Pamir öfkeyle elini yumruk yaparken korkudan ağlayacak gibi olduğumu fark etmiştim. Kim neden beni öldürmek isteyebilirdi ki?
"Mert'in işi bu," dedi Okan. Mert balodaki adamdı. Beni bu oyunun içine düşüren adamdı. En yakın arkadaşım Deniz ile işbirliği yapıp benim kuyumu kazmışlardı. O kadar bencillerdi ki benim canımın onlar için hiç önemi yoktu. Bunların intikamını almayı deli gibi istiyordum.
"İşlerle ilgilenmekten onu çok boşlamıştım. İlgi istiyor köpeğim," dedi Pamir ve telefonunu çıkarıp bir şeyler yaptı. Hepimizin tadı kaçmıştı ama ben bu konserde dolu dolu eğlenerek dönmek istiyordum. Selin'in elini tuttum ve olduğum yerde zıplamaya başladım. "Bugün hiçbir şey eğlencemizi bozamaz."
Biz her aşk ölümü tadacak şarkısında dans ederken Okan ve Pamir bizi izliyordu. Okan bizim videomuzu çekerken gülümsedim ve öpücük gönderdim. Şarkı bittiğinde Alışırım Gözlerimi Kapamaya şarkısı çalmaya başladığında Pamir arkamdan gelip bana sarıldı. Kafamı onun göğsüne yasladığımda o da başını benim başıma yasladı. Nakarat kısmına geldiğinde kulağıma şarkıyı mırıldandı. Son bir umut verse biri ve güzel olacak bir gün her şey dese. Şaşkınlıkla dönüp ona baktım. Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Gerçi biz birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyorduk ki. Tek yaptığımız aktivite yakınlaşmaktı. İkimiz de abazaydık çünkü.
Kulağına fısıldadım. "Sesin çok güzel."
"Sen daha güzelsin," dediğinde yanağına minik bir tokat attım. "Çirkin olduğumu ima ediyordun sürekli."
"Zorundaydım. Kendi güzelliğinin farkında olan bir kadından daha tehlikeli bir şey yoktur," dediğinde güldüm. "Bence var. Dünyadaki en tehlikeli şey ağlayan bir kadın. Onu ağlatan erkeğin vay haline."
"İlk gün sen de kollarımda ağlamıştın," dediğinde acı acı tebessüm ettim. "Ama sonrasında neler yaptığımı biliyorsun. Bir sürü insanın öldürülmesine yardım ettim. Oyuna ben de katıldım. Sence de bu tehlikeli olduğumu göstermez mi?"
Bir süre sessiz kaldı. Sonrasında ise konuyu değiştirdi. "Bir oyunumuz daha var güzelim."
"Deniz ve Mert'i kendi ellerinle öldüreceksin." Ona başta şaşırsam da kafamı gülerek salladım. Hiçbir şeyi bundan daha çok istemezdim.
Konser bittiğinde hep beraber oradan ayrıldık. Pamir'in eli belimdeydi. Okan bize son gittiği konserdeki karıştığı olayı anlatıyordu ve biz de gülerek onu dinliyorduk. Dışarıdan dördümüzün de çok tatlı göründüğünü fark etmiştim. Üniversitede beraber dolaşan çiftlere çok imreniyordum ama burslu olduğum için kimse benimle konuşmuyordu. Bir tek Deniz vardı en yakın arkadaşım. O da genelde beni kuyruğu olarak görürdü. Hep kendisiyle alakalı şeyler anlatırdı. Hep onun hakkında konuşurduk ne yaşarsa o bizim gündemimiz olurdu. Beni hiç önemsediğini görememiştim. Buraya kadar her şeyi kabul edebilirdim ama benim kaçırılmamı sağlaması... Bir piyon gibi beni harcamasını asla kabul edemezdim. O yüzden onu kendi ellerimle öldürecektim. Mert'i de öyle. Mert de beni bu oyunda piyon olarak kullanmıştı. Üstüne bir de hiç haberi yokmuş gibi işbirliği teklif etmişti. Oyun üzerine oyun kurmuştu, resmen beni aptal yerine koymuştu. Benim intikamım çok ağır olacaktı.
Eve geldiğimizde havanın sıcak olduğunu fark etmiştim. "Bahçede oturup çay içelim mi?"
"Olur," dedi Pamir. Hemen ardından da devam etti. "Zaten bugün misafirlerimiz var."
"Kim?" dediğimde Selin ve Okan da merakla ona dönmüştü. "Çok yakın dostlarım, Burak ve Melis."
"Dönmüşler mi? Çok özlemiştim Burak piçini," dedi Okan gülerek. Selin de onun kadar mutlu olmuştu. "En son Başak'ın doğum gününde görmüştüm onları."
"Başak kim?" dediğimde hepsi bana döndü. Pamir gözlerini benden kaçırdı. Buna anlam verememiştim. Okan derin bir nefes aldı. "Pamir'in eski sevgilisi. Biz hep altılı gezerdik. Çok eski ve yakın bir arkadaşlığımız var."
Kalbimin kırıldığını hatta paramparça olduğunu hissettim. Aptal kafam. Niye kendi kendime gelin güvey olup hemen kendimi bu gruba ait hissetmiştim ki? Onların zaten bir grubu vardı ait olmayan tek kişi bendim. Onların umurunda bile değildim ama kendi kendime tiplere girmiştim. Öfkenin tüm vücudumu sardığını hissetmiştim.
"Ne kadar güzel," dedim gülümseyerek. Masaya oturduğumda Selin çay demlemeye gitmişti. Pamir yanıma oturup elini belime attığında hızla ayağa kalktım ve ondan sıyrıldım. "Ben Selin'e yardım edeyim."
Soğuk tavrıma ikisi de şaşkınca baksa da umursamadan Selin'in yanına gittim ve bardakları çıkardım. "Pamir ve Başak'ın neden ayrıldığını merak ediyor musun?"
"Bilmem, anlaşamamışlardır," dedim umursamazca. Selin'in yüzüne bir gölge düşmüştü. "Hayır, o ikisi birbirine çok aşıktı ama Başak kanser olunca öleceğini düşündüğü için ondan ayrılmak istedi ve gitti. Pamir'in sonradan yıkılmasındansa şimdi yıkılmasını tercih etti."
Üzüntüyle ona baktım. Severek ayrılan insanlara hep üzülüyordum. En acı ayrılık şekliydi. Seviyorsunuz, karşılıklı olarak her şey tamam ve güzel ama ortaya elinizden gelmeyen bir şey çıkıyordu ve ayrılmak zorunda kalıyordunuz. Böyle aşklar hep beni mahvediyordu. Ben dinleyince bile paramparça olurken bunu yaşamak zorunda kalanları düşünemiyordum bile. Pamir'e çok üzülmüştüm. Ama onların bensiz bir hikayesinin olması kendimi silik ve önemsiz hissettirmişti. Ama ne bekliyordum ki? Ben her zaman önemsizdim.
Çayları hazırlayıp bahçeye geçtiğimde Selin de atışmalık tabaklar hazırlamıştı. Misafirimiz geleceği için ekstra özenmişti. Masalara geçtiğimizde Okan ve Pamir'in arasında dönen koyu muhabbete dikkat kesildim. "Başak fena dövüşüyordu da biz yetişene kadar adamları pert etmişti."
Pamir Okan'a karşılık güldü. "Ben kızımı çok iyi eğittim."
Dişlerimi sıktım ama hemen ardından bıraktım. Anlamalarını istemiyordum. Selin üzgünce bana baktı. Her ne kadar gizlesem de kadın kadından anlıyordu işte. Selin söze atladı. "Neyse ya eski, eskide kaldı. Anılar her zaman ait olduğu yerde, geçmişte kalmalı."
"Yıllar geçse de unutulmayacak insanlar ve hikayeler vardır ama," dediğimde Pamir bana döndü. "Yoksa sende öyle biri var mı?"
O an Pamir'i gerçekten de dövmek istedim. Burada eski sevgilisi için neler neler söylemişti şimdi bir de benim eski sevgilim için kıskançlık mı yapıyordu? Ona "Pamir mal mısın amına koyayım?" diye bağırmamak için kendimi zor tuttum. "Benim öyle hikayelerim yok çünkü hayatım boyunca hep hayatta kalmaya çalıştım."
"Senin hiç sevgilin olmadı mı?" dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım. "Oldu ama ciddi bir ilişkim olmadı."
"Ben tam tersini beklerdim sizden. Elis'in ilişkileri hep ciddi, Pamir'in de öyle takılmalık, geçici ilişkileri olmuş gibi. Ama Elis takılmalık ilişki yaparken Pamir ciddi ilişki yaptı, hatta nişanlandı bile," dedi Okan gülerek. Hayretle ona baktım. Nişanlanmış mıydı bir de?
Pamir gökyüzüne baktı uzun uzun. Erkeklerdeki bu birini unutamayıp, yanındakiyle yaşlanır aklındakiyle ölürsün tiplerine uyuz oluyordum. Bana göre bu çok aptalcaydı. Şahsen benim unutamayacağım kimse yoktu.
Pamir'in telefonuna bildirim geldiğinde hemen kontrol etti ve bize döndü. "Geldiler."
Hepimiz kalkıp bahçe kapısına gittik. Burak ve Melis gülerek yanımıza geldiler. "Hiç mi değişmez bir insan ya?"
Melis gülerek hepsine tek tek sarıldı. Beni görünce garipsese de bana da sarıldı. "Merhaba, Melis ben."
"Elis," dedim ben de gülümseyerek. Burak da herkesle selamlaşırken Melis bize döndü. "Bakın size kimi getirdik!"
Sarışın bir kız bize doğru gelirken Pamir, Okan ve Selin şaşkınca ona baktı.
"Başak?"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.05k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |