90. Bölüm

86.Bölüm

Esra Şen
sevipgidenbirisiii

Alaza zarar verdiğim için kendimi oldukça kötü hissediyordum. Yanlışlıkla kendisini ittirniştim ve yarasının kanamasına sebep olmuştum.

 

Alaza her ne kadar bir şey olmasa da yarasını acıttığımı ve canını yaktığımı biliyordum. Yine de her zaman biraz daha sakin olmalı ve fevri hareketlerime bir son vermeliydim.

 

Yanına yaklaştım ve karnını açmak için elimi uzattım. Kendisini aniden benden uzaklaştırdı.

Umuta doğru döndü ve seslendi.

 

"Umut, koçum. İlk yardım dolabında iğne iplik, tendirdüyot ve sargıyı getirsene. Yaram açıldı, saralım."

 

Yarasını ben açmıştım. Benim sarmam daha doğru olurdu. Sonuç olarak yarayı ben kanatmıştım. Umuta elimle dur işareti yaptım ve ilk yardım dolabındaki bütün malzemeleri getirdim.

 

Canını yaktığım için değil de kendisini dinlemediğim için bana sinirlendiğini biliyordum. Yanına doğru ilerledim ve oturması için koltuğa yönlendirdim.

 

Benden tarafa hiç bakmıyordu. Şu anda kendisinden daha ônemli bir şey yoktu. Hemen tişörtünü kaldırmak istedim ama izin vermedi.

 

Bakışları Umuttaydı. Yarasını arkadaşının temizlemesini istiyordu. Umuta doğru baktım ve başımı salladım. Benim yarayı temizleme izin vermiyordu. Yapabileceğim bir şey yoktu.

 

Alazın yanından kalktım ve Umutun yerime geçmesine izin verdim. Umut bana kusura bakma bakışları atıyordu. Sorun yok dercesine omzunu sıvazladım.

 

İkimizin arasında kalmasını istemezdim. Sonuçta Alaz onun üssüydü ve komutanı ne derse yapmak zorundaydı. Hemde arkadaşı olduğu için de kendisini kırmak istemiyor olabilirdi, anlayışla karşılayabilirdim.

 

Umut, Alazın karnını açtı ve yarasını baya kanatmıştım. Derin gözüküyordu ve dikiş atılması gerekiyor olabilirdi. Umut bu işte baya tecrübeli gibi duruyordu. Yine de hızla yarayı temizledi ve dikişi attı.

 

Umuta bir can borcum vardı. Her daim sevgilimin yanında olmuştu ve destek sağlamıştı. Odanın içinde bulunan herkese başımla çıkmalarını istedim.

 

İlk başta anlamadılar.

 

"Bize biraz izin verir misiniz? Konuşup halletmemiz gereken konular var."

 

Herkes yavaş yavaş dışarı çıktı ve bize biraz zaman tanıdılar.

 

Alazın yüzüne baktım. Gözü ben hariç her yerde dolanıyordu. Az önce derdini bana anlatmak için kendini yırtan adam şu anda beni tınlamıyordu. Elimle yüzünü bana çevirdim.

 

Şimdi gözleri gözlerime odaklanmıştı. Bana karşı şu anda boş bakıyordu. Sorunlarımızı konuşmak yerine sürekli kavga ediyorduk. Asla iletişim kurmuyorduk. Bôyle de toksik bir ilişkiye dönüyordu ve aşırı sinir bozucu bir hal alıyordu.

 

"Biz sorunlarımızı konuşarak halletmek yerine neden sürekli bir kavga halindeyiz Alaz?"

 

"Sen hemen kestirip attığın ve beni dinlemeye tenezzül bile etmediğin için olabilir mi?"

 

"Bana yaralandığını nasıl söylemezsin ya?"

 

Anlaşamama noktamız burada başlıyordu. Beni üzmemek ve korkutmamak için yaralandığını sôylemese de şimdi öğrenmem bir şeyi değiştirmemişti. Yine meraklanmıştım.

 

" Senin böyle bir tepki verebileceğini düşündüğüm için söylemedim. Anlayışla karşılamak yerine fevri bir tepki vereceksin diye. Senin iyiliğini düşündüğümden keyfi olarak haber vermemezlik yapmadım."

 

"Alaz özür dilerim. Biraz çocukluk yapmış olabilirim. Beni affedebilir misin? Eski halimize geri dönmek istiyorum. Sana tüm kuvvetimle sarılabilir miyim?"

 

" Gel, sarıl başımın belası seni. Burnumda tüttün kızım benim. Kokunu içime çekebilmek için gün saydım. Sana gelebilmek için yaralandım. Değerimi bil."

 

İşte bizim küslüğümüz bu kadar sürüyordu. Sadece tek bir anlık laf dalaşına giriyorduk ve sonrasında küslüğümüz bitiveriyordu.

 

Küslüğümüzün kısa sürmesi de az çok işime geliyordu. Alazla uzun süre küs kalabileceğimi de düşünmüyordum.

 

Kavuşmak için gün saymıştım ve sonunda bugün ulaşabilmiştim. Şu andaki tek isteğim Alazın göğsüne yatmak ve huzurlu bir uyku çekmekti. Koynunda uyumayalı uzun bir süre olmuştu.

 

"Göğsüne yatabilir miyim?"

 

Alaz sorduğum soruyla kısa bir şaşkınlığa uğradı. Göğsüne yatmak için normalde hiçbir zaman izin almadan direkt yatardım. Bu sefer izin almak için sormuştum ve hem ona hem de bana garip gelmişti.

 

Yine de araya uzun bir süre girdiği için ilk başta kendisine karşı biraz çekinmiştim. Yarasının acıyabileceğinden korkmuştum.

 

Alaz yatağa yatmıştı ve üzerine tekrar tişörtünü giymemişti. Kollarını açmıştı ve göğsüne yatmamı istiyordu. İsteğini geri çeviremezdim ve hemen kabul ettim.

 

"Göğsüme yatmaktan çekinir mi oldun? Hem de ilk sığındığın yer orasıyken?"

 

Alaza dönüp baktım. Ben bugüne kadar her zaman sığınacak liman olarak koynunu görmüştüm. Şu anda ilk defa canının yanmasından çekindiğim için kendimi geri çekmiştim.

 

"Canın yanmasın diye koynuna gelmemiştim. Ama yine de istiyorsan kollarını sımsıkı dola belime. Karnın acırsa sôyle bana."

 

"Söylerim, hadi gel artık kollarıma."

 

Yavaşça Alazın kolları arasına girdim ve canının yanıp yanmadığını anlamak için yüz ifadesine baktım. Yarası acımış olsaydı inleme sesini duyardım ama hiçbir ses çıkmıyordu.

 

Kollarının birini belime sardım. Diğerini de saçlarımı okşaması için saçlarıma koydum. Yavaş yavaş saçlarımı okşamaya başladı, mayışmıştım. Uykum gelmişti.

 

Sevdiğim kişinin koynunda uykuya dalmak bile bir başkaymış.

 

En son uyjuya dalmadan önce Alazın mırıldanmasını duymuştum.

 

" Seni kollarımda uyutmak da varmış be Nazlım. Bugünleri görebileceğimizi hiç düşünmemiştim."

 

 

Selam arkadaşlar, sizlere yeni bölümle geldim.

Artık yavaş yavaş finale doğru gitmek istiyorum.

 

Bir sonraki bölümde isteme olsun istiyorum. Sonra nişan ve düğün. Kitabın sonu kötü bitecek. Şimdiden bilginize. Ona göre okuyun derim.

 

Okuduğunuza dair yorum yapsanız çok mutlu olacağım.

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 21.09.2024 16:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...