21. Bölüm

21: "Tekrarlar"

Selene Nox
seleneisadark

Belki de Yakut’a olan aşkım, özlemim asırlar önce başlamıştı. İlk Fısıldayan’ın taç giymesiyle Kurt Klan’ının o taç giyme törenine katılması ile beraber alev dolu harelere sahip gözler o siyah gözlere çevrilmişti. O gözleri gördüğünde, Kurt Klanı Alfası’nın tek bir kişiye karşı diz çökmesi tüm Klanlarda yankılanmıştı.

Yakut Kral, Fısıldayan’ın önünde dizlerinin üzerine çökmüştü.

Yakut Kral, Fısıldayan’a mühürlenmişti.

Bu hatıranın zihnime ne zaman dolduğunu hatırlamıyorum. Belki sinsice yavaş yavaş zihnime doğru süzülmüştü. Belki de ona olan bu bağımı sorguladığım anda bana tekrardan hatırlatılan anı ile beraber bu bağı sorgulamam gerektiğini anlamamı sağlamıştı. Asırlar boyunca olan bağı sorgulamama izin verilmiyordu.

Gözlerimi araladığımda, Yakut ne olduğunu bilmiyordu. Ne gördüğümü de bilmiyordu. Ama soru sormadan, sessizce evden ayrılarak Zümrüt Sarayına doğru yola çıkmıştık. Orada ne bulacağımı bilmiyordum. Kartal Aydoğan’ın hatıraları yanımdan süzülerek geçerken, bir babanın gerçek sevgisinin kazındığı ruhumun parçalarında onu aradığım saraya ilk adımlarımı atacaktım.

“Gerçekten bir şey olmadığına emin misin?” Gonca yanımda sessizce yürürken, ona doğrı dönmeden kafamı onaylarcasına salladım. Ona güvenmemen gerektiğini sana en başında söylemiştim. Zihnimde beliren sesi duymuyormuş gibi attığım adımları hızlandırdım. “Akrep Sarayına gittiğimiz gibi bir geçitten geçemez miyiz? Böyle giderse bu yolculuk sonsuza kadar sürecek.”

“Onun için Time bizimle gelmeliydi. Ama bazıları sadece kendi adamlarımızı istediği için bizimle değil.” Safir, yan bakışları ile Yakut’a bakarken konuştu. Neden Üçlü’nün yapmasını sağlamıyorsun?

Gözlerimi Veronica’ya çevirdiğimde onun alaycı bakışları ile karşılaştım. Bu bakışları dün görmüş olsaydım, belki de gözlerimi kaçırarak bu isteğimi gerçekleştirmezdim. Ancak şuan, gözlerimi onum kızıllıklarına dikerek kaşlarımı kaldırdım. “Sanırım burada bir şeyler değişmiş.” Veronica gözlerini üzerimde gezdirerek konuştu.

“Yapacak mısın?”

“Eğer Fısıldayan bana geleceğimi sunacaksa, onun tüm isteklerini yapacağız.”

Gelecek. Bir de bu vardı değil mi?

Onu olabildiğince yanımızda tutmalıyız. Geleceğini şimdi ona bahşedemeyiz.

“Hadi.” Veronica ileriye doğru bir adım attığında, Gonca’nın yanında durdu. “Bunun için kusura bakma.” Diye mırıldanarak sivrilen tırnaklarını Gonca’nın kollarına geçirerek kan sızmasına neden oldu. “Sen..” diye haykıran Gonca’yı umursamadan, damla damla dökülen kanlar, onun elleri ile buluştuğunda iki elini de bir araya getirerek kanların avuç içlerinde toplanmasını sağladı.

“Li verta tupolaedum.” Avuç içlerindeki kanlar havada süzülerek boşluğun içinde bir döngü oluşturduğunda önümüzde kan damlalarından bir geçit oluşturdu.

“Neyse ki aramızda birileri beynini kullanabiliyor.” Derken ileriye doğru adımlarımı götürdüm. Konuşan kişi ben değildim ya da bendim bilmiyorum. Geçitten geçen ilk kişi ben olduğumda, diğerleri de arkamdan gelerek önümüzdeki manzaraya doğru baktık.

 

“Vay be..” diye mırıldanan kişi Dila’ydı. Ama gerçekten, benim için de vay be olmuştu. Önümüzde uzanan uçsuz bucaksız ormanlık alanda, yeni bir dünyanın kapısı aralanmıştı. Beyaz duvarlara sahip olan sarayın dış görüntüsünde yeşil oymalar göze çarpan ilk detaydı. “Gidebiliriz.” Dudaklarımın arasından çıkan kelimeler ile beraber kolumun geriye doğru çekilmesi beni duraksattı. Kafamı yavaşça arkaya doğru çevirirken, Yakut’un kırmızı gözleri bana doğru bakıyordu. “Siz ilerleyin yavaşça, biz geliyoruz.”

Herkes bize kaçamak bakışlar ile bakarken, Yakut Kral’ın bakışları üzerimdeydi. “Ne oldu?”

“Ne mi oldu?” Burnundan bir nefes verirken, burun kemiğini sıkarak bana doğru baktı. “Yemek yiyorduk, geçmişe gittin bir şey demedim.” Hızlı soluk alışverişleri arttı. “Uyandın, Zümrüt Krallığa gidelim kehanetler gerçekleşecek dedin bir şey demedim.” Önümde dururken avuç içlerini yüzüme doğru kaldırdı.

“Güzelim, sabahtan beri yüzüme bakmıyorsun.” Yanaklarımın üzerine koyduğu elleri ile beraber devam etti. “Her şeye dayanabilirim, seninle her savaşa katılabilirim. Ama yüzüme bakmamana, benimle konuşmamana dayanamam Lena.”

Ona gerçekleri söyle. Ona neden yüzüne bakamadığını söylesene .

“En çok istediğim şey,” diye fısıldarken boğazımda bir düğüm oluştu. “Senin benim yanımda olmandı.” Alnını alnıma doğru yasladığında, gözlerimden damlalar akmaya başladı. “Ne olacağını bilmiyorum Yakut, artık çok yoruldum. Sen yanımda ol istiyorum sadece.”

“Özür dilerim.” Sözleri acı dolu bir haykırışın bir fısıltısı gibi döküldü dudaklarından. “Bildiklerimi sana anlatamadığım, önünde alevden bir ışık yaratamadığım için özür dilerim.”

“Ama geçecek,” gözlerimi gözlerine kenetledim. “Değil mi? Hep yanımda olacaksın. Tüm bunlar bittiğinde.. hep yanımda olacaksın.”

“Ölüm bile seni benden ayıramaz Fısıldayan.” Kor alevle ısınan dudaklarını dudaklarımın üzerinde gezdirdi. “Yaşam’ın izleri ruhunda hüküm sürse bile seni bendem ayıramaz.”

Soluk alışverişlerim hızlanırken, dudakları benden birkaç milim uzaklıktaydı.

“Ne dokunaklı.” Kafamı hızla sesin geldiği yöne doğru çevirirken, Ölüm karşımızda durmuş bize doğru bakıyordu. “Açıkçası benden uzaklaştığın andan itibaren sizin bu..” diyerek yüzünü buruşturdu. "Aşk sarhoşu hallerinizi izlemek zordu.”

Alaylı ifadesi geçmişten bir anıyı hatrılarmış gibi soluklaştı. “Gerçek aşkın ne olduğunu anladığımda, diğerlerinin sevgileri sadece bir oyundan ibaretmiş gibi geliyor.”

“Aslında gerçek aşkın ne olduğunu anladığın için diğerlerini de anlaman gerekmiyor mu?”

“Bakıyorum da hala aynısın Fısıldayan. Sence, benim gerçek aşkım sizin bu topraktan bedeninizin duyduğu aşk ile aynı olabilir mi?” Gözlerimi devirerek ona doğru baktım.

“Sen neden attığımız her adımda yanımızda bitiyorsun?” Yakut sinirle soluyarak benden uzaklaştı. “Ölüm değil misin lan sen? Gidip birilerinin ruhunu falan alsana. S*ktir git yanımızdan!”

“Sana ne. Ben belki Fısıldayan’ın yanından yarılanıyorum.” Ölüm ona doğru alayla konuşurken, Yakut yanımda bir adım öne doğru attı. “Ölüm, sus.” Diyerek Yakut’un kolunu kavradım.

“Bu da havlayan köpek mi yoksa alfa mı belli değil.” Diye mırıldanırken ondan memnun değilmiş gibi Yakut’u süzdü. “Duyuyorsun değil mi? Neler diyor bak.” Diye bana bakan Yakut’a şaşkınlıkla baktım. Gerçekten.. asırlardır yani.. anlatabiliyor muyum?

“İkiniz de, susun.” Derin bir nefesi ciğerlerime doğru çektim. “Ne oldu?”

“Bir şey yok. Adımlarını nereye doğru atacağını merak ettim.” Kaşlarını kaldırarak bana doğru üstten bakışlar attı. “Adımlarımı nereye atacağıma ben karar veriririm, senin bunları düşünmene gerek yok Ölüm.”

“Adımlarını daima geriye doğru attığından, ileriyi pek göremiyoruz Fısıldayan. Ne de olsa bizi bekleyen bir yaşam var öyle değil mi?”

“Çok konuşuyorsun.” Saraya doğru adımlarımı atarken, onu arkamda bıraktım. “Gelme lan yanımıza bir daha. Ampul seni.”

Yakut’un sesi arkamdan gelirken, Ölüm’ün hayret dolu nidası dudaklarının arasından fırladı. “Sen..” görmesem de çenesini havaya doğrultmuş, o üstün tavrı gözlerimin önündeydi. “Ben karanlığın içindeki varlığım bir kere. Siyah’ım ben.” Diyerek kükredi.

“Ampul gibi parıldayan bir bedene bürünürken karanlığın neredeydi?” Yakut’un kınayan bakışları ona çevrilirken, onu kolundan tutarak yürütmeye çalıştım. “Sus nolur ya, bir de bununla uğraşmayalım. Takılır peşimize şimdi.”

“Hah!” Ölüm’ün görüntüsü önümüzde belirdiğinde adımlarımızı durdurdum. “Takılır peşimize mi?!”

Parmağını yüzüme doğru doğrulttu. “Bak ban! Ben, tüm diyarın, evrendeki bütün dünyaların Ölüm'ü..” küçümser bakışları gözüme çevrildi. “Sizin gibi bedenlerdeki peşine mi takılacak.” Burnundan bir nefes vererek geriye doğru çekildi. “Hadsizler.”

Siyah külleri geride bırakarak kaybolduğunda gözlerimi kırpıştırarak boşluğa doğru baktım. Yanımda duran Yakut boğazını temizlerken, gözlerimi kırpıştırmaya devam ettim. Umarım.. yanındaki böyle bir karakterde değildir.

Kaşlarım zihnimdeki sözlerle çatılırken, bakışlarımı yanımda duran Yakut’a çevirdim. Bana doğrulttuğu bakışları korlarla bezenmişken, yüzü mermer kadar sertti.

Sanmam.

“En azından peşimize takılmadı.”

 

 

Bölüm : 05.01.2025 20:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...