"Bu ne demek oluyor?" dedim sert bir sesle. Kaşlarım çatık bir halde Pamir'e bakarken onun ifadesiz olması kafamda bazı soru işaretlerini oluşturmuştu. Pamir böyle bir şeyi biliyor muydu? Neden bu kadar ifadesizdi? Yoksa o da mı bu işin içindeydi? Kumral adamla göz göze geldiğimizde, birbirimize benzediğimizi fark etmiştim. Ben ikisine de ters ters bakarken o adam sertçe yutkundu. "Elis, aynı anneme benziyorsun."
"Ne saçmalıyorsun sen?" diye çıkıştığımda Pamir bana yaklaştı. "Güzelim gel oturup sakince konuşalım."
"Hayır. Burada açıklayacaksınız," dedim sertçe. Okan ve Selin'in de yanımıza geldiğini fark edememiştim. Öfkeyle elimi saçımdan geçirdim. "Açıklayın hadi!"
"Enis senin ağabeyinmiş, Elis," dedi Pamir biraz tereddütle. Enis'e ifadesizce bakmayı sürdürdüm. Ondan şimdiye kadar neden haberim olmadığını bilmiyordum. Burada olmasını ve Pamir'i tanımasını ele alırsak sanırım o da bu dünyaya girmişti. Ona döndüm. "Ne istiyorsun benden?"
"Seni görmek istedim, son kez," dediğinde kaşlarımı çattım. Neden görmek istemişti? Neden son kezdi? Sertçe konuştum. "Onca zamandan sonra neden şimdi?"
"Babamızı birkaç sene önce öldürdüler. Bunu öğrenen annem de intihar etti. Tabi sen bunu hiçbir zaman bilemeyecektin. Seni bırakıp gittiklerini sanıyordun ama onlar senin bu dünyanın bir parçası olmanı istemediler. Seni korumak için senden uzak durduk. Deniz, sana göz kulak olacaktı, söz vermişti."
"Deniz'i biz öldürdük," dedim buz gibi bir sesle. Enis birkaç saniye sessiz kaldı ve zorlukla yutkundu. "Sana da bize de ihanet ettiğinden haberim var Elis. Seni korumak istedik ama yapamadık, sen de buradasın."
"Ben olduğum yerden çok memnunum. Annem ve babam da ayrılmışlardı ve başkalarıyla evlenmişti annem neden eski eşi için intihar etsin ki?" dediğimde gülümsedi. "Bu bir yalandı. Yoksa onların peşine düşebilirdin. Ama sana sırt çevirdiklerini ve kendi ailelerine odaklandıklarını bilerek onlardan nefret ettin ve hiç peşlerine düşmedin."
"Beni korumak için bu kadar çektirdiklerine değmezdi," dedim sinirle. Sinirden her an ağlayabilirdim. Bu konu benim için çok hassastı ve şimdi birinin çıkıp senelerdir bilmediğim sırları ortaya dökmesi tüm dengemi sarsmıştı. Ona doğru tısladım. "Sen beni neden görmek istedin?"
"Çünkü ben de öleceğim Elis," dediğinde şaşırmıştım. O da hüzünlü bir şekilde gülüp konuşmasına devam etti. "Kalp hastasıyım ve son günlerimi yaşıyorum. Bir kez de olsa seni görüp özür dilemek istedim. Her şey çok farklı olabilirdi. Ama bil ki Elis seni sevmekten hiç vazgeçmedik."
"Bu nasıl sevgi anlatsana," dedim boğuk bir sesle. Canımın yandığını, kalbimin üzerine bir yükün bindiğini hissediyordum. Enis bana doğru bir adım attı. "Sevgi fedakarlık ister. Sevdiğin insandan uzak durmak onun güvenliği için yapabileceğin büyük bir fedakarlık. Seni uzak tutmak zorundaydık. Kötülükleri yaşamayı hak etmiyordun çünkü. Evet kendini değişik hissediyorsun biliyorum bizi de hiç sevmedin çünkü tanımadın. Ama gerçeği de öğrenmen gerekiyordu bir taraftan çünkü hayatın boyunca kin duymanı istemedim."
"Ben şu an düşünemiyorum galiba şu an," dediğimde Pamir elini belime koydu. "Gel otur güzelim."
O beni yönlendirirken elimle alnımı oluşturdum. Her an tansiyonum düşecekmiş ve bayılacakmış gibiydim. Bizler koltuklara geçerken Pamir beni kendisine yasladı. Acaba o, olanlar hakkında ne düşünüyordu... Sertçe yutkundum. "Babanı neden ve kim öldürdü peki?"
"Amcam dedemin mirasına çökmek için babamı öldürdü. Tabi ben de onu. Annem de babamı kaybetmeyi kaldıramadı intihar etti. Bunları en başından öngörebilmiştik. Bu pisliğin içinde hayatta kalmak çok zordur ondan seni uzakta tuttuk ve görüyorsun ki bizim ailemizden tek hayatta kalan sen olacaksın Elis." Enis'in anlattıkları benim ürpermeme neden olmuştu. Ben bu hayatın dışında kalaral kötü şeyler yaşamıştım o ise bu hayatın içinde kalarak çok kötü şeyler yaşamıştı. Eminim ki benim kadar o da bunları hak etmemişti ama en azından annemle babamı görebilmişti.
"Benim uçağım var bugün, çok kalamayacağım bu arada," dedi ve Pamir'e baktı. Pamir kafasını olumlu anlamda sallarken kaşlarımı çattım. "Ne oluyor?
"Ötenazi için," dedi gülümseyerek Enis. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken ne diyeceğimi bilemedim. O da yanıma gelip elimi tuttu. "Benim de gitme vaktim geldi artık. Biliyorum bize karşı bir şey hissetmiyorsun ama biz seni hep sevdik Elis ve korumaya çalıştık. Bizim hayatlarımızı yaşa istemedik ve görüyorum ki çok güzel ve başarılı bir genç kadın olmuşsun. Seni de görebildiğime göre artık ölsem gam yemem. Seninle gurur duyuyorum."
Ben hala donakalmış bir şekilde ona bakarken eğilip bana sarıldı. Kendime gelmeye çalıştım ve öleceğini kendime hatırlatarak bir şeyler hissetmeye çalıştım ama nafileydi. Onu tanımıyordum çünkü. Geri çekilip gülümsediğinde zorlukla yutkundum. O ise fısıldadı. "Her şey için üzgünüm."
"Ben de," diye mırıldandım istemsizce. Elini omzuma koyup sıvazladı. "Kendine çok iyi bak Elis."
O giderken güç almak istercesine Pamir'e yaslandım. Onun da çok gergin olduğunu hissedebiliyordum. Birden kulağıma fısıldadı. "Kötüsün değil mi bebeğim?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım ve ona döndüm. "Sen hayatımı değiştirdiğinde öyle şeyler öğrendim ki Pamir. Bu dünyadaki en önemli şey saf iyiliktir. Ne kadar acı çekersem çekeyim olanlara ve sonuçlara baktığımda buna değdi diyebiliyorsam hiçbir şeyin önemi yok benim için. İyilik ve pozitiflik hayatım boyunca beni ayakta tutan şeyler oldu. Ne yaşarsam yaşayayım, sonunda sana kavuştuğum için her türlü acıya değer, biliyorum."
Pamir saçlarıma bir öpücük kondurdu. Elimi de tuttu ve hafifçe bastırdı. "Benim için de öyle Elis. Bugün kendi öldürdüğüm annemi toprağa verdim ama umurumda bile olmadı. O, bana yaşattıkları... O kadar mutluyum ki Elis, bu hayat seni bana getirdi. Başka hiçbir şey umurumda değil."
"Sen de ben de çok acı çektik, çok hem de," dedim üzüntüyle. Pamir de kafasını salladı. "Belki bunlar bizim kaderlerimizi birleştiren parçalardır. Kötü ailelerden geldik ama belki de bu harika bir aile kurmamız içindir Elis."
Bir süre sessiz kaldım. Pamir ve kendimi bir aile kurmuş halde düşünmemiştim hiç. Hep beraber bir geleceğimizin olduğunu düşünmüştüm ama aile kurmak... Bizden bir parça olan çocuk hatta belki de çocuklar... Dünyalar güzeli bir kızımız ve bir oğlumuzun olması... Bunu düşününce bile kalbimin üstünde bir kıpırtı hissettim. Çok isterdim böyle bir şeyi.
Tebessüm ederek dudağına bir öpücük konduracağım sırada Okan ellerini bizim alnımıza yerleştirip kafamızı geriye doğru itti. "Rahat durun lan."
Biz ona ters ters bakarken Pamir ayağa kalktı: "Okan bir daha bize salça olursan seni öldürürüm."
"Yok, korkmadım," dedi Okan umursamazca gülerken. Pamir muzhip bir ifadeyle baktı bana. "O zaman Okan bir daha bize salça olursan seni öperim."
Selin ve ben buna gülerken Okan gözlerini büyüttü ve geriye doğru bir adım attı."İşte bundan korktum. Gidiyorum ben."
Selin onu durdurup bize döndü. "Her şey bittiğine göre artık hepimiz gidebiliriz."
"Nereye gidiyoruz?" dedim merakla. Okan göz kırptı. "Sürpriz bebeğim."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |