Gözlerimi araladığımda Pamir'i beni izlerken yakalamıştım. Gülümseyerek dudağına bir öpücük kondurdum. "Günaydın sevgilim."
"Günaydın güzelim," dedi kalın sesiyle. Gülümseyerek tekrar dudağına eğilecekken birden aklıma dün olanlar gelince panikle geri çekildim. "Selin iyi mi?"
"Merak etme düne göre daha iyi. Okan ile baş başa kalsınlar dedik. Dışarı çıktılar kafa dağıtmak için," dediğinde resmen içime bir su serpmişti. "Peki ya ceset?"
"Hallettik güzelim." Dün Pamir ve Ateş bizi odalarımıza yollayıp kendileri cesedi ortadan kaldırmışlardı. Hiçbir pürüzün kalmaması beni mutlu etmişti. "Hadi hazırlan biz de çıkalım."
"Nereye gidiyoruz?" dedim heyecanla. Pamir gülümsedi. "Bugün yeni hayatımızın ilk günü olduğu için sürpriz."
Ben duş alırken Pamir telefonla konuşmaya gitmişti ve ben banyodan çıktığımda Elif yanıma gelmişti. "Hazırlanmak için yardım istersin diye düşündüm."
"Harika olur," dedim hevesle. Benim eşyalarım evde kaldığı için kıyafet konusunda sıkıntı yaşıyordum ama daha önce de bize elbise seçen Elif'in zevkine oldukça güveniyordum. Elinde mavi bir elbiseyle yanıma geldi. Zarifliğini ve sadeliğini bozmayacak kadar az bir taş işlemesi vardı ve bebek mavisi hem saten hem de tüllü bir elbiseydi. Hayranlıkla elbiseye bakıyordum.
"Bu mavi elbise en özel parçalarımdandır," dedi Elif elini yumuşak kumaşın üzerinde gezdirirken ve konuşmasına devam etti. "Mavi, sonsuzluğu temsil eder."
Pamir'in bugün söylediği cümle zihnimde yankılandı. Bugün yeni hayatımızın ilk günü... Yeni bir hayat ve sonsuzluk... Kesinlikle bu mavi elbise, bugün için çok özeldi. Elbiseyi Elif'ten aldım. "Bu mükemmel bir seçim. O kadar anlamlı ve güzel ki, çok teşekkür edderim."
Elbiseyi yatağa koyup sıkıca Elif'e sarıldım. O da bana aynı sıcaklıkla karşılık vermişti. "Hadi giy de saç makyaja başlayalım."
Giyindikten sonra saçlarıma su dalgaları verip mavi çiçekli bir taç taktı. Çok sade ve tatlı bir taçtı. Kendimi adeta bir prenses gibi hissetmiştim. Gözlerime ince bir eyeliner çekip şeftali tonunda bir far sürdü. Daha pembe ağırlıklı bir şeftali tonu allık ile de yanaklarımı renklendirdi. Dudaklarıma da çilekli bir parlatıcı sürdüğünde adeta bir peri gibi göründüğümü fark etmiştim. Elif bana hayranlıkla bakıyordu. "Elis, o kadar güzelsin ki..."
Kapıda hissettiğimiz hareketlilikle kapıya döndüğümüzde Pamir ile göz göze geldik ve afallamış bir halde bana bakakaldı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Sahi, benden bu kadar etkilenmiş miydi? Elif hafif kıkırdadı. "Ben sizi yalnız bırakayım en iyisi."
"Çok teşekkür ederim," dediğimde bana sıcak bir gülümseme gönderip odadan çıktı. Pamir de en sonunda kendini toparlayarak yanıma geldi ve bir eline ceketini alıp diğer elini bana uzattı. "Güzelim bence birr an önce gidelim yoksa hiç iyi şeyler olmayacak."
Gülümseyerek kafamı salladım ve bana uzattığı elini tuttum. Biz otelden çıkıp arabaya doğru giderken o arrabanın kapısını açtı. Ona bir öpücük gönderip ön koltuğa geçtim. O da kapıyı kapattıktan sonra arabanın etrafında dolanıp sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Romantik bir müzik açtığında gideceğimiz yeri iyice merak etmiştim. "Nereye gideceğimizi söyle ya lütfen."
"Olmaz, sürprizi bozamam güzelim," dediğinde ofladım.
"Ya Pamir lütfen söyle, ben çok meraklanırım," dediğimde kaşlarını hayır anlamında kaldırdı. Onu o an gerçekten de dövmek istedim. O kadar çok merak ediyordum ki içimde garip bir heyecan vardı.
-
Arabayı durdurduğunda çok güzel bir manzarası olan bir tepeye geldiğimizi görmüştüm. Ama yol o kadar çok saat sürmüştü ben uyumuştum ve gün batmak üzereydi. Gülümseyerek arabadan indim ve etrafı inceledim. Manzaraya bakan bir masa hazırlamıştı Pamir. Yanan mumları da görünce birileriyle haberleştiğini anlamıştım ama etrafa baktığımda kimseyi görememiştim. İşlerini yapıp gitmişlerdi sanırsam.
Tepeden aşağıya baktığımda tüm adanın ayaklarımın altında olduğunu görmüştüm. O kadar güzel bir gün batımı vardı ki kendimi cennette gibi hissediyordum. Pamir arkamdan gelip bana sıkıca sarıldığında ellerimi onun ellerinin üzerine koydum. "Pamir çok güzel burası."
"Senin kadar değil," dediğinde gülümsedim. Güneşin kaybolmasına çok az kalmıştı. Hava kararacaktı ve o zaman buranın nasıl gözükeceğini çok merak ediyordum. Pamir bilgisayardan bir şarkı açtı. Taylor Swift - Wildest Dreams şarkısını açmıştı. Çok romantik ve soft bir şarkıydı. Hemen ardından koltuğa oturdu ve beni de yanına çekti. Kucağına oturup kafamı göğsüne yasladım. Pamir'in kollarının arasında olmak, bu manzarayı izlemek o kadar huzurluydu ki. O an hiç bozulmasın istedim. Pamir birden kulağıma eğildi.
"Elis," diye fısıldadı parmağı boynumda gezerken. "Sana çok fena aşık oldum."
Kalbim anında tüm hızıyla çarparken gözlerimi onun gözlerine diktim. Bana öyle bir bakıyordu ki bakışlarındaki aşk adeta kalbime işliyordu. Derin bir nefes aldım. "Ben de sana çok fena aşık oldum Pamir. Sırılsıklam."
Pamir dudaklarını dudaklarımla buluşturduğunda anında ona karşılık verdim. Neden bilmiyordum ama bu öpücük çok farklıydı. Normalde tutku, şehvet, sevgi, aşk dolu öpüşmelerimiz olurken bu sefer bir şey daha vardı, sonsuzluk... Sonsuzluğu onu öperken hissedebiliyordum. Nefes almak için geri çekildiğimde havanın karardığını ve yıldızların belirginleştiğini fark etmiştim. Pamir de gökyüzüne baktı ve gülümsedi. "Sen her zaman benim olacaksın güzelim. Ben de her zaman sana ait olacağım. Bu yıldızlar dünyaya inene kadar."
"Yıldızlar dünyaya inene kadar," diyerek onu tekrar ettim gülümseyerek. Tekrardan dudaklarımızı buluşturduğumuzda birkaç saniye beni öptükten sonra tekrar geri çekildi Pamir. Ona anlamazca bakarken gözüm birden elinde tuttuğu siyah kutuya takıldığında şaşkınlıkla gözlerimi irileştirdim. Pamir ise bana büyük bir aşkla bakıyordu.
"Benimle evlenir misin Elis?"
Arkadan wildest dreams şarkısı tekrar tekrar çalarken şu anki ortamın ne kadar büyülü olduğunu fark etmiştim. Pamir benim için doğru kişiydi ve evet dediğim anda, yeni hayatımızın ilk gününde kaderlerimizi birbirine bağlamış olacaktık. Gülümsedim.
"Evet."
"Seni çok seviyorum güzelim," dedi ve dudağıma küçük bir buse kondurdu. Hızlıca tek taş yüzüğü parmağıma geçirirken gülümsedim ve ona sıkıca sarıldım. Artık kaderlerimiz birbirine bağlanmıştı. Pamir yeniden dudaklarımı öperken onu sıkıca sarıp karşılık verdim.
...
+18
...
Birbirimize bakarken alnıma bir öpücük kondurdu. "Sen benimsin."
Wildest Dreams
O dedi ki haydi bu kasabadan çıkalım
Şehrin dışına sürelim,kalabalıklardan uzağa
Sanırım cennet bile şuanda bana yardım edemez
Hiçbirşey sonsuza dek sürmez
Ama bu beni yerle bir edecek
O öyle uzun boylu ve yakışıklıydı ki
Çok kötü biriydi ama gayet iyi hallediyordu
Daha başladığımız anda sonunu görebiliyordum
Benim tek bir şartım ise
Beni hatırlayacağını söyle
Güzel bir elbise ile durup günbatımını izlerken bebeğim
Kırmızı dudaklarım ve gül rengi yanaklarım ile,beni tekrardan göreceğini söyle
Sadece senin olacak olan
En çılgın düşlerde,aah ha
Dedim ki kimse bizim ne yaptığımızı bilmek zorunda değil
Elleri saçlarımda,kıyafetleri ise odamda
Ve sesi o kadar tanıdık bir ses ki,hiçbirşey sonsuza dek sürmez
Ama şimdilik daha da iyiye gidiyor
O öyle uzun boylu ve yakışıklıydı ki
Çok kötü biriydi ama gayet iyi hallediyordu
Ve son öpücüğümüzü verirken
Benim son isteğim ise
Beni hatırlayacağını söyle
Güzel bir elbise ile durup günbatımını izlerken bebeğim
Kırmızı dudaklarım ve gül rengi yanaklarım ile,beni tekrardan göreceğini söyle
Sadece öyleymiş gibi davranmış olsan bile
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |