34. Bölüm

33.Bölüm-Yeni İttifak

Shinoluna
shinoluna

Tüm ana ve ara liderler, hemen üslerini terk etmeleri için talimat aldı. "Ben sizinle iletişime geçene kadar keşfedilmemiş bölgelerde saklanın ve hiçbir şekilde birbirinizle bağlantı kurmayın. Savaş hazırlıklarına başlasınlar," dedi Purw. Ardından Sesil gemisine daha doğrusu yeni Sesil gemisine binerek Yıjol ana üssünü terk ettiler.

Purw, geminin dış yapısına bir göz attı. Devasa bir yıldız kruvazörü olarak inşa edilmiş olan gemi, hem estetik hem de teknolojik açıdan üstünlük uyandıran ayrıntılarla donatılmıştı. Alt kısmında, geminin prestijini ve parlaklığını yansıtan altın rengi ışıklar yer alıyordu. Bu ışıklar yalnızca dekoratif bir anlam taşımanın ötesindeydi; düşmanlara geminin gücünü ve görkemini hissettirmek için tasarlanmıştı.

Geminin koyu siyah ve gri tonlarındaki dış yüzeyleri, nano-karbon alaşımlı zırh ile kaplanmıştı. Bu zırh, gemiyi ve mürettebatı güçlü silahlara karşı korurken, uzun süren savaşlarda varlığını artırıyordu. Geminin arkasında yer alan anti-madde motorları ve kuantum iticiler, geminin hiper hızda seyahat akışını mümkün kılıyordu.

Üst bölümde, farklı depoların yer aldığı platformlar ve hangarlar bulunuyordu. Bu alanlar, avcı sınıfı gemilerin iniş ve kalkışları için özel olarak tasarlanmıştı. Geminin üst kısmında ise komanda merkezi olarak görev yapan yüksek bir kule yükseliyordu. Bu kule, hem geniş bir görüş açısı sağlıyor hem de radar, iletişim ve enerji kalkan sistemlerini barındırıyordu.

Geminin yan taraflarına, düşman gemilerini uzaktan etkisiz hale getirmek için yerleştirilmiş yüksek kapasiteli enerji topları bulunuyordu. Alt bölümde ise hedeflerini imha etmek için programlanmış gelişmiş füze yuvaları vardı. Bu torpidolar, yapay zeka destekli yönlendirme sistemleri ve takip özellikleriyle donatılmıştı.

Geminin çevresini saran güçlü enerji kalkanları, fiziksel ve enerjisel her türlü saldırı çeşidine karşı üstün bir koruma sağlayarak gemiyi güvenli bir kale haline getiriyordu.

Geminin içi, savaş ve operasyon işlemleri için tasarlanmış olup, lüks ve işlevsellik bir arada bulunuyordu. Tasarımı, geniş ve kubbe şeklinde bir yapı ile şekillendirilmişti. Tavandan zemine kadar genişleyen holografik ekranlar, mürettebata galaksi haritalarını, savaş malzemelerinin planlarını ve iletişim sistemlerini kontrol etme olanağı sunuyordu.

Geminin merkezi, kaptan için özel olarak tasarlanmış bir koltukta yer alıyordu. Bu koltuk, yazılım kontrol panelleriyle birlikte geminin tüm navigasyon ve savaş sistemlerini bünyesinde barındırıyordu. Kaptan koltuğunun aralığı düzeni, değişim aralığının artırılması ve anlık karar mekanizmalarının desteklenmesi için ideal bir şekilde tasarlanmıştı.

Geminin alt kısmında ise savaş jetleri ve robotik araçlar için geniş bir hangar bulunuyordu. Bu hangar, hızlı iniş ve kalkış operasyonları için optimize edilmişti ve mürettebatın koordineli bir şekilde hareket etmesini sağlıyordu.

En gelişmiş silah sistemleri ise geminin derinliklerindeki yüksek güvenlikli bir depoda saklanıyordu. Plazma tüfeklerinden anti-madde bombalarına kadar birçok farklı mühimmat burada izleniyor, hızla devreye alınabilecek şekilde temizleniyor ve geminin savaş gücünü en üst seviyeye taşıyordu.

''Bundan sonra bu geminin adı Sesil olacak ona göre tanımları yapın hemen,'' diye bağırdı.

Bu, gerçekten kötü bir durumdu. Vera ortaya çıkmış ve sadece birkaç saat içinde tüm planlarını alt üst etmişti. Durmaya niyetleri yoktu ve şu anda geriye sadece saklanmak ve onları şaşırtarak zaman kazanmak kalmıştı. Bunun için ne gerekiyorsa yapılması gerekiyordu.

"Purw, prenses senin peşinde gibi görünüyor. Sonuçta öldürülen liderlerden sadece Yown ve Uswa, ana kurucuların soyundan geliyorlar. Aynı şekilde, sen de üç bin yıl önceki savaştan sonra baban sayesinde ana kuruculardan sayılırsın. Bu yüzden bir şekilde o gemiyi kendine çekip oyalaman lazım," dedi Peax.

"Saçmalama," diye karşılık verdi. "Ben ölürsem, işimiz biter ve dağılırız."

"O zaman bir gemi seç ve Ladina'ya yolla. İçinde sen varmış gibi davranıp her karşılaştığında kaçsın. Ayrıca, oldukça kalabalık bir ara lider grubu tarafından da korunsun. Böylece biz de gerekli hazırlıkları yapabilmek için zaman kazanırız," dedi Tyuo, mantıklı bir çözüm önererek.

"Tyuo haklı. Ayrıca, ben de bir yolunu bulup o gemiyi bize çok sorun çıkarmadan yok etmeye çalışacağım," dedi Hyuki, ellerini ovuşturarak.

"O gemi yok edilemez, kendini öldürteceksin," dedi Guro, alaycı bir şekilde.

"Hayır, bir planım var. Eğer üç bin yıl önceki liderlerin konuşmalarının olduğu kayıtlar doğruysa, prensesi ya da yardımcısını ele geçirirsek savaşı çok kolay kazanabiliriz," diye ekledi Hyuki, biraz umut ışığı belirerek.

"O ikisi üç bin yıl önce çok güçlüydü. Şu an nasıl bir durumdalar kim bilir. O yüzden saçmalama ve keşfedilmemiş bölgelere hareket et. Anladın mı beni?" diye bağırdı, yüzü daha da kızarmış ve öfkeli.

"Seni anlıyorum, Purw," dedi Hyuki, sakin bir şekilde. "Bir lider daha kaybetmek istemiyorsun ama Vera ortaya çıkalı, ittifak oldukça fazla asker kaybetti. O ikisi bizim esirimiz olursa, Vera bize teslim olmaktan başka bir şey yapamaz ve bu savaşı çok kolay bir şekilde kazanırız."

"Saçmalama," dedi, öfkeyle.

"Hemen tüm ittifaka mesaj iletmemiz lazım," diye ekledi Peax, durumu ciddiyetle ele alarak.

"Neden?" diye sordu, kafasında pek çok soruyla.

"Biz keşfedilmemiş bölgelere gidiyoruz ve her yöneticinin ailesinden biri elimizde. Biz haber verene kadar savaş hazırlıklarına başlayacaklar ve vakti gelince de yanımıza gelecekler."

"Tamam, o zaman gerekli hazırlıkları yapacağım," dedi, kararlı bir şekilde. "Sahte gemiyi, oldukça kalabalık bir koruma filosu ile birlikte Andromeda'ya yollayacağım. Sonuçta, Evren'in birbirine en uzak iki üssünden birisi Yıjol, diğeri ise Dünya. O şekilde Hyuki sana tuzak kurman için oldukça fazla zaman kazandırmış oluruz. Tuzak kuracağın galaksiye gelince, Utsk galaksisi olacak. Ona göre hazırlıklarını tamamla ve zamanı gelince en azından birisini bile yakalaman, savaşı kazandığımız anlamına gelir," dedi ve bağlantıyı keserek son bir kez ekledi: "Şimdi git ve harekete geç."

"Efendim, Gysk galaksisinden çıktık ve keşfedilmemiş bölgelere giriş yaptık. Şimdi ne yapmamız gerekiyor? Sonuçta, bu bölgenin hiçbir şekilde ne haritasına ne de yaşayanlarına dair bilgimiz yok," diye sordu Koxae, tüm gemi mürettebatı için kararsızlık taşıyan bir sesle.

"Biliyorum, Koxae," dedi, sakin ama kararlı bir tonla. "Merak etme, en yakın galaksiye giriş yap ve yaşanılabilir bir gezegen ya da yaşayan var mı, bakın."

"Emredersiniz, efendim," diye cevapladı, komutlarını yerine getirmek için gemi kontrollerini tekrar eline aldı. "Şu anki konumumuza en yakın galaksi beş yüz bin ışık yılı uzaklıkta ve ışık hızında oraya doğru gidiyoruz."

"Vera biliyordur, eminim. Burada kaç ırkın yaşadığını, kaç galaksinin olduğunu, galaksilerin isimlerini falan, ama yapacak bir şey yok," diye içinden geçirdi. Durumu soğukkanlı bir şekilde kabullenmeye çalıştı.

"Efendim, bir mesaj aldık ve mesaj tüm Evren'e yayınlanıyor. Buna keşfedilmemiş bölgeler de dâhil," dedi Erm, dikkatlice izlediği ekranı göstererek.

"Mesaj mı? Kimden, tabi neden soruyorsam böyle bir şeyi yapabilecek sadece Vera var," dedi, bu gelişmeyi pek de şaşkınlıkla karşılamadan. "Mesaj ne, hemen göster."

"Ben Vera ya da Kristal ırkı prensesi Eliana. Siz hangisini tercih edersiniz, orası size kalmış. Gemim Ladina ile birlikte Trgıu galaksisindeki Reinaz ana üssü Yıjol'de bulunuyorum."

Ardından, bir adım daha ileri gitti. "Şu an önümde diz çökmüş bu kişi, Reinaz'ın taktığı isimle keşfedilmemiş bölgenin en gelişmiş ırklarından olan ve Lux ittifakından Drtau ırkının liderlerinden biri Dwagd ve Reinaz gibi tüm Evren'i ele geçirmek istiyorlardı. Bu mesaj, Lux ittifakındaki siz ırklara da sözde en güçlü ırklarınızdan birinin liderinin sonu. İşte bu," dedi ve birisi, prensesin işaretini alarak, Dwagd'ın boynunu hızla keserek öldürdü.

Prenses, gözlerini ekrandan çekmeden sert bir şekilde, "Bu Evren'i isteyen kim varsa gelsin, onu Yıjol'de bekliyorum. Sadece benim gemim Ladina ve yüz mürettebatım ile birlikte korkmayıp gelmek isteyen varsa, size bilmeniz gereken her şeyi söyledim," dedi. Ardından, ekledi: "Ayrıca Purw, bu mesaj sana. Getirin onu."

Hyuki diz çökerek, başını yere eğdi. "Gördüğün gibi, ana liderlerinden birisi elimde ve senin yerini yakında bana söyleyecek. Sonuçta, kızının hayatı buna bağlı ve bizi yenmek istiyorsan, sorumlu olduğun ana üsse gelmen iyi olur."

"Kimse gelmeyecek, biliyorsun öyle değil mi?" diye mırıldandı birisi.

"Evet, biliyorum Leila, o yüzden Anna, Trgıu galaksisindeki tüm üsleri ve üs olarak kullanılan gezegenleri yok etmek için en uygun rotayı oluştur ve eğlencemize kaldığımız yerden devam edelim."

"Hemen prenses," dedi Anna ve bağlantıyı kesip rotayı oluşturmaya başladı.

"Kahretsin, Hyuki seni uyarmıştım," dedi, sesi sert ve sinirli. "Anlaşılan Yıjol'de yok edildi ve görünüşe göre o aptal prenses bizim için oldukça güzel bir iyilik yaptı."

"İyilik mi efendim?" dedi Koxae.

"Evet, iyilik," dedi, derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. "Sonuçta, onlar eğer doğruysa, keşfedilmemiş bölgenin en gelişmiş ırklarından biri olan Drtau lideri Dwagd'ı öldürdü. Onları bulursak, yanımızda savaşmaları için ikna edebiliriz. Onları kullanarak tüm Lux ittifakını da yanımıza çekebilirsek, bu savaş tek taraflı olmaktan çıkar."

"Purw, cevap ver. Mesajı aldığına eminim. Hyuki yakalanmış ve prenses bize gemisi ile ilgili bilmemiz gereken her şeyi söyledi. Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Guro.

"Ne yapmamızı bekliyorsun, Guro?" dedi. "O gemiden daha önemli bir iş ile meşgulüm ve yakında yeni müttefiklerimiz olacak. O yüzden o gemi keşfedilmemiş bölgelere gelmediği sürece Evren'de istediğini yapabilir. Fakat buraya gelirse, onunla sizlerin ilgilenmesini istiyorum."

"Tamam," dedi Peax, endişe dolu bir şekilde, "Ama onlar keşfedilmemiş bölgelere gittiğimizi Hyuki'den öğrenmişlerdir. Yani, ne planlıyorsan bir an önce yapsan iyi olur." Kısa bir sessizlikten sonra, Peax bağlantısını kesti. Diğerleri de aynı şekilde ayrıldılar.

Purw, içinden birkaç küfür savurdu. Ana kurucuların soyundan gelen kimse kalmamıştı ama babasının yaptığı işler nedeniyle şu anda en önemli kurucu liderlerden tek kişi o kalmıştı. "Bir an önce bizlere işe yarar bir şeyler versen iyi olur," demişlerdi ve hemen bağlantılarını kesmişlerdi.

"Efendim," diye seslendi Erm, Purw'un düşüncelerinden çekerek.

"Ne var, ne istiyorsun?"

"Galaksiye ulaştık, efendim."

"Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordu Urwa.

"Hemen galakside yaşayan var mı, bakın ve bana bir tane bile olsa yaşayan bulun," diye bağırdı.

"Emredersiniz, efendim," dedi Erm ve hemen arama başlatıldı.

"Lanet herif," diye mırıldandı, "seni uyardım ama burnunun dikine gitmeyi tercih ettin." Gözleri, daha önceki mesaj kaydına odaklandı. "Bana hemen şu mesajı bir daha göster, özellikle Hyuki'nin gösterildiği kısımdan itibaren."

"Emredersiniz, efendim," diye yanıtladı Poxar.

Bir süre sonra, mesaj kaydının istenen kısmı ekranda belirdi. Purw, dikkatle izledi ve sonra aniden bir şey fark etti. ".... Purw, bu mesajı sana getirin onu ve Hyuki diz çökmüş, gördüğün gibi, ana liderlerinden birisi elimde ve senin yerini yakında bana söyleyecek. Sonuçta, kızının hayatı buna bağlı, ve bizi yenmek...." Purw'un parmakları titredi. "Kaydı durdur," dedi, gözleri büyüyerek. "Bir dakika, kızının hayatı mı? Bu da ne demek oluyor şimdi? Onun kızı dört yıl önce ölmüştü!"

"Efendim," dedi Koxae.

Gözlerini ekrandan ayırarak, kendisini daha fazla sinirlenmekten alıkoyamayarak Erm'e seslendi. "Bana hemen D-AA-534 ekibinin bilgilerini göster, ölenler de dâhil. Ayrıca, mesajın son kısmına doğru ilerle ve işte burası, şu ikisinde kal ve o ekiple bu ikisini karşılaştır, hemen."

"Emredersiniz, efendim," diye yanıtladı Poxar, hemen talimatları uygulamak için hızlıca işlem yapmaya başladı.

"Efendim, eşleşme bulundu, o ikisi..." dedi, sesinde bir tedirginlik vardı.

"Kahretsin, bunca zaman içimizdelermiş," diye fısıldadı, elleri titremeye başladı. "O ikisi prenses ve korumasıyla Sylvia ve Asuka, aynı kişiler. Hyuki, bu konuda bizi uyarmıştı, ama ona inanmadık. Eğer inanmış olsaydık, şimdi her şey bizim kontrolümüzde olurdu."

"Efendim, canlı yaşamı keşfedildi," dedi Erm, sesindeki ciddiyet bir anda dikkat çekti.

"Hemen gezegene hareket et ve in."

"Emredersiniz, efendim," dedi Poxar, hızla talimatları yerine getirmek için harekete geçti.

Gemiler, Purw'un liderliğindeki ekibi takip ederek gezegene doğru yöneldi. İniş yapıldıktan sonra, ekip, gezegenin liderleriyle görüşmek üzere gemiden indi. Biraz zorlanarak, fakat nihayetinde iletişim kurmayı başardılar. Purw, liderlerine tüm Evren'e gönderilen mesajı alıp almadıklarını sordu. "Aldık," dediler "ve mesajı izlediklerinde, şaşırtıcı bir şekilde Utr ırkının dilinde yayınlanmıştı."

"Öldürülen Drtau'nun lideri Dwagd'ı duydunuz mu? Hangi galakside yaşıyorlar ve onlarla nasıl iletişim kurabilirim?"

"Sen kimsin ve neden Drtau'nun nerede yaşadığını soruyorsun?" diye sordu Urug, bir anlamda sorgulayan bir tavırla.

"Siz dilimizi konuşabiliyor musunuz?" diye sordu. Ardından Urug, başını sallayarak, "Çeviricimiz var o yüzden," dedi. "Şimdi soruma cevap ver."

"Mesajı gönderen ırk, Evren'de Vera olarak bilinir ve tüm Evren'i ele geçirmek istiyorlar. Bizlerden çok güçlüler, bu yüzden keşfedilmemiş bölgelere gelerek farklı kollara ayrıldık ve onları yenmek için güçlü müttefikler bulmak istedik."

"Anlıyorum," dedi. "Zaten Drtau'nun kralı Dwagd'ı yakalayıp öldürmeyi başarmaları, onların ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Eğer söylediklerin doğruysa, bizim de içinde gelecekler öyle değil mi?"

"Doğru," dedi, gözleri kararlı bir şekilde parlıyordu. "Şu an bizim bölgemizde cesur ırklar, o gemiyi yok etmek için kendilerini feda ediyorlar. Eğer buradan yardım alamazsak, bizler tek başımıza kalacağız. Bizimle işi bitince bir sonraki hedefi keşfedilmemiş bölgeler olacak."

"Haklısın," dedi. "Mesaj, bunu açıkça söylüyor zaten ve bizler de sizin yanınızdayız. Ayrıca, Abux galaksisindeki tüm ırklar da sizinle birlikte bu düşmana karşı savaşacaklar. Onlarla bizzat ben, Utr kralı Urug konuşacağım ve sizlere gelince, bunu al," dedi ve eline bir tür kayıt cihazı verirken, "Bu nedir?" diye sordu Purw, cihazı inceleyerek.

"Drtau ırkının yaşadığı galaksinin yerini gösteren harita bu," dedi ve haritayı daha da yaklaştırarak tüm ekibine gösterdi. "Ayrıca, bu haritadaki her işaret o galakside yaşayanları gösterir. Sarı renk ise, yaşayan güçlüleri temsil eder. Bunlar Koud, Mhab, Drtau, Qwda, Lıyd, Qtav, Syris ve Xrud. Bunlar bizim bölgemizin en güçlü ve gelişmiş ırkları. Drtau yanımızda yer alsa bile, diğerlerini de ikna etmeniz gerekiyor. Onları da ikna ederseniz, tüm Evren sizin yanınızda yer alır ve böylece düşmanı yok ederiz. Ama bir sorun var ki, işte o oldukça sıkıntılı."

"Ne gibi bir sorun acaba?" diye sordu Koxae, merakla.

"Şöyle ki," diye devam etti, "haritada sarı renk en güçlüleri gösterir, ama haritayı incelerken fark edeceksiniz ki bir tane kırmızı renkte galaksi mevcut. O galaksiden uzak durmanızda fayda var."

"Eğer çok güçlülerse, onlarla da konuşup düşmana karşı yanımızda yer almalarını istemeliyim."

"Hayır, o galaksiden uzak durman iyi olur."

"Tam olarak neden uzak durmam gerekiyor, anlamış değilim," dedi.

"Kraliçe Mirena, Lorin ırkının lideri ve bölgemizde kurduğumuz bir ittifak vardı. Kral Dwagd öldürüldükten sonra ittifaktan ayrıldı. Bizlere de galaksime yaklaşan kim olursa olsun, buna yardım istemek için gelenler olsa bile, anında yok ederim diye uyarıda bulundu. Bu yüzden sen ne olursa olsun, kraliçeden uzak dur. Sonuçta, sizleri dinlemeden öldürür ve bundan asla çekinmez."

"Anladım."

"Ayrıca, Drtau ırkının yanına gittiğin zaman, liderlerine 'kral' diyerek hitap etmelisin."

"Teşekkür ederim," dedi, başını eğerek. "Yardımlarınız sayesinde tüm Evren kurtulacak."

Purw, bir süre sessiz kaldı ve sonra başını sallayarak gemiye doğru yöneldi. "Hadi gidelim," dedi, ekibine ve gemiye bindiler. "Stıw galaksisi. Drtau'yu ikna edersek, gerisi çok kolay olacak. Ayrıca, Urug gerçekten de aptalın önde gideni. Eğer diğerleri de onlar gibiyse, işimiz çok kolay olacak, demektir."

"Evet, öyle gözüküyor, efendim," dedi Koxae, derin bir nefes alarak.

"Diğer liderlerle bağlantı kur, hemen."

"Emredersiniz," dedi, hemen harekete geçerek bağlantı kurmaya başladı.

"Peax, Guro ve Tyuo, beni dinleyin," dedi, ekibine yüksek sesle. "Drtau'nun yaşadığı yeri öğrendim. Ayrıca, onlar kadar güçlü başkalarının yerini de, onlarla ittifak kurunca sizinle iletişime geçeceğim. Ayrıca, Guro, sana Utr ırkının yaşadığı galaksinin ve gezegenin koordinatını gönderiyorum. O galaksiye git ve liderleri Urug ile birlikte çalış. O galakside ve çevre galaksilerde yaşayan herkesi bizim tarafımıza çek. Özellikle prensesin yaptığı idamı kullan. Ayrıca, sana konuşmamızın kaydını da gönderiyorum, görüntüyü izle ve ona göre davran."

"Tamam, merak etme. Bu arada bilmen gereken bir şey daha var. Ladina, keşfedilmemiş bölgelere doğru harekete geçmiş ve Gysk'ta ara lider Aags'ı yakalamışlar. Geriye kalan tüm gemileri ve ara liderleri yok etmişler ve yakında bizleri de bulacaklardır," dedi Peax.

"Eğer öyle bir şey olursa, onlarla ilk karşılaşacak sensin Guro. Bu yüzden Urug'u kullanarak olabildiğince fazla müttefik edin."

"Tamam, elimden geleni yapacağım. Ama onlara ne kadar güvenebiliriz? Sonuçta, mesaj keşfedilmemiş bölgede yaşayanların da Evren'i ele geçirmek istediğini söylüyor," dedi Guro, şüpheyle.

"Sana söylediğimi yap. Yakında onların amacı da bize hizmet etmek olacak. Ayrıca, bağlantıyı kesmeden önce hepinize söylüyorum, mesaj herkese konuştuğu dilde yayınlanmış. Yani, keşfedilmemiş bölgedeki ırklarla izlediğiniz zaman şaşırmayın," diye ekledi. Hemen ardından bağlantıyı kestiler.

Bir süre sessizliğe büründü, ancak Purw'in planları hala zihninde dönüp duruyordu. Birkaç saniye sonra, "Efendim, Stıw galaksisine ulaştık. Şu an Drtau'nun yaşadığı gezegenin yörüngesine girmek üzereyiz," diye bildirdi Koxae.

"Gemiyi, tanıt ve mesaj gönder, onlarla önemli bir konu hakkında konuşmak istediğimi söyle."

"Emredersiniz, efendim," dedi, hemen harekete geçerek gemiyi Sesil olarak tanıttı ve mesajı göndermeye başladı.

Bir süre sonra, Sesil gemisinin mesajı iletildi:

"Burası Sesil, kralınız ile çok önemli bir konu hakkında görüşmek istiyoruz. Özellikle de öldürülen kralınız hakkında."

"Sesil gemisi kralımız Dtru'a mesajınızı ilettik ve sizinle görüşmek istediğini belirtti. Gelen gemilerimizi takip edin ve inişe geçin," dedi karşı taraf, sesinde sakin bir tını vardı.

"Peki, hemen inişe geçiyoruz," dedi Poxar. Hemen ardından gelen refakatçi gemilerinin izinden giderek, Sesil ile birlikte gezegenin yüzeyine iniş yapmaya başladılar.

İniş yaptıktan sonra, Drtau kralı ile görüşmek üzere saraya doğru ilerlediler. Sarayın yüksek taş duvarları, içeri girenleri derin bir saygı ve ihtişamla selamlıyordu. Sarayda, geniş bir salonun ortasında, Drtau kralı onları bekliyordu. Purw, doğrudan kralın gözlerine bakarak konuşmaya başladı. "Evren'in keşfedilmiş bölgesinden çok güçlü bir düşmandan kaçıp yardım aramak üzere keşfedilmemiş bölgelere geldik," dedi.

"Evren'in keşfedilmemiş bölgesi bizim için tam tersi. Bize göre, sizin bölgeniz keşfedilmemiş oluyor; daha doğrusu, iki taraf da aynı Evren'de yer alıyor. O yüzden, hangisi hangisi oluyor, orası biraz karışık. Sana gelecek olursak, gerçekte ne istiyorsun, söyle bakalım," dedi Dtru.

"Bir mesaj yayınlandı, o yüzden sizinle konuşmak için geldim."

"Bizi nasıl buldun?"

"Abux galaksisinden Utr ırkı sayesinde."

"Utr ırkı demek ha?"

"Evet, öyle. Onlar bizimle birlikte bu düşmana karşı koymak üzere ittifak kurdu. Bu arada, mesaj ile ilgili soru sormadığınıza göre, sanırım sizlere ulaşmadı."

"Ulaştı, merak etme. Öldürdüğü kişi benden önceki kralımızdı, sonuçta ben o aptalı uyarmıştım ama o bildiğini okudu ve sonunda öldü," dedi, gülümseyerek. "Fakat benim her şeyden önce öğrenmek istediğim bir mesele var."

"Nedir?" diye sordu.

"Siz Reinaz İttifakısınız ve mesajda sizlerin de Evren'i ele geçirmek istediğiniz söylendi. Bu da ne demek oluyor?" dediği anda, tüm adamları aniden silahlarını onlara doğrulttu. Hava bir anda gerginleşti.

"Şöyle ki, bizler Arcas'ı yok edip Evren'i kurtarmak istiyorduk ama Vera, Arcas'ı kullanarak yıllarca kendilerini gizlediler."

"Vera, Arcas'ı mı kullandı? O zaman nasıl oluyor da kendi kullandıkları ırk tarafından yok edildiler?"

"Sadece yok edilmişler gibi davranmışlar ve biz de bu gerçeği sizlerden yardım istemeye gelmeden önce öğrendik."

"Peki, o bölgedeki Arcas'a ne oldu?"

"O bölgede ki derken ne demek istediniz?"

"Yakında öğrenirsin, sen soruma cevap ver."

"Arcas mı? Onlar artık yok. Vera hepsini yok etti. Sonuçta artık ortaya çıktılar ve onlara ihtiyaçları kalmadı," dedi, yüzünde bir güven ifadesiyle.

"Anladım, ama bizim bu savaşta işimiz yok," dedi, sert bir şekilde. "Sonuçta buraya bizimle ittifak kurmaya, daha doğrusu bizimle birlikte Koud, Mhab, Qwda, Lıyd, Qtav, Syris ve Xrud ırkları ile ittifak kurmaya geldin. Bunu başarırsan, diğerleri de bu ittifaka katılacaklardır, ama ben bu ittifakı kabul etmediğim sürece, diğerleri kabul etseler bile, kimse ittifakınıza katılmayacak. Ayrıca ben kabul etsem bile, Kraliçe Mirena var, o şimdilik hiçbir şey yapmadan bekliyor. O yüzden boşuna uğraşma ve bir an önce geldiğiniz yere geri dönün. Sen ve seninle gelen tüm keşfedilmemiş bölge gemilerini bölgemden çıkar, anladın mı beni, yoksa sizi o kaçtığınız düşmana bırakmadan kendi ellerimle yok..."

Ancak kralın sözlerini bitirmesine fırsat vermeden, o an bir silah sesi yankılandı salonda. Herkes şok içinde durakladı.

"Kahretsin, Rofs, bunu neden yaptın?" dedi biri, sesi titreyerek, ancak o da anında öldü.

"Mesajı hepimiz izledik ve gördünüz, kralımızı bizden korkmaksızın öldürdüler," dedi Rofs, sesindeki hiddet ve öfke açıkça belli oluyordu. "Ve onlara bizden birini öldürmek neymiş göstereceğim. Ben Drtau ırkının yeni kralı olarak, sizinle ittifak kuracağım. O yüzden bir an önce diğerleriyle iletişim kur, bizler de bu sırada hazırlıklarımızı yapacağız," diye ekledi, kararlı bir şekilde.

"Peki, müttefik olduğumuza göre, sizlere liderlerimizden birisini göndereceğim ve onunla birlikte çalışmanızı istiyorum. Sizin için sıkıntı olmazsa," dedi, gözlerini Rofs'un gözlerine dikerek.

"Hayır, bir sıkıntı olmaz," diye yanıtladı. "Sen diğer altısıyla iletişim kur ve onları da ikna et. Sonuçta ben konuşsam bile, kralımızı öldürüp başa geçtiğim için bana güvenmezler."

"Kraliçe Mirena ne olacak? Eğer söylenenler doğruysa..." diye sordu, sesinde bir endişe vardı.

"Sen onu merak etme. Artık onun bölgemizdeki ittifak üzerinde etkisi kalmadı," dedi. "Sen yine de onun yaşadığı Aerenia galaksisinden uzak dursan, iyi olur."

"Uyarınız için teşekkürler," dedi. Ardından, hızla Sesil'e bindi ve gezegenden ayrıldılar. Birlikte, Wokd galaksisine, Xrud ırkı ile görüşmek üzere yola çıktılar.

"Tyuo'ya, Drtau'nun bilgilerini gönder. Ayrıca dikkatli olsun ve bir hata yapmasın, Koxae," dedi Purw, sesindeki emir kesin ve kararlıydı.

"Emredersiniz," diye yanıtladı Erm, hızla komutlarını yerine getirmeye başladı.

"Ana lider Tyuo'ya gerekli bilgileri gönderdik, efendim," dedi, gözlerini monitördeki verilerden ayırmadan.

"Gerisi sende, Tyuo. Umarım bu aptalları da kullanarak Lux ittifakından bizim yanımızda savaşacak daha fazla müttefik bulursun," dedi, sesi alaycı bir tonla.

"Efendim, gelen mesajlara göre Ladina, keşfedilmemiş bölgelere giriş yapmış," dedi Poxar.

"Yoksa Guro öldürüldü mü?"

"Hayır, efendim. Vetoh galaksisi diye bir galakside ara liderlerden Soax'ı yakalamışlar ve diğer tüm ara liderleri yok etmişler," diye yanıtladı.

"İyi Guro olmadığı sürece sıkıntı yok. Biz de diğer aptallarla işlerimizi halledelim ve saldırı için hazırlıklara odaklanalım," diye ekledi, gözleri uzaklara dalarak.

"Efendim," diye seslendi Urwa, sesi tedirgin.

"Ne var yine?"

"Bize verilen haritayı incelerken oldukça enteresan bir şey buldum," dedi, elleriyle haritayı işaret ederek. "Ve görünüşe bakılırsa bu bölgede Arcas diye bir ırk yaşıyormuş."

Kontrol odasında ki herkes irkildi ve Purw'un sesindeki şüphe belirginleşti. "Arcas mı? Bu da ne demek şimdi? Bundan emin misin peki?" diye sordu, gözleri darlaşmıştı.

"Evet, efendim," diye yanıtladı, başını sallayarak. "Hata olabilir diye birden fazla kez araştırma yaptım, ama bir hata yok. Bu bölgede yaşıyorlar ve yaşadıkları galaksinin adı ise Zodw. Burada yazanlara göre orta gelişmişlikte bir teknolojileri var," dedi, vurgulu bir şekilde.

"Sen ne saçmalıyorsun! Arcas'ı biz uydurduk," dedi, sesi yükseldi.

"Evet, efendim ama burada bakın," diye ekledi, parmağını haritaya ve verilerin olduğu ekrana yönlendirerek. "Bu bölgede gerçekten varlar. Bakın, işte kanıtları."

"Şimdi anladım," dedi, derin bir nefes alarak. "O bölgedeki Arcas derken bunu kast etmişler. O zaman önceliğimiz şu güçlü ırklar. Onlarla işlerimizi halledeceğiz, daha sonra da gerçek Arcas'ın yaşadığı galaksiye gidip onlarla iletişim kuracağız. Bakalım nasıl bir ırkmış, merak ettim."

"Efendim, Wokd galaksisine ulaştık ve Xrud ırkına görüşmek üzere mesaj yolladık," diye rapor verdi Koxae.

"Tamam, onlarla işimizi halledince diğer noktaya gideceğiz hemen," dedi, düşünceli bir şekilde.

"Emredersiniz," diye yanıtladı Erm.

Xrud kralı ile görüştüklerinde, görüşmenin başlangıcı zor olmuştu. Özellikle kralın kızı ittifak kurulmasına karşı çıktı ve ne olursa olsun ırklarının üyelerini tehlikeye atmamalarını söyleyip durdu. Kral da aynı kızı gibi Reinaz ile ittifak kurmak istemedi ama aptal Vera prensesinin, Drtau'nun liderini öldürmesi ve keşfedilmemiş bölgelere gelip Reinaz'ı araması işleri kolaylaştırmıştı. Purw, Xrud liderleriyle anlaşmayı sağladıktan sonra, gezegenden ayrılırken Peax'a Xrud ırkının bilgilerini göndermeyi unutmamıştı. Ardından, Mtxa galaksisine doğru ilerleyerek Qwda ırkı ile görüşmeye hazırlanmışlardı.

Bu sırada, arada bir de olsa saldırı olduğuna dair bilgiler geliyordu. Şu ana kadar ana liderlerden hiçbiri saldırıya uğramamıştı, bu da işleri kendi lehlerine çevirecek bir gelişmeydi. Fakat Purw, içindeki huzursuzluğu bir türlü atamıyordu.

"Efendim, Mtxa galaksisine ulaştık," dedi Koxae.

"Bu kadar çabuk mu?"

"Evet, efendim. Sonuçta Mtxa ve Wokd galaksileri komşu galaksiler, birbirlerine çok yakınlar."

"Tamam, o zaman Qwda'ya hemen görüşme mesajı yolla."

"Emredersiniz, efendim."

Mesajlarına cevap aldıklarında, gezegene inip Qwda ırkının lideri Axix ile ittifak kurmak üzere anlaşmalarını sağladılar. Görüşme tamamlandıktan sonra, bir sonraki adım için gezegenden ayrıldılar ve Nrme galaksisine, Lıyd ırkı ile görüşmek üzere yola çıktılar.

"Efendim," dedi Koxae, bir süre sessizliğin ardından.

"Hemen ulaştık mı?" diye sordu, gözlerini hala uzaklara dikip düşünceliydi.

"Hayır, efendim. Nrme'ye ulaşmamız biraz zaman alacak."

"Ne var, o zaman söylesene."

"Abux galaksisi ırkları ve ana lider Guro, Ladina tarafından yok edilmiş ve görünüşe göre o bölgede yaşayan ve bizim tarafımızda olanlar ise savaştan sonra ortalıktan yok olmuşlar," dedi, ciddiyetle.

"Kahretsin, Guro'nun ölümü kötü oldu ama ilk ona saldıracaklarını da biliyordu. Bu arada Ladina ile ilgili başka önemli bir şey var mı?" diye sordu, sesindeki gerilimle.

"Hayır, efendim, şu anlık yok."

"Tamam, Peax ve Tyuo'ya mesaj gönderin ve dikkatli olsunlar. Herhangi bir saldırı olursa ilk fırsatta kaçsınlar ve izlerini kaybettirip benden haber beklesinler," diye talimat verdi, sakin ama kararlı bir şekilde.

"Emredersiniz, efendim," dedi, sabırla başını eğerek. "Ana lider Peax ve Tyuo'ya, ana lider Purw'dan önemli bir mesaj var. Ana lider Goro öldürüldüğü için dikkatli olmalarını ve herhangi bir saldırı olursa kaçıp izlerini kaybettirip haber beklemelerini bildiriyorum."

"Efendim, haritada başka şeyler de var ve burada yazanlara göre araştırma yaptım," dedi Urwa, haritayı dikkatle inceledikten sonra. "Eğer doğruysa, buradaki orta gelişmişlikteki bir ırkın teknolojisi, bize bağlı Rald ırkından bile daha gelişmiş durumda."

"Rald mı? Ne saçmalıyorsun sen? Rald'ın teknolojisi bile Abux'ta yaşayan tüm ırkların teknolojisinden çok daha ileri düzeyde. Bu harita hatalı olmalı, o yüzden daha fazla araştırmayı bırak."

"Emredersiniz, efendim," diye yanıtladı, başını eğerek.

"Efendim, Nrme'ye ulaştık ve görünüşe göre bizi bekliyorlarmış," dedi Koxae, yeni bir gelişmeyi bildirerek. "Gezegene yaklaşınca mesaj aldık ve gelen gemileri takip etmemizi istiyorlar."

"Tamam, takip edeceğimizi bildir ve buradaki işimizi de halledip, sonra ki yere gidelim."

Gezegene indiklerinde, Lıyd ırkının kraliçesiyle görüşmeye başladılar. Fakat anlaşma o kadar kolay olmadı özellikle de mesajda ki Reinaz'ın Evren'i ele geçirmesi hakkında olan kısım ile ilgili oldukça uzun bir sorgulama oldu ve kraliçe Nyra ittifak kurmak istememişti ama ileri gelenlerin araya girmesiyle istemese de ittifakı kabul etti. İttifak onaylandıktan sonra Purw ve ekibi Sesil'e binip gezegenden ayrıldı ve Qbxy galaksisine doğru yola çıktılar.

Qbxy galaksisi, uzaklık açısından oldukça zorluydu; oraya ulaşabilmek için şimdiye kadar kat ettikleri mesafenin on katını kat etmeleri gerekiyordu. Ancak bir noktada, Kraliçe Mirena'nın galaksisine oldukça yakın geçmeleri gerekiyordu. Purw, bu durumu düşündüğünde içindeki öfke büyümeye başlamıştı. "Şu an savaş durumunda olsaydık, o lanet kraliçeyi ve ırkını hemen yok ederdim," diye düşündü. Ancak herhangi bir girişimde bulunmadan, birbirleriyle senkronlu şekilde dönen üç galaksinin oldukça uzağından geçerek hedeflerine doğru ilerlemeye devam ettiler.

Sonunda, Qbxy galaksisindeki Qtav kraliçesi Poxm ile görüşmek üzere gezegene indiler ve aynı Lıyd ırkının yaptığı gibi uzun bir sorgulamadan sonra kraliçe ileri gelenlerin müdahalesi sonucunda ittifakı istemese de onaylamak zorunda kaldı. En sonunda geriye Syris ırkı kalmıştı ve onlarla görüşmek üzere Sarky Galaksisine doğru hareket ettiler. Syris ırkı kraliçesi Sewa ile görüşmeleri de Nyra ve Poxm'le olanda olduğu gibi oldukça uzun geçti ve ırkın kraliçesi ileri gelenlerin zorlaması ile ittifakı kabul etmek zorunda kaldı. Görüşme sona erdiğinde, Purw ve ekibi, gerçek Arcas'ın yaşadığı galaksiye doğru yol almak üzere yola çıktılar. Yolda giderken Purw'un en çok dikkatini çeken şey güçlü ırkların neredeyse tamamının kral tarafından değil de kraliçe tarafından yönetiliyor olduğuydu.

"Bana hemen Peax ve Tyuo'yu bağla," dedi Purw, yola çıkmadan önce.

"Emredersiniz, efendim," dedi Poxar, hızla iletişimi kurarak.

"Purw, şu an oldukça meşgulüz, umarım önemli bir şeydir," dedi Peax, bağlanırken sesinde bir miktar telaş vardı.

"Bu bölgede gerçek Arcas yaşıyor ve onlarla iletişim kurmak için yaşadıkları galaksiye gidiyorum," dedi, odaklanarak. "Onlarla işim bitince sizinle buluşacağım, o yüzden dikkatli olun," diye ekledi ve bağlantıyı kestiler.

"Efendim," dedi Koxae, hemen ardından. "Geriye Koud ve Mhab ırkları kaldı."

"O iki galaksi, Lorin ırkının yaşadığı galaksi ile komşu. O yüzden onlardan uzak duracağız," dedi, kararlı bir şekilde. "Ve o iki lider kendi ayaklarıyla bize gelmek zorunda kalacaklar."

"Emredersiniz, efendim."

Zodw galaksisine ulaşmak, oldukça uzun ve zahmetli bir yolculuktu. Purw ve ekibi, sonunda oraya varmayı başardılar ve Arcas ırkıyla görüşmek üzere bir mesaj gönderdiler. Mesajlarında, Kral veya Kraliçe ile özel olarak görüşmek istediklerini, ittifak kurma niyetinde olduklarını belirttiler.

Mesajlarına cevap olarak gezegene inmelerine izin verildi, ırkın kralının yanına götürüldüklerin de Arcas'ın lideri Arxak'dan şu yanıt geldi: "Drtau ile ittifak kurdunuz zaten. O yüzden bizim yanımıza gelmenize gerek yoktu."

"Bence vardı. Her ne kadar bu bölgelerin en güçlü ırklarından birisi Drtau olsa da, asıl en güçlüsü sizsiniz. Bunu gizlemek için Drtau'yu kullanıyorsunuz."

"Sana bunu kim..."

"Araştırmalar sonucunda öğrendik. Kimse söylemedi."

"Araştırmaların doğruymuş. O yüzden benimle görüşmek için gelmeseydin, diğerleriyle kurduğunuz ittifaklarda bir işe yaramazdı. Ben Arcas Kralı Arxak. Seninle ittifak kuruyorum ve Evrenimizi tehdit eden o ırkı yok etmek için ne gerekiyorsa yapacağım."

"Teşekkür ederim, Kral Arxak. Sizin yanımızda olmanız bizi oldukça güçlendirecek."

Ancak hemen ardından, bir koşarak içeri giren Erm, korku dolu bir şekilde bağırarak durumu bildirdi: "Efendim, çok kötü bir şey oldu."

"Ne oldu, hemen söyle."

"Nuph adındaki galakside Ladina'ya tuzak kurup yok etmek için savaşmışlar, ama ana lider Peax ele geçirilmiş ve yeni ittifak bozguna uğratılmış," dedi.

"Ladina her an buraya gelebilir. Hemen hazırlanın, buradan ayrılıyoruz. Kral Arxak, siz de ırkınızla birlikte ayrılın. Yok, edilmenizi istemeyiz."

"Biz ne yaptık ki, burası bizim gezegenimiz."

"Bizimle konuşmanız bile yok edilmeniz için yeterli bir sebep."

"Biz oldukça güçlüyüz ve filomuzda oldukça güçlü gemiler var."

"Siz bu gezegenden havalanmadan yok edilirsiniz. O yüzden bizimle birlikte ayrılın." Ardından, hızla ayrılıp Stıw galaksisine, Drtau ırkının yanına döndüler. Burada savaş için hazırlıklar hızla başladı.

Ama önce, Purw ve Tyuo, güvenlik için sorgudan geçirildiler. Daha sonra, Lux ittifakının tüm üyeleriyle bir toplantıya katıldılar. Purw, grubunun güçlendiğini hissetse de, düşmanla ilgili edindikleri bilgiler onu uyanık tutuyordu.

"Oldukça iyi, baya kalabalığız," dedi Purw, ittifakın genişliğinden memnun bir şekilde. "Ve düşmanla ilgili bilgilere gelecek olursak; şu an bu bölgede Ladina adında bir gemileri var ve bize saldırıp yok ediyorlar. Bunun yanında, bu görmüş olduğunuz galaksi Vera'nın yaşadığı galaksi ve kalkanla korunuyor. Son denememizde, kalkan bir ışık yılına etki ediyordu ve o kalkanın etki alanına girer girmez ateş açılıyor. Bu yüzden bir ışık yılından daha fazla ileri gitmek hepimiz için ölüm demektir."

Purw, stratejisini belirlerken kararlıydı: "Bununla birlikte, Vera da kalkanı kullanarak bizimle uzaktan savaşacaktır ve bize olabildiğince zayiat verdirmek isteyeceklerdir. Bunun olmasına izin vermemek için saldırıyı çok yönlü yapmak daha iyi olur. Sonuçta tüm galaksinin etrafını sarıp saldırırız. Böylece bize ne taraftan karşılık vereceklerini bilemezler."

Grup, Purw'un planını dikkatle dinledikten sonra, morale ihtiyacı olan savaşçılar arasında güven dolu bir hava oluştu. Purw, bir kez daha cesaretle ekledi: "Üstelik şu an yeni ittifakımız sayesinde Vera'dan bile daha güçlüyüz ve onları yenip Evren'i kurtaracağız."

"Şu kalkan etki alanı ile ilgili bir sıkıntım var," dedi Laine, sesinden ciddiyeti anlaşılıyordu.

"Sıkıntı mı?"

"Evet, öyle. Sorun şu ki, etki alanı bir ışık yılı dedin ve kalkanın etki alanına girmeden savaşabileceğimizi söyledin."

"Evet, öyle."

"Sözümü kesme, şimdi bu etki alanını nasıl belirlediniz?"

"Şöyle ki, kalkan etki alanını sürekli kontrol etmek için gemiler kullanıyorduk. Bu yüzden de kalkanın genişlemesinden sürekli haberimiz oluyordu."

"Vera hayatta ve sen kalkan etki alanının bir ışık yılı olduğunu söyledin. Sence bunu şaşırtma amaçlı yapamazlar mı?" diye sordu Saoko.

"Yani demek istiyor..."

"Aynen öyle. O etki alanı gerçek bile değildir."

"Sanırım haklısınız, bu aklıma gelmemişti. O zaman kalkan etki alanını daha sonra konuşuruz."

"Işık hızında o kalkanın içine girebiliriz," dedi Rofs araya girerek.

"Bu mümkün değil."

"Mümkün değil mi?" diye sordu Poxm.

"Evet, öyle."

"Neden?" diye sordu Sewa.

"Şöyle ki, ışık hızında hareket eden gemiler anında yok ediliyor. Yani ışık hızında bile hareket etsek gemiler yok edilir."

"Bu saçmalık, ışık hızında bir gemiyi vurmak..." Nyra.

"O zaman bunu izleyin," dedi ve birkaç tane kalkanı geçme denemesi başlattı. İlk olarak, tüm gemiler ışık hızında hareket etmeye başladılar ama hiçbirisi başarıya ulaşamadı, hepsi vuruldu. "Bu gördükleriniz ise son denememizden," diye ekledi.

Purw'un ekranında, daha önce hiç görülmemiş bir dizi manevra gösterildi. "Galaksiye farklı yönlerden belli bir rotayı izlemeyen, sürekli manevra yapabilen ve böylece silahların atışından kaçabilen binlerce gemi gönderdik," dedi, "ama onlar bile yok edildi. Sistem bir şekilde gemilerin bir sonraki manevralarını tahmin etti ve onlar o alana ulaştıklarında anında yok oldular."

Tüm izleyiciler, şaşkınlıkla ekrandaki görüntülere baktılar, her biri bu kadar gelişmiş bir savunma sistemine karşı nasıl mücadele edeceklerini sorguluyordu.

"Bu ırkın teknolojisi ne kadar gelişmiş durumda?" diye sordu Laine.

"Şöyle ki, bildiğimiz tek şey, yaşadıkları galaksinin tüm enerjisini kullanabiliyorlardı. Bu yüzden de oldukça gelişmiş durumdalar. Sonuçta, Evren'de yaratılan ilk ırk ve bu sayede teknolojileri çok üstün."

"Ne kadar üstün?" dedi Saoko.

"Oldukça üstünler, ama burada gördüğünüz tüm ırkların... " Bir an durakladı, gözlerini salonda gezdirerek devam etti. "Ve yakında buraya gelecek olan adamlarımızı da katarsak, Vera'nın teknolojisinden daha gelişmiş bir teknolojimiz var." İçinde bulunduğu ortamın ağırlığına rağmen, gerçekleri paylaşıyordu. Aklından ise "Gerçekte ise tüm Evren birleşse bile asla Vera'nın teknolojisine yaklaşamaz," diye düşündü.

..............

"Onlardan üstün falan değilsiniz ve onlara asla karşı koyamazsınız," dedi kraliçe Mirena.

"Kraliçe Mirena, uzun zamandır sessizdiniz, bunu ne borçluyuz?" diye sordu Axix.

..............

"Bu güzel, o gemiyi yok etmek için sabırsızlanıyorum," dedi Yoor.

"O gemi daha birkaç saat önce ittifakımıza ait ırklardan yüzden fazla lideri öldürdü, üstelik üstünlük bizde olmasına rağmen hemen rehavete kapılmayın," dedi Saoko.

"Saoko haklı. İki ittifak birleşip güçlenmiş olsa da o gemi..." dedi Laine. Ancak sözünü Rofs kesti ve "Asıl siz saçmalamayın. O aptallar güçlerini ikiye böldüler ve böylece kazanacaklarını düşünerek hata yaptılar. Biz ise tüm ittifak ile saldırıya geçeceğiz, yani kaybetmeyeceğiz."

"Rofs haklı. Eğer güçlerini ikiye ayırmasalardı, Ladina'yı çok kolay yok edebilirlerdi," dedi Axix.

"Ve evet, öyle," diye devam etti Arxak, kararlı bir şekilde. "O gemi bizi burada ararken, bizler buradan ayrılıp onun yaşadığı galaksiye saldıracağız ve o kalkanı geçip Evren'i kurtaracağız."

Tüm salondan bir onay sesleri yükseldi. Herkes saldırı planı üzerinde heyecanla tartışırken, aniden bir ses duyuldu:

"Efendim, saldırıya uğradık. Bu Ladina," diye bağırdı Poxar.

Herkes kendi arasında şimdi ne yapacağını tartışıp dururken, Laine, emirleri hemen verdi:

"Hepiniz kesin şunu ve hemen gemilerinizin komutasını alın!" diye bağırarak hızla harekete geçti.

Bir süre sonra, bir mesaj geldi. Erm hızla ekranına bakarak aktardı: "Efendim, ayrıca bir mesaj aldık ve sizlere de gönderiyorum:

'Purw ve Tyuo ile birlikte tüm Reinaz liderlerini teslim edin, bende yaşamanıza izin vereyim. Aksi halde hepiniz yok edileceksiniz.'"

 

Bölüm : 24.03.2025 11:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...