TUTSAK 28 KASA

Yüksek bir gürültü işittiğimde Selinler'in de helikopterinin geldiğini anlamıştım. Pamir beni kenara çektiğinde helikopter piste iniş yaparken Selin hızlıca kapıdan kendini sarkıtıp bizim indiğimiz helikoptere ateş etti. Helikopter düşmeye başladığında korkuyla Selin'e döndüm. "Neden yaptın bunu?"

"Pilot, Berkan'ın adamıydı Elis. Onların mekanına giriş yaptığımızda buranın bu kadar sessiz olması sence de garip değil miydi?" dedi Pamir. Bu, çok zekiceydi ama hiç bilmediğim için fazlasıyla şaşırmıştım. Helikopter fabrikanın bahçesine düşüp büyük bir gürültü çıkarırken Okan ve Pamir kasayı, iniş yapan helikoptere sürüklemeye başladı. Selin ise bahçedeki hurdaya dönen helikopterin etrafına toplanan adamları dikizliyordu. Hızlıca piste açılan kapının önüne geçti ve bana döndü. "Hemen helikoptere bin Elis."

Dediğini yapıp koşarak Pamirler'in yanına gittiğimde bahçede bir el ateş sesi duyduk. Pamir, kasayı helikoptere çıkarttıktan sonra beni de içeriye itti ve Okan ile beraber Selin'in yanına koştular. Kalp atışlarım çok hızlanmıştı. Çok korkuyordum. Camdan baktığımda kapıya doğru gelen adamlarla çatıştıklarını görmüştüm. Gelen adamlardan bazıları bize yardım ediyorken diğerleri Berkan'ın adamlarıydı. Onları korkuyla izlerken arkadan bir kapının daha açıldığını fark etmiştim. Biz bunu hiç konuşmamıştık ki!

İkinci girişin konusu hiç açılmamıştı. Korkuyla kapıdan çıkan adama bakarken yan koltuğumda bir silahın olduğunu fark etmiştim. Hiç düşünmeden hemen silahı alıp Pamir'den öğrendiğim kadarıyla tetiği çektim. Elimi demire sıkıştırdığımda canım çok yansa da umursamadan helikopterden indim ve Pamir'e doğru koşmaya başladım. İkinci kapıdan çıkan adam silahını Pamir'e doğrulturken gözümü bile kırpmadan ben de silahımı ona doğrultup adama ateş ettim. Silahın patlama sesinin ardından kulağımda bir çınlama oluşurken adamın yere yığıldığını görmüştüm. Selin ikinci giriş kapısına doğru yönelip oradan gelen adamlara ateş etmeye başladı.

Pamir'in endişeli bakan gözleriyle göz göze geldiğimde ne yapacağımı bilemez halde onun yanına koştum. Pamir beni arkasına saklarken kafamı onun sırtına gömdüm ve gözlerimi kapattım. Onun yanında hiçbir şeyden korkmamam gerekirdi ama ona bir şey olacak diye çok korkuyordum. "İkinci kapıyı fark edince koştum özür dilerim."

"Elis o kadar tatlısın ki şu olayı bir halledelim seni, helikopterde bağırta çağırta..." dedi Pamir. Utançla kafamı eğdim. Böyle bir tepkiyi beklemiyordum. Cevap veremeden Okan bize seslendi. "Selin'in yanına gidiyorum. Burada kalın, en kötü kaçarsınız."

Gideceği sırada kapıdan Berkan'ın çıkmasıyla duraksadı. Pamir seri bir şekilde silahını kaldırdığında Berkan ve Okan da silahlarını kaldırdılar. Berkan'ın, öleceğini bilse bile Pamir'i yine de öldürmek isteyeceğini biliyordum. Bu yüzden kendimi Pamir'e siper etmek istiyordum ama Pamir hareket etmeme bile izin vermiyordu. Berkan bir kahkaha attı. "Seni buralarda görmek ne güzel Pamir, ecel işte, çekiyