Rüya saçmalığı olmasa, şu an burada olmayacaktı. Başka bir galakside, yakınlarda herhangi bir üs bölgesinin olmadığı bir yerdeydi. Bu çocuklar neden burada eğitim görüyordu? Üstelik hepsi daha önce eğitimlerini tamamlamış olmalarına rağmen, hala buradaydılar, bu durumu anlamakta zorluk çekiyordu.
"Yolculuk sizi oldukça yormuş olmalı, doktor. İyice dinlenin, yarın sizi çocuklarla tanıştırırım. Umarım yapacağınız testlerden geçerler. Bu çocuklar, evrenin geleceğidir." dedi Üs komutanı Syuk, ona bakarak.
"Evet, biliyorum," diye yanıtladı Dr. Cat, ardından sessizce ekledi, "Ayrıca çocukları yarın görmek istemiyorum. İki ya da üç gün sonra onlarla görüşmek istiyorum. Şu an önceliğim odamı ve laboratuvarımı yerleştirmek."
"Peki, o zaman. Size yardım etmesi için birkaç kişi göndereceğim. Bir an önce yerleşin ve testlere başlayın. İttifak, bu testlerin bir an önce yapılmasını istedi." diyerek gerekli evrakları uzattı.
Doktor, evrakları alırken, zihninde geçen düşüncelerle, gemi ile gelirken Hyuki ile yaptığı görüşmeyi hatırladı. Hyuki ona, testlere bir an önce başlanması gerektiğini belirtmişti. Şu anda, tek düşündüğü şey işini hızlıca halletmekti.
"O zaman ben çıkıyorum, siz dinlenin lütfen," dedi.
Merak ettiğim bir şey var: Bu çocuklar neden bu kadar uzakta eğitim görüyorlar?"
"Şu an buna cevap veremem. Çocukları gördükten sonra lider Hyuki ile konuşacaksınız. Sorularınızı ona sorabilirsiniz," dedi ve odadan ayrıldı.
Doktor, Syuk'un sözlerinin ardından, iki gün boyunca laboratuvarını yerleştirmekle meşgul oldu. Eşyalarını düzenlerken aklında hala birçok soru vardı. Ancak, işleri bitirip toplantı odasına gitmeye karar verdi. Bugün, yeni atanan bir doktor olarak ilk kez ekiplere katılacak, eğitimin bitiminde onlarla ilgilenecek ve testlerin uygun olup olmadığını değerlendirecekti. Testler, ertesi gün Kartal Takımı ile başlayacaktı.
Doktor, takımların sordukları sorulara kısa ve net cevaplar verdikten sonra, bir saat kadar sonra Hyuki ile konuşmak için Syuk'un odasına gitti.
Odada, Hyuki'nin hologramı ile karşılaştığında, lider ciddi bir şekilde, "Doktor Cat, takımlarla ilgilenin ve testleri uygulayın. Bunun yanında, Shou ile özel olarak ilgilenin ve rüyasını öğrenmeye çalışın, daha önce konuştuğumuz gibi," dedi.
"Dediklerini yapacağım, merak etme, ama sen de benim sorularıma cevap vermelisin," dedi. "Öncelikle, bu çocuklar eğitimlerini bitirdiler ve dosyalarında yazdığı kadarıyla bazıları üs komutanlığı yapmış ve şu an neden eğitim alıyorlar? Ayrıca, neden bu kadar uzak bir üs bölgesi? Bir saldırı olursa, yardım bile gelmez. Bunları bilmek istiyorum."
"Pekâlâ, bu çocuklar Kızıl Kan Sistemine girmeye çalışacaklar. On dört takım, on dört ayrı bölgeden şu an bunun için eğitim alıyorlar," dedi. Ardından, yüzü ciddi bir ifadeyle, "Üssün uzaklığına gelince, bu bilgi gizli olduğu için bu üs gizli tutuluyor. Yani, bu üssü bilen kişi sayısı üstte bulunanlar dışında sadece ana liderlerle sınırlı. Bu yüzden saldırı almazsınız, merak etmeyin, şimdilik bu kadar. Size verdiğimiz görevi yerine getirin," diyerek bağlantıyı kesti.
Doktor, Hyuki'nin söylediklerini sindirerek, aklındaki soru işaretlerini biraz daha netleştirmeye çalıştı. Ardından, kafasında yankılanan sözlere karşılık verdi: "Hyuki'nin söyledikleri gerçek mi? Yani, o sisteme girmeye mi çalışacaklar?"
"Evet, Doktor Cat."
"Bu, ölüm demek o sisteme girmek imkânsız. Daha önce Arcas bile denedi fakat giremedi. Bu çocuklar nasıl başaracak?"
"Ben de bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu çocuklara eğitim vermem ve istemesem de ölümlerine yollamak. Başka seçeneğim yoktur," diye yanıtladı. "Bu arada, çocuklarla ilgili size izletmem gereken bir şey var."
"Şimdi mi izlemem gerekiyor, daha sonra izlesem olmaz mı?"
"Maalesef, bunu ben bile bu üs bölgesine geldiğimde öğrendim ve liderler bilmenizi istedi. Testler de size yardımcı olabileceğini söylediler."
"Öyleyse izlemeye başlasam iyi olur," diyerek kararını verdi. Syuk, hemen masasında bulunan hologram bilgisayarı açtı ve ekranda görüntüyü yansıttı.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
"Eğitimimiz biteli ve mezun olalı iki ay oluyor. Üstelik takımımız kendi jenerasyonu içerisindeki en iyi takım olmasına rağmen geri planda tutuluyoruz. Bunun için bir şeyler yapmalıyız," dedi Shou. Ses tonundan oldukça sinirli olduğu anlaşılıyordu.
"Ne yapabiliriz ki?" diye sordu Merve.
"Yasak bölgeye girebiliriz, ne dersiniz?" dedi Asuka.
"Yasak bölgeye mi? Saçmalama, daha orasının neden yasak olduğunu bile bilmiyoruz," diye bağırdı Soax.
"Ben biliyorum, şunu bir izleyin ve siz de öğrenin," dedi Sylvia. Ardından, herkesin dikkatini çekmek için ekledi, "Yasak bölge, Vera ırkının yaşadığı galaksi ve bu galaksi bir kalkanla ve silahlarla korunuyor. Yani oraya girersek, bizi artık geri planda tutamazlar."
"Peki ya başaramazsak? O zaman ne olacak?" diye sordu Alice.
"Burada yazdığına göre, o silahların ateş gücüne kalkanlar bile engel olamıyormuş. Yani en fazla ölürüz," dedi Rika ve bunu söylerken oldukça soğukkanlıydı, bu sözcükler bir nevi grubun cesaretini sınarcasına havada asılı kaldı.
"Korkan varsa şimdi söylesin," dedi Sylvia.
"Korkmak mı? Kim korkakmış, bakalım," diye karşılık verdi Alice. Ancak Sylvia "Ben ortaya söyledim, üzerine alınan sadece sensin Alice, başka kimse değil," diyerek kendini net bir şekilde ifade etti.
"Yeter, sessiz olun. Kimse korkmuyor Sylvia, sadece bu bilgiler doğruysa ölüme gidiyormuşuz gibi ondan çekiniyoruz," diye bağırdı Shou.
"Peki ya doğru değilse ve orada bir şeyler gizliyorlarsa ve bunun için gizli bölge denildiyse? Bunu açığa çıkarırsak terfi bile alırız," dedi Asuka.
"Evet, bu konuda Asuka haklı. Bence orada bir şey yok. Ayrıca, o bölgeye gidip günler sonra dönen gemiler var. Unuttunuz galiba?" dedi Merve, kafasını sallayarak.
"Shnk galaksisi o bölgede, o yüzden geri dönen gemiler olması gayet normal değil mi?" dedi İres.
"Evet, yasak bölge Shnk'ten de ileri de. Baksanıza," dedi Bruce, önemli bir noktayı vurgulamaya çalıştı.
"Bu durum da ne yapacağız?" diye sordu Tyuj, daha net bir çözüm arayışındaydı.
"Ben gitmekten yanayım, ayrıca orada başka şeyler de dönüyor olabilir. Belki bunu çözersek terfi almamız çok daha kolay olur," dedi OkaOku.
"O zaman ben bunu yapıyorum. Gelmek isteyen el kaldırsın. Anlaşılan hepimiz yapıyoruz. O zaman yarın tekrar buluşur ve detaylıca konuşuruz," dedi Shou.
"Pekâlâ, o zaman öncü ben olacağım," dedi Sylvia, kendi rolünü netleştirerek.
Shou, hızlıca karşılık verdi, "Hayır, Sylvia olmaz. Takım lideri benim. O yüzden..." dedi Shou ama cümlesi Sylvia, gülümseyerek karşılık verdiği sesiyle yarıda kaldı, "İçinizde en iyi pilot benim. Benden sonra da pilotluk konusunda iyi olanlar gelecek. Bu şekilde sıralanacağız. Dört ayrı grup şeklinde fazla olan gemi benim grubumda olacak. Benim arkamda olacak, ne dersin Alice?"
"Kendi grubuma liderlik etmek isterim," dedi Alice, kararlılıkla.
"O zaman Asuka, sen benimle birliktesin. Liderliği Alice ver, olur mu?" diye sordu, gözleri kararlıydı.
"Tamam, Sylvia. Sen nasıl istersen," dedi Asuka.
"O zaman yarın buluşup yola çıkıyoruz," dedi Shou ve bu kararın ardından herkes bir süre sessiz kaldı, herkesin aklında planın detayları vardı ve ekip düşünceler içinde dağılıp sabahı beklemeye başladı.
Sabah hepsi bir aradaydı ve Sylvia, bir kez daha başını sallayarak:
"O zaman liderler 'Sylvia, Shou, Alice ve Merve' olacak ve Asuka benim takımımın beşincisi olacak dün kararlaştırdığımız gibi," dedi, planı netleştirerek.
"Pekâlâ, o zaman rotamız yasak bölge. Kalkış yaptıktan sonra herkes kendi liderini takip etmek için sırasına geçecek. Sıralama, belirlediğimiz gibi olacak. Lider olarak ilk ben çıkıyorum. Ayrıca, tüm ekibin bilgisine kameraları etkinleştirin. Böylece kalkanı geçtiğimize dair elimizde bilgi olur," dedi Shou.
Tüm ekip üyeleri, "Tamam, herkes kameraları etkinleştirdi," diyerek onay verdiler.
"Son durumlar ne?" diye sordu Eimi.
"Herhangi bir sıkıntı yok. Shnk'ten bizimle iletişime geçen üs bölgesi henüz olmadı," dedi İres.
"Bu güzel. Yakında buradan çıkış yapacağız ve asıl sıkıntı o zaman başlayacak," dedi Jkail, sözlerinde hafif bir gerginlik vardı.
"Neden sıkıntı olsun ki?" dedi Yiğit, hala olası bir tehditten habersiz gibi görünüyordu.
"Kalkan var, o yüzden..." dedi Dave, sözlerinin sonunu keserek her şeyin ciddiyetini vurgulamak istiyordu.
"Korkan varsa geri dönsün, merak etmeyin, sizinle dalga geçmeyiz," dedi Sylvia, gözlerinde alaycı bir parıltı vardı.
"Saçmalama Sylvia, neden geri dönelim ki?" dedi Shou. Ses tonundan oldukça sinirli olduğu anlaşılıyordu.
"Her neyse, siz ikiniz daha fazla konuşmayı kesip işimize odaklanalım ve şu kalkanı geçelim," dedi Alice. Sesinden kıskanılan bir anın izleri okunuyordu.
"Evet, öyle üstelik oldukça yaklaştık," dedi Ishii.
"Henüz yaklaşmadık. Bilgilere göre hala gitmemiz gereken çok mesafe var," dedi Dave.
"Bence burada duralım," dedi İres.
"Durmak mı? Sen ne saçmalıyorsun İres?" dedi Aags, sesi sertti. Ancak İres, sakin ama kararlı bir şekilde, "Korktuğumdan değil, biraz daha ışık hızında devam edersek Shnk'teki üsler bizi fark ederler. O yüzden söylüyorum. Işık hızında hareket eden gemileri daha kolay fark edebilirler. Sonuçta üslerde, gemi geçişlerini tespit etmek için özel olarak yapılmış yapay zeka destekli kontroller var. Bu yüzden de buradan itibaren norm..." dedi.
"İres, saçmalamayı kes. Kimse ışık hızından çıkmasın. Devam ediyoruz ve sınıra ulaşınca duracağız," dedi Shou. Ancak İres, biraz daha sabırsız bir şekilde, "Shou, asıl saçma..." diyerek sözünü kesmeye çalıştı.
"Ekibin lideri benim. O yüzden emrime uysan iyi edersin, aksi halde geri dönebilirsin," diye bağırdı Shou, sesindeki otorite netti.
"Geri dönmeyeceğim," dedi İres.
"İkiniz de konuşmayı kesin, yasak bölgeye yaklaşıyoruz," dedi Alice, sesi net ve kesindi.
"Şimdi ne yapıyoruz peki?" diye sordu Merve.
"Önümüzde iki seçenek var; ya geri döneriz, ya da içeriye gireriz," dedi Yiğit, gözleri yasak bölgeye odaklanmıştı.
Yiğit'in cesur tavrı, grup üyelerinin karar vermesini sağladı. Herkes içeri girmek için daha fazla gayret etmeye başlamıştı. Fakat önlerinde uzun bir yol ve oldukça tehlikeli silah atışları vardı.
"Buraya kadar geldik, artık geri dönmek yok. O yüzden içeride görüşürüz, çocuklar. İlk giren ekip için yarışalım, ne dersiniz?" diye sordu Aags, gözlerinde bir meydan okuma vardı.
"Olur, kazanan ne alacak?" dedi Eimi, biraz eğlenceli bir hava kattı.
"Kazanan ekip lider olacak, ne dersiniz?" dedi Soax.
"Sylvia?" dedi Asuka.
"Evet, Asuka," dedi Sylvia.
"Üçüncü ekibe geçiyorum, haberin olsun."
"Tamam, içeride görüşürüz. Geç kalma, sakın."
"Merak etme," dedi Asuka.
"Herkes belirlenen sıraya geçsin, emrimle başlıyoruz," dedi Shou.
"Şimdi başlayın," dedi Sylvia.
"Alice, en arkadasın, biraz hızlan, çok yavaşsın," dedi Soax, sesi sabırsızdı.
"Dikkat edin, kalkan etki alanına girince ateş açılacak," dedi İres.
"Biliyoruz, merak etme," diye cevap verdi OkaOku.
"Beyaz ekip, beni takip edin," dedi Sylvia.
"Ekibinize isim mi koydunuz, Sylvia?" diye sordu Alice, gözlerinde hafif bir merak vardı.
"Elbette ki, siz koymadınız mı?" diye karşılık verdi.
"Her neyse, ekip, beni takip edin," dedi Alice.
"Ateş ediyorlar, manevra yapmaya hazırlanın. Ayrıca bu söylediğimi takım lideri olarak herkese söylüyorum; atışlar çoğalırsa hemen geri dönüşe geçiyoruz," dedi Shou.
"Beş yüz bin kilometre ve yaklaşmaya devam ediyoruz," dedi Sylvia.
"Onlar nasıl vurulmuyor? Kalkanlar bile, bu silahlar karşısında işe yaramıyor," dedi Soax, sesi şüpheyle doluydu.
"Bilmiyorum Soax, hadi biz de devam edelim," dedi Tyuj.
Ekipler ilerledikçe saldırılar daha da şiddetlendi ve atışlardan kaçmak oldukça zor olmaya başladı ve bunu fark eden Shou, ekip üyelerine ciddi bir şekilde baktı ve "Sylvia, bu bir emirdir. Ekibini al ve geri dönüşe geç. Biz de dönüyoruz, bu tehlikeli olmaya başladı," dedi, sesindeki kararlılık belli oluyordu.
"Saçmalama, bu kadar yaklaştık, ben ve ekibim içeri giriyoruz. Siz dönmek istiyorsanız dönün, korkmayın, dalga geçmeyiz Shou," diye karşılık verdi Sylvia.
"Sylvia, lütfen dikkatli ol, sözümüzü unutma, olur mu?" dedi Asuka.
"Unutmam, Asuka ve orada görüşürüz," dedi, Sylvia.
"Üçüncü ekip, dönüşe geçiyoruz, silahların etki alanından çıkın," dedi Alice.
"Emredersiniz," dedi Bruce.
"Sylvia ve ekibi olmadan olmaz," diye karşılık verdi Shou.
"Saçmalama, onlarla aramızdaki mesafe çok fazla. Unutma, sen ekip liderisin. Sen gidersen, bizler de seni takip etmek zorunda kalırız," dedi Jkail.
"Tüm ekipler, geri dönüşe geçin, bu bir emirdir. Sylvia, sen ve ekibin de buna dâhilsiniz, hemen dönüşe geçin!" dedi Shou, sesindeki otorite netti.
"İki yüz bin kilometre ve devam ediyoruz, dönmek isteyen varsa dönebilir," dedi Sylvia, kararlı bir şekilde.
"Sylvia, ekibin en arkasındayım şu an," dedi Rika, sesindeki endişe belirgindi.
"Rika, neden ekibinle değilsin?" diye sordu Sylvia, gözlerini ekibinin ilerleyen kısmına dikip.
"İçeri girenlerden biri olmak istiyorum, o yüzden," dedi.
"Saldırı şiddetleniyor, dikkat edin," dedi İres, uyarısı ciddi bir ton taşıyordu.
"Kahretsin," dedi Sylvia, ekranındaki füzelerin hızla yaklaşmasını izlerken.
"Ne oldu, Sylvia?" diye sordu OkaOku.
"Isı güdümlü füzeler bize kilitlendi. Ekip, beni dinleyin, bu bir emirdir, hepiniz geri dönüşe geçin hemen," dedi Sylvia, sesi sertti.
"Emredersiniz, hepiniz duydunuz, hemen dönüşe geçin," dedi Ishii, keskin bir şekilde.
"Sen ne yapacaksın, Sylvia?" diye sordu İres.
"Tüm saldırıyı almaya çalışacağım, o yüzden emri mi tekrarlatmayın," dedi, derin bir nefes alarak. Ancak İres, kararlı bir şekilde, "Saçmalama, geri kaçmak için bu ekibe girmedim, o yüzden ben dönmeyeceğim," dedi.
"Ben de aynı şekilde dönmeyeceğim," dedi Rika, yüzünde cesur bir ifade belirdi.
"Siz ikiniz, emrimi sorgulamayın ve geri dönün," dedi, gözlerinden ateş fışkırıyordu.
"Sensiz olmaz, hep beraber dönersek..." dediler, ama Sylvia diğer ikisinin kararlılığını görünce susup, emirleri dikkatlice verdi.
"Peki, o zaman beni dinleyin ve ne dersem onu yapın," dedi.
"Tamam, ne yapacağız, söyle bakalım," dediler, gözlerinde bir belirsizlik ve endişe vardı.
"Manevra yapın, füzeleri birbirine çarptırın ve geri dönmek yerine içeri girmeye çalışın," dedi.
"Anlaşıldı, yüze yakın bomba geliyor, tam çarpmak üzereyken kaçma manevraları yapın," dediler, tüyleri diken diken olmuştu.
Sylvia'nın takımına verdiği emir, tüm gemilerin hızla hareket etmesine ve tehlike ile mücadele etmeye yönelik strateji belirlemelerine yol açtı. Hepsi içeri girmeye karar verdiklerinde, belirsizliğe karşı cesaret gösterdiler ve geri dönmek yerine, yasak bölgeye doğru cesurca yol aldılar.
"Sylvia, İres, Rika, bizi duyan var mı? Lanet olsun, onlara bakmaya gidiyorum," diye bağırdı Shou. Gözleri, ekranlarında kaybolan sinyallerin üzerine odaklanmıştı.
"Shou, saçmalama, öldüler, cevap veren yok ve kameraları devre dışı, yani gemileri yok edilmiş ve geri dönüşe geçmemiz lazım," dedi Alice.
Shou, bir an duraksayarak, Alice'in sözlerini duydu fakat hala kafasında bir çıkış yolu arıyordu. Fakat bunun üstesinden gelmek için başka bir seçenek olmadığını biliyordu. "Tüm gemiler Dünya'ya geri dönüşe geçiyoruz," dedi Shou, tüm gücüyle.
Tüm ekip, bu emri duyarak, "Emredersiniz," dediler. Her biri geri dönüş hazırlıklarına hızla koyuldu, gemilerin yapacağı her hareketin doğru ve hızlı olması gerektiğini biliyorlardı.
Dünya'ya yaklaşırken, bir uyarı sesi çaldı ve kontrol odasından seslendi:
"Dikkat, Dünya ana üs bölgesine yaklaşıyorsunuz. Kimliğinizi bildirin."
Alice, ekranındaki bilgileri hızlıca gözden geçirerek, sakin bir şekilde yanıt verdi:
"Ben D-AA-534 ekibinin yardımcı lideri Alice ve iniş izni istiyorum," dedi. Sesindeki kararlılık, tüm ekibi rahatlatmıştı.
Kontrol odasından gelen ses, kısa bir sessizliğin ardından devam etti:
"D-12-1 bölgesine iniş izni verildi."
Ekip, iniş için hazırlıklarına devam etti, bu kez karşılarına çıkan zorlukları geride bırakmışlardı, ancak geri dönmenin ve Dünya'ya sağ salim ulaşmanın verdiği rahatlama, tüm üyeleri ağır bir yorgunlukla sarmıştı.
"Döndüler, efendim. Şu an inişe geçiyorlar," dedi kontrol odasındaki görevli, dikkatlice ekranı izleyerek.
"Hepsini tutuklayın," diye emir verdi ana lider, sesi sert ve kararlıydı.
"Emredersiniz, efendim," diye yanıtladı bir diğer görevli, hızla harekete geçerek ekibi yakalamak için pozisyon almaya başladı.
"Hepiniz dizlerinizin üzerine çökün ve ellerinizi kaldırın," diye bağırdı görevli askerler öfke dolu bir şekilde.
Shou'nun kalbi hızlıca atıyordu. Ne olduğunu anlamadan, arkasına baktığında ayakta sadece Asuka bekliyordu. Shou'da diğerlerinin yaptığı gibi dizlerinin üzerine çökerek ellerini havaya kaldırdı. Başını eğmişti, gözleri dolmuştu.
"Shou, ne yaptınız siz?" diye haykırdı ana lider, öfkesini gizlemeden. "Yasak bölgeye girmeye çalışmak nedir?"
"Özür dilerim, efendim," dedi Shou,aynı zamanda aylıyordu ve sesindeki kırıklık net bir şekilde hissediliyordu ve arkasına baktığında Asuka hala ayaktaydı.
"Özrün, ölen arkadaşlarınızı geri getirmeye yetmeyecek," dedi ana lider, her kelimesinde bir suçluluk duygusu vardı.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
169 Okunma |
81 Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |