Biraz geçmişe...
Dwagd, ciddiyetini bozmadan ve gözleri kararlı bir şekilde, sözlerine devam etti. "Bu konuda oldukça ciddiyim ve sizler de son toplantıda konuşulanları duydunuz. Artık saldırıya geçiyoruz ve araştırmalarımıza göre saldıracağımız yerler bile belirlendi. Bunun için gerekli hazırlıklara çoktan başladık. Hazırlıklar biter bitmez, benim liderliğimde filomuzun bir kısmı ile saldırıya geçeceğim ve Evren bizim olacak. Bu süreçte karşıma kim çıkarsa çıksın, onu öldürmekten asla vazgeçmeyeceğim."
"Dwagd, biraz sakin ol ve iyice düşün. Saldırı yerleri belirlendi, ama şu da var ki, saldırı yapacağımız yerler oldukça güçlü bir ittifaka ait. Onlara saldırırsak, bize savaş açmak zorunda kalacaklar," dedi Dtru, sakin bir şekilde.
"Sen neyden bahsediyorsun? Arcas'ı unuttun galiba. Biz saldırıp onların üslerini yok edeceğiz ama onlar, bu saldırıların Arcas'tan geldiğini zannedecekler. En sonunda en büyük ve güçlü saldırımızı yapınca, her şey için geç kaldıklarını anlayacaklar."
"Peki ya şu Arcas denilen ırk bizlere de saldırmaya kalkarsa? Üstelik öğrendiklerimize göre, saldıracağımız ittifak bile onların yüksek rütbelilerinden çekiniyorlarmış," dedi Dexr, endişe dolu bir şekilde.
"Dtru ve Dexr haklı, Dwagd. Bu saldırılar sonucunda, Arcas bizimle de savaşmaya başlayacaktır. O yüzden hemen vazgeçmemiz lazım," dedi Karm.
"Saçmalamayın! Toplantıda saldırıyı ben üstlendim ve saldırmak konusunda ciddiyim. Ne yaparsanız yapın, beni asla durduramazsınız. Tek bir şey dışında beni durdurma yolunuz yok; o da beni öldürmek," diye bağırarak, çevresindekilere meydan okudu.
"Saçmalama, seni öldürmek mi? Şu an bölgemiz, senin sayende savaşmayı bıraktı ve birlikte gelişmeye başladık. Seni öldürmek, bizi tekrar eski halimize döndürür," dedi Eum, derin bir endişe ile.
"Evet, Eum bu konuda haklı, o yüzden bu konudan vazgeç. Üstelik saldırırken, Arcas ile karşı karşıya gelme ve savaşıp öldürülme ihtimalin var. O yüzden bu konuyu bir kez daha oturup düzgünce konuşalım ve düzgün bir plan yapalım," dedi Rofs, Dwagd'ın öfkesini yatıştırmaya çalışarak.
"Arcas neyse de, başka birisi daha var o bölgede; en güçlü ırk olduğunu sizler de biliyorsunuz," dedi Mrxa.
"Vera'dan mı bahsediyorsun? Kraliçe Mirena'nın araştırmaları sonucunda, Arcas tarafından üç bin yıl önce yok edildiklerini öğrendik. Yani, olmayan birilerinden korkacak değilim," dedi, kararlı bir şekilde.
"Yok edildiklerini nereden biliyoruz? Belki yaşayanlar vardır. Sonuçta, bir şekilde yaşayan canlıların zihinlerini kontrol ediyorlarmış," dedi Qsf, olasılıkları göz önünde bulundururken.
"Saçmalama, Qsf. O bölge ile ilgili tüm araştırmaları yaptık. Ayrıca bunu bizler bile başaramadık; başkaları nasıl başaracak? Ayrıca, o bölgede yaşayanlar, bizlere 'keşfedilmemiş bölge' diyorlar. Hâlbuki hepimiz aynı Evren'de yaşıyoruz, ama o aptallar bizlerden keşfedilmemiş bölgeler olarak bahsediyorlar."
Dwagd, kararlı bir şekilde sözlerine devam etti. "Konuyu dağıtmaya çalışmayın, sakın. Hala saldırı konusunda kararlıyım ve bundan vazgeçmeye niyetim de yoktur. O yüzden bu toplantı burada bitmiştir," dedi. Bu sözlerle, tüm dikkatleri üzerinde toplarken, Dtru ile Dexr dışında herkes toplantı odasını terk etti.
"Bu konudan asla vazgeçmeyeceksin, değil mi, Dwagd?" dedi Dtru, onun kararlılığını sorgulayan bir ifadeyle.
"Evet, öyle. Vazgeçmeye niyetim yok ve yakında Evren bizim olacak, merak etmeyin," dedi, azmi her kelimesinde belirginleşiyordu. Ardından"Sen bir şey söylemeyecek misin, Dexr?" dedi, uyarı dolu bir tonla.
"Ne söylememi bekliyorsun ki? Kral sensin ve bizler senin kararlarına uymak zorundayız. Ama şunu da sakın unutma, bu saldırı için neredeyse filomuzun yarısını yanında götüreceksin ve bu, bizleri oldukça fazla tehlikeye atacak. Özellikle de Arcas ile karşılaşıp onlarla savaşırsan, seninle gidenlerin hepsi, buna sen de dâhil, öleceksiniz," dedi, kaygılarını dile getirirken.
"Arcas ile karşılaşmamız imkânsız, Dexr. Özellikle seçtiğimiz üsler ile Arcas arasında oldukça fazla mesafe var. Yani, Arcas ile karşılaşmayacağız, merak etmeyin," dedi, sesinde hala bir tehdit ve güven vardı.
"Bundan nasıl emin olabilirsin ki? Arcas tüm Evren'i tehdit ediyor, yani saldıracağın yerlerin yakınında olabilirler," dedi Dtru.
"Dtru, beni Arcas ile korkutmaya kalkma sakın, anladın mı?" dedi, sesi keskinleşerek. "Ayrıca, saldıracağım ve hemen geri çekileceğim. Sonrasında diğer üslere saldırmak için tekrar ayrılacağım. Yani boşuna korkmayın. Hem, saldıracağım üslerin yerlerini çoktan belirledik bile," dedi ve masanın üzerindeki hologramları açtı. Üç üs gösterdi: Kıoyo, Trhyu ve Pyio. "Bu üç üssün bulunduğu galaksilerin yakınlarında hiçbir şekilde Arcas ile ilgili bir şey yok. Bu sayede kimse zarar görmeden işimizi halledip eve geri döneceğiz," dedi, kendi planına olan güveniyle.
"Peki, dediğin gibi olsun. Ama Arcas gemilerine rastlarsan, hemen oradan uzaklaşın ve eve hemen dönüşe geçin."
"Merak etmeyin, hiçbir sorun çıkmayacak," dedi ve iki adamı da odadan çıkarken izledi.
İki gün sonra, gemilerdeki savaş hazırlıkları tamamlanmıştı. Dwagd, kararına odaklanmış bir şekilde Stıw galaksisinden ayrılmalarını emretti. Filoları, hedef alacakları üslerin yakınlarına doğru ilerlerken, Dwagd'ın gözlerinde bir kararlılık ve zaferin hayali vardı.
Yol boyunca, kendilerini açığa çıkaracak herhangi bir düşman saldırısı ile karşılaşmadan, saldıracakları üs bölgesine doğru ilerlediler. Üç farklı kola ayrılıp, üç üsse aynı anda saldırarak düşmanların ne olduğunu anlamalarını engellemeyi planlıyordu. Bu şekilde, Arcas'ın saldırdığı düşünülerek, planlarını hızla uygulayacaklardı.
Dwagd, yüksek sesle emir verdi:
"Omr ve Eum, siz ikiniz Trhyu üssüne; Karm ve Qsf, siz ise Pyio üs bölgelerine saldıracaksınız. Ben ve Mrxa ise Kıoyu üs bölgesine saldıracağız ve unutmayın, en önemli nokta üç saldırının da aynı anda olması. Bu yüzden sürekli iletişim halinde olacağız, anlaşıldı mı?"
Hepsi, tek bir sesle cevap verdiler:
"Evet, kral Dwagd, merak etmeyin," dediler. Bağlantıları kesmeden her biri görevine devam etti.
Dwagd ve Mrxa, Kıoyu üssüne doğru ilerlerken, her şeyin oldukça sakin göründüğünü fark ettiler. Üsse yaklaşırken, bir tehdit veya düşman gemisiyle karşılaşmamışlardı, bu da onları daha da dikkatli olmaya sevk etti. Ancak, ilerledikçe, Dwagd içinde bir şeylerin ters gittiğini hissetti. Harekete geçmeden önceki sakinlik, bu kadar kararlı bir saldırı için biraz garipti.
Birdenbire, Omr'in sesi kulaklıklarında yankılandı:
"Bu da ne böyle, bu bölgede ne olmuş?"
"Omr ve Eum, sorun nedir, hemen cevap verin."
"Efendim, bu bölge tamamen yok edilmiş. Bunu yapabilecek sadece Arcas var, ama şu ana kadar onların herhangi bir gemisi ile karşılaşmadık ve sorunsuzca saldırı noktasına doğru ilerliyoruz," dedi Eum.
Dwagd, gözlerini daraltarak, karanlık düşüncelerle çevrili yolculuğuna devam etti. Bir şeyler doğru gitmiyordu, ama neydi? Savaş başlamadan önce bir şeyin değiştiğini hissetmişti.
"Anlaşıldı, herhangi bir terslikte hemen bilgi verin," dedi. Emir verdiği ekip üyeleri, birer birer "Emredersiniz," diyerek ayrıldılar. Bir süre sonra, Karm'ın sesi kulaklıklarında duyuldu. "Hepiniz bunu görmelisiniz," dedi, sesi endişeli bir ton taşıyordu.
"Ne oluyor, Karm? Qsf yoksa Arcas ile mi karşılaştınız?" diye sordu, hemen bir tepki göstererek.
"Hayır, ama saldırı noktasına giderken geçtiğimiz galaksi tamamen yok edilmiş ve şuna bakın, bu..." dedi Karm.
"Bize güneşi mi göstermek istiyorsunuz?" diye sordu. Fakat Karm'ın yanıtı çok daha şaşırtıcıydı.
"Hayır, bu bir gezegen ve güneş gibi yanıyor," dedi, sesi hala titreyerek. "Gezegen mi?" diye tekrar sordu Dwagd, merak ve korku arasında bir duygu hissederek.
"Evet, efendim," dedi "ve galaksi de şimdiye kadar herhangi bir canlı yaşamına rastlamadık. Arcas tüm bu galaksiyi yok etmiş."
"Anlaşıldı, dikkatli bir şekilde ilerleyin ve herhangi bir terslikte anında haber verin," dedi, sesinde bir parça sertlik vardı. "Emredersiniz," diye yanıtladı Qsf, ardından bağlantı kesildi.
"Efendim, üsse yaklaştık ve sizden saldırı için emir bekliyoruz," dedi Dkra.
"Henüz diğerleri ulaşmadılar. Onları bekleyeceğiz. O yüzden saldırıdan sonra buluşma noktası olarak, üç galaksiye en yakın olan şu galaksiye, adı her neyse, işte orada buluşacağız. O yüzden o üsleri tamamen yok edin ve bu bölgede biraz daha eğlenelim."
"Kral Dwagd, üsse yaklaştık ve saldırı için emrinizi bekliyoruz," dedi Karm.
"Hazırlıklarınız ne durumda?"
"Her şey hazır, siz emri verdiğiniz anda saldırıya geçeceğiz," dedi Eum, arka planda hazırlık seslerinin olduğu bir atmosferde.
"Tamam, o zaman, saldırın ve üsleri yok edin," dedi, kararlı bir sesle.
"Emredersiniz," diye karşılık verdi ve kısa süre sonra bağlantı kesildi.
Kıoyu üssünde, bekledikleri gibi herhangi bir karşı koyma ile karşılaşmadılar. Dwagd'in komutasıyla hızla ilerlediler. Üs, henüz ne olup bittiğini anlamadan, tamamen savunmasız haldeydiler. Bu yüzden, hiçbir direnişle karşılaşmadan işlerini hızlıca bitirip buluşma noktasına doğru yola çıktılar.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Dwagd, emirlerini vermişti:
"Omr ve Eum, siz ikiniz Trhyu üssüne; Karm ve Qsf, siz ise Pyio üs bölgelerine saldıracaksınız. Ben de Mrxa ile Kıoyu üs bölgesine saldıracağım. Unutmayın, en önemli nokta üç saldırının da aynı anda olması. Bu yüzden sürekli iletişim halinde kalacağız, anlaşıldı mı?"
"Evet, efendim," dediler ve hızla Trhyu üssüne doğru ilerlemeye başladılar. Omr ve Eum, Kralları Dwagd'ın söylediği gibi, kendilerini hiç belli etmeden ilerliyorlardı. Trhyu üssüne yaklaşırken, geçtikleri galakside büyük bir tahribat vardı. "Anlaşılan Arcas burayı çoktan yok etmiş," diye mırıldandılar ve dikkatli bir şekilde yol almaya devam ettiler. Galaksi boyunca, Arcas'ın tehdidinin her yeri sardığını açıkça hissedebiliyorlardı. Yine de, krallarının emrine sadık kalarak dikkatli bir şekilde ilerliyorlardı.
Trhyu üssüne yaklaşınca hemen saldırı hazırlıklarına başladılar. Ancak Karm ve Qsf henüz hedeflerine ulaşmamışlardı. Beklemek zorunda kaldılar. Bu sırada, krallarının belirttiği gibi buluşma noktası olarak üç galaksiye yakın bir konum seçtiler. Karm ve Qsf'in hedeflerine varması uzun sürmedi ve nihayet kralları, saldırıya geçmeleri için emri verdi.
Omr ve Eum, Trhyu üssüne hiçbir direnişle karşılaşmadan hızla saldırdılar. Üs, henüz ne olup bittiğini anlamadan, savunmasız bir şekilde bırakılmıştı. Omr ve Eum, her şeyin planlandığı gibi gitmesiyle işlerini hızlıca bitirdiler ve buluşma noktasına doğru yola çıktılar.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Kralları Dwagd'ın verdiği emirler netti:
"Omr ve Eum, siz ikiniz Trhyu üssüne; Karm ve Qsf, siz ise Pyio üs bölgelerine saldıracaksınız. Ben de Mrxa ile Kıoyu üs bölgesine saldıracağım. Unutmayın, en önemli nokta üç saldırının da aynı anda olması. Bu yüzden sürekli iletişim halinde kalacağız, anlaşıldı mı?"
