Kraliçe Minera
"Ne oldu öyle?" diye sordu Mirena, yüzünde bir ifadeyle.
"Kraliçem, görünüşe göre Reinaz liderleri..." diye başladı Lizet, ama sözü yarıda kaldı.
"Onu biliyorum ama öldürenlerle...", sorusunu tamamlamadan önce bir duraksama yaşadı, bakışları oldukça ciddiydi.
"Bu savaşı hiç kimse ciddiye almıyor gibi, kraliçem," dedi, durumu sorgulayan bir tonda.
"Evet, öyle Lizet," dedi, başını hafifçe sallayarak. "Ayrıca savaşta son durum ne?"
"Hala devam ediyor, kraliçem."
Mirena, dikkatini savaşın gidişatına vermişti ama bir an duraksadı, gözleri savaş alanını göz önüne getirmeye çalışıyordu. Aniden Perla'nın sesiyle kendine geldi. "Asıl sıkıntı, saçları nasıl oldu da kırmızıya dönüşmeye başladı?"
"Bilemiyorum prenses ama Tyuo'nun öldürüldüğü sırada dikkat ettiyseniz, sadece saçları değil, gözlerinin etrafı ve göz bebekleri de kırmızıya dönüşmüştü ve bu halleriyle bize benziyorlardı."
Mirena, bu açıklamayı düşünerek başını salladı. Perla'nın söyledikleri bir anlam taşımaktaydı. Lizet ise eklemeyi ihmal etmedi: "Bu arada, kraliçem, Lux ittifakı hala savaşıyor. Vera prensesi söylediği gibi onlarla savaşmıyor ama karşılarına çıkanları da yok etmekten çekinmiyorlar."
"Herkese merhaba, ben Vera kraliçesi Elvira. Bu mesaj hepinize bir uyarı: Bu savaşa bir son verin ve teslim olun. Aksi halde, burada bu savaş alanında hepinizi düşman kabul edeceğim ve yok edileceksiniz. Şimdi bana teslim olduğunuzda, bir yeminde bulunacaksınız. Bende sizleri öldürmeyeceğim, aksi halde hepiniz Tyuo'nun nasıl öldüğünü gördünüz ve kızlarımızın da sizleri ne kadar ciddiye aldığını, savaş sırasında bile eğlenmekten geri kalmıyorlar ve asla da kalmazlar. Aynı şekilde bizler de, o yüzden uyarımı dikkate alın ve teslim olun. Aksi halde ciddileştiğimiz zaman ne kadar korkunç olabileceğimizi görürsünüz." Ardından bağlantı kesildi.
Kontrol odasında kısa bir sessizlik hâkim oldu, herkes bu mesajı sindirmeye çalışıyordu. Olivera, ilk sözü alanlardan biri oldu: "Anlaşılan, Vera kraliçesi bu savaşa bizzat son vermek için gelmiş," dedi, gülümsemeden.
"Evet, öyle gözüküyor ama savaşa son vermesi imkânsız," dedi Perla, şüpheyle.
"İmkânsız değil, bizzat kendisi de söyledi. Duymadınız mı? Bu savaşı ciddiye almadıklarını söyledi, yani ciddileştikleri zaman bu savaş bitmiş olacak," dedi, sakin ama belirgin bir güvenle.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Purw kaçıyor, ışık hızına geçmek üzere," dedi Mira, endişeli bir şekilde gözlerini ekrandan ayırmadan.
"Peşinden ayrılma, sakın. Sende ışık hızına geç ve onu yakalayalım," diye emir verdi Eliana, hızla toparlanarak.
"Emredersiniz, prenses," dedi Meli, hızla hareket etmeye hazırdı.
"Bu arada, Tyuo'nun ölümü herkesi baya etkilemiş görünüyor, baksana," dedi Leila, gözlerinde savaşın acı verici gerçekliğini yansıtan bir bakışla.
"Prenses, bir mesaj yakaladım," dedi Anna, dikkatlice ekranına bakarak.
"Mesaj mı? Neymiş, bakalım bir," dedi.
"'Tüm gemilere mesaj iletiyorum, tüm ittifak ikiye ayrılacak ve bir taraf o robotlara saldırıp onları yok edecek. Diğer kalanlar ise o gemiye her yönden saldırıp yok edecek. Bu şekilde onlardan kurtulabiliriz,'" diye okudu Anna.
"Şu aptallar asla vazgeçmeyecekler gibi," dedi Eliana, dudaklarını büzerek.
"Evet, öyle gözüküyor. Bu arada, diğerleri robotların peşinde gibi," dedi Karina, ellerini kollarında birleştirerek.
"Onları boş verin. Önceliğimiz Purw. Ayrıca annelerimiz daha ulaşmadılar mı?" diye sordu.
"Hayır, prenses, ama yakında ulaşırlar, merak etmeyin," dedi Diana, sakin bir sesle.
"Tam..." Eliana'nın sözleri yarıda kaldı, çünkü hemen ardından tekrar söze girdi.
"Anna, Sesil ışık hızına çıktı. Takibi bırakma," dedi, kesin bir emirle.
"Emredersiniz, prenses," dedi, hızla ekranında belirip kaybolan Sesil'in izini sürmeye devam etti.
Ladina, Eliana'nın öncülüğünde Sesil'in peşindeydi. Sesil, tüm hızına rağmen bir türlü kaçmayı başaramıyordu. Onun ne kadar çaba sarf ettiğini izlerken, Eliana son bir kez daha kararını verdi.
"Leila, şimdi senin sıran," dedi, biraz eğlenerek.
"Sonunda, sevgilim," dedi ve dudağını Eliana'nın dudaklarına kondurdu, ardından kontrol odasından çıkıp hangara doğru ilerledi.
"Rena, Leila oraya geliyor. Yirmi Virtus gemisi hazırlayın ve Sesil'e saldırmak üzere çıkın. Emilya, sen orada kalacaksın, ne olur olmaz diye," dedi, hızla emir verirken.
"Emredersiniz, prenses," dedi ikisi de, hiç tereddüt etmeden.
"Prenses, annelerimiz gelmişler ve yardıma gelen Reinaz gemileri ile savaşmaya başlamışlar," dedi Anna, savaşın ilerleyişini takip eden dikkatli bir tonla.
"Tamam, bizim işimiz Sesil ile" diye yanıtladı, gözleri sabırsızlıkla dolu.
O sırada ekrana bir mesaj daha düştü, bu sefer oldukça resmi ve yüksek bir tonla. "Kraliçemiz bağlandı, prenses."
Herkes odada bir an sessizleşti. Ekranda, kraliçe Elvira'nın görüntüsü belirdi. Kraliçenin sesi, soğukkanlı ve güçlüydü: "Herkese merhaba, ben Vera kraliçesi Elvira. Bu mesaj hepinize bir uyarı: Bu savaşa bir son verin ve teslim olun. Aksi halde, burada bu savaş alanında hepinizi düşman kabul edeceğim ve yok edileceksiniz. Şimdi bana teslim olduğunuzda, bir yeminde bulunacaksınız. Bende sizleri öldürmeyeceğim, aksi halde hepiniz Tyuo'nun nasıl öldüğünü gördünüz ve kızlarımızın da sizleri ne kadar ciddiye aldığını, savaş sırasında bile eğlenmekten geri kalmıyorlar ve asla da kalmazlar. Aynı şekilde bizler de, o yüzden uyarımı dikkate alın ve teslim olun. Aksi halde ciddileştiğimiz zaman ne kadar korkunç olabileceğimizi görürsünüz."
"Kraliçeden de bu beklenirdi. Bu savaşı kan dökülmeden bitirmeyi planlıyor ama..." dedi Diana, hafifçe gülümseyerek.
"Nora'dan mesaj aldık; kraliçe, Purw'u canlı yakalayıp Nora'ya getirmemizi ve canlı yayında öldürmemizi istiyor," dedi Mira, kraliçenin planını dikkatlice aktardı.
"Leila, duydunuz mu? O aptal bize canlı lazım," dedi Eliana, gözlerinde kararlılık ve bir parça kızgınlık vardı.
"Merak etmeyin, kraliçem," dedi Leila, Eliana'nın emirlerine her zaman olduğu gibi sadık bir şekilde.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Efendim, ışık hızına çıktık ama Ladina hâlâ peşimizde ve bizimle mesafesini korumaya devam ediyor," dedi Erm, telaşlı bir şekilde.
"Onlardan kurtulun, hemen," diye emir verdi Purw, gözleri kararlı bir şekilde ekrana odaklanmıştı.
"Deniyoruz ama" diye cevap verdi, elleri hızla komutlar girerken.
"Denemeyin, kurtulun," dedi, sesi gergindi ama emirleri netti.
"Efendim, bir bağlantı kuruldu," diye anons etti Poxar, prensesin dikkatini çekerek.
Ekranda kraliçe Elvira'nın soğukkanlı yüzü belirdi. Kraliçenin sesi, tehditkâr ama sakin bir tonda yayıldı: "Herkese merhaba, ben Vera Kraliçesi Elvira. Bu mesaj hepinize bir uyarı: Bu savaşa bir son verin ve teslim olun. Aksi halde, burada bu savaş alanında hepinizi düşman kabul edeceğim ve yok edileceksiniz. Şimdi bana teslim olduğunuzda, bir yeminde bulunacaksınız. Bende sizleri öldürmeyeceğim, aksi halde hepiniz Tyuo'nun nasıl öldüğünü gördünüz ve kızlarımızın da sizleri ne kadar ciddiye aldığını, savaş sırasında bile eğlenmekten geri kalmıyorlar ve asla da kalmazlar. Aynı şekilde bizler de, o yüzden uyarımı dikkate alın ve teslim olun. Aksi halde ciddileştiğimiz zaman ne kadar korkunç olabileceğimizi görürsünüz." Ardından bağlantı kesildi.
"Kraliçenin tehditleri artık hiç de yabancı değildi," dedi Purw, öfkeyle ekranı izlerken. Ardından "Kahretsin, buradan olabildiğince uzaklaşın!" diye bağırdı, sinirleri iyice gerilmişti.
"Ladina, efendim, hâlâ peşimizde. Onu ne yapacağız ve görünüşe göre yirmi tane gemi çıkış yaptı ve bize ışık hızında yaklaşmaya başladılar," dedi Poxar, sesindeki gerginliği hissedebiliyordu.
"Onları hemen yok edin, anladınız mı?" diye emretti, sesindeki kararlılık daha da artmıştı.
"Efendim, gemilerimiz ışık hızından çıkmadan ateş edemezler. Biliyorsunuz, bu imkânsız," dedi Dorm, aceleyle durumu açıklarken.
"Bunu onlara da söyle o zaman. Onlar nasıl ateş ediyorsa, biz de öyle yapmalıyız..." dedi, sözleri tamamlamadan gemi aniden sarsılmaya başladı.
Ne olduğunu anlayamadan, bir çığlıkla bağırdı: "Ne neler oluyor? Neden ışık hızından çıkış yaptınız?" Sesindeki öfke ve panik birbirine karışmıştı.
"Hasar aldık, efendim. Etrafımız çevrelendi ve tüm dış silahlarımızı yok ettiler," diye rapor etti Erm, durumu hızla ileterek.
"Kahretsin!" dedi, dudaklarını ısırarak, durumun ciddiyetini kavrayarak.
"Sesil'e yirmi kişi iniş yaptı, efendim," diye bildirdi Poxar, endişeli bir şekilde.
"Tüm mürettebat, gemiye binenleri öldürün. Hiçbiri buradan canlı çıkmayacak," dedi, sesinde bir korku yoktu; yalnızca bir öfke ve kararlılık vardı.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Prenses, Sesil ışık hızından çıkış yapıyor," dedi Diana, gözleri ekranı takip ederken endişeyle.
"İyi," dedi Eliana, soğukkanlı bir şekilde. "Hemen etrafını sarın ve Leila, siz gemiye girin ve Purw'u yakalayın."
"Tamam, sevgilim. Merak etme," dedi Leila.
"Meli, tüm silahların yerini belirle, hemen."
"Hemen belirliyorum, prenses," diye yanıtladı Meli.
"Karina, sıra sende,"
"Hazırlıyorum, merak etmeyin prenses," diye cevap verdi Karina.
"Tüm silahların yeri belirlendi," dedi Anna, ilerleyen dakikalarla birlikte durumu netleştirerek.
"Karina, ateş et ve hepsini yok et," dedi, kararlı bir şekilde.
"Emredersiniz prenses," dedi, komutuna hızla geçerek. Birkaç saniye içinde, Sesil'in gemisinin tüm silahları yok edildi.
Ayrıca, motorları da yok edilmişti. Sesil artık tamamen hareketsizdi.
"Leila, duydunuz, gerisi sizde," dedi Eliana, her şeyin hazır olduğundan emin olmuş bir şekilde.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Prensesi duydunuz?" dedi Leila, sesindeki ciddiyet her geçen saniye arttı.
"Evet, Leila," diye yanıtladı Mia, gözlerini hedeflerine odaklayarak.
"Sesil'e iniş yapınca saldırı olacaktır," dedi, savaşın kesinlikle kaçınılmaz olduğunu belirterek. "Sonuçta, liderlerini korumak isteyeceklerdir. O yüzden, Purw dışındaki herkesi öldürebilirsiniz."
"Sonunda savaşma sırası bize de geldi," dedi Rena, bir zafer havası içinde.
Ekibin geri kalanı hızla Sesil'e iniş yaptı ve hemen saldırıya uğradılar. Leila'nın emriyle, ekip savaşarak ilerlemeye başladı. Her adımlarında düşman geri çekiliyordu, ama ana kontrol odasına yaklaştıkça daha güçlü ve daha kararlı bir direnişle karşılaştılar.
"Hepiniz hazır mısınız?" diye seslendi Leila, tüm ekibini dikkatle izleyerek.
"Evet, hazırız. Emri vermen yeterli, Leila," dedi Mia, bir anda savaşın ortasında soğukkanlılığını koruyarak.
"Yasak kan tekniğini kullanmakta özgürsünüz," dedi, gözleri kararlı bir şekilde parlıyordu. "Sadece karşı koyanları öldürün ve unutmayın, Purw bize canlı lazım."
"Yani, herkesi öldüreceğiz. Merak etme, hepimiz yasak kan tekniğinde ustayız ve onu kontrol edebiliyoruz," dedi Amelya.
"Biliyorum elbette kızlar, merak etmeyin," diye ekledi, onları cesaretlendirerek. "Sadece kraliçemizden gelen mesajı hatırlamanızı istiyorum."
"Evet, öyle," dedi Vivet, hafifçe gülümsedi. "Kraliçemiz bu savaşın daha fazla kan dökülmeden bitmesini istiyor. Bu yüzden de o aptalı canlı yayında öldürmemiz gerekiyor."
Ekibin diğer üyeleri hızla pozisyon alırken, düşmanlardan birisi bağırarak: "Sizler konuşmayı kesin, yoksa ölmekten falan mı korkuyorsunuz?"
"Vivet, ikiye ayrılıyoruz. O tarafın komutası sende," dedi Leila.
"Tamam, Leila," dedi, sesinde kararlılık ve cesaret vardı. "Merak etme kızlar, beni takip edin ve biraz eğlenelim. Bu arada, bu gemide kadın askerler de var gibi. Onları öldürmemeye dikkat edin."
"Kadın askerleri boş verin şimdi, yukarıda ana kontrol odasının önünde buluşuyoruz," dedi Leila, soğukkanlı bir şekilde. "Hadi gidelim."
"Tamamdır," diye yanıtladı, ardından ekibiyle birlikte ayrıldılar. "İkiye ayrıldık ve Vivet ile birlikte diğerleri başka bir çıkış aramak üzere ayrıldılar."
"Şimdi ne yapıyoruz, Leila?" diye sordu Lea.
"Ben dikkatlerini dağıtacağım. Sizler de saldırmaya başlayın," dedi, planını hemen uygulamaya koyarak.
"Anlaşıldı," dedi, yüzündeki gülümseme kararlı bir ifadeye dönüştü.
Leila ve diğerleri kollarına çizik attılar, ardından Leila hızla yerinden fırladı ve düşmanlarının üzerine saldırmaya başladı. Diğerleri de hemen ona katıldılar ve öylesine hızlıydılar ki düşman ne olduğunu anlamadan hepsini yok ettiler. Kontrol odasına doğru ilerlerken, her katı temizlediler ve bir sonraki kata çıkmayı sürdürdüler.
Ana kontrol odasının önüne vardıklarında, Vivet ve diğerleri çoktan oraya ulaşmışlardı ve Leila'ya takılmak için şunları söylediler: "Leila, bin yıldır düşmanın içinde olmak seni yavaşlatmış anlaşılan," diyerek gülmeye başladılar.
Rena, Vivet'i kendine doğru çekti ve kısa süre seviştiler, herkes bir şekilde rahatlamıştı. Aralarındaki samimi anın ardından, Leila kontrol odasının kapısını patlatmıştı ve içeriden ateş etmeye başladılar. O anda, Leila sesini yükselterek bağırdı: "Beni dinleyin, sadece Purw'u teslim edin, ben de yaşamanıza izin vereyim."
Düşmanlar gülerek karşılık verdiler. "Lider Purw'u istiyorsanız, önce bizi öldürmeniz gerekiyor," diye bağırdılar.
"Leila, hazırız. İşaret verdiğin anda hemen saldırmaya başlayacağız," dedi Vivet.
"Peki, o zaman," dedi Leila. "Sizler de ölümü seçtiniz."
Bir düşman, Leila'ya bağırarak: "Gel bakalım, kaltak. Ne yapabileceğini görelim," diye gülerek meydan okudu.
"Komik mi şimdi bu?"
"Evet, komik," dedi Lea, gülerek.
"Şimdi saldırın," dedi.
Aniden tüm ekip bir anda saldırıya geçti. Düşmanların arasındaki kaosun içinde, Purw'u hızla yakaladılar.
Mirela, Leila'ya "kaltak" diye bağıran düşmanı tutarak, "Bir daha söyle bakalım, demin ne diye bağırmıştın?" dedi ve düşmanının boynunu keserek öldürdü.
"Tamam, görevimiz bitti," dedi Leila, ekibine son bir kez dönerek. "Eliana, Purw'u yakaladık ve Ladina'ya dönüşe geçiyoruz."
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"İkiye ayrılıyoruz. O tarafın komutası sende," dedi Leila.
"Tamam, Leila. Merak etme, kızlar. Beni takip edin ve biraz eğlenelim," dedi, takımına güven vererek. "Bu arada, bu gemide kadın askerler de var gibi. Onları öldürmemeye dikkat edin, tamam mı?"
"Kadın askerleri boş verin şimdi, yukarıda ana kontrol odasının önünde buluşuyoruz."
Vivet ve ekibi, hızla yönlerini değiştirerek diğer tarafa ilerlemeye başladılar. Üst kata çıkana kadar herhangi bir direnişle karşılaşmadılar, her şey sessiz ve sakin görünüyordu. Ancak, üst kata çıktıklarında, aniden düşmanlar tarafından saldırıya uğradılar.
Savaşın ortasında, Vivet ve takımı düşmanları birer birer yok etti. Kontrol odasına ilerlerken, bulundukları katı temizlemeyi sürdürdüler. Nihayet kontrol odasının önüne geldiklerinde, Loren, gülerek ''Görünüşe göre Leila ve diğerleri henüz gelmemişler," dedi, gözleri kontrol odasının kapısına odaklanmışken.
"Geldiler baksanıza," dedi Mirela.
"Leila, bin yıldır düşmanın içinde olmak seni yavaşlatmış anlaşılan," diye takıldı Vivet ve hep beraber gülmeye başladılar.
Rena, Vivet'i kendine doğru çekti ve birbirlerine yakınlaşıp sevişmeye başladılar. Diğerleri de benzer şekilde birbirlerine sarıldı ve birkaç dakika süren bir anın tadını çıkardılar.
Ardından, ekip tekrar harekete geçerek kontrol odasının kapısını patlattı ve içeriden ateş edilmeye başladı.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Lanet olsun, onları neden vuramıyorlar, anlamış değilim," dedi Purw.
"Efendim, çok hızlılar. Özellikle saçları ve gözleri kırmızıya dönünce daha da hızlı hareket etmeye başladılar. Askerler, onların hızlarına ayak uyduramıyor," dedi Erm.
"Lanet olsun. Hemen hangardaki askerlere söyle, gerekirse ağır silahları kullansınlar ve füzeleri bile ateşlesinler."
"Efendim, hangarı ele geçirdiler ve ilerlemeye başladılar," diye rapor verdi. "Onlar ilerledikçe askerler geri çekilmeye başladılar ve sıkıştırıldılar."
"Komutana bir kişiyi sağ olarak istediğimi söyle, o yüzden de ağır silahları kullanmasınlar."
"Emredersiniz, efendim, ama hepsinin öldürülmesini istemiştiniz," dedi Clom.
"Verdiğim emri mi sorguluyorsun? Sana ne dediysem onu yap."
"Emredersiniz, efendim," diye tekrar ettikten sonra Erm, derin bir nefes aldı. "Komutan Dwqa, lider Purw içlerinden birisini canlı istiyor," diye bildirdi.
"Emredersiniz," dedi Dwqa.
Askerler, hızla saldırmaya başlamış ve düşmanı kışkırtmışlardı. Gemiye giren grup, iki ayrı ekibe ayrıldı. Birinci ekip, kaldıkları yerden ilerlemeyi sürdürüyordu; ancak ikinci ekip, herhangi bir direnişle karşılaşmadan üst kata çıktı ve oradaki ekiplerle çatışmaya başladı.
Birinci ekip, ani bir saldırı gerçekleştirdi ve karşılarındaki herkesi öldürdü. Hızla bir üst kata çıkarak oradaki savunmacıları da öldürdüler, ardından ilerlemeye devam ettiler. Diğer ekip de aynı şekilde, karşılarına çıkan tüm düşmanları yok ederek kontrol odasının önüne kadar geldiler. Birinci ekip de hemen onları takip etti ve bir anda, sadece birbirlerine baktılar ve sevişmeye başladılar.
Kontrol odasının kapısını patlattılar ve askerler anında ateş açmaya başladılar.
"Beni dinleyin, sadece Purw'u teslim edin, ben de yaşamanıza izin vereyim," dedi liderleri.
Poxar ve diğer askerler, öfkeyle bağırarak karşılık verdiler: "Lider Purw'u istiyorsanız, önce bizi öldürmeniz gerekiyor!"
"Peki, o zaman ben uyarımı yaptım ve sizler de ölümü seçtiniz."
Bir asker, bağırarak, "Gel bakalım, kaltak. Ne yapabileceğini görelim!" dedi.
Bir anda, tüm düşmanlar saldırıya geçti. Kontrol odasının duvarlarını yok ettiler ve içeri girdiler. Askerler, daha ne olduğunu anlamadan hepsi öldü; yalnızca bir kişi sağ kaldı.
Birisi, sağ kalan askeri tutarak, öfkeyle, "Bir daha söyle bakalım, demin ne diye bağırmıştın?" diye sordu ve boynunu keserek onu öldürdü.
"Pekâlâ, görevimiz bitti," dedi liderleri. Ardından, "Eliana, Purw'u yakaladık ve Ladina'ya dönüşe geçiyoruz," diye ekledi.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Şimdi ne yapacağız peki? Tyuo öldürüldü ve elimizden izlemekten başka bir şey gelmedi," dedi Yoor.
"Evet, öyle ve Purw da peşindeki gemi ile uğraşıyor," diye ekledi Sewa.
"O aptal nereye kayboldu?" dedi Rofs.
"Efendim, ışık hızına çıktı ve peşindeki gemi de aynı şekilde onları takip ediyor," dedi Oro
"Yardım çağrısı düştü. İttifakın geriye kalan gemileri sistemimize ulaşmışlar ve saldırı altındalarmış," dedi Yufj.
"Saldırı mı? Kimden?" dedi Axix..
"Bu da ne? Neler oluyor şimdi? Sen de kimsin? Cevap ver hemen."
Birdenbire, tüm ekranlar karardı ve ardından bir ses yayıldı. "Herkese merhaba, ben Vera Kraliçesi Elvira. Bu mesaj hepinize bir uyarıdır; buna bir son verin ve teslim olun. Aksi halde burada bu savaş alanında hepinizi düşman kabul edeceğim ve yok edileceksiniz. Şimdi bana teslim olduğunuza dair bir yeminde bulunacaksınız. Ben de sizleri öldürmeyeceğim; aksi halde hepiniz Tyuo'nun nasıl öldüğünü gördünüz ve kızlarımızın da sizleri ne kadar ciddiye aldığını, savaş sırasında bile eğlenmekten geri kalmıyorlar ve asla da kalmazlar. Aynı şekilde bizler de, o yüzden uyarımı dikkate alın ve teslim olun; aksi halde ciddileştiğimiz zaman ne kadar korkunç olabileceğimizi görürsünüz." Ardından bağlantı kesildi.
"Bu da neydi şimdi? O yayını siz de aldınız öyle değil mi?" dedi Rofs.
"Evet, herkese canlı şekilde bir uyarı mesajı ilettiler ve ben teslim oluyorum," dedi Laine.
"Ben de teslim oluyorum," dedi Saoko.
"Ben de aynı şekilde teslim oluyorum," diye ekledi Poxm.
"Ben de teslim oluyorum," dedi Nyra.
"Saçmalamayın! Poxm, Nyra, Laine ve Saoko teslim olmakta nereden çıktı şimdi?" dedi Rofs.
"Yayını sende gördün ve etrafına da bakmak istersin belki. Bunu yapan Vera'nın tek bir gemisiydi ve biz şimdi tüm filoya karşıyız. Siz ne yapacaksınız peki?" dedi Poxm.
"Savaşacağız."
"Peki, o zaman size bol şans. Tüm gemilerimize savaştan uzaklaşmalarını söyle, bu savaştan çekiliyoruz ve teslim oluyoruz," dedi Laine.
"Emredersiniz efendim," dedi askerlerden birisi. Ardından, sesini yükselterek, "Tüm Qtav, Koud, Lıyd ve Mhab ırklarının dikkatine: Liderlerimiz teslim olma kararı aldı, derhal bizi takip edin ve bu alandan uzaklaşalım," diye emretti.
"Anlaşıldı, anlaşıldı, anlaşıldı."
Rofs, sinirli bir şekilde, "Kahretsin, Poxm ve diğerleri oldukça korkak çıktı. Savaşın ortasındayız ve bir mesajla hemen teslim olmayı seçti. Başka teslim olan varsa şimdi söylesin," dedi Rofs.
Bir anlık sessizliğin ardından, "Anlaşılan kimse yok, o halde beni takip edin, bakalım şu Vera Kraliçesi ne kadar güçlüymüş. Hep birlikte görelim. Axix, ne yapıyorsun? Sen neden hala bekliyorsun?" diye ekledi.
"Belki de Poxm ve diğerleri haklıydı. Şuna bak, Reinaz gelmeden önce bölgemize bir tane bile yabancı gemi giremezdi, şimdi ise tüm Evren burada ve ikiye ayrılmış durumda," dedi Axix.
"Sende mi teslim olacaksın, yoksa..." diye başladığında, Axix hemen karşılık verdi, "Hayır, sadece ben bunu söylemek istedim, o kadar."
"Axix bir konuda haklı. Reinaz'a oldukça fazla taviz verdik ve şimdi de aptal liderleri bizi bırakıp kaçtı. Biz de savaşıyoruz, ne için?" dedi Remx.
"Tüm Evren'in düşmanını yenmek için," diye karşılık verdi Rofs.
"Düşman demek ha, kim kimin düşmanı belli değil ki. Şuna baksana, otuz dakika kadar önce burada Evren'in gördüğü en güçlü ittifakı kurmuştuk ama tek bir gemi bizi darmadağın bir hale getirdi ve şimdi de karşımızda tüm filo var," dedi Sewa.
"Korkuyorsanız Poxm ve diğerleri gibi teslim olun."
"Teslim olmak mı? Sen ne saçmalıyorsun, Rofs?" dedi Arxak.
"Arxak, senin ne işin var burada? Burası senin ırkına uygun bir yer değil. Git ve o robotları yok etmeye yardım et."
"Saçmalama, ben bazıları gibi korkak değilim. Savaşacağım ve bu uğurda öleceğim. En azından ileride torunlarımız, atalarımız Evren'in kurtuluşu için kendilerini seve seve feda ettiler diye gururla birbirlerine bizleri anlatacaklar."
"O zaman hepimiz hem fikirde olduğumuza göre o gemiyi yok edin ve sonra da diğer gemileri."
Başlangıçta, düşmanla ilgilenmeyecekmiş gibi görünseler de, savaşmaya karar verdiler. Etraflarını sarmaya başladıklarında, düşman da sonuca gitmek için harekete geçti. Savaş oldukça şiddetliydi. Silahlar, karşılarındaki kalkanlar için pek bir işe yaramıyordu. Bir de robotlar vardı ki, onlar gerçekten sinir bozucu ve hiç durmaksızın savaşa devam ediyorlardı.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Kraliçem, görünüşe göre Qtav, Koud, Lıyd ve Mhab ırkları teslim olmaya karar vermiş," dedi Anelya.
"Bu iyi. Peki, diğerleri?"
"Savaşacaklar gibi şu an bize doğru geliyorlar," dedi Melanie.
"Onları boş verin, bu bölgedeki Reinaz gemilerini yok etmeye devam edin."
"Emredersiniz, kraliçem," dedi Lavin.
"Elvira, çok fazla teslim olmak isteyen yok gibi ve savaş giderek daha da şiddetleniyor," dedi Lorena.
"Evet, öyle gözüküyor. Bu arada Melanie, Ladina'dan hala bir haber yok mu?"
"Hayır, kraliçem, şu ana kadar herhangi bir mesaj almadık," dedi Melanie.
Elvira'nın yüzünde bir ifade belirdi; Purw'u hala yakalayamamış olmaları, işleri zorlaştırıyordu. "Anladım. Anlaşılan hala Purw'u ele geçirememişler. Buradaki savaşa son vermemiz gerekiyor ama bunun için o aptal lazım," dedi, ses tonunda bir miktar öfke vardı.
"Kraliçem, etrafımızı çevirmeye başladılar," dedi Melinda.
"Lorena'yı tüm gemilere bağla ve ne kadar ciddi olduğumuzu anlasınlar," diye emir verdi.
"Emredersiniz, kraliçem," dedi Melanie. Ardından gerekli ayarlamaları yapmak için hemen harekete geçti ve birkaç dakika sonra hazır olduğunu bildirdi.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Bölüm İçinde Geçen Bazı Kelimeler Hakkında Bilgiler:
Amelya: 1. Savunan, koruyan kimse. 2. Çalışkan, gayretli. 3. Çabalayan, gayret eden, mücadele eden.
Vivet: 1.Canlı, yaşayan. 2.Hayat dolu
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
169 Okunma |
81 Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |