım.” Utanarak abime baktım.

 

“Biz gidelim.” Ömer, Ahmet ve Biran abi anında odadan çıkmaya hazırlandılar. Abimse duruşunu hiç bozmadı.

 

“Aren”

 

“Ne oldu?”

 

“Az çıkta biraz da ben konuşayım.”

 

“Konuş işte”

 

“Senin yanında ne diye konuşayım?”

 

“Konuşmayacak mısın?”

 

“Hasbinallah ya, oğlum çık da nişanlımla başbaşa kalayım.”

 

“Olmaz.”

 

“Ne demek olmaz?”

 

“Evlenince bol bol konuşursun.” Hayretle ikisini izliyordum. Abim ilk defa böylr konuşuyordu.

 

“Aren sabrımı zorlama benim”

 

“Zorlarsam”

 

“Kızı kaçırır direkt basarım nikahı”

 

“Siz iyi misiniz?” Abim, Tuna’ya ters ters bakarken gözlerini ondan çekip bana baktı.

 

“Ben gayet iyiyim.” Tuna sinirli ifadesini düzelterek bakışlarını bana çevirdi.

 

“Seni benden kıskanmaya başladı.” Tuna sitemkar bir ifadeyle konuşmuştu.

 

“Son kez söylüyorum. Çıkıyor musun çıkmıyor musun?”

 

“Bana şart koşma, ben bu kızın abisiyim.”

 

“Bende nişanlısıyım”

 

“Keşke istemede hayır deseydim.”

 

“Uzatma artık benimle, çık hadi”

 

“Şeytan diyor ki kafayı göm” Tuna kahkaha attı.

 

“Beni ikna eden adama bak, sinirini yerim senin hadi.” Abim istemeye istemeye odadan çıktığında Tuna kapıyı kapatıp kilitledi.

 

“Geçen sefer abin görmüş.” Şok içinde ona baktım.

 

“Tribi bu yüzden, neyse umrumda değil şimdi” Yanıma oturdu. Bense bir daha abimin yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum.

 

“Abim görmüşse sen nasıl bu kadar rahatsın?” Sırıtarak bana baktı.

 

“Geçti artık o iş, yüzüğü parmağına taktım.” Şaşkınlıktan gülmeye başladım.

 

“Nasıl hissediyorsun kendini” Yanağıma elini koyunca başımı yan yatırarak yanağımı eline bastırdım.

 

“İyi, hem de çok iyi, çelengim bile var.” Tuna yeni farketmiş gibi çelenge bakarak kahkaha attı.

 

“Bu kesin Ahmetle Ömer’in işi” Başımı salladım.

 

“Benim güzel hatunum, İmre’yle konuştum. Bugün yarın taburcu olabilirmişssin.” Ona sadece bakmaya devam ettim. Yüzünü özlemiştim.

 

“Bir rüya gördüm.” Hayranlıkla beni izledi. Benimle aynı hizaya gelerek sırtını sedyenin başlığına yasladı. Başımı göğsüne doğru çekti.

 

“Ne gördün güzelim?” Utanıyordum. Ama anlatmak istedim.

 

“Rüyamda bir kız çocuğu gördüm. Sen onunla oynuyordun.” Saçlarımla oynamaya başladı.

BÖLÜM SONU

ÜZGÜNÜM AMA SARE’NİN YAŞAYACAĞINI SİZE SÖYLEYEMEZDİM. BİRAZ HEYECAN LAZIMDI.

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ BEBEKOLARIM♥️🩵🫀🫶🏻💙

Bölüm : 26.03.2025 21:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜK
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

152.78k Okunma

14.51k Oy

0 Takip
166
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP YAYIN TARİHİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP DUYURUSUU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 3.FRAGMANU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİMU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM DÜZ ÇİZGİU.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜKU.S 2. KİTAP YENİ KAPAĞIMIZU.S 2.KİTAP 4.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 4. BÖLÜM AYNAU.S ACİL DUYURUU.S 2.K. 5.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 5. BÖLÜM OPERASYONU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 2.k 6. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 6. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2.K 6. BÖLÜM GARİP GÖRÜNÜMLÜ KADINU.S 2.K 7. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S DUYURU VE FRAGMANU.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞMEU.S 2.K 8. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S 2.K 8. BÖLÜM PATLAYAN MEZARU.S BÖLÜM GÜN DEĞİŞİKLİĞİU.S DUYURU ACİLU.S HATIRLATMAU.S ACİL DURUMU.S 2.K 9.BÖLÜM YARALIU.S 2.K 10. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURU.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIMU.S DUYURUU.S SINIR İÇİN SON 5 OYU.S 2.K 11. BÖLÜM ÇOK BÜYÜLEYİCİ BİR KADINSINU.S 2.K 12.BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S DUYURU ACİLU.S 2.K 12. BÖLÜM TUTKUU.S DUYUR ÖNEMLİU.S DUYURUU.S 2.K 13. BÖLÜM KAN VE ZEHİRU.S DUYURU ÖNEMLİ
Hikayeyi Paylaş
Loading...