31. Bölüm

30.Bölüm

Shinoluna
shinoluna

Leila, emir üzerine hareket ederek Hyuki'yi gemiye getirdi. Anna, hemen ev ile bağlantıya geçti ve İres'i bulmalarını istedi. O anda, iletişim cihazından bir yanıt geldi.

"Burası Ladina," diye seslendi, ardından Anna'nın sesi duyuldu.

"Evet, Ladina?"

"Prenses, İres ile görüşmek istiyor. Acil bir şekilde onu bulun."

"Bakın, kim buradaymış? Dünya ana üs bölgesi lideri Hyuki ya da Reinaz ana liderlerinden Hyuki mi demeliydim?" dedi Eliana.

"Vera, sizin yok olmadığınızı biliyordum. Sonuçta kimliği belirsiz saldırıları yapabilecek sizin kadar güçlü kimse yoktur."

"Evet, öyle. İyi tahmin etmişsin. Ayrıca Jessica ne durumdaydı?"

"Gayet iyiydi, prenses, merak etmeyin. Bana saldırmadığı için ona zarar vermedim," dedi Leila.

"Baba!" dedi İres.

"İres, bu... Bu gerçekten sen misin? Hayatta mısın?" diye sordu Hyuki ve sesinde bir kırılma vardı. Ardından, gözlerinden yaşlar süzüldü.

"Evet, baba. Hayattayım. Sen, sen bunu nasıl yaparsın? Gerçeği öğrenmene rağmen Reinaz ile nasıl birlik olursun ve kardeşim nerede?"

"O ve diğerleri hayattalar. Onlar da artık Reinaz'ın gerçek kimliğini biliyorlar ve Reinaz'dan taraftalar."

"Ne oldu da Reinaz'ın tarafına geçtiler?" dedi Leila.

"Onlarla konuşup ikna ettim. Eğer Reinaz'ın tarafına geçmezlerse öldürüleceklerdi ve onların ölmemeleri için buna mecbur oldukları konusunda... Bunu kabul etmek zorunda kaldılar."

"Peki, sen neden Reinaz'dan taraftasın?" diye bağırdı İres.

"Mecbur kaldım. Sonuçta Dünya tek başınaydı, daha doğrusu ben tek başımaydım."

"Şimdi o dördü nerede? Hemen cevap ver," dedi Eliana.

"Bilmiyorum. O dördü artık ara lider değil. Diğer ara liderlerin gemilerinde görev alıyorlar."

"Anlaşıldı, ama olur da onlarla karşılaşırsak ve bize saldırırlarsa, öldürmek zorunda kalırız."

"Eliana, babama ne yapacaksın? Yoksa onu?" dedi İres.

"Hayır, merak etme. Şimdi sana bir sorum var ve doğru cevap versen iyi olur."

"Ne sorusu?"

"Purw nerede?"

"Kim bilir. Bizimle iletişime geçene kadar saklanmamızı ve savaş için hazırlık yapmamızı söyledi."

"O nerede saklanıyor, eminim bir ipucu falan bırakmıştır sizlere," dedi Leila.

"Hayır, hiçbir ipucu bırakmadı."

"Prenses, isterseniz onu başka bir yol kullanarak da konuşturabiliriz," dedi Karina.

"Nedir o yol?"

"İres'i gerçekten öldürerek."

Aniden, İres'in kafasına bir silah dayandı ve odadaki atmosfer hemen gerildi. Leila, gözlerinde soğuk bir tehditle bağırdı: "Şimdi konuşacak mısın, yoksa kızın bu sefer gerçekten ölsün mü?"

"Gerçekten bilmiyorum. Kızımı rahat bırakın," diye bağırdı, gözlerinden yaşlar süzülürken.

"O zaman bu soruma doğru cevap verirsen, kızını öldürtmem."

"Bildiklerimi söyledim zaten."

"Trhyu, Pyio ve Qusy ana üsleriniz yok edildi ama bizim tarafımızdan değil. Bana onların liderlerinin ne durumda olduğunu söylersen kızının hayatı kurtulacak."

"Bildiğim tek şey, konuşma sırasında sizin saldırdığınızı öğrendik ve birdenbire üsler ve liderler ile bağlantıyı kaybettik. Yani öldüler."

"İyi, o zaman öldüklerinden nasıl emin oluyorsun?"

"Söyledim ya, konuşma sırasında bedenlerinin yok olduğunu gördük. Sanırım bu yeterli bir cevap olmuştur."

"Evet, öyle." Ardından, "Bunu hücreye atın, Silva," dedi. Eliana ve ekibi, Trgıu galaksisine doğru ilerlemek üzere yola devam ettiler.

"Yıjol üs bölgesinde oldukça fazla ara lider tespit edildi ve görünüşe göre bölgeden ayrılmak üzereler," dedi Meli.

"Üs bölgesine doğru hareket edin." Bir süre sonra, üsse yaklaştıklarında, düşmanları onları fark etti ve bazıları kaçmaya başladı, bazıları ise üssü savunmak için savaşa girdi. Ancak düşman gemilerinin gücü, Ladina ile kıyaslanamazdı. İki saat içinde, düşman filosunun yüzde doksanı yok edilmişti, geri kalanlar ise kaçmak zorunda kaldı. Üsse saldıracakları sırada aniden ışık hızına geçtiler.

"Anna hemen Yıjol'e geri dön, bu bir emirdir."

"Üzgünüm prenses, Drtau saldırdı. Eğer inisiyatif almasaydım, saldırıdan bizler de etkilenirdik ve şu an bizim peşimizdeler. Ne yapalım?"

"Ne mi yapalım? Savaşacağız tabii ki, öyle değil mi Leila?"

"Prenses, Leila gemiden ayrılmak üzere," dedi Emilya.

"Şu kız her zaman eğlenceyi kendisine istiyor. Gemi mi hazırlayın Rena ve ben geri dönene kadar komuta sende, Karina."

"Emredersiniz prenses."

Prenses'in gemisiyle birlikte yirmi Virtus gemisi ve robotlar hazırlanmaya başlandı. Ladina'da kalanlar, savaş için hazırlık yapmaya başladı. "Prenses dönene kadar komuta bende," dedi, gözlerinde kararlılık vardı.

Virtus, savaş gemisi olarak tasarlanmış zarif ve aerodinamik bir yapıya sahipti. Gövdesi, hem dayanıklılık hem de hız avantajı sunan nano-karbon alaşımlarıyla kaplanmıştı. Parlak metalik gri ve siyah tonlarındaki dış yüzeyi, galaksi ışıklarını yansıtarak gemiye gizlilik sağlıyordu. Ön kısmındaki sivri burun yapısı, atmosferik girişlerde aerodinamik direnç sorununu en aza indiriyordu.

Yan taraflarında, enerji kalkanlarını destekleyen ince mavi enerji şeritleri vardı. Bu şeritler, geminin sistem durumlarını görsel olarak dışa yansıtarak adeta "canlı" bir gemi hissi uyandırıyordu. Arka bölümdeki çift iyon motorları, Virtus'a hem hızlı hem de sessiz bir hareket kabiliyeti kazandırıyordu. Motorların etrafındaki mavi ışık halkaları, geminin harekete hazır olduğunu gösteriyordu. Alt kısmında ise acil iniş durumları için tasarlanmış minimal bir iniş rampası bulunuyordu.

Virtus'un tasarımı, düşman radarlarından kaçmayı kolaylaştıran gelişmiş gizlilik teknolojileriyle zenginleştirilmişti. Gövdesindeki küçük plakalar arasında yer alan açıklıklar, ısı dağıtımını optimize ederek geminin tespit edilmesini zorlaştırıyordu. Tek kişilik kullanım için ideal boyutlarda olan Virtus, çevik manevralar yapabilmesiyle öne çıkıyordu.

İç tasarımı minimalist bir yaklaşımla şekillendirilmişti, ancak bu sadelik yüksek teknolojiyle mükemmel bir dengeye oturtulmuştu. Ana kabin, tek bir pilot için optimize edilmişti. Siyah deri kaplı ergonomik koltuk, uzun yolculuklar sırasında maksimum konfor sağlamak üzere tasarlanmıştı. Koltuğun çevresindeki holografik paneller, geminin tüm sistemlerini kontrol etme imkânı sunuyordu.

Ön kısımda yer alan geniş ve eğimli cam ekran, geminin dışındaki her şeyi kusursuz bir şekilde görüntüleme olanağı sağlıyordu. Bu ekran, artırılmış gerçeklik desteğiyle donatılmıştı ve düşman gemilerini, rotaları ve çevresel tehditleri gerçek zamanlı olarak işaretliyordu. Kokpit bölgesi, yalnızca sesli komutlarla çalışabilen bir yapay zeka sistemiyle donatılmıştı. Bu gelişmiş sistem, navigasyon, silah sistemleri ve geminin genel bakımından sorumluydu.

Virtus, savunma amaçlı lazer silahları, plazma topları ve kısa menzilli plazma fırlatıcılarıyla donatılmıştı. Enerji sistemi, kuantum bataryalarla desteklenerek uzun süreli görevlerde enerji kaybını önlüyor ve geminin kesintisiz operasyonel kalmasını sağlıyordu.

"Geminiz hazır, prenses," dedi Rena.

Prenses gemisinden ayrıldığında, Leila çoktan savaşa başlamıştı. Yanında gelen yirmi kişi ve robotlar da savaşa katıldılar. Ladina'da, ana gemilerle savaşa devam ediyordu. Bir anda ışık hızına geçerek, Drtau liderinin ana gemisinin arkasından saldırmaya devam etti. Bu şekilde saldırarak, geriye sadece liderin gemisi kaldı.

"Gemiye çıkıyorum," dedi Leila.

"Liderlerini bana canlı getir, Leila. Bakalım dertleri neymiş."

"Emredersiniz, prenses," dedi ve Ladina'ya dönüşe geçmeye başladı.

──────✧❅✦❅✧──────

Koluna çizik atıp gemisinden inen Leila, henüz dışarı adımını atar atmaz, Drtau ırkının saldırısına uğradı. Durum çok kritikti ve bir çıkış yolu bulması gerekiyordu. Hoparlörden gelen komut netti: "Onu canlı istiyoruz. Onu ele geçirirsek, o gemi ve içindeki her şey bizim olur."

"Liderimizi duydunuz, onu canlı istiyor. Sadece yaralayacak şekilde saldırın," dedi komutanlardan biri, sesli komutla etrafını saran askerlerine emir verdi.

Leila, saklandığı yerden çıktı ve kendisine doğru gelen düşmanlarla çarpışmaya başladı. Birkaç dakika içinde, tüm hangar temizlenmişti. Savaşarak, Drtau liderlerinin olduğu ana kontrol odasına doğru ilerlemeye başladı. Gemide hayatta kalan herkesle çatıştıktan sonra, sonunda ana kontrol odasına geldi.

"Kapıyı mühürleyin ve diğer tüm çıkışları açıp onu uzay boşluğuna atın. Uzay onun ölümü olacak," diye emir verdi. Leila, kendisini bir anda uzay boşluğunda buldu. Fakat bir anlık hızla ana kontrol odasına saldırıp camdan içeri girdi. İçeride lider dışında tüm düşmanları etkisiz hale getirdi.

"Prenses, Drtau lideri Dwagd'ı ele geçirdim, görünüşe göre yaralanmamış," dedi Leila.

"Onu buraya getir, Leila," dedi Eliana, sakin ama net bir şekilde.

"Emredersiniz, prenses," dedi, Dwagd ile birlikte gemiye binerek Ladina'ya dönüş için harekete geçti.

"Sen nasıl olur da uzay boşluğunda ölmezsin? Ayrıca seni öldürmelerini isteyecektim, ama bir anda canlı yakalanmanı söyledim. İsmimi nereden biliyorsun? Bu nasıl oldu?"

"İlkel ırkların bunu bilmesine gerek yok. O yüzden üzerinde fazla düşünme."

"İlkel mi? Biz, sizin taktığınız isimle keşfedilmemiş bölgenin en gelişmiş ırkıyız."

"O ismi biz takmadık, bizim için tüm Evren keşfedilmiş durumda. O bölgede en gelişmiş ırk değilsiniz. Sizden daha gelişmiş olanlar da var ve bize göre sizin teknolojiniz çok ilkel."

"Biz Evren'de yaratılan..." sözünü bitiremeden Leila kesip, "İlk ırk değilsiniz," dedi sert bir şekilde.

"Sen bunu nasıl... Tabii, telepati. Zihnimden geçirdiklerimi biliyorsun. Sizi duymuştuk, ama sizler yok edilmiştiniz. Bu vereceğim emri neden değiştirdiğimi de açıklar."

"Orada akıllı dursan iyi olur. Bu gemiyi kullanabilecek tek kişi benim. O yüzden uslu uslu dur."

"Prenses, Leila döndü ve Drtau ırkı lideri de yanında," dedi Rena.

"Leila, onu ana kontrol odasına getir," dedi Eliana, soğukkanlı bir şekilde.

──────✧❅✦❅✧──────

"Drtau ırkı, bizimle derdiniz nedir, söyle bakalım," diye sordu Eliana.

"Siz, bizim kim olduğumuzu..."

"Cevabını aldığından eminim ama yine de söyleyeyim, nereden mi biliyoruz? Biz bu Evren'de olan her şeyi biliriz. Şimdi bize neden saldırdınız?"

"Anlaşılan her şeyi bilmiyorsunuz. Siz bizim düşmanımızsınız sonuçta, biz en gelişmiş ırkız ve bu Evren'i kendimize istiyoruz."

"En gelişmiş mi? Sadece tek bir mürettebatım. Senin ana geminde ki tüm mürettebatı öldürdü ve seni yakaladı. Nasıl oluyor da en gelişmiş oluyorsunuz? Drtau lideri, daha doğrusu ismin Dwagd, öyle değil mi? Bu Evren'de biz yaşadığımız sürece, ne siz ne de Reinaz asla Evren'i kendisine alamayacak."

"Anna, Yıjol üs bölgesine geri dön. Ayrıca, Meli, tüm Evren'e mesaj göndermek için hazırlık yapmanı istiyorum ve bu mesaj tüm ırklara ana dillerinde olacak şekilde ayarlama yap."

"Tüm Evren'e mesaj mı? Bunun için on dakikalık bir hazırlık yapmam gerekiyor. Sonuçta, bu mesaj belli bir noktaya değil, tüm Evren'e yapılacak, prenses," dedi Meli.

"Her şey hazır olduğunda haber ver. Sana gelince, Reinaz liderlerinin bulunduğu ana üslere bu yüzden mi saldırdınız?"

"Evet, neden olacaktı başka? Bu Evren'deki her şey bizim düşmanımız ve uzun zamandır işgal için hazırlık yaptık."

"Prenses, her şey hazır," dedi Diana, operasyonun tamamlandığını duyurmuştu.

"Ben Vera ya da Kristal ırkı prensesi Eliana. Siz hangisini tercih edersiniz, orası size kalmış. Gemim Ladina ile birlikte Trgıu galaksisindeki Reinaz ana üssü Yıjol'de bulunuyorum."

Ardından, bir adım daha ileri gitti. "Şu an önümde diz çökmüş bu kişi, Reinaz'ın taktığı isimle keşfedilmemiş bölgenin en gelişmiş ırklarından olan ve Lux ittifakından Drtau ırkının liderlerinden biri Dwagd ve Reinaz gibi tüm Evren'i ele geçirmek istiyorlardı. Bu mesaj, Lux ittifakındaki siz ırklara da sözde en güçlü ırklarınızdan birinin liderinin sonu. İşte bu," dedi ve Leila, prensesin işaretini alarak, Dwagd'ın boynunu hızla keserek öldürdü.

Eliana, gözlerini ekrandan çekmeden sert bir şekilde, "Bu Evren'i isteyen kim varsa gelsin, onu Yıjol'de bekliyorum. Sadece benim gemim Ladina ve yüz mürettebatım ile birlikte korkmayıp gelmek isteyen varsa, size bilmeniz gereken her şeyi söyledim," dedi. Ardından, ekledi: "Ayrıca Purw, bu mesaj sana. Getirin onu."

Hyuki diz çökerek, başını yere eğdi. "Gördüğün gibi, ana liderlerinden birisi elimde ve senin yerini yakında bana söyleyecek. Sonuçta, kızının hayatı buna bağlı ve bizi yenmek istiyorsan, sorumlu olduğun ana üsse gelmen iyi olur."

"Kimse gelmeyecek, biliyorsun öyle değil mi?" diye mırıldandı Leila.

"Evet, biliyorum Leila, o yüzden Anna, Trgıu galaksisindeki tüm üsleri ve üs olarak kullanılan gezegenleri yok etmek için en uygun rotayı oluştur ve eğlencemize kaldığımız yerden devam edelim."

"Hemen prenses," dedi ve bağlantıyı kesip rotayı oluşturmaya başladı.

Rota oluşturulurken, Prenses Eliana ve Leila aniden sevişmeye başladılar. Fakat bu, fazla sürmedi; çünkü Anna, onları rahatsız etti. "Prenses, eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm, ama rota oluşturuldu ve saldırı için hazırlıklar tamamlandı," dedi. "Saldırıya başlayın ve bu süre boyunca komuta Karina'da olacak. O yüzden onun emirlerine uyun," diye ekledi Eliana, başını sallayarak ve ikili sevişmeye devam ettiler.

"Tüm üsler ve üs olarak kullanılan gezegenleri yok ettik, prenses. Yıjol ana üssüne geri döndük, fakat etrafta ve yakınlarda herhangi bir gemi yok. En yakın gemi, bize beş ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Şimdi ne yapalım?" diye sordu Karina.

"Buradaki işimiz bitmiş anlaşılan. O yüzden en yakın galaksideki Reinaz üslerine saldırmak için hazırlıklara başlayın," dedi, liderlik tavrıyla etrafındakilere emir verirken.

"Emredersiniz, prenses. Tüm mürettebatın dikkatine, Trgıu galaksisinden ayrılıyoruz ve yeni saldıracağımız galaksi olan Iygs galaksisine saldırı yapacağımız şekilde yola çıktık. Bu saldırıdan sonra dinlenmek ve eğlenmek üzere mola vereceğiz," dedi Mira.

Iygs galaksisine ulaşmaları uzun sürmemişti ve herhangi bir direnişle karşılaşmadılar. Tüm üsleri ve üs olarak kullanılan gezegenleri yok ettikten sonra, prensesin emri doğrultusunda, Prym'a doğru yola çıktılar. Kalkanın koruma alanına girdiklerinde ise, dinlenmeye başladılar.

Bir süre sonra, aniden gelen bir mesaj duyuldu. "Burası Aymil, Ladina, acil bir durum mu var? Neden görevinizi yarıda bırakıp döndünüz?"

"Burası Ladina. Dinlenmek için döndük. Birkaç saatlik bir moladan sonra tekrar görevimize döneceğiz. Ayrıca, bir gemi göndermenizi ve esirleri almanızı istiyorum," dedi Anna.

Beş dakika içinde bir gemi geldi ve esirleri alıp gezegene götürdüler. Eliana ve mürettebatı, dinlenmek ve eğlenmek için odalarına geçip tüm günü seks yaparak geçirdiler. Akşam olduğunda, Eliana'nın odasının kapısı çaldı ve Karina'nın sesi duyuldu:

"Prenses, özür dilerim, ama görev için ayrılmamız istendi. Kraliçenin emri bu yönde ve size bu mesajı göndermiş: 'Siz ikiniz şu eğlencenizi bırakın ve görevinize dönün hemen.'"

Eliana, gözlerini kapatarak iç çekti ve başını salladı. Ardından, odadan çıkarak kontrol odasına geçtiler. "Kontrol odasına gittiklerin de herkes hazır, prenses. Yola çıkmak için emrinizi bekliyoruz," dedi Diana.

"Saldırı yapacağımız ara lider var mı, yoksa galaksilere mi saldıralım?" diye sordu Eliana.

"Her ikisinden de var, prenses. Yüz ışık yılı uzaklıkta elli ara lider tespit edildi. Ayrıca başka gemiler de tespit ettik. Gittikleri yönde Gysk bulunuyor. Anlaşılan, Lux ittifakının bölgesine gidiyorlar," dedi Meli.

"Gysk'a yola çıkalım. Yakınımızdakilere buradan saldırı gönder. Bu, onlar için yeterli olur."

"Emredersiniz, prenses. Burası ana kontrol odası. Rena, size gönderdiğim koordinatlara uzaktan saldırı gönderin, prensesin emri bu yönde," dedi Mira.

"Emredersiniz, prenses. Saldırı gönderildi," dedi Rena.

Eliana, Leila'ya dönerek hafif bir gülümseme ile "Çık...'' derken Leila sözünü keserek ''Çıkış izni verildi. Hadi eğlencemize kaldığımız yerden devam edelim," dedi. Leila, prensesin dudağından kısa bir öpücük alıp geri çekildi, hemen sonra prenses onu kendisine doğru çekip sevişmeye devam etti.

"Prenses, Gysk galaksisine ulaştık ve ışık hızından çıkmak üzereyiz," dedi Meli.

"Tamam, ara liderlere saldırıya başlayalım ve içlerinden en kıdemlisini canlı istiyorum. Ona göre saldırın," dedi. Leila, gemiden ayrılmak üzere kucağından kalkıp hangara doğru gitti.

"Leila, dönünce seni cezalandıracağım, unutma sakın, özellikle de arkadan olacak bu ceza," dedi.

"Emredersiniz, kraliçem," diyerek yanıtladı ve hızla uzaklaştı. Mürettebat savaşmaya başladığında, Leila gemiyi ele geçirmişti ve "En kıdemli lideri yakaladım, ayrıca ona hiçbir şey olmadı. Eliana, onu görünce oldukça şaşıracaksın," dedi.

"Onu gemiye getir hemen, bakalım neler biliyor."

"Emredersiniz, prenses."

"Leila yanında ara lider ile Ladina'ya döndü prenses," dedi Emilya.

Kontrol odasına geldiklerinde, Eliana'nın gözleri eski bir tanıdık figür üzerinde yoğunlaştı. "Bak sen, bu bizim eski takım arkadaşımız Aags değil mi? Daha doğrusu Reinaz ara liderlerinden Aags mı demeliyim?"

"Sylvia, sen ölmüştün ve Asuka, sizin ise öldüğünüz söylenmişti. Nasıl hayatta olursunuz?"

"Hiç zannetmiyorum, anlaşılan sizi kandırmışlar," dedi Leila.

"Her neyse, bu kadar hasret giderme yeter. Bana ana liderlerin yerini söylesen iyi olur Aags, eğer ölmek istiyorsan orası ayrı tabii ki," dedi Eliana.

"Bilmiyorum, bildiğim tek şey savaş için hazırlık yapmamız yönünde bir mesaj aldık. Ondan sonra ana liderler ile bağlantıyı kestik ve savaş gününe kadar saklanıp hazırlık yapıyoruz."

"Savaş ne zaman, söyle bakalım."

"Neden söyleyeyim ki, biz düşmanız."

"Şimdilik belli değil," dedi Karina. "Purw, tüm ittifaka bu yönde bir mesaj göndermiş. Kendisi de dâhil hayattaki tüm ana ve ara liderlerin keşfedilmemiş bölgelere gitmesini, savaş hazırlıklarına başlamasını ve günü gelince onlara savaş için haber vereceğini belirtmiş."

"Sen bunu...?"

"Aklından geçenleri okuyabiliriz, yani prenses, sana soruyu sorduğunda cevabı zaten biliyordu."

"Bunu çırılçıplak bir şekilde hücreye atın şimdilik," dedi Eliana.

"Emredersiniz," dedi ve Luna ile Loren, Aags'ı alıp hücreye götürmek üzere kontrol odasından çıktılar.

"Sence onunla işimiz bitince bize tüm liderlerin yerini söyleyecek mi, Eliana?" diye sordu Leila.

"Bilmiyorum, ama ondan sıkılınca ne yapacağımızı biliyorum," dedi ve hemen savaşa geri döndüler.

Savaş sırasında, Aags hücresinde bağırıp duruyordu:

"Beni buradan çıkarın!" Ve bir süre sonra yanına gittiklerinde Luna ve Loren, Aags'ı kucaklarına almışlar eğleniyorlardı.

"Şimdi konuş, bakalım. Konuşursan seni bu hücreden azat ederim ve düzgün bir şekilde ağırlarız," dedi Eliana.

"Söyle, buna bir son versinler!" diye bağırıyordu.

"Ana liderler nerede?"

"Söyleyecek bir şeyim yok," dedi, gözleri korkuyla parlıyordu.

"Bak, sen demek Soax orada. Anna, hemen Vetoh galaksisine gidiyoruz. Rotayı oraya çevir ve tüm mürettebatın dikkatine, en kıdemli olanların bulunduğu gemiler dışındaki tüm gemileri ve liderleri yok edin."

Mürettebat hızla hareket etti ve Vetoh galaksisine ulaştıklarında, Eliana'nın emri doğrultusunda Soax dışındaki tüm herkesi öldürdüler. Öldürdükleri arasında eski takım arkadaşlarından OkaOku, Jkail, Tyuj ve Dave'de vardı ama onlar işlerine yaramadığı için doğrudan sorumlu gemisiyle birlikte patlatılarak yok edildiler. Böylece eski ekiplerinden geriye birkaç kişi dışında kimse kalmamıştı.

Soax'a aynı soruları sorduklarında, hiçbir şey bilmediğini söyledi. Eliana, emrini net bir şekilde verdi: "Onu da Aags'ı attığımız hücreye çıplak bir şekilde atın."

"Emredersiniz, prenses," dedi Loren ve bunu alıp çıktılar.

Birkaç gün sonra, Eliana ve Leila, Aags ile Soax'ın hücrelerine gittiklerinde, mürettebat ikisiyle eğlencelerini bitirmişti. Her ikisi de yerde nefes nefese kalmış ve aciz bir şekilde bağırıyorlardı: "Bizi öldürsene, korkak!"

"Bunu isteseydim, siz ikinizi seve seve öldürürdüm ama neden mürettebatın eğlencesini mahvedeyim ki? Ayrıca ölüm, ikiniz için kurtuluş demek. Yani, tüm bildiklerinizi bize anlatmanız lazım," dedi Leila.

"Soax ve Aags, size soracağım sorulara doğru cevap verseniz iyi olur. Böylece sizi rahat bırakmalarını söylerim," dedi Eliana.

"Ana liderler nerede? Bu konuda hiçbir şey bilmiyoruz," dediler, fakat Eliana buna inanmadı.

"Özür dilerim prenses ama bir grup gemi tespit ettik. Ne yapalım, saldırıya geçelim mi?" diye sordu Mira.

"Hayır, biz oraya gelene kadar bekleyin ve bakın bakalım hangi ırka aitmiş o gemiler. Ayrıca, tüm mürettebatın dikkatine, esirlerimize çok nazik davranıyorsunuz. Birbirimizle nasıl eğleniyorsak, bu ikisine de aynı şekilde davranın," dedi, gözlerinde kararlılık vardı.

"Emredersiniz prenses," diyerek görevlerine odaklandılar.

Kontrol odasına vardıklarında, Anna hemen söze girdi. "Daıa ırkından olduklarını ve içlerinden iki gemide Reinaz ara liderlerini tespit ettik," dedi.

"Reinaz ara liderleri demek, anlaşılan ittifak kurmuşlar," dedi ve hemen emir verdi. Mürettebat hızla saldırıya geçti ve tüm gemileri yok etti. Ana liderleri aramaya devam ederken, bölgenin içlerine doğru ilerlediler.

"Anlaşılan, bir şekilde Lux ittifakını da kendi taraflarına çekmişler," dedi Leila ve yeni tespit ettikleri gruba saldırmaya başladılar. Bu savaş, beklenenden çok daha uzun sürdü. Gün boyunca süren çatışmaların sonunda, mürettebat yorgun düşmüş, dinlenmeye çekilme kararı almıştı. Korunaklı bir bölgeye ulaştıklarında herkes odalarına çekildi ve dinlenmeye başladılar.

"Evi özledim. Görevimiz bir an önce bitse keşke," dedi Leila.

"Evi değil de başka bir şeyi özlemiş gibisin," diye yanıtladı Eliana.

"Bilmiyorum, ama şu görevin bir an önce bitmesi çok iyi olur."

"Evet, biliyorum sevgilim, merak etme. Şimdi sıra senin cezan da," dedi. Leila'yı gülümseyerek kucağına aldı ve geceyi birlikte geçirdiler.

Sabah uyandığında, Leila duştan yeni çıkmış ve vücudundan sular akarken çok güzel görünüyordu. Bu, her zaman yaptığı bir şeydi; duş aldıktan sonra asla kurulanmaz ve her zaman Eliana'nın onu sular vücudundan akarken izlemesini isterdi. Leila, Eliana'nın dudaklarından bir öpücük alarak, "Seni oldukça yordum, biraz daha dinlen," dedi.

"Hayır, gerek yok. Sonuçta yorgunluk hissetmeyiz, biliyorsun ve ilk kez birlikte yattığımızda, bundan daha kötü haldeydim. Ayrıca bu halde olmam senin suçun."

"Benim suçum mu, neden ki?"

"Aklından geçenlere bakılırsa ben uyuduktan sonra da beni..." dediği sırada Leila, dudaklarından öpüp, "Evet, seni bu kadar çok..." dedi ve ikisi kahvaltılarını yapıp ana kontrol odasına doğru ilerlediler. Ava kaldıkları yerden devam etmeye başladılar.

Lux ittifakının bölgesinde, Reinaz liderlerini ararken, onları bir türlü tespit edememişlerdi. Eliana, bir şekilde Reinaz'ın izini bulmak için bölgedeki diğer ırklarla zihinleri aracılığıyla bağlantı kurmaya karar verdi. Tam bu sırada Meli, "Prenses, Abux galaksisinde ana liderlerden Guro'nun yerini tespit ettik," dedi.

"Hemen saldırmaya hazırlanın ve onu canlı ele geçirin," dedi, ama karşısındaki aptallar teslim olmak yerine savaşmayı tercih etti. Tüm koruma gemileri ve çevredeki galaksilerden gelen Lux ittifakından olan ırkların yardıma gelmesiyle savaş, beklenenden çok daha uzun sürdü. Sonunda Guro'yu yakaladılar. Giydiği robotik elbiseyi çıkardıklarında, Eliana ve ekibi, boyu oldukça kısa olan, vücudunun tamamı yeşil ve gözleri kafasına oranla oldukça büyük olan Suarm ırkına ait gerçek beden ile karşılaştılar. Bu hali, onlardan başka kimse tarafından bilinmiyordu. Guro, ele geçirileceğini anlayınca robotik giysisini patlatıp hayatına son verdi. Eliana ve mürettebatı, geriye kalan gemileri yok ettikten sonra bölgeden ayrıldılar.

"Prenses, bu ikisinin pek konuşmaya niyetleri yok. Ne yapalım, öldürelim mi?" diye sordu Mia.

''Hayır, şimdilik o şekilde hücrede kalsınlar ve ikisine de konuşana kadar işkenceye devam edin." Ardından, Nuph galaksisine doğru ilerlemeye başladılar.

"Reinaz ya da Lux gemilerini fark etmeksizin tespit edin ve saldırı için rota oluşturun. Sonrasında saldırıp yok edelim," dedi Eliana.

"Emredersiniz prenses," dedi Anna. "İki ışık yılı uzaklıkta gemiler tespit edildi ve görünüşe göre bizi fark etmişler gibi. Bu yüzden uzaklaşıyorlar."

"Takip et ve onları da yok edelim."

"Eliana, düşmanımız değillerse kendimize düşman yaratmış oluruz," dedi Leila.

"Biliyorum, ama şimdilik tüm Lux ittifakını da Reinaz ile ittifak kurmuş sayalım," dedi. Ardından "Anna, son durum nedir?" diye sordu.

"Takip ediyoruz prenses ve görünüşe göre ana liderlerden Peax etrafımızı çevirmeye başladı," dedi.

"Anlaşılan bizi tuzağa çekmişler," dedi Karina ve gülmeye başladı. Onunla birlikte tüm kontrol odasına gülmeye başladı.

"Şimdi savaş zamanı," dedi Leila ve hangara gitmek üzere kontrol odadan ayrıldı.

"Lea ve Mia, eğlencenize ara verin ve esirlerimizi yanıma getirin," dedi.

"Emredersiniz prenses," dedi Lea. Birkaç dakika sonra, Lea ve Mia kontrol odasına girdiler.

"Peax ile bağlantı kurun. Bakalım şimdi ne yapacak," dedi Eliana.

"Hemen prenses," dedi Meli ve ardından Peax'ın gemisi ile iletişim kurdular. "Merhaba, burası Ladina. Siz de Reinaz ana liderlerinden Peax olmalısınız. Konuşup anlaşalım ne dersiniz?"

"Bizden bu kadar mı korktunuz? Yanlış bilmiyorsam, hiçbir şeyden korkmadığınız söyleniyordu ama yanlışmış anlaşılan," dedi Peax.

"Yanlış anlama, bunu kendimiz için değil. Sevgili kızların Aags ve Soax için istiyorum," dedi ve her iki kızın boynuna kılıçlar dayanmış şekilde gösterdi.

"Kızlarım mı? Neden bahsediyorsunuz? Benim kızım falan yok."

"Anne, onlar zihinlerimizden geçenleri okuyabiliyor. Yani gerçeği biliyorlar," dedi Soax.

"Kızlarım, neden çıplak ve o şekilde bağlı? Siz esirlerinize böyle mi davranırsınız?"

"Aags ve Soax, size nasıl davrandığımızı annenize söylesenize," dedi Mira.

"Hayır, bizi rahat bırakın. Anne, bizi düşünme ve saldırıp bu gemiyi yok edin!" diye bağırmaya başladılar.

"Şimdi ne yapıyoruz? Teslim olmak mı istersin, yoksa kızlarının dediğini yapıp savaşacak mısın?" diye sordu Eliana.

"Savaşacağım ve biz sizden oldukça kalabalığız," dedi, ama hemen ardından, "Efendim, gemimize izinsiz giriş tespit edildi," diye ekledi bir asker.

"Onu hemen yakalayın ve kızlarım ile takas için kullanacağız," dedi Peax.

"Tüm mürettebatın dikkatine, Rena yirmi gemi ile ayrıl ve olabildiğince düşman gemisi yok edilecek. Her biriniz ayrı ayrı saldırın, ama öncesinde robotları gönderin ve Leila'nın olduğu gemi dışındaki tüm gemileri yok edin," dedi Eliana.

"Emredersiniz prenses," dedi Rena.

Savaş uzun sürdü, düşmana sürekli takviye geliyordu, ancak avantaj hala Eliana'nın ekibindeydi. Düşmanın ana gemilerinden daha güçlü Virtus gemileri, sürekli olarak düşman ana gemilerini yok ediyordu. Böylece savaş tüm şiddetiyle devam ederken Lux İttifakından onlarca ırkın lideri öldürüldü ve bunun yanında bazı ırklar ise tamamen yok edildi ama Eliana ve diğerleri için bu önemsizdi sonuçta şuan savaştalardı ve onlara göre savaşta öldürülenler onlar için değersizdi.

"Leila, orada durum nedir? Yardım lazım mı?" diye sordu Eliana.

"Hayır, kraliçem, siz oradaki savaşa odaklanın. Birazdan Peax'ı yakalayacağım," dedi Leila.

"Leila'yı duydunuz. Bu arada, Soax ve Aags, annenizi yakalayınca onu da siz ikinizi sorguladığımız gibi sorgulayacağım. Bu ikisini hücrelerine götürün," dedi.

Savaş şiddetle devam ederken, Eliana'nın mürettebatı düşmanı hızla geri püskürtüyordu. Düşman ne kadar kalabalık olursa olsun, üstünlük hala onların yanındaydı. Bir anda, "Tüm gemilerin dikkatine, lideriniz Peax ele geçirildi. Savaşmayı bırakın ve teslim olun, hemen," şeklinde bir ses duyuldu.

Düşman gemileri birer birer, yok oluyordu. Özellikle Peax'ın yakalandığını ve bazı ırkların liderlerinin öldürülmesi düşmanı daha fazla kızdırmış ve saldırılarının şiddetini arttırmışlardı ama bu saldırıların LAdina ve Virtus gemileri üzerinde her hangi bir etkisi bile yoktu. En sonunda savaş alanından kaçmaya başladılar. Eliana, Leila ile birlikte Peax'ı alıp bölgeden uzaklaştılar.

──────✧❅✦❅✧──────

Gemiye girmek o kadar kolay olmadı. Sonuçta, Peax'ın kendilerini tuzağa çekmiş olduğunu biliyordu ve etrafı, her tarafta patlamış gemiler ve en kazlarla doluydu. Bu enkazlar, ona bir kalkan gibi işlev görüyordu. Onları kullanarak, sanki yok edilmiş izlenimi vererek, Peax'ın bulunduğu geminin hangarına girmeyi başardı.

İçeri girdiğinde, bir komutanın bağırarak emir verdiği duyuldu:

"Ateş edin, o düşmanı hemen yok edin!"

"Teslim olursanız, gitmenize izin veririm. Aksi halde hepiniz öleceksiniz," dedi Leila.

"Ölmek mi? Şu an burada tek başına olan sensin, biz değiliz. Ayrıca biz senden daha kalabalığız ve daha fazla silahımız var," dedi komutan.

"O yüzden mi silahlarınız gemime zarar vermeyi başaramadı?"

"Seni kaltak, o gemiye elimizdeki en güçlü füzeleri yollayın ve yok edin hemen!"

Fakat Leila'nın Virtus gemisi, saldırılara karşı oldukça dayanıklıydı ve füzeler hiçbir zarar vermedi. "Bu da ne demek şimdi? O geminin yok olması gerekiyordu," dedi komutan, şaşkınlıkla.

"Anlaşılan hiçbiriniz teslim olmayacaksınız. O zaman hepinizi öldürebilirim."

Robotlardan birisinin yardıma gelmesiyle birlikte koluna çizik attı ve gemiden inip hızla en kalabalık bölüme saldırdı. Karşısına çıkanları yok ederken, robot ise ağır silahların olduğu bölgeyi tamamen yok etti. Robot gemiden ayrılırken hangarın çıkışını patlattı ve Leila ilerlemeye devam etti. Sakince ''Şu an seni korumaya çalışanlar boşuna uğraşıyorlar. Eğer teslim olursan, onların hiçbirini öldürmeyeceğim ve gitmelerine izin vereceğim."

"Teslim olmak mı? Neden kendin gelip beni teslim almıyorsun? Kim olduğunu bilmiyorum. Sonuçta yüzünde maske var," dedi Peax.

"Ben mi kimim? Şu an karşında Vera ırkının en güçlü üçüncü savaşçısı duruyor."

"Sen prenses değilsin."

"Prenses olduğumu söylemedim zaten. Ben General Lorena'nın büyük kızıyım ve bu gemide seni benden koruyacak kimse yoktur. Birazdan yanına geliyorum, o yüzden askerlerine söyle bana karşı koymasınlar ve teslim olsunlar, böylece gitmelerine izin vereyim."

"Saldırın ve onu öldürün. Bu gemiden canlı çıkmasını istemiyorum."

"Öyle diyorsun ama askerlerinin seni dinlemek gibi bir niyetleri yok anlaşılan," dedi Leila ve sonrasında, cesur bir şekilde, "Yaşamak isteyen hemen bu gemiyi terk etsin," dedi. Askerlerin yarısından çoğu, şaşkınlık ve korkuyla silahlarını bırakıp gemiden ayrıldılar. Leila, fazla bir dirençle karşılaşmadan Peax'ın bulunduğu odaya kadar ilerledi. Kapıya yaklaşırken, gülümsedi ve ekledi: "Görüyorsun ki aramızda sadece bu kapı kaldı. O yüzden teslim olsan iyi olur."

"O kapı açılır açılmaz hemen ateş edin ve onu öldürün. Artık onu canlı yakalamak umurumda değil!"

"Emredersiniz efendim," dedi Peqa, Rbifas ırkından bir kadındı. Uzun siyah saçları ve kafasından iki adet gerçek boynuz bulunuyordu ve gözleri ise kırmızı renkliydi.

"Her neyse, madem çok güçlüsün, neden beni teslim almak için içeri gelmiyorsun?"

"Nasıl istersen." Ve bir anda, arkalarındaki duvarı parçalayarak içeri girdi. Peax, ne olduğunu anlayamadan, Leila, odada bulunan tüm düşman askerlerini tek tek öldürdü.

"Bütün gemilerin dikkatine," diye seslendi, "Lideriniz Peax ele geçirildi. Savaşmayı bırakın ve teslim olun hemen."

Leila, Peax'ı tutarak, ana kontrol masasına yatırdı. Saçlarından tutarak dışarıyı gösterdi ve alaycı bir şekilde ekledi: "Şuna baksana, hepsi senin yakalandığını duyunca nasılda kaçtılar."

"Siz bunun bedelini ödeyeceksiniz!"

Leila'nın, gözlerinde bir gülümseme belirdi ve yine alaycı bir şekilde cevapladı:

"Bu korkaklarla mı bize karşı koyacaksınız? Şu manzaraya baksana, bunu yapan sadece bir gemimizdi ve sizler bile ona zarar veremediniz."

Leila, Peax'ın elbisesini yırttı ve göğüslerini ortaya çıkardı. Sonrasında ise sağ eliyle Peax'ın göğüsleriyle oynarken ve vücudunda gezdirirken devam etti: "Mürettebat kızlarınla nasıl eğlendiyse, seninle de öyle eğlenecek. Oldukça şanslı bir günündesin." Ve Peax'ı alıp Ladina'ya doğru hareket etmeye başladılar, o bölgeden hızla uzaklaştılar.

──────✧❅✦❅✧──────

"Leila, maskeni çıkarsana. Neden maske ile duruyorsun?" dedi Eliana.

Leila, Prenses'in emrini yerine getirerek maskesini çıkardı. Maskeyi çıkaran Leila'nın yüzünü gören Peax, şaşkınlıkla, "Asuka, senin öldüğün söylenmişti ve sen, Sylvia, sen de dört yıl önce ölmüştün," dedi.

"Kes şunu, ölmedik işte. Gördüğün gibi hayattayız ve şimdi sana soracağım sorulara doğru cevap versen iyi olur," dedi. Ardından, Peax'ı sorgulamaya başladılar.

"Bildiğim tek şey, Lux ittifakındaki ırklarla yeni bir ittifak kurduğumuz."

"Onu biliyoruz, bizim bilmek istediğimiz diğer iki ana lider nerede ve ne kadar çabuk konuşursan sizin için o kadar iyi olur," dedi. Ardından "Bunu kızlarının yanına götürün," dedi ve Peax kızlarının bağlı olduğunu görünce ekledi, "Sizler esirlerinize daha iyi bir şekilde davranmalısınız."

"Merak etme, o ikisine nasıl davranıyorsak sana da öyle davranacağız," dedi ve ardından "Bunu da aynı şekilde bağlayın."

"Emredersiniz prenses," dedi Luna. Peax'ın neredeyse çıplak olan vücudunda ki elbiselerini yırtıp, çırılçıplak bir şekilde hücreye atıp bağladılar.

Bir hafta boyunca bölgede savaş devam etti, ancak başka ana liderle karşılaşmadılar. O sırada, Vivi, "Prenses, Peax sizinle konuşmak istiyor," dedi.

"Yanına gittiklerin de, öldür bizi artık diye yalvarmaya başladılar." Bu sırada, üçü de kızların kucaklarında bağırarak kurtulmaya çalışıyorlardı.

"Ölmek mi istiyorsunuz? O zaman bana Purw'un yerini ve Kızıl Kan'a ne zaman saldıracağınızı söyle ve sizleri öldüreyim. Ayrıca, kızlar biraz mola verin," dedi. Kızlar, Eliana'nın emriyle kenara çekilip sessizce beklemeye başladılar.

"Yarın, İttifak'tan geriye kalanlar ve Lux ittifakındaki ırklarla saldıracak ve sizleri öldürecek," dedi Peax.

"Bana yalan söyleme, aklından geçenleri biliyorum. Yarınmış, sen bile ne zaman saldıracağınızı bilmiyorsun. Anlaşılan ana lider olsan da o aptallar sana bile güvenmiyor ve sen hala bizden onları saklıyorsun," dedi. Ardından, kızlara dönerek, "Bu üçüne biraz yemek ve su verin. Ayrıca birkaç gün rahat bırakın, biraz dinlensinler," diye ekledi.

"Bizi öldür, öldüreceğini söylemiştin!" dedi Aags.

"Öldürmek mi? Neden sizi öldüreyim ki? Purw'un karısını ve kızlarını öldürmek hiç işimize gelmez."

"Karısı ve kızlarımı? Siz neyden bahsediyorsunuz..."

"Peax, bizi kandırmaya kalkma. Sen o aptalın karısısın, Soax ve Aags da kızlarınız, yani siz üçünüz bize canlı lazımsınız," dedi Leila.

"Merak etmeyin, bu gerçeği yeni öğrenmedik. Uzun zamandır biliyorduk, o yüzden birbirinize suçlar gibi bakmayın. Güzelce dinlenin," dedi. Ardından "Meli, güvenli bir bölge bul ve bir süre dinlenelim. Son bir haftadır oldukça yoğun savaş yaptık. Ayrıca, eve dönüşe geçmek için hazırlıklara başlayın," dedi. Güvenli bölgeye doğru ilerlerken, Eliana ve Leila birlikte odalarına geçip gece boyunca birbirlerini tatmin ettiler.

Ertesi sabah, Leila, endişeyle, "Bu konuda emin misin Eliana? Bu onları öldürebilir, her ne kadar gerçek olmasa da," diye sordu.

"Evet, başka türlü konuşmayacaklar." Kahvaltıdan sonra, üçünün de kaldıkları hücreye doğru ilerlediler.

"Sizi nasıl konuşturacağımızı biliyorum, üçünü de alın, gidiyoruz," dedi. Mia, Luna ve Lea, esirleri tutup Eliana'nın peşinden getirdiler.

"Ne kadar uğraşırsan uğraş, asla konuşmayız ve zihnimizden de asla gerçekleri öğrenemeyeceksiniz," dedi Soax.

"Prenses, eve dönüş için gerekli hazırlıkları bitirdik, ne yapalım?" diye sordu Meli.

"Şimdilik burada biraz daha kalıyoruz. Bu üçünün sorguları bitince ne yapacağımıza karar veririz."

"Emredersiniz prenses," diye yanıtladı Meli.

"Onlara yeni sorgulama yöntemimizi izlettir, bakalım bunu izleyince de aynı şekilde davranacaklar mı?"

"Emredersiniz prenses," diye yanıtladı Silva, ardından video görüntülerini açtı.

"Bizi böyle mi konuşturacaksınız?" dedi Aags.

"O zaman ilk video ile başlıyoruz," dedi ve Silva görüntüyü oynatmaya başladı. Görüntüler ekranda belirmeye başladığında, Eliana alaycı bir şekilde, "Bunların önüne oturdu ve görünüşe göre oldukça korkmuş gibi bir haliniz var. Gerçi, sizler de haklısınız. Daha önce böyle deliler gibi seks yapan kimseyi görmediğinize eminim," dedi.

"Irkınız ile ilgili bahsedilen olaylardan birisi buymuş demek," dedi Peax.

"Evet, öyle ve sana son bir şans daha veriyorum. Eğer bana kocanın yerini söylemezsen, bunları görüyor musun? Bunlarla siz üçünüzü becereceğiz. Tabi, üçünüz de bunları çok iyi biliyorsunuz. Sonuçta sen yakalandıktan sonra mürettebatım sizlerle oldukça eğlendi. Fakat konuşursanız, sizleri ben dâhil hiçbir mürettebatım bir daha rahatsız etmeyecek. Aymil'e dönene kadar size kendi kaldığımız odalardan birinde dinlenmeniz için izin vereceğim. Fakat konuşmazsanız, Aymil'e gidince kızlarını erkeklerimize vereceğim. İkisine, bu görüntülerde izlediklerinizden daha beterini yapacaklar ve sen de oturup onları izleyeceksin."

"Hayır, kızlarıma sakın dokunma ve bana istediğini yap ama kızlarımı rahat bırak. Onların bir suçu yoktur."

"Suçları yok mu? Purw'un kızları olmaları bile onları suçlu yapar. Ayrıca sessiz olsan iyi olur," dedi Leila.

"Bu böyle olmayacak ve Peax anlaşıldı ki sen de bu şekilde konuşmayacaksın," dedi. Ardından, derin bir nefes alarak, "Anna, ev ile iletişime geç, yedi tane biri evli olmayan erkeklerden göndersinler. Tüm Evren'e siz üçünüzün baş rolde olduğu canlı bir seks yayınlayacağım," dedi.

"Hayır, saçmalama. Sana söyledim, kızlarımı rahat bırak," diye itiraz etti.

"Sus," dedi. "Anlamadın galiba, ben sana bir şans verdim ve sen bana kocanın yerini söylemiyorsun."

"Bilmiyorum, gerçekten nerede olduğu konusunda hiçbir fikrim yok ve zihnimi oku, orada da bunu göreceksin."

"Zihninizi sürekli takip ediyoruz, o yüzden merak etme, sana bir ipucu bırakmıştır. Ben o ipucunu istiyorum, yani konuşsan iyi olur."

"Prenses, gemi yola çıktı. Bir saate yanımıza ulaşır," dedi Anna.

"Duydun mu? Bir saatiniz var. Bir saat sonra gemi buraya geldiğinde, siz üçünüz, daha doğrusu sen, kızlarının yedi erkek tarafından tecavüze uğramalarını izleyeceksin. Daha sonra o yedi erkek sana tecavüz edecek ve bunu tüm Evren izleyecek."

Bir saat boyunca, Peax inatla aynı şeyi söyledi ve zihinlerinin okunduğunu bildiği için, ne kadar inkar etseler de gerçeği gizlemelerinin imkansız olduğunu biliyordu.

"Prenses, gemi ulaştı," dedi Mira, soğuk bir sessizliğin ardından.

"Güzel, eğlence başlıyor," dedi, bir gülümseme yerleştirerek yüzüne.

"Acaba kimler geldi?" dedi Silva.

"Kim bilir, bu üçü oldukça şanslı. Belki kocam falan gelmiştir ve bunlarla işi bitince benimle de seks yapar," dedi Karina.

"Tamam, babamın yerini söyleyeceğim," dedi Soax.

"Aferin sana, söyle nerede o!"

"Nerede olduğunu merak ediyorsan, zihnimi oku seni kaltak," diye bağırdı.

"Oldukça küstahsın. Başına tam olarak ne geldiğini fark edince de böyle konuşabilecek misin merak ediyorum," dedi Luna, sert ve kararlı bir ses tonuyla.

"Aags ve Soax'ı hücrelerine götürün, bu kaltağı da başka bir odaya götürün," dedi Leila.

"Hayır, üçünü de aynı odaya götürün."

"Emredersiniz prenses," diye yanıtladılar ve üç esiri de alıp başka bir odaya götürdüler. Erkeklerden birisi, bir an duraklayarak, "Prenses, özür dilerim, ama bize üç tane esir olduğu söylenmişti," dedi.

"Biliyorum, merak etme, diğer ikisi burada ve bu ikisi onun bildiklerinden fazlasını bilmiyor. Öncelik bu ve eğer konuşmazsa, diğer ikisini de sizlere vereceğim," dedi, soğukkanlılıkla.

"Emredersiniz prenses," dediler ve soyundular.

"Ya da vazgeçtim, bu ikisini de alın."

"Emredersiniz prenses," dediler, ama bu sırada Peax ve Soax, sert bir şekilde bağırmaya başladılar, "Hayır, bizden uzak durun, yaklaşmayın, bırakın bizi, hayır!"

"Bu arada, bir şeyi söylemeyi unuttum. Erkeklerimiz ile seks yaparsanız ve ölürseniz şanslısınız. Olur, da ölmezseniz, tüm hayatınız boyunca erkeklerimize bağlı yaşarsınız. Yani, bu konuşmak için son şansınız."

"Sana söyledim, nerede olduğunu bilmediğimizi," dedi Peax.

''Prenses, onları hamile bırakabilir miyiz?'' diye sordu erkeklerden birisi.

"Şimdilik büyük olanları konuşana kadar üçü de size altınıza ait, onlara istediğinizi yapmakta serbestsiniz. Sen şimdilik bekleyeceksin. Sonuçta evli değilsin," dedi.

"Emredersiniz prenses," dedi ve oturup diğerlerini izlemeye başladı.

"Teşekkürler prenses," dediler ve üçünün de üstünü yırtıp çırılçıplak bıraktılar. Silva'nın kocası Peax'ı, Loren'in kocası Aags'ı ve Rena'nın kocası Soax'ı kucağına alıp aletlerini önden içlerine sokacakları sırada "Tamam, konuşacağım," dedi Peax.

"Devam edin, konuşmayacak," dedi Eliana.

"Hayır, bu sefer gerçekten nerede olduğunu söyleyeceğim."

"Bekleyin bakalım, o zaman konuşun."

"Önce bize söz ver, bize asla onlarla seks yaptırmayacaksın."

"Söz veriyorum," dedi ve ekledi "konuş şimdi."

"Keşfedilmemiş bölgedeki Arcas ile birlikte, yani gerçek Arcas ile birlikte."

"Onların varlığını nasıl fark ettiniz?" diye sordu Leila.

"Tamamen şans eseri, diyebiliriz. Ben de tam bilmiyorum, ama keşfedilmemiş bölgelere gidip savaş için hazırlık yapmamızı istedi ve bu sırada onlarla iletişime geçtiğini söyledi."

"Aferin sana, bak zorlayınca nasılda konuşuyorsun," dedi ve devam etti, "Anna, hazırlığını yap hemen Zodw galaksisine gidiyoruz."

"Emredersiniz prenses," dedi Anna.

"Prenses, bunları ne yapalım?" diye sordu erkeklerden birisi.

"Konuştuğuna göre üçünü de bırakın ve karılarınız ile seks için bir saatiniz var, sonra eve geri dönüyorsunuz."

"Emredersiniz prenses," dediler ve altısı da çıktı.

"Son ana kadar beklediğine göre sizlere bir şey yaptırmayacağımı falan mı düşündünüz?"

"Ben hayır, sadece..." dedi Peax.

"İsteseydim, konuştuktan sonra da sizleri onlara bırakırdım, ama şimdilik ölmenizi istemiyorum. Duyuyor musun? Eğer konuşmasaydınız, şu an duyduğunuz o bağırtıları siz üçünüz atıyor olurdunuz."

"Bu neden burada peki?"

"O mu? O biz eve dönene kadar bizimle kalacak ve eğer sana sorduğum sorulara cevap vermezsen, sizleri ona vereceğim. Ayrıca, diğer altısı gibi evli de değil. Yani, bizden birisiyle yatamayacağı için geriye sadece siz üç esirimiz kalıyorsunuz. O yüzden bundan sonra sana soru sorduğumda son saniyeye kadar bekleme ve erkenden cevap ver, çünkü bir daha ki sefere onu durdurmam."

Üç esiri, kaldıkları hücreye götürdüler ve gemi, geri dönüş için yola çıktı. Ana kontrol odasına geçtiler ve Leila, "Bu biraz fazla oldu sanki Eliana," dedi.

"Farkındayım, ama onu konuşturmanın tek yolu buydu ve sonunda konuştu."

"Evet, konuştu ama..."

"Âmâsı falan yok Leila," diye yanıtladı, "Purw'ı öldürürsek, Reinaz biter ve onları yok etmemiz daha kolay olur."

Gerçek Arcas'ın yaşadığı galaksiye ulaştılar ve aramaya başladılar. Ne gerçek Arcas'tan ne de Purw'dan herhangi bir iz vardı ve karşılaştıkları düşman gemilerinin en kıdemlilerin dışında kalanlarını yok etmeye devam ettiler. Bu gemilerden birisinde eski takım arkadaşlarından Yiğit'te vardı ve onun sonu da diğerleri gibi boynu kesilerek idam edilmekle oldu.

"Anna, şimdilik güvenli bir bölge bul ve oraya gidelim."

"Emredersiniz prenses," dedi Anna ve geceyi uyuyarak geçirdiler.

Birkaç gün sonra esirlerin kaldığı odaya gittiler ve Peax yorgun gözüküyordu. Kızlarının uyuması için uyanık kalıyordu.

"Söyleyecek bir şeyim yok, o yüzden soru sormaktan vazgeç," dedi Peax.

"Luna'yı ve Loren'i yanlarında bırakıp çıkarken, şimdilik sende burada kalıyorsun ve ters bir hareketini görürsen ne yapacağını biliyorsun," dedi Eliana ve ardından kontrol odasına gittiler.

Sabah kahvaltıdan sonra odaya gittiklerinde, Peax yine hiç uyumamıştı ve uyumaya niyeti yok gibiydi.

"Purw nereye gitmiş olabilir, konuş ve bu işkence bitsin."

"Muhtemelen Lux ittifakının en güçlüleri ile görüşecek. Bildiğim sadece bu, yemin ederim."

"Nerede buluşacaklar peki?"

"Yemin ederim bilmiyorum. Nerede buluşacağını söylemedi, sadece onlarla konuşup hepsini müttefikimiz yapmak istediğini söyledi. Yemin ederim, tek bildiğim bu."

Soax ayağa kalkıp Eliana'ya saldırmaya çalıştı, ama Leila hızla kolundan tutarak onu engelledi.

"Biz esiriz ve siz esirlerinize bunu mu yaparsınız?" dedi Soax, öfkeyle.

"Ladina, ilk görevine çıktığından beri, bu gemideki ilk esirler sizlersiniz," dedi Loren.

Bir hafta boyunca o aptalı aradılar ama bulamadılar ve onu aramaya devam ettiler, ancak karşılarına sürekli başka birileri çıkıyordu ve onlarla savaşıp duruyorlardı.

Odaya gittiğinde ''Purw hala ortalıkta yok ve yine aynı şeyi söylemeye başlama, Peax," dedi Eliana.

"Gerçekten tüm bildiklerimi söyledim,'' diye yalvarmaya başladı.

"Ne istediğimi biliyorsunuz ve onu bana bir türlü vermediniz."

"Sana tüm bildiğimi söyledim, başka bir şey bilmiyorum," dedi Peax ve Eliana çıkıp kontrol odasına gitmek üzere hareket etti. Odaya gittiğinde bölgedeki savaş hala devam ediyordu. Geriye kalan iki liderden hiçbir iz yoktu ve bu, Eliana'nın sinirlerini bozmaya başlamıştı.

"Buraya geleli neredeyse bir ay oldu ve hala bir iz yok, prenses," dedi Diana, gergin bir şekilde. "Belki Prym'a saldırmak için ayrılmışlardır, sonuçta hala oldukça fazla müttefikleri var."

"Olabilir ama şimdilik buradalarmış gibi aramaya devam edeceğiz," dedi, kararlı bir şekilde.

"Prenses, Peax sizinle konuşmak istiyor," dedi Loren.

"Odaya gittiğimizde konuşalım o zaman."

Birkaç gün sonra, Purw'un onlara verdiği bilgiye göre Kızıl Kan'a saldıracaklardı ve bu saldırıyı bizzat kendisi komuta edecekti.

"Kaç gemi ve tam olarak ne zaman ve nereden saldıracak?"

"Kaç gemi olduğunu bilmiyorum, sonuçta bir aydır burada esiriz ve Reinaz'dan geriye ne kaldığını bilmiyorum," dedi. "Ayrıca Lux ittifakı ile tam olarak ne yaptılar, onu da bilmiyorum. Ama saldırı üç gün sonra olacak ve tek bir noktadan yapılacak, yemin ederim."

"Üç gün sonra, tek bir nokta? Emin misin?"

"Evet, prenses, yemin ederim ki."

"Anna, sanal gerçeklik kontrollerini kapat," dedi, komut verirken. Üçü de kendilerini çıplak bir şekilde yatakta buldu.

"Ve biz tam olarak neredeyiz?" diyerek etraflarına şaşkın şaşkın bakmaya başladılar.

"Size o seks videolarını izlettirdiğimiz günden itibaren sanal gerçeklik kontrollerinin içindeydik, aslında siz içindeydiniz, bizler sadece sizinle konuşmak için odaya girip çıkıyorduk. Size yaptığımız bazı şeyler dışında yaşadıklarınızın hiçbiri gerçek değildi," dedi, soğukkanlı bir şekilde. "Örnek verecek olursak, erkeklerimiz buraya hiç gelmedi ve söylediklerin için teşekkürler."

"Meli, ev ile iletişime geç, hemen," dedi Eliana, ciddi bir ifadeyle.

"Emredersiniz prenses, burası Ladina, prenses acil bir konuda direkt kraliçe ile görüşmek istiyor," dedi Mira.

"Sizi dinliyorum, sorun nedir?" diye cevap verdi Kraliçe Elvira, sakin bir ses tonuyla.

"Üç gün sonra saldıracaklar ve bu saldırıyı bizzat Purw komuta edecek. Lux ittifakı ve Reinaz'dan geriye kalanlar ile bu saldırıyı gerçekleştirecek ve tek bir noktadan saldırı olacak."

"Tek bir noktadan mı?"

"Evet, kraliçem, tek bir nokta, Peax o şekilde söyledi."

"Anlıyorum, yalan söylediğini biliyoruz ama biz yine de buna göre önlem alacağız. Ayrıca, bu bölgedeki tüm Reinaz birlikleri bulunduğunuz bölgeye doğru harekete geçti, dikkatli olun," dedi kraliçe, ardından bağlantıyı kesti.

Eliana, mesajın verdiği bilgiyle hareket etmeye devam etti, ancak neredeyse kimseyle karşılaşmamaya başladıkları için bölgeden ayrılma kararı aldı.

"Emredersiniz prenses," dedi Mira ve Ojiu galaksisindeki Qusy ana üs bölgesine rota oluşturuldu.

"Hemen, solucan deliğini aktif hale getirin ve ışık hızına geçin. Bur..."

"Eliana, bundan emin misin? Şimdilik Prym'a bir saldırı girişimi olmadı ve sende biliyorsun ki Peax bize saldırı konusunda yalan söyledi. Bir de kraliçemizin söyledikleri var ki, olanlara bakarsak o iki aptal hala buralarda," dedi Leila.

"Biliyorum, ama ortalıkta kimseler yok. En iyisi eve dönmek, sen de biliyorsun."

"Evet, biliyorum, buraya kadar Purw ve diğer liderlerin peşinden geldik ve onlara bu kadar yaklaşmışken geri dönmek..."

"Mürettebatın dikkatine: Solucan deliğini kapatın ve ışık hızını devre dışı bırakın. Bir süre daha buradayız ve kalan iki lideri aramaya devam edeceğiz."

"Burada kalmak mı şimdi? Bu da nereden çıktı?" dedi Karina, şaşkınlıkla.

"O iki lidere yaklaştık ve o ikisi buralarda bir yerlerde saklanıyor. Onları arayıp bulacağız ve bu savaşı evimize ulaşmadan burada bitireceğiz."

"Emredersiniz prenses," dediler, seslerinde tedirgin bir saygı vardı.

"Özür dilerim prenses, ama esirler sizinle bir konu hakkında görüşmek istiyorlar," dedi Silva.

Odaya gittiklerinde, üç esir de hala yataktaydılar. Kızlar, onlarla eğlenmeye devam ediyorlardı, ancak esirler hala bağırıyorlardı. "Sanal gerçekliğin etkisinden hala kurtulamamış gibi bir haliniz var." Bu sırada Loren ve Silva, Peax'ı kucaklarına alıp yeniden becermeye başladıkları sırada "O hepsi bir yalandı yani," diye sormaya başladı.

"Aynen öyle, yalandı. Size daha önce de söyledim, o aptalın karısını ve kızlarını öldürmek hiç işimize gelmez."

"Bir şeyi merak ediyorum, o görüntülerin gerçek olduğunu hiç mi anlamadınız? Size bazı ipuçları da bırakmıştık," dedi Mia.

"Hayır, nasıl anlamamızı bekliyorsunuz ki, bildiğiniz gerçekti," dedi Soax ve o sırada bağırmaya devam ediyordu.

"Ladina göreve çıktığından beri bu gemideki ilk esirler sizsiniz demiştik, ama hepinizin unuttuğu bir şey vardı. Senden başka bir tane daha ana liderinizi yakaladık. Siz buna hiç dikkat etmediniz. Ayrıca milyarlarca yıldır savaşıyoruz ve bu gemide sizler gibi oldukça fazla ana lider ve ara lider esirimiz oldu ve hepsini sorguladıktan sonra öldürdük. Bunun yanında kadınlarımız asla erkeklerine o şekilde yalvarmaz. Biz istemediğimiz sürece erkeklerimiz asla bizi hamile bırakmaya çalışmazlar. Evli olsak bile, hiçbir erkeğimiz eşlerini bağlayamaz, eşlerine o şekilde davranamaz ve bunu eşleri istese bile yapamazlar, yaparlarsa idam edilirler," dedi Leila.

"Biraz dikkat etseydiniz, neler döndüğünü anlardınız, ayrıca sizler çıplak olmanıza rağmen elbiseleriniz yırtıldı," dedi Eliana, gözlerini hızla odanın her köşesine çevirerek. "Bu oyuna biraz daha devam etseydik, ölebilirdiniz. Yani birkaç gün daha konuşmasan, gerçeği bizden saklamış olurdun," diye ekledi, biraz daha sert bir şekilde.

"Luna, eğlencenize son verin ve bunları banyoya sokun, güzelce yıkansınlar. Ayrıca yemek ve su verin, bir süre güzelce dinlensinler, sonra eğlenceye kaldığınız yerden devam edersiniz," dedi ve odadan çıkıp kontrol odasına doğru ilerledi.

''Şimdi ne yapacağız,'' diye sordu Leila, gözlerinde merak vardı.

''Leila, eski bir dostunu ziyarete ne dersin?'' dedi Eliana, bir tebessümle.

''Neden olmasın, hem ne durumda görmekte güzel olur.''

''Prenses, yerlerini bulduk, Stıw galaksisindeler,'' dedi Mirela.

''Güzel, şimdilik onlar bekleyecek, ilk önce eski bir dostu görmeye gideceğiz,'' dedi, kararlı bir şekilde.

''Emredersiniz, prenses,'' dediler, seslerinde hiç şüphe yoktu.

''Pekâlâ, o zaman rotamız Aerenia Galaksisindeki Tosia gezegeni, hemen rotayı ayarlayın ve solucan deliğini aktif edip ışık hızına geçiş yapın,'' dedi, ekibine emir verirken, gözleri bir hedefe odaklanmıştı.

"Emredersiniz, prenses," dedi Anna ve hazırlıklar tamamlanınca, solucan deliğini aktif edip ışık hızına geçiş yaptılar. Kısa bir süre sonra, Tosia gezegenine ulaştılar. Gemileri gezegenin yüzeyine inerken, Mirena bir gemiye binmeye hazırlanıyordu. Ladina'yı fark edince Mirena, gemiye binmeden önce ayrılıp sarayına doğru yöneldi ve Ladina, uygun bir alana iniş yaptı. Hemen savaş elbiselerini değiştirdiler, Eliana kafasına tacını taktı ve komutayı Karina'ya bıraktıktan sonra, yanında Leila, Mirela ve Mira'yı alarak, onları karşılamak için bekleyenlerin yanına doğru ilerlediler.

Bekleyenlerin başındaki kişi Lizet'ti, Eliana'nın ismini söylediği duyunca biraz şaşırsa da bunu belli etmemeye çalıştı. Elbise seçimlerini dikkatle inceledi ve ardından yanındakilerle birlikte saraya doğru yürümeye başladılar. Saray dışarıdan bakıldığında oldukça gösterişli görünüyordu.

..............

"Vera ırkı prensesi, neden gezegenime geldiğinizi sorabilir miyim?" dedi Mirena.

"İstediğim yere gitme...''

..............

"Bu arada, bu savaştan uzak duruyorsun ve öyle yapmaya da devam et," dedi Eliana ve tacını geri kafasına taktı ve taht odasından çıkarak Ladina'ya geri dönmeye başladılar. Ardından "Karina, biz yoldayız. Hemen gemiyi kalkış durumuna ve savaşa hazırlayın ve Anna, ev ile iletişime geçip Stıw galaksisinin koordinatlarını gönder."

"Emredersiniz, prenses," dedi Karina, hazırlıklara başlamak için hemen harekete geçti.

Ardından "Hemen prenses,'' diye ekledi Anna ve ''Burası Ladina. Size gönderdiğimiz galaksi koordinatında şu an Purw tarafından kurulan yeni ittifak toplantısı yapılıyor ve onlara saldırmak için ayrılıyoruz. Prenses, savaşın ayağımıza gelmesini beklemek yerine saldırmayı seçti ve saldırı için ise emrini bekliyoruz." Anna'nın sesi kulaklarında yankılandı, ardından "Prenses, mesaj gönderildi," diye ekledi.

Ladina'ya ulaştıklarında, savaş hazırlıkları neredeyse tamamlanmıştı. Hızla gemiye geçiş yaparak Tosia'dan ayrıldılar.

"Leila, şimdilik yanımda kalacaksın. Annelerimizden yardım gelene kadar Ladina'dan savaşacağız ve onlara hiç beklemedikleri bir saldırı yapacağız," dedi Eliana, kararlı bir şekilde.

"Tamam, kararına uyacağım. Sonuçta ben senin korumanım. Bu yüzden de benim yerim senin yanın."

"Hazırlıklar tamamlandı ve tüm robotlar da hazır, prenses," dedi Mira, tüm ekipmanlarının ve robotlarının hazır olduğunu bildirerek.

"Saldırıya geçin ve tüm düşmanlarımızı yok edin. Şimdi oradan bir kişi bile kaçmayacak ve bize karşı gelen herkesi yok edeceğiz." Eliana'nın sesi, savaş için bir komutan gibi net ve güçlüydü.

"Solucan deliği aktif hale getirildi ve ışık hızına geçiş yapılıyor..." diye bildirdi Diana, ekip üyelerine hazırlıklarının tamamlandığını duyurdu.

 

Bölüm İçinde Geçen Bazı Kelimeler Hakkında Bilgiler:

Virtus: Erdem, İyilik, Cesaret, Karakter

Suarm Irkı: Star Wars filmlerinde ki usta Yoda'nın ırkına atıf.

Mia: 1. Asi, inatçı. 2. Çocuk, evlat isteyen, dileyen. 3. Sevgili, sevilen. 4. Sevgi, hayranlık.

Lea: 1. Koru, ağaçlık, otlak, çayır (Almanca, Latince). 2. Yorgun, bitkin. Yorucu, bıktırıcı (İbranice).

Vivi: 1.Yaşam, hayat 2.Canlı, hayat dolu.

Mirela: 1.Hayranlık uyandıran, beğenilen. 2.Mucize, olağanüstü

 

Bölüm : 24.03.2025 10:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...