"Evet, efendim. Merak etmeyin," diyerek Pyio üssüne gitmek üzere yola çıktılar. En uzak saldırı noktası kendilerine ait olduğu için, diğer iki gruptan daha geç hedeflerine varacaklardı. Bu süre zarfında, saldırıdan sonra buluşacakları nokta hakkında bilgi aldılar ve her şey planlandığı gibi ilerlerse, saldırı bitiminde doğrudan buluşma noktasına yönelmek için hazır olacaklardı.
"Bu galaksi nasıl bir yer böyle, her yer yok edilmiş," diye sordu Karm, etrafa bakarak.
"Evet, burası tamamen harabe olmuş. Arcas'ın işi gibi görünüyor," dedi Qsf. "Umarım yakınlarda değillerdir. Yoksa kaçma şansımız kalmaz, biz de yok oluruz."
"Evet, bu çok tehlikeli bir bölge,"
"Efendim, bu galakside herhangi bir canlı yaşamına rastlamadık ve pek çok gezegen tamamen yok edilmiş," dedi Pwa.
"Gezegenler mi yok olmuş? Nasıl yani?" diye sordu şaşkın bir şekilde.
"Pwa, görüntüyü ekrana aktar," dedi. Ekranda, devasa bir patlama gibi görünen bir alanın görüntüsü belirdi.
"Pwa, bana neden güneşi gösteriyorsun?"
"Bu güneş değil, bir gezegen," dedi, ekranda gösterilen görüntüyü açıklayarak.
"Bir gezegen mi? Peki, nasıl olur da bir gezegen güneş gibi yanar?" diye sordu, kafası karışmış bir şekilde.
"Bilmiyorum, ama Arcas oldukça güçlü bir düşman gibi görünüyor," dedi Qsf. "Bize karşı olan her şeyin sonu olabilir, ancak Evren için savaşmamız gerekecek gibi duruyor."
"Evet, öyle gözüküyor," diye onayladı. Krallarının söylemiş olduğu gibi, Evren'in geleceği için büyük bir savaş kaçınılmaz hale gelmişti.
"Efendim, saldıracağımız üsse ulaştık," dedi Pwa, kontrol panelini inceleyerek.
"Kral Dwagd, saldırı noktasına ulaştık. Emirlerinizi bekliyoruz," dedi, sesinde bir gerginlik vardı.
Saldırı emri verildiğinde, grup hızla üsse doğru saldırmaya geçti. Ancak, üsse yaklaştıkları sırada birkaç düşman gemisi üssü savunmaya gelmişti ve karşı koymaya başladılar. Hemen karşı saldırıya geçerek, üsse saldırdıkları gibi, düşman gemilerini de hızla yok ettiler. Ufak çaplı direnişin ardından, üs tamamen düşmüş ve amaçlarına ulaşmışlardı. Ardından, buluşma noktasına doğru yola çıktılar.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Tüm filo tekrar bir araya gelmişti ve herhangi bir kayıp vermemişlerdi. Her şey planlandığı gibi gitmişti.
"Şimdi ne yapıyoruz, efendim?" diye sordu Karm, merakla.
"Karm, başka üslere de saldıracağız," diye yanıtladı Dwagd. "Buradan ayrılmadan önce, Reinaz mı ne, onlara oldukça fazla zarar vereceğiz," dedi ve yeni saldırı noktalarını belirlemeye başladı.
"Efendim, şu an Krtah adındaki galakside bulunuyoruz," dedi Dkra, ekranındaki haritayı kontrol ederek.
"Bundan emin miyiz?"
"Evet, efendim," dedi. "Sağ olarak yakaladığımız esir bize söyledi ve ittifaka ait en güçlü üs ve liderlerinin nerede bulunduğunu da öğrendik."
"Tamam, o zaman saldırı yerimiz belli oldu," dedi, tüm dikkatini haritaya vererek yeni stratejilerini belirlemeye başladı. Filonun hazırlıklarına başlaması gerektiğini biliyordu. Savaş için gereken her şeyin en ince detayına kadar planlanması gerekiyordu.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Dwagd, cevap ver, saldırılar ne oldu?" diye bağırdı Dtru, gerilerek.
"Dtru, saldırılar oldukça iyi geçti ve sen sormadan söyleyeyim, herhangi bir kaybımız olmadı," dedi, soğukkanlılıkla yanıtladı.
"Hemen geri dönün, anladınız mı?"
"Ben kralınızım ve bir daha bana emir vermeye kalkma. Yoksa gelince seni kendi ellerimle öldürürüm."
"Saldırılardan sonra oyalanmadan döneceğini söylemiştin. Şimdi hemen dönüşe geçin."
"Hayır, son bir saldırı daha yapacağız. Şu ittifakı yok edeceğiz. Liderlerinin bulunduğu üssü bulduk. Orayı da yok edince Evren'i ele geçirmek için önümüzde herhangi bir engel kalmayacak."
"Arcas'ı unutuyorsun galiba. İttifak bile onlara karşı zor dururken, bizler nasıl duracağız peki?" diye sordu Remx.
"Merak etme. İttifakın liderlerini öldürünce hepsi bizlerin kontrolüne geçecek. Birleşip Arcas mıdır nedir, onları yok edeceğiz."
"Umurumda değil, saldırıyı iptal et ve hemen dönüşe geçin," dedi Dtru tekrardan.
"Kapat şunu."
"Emredersiniz, efendim," diye cevapladı Dkra.
"Hayır, saçmala..." dedi Dtru, ardından sert bir şekilde, "Aptal Dtru, sence bu kadar ilerlemişken artık geri adım atar mıyım? Ayrıca şu yakaladığımız askeri yanıma getirin."
"Emredersiniz, efendim," diye cevapladılar ve hemen odadan çıkıp esiri almak için yola çıktılar. Birkaç dakika sonra geri döndüler.
"Yaşamak istiyorsun, değil mi?"
"Evet, elbette ki istiyorum," diye söyledi esir. Korkusu her halinden belliydi.
"O zaman sana soracağım sorulara doğru cevap verirsen, seni serbest bırakacağım. Ama olur da cevap vermez ya da yalan söylersen, seni hemen yok ederim. Anladın mı?"
"Evet," diye mırıldandı.
"İyi, o zaman," dedi. "İlk olarak ismin ve şu an hangi galaksideyiz?"
"Adım Kyqa ve şu an Krtah galaksisindeyiz."
"İttifakınızın toplam kaç lideri ve üssü var?"
"Toplam on ana lider ve her liderin kendisine ait ana üssü, bu üslere bağlı binlerce ara üs var."
"Artık yedi ana lideriniz ve ana üssünüz kaldı, üçünü yok ettik." Ardından soğukkanlılıkla devam etti. "Şimdi bana ana liderlerinizin yerlerini söyleyeceksin. Özellikle, ittifakınızı yönetenin bulunduğu yeri istiyorum."
"Trgıu galaksisinde bulunan Yıjol ana üssü, lider Purw tarafından yönetiliyor. Bu, ittifakın en korunaklı üslerinden birisidir. Yani sizlerin hiç şansı yok."
"Hemen bana şu üssün bulunduğu galaksiyi bulun."
"Emredersiniz, efendim," dedi Romx, hızla araştırmaya başladı.
"Orasını bulmak sizler için hiç kolay olmayacak, özellikle de keşfedilmemiş bölgeden gelen sizler için."
"Yaşamak istiyorsan bana o galaksinin yerini göstersen iyi olur."
Kyqa, elleriyle Kral Dwagd'ın elini uzaklaştırmaya çalışırken, Dwagd, elini gevşetmeden soğukkanlılıkla emir verdi: "Şimdi göster şu galaksiyi."
"İşte burası, Evren'in sapa bir noktasında."
"O zaman şimdi seni serbest bırakabiliriz," dedi, ardından silahını doğrultarak hızla ateş etti. Kyqa, bir çığlık atamadan yere yığıldı.
''Efendim, bırakacağınızı söylemiştiniz,'' dedi Dkra.
"Bıraktım ya işte."
"Ama onu öldürdünüz."
"Kes sesini ve hemen o galaksiye gidiyoruz, tüm filoya koordinatları gönder."
"Efendim, oraya ulaşmamız oldukça uzun sürecek," dedi Romx.
"Ne kadar?"
"Yaklaşık iki saat kadar, efendim."
"Umurumda değil, sana ne söylediysem onu yap."
"Emredersiniz, efendim. Tüm filonun dikkatine, sizlere gönderdiğim koordinata doğru yola çıkıyoruz."
Tüm gemilerdeki komutanlar, "Emredersiniz, emredersiniz...." diye mırıldandı. Tüm filo, üs bölgesine doğru harekete geçti.
Yolculukları sırasında, tüm mürettebatın dikkatini çeken bir şey vardı. Arcas'ın geniş çaplı bir saldırı başlattığı ve geçtikleri galaksilerdeki yaşamları yok ettiği, her güneş sisteminden bir gezegenin yakıldığı görülüyordu.
"Bu biraz garip," dedi Karm.
"Garip olan ne?"
"Geçtiğimiz tüm galaksilerdeki yaşamlar yok edilmiş ve her sistemden bir gezegen yanıyor, diğer gezegenler olduğu gibi duruyor."
"Anlaşılan, canlı yaşamına uygun olan gezegenleri yakmışlar sadece ve böylece onlara kimse karşı koyamayacak," dedi Omr.
"Biz ne yapacağız peki? Şunlara bakarsanız, bizlerden bile ileri bir teknolojileri olduğu anlaşılıyor," dedi Eum.
"Merak etmeyin, bu bölge ile işim bittiğinde burası tamamen bizim kontrolümüze geçecek ve onlarla birleşince Arcas bile karşımızda duramayacak."
"Bundan emin misiniz, efendim? Sonuçta üç tane ittifak üssünü yok ettik ve şu anda da ittifakı yöneten kişiyi öldürmeye gidiyoruz", dedi Qsf.
"Emin olmak mı? Tabii ki eminim. Merak etmeyin, o ölünce ittifakı kontrolümüze almak çok kolay olacak," dedi.
"Efendim, Trgıu galaksisine yaklaşıyoruz ve beş dakika kadar sonra galaksiye giriş yapmış olacağız," dedi Dkra.
Kral Dwagd, artık hedefe oldukça yaklaşmış olduklarını düşünerek, bu saldırının sonuca giden önemli adımlardan biri olduğunu biliyordu. Tüm filonun dikkatli olması gerektiğini ve bu noktada asla hata yapmamaları gerektiğini içinden geçirerek hazırlıklarını sürdürdü.
"Üs bölgesine gidiyoruz, galaksinin geri kalanı umurumda değil. Ona göre hareket et."
"Emredersiniz, efendim," dedi Romx.
"Dwagd, sen ne yaptığını zannediyorsun?"
"Sorun nedir, Dexr?"
"Neden geri dönmediniz? Üç tane üssü yok edince dönecektiniz."
"Eminim Dtru sana söylemiştir, o yüzden kapat şunu. Şu an çok meşgulüz."
"Dur, sen..."
"Efendim?" Dwagd, ne olacağını merak ederek cevapladı.
"Ne oldu?" dedi, bir tedirginlik hissetti. Romx hemen raporunu verdi: "Galaksiden ayrılmak üzere olan pek çok gemi tespit ettik. Ne yapalım?"
"Ne mi yapalım? Bizim işimiz onlarla değil, o yüzden bırakın nereye giderlerse gitsinler. Ayrıca hala ulaşamadık mı?"
"Galaksiye giriş yaptık, efendim. Üs bölgesine yaklaşıyoruz."
"Güzel, devam edin."
"Efendim, düşman gemilerinin yakınlarda olduğunu tespit ettik," dedi Dkra.
"Ne kadar yakın?" diye sordu Mrxa.
"Üs bölgesindeler, efendim," dedi, kesin bir şekilde.
"Hemen tüm filoya haber verin ve buradan uzaklaşıyoruz. Bunlar Arcas olmalı," dedi Karm.
"Karm, burada kral benim. Gidip şu Arcas ile bir tanışalım, bakalım," diye bağırdı.
"Ama bu bizim için, daha doğrusu bölgemiz için hiç iyi olmaz. Üstelik kraliçe Mirena bu yaptığımızı duyarsa, bunun sonuçları bizler için hiç iyi sonuçlanmaz," dedi Mrxa.
"Mirena umurumda bile değil ve bana karışamaz anladınız mı beni? Hemen tüm filoya savaşa hazır olmalarını emret."
"Emredersiniz, efendim,'' dedi Dkra ve tüm filoya bildiriyi duyurdu: ''Tüm filonun dikkatine, kral Dwagd'dan emir; Üs bölgesinde Arcas gemileri tespit edildi ve onlarla savaşacağız. O yüzden savaşa hazırlanın hemen."
"Savaşa hazırlanıyoruz," diye içinden tekrar etti Dwagd, kararlı bir şekilde. O sırada gemilerdeki herkes "Emredersiniz, emredersiniz...." diye bağırmaya başladılar.
Üs bölgesine çıkış yaptıkları anda, etraflarında sadece enkaz alanı vardı. Bir gemi hemen ışık hızına geçip kaçmaya başladı ve Dwagd, gemiyi takip etmeye karar verdi.
"Dkra, durum nedir?" diye sordu, soğukkanlı bir şekilde.
"Düşman saldırıya geçti, efendim. Ana gemiden küçük bir gemi ayrıldı ve bize doğru geliyor," dedi Dkra, paniği bastırarak.
"Sadece tek bir gemi mi? Bunlar kafayı mı yemişler?"
"Hayır, efendim. Yirmi gemi ve tanımlayamadığım başka cisimler de ana gemiden ayrıldılar ve bize saldırıya geçtiler. Ayrıca, ana gemi de bizimle savaşmaya başladı."
"Anlaşılan bunlar gerçekten deli," diye mırıldandı. "Tüm gemilere hemen onların yok edilmesini istediğimi ilet."
"Emredersiniz, efendim. Tüm gemiler, saldırganları hemen yok edin, emir bu yönde."
"Bizi ev ile bağla ve onlara zaferimizi canlı olarak gösterelim."
"Emredersiniz, efendim," dedi Romx.
Bir süre sonra, Kral Dwagd yine seslendi:
"Son durum nedir?"
"Ana gemileri kaçmaya başladı, efendim," dedi Dkra, hemen rapor verirken, "Tanımlanamayan cisimlerle ilgili hâlâ bilgimiz yok."
"Ana gemileri kaçtı mı? Ben Arcas'ı güçlü zannederdim."
"Ev ile bağlantı kuruldu, efendim," dedi Romx, bağlantıyı sağlarken.
"Dtru ve Dexr, bakın ve Arcas'ın gemisini nasıl yok ettiğimizi görün."
"Oradan hemen çıkın, anlamıyor musun? Arcas'ın tam gücünü bilmiyoruz," diye bağırdı Dexr.
"Arcas'ın gücü mü? Ana gemileri kaçtı ve geriye yalnızca birkaç tane küçük gemi bıraktılar. Ben bu korkakları bugün yok edeceğim ve eve zafer ile döneceğim."
Ancak o anda bir alarm sesi duyuldu. "Bu da ne? Neler oluyor?" dedi, şaşkınlıkla.
"Düşman tekrar saldırıya geçti, efendim. Ana gemileri arkamızdan saldırmaya başladı ve tekrar ışık hızında yok oldu," dedi Dkra, durumu bildirdi.
"Bana onun nereden saldırdığını bul ve orasını hedef al!"
"Emredersiniz, efendim, fakat bu imkânsız. O gemi sürekli hareket halinde ve ışık hızından çıkıp saldırıyor, tekrar ışık hızında yok oluyor."
"Bana imkânsız deme, onu bulun ve yok edin."
"Emredersiniz, efendim," dedi, çaresizce ama kararlı bir şekilde.
"Hangara kimliği belirsiz bir gemi indi, efendim," dedi bir Romx, kaygılı bir şekilde.
"Onu canlı istiyorum, öldürmeyin. Onu ele geçirirsek, o gemi bizim kontrolümüze geçer."
"Emredersiniz, efendim," dedi Dkra, derhal harekete geçerek komutunu iletti.
Sorumlu komutan, Kral Dwagd'ın sözlerini tekrar etti:
"Kralımızı duydunuz, onu canlı istedi. O yüzden yaralamak için saldırılar yapın," dedi ve askerlerine saldırıya geçmeleri için işaret etti.
Davetsiz misafir, saklandığı yerden çıktı. Saçları, gözlerinin etrafı ve göz bebekleri kırmızı renkteydi. Bu şekilde bakınca, tıpkı Lorin ırkına benziyordu. Yaklaşan askerlerle savaşmaya başladığında, birkaç dakika içinde hangarda bulunan tüm askerleri öldürdü. Dwagd'ın bulunduğu kontrol odasına doğru ilerlemeye başladı. Odasına gelene kadar gemideki herkesi öldürmüş, geriye sadece kontrol odasında bulunan askerler ve Dwagd kalmıştı.
"Dkra, durumu bildir."
"Düşman, tüm filomuzu yok etti ve geriye sadece ana gemimiz kaldı."
"Dwagd, sana oradan uzaklaşmanı söylemiştik ve sen bizi dinlemedin bile," diye bağırdı Dtru.
"Düşüncelerini kes, sesini hemen. Daha önemli bir meselem var."
"Bundan daha önemli olan meselen neymiş, bakalım."
"Hayatta kalmak ve bağlantıyı kes," diye bağırdı Dwagd ve hemen ardından ''Ana kontrol odasının kapısını mühürleyin, diğer tüm kapıları açın ve onu uzay boşluğuna atın. Uzay, onun ölümü olacak," dedi panikle.
"Emredersiniz, efendim," dedi Romx, derhal harekete geçerek Dwagd'ın talimatını yerine getirdi. "Ana kontrol odasının kapısı mühürlendi. Diğer tüm kapılar açıldı ve saldırgan uzay boşluğuna uçuruldu."
"Güzel, hemen uzaklaşıyoruz buradan ve eve dönüyoruz," dedi, ama tam o anda bir başka saldırı gerçekleşti. Dwagd ne olduğunu anlamadan, etrafındaki tüm askerler öldü.
Birkaç saniye içinde, onu yakalayan düşman, Dwagd'ı ellerini bağlamadan, başka bir gemiye zorla bindirdi. Bu fırsatı değerlendirip kaçmayı planladı, fakat birden bire içindeki şüpheler ve sorular kabardı. "Uzay boşluğunda nasıl hayatta kaldın? İsmini nereden biliyorsun?" diye sordu, öfkeyle. "Seni öldürmelerini emredecektim, ama bir anda canlı yakalanmanı istedim."
Düşman, soğuk bir gülümseme ile cevap verdi:
"İlkel ırkların bunu bilmesine gerek yok. O yüzden üzerinde fazla düşünme."
"İlkel mi? Biz, sizin taktığınız isimle keşfedilmemiş bölgenin en gelişmiş ırkıyız," diye itiraz etti Kral Dwagd, öfkesini bastırarak.
"O ismi biz takmadık. Bizim için tüm Evren keşfedilmiş durumda. O bölgede ki en gelişmiş ırk değilsiniz. Sizden daha gelişmişler de var ve bize göre sizin teknolojiniz çok ilkel."
Kral Dwagd, hiddetle yanıt vermek istedi ama bir an durdu. Düşmanlarının bakış açısının ne kadar farklı olduğunu fark etti. "Biz, Evren'de yaratılan..." diyerek sözünü tamamlayacakken, düşmanının bakışlarındaki soğukkanlılık onu daha da sinirlendirdi.
"İlk ırk değilsiniz."
"Sen bunu nasıl..." zihninden geçirdiklerini anında algılayan düşmanının sesini duyar gibi oldu. "Tabii, telepati... Zihnimden geçirdiklerimi biliyorsun. Sizi duymuştuk ama sizler yok edilmemişsiniz. Bu vereceğim emri neden değiştirdiğimi de açıklayacağım," dedi, biraz daha sakinleşerek.
"Orada akıllı dursan iyi olur. Bu gemiyi kullanabilecek tek kişi benim. O yüzden uslu uslu dur," dedi ve ana gemiye doğru hareket etti.
Dwagd, gemilerine iniş yaptı ve ana kontrol odalarına doğru ilerlediler. Etrafta sadece kadınlar vardı. Odaya girdiğinde, tüm mürettebatın kadınlardan oluştuğunu fark etti. Ancak bu durumu belli etmeyerek sakin bir şekilde ilerledi.
Bir kadın, soğuk bir ifadeyle sordu:
"Drtau ırkı, bizimle derdiniz nedir? Söyle bakalım."
"Siz bizim kim olduğumuzu..."
"Cevabını aldığına eminim, yine de söyleyeyim. Nereden mi biliyoruz? Biz bu Evren'de olan her şeyi biliriz. Şimdi bize neden saldırdınız?"
"Anlaşılan her şeyi bilmiyorsunuz. Siz bizim düşmanımızsınız. Sonuçta, biz en gelişmiş ırkız ve bu Evren'i kendimize istiyoruz."
"En gelişmiş mi? Sadece tek bir mürettebatım senin ana geminde ki tüm mürettebatı öldürdü ve seni yakaladı. Nasıl oluyor da en gelişmiş oluyorsunuz? Drtau lideri, daha doğrusu Dwagd, ismin bu öyle değil mi? Bu Evren'de biz yaşadığımız sürece, ne siz ne de Reinaz asla Evren'i kendisine alamayacak."
"Anna, Yıjol üs bölgesine geri dön. Ayrıca, Meli, tüm Evren'e mesaj göndermek için hazırlık yapmanı istiyorum. Bu mesaj tüm ırklara ana dillerinde olacak şekilde ayarlama yap."
"Tüm Evren'e mesaj mı? Bunun için on dakikalık bir hazırlık yapmam gerekiyor. Sonuçta, bu mesaj belli bir noktaya değil, tüm Evren'e yapılacak prenses."
"Her şey hazır olduğunda haber ver," dedi prenses. Ardından, devam etti. "Sana gelince, Reinaz liderlerinin bulunduğu ana üslere, bu yüzden mi saldırdınız?"
"Evet, neden olacaktı başka? Bu Evren'deki her şey bizim düşmanımız ve uzun zamandır işgal için hazırlık yaptık."
"Prenses, her şey hazır," dedi Meli.
"Ben Vera ya da Kristal ırkı prensesi Eliana. Siz hangisini tercih edersiniz, orası size kalmış. Gemim Ladina ile birlikte Trgıu galaksisindeki Reinaz ana üssü Yıjol'de bulunuyorum."
Ardından, bir adım daha ileri gitti. "Şu an önümde diz çökmüş bu kişi, Reinaz'ın taktığı isimle keşfedilmemiş bölgenin en gelişmiş ırklarından olan ve Lux ittifakından Drtau ırkının liderlerinden biri Dwagd ve Reinaz gibi tüm Evren'i ele geçirmek istiyorlardı. Bu mesaj, Lux ittifakındaki siz ırklara da sözde en güçlü ırklarınızdan birinin liderinin sonu. İşte bu..."
Dwagd, bu anın ağırlığını hissetti. O an, düşmanının söylediklerinin hepsinin doğru olduğunu anlamıştı. Hem kendisi hem de ırkı için tehlikeli bir dönüm noktasıydı ama artık her şey için çok geçti.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
169 Okunma |
81 Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |