127. Bölüm

U.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİM

Esma Gül
sidelyacicegi

BİR SÜPRAYZZZZ YAPIP DAYANAMADIM VE BUGÜN YAYINLADIM.

BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 300 OKUNMA 100 OY VE 250 YORUMDUR.

HEDEFİ DOLDURUP BİR SONRAKİ BÖLÜMÜ OKUMAYA HAZIR MIYIZ?

ŞİMDİDEN SÖYLEMESİ YER YERİNDEN OYNAYACAK💙🩵

BU BÖLÜMDE DUYGULARDAN DUYGULARA GEÇİŞ YAPIP BOLCA AĞLAYIP BOLCA AKSİYONU DAMARLARINIZDA HİSSEDECEKSİNİZ.

BEBEKLER SİZLERİ SEVİYORUM.

LÜTFEN SINIRIMIZI PAZARTESİ GÜNÜ BÖLÜM SAATİMİZE KADAR DOLDURALIM🤍♥️💜💙🫶🏻

Ayakkabılarının çıkardığı ses merdivenlerde tok sesler bırakırken, Sare ellerini kulaklarına koymuş yatağının yanına diz çökerek korkudan titriyordu. Aşağıdaki kavga son bulmuş ve sesler kesilmişti.

 

“Ne olur, ne yapacaksan bana yap!” Annesinin acı çığlığıyla yere daha da sindi.

 

“Aren’e söz verdin. Yapma ne olur!” Sesler giderek yaklaşıyordu.

 

“Haktan dur!” Sare küçük elleriyle kulaklarını kapatmaya devam etti. O sırada kapı büyük bir gürültüyle açıldığında anlık bir tepkiyle ellerini kulaklarından çekip arkaya doğru başını çevirdi.

 

Haktan Saruhan bütün acımasızlığı ile kapının eşiğinde duruyordu.

 

İşte o günden sonra Sare bir daha çocuk olmayacaktı.

 

Ve bedeni Sirel’e ilk kez o gün kucak açacaktı.

AREN SARUHAN

Annemin aramasıyla kalbim ağzımda geriye dönüyordum. Sadece bir kez ömrüm boyunca bir kez dışarıya çıkmak istemiştim. Babam olacak adamın bana verdiği sözü bu kez tutacağına inanmıştım.

 

Koşmaktan ayaklarımı hissedemeyecek hale gelmiştim. Evimin önüne vardığımda, bahçe kapısını çarparak içeriye girdim. Kapıyı dehşetle yumruklamaya başladım.

 

Hizmetlilerimizden birisi kapıyı açtığında koşarak merdivenlere yöneldim. Sare’nin odasına girdiğimde gördüğüm manzara yıllar sürecek bir pişmanlığı ve beraberinde kini ve öfkeyi getirmişti. İşte bugün o adama baba demeyi bırakmıştım. 12 yaşındaki kardeşimi o halde görmemle 21 yaşında bir daha baba dememeye yemin etmiştim. Bugünden sonra hayatım artık benim isteklerime, kararlarıma ya da benim hayatım olarak şekillenmemişti. Ben o günden sonra tüm kötülüğü üzerime çekmiş ve bir daha masum kalamamıştım.

 

Geç kaldığım için üzgünüm kardeşim, yeterince kendimi feda edemediğim için özür dilerim.

GÜNÜMÜZ

Karasu etraftaki tüm teroristleri temizlerken yavaş yavaş Tuna ve Aren’e yaklaşıyorlardı. Tamamen temkini ellerine aldıklarında yerdeki kürekleri her biri alarak mezarı kazmaya başladılar.

 

“Az kaldı.” Tuna Yüzbaşı çaresizlik dolu çıkan sesiyle konuşmuştu.

 

“Az kaldı Sarem” Tırnaklarının içi toprağı kazımaktan tahriş olmuştu. Kerim Başçavuşun elinden küreği alarak hiç durmadan toprağı kazmaya devam etti.

 

“Sare’nin ayağı görünmeye başladı. Hadi acele edelim.” Aren çaresizlikle toprağı eşelerken hepsinin yüreği ağızlarındaydı.

 

“Sare” Derini kazıp, Sare’ye ulaştıklarında Sare’nin elleri ve bedeni kendi kanıyla bulanmıştı. Gözleri kapalı, göğsü hareket etmiyordu. Nefes alamadığı için hareketsiz yatıyordu. Tuna Yüzbaşı gördüğü manzaraya anlık bir şok içinde bakakalmıştı. Hepsi aynı durumdaydı. Bundan ilk kurtulan ve kendisini aşağıya doğru atan Tuna Yüzbaşı’ydı.

 

“Sare” Çaresizlikle çıkan ses tonu Sare’nin hareketsiz bedenini görmesiyle çatallaşmıştı.

 

“Yukarıya çekelim hadi.” Aren ve Murat Teğmen, Tuna Yüzbaşı’ya yardım ederek Sare’yi yukarıya çektiler. Tuna Yüzbaşı’ya elini uzatan Ahmet Başçavuşun elini tutarak hızla yukarıya çıktı. Ardından Sare’nin yanına geldi.

 

“Kalbi atmıyor gibi, nefes de almıyor.” Tuna Yüzbaşı öyle kötü bir haldeydi ki Aren’in bile Sare’ye dokunmasına izin vermiyordu. Kendiside incinecek diye dokunamıyordu. Başını kalbine doğru eğdi. Orada herhangi bir ritme rastlamamıştı. Nefesini kontrol ettiğinde hiçbir nefes belirtisi yoktu.

 

Tuna Yüzbaşı vücut ağırlığı kullanılarak Sare’nin göğsüne yaklaşık 5 cm derinliğe kadar baskı uygulamaya başladı. Her göğüs kompresyonu sonrası göğsün tamamen geri gelmesi bekledi. . Dakikada yaklaşık 100-120 kompresyon hızında bu şekilde kalp masajı yapmaya devam etti. 30 kompresyon sonrasında solunuma geçerek Sare’ye nefesini verdi.

 

“Bana geri gel” Nefes nefese kalmış bir şekilde kalp masajı yapmaya devam etti. Ağzından nefesini vererek Sare’ye yalvarır gibi konuşuyordu.

 

“Ne olur seni de kaybetmeme izin verme.” Karasu temkini elden bırakmamak için etrafa koluçlanmıştı. Aren çaresizlik içerisinde Tuna’yı izliyordu. Soğukkanlı olan adam kardeşinin halini görmesiyle olduğu yerde kalakalmıştı.

 

“Allahım ne olur bana geri gelsin.” Yalvarıyordu. Gözlerinden akan yaşlar Sare’nin yanaklarından boynuna doğru yol çizdi.

 

“Allahım onu da benden alma. Yalvarırım sana Ahad’ın onu da benden almasına izin verme. Hadi güzelim, ömrüm nefes ver bana, hadi yine nefesim ol be güzelim.” Hiç durmadan aynı işlemi yapmaya devam ediyordu. Gözleri bulanıktı artık Sare’yi net göremiyordu. Ve oldukça yorulmuştu.

 

“Tuna, kardeşim tamam.” Murat Teğmen bastırmaya çalıştığı çatallı sesiyle konuştu.

 

“Hayır, ne tamamı Murat, Saremin nefese ihtiyacı var.” Karasu çaresizlikle çırpınan Komutanlarına içleri yana yana baktı.

 

“Kardeşim, bak” Murat Teğmen sakinleştirmek amacıyla konuştuğu sırada Sare’nin bedeni büyük bir öksürük kriziyle sarsılmıştı. Bedenindeki acıyı yeniden hissetmeye başladı. Gözlerini açmaya gücü yoktu. Göz kapaklarını süsleyen toprak ona ağırlık yapıyordu. Tuna Yüzbaşı gözyaşları içinde Sare’nin yüzünü temizleyip başının altına elini koydu.

 

“Allahım şükürler olsun.” Alnından öperek onu göğsüne çekti. Aren hızla Sare’nin yanına geldiğinde ona dokunmaya kıyamayacak haldeydi.

 

“Tuna, abi, geldiniz.” Nefes nefese konuşmaya çalıştı.

 

“Karasu da geldi mi?” Tuna Yüzbaşı gözyaşları içinde başını salladı.

 

“Meleğim, bak buradayım, yanındayım.” Sare abisine bakmaya çalıştığında bedenine yayılan acıyla başını geriye doğru sarkıttı. Nefesi kesilmeye devam ediyordu.

 

“Onu götürmemiz gerekiyor.” Tuna Yüzbaşı aceleyle kucağını aldı.

 

“Yuva 1, ben Ömer Üsteğmen, Sare’yi bulduk. Durumu ağır acilen bulunduğumuz yere bir helikopter gerekli.” Yuva 1’den henüz cevap gelmemişti.

 

“Tekrar ediyorum. Yuva 1, ben Ömer Üsteğmen, Sare’yi bulduk. Durumu ağır acilen bulunduğumuz yere bir helikopter gerekli.” Telsizden cızırtılı bir titreşimden sonra bir ses duyuldu.

 

“Ömer, helikopter bulunduğunuz bölgeye doğru geliyor.” Yavuz Albay’ın gergin ses tonu telsizden yansımıştı.

 

“Bende kal, ne olur bende kal.” Tuna Yüzbaşı başyukarıya zorlukla çıkmaya çalıştı.

 

“Ne olur bende kal.” Tuna Yüzbaşı, Aren ve Karasu hızla ilerliyorlardı.

 

“Tuna, çok yoruldun, bırak biraz da ben taşıyayım.” Aren, Tuna Yüzbaşı’ya doğru koşuyordu.

 

“Tuna, bak ikiniz içinde burası zor. Sende de hal kalmadı ver biraz da kardeşimi ben taşıyayım.” Tuna Yüzbaşı duyuyor gibi değildi. Sare’nin giderek azalan nefesi onu çılgına uğratmıştı. Aren kolundan tutup onu durdurmak zorunda kaldığında, kan ter içinde kalmıştı.

 

“Nefesi azalıyor.” Yüzünden öyle bir ifade dökülüyordu ki Aren neredeyse kendi acısını unutacaktı.

 

“Bundan sonrasını ben devam edeyim. İyi görünmüyorsun. Sana ihtiyacı var. Yapma bunu” Aren, Sare’yi kucaklayarak zorla da olsa Tuna Yüzbaşı’nın kollarından aldı. Tuna Yüzbaşı boşlukta kalmış gibi bir süre yerinde kalakaldı. Başı dönüyordu.

 

“Tuna, kardeşim iyi görünmüyorsun. Sana destek olayım.” Murat Teğmen sarsak adımlarla da olsa Tuna Yüzbaşı’nın denge de kalmasına yardım ediyordu.

                              🚁

Yolu yarıladıklarında yaklaşık yarım saattir yoldaydılar. Helikopter yavaşça yere indiğinde, Aren koşarak helikopterdeki askerlere Sare’yi uzattı. Onun ardından Tuna’yla birlikte Karasu da hızla binmişti.

 

Helikopter havalanmaya başlamıştı. Havada hızla süzülürken Tuna yüzbaşı, yeniden Sare’nin başını kollarının altına aldı. Yüzünü göğsüne bastırmıştı.

 

“Nefesi azalıyor Aren” Korku dolu gözlerle Aren’e baktı. Aren ise karnından sızan kanın durması için baskı yapıyordu.

 

“Acele et!”

 

“Acele et onu kaybediyorum!” Tuna Yüzbaşı öyle bir bağırmıştı ki tüm vücudu titremeye başlamıştı. Titreyen elleri Sare’nin yüzünde geziniyordu.

 

“Beni bırakma” Fısıldayarak konuşmuştu.

 

“Meleğim, dayan az kaldı.” Aren karnına baskı uygulamaya devam ediyordu.

 

“Sare güçlüdür, bunu da atlatacak Allahın izniyle” Bunu söyleyen Hakan Asteğmendi. Bir umut etrafına baktı. Ahmet Başçavuş en köşeye sinmiş kendisini gizleyerek ağlıyordu. Ömer Üsteğmen onun karşısında etrafa boş gözlerle bakarak sadece yutkunuyordu. Biran Teğmen ellerine başını koymuş hiç kıpırdamadan oturuyordu. Murat Teğmen, Karan Asteğmen ise sessizce dolan gözlerini silip duruyorlardı. Uzman çavuş Yuşa elleriyle sinirden başına vuruyordu. Kerim Başçavuş, diğer bir köşede ağlıyordu. Üstçavuş Caner ise kollarının üstüne başını koymuş öylece oturuyordu. Astçavuş Baran ise kollarına gözyaşlarını siliyordu.

 

Karasu daha önce böylesine perişan olmamıştı. Hayatlarının neşesi haline gelen Sare’nin durumuna hem sinirli hem üzgün hem de kederliydiler.

 

“Diri diri gömmüşler lan kızı” Ömer Üsteğmen kendi kendisine konuştu. Sanki etrafında kimse yokmuş gibiydi. Başını yasladığı yerden tavana boş gözlerle baktı.

 

“Ömer, iyi misin?” Bunu söyleyen Murat Teğmendi. Ömer Üsteğmen diğerleri gibi değildi. Ne ağlıyordu ne de sinirleniyordu. Her şeyi kendi içine atıyordu.

 

“Diri diri” Ömer Üsteğmen kendisine bunu bastıra bastıra söylüyor gibiydi.

 

Helikopter yavaş yavaş inerken Tuna Yüzbaşı Sare’yi kucağına aldı. Helikopter bir süre sonra tamamen indiğinde hızla helikopterden inerek hastaneye ilerledi. Yavuz Albay hastaneye haber vermişti. Bu yüzden doktorlar dışarıda bekliyordu.

 

“Yardım edin!” Tuna Yüzbaşı çaresizlikle çıkan sesiyle bağırdı.

 

“Yardım edin, benim nişanlımı diri diri gömdüler de, nefes alamıyor. Kanaması var!” Tuna Yüzbaşı kısılmış sesiyle bağırdı. Sedyeyi getiren doktorlar sedyeyi durdurdukları anda Sare’yi sedyeye narin bir şekilde koydu. Sedye ile birlikte hareket eden Tuna Yüzbaşı, Aren ve Karasu hızla ilerliyorlardı.

 

“Hemen ameliyathaneyi hazırlayın. Kanaması çok var. Kan grubunu öğrenip, kan takviyesi yapmamız gerek. Acele edin hadi!” Doktor yanındakine sağlık personellerine talimat verirken bir kısmı aceleyle dediğini yapmaya koştu.

 

“Buradayım Sarem, sakın kendini yalnız hissetme. Bak hepimiz buradayız.” Ameliyathanenin kapısına yaklaşırken Tuna Yüzbaşı, Sare’nin elinden tutarak öptü. Ameliyathaneye geldiklerinde ellerinin arasındaki narin kanlı elden uzaklaşmak istemese de onu yavaş yavaş bırakmak zorunda kalmıştı. Sare’nin eli yavaşça sedyeden dışarı kayaraken, ameliyathanenin kapısından içeriye girip gözden kayboldu. Tuna Yüzbaşı ameliyathanenin kapısının önünde hiçbir şey demeden titreyen bedeniyle öylece kalakalmıştı. Hiçbir duyusunu hissedemeyecek haldeydi.

 

“Nabız çok düşük. Kanama durmuyor. Hemen kan takviyesi yapmamız gerek!” Ameliyathanenin kapısı bir anlığına açıldığında içeriden gelen ses Tuna Yüzbaşı’yı dehşete düşürmüştü. Kulakları uğulduyor ayakları titriyordu.

 

“Hastanın kan grubunu öğrenebilir miyim?” Hiçbir şeyi algılamayan kulakları kadını duymuyordu. Kadın arkasındaki Aren’e soru yönelttiğinde Aren de aynı haldeydi.

 

“Aren, Tuna, kardeşim kendinize gelin.” Murat Teğmen ikisinide sarsmıştı.

 

“AB rh negatif” Bunu söylerken gözleri bir boşluğun içine dalıp gitmişti. Aren yutkunamayacak halde söylemişti.

 

“Çok zor bir kan grubu, aranızda bu kan grubuna sahip olanlar var mı?” Aren ve Tuna Yüzbaşı hala durumu algılamakta zorluk çekiyorlardı.

 

“Hepiniz biliyorsunuz değil mi kan grubunuzu?” Murat Teğmen aceleyle konuştu.

 

“Benimki A rh negatif olmaz mı?” Kerim Başçavuş telaşla sordu.

 

“Malesef AB rh negatif olması gerekiyor. Çevrenizi bilgilendirin lütfen, hastanın fazla zamanı yok.” Hemşire aceleyle oradan uzaklaşmıştı.

 

Tuna Yüzbaşı daha fazla ayakta kalacak gücü bulamadı. Arkasındaki duvara sırtını yaslayarak yavaşça kaymaya başladı. Yere oturduğunda boş gözlerle yeri seyretmeye başladı.

 

“Ben seni koruyamadım.” Duyduğu acı boğazını yırtarcasına tüm vücuduna yayılıyordu.

 

“Nabzın düşük, kanaman var. Nefes alamıyorsun. Ama ben burada oturmuş dua etmekten başka bir şey yapamıyorum.” Kendi kendine söyleniyordu. Başını duvara yasladı. Artık kendisini tutmayacaktı. Acısını gizlemek için uğraşmayacaktı. Gözlerini kapatıp sessizce ağladı. Ardından sessiz yakarışları bir feryada dönüştü. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Başını eğip gözlerini eliyle kapadı. Nerede olduğunun ya da kimlerinin yanında olduğuun artık bir önemi yoktu.

 

O dağların aslanı dedikleri Yüzbaşı, şuan hastane koridorunda içi çıkarcasına hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. En son ne zaman böyle ağlamıştı?

 

Sevdiği insanı kaybettikten sonra, böyle ağlamamaya yemin etmiş gibiydi.

 

Peki ya şimdi bu hıçkırıklar da neyin nesiydi?

 

Gerçekten çaresizlikle iki büklüm olmuş adamdan çıkan bu ses Tuna Yüzbaşı’ya mı aitti?

 

Aren de yere çöktüğünde, Karasu tek tek yere oturmaya başlamıştı. Hepsi bir köşede sessizce ağlıyordu. Ömer haricinde.

 

Murat Teğmen dayanamayarak Tuna Yüzbaşı’nın yanına gitti. Yere çöküp omuzlarından tutup güçlü bir şekilde sarıldı.

 

“Onu kaybediyorum.” Tuna Yüzbaşı ilk defa bu kadar çaresiz görünüyordu. Düşman çok sayıda denildiğinde, hallederiz diyen adam, şuan iki büklüm hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

 

“Hayır, henüz hiçbir şey bitmedi. Kardeşimiz yaşayacak.” Murat Teğmen yutkunmakta zorluk çekerek konuşmuştu.

 

“Nefes alamazken ona nefesimi veremedim.” Tuna Yüzbaşı, Murat Teğmenin üniformasını sıkıyordu.

 

“Her şey düzelecek, Rabbimden ümit kesilmez.” Tuna Yüzbaşı ilk defa timinin karşısında bu kadar çaresiz görünüyordu. Ahmet Başçavuş, Tuna Yüzbaşı’yı ilk defa bu halde görüyordu. Bu duruma içerlenip daha da ağlamaya başladı.

 

“Hastanın ciddi derecede kırıkları mevcut, Doktor İmre hanım hastanede yok. Haze hanıma haber verin verin!” Hemşirelerden biri ameliyathanenin kapısına gelen hemşireye aceleyle bir şeyler söylemişti.

 

Karasu sessizce gidip gelen, hızlıca koşuşturan hemşireleri ve doktorları izledi. Bir süre sonra Haze aceleyle koridorda göründü.

 

Göz ucuyla Tuna Yüzbaşı ve Murat Teğmen’in bulunduğu yere baktı. Tuna Yüzbaşı’nın bu halini görmeyi beklemiyordu. İçi bir anlığına ezilse de yutkunmaktan başka bir şey yapamadı.

 

“Haze” Ahmet Başçavuş’un sesi durmasını sağlamıştı.

 

“Çok yara almış, ona iyi davran olur mu?” Haze kendisine karşı ilk defa bu kadar nazik davranan Ahmet Başçavuş’a baktı. Onu ilk defa böylesine yıkımın eşiğinde görmüştü. Kendisine ilk defa nazik davranmıştı.

 

“Elimden geleni yapacağım. Merak etmeyin, iyileşmesi için çabalayacağız.” Ahmet Başçavuş çaresizlikle dolu bir bakışla Haze’ye baktı. Ardından gözlerini aşağıya çekerek yine olduğu yere çöktü.

👩🏼‍⚕️

İmre arabanın kapısını büyük bir gürültüyle kapatarak aceleyle hastaneye koştu. Gözyaşları durmak bilmiyordu. Ameliyat muhtemelen başlamak üzereydi. Hazırlıklar tamamlanmıştı. Koridora hızlı bir adım attığında aceleyle ameliyathanenin bulunduğu koridora çıktı. Köşeyi döndüğünde gördüğü manzaraya şok içinde bakalalmıştı.

 

Öncelikle gözleri Tuna Yüzbaşı’ya değdi. Ondan güç alıyordu. Ama o da yıkılmıştı. Aren’e baktı. Buraya ne kadar çabuk ulaşabildiğine anlam veremiyordu. Aren mahfolmuş görünüyordu. Karasu ise her biri bir köşede sessizce olacakları düşünür vaziyetteydi. İçine süzülen korkuyla aceleyle ameliyathaneye girdi. Ayakları içeriye girerken yalpalıyordu. Tüm vücudu zangır zangır titremeye başladı. Kendisini steril hale getirerek giriş yaptı. 3 4 doktor Sare’nin başındaydı.

 

Aceleyle doktorların kendi aralarında konuştukları sözleri dinledi. Yavaşça yaklaşıp Sare’nin önce ayaklarını gördü. Daha sonra bacaklarını, sonra karnını orada ellerini ağzına götürdü. Yavaş yavaş gözleri bedeninden yukarıya yükseldi. Boynuna doğru ilerledi. Yüzü gözü toprak olmuştu. Her yeri kan içerisindeydi. Çocukluğu şuanda hareketsiz yatıyordu. Kalbi sıkıştı. Ağlamaya başladı. Şu ameliyathaneden girdiğinde asla eli titremeyen doktorun elleri titriyordu. Tamamen Sare’nin yanına geldiğinde elini ona doğru uzattı. Ama dokunamamıştı. Korkuyordu. Bu beden onun kardeşine ait olamazdı bunu kabullenmiyordu. Haze göz ucuyla İmre’nin geldiğini fark ederek hızla yanına ilerledi.

 

“İmre, ben hallediyorum. İstersen sen çık olur mu?” İmre’nin gözleri sedyede hareketsiz yatan Sare’nin üzerindeydi.

 

“Yüzü neden bu kadar tozlu?” Dehşete düşmüş gibi onu seyrediyordu. Bu soruyu Haze’ye sormamıştı. Kendisine sormuştu.

 

“İmre, ben hallederim, lütfen sen dışarıya çık.” İmre tepki vermediği için sarsmak zorunda kalmıştı.

 

“Hayır, onu bu halde bırakamam, bana ihtiyacı var.” Haze anlayışlı bir şekilde İmre’yi kendisine çevirdi.

 

“Söz veriyorum, elimizden geleni yapacağız. Ellerin titrerken riske girmeyelim.” Haze, İmre’nin kendisine bakmasını sağladı.

 

“Lütfen, bir şeyler yap, ona yeniden sarılayım, ben ona bayadır sarılmadım.” Haze gözlerinden akan bir damla yaşı hızla sildi. Başını sallayarak onayladı.

 

“Elimizden geleni yapacağız. Lütfen daha fazla oyalanmayalım.” İmre’yi yavaşça ameliyathanenin çıkışına yönlendirmişti. İmre hareketsiz bir halde yavaş adımlarla dışarıya çıktı. Bir elini güçlükle duvara yasladı.

 

“Hiçbir şey yapamadım. Ellerim titredi.” Öyle bir söylemişti ki havada tüm acılar birbirine kenetlenip yeniden bir bütün olmuş gibiydi, yavaşça kayıp yere çöktü. İçi çıkarcasına ağlamaya başladı.

 

“Onu mahfetmişler.” Acısı büyük bir feryada dönmüştü. Elini bacağına koyup sıkmaya başladı. Elleri titrediğin için kendisinden nefret ediyordu.

 

“Ben bir şey yapamadım.” Ağlaması giderek şiddetleniyordu.

 

Ömer Üsteğmen göz ucuyla ameliyathanenin girişine baktığında İmre’nin perişan olmuş haline denk geldi. Aceleyl kalkıp yanına gitti.

 

“İmre?” Soru sorar vaziyetteydi.

 

“Ellerim titredi bir şey yapamadım.” İmre gözyaşları içerisinde Ömer Üsteğmene baktı. Ömer Üsteğmen yere diz çöktüğünde konuşmaya başladı.

 

“İyileşecek ben inanıyorum.” İmre başını iki yana sallayarak daha da ağlamaya başladı. Ömer Üsteğmen omuzlarından çekerek göğsüne bastırdı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

 

“Ben bir yapamadım. Ellerim titredi. Ona dokunamadım. Çocukluğuma dokunamadım. Kardeşime dokunamadım. Elim mesleğe başladığım günden beri hiç titremedi benim, ellerim titredi ona ulaşamadım” Ömer Üsteğmene sarılıp göğsünde ağlamaya başladı. Üniformasını sıkıyordu. Ömer Üsteğmen ise hiçbir şey söyleyemiyordu. İlk defa kelimeleri ağzından dökülmemişti. Öylece ağlamasına izin verdi. Ama tek bir gözyaşı dökemiyordu. Yutkundu. Bir süre sonra İmre’nin nefesleri kesik kesik geldiğinde, başını eğerek İmre’ye baktı. İmre’nin gözleri kapalıydı. Başı geriye doğru düştü.

 

“İmre” Yüzünü avuçlarının içine alarak ona seslendi. Ardından kucağına alarak koridorda ilerledi.

 

“Bakar mısınız? Bayıldı, ilgilenir misiniz?” Koridorda gördüğü ilk hemşireye seslenmişti.

 

“İmre hanım için bir odayı hazırlayın lütfen” Hemşire panikle koşuşturmuştu. Ömer Üsteğmen, hemşirenin gösterdiği odaya girerek sakince İmre’yi sedyeye yatırdı. Ensesinden hafifçe tutarak yastığı ayarladı.

 

“Ellerim titredi.” Gözleri kapalıydı. Bilinci yarı açıktı. Sayıklıyordu.

 

“Sakinleştirici iğne yapalım.” Ömer Üsteğmen kolunu açmak için yardımcı olmuştu.

                              🏥

“Aren!” Yila köşeyi döner dönmez Aren’i görmüştü. Yerde başını dizlerine koymuş ağlıyordu.

 

“Aren” Yila yanına yavaşça çöktü.

 

“Çok mu kötü?” Yila kendisini tutmaya çalışıyordu. Hızla kollarını Aren’e sararak ağlamaya başladı. Aren kendisine sarılanın kim olduğuna bile bakmadan sarılmaya başladı. Sanki birinin başından beri ona sarılmasına ihtiyacı varmış gibiydi.

 

“O çok kötüydü. Benim hatam yüzünden, hayatı boyunca atlatamayacağı bir şey yaşadı.” Yila, Aren’i daha da sıkı sararak konuştu.

 

“Özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim.” Yila ister istemez kendisini suçluyordu. Aren’in yakarışları hıçkırığa dönmüştü. Sessizce Yila’nın omzunda ağlamaya devam etti. Normalde utanacağı ya da çekineceği bir durumda çaresizlik içinde ona sarılıyordu.

 

“Erdal, merkeze yakın tüm noktaları tutun. Azer köye gizlice girmiş az önce çatışma çıktı. Köyün dışına doğru kaçtı. Her noktayı arayı hemen!” Telsizden gelen ses köydeki bir askere aitti. Telsizin sahibi olan askerler ise Karasu timini karşılamak için gelen askerlerdi. Hepsi bir anda dikilip sese kulak verdi. İlk tepkiyi veren Tuna Yüzbaşı’ıydı, öyle bir ayağa kalkmıştı ki mecazi anlamda yer sallandı diyebilirdik.

 

“O soysuz, hangi cesaretle köye giriyor?” Sare’nin kaçırılmasından sonra köye hiç uğramamıştı. Her ne hikmetse köye yeniden gelmişti. Ve her yerde aranıyordu.

 

“Tuna” Murat Teğmen, olacakları anlayıp önüne geçmeye çalıştı.

 

“Bırak beni, o soysuz asla kaçamayacak.” Tuna Yüzbaşı, Murat Teğmen’in kolunu iterek aceleyle peşinden ilerledi. Ardından Aren de koşar adımlarla onu takip etti.

 

“Bir delilik yapmayın!” Murat Teğmenle birlikte Karasu peşlerine düşmüştü.

 

“Deliliği bugün yapmayacaksam ne zaman yapacağım, ya bu dünyayı yakacağım ya da kendimi, benim Sarem, içeride yaşam mücadelesi verirken o soysuzun elini kolunu sallaya sallaya rahatça dolaşmasına izin vermem. Emrimdir, biriniz dahi beni durdurmaya çalışırsanız bir daha bu timde yeriniz yok!” Koridorda ilerlerken gür sesi her yeri doldurmuştu. Murat Teğmen dahil Karasu bir anlığına durmuştu.

 

“Aracı bana ver. Sen çekil.” Askeri aracın kapısını açarak içeriye girdi. Sağ koltuğun kapısı açıldığında sinirle o yöne baktı.

 

“Beni durdurmaya çalışırsan seni yolda atarım acımam!” Kaşlarını çatmış Aren’e bakıyordu.

 

“Durduran namerttir, sür arabayı” Tuna Yüzbaşı aracı çalıştırdığında araç büyük bir gürültüyle öne doğru kaydı. Onların arkasından hastanenin önüne Yavuz Albay’ın arabası yanaştı. Yavuz Albay telaşla arabadan inerek konuşmaya başladı.

 

“Ne oluyor? O Tuna mıydı?” Hastaneden çıkan Karasu’ya bakmıştı.

 

“Aren ve Tuna, Azer’in kaçtığını duyunca onları tutamadık.” Murat Teğmen konuşmuştu.Yavuz Albay kaşlarını çattı.

 

“Ömer yanına kimi alıyorsan al peşlerinden gidin.” Ömer Üsteğmen başını sallayarak Murat Teğmen ve Biran Teğmeni aldı. Askeri araç yolda ilerlerken yavaştı. Sanki yetişmek için acele etmiyor gibiydi.

 

“Biz bu hızla onları yakalayamayız.” Murat Teğmen konuşmuştu.

 

“Yakalamak gibi bir niyetim yok Murat, kader bu, her zaman bir şeylere yetişecek değiliz.” Ömer Üsteğmen göz ucuyla Murat Teğmen’e baktı.

                               💩

Azer korkuyla aracını bırakıp ormanlık alana doğru koştu. Peşlerindeki askerlerden biraz da olsa uzaklaşmıştı. Ormanın içerisinde ilerlerken korka korka gidiyordu. Ahad yüzünden köye yeniden girmek zorunda kalmıştı. Şimdi ise canı tehlikedeydi.

 

Tuna ve Aren’in askeri aracı, Azer’in aracının önünde durdu. Onun arkasında ise diğer askeri araçlar vardı.

 

“Ormana kaçmış” Aren konuşmıştu. İkiside aceleyle ormana girdiklerinde hızla koşmaya başladılar.

 

“Seni gebertmeden bana buradan dönmek haram olsun!” Tuna Yüzbaşı taşın üstünden atlayarak ilerlemeye başladı. Ardından Aren de atlamıştı.

 

“Bekle, ağacın üzerinde kan izleri var.” Aren kana dokunarak parmaklarının içinde kaydırdı.

 

“Yeni geçmiş belliki, ama bir sürü ayak izi var. Muhtemelen askerlerde peşinde.” Aren’in sözüne karşılık Tuna Yüzbaşı konuşmaya başladı.

 

“Diğerlerinden önce biz bulmalıyız. Yoksa hiçbir şey yapmadan bırakmak zorunda kalacağız.” Ormanda izleri takip ederek ilerlemeye başladılar. Her izden bir ipucu bulmaya çalışıyorlardı. Diğer askerlerden farklı bir yöne sapmaya karar verdiler. Hiç durmadan koşuyorlardı. Bedenlerinin yorgunluğunu gözardı etmişlerdi.

 

“Soysuz” Yüksek bir taşın üstünden aşağıya baktılar. Gizlice çalılıkların arasına gizlenen ve kolundaki kanı bez parçasıyla bastıran Azer’i gördüler. Tuna Yüzbaşı aşağıya inerken Aren onu takip ediyordu. Azer sesi duyup başını havaya kaldırınca ikisinide görmüştü korkuyla hızla çalılıklardan çıkıp koşmaya başladı. Tuna Yüzbaşı ve Aren’de peşinden koşmaya başladı.

 

“Ben şuradan gidiyorum.” Aren, Azer’in önünü kesebilmek için diğer tarafa yönelmişti. İkiside yol boyunca Azer’e oldukça yaklaşmıştı. Büyük bir boşluğa geldiklerinde, Azer etrafına korkuyla baktı. Sadece ağaçlar görünüyordu. Gözleri ilk Aren’i buldu. Korkuyla arkasına dönüp koşacağı sırada Tuna Yüzbaşı yolunu kesti.

 

“Ben bir şey yapmadım. Hepsi Ahad’ın planıydı.” Azer ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. Tuna Yüzbaşı, keskin yüz ifadesiyle karnına doğru tekme savurup onu Aren’e doğru itti.

 

“Sizin gibiler köşeye sıkışınca herkesi suçlar!” Tuna Yüzbaşı bağırarak konuşmuştu.

 

“Bari yüreğiniz olsun da yaptığınızı inkar etmeyin!” Aren, Azer’in omzundan tutup kendisine çevirdi. Daha sonra güçlü bir yumruğu yüzüne yerleştirdi. Azer bu sefer de Tuna Yüzbaşı’ya doğru savruldu.

 

“Ben onun saçının teline dokunamazken, onu diri diri gömdünüz!” Tuna Yüzbaşı bir yumruk savurduğunda Azer yere düşmüştü. Sıra Aren’deydi.

 

“Ben onu kendi babamdan bile korumayı başardım. Sizin gibi soysuzlar onu incitsin diye mi bunca çaba harcadım!” Aren defalarca tekme savurduğunda Azer acıyla bağırmaya başladı. Yerde sürüklenerek uzaklaşmaya çalışıyordu. Tuna Yüzbaşı çenesine güçlü bir tekme savurdu. Azer’in çenesinden çıtırtı sesi çıkmıştı. Eğilip saçlarını tutup çekiştirdi.

 

“Sen benim nişanlıma nasıl elini sürmeye cüret edersin, bilmez misin? Seni yaşatmayacağımı!” Tuna Yüzbaşı yakasından tutarak defalarca yumruğunu yüzüne geçirdi.

 

“Sizin gibileri toplaya toplaya, leşinizi yere sere sere bitmediniz!” Bu sefer vuran Aren’di. Tuna Yüzbaşı onu serbest bırakmıştı. Aren yakasından tutarak ağaca yasladı. Azer’in yüzü gözü dağılmıştı. Ve mosmor olmuştu.

 

“Her şeyi anlatırım, beni bırakırsanız Ahad’ı nerede bulacağınızı bile söylerim.” Aren kahkaha atarak konuştu.

 

“Yıllardır o itin inindeydim. Sence Ahad senin gibi zekasız bir adama yerini mi söyler!” Boğazından tutarak ağaca başını vurdu. Azer yere yığılmıştı. Başının arkası kanıyordu. Ne kadar döverse dövsün, içindeki acı bitmiyordu. Hiçbir rahatlama içini bulmamıştı. Peki ya bunca çaba boşuna mıydı? Aren kendisini tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

 

“Ben korumaya çalıştıkça zarar veriyorum.” Aren dizlerinin üzerine çöktü. Omuzlarında yılların yükü vardı. Tuna Yüzbaşı ise onu kolundan tutup kaldırmaya çalıştı. Aren’in sırtı Azer’e dönüktü.

 

Azer yerde iki büklüm yatarken yavaşça belinden yere düşen silahına uzandı. Elini uzatıp silahı almasıyla silahı Aren’e doğrultması ve Tuna Yüzbaşı’nın silahını çıkartıp Azer’i vurması aynı anda gerçekleşmişti. Tuna Yüzbaşı silahının mermisi bitene kadar tüm şarjörü Azer’in bedeninde boşaltmıştı. İçinde mermi kalmadığında yavaşça silahını yere eğdi. Nefes nefese kalmıştı.

 

Tuna Yüzbaşı da yere çöktüğünde Azer’in ölümünün bile yüreğindeki acıyı dindirmediğini farketti. İki güçlü adamın omuzları öne doğru çökmüş gözlerinden yaşlar akıyordu.

 

“İçim soğur sandım.” Aren konuşmuştu.

 

“Benim çiçeğim hala o sedyede yatıyor.” Tuna Yüzbaşı gözyaşları içinde konuştu. Yorgun düşen bedenini geriye doğru düşürdü. Yere uzanmıştı. Gökyüzünü seyretti. İstemsizce gökyüzünü süsleyen Saresinin gülüşünü hayal etti.

BÖLÜM SONU

Bölüm : 20.03.2025 21:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİM
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

152.78k Okunma

14.51k Oy

0 Takip
166
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP YAYIN TARİHİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP DUYURUSUU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 3.FRAGMANU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİMU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM DÜZ ÇİZGİU.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜKU.S 2. KİTAP YENİ KAPAĞIMIZU.S 2.KİTAP 4.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 4. BÖLÜM AYNAU.S ACİL DUYURUU.S 2.K. 5.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 5. BÖLÜM OPERASYONU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 2.k 6. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 6. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2.K 6. BÖLÜM GARİP GÖRÜNÜMLÜ KADINU.S 2.K 7. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S DUYURU VE FRAGMANU.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞMEU.S 2.K 8. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S 2.K 8. BÖLÜM PATLAYAN MEZARU.S BÖLÜM GÜN DEĞİŞİKLİĞİU.S DUYURU ACİLU.S HATIRLATMAU.S ACİL DURUMU.S 2.K 9.BÖLÜM YARALIU.S 2.K 10. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURU.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIMU.S DUYURUU.S SINIR İÇİN SON 5 OYU.S 2.K 11. BÖLÜM ÇOK BÜYÜLEYİCİ BİR KADINSINU.S 2.K 12.BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S DUYURU ACİLU.S 2.K 12. BÖLÜM TUTKUU.S DUYUR ÖNEMLİU.S DUYURUU.S 2.K 13. BÖLÜM KAN VE ZEHİRU.S DUYURU ÖNEMLİ
Hikayeyi Paylaş
Loading...