Söylediğine karşılık güldüm. Aşık olmak mı? Tanımadığım bir insana birkaç gün içerisinde aşık olmam büyük bir aptallık olurdu. Gülerek ona doğru eğildim. "Sence ben öyle bir aptallık yapar mıyım?"
"Peki ya karşılıklı olsaydı? O zaman yapar mıydın?" dediğinde çok şaşırmıştım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bana aşık olmadığına emindim. Ya benimle kafa buluyordu ya da sarhoş olduğum için ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Yemezler canım.
"Ben hiçbir zaman böyle bir aptallık yapmam," dedim saçımı savururken. Gözlerinden bazı gölgelerin geçtiğine şahit olsam da bunu umursamadım. O da toparlandı ve suda yükselerek kendisini havuzun dışına çıkardı. Benim de çıkmam için elini uzattığında gülümseyerek elini tuttum ve ben de çıktım. Evin içerisine yürürken soğuktan tir tir titremeye başlamıştım. Ayılmaya başladığım için soğuğu da hissetmeye başlamıştım.
Odaya çıktığımızda banyoya girdim ve sıcak bir duşa attım kendimi. İlaçlı havuz suyundan arınıp bir an önce uyumak istiyordum. Şampuanla saçlarımı iyice temizledim ve duş jeliyle de vücudumu arındırdıktan sonra banyodan çıktım ve odaya geçtim. Pamir'i belinde havluyla görmeyi beklemiyordum tabi ki. Ona sorarcasına baktım. "Üst kattaki banyoda duş aldım."
"Tamam giyineceğim, çıkar mısın?" dediğimde hayal kırıklığıyla bana baktı. "Kalsaydım? Gözümü de kapatırım."
Elleriyle gözlerini kapatırken parmaklarının arasından bana baktığını fark etmiştim. Bu haline karşılık güldüm. "Çık dışarı!"
Oflayarak kıyafetlerini aldı ve odadan çıktı. Bence geceliğimi üzerime geçirdim ve saçlarımı kuruladım. Dakikalar sonra Pamir yanıma geldiğinde ben saçlarımı tarıyordum. Arkama geçip açıkta olan omzuma bir öpücük kondurdu. "Ben yatıyorum güzelim."
"Pamir," dediğimde sorarcasına bana baktı. Sertçe yutkundum. "Ben uyuyana kadar başımda bekleyebilir misin? Korkuyorum da."
Kafasını olumlu anlamda salladı ve yatağa geçti. Ben de ışığı ve kapıyı kapattım ve yanına uzandım. Kafamı onun göğsüne yasladığımda saçlarımı okşadı. Sessizce fısıldadım. "Beni şimdiye kadar öldürmeyip, bana en güzel günlerimi yaşattığın için teşekkür ederim."
Aramızda kısa bir sessizlik oldu. Sonra o da fısıldadı. "Benim için de çok güzeldi."
"Evet hiç unutmayacağım. Diyorlar ya hani 'Kuş ölür, sen uçuşu hatırla,' diye aynen öyle benim için," dediğimde derin bir iç çekti. "Evet, kuş ölür, sen uçuşu hatırla."
Derin bir nefes aldım ve fısıldadım. "Beni hala istemiyor musun?"
"Olmaz Elis. Başım ağrıyor." Söylediğine karşılık ikimiz de güldük. Aklıma gelen yaramazlıklarla yüzümde fesat bir gülümseme oluştu. Uzanıp dudaklarımı dudaklarına sürttüm ve fısıldadım. "Emin misin?"
"Hıhım." Mırıldanmasına karşılık dudaklarımı boynuna yönelttim ve birkaç öpücük kondurduğumda solukları hızlanmıştı. Devam edip elimi bedeninde dolaştırdığımda kaskatı kesildi. Elimi ondan çekip kendi kasıklarıma götürdüm ve elime gelen ıslaklıkla gülümsedim. Parmağımı dolaştırıp daha çok ıslattım ve onun boynuna sürdüğümde birden üstüme çıktı. Beklemediğim hamle karşısında donakalırken yüzüme fısıldadı. "Beni zorlama güzelim."
Korkuyla kafamı salladım. "Tamam, uyuyacağım ben."
O bir şey demeden üzerimden çekildi ve tekrardan yanıma uzandı. Tekrardan onun göğsüne sokuldum ve gözlerimi kapattım. Şu anki durumumuz mantığıma hiç yatmıyordu ama hislerim her şeyin doğru olduğunu söylüyordu. Normal şeyler yaşamamıştım haliyle de sağlıklı bir psikolojim yoktu ama kolları bana çok huzur veriyordu. Ben hiçbir erkekle bu kadar yakın olmamıştım.
"Uyudun mu?" diye fısıldadığında tepki veremeyecek kadar çok mayışmış olduğum için sessiz kaldım. Yavaşça kalkmaya çalıştı. Kolunu tuttum ve gitmesini engelledim. Zorlukla mırıldandım. "Gitme."
Tekrardan eski yerine yerleşti ve üstümüzü örtüp bana sımsıkı sarıldı. Uyumadan önce hissettiğim tek şey kalp atışlarımın hızlanması oldu.
Sabah yüzümde gezinen bir eli hissederek gözlerimi araladım. Pamir uyanmış beni izliyordu ve yüzümü okşuyordu. Ona baktığımda güldü. "Beni hiç uyutmadın."
"Neden?" dediğimde bıkkınlıkla nefes verdi. "Gece boyunca üstünü açtın. Ben örttüm, sen açtın. Bir türlü uyutmadın."
"Tamam gidiyorum, şimdi istediğin kadar uyuyabilirsin," dedim ve yataktan çıktım. O da kalktı ve peşimden geldi. "Daha uyuyamam artık."
Merdivenlerden inip mutfağa geçtiğimizde tezgah üzerinde yiyişen Selin ve Okan'ı görünce bir çığlık attım. Pamir ise gülüyordu.
"Günaydın, fark etmedik kusura bakmayın," dedi Okan geri çekilirken. Tiksinerek onlara baktım. Pamir ile ben de dışarıdan böyle gözüküyor muyduk acaba?
"Neyse yukarıda işlerimiz vardı görüşürüz," dedi Okan ve Selin'i peşinden sürüklemeye başladı. Şaşkınca o ikisini yukarıya çıkarken izlediğimde Pamir kolumdan tuttu ve beni mutfağa çekti. "Hadi bir şeyler yapalım. Onlar akşama kadar inmez."
Oflayarak buzdolabını açtım ve kahvaltılıkları çıkardım. İkimize kahvaltı tabağı hazırlarken Pamir de patates kızartmaya başlamıştı. Pamir ondan hiç beklenmeyecek şeyler yapıyordu. İlk günkü psikopat adam nereye gitmişi, çok merak ediyordum.
Kızaran patatesleri de tabaklara koyduktan sonra bahçeye çıktık. Sıcak güneşin tadını çıkarırken Pamir'e döndüm. "Ne zaman dönüyoruz?"
"Yarın döneriz. Hepinizin seveceği bir plan yaptım bugün," dediğinde sorarcasına ona baktım. "Manga konserine gidiyoruz."
Heyecanla gözlerimi büyüttüm. "Gerçekten mi?"
Kafasını salladığında gülümsedim. Hiç konsere de gitmemiştim ben. Pamir'i kıskandığımı hissetmiştim. Onun çok güzel bir hayatı vardı. Ben ise hep yalnızdım, Pamir'in sıradan bulduğu şeyler bile benim için büyüktü. O kadar çok eksikliklerle büyümüştüm ki...
Selin ve Okan da aşağıya indiklerinde onlar için ayırdığım tabakları getirdim. Okan hayvan gibi hepsini ağzına attı ve ayağa kalktı. "Nereye?"
"İşlerimiz var," dedi Pamir. Onlar giderken Selin ve ben baş başa kalmıştık. O kahvaltısını yaparken ben yukarıya çıktım. Birazcık daha uyuyabilirdim belki. Yatağa uzandığımda olanları düşündüm. Yaşadıklarım fazlasıyla hastalıklıydı. Pamir varken mantığım beni terk ediyordu. Ve hiç normal bir hayatı yoktu, ben de onun hayatının içine düşmüş, hiç yapmayacağım şeyler yapıyordum. Her zaman böyle devam etmeyecekti. Peki ben normal hayatıma döndüğümde ne yapacaktım? Bende oluşabilecek boşluktan çok korkuyordum. Sanki kendi hayatıma değil de buraya ait gibi hissediyordum.
Yatakta uzanıp düşünürken bir süre sonra uyuyakalmıştım ve Selin'in sesiyle uyanmıştım. "Elis, uyan."
Gözlerimi aralayıp ona baktığımda mahcup bir şekilde gülümsedi. "Okanlar yoldaymış da hazırlan istersen. Bizi alacaklar."
Kafamı salladım yataktan kalktım. Yüzümü yıkayıp ışıltılı bir makyaj yaptım ve bordo ruj sürdüm. Gri bir elbiseyi üzerime geçirdikten sonra yüzüme taşlar yapıştırdım ve saçlarımı düzleştirdim. Hazırdım.
Okan ve Pamir geldiğinde evden çıktık ve arabaya geçtik. Hafif uyku sersemliği vardı üzerimde. O yüzden yol boyunca sessiz kalmıştım. Üzerimde anlamlandıramadığım bir huzursuzluk vardı.
Konser alanına geldiğimizde Manga'nın en sevdiğim şarkısına yetiştiğimiz için çok mutlu olmuştum. Her aşk ölümü tadacak... Ben şarkının bu kısmını bağırarak söyleyince Pamir bana dönmüştü ve anlamsızca bakmıştı. Selinde gülerek bana eşlik ediyordu. Okan elinde biralarla yanımıza geldi. Hepimize bardakları uzatırken sıra bana gelince tereddüt etmişti. "Sana vermesek daha iyi sanki."
Gülerek bardağı almaya çalıştığımda biranın koluma dökülmesiyle bir küfür savurdum. Neyse ki yanımda ıslak mendil vardı. Çantamı çıkardım.
"Bugün işinizi hallettiniz değil mi? Yapılacak yeni bir şey var mı?" dedi Selin ciddiyetle. Okan, onun yanağından makas aldı.
"Bu saatten sonra birilerinden bir adım gelene kadar rahatız," diyen Okan'a karşılık hepimiz güldük. Islak mendil almak için çantamı açtığımda gördüğüm not ile neye uğradığımı şaşırdım. Notu okuduğumda gözlerim korkuyla açıldı. Onlara bakıp fısıldadım. "Onlardan bir adım geldi bile."
Notu onlara gösterdim. ÖLECEKSİN.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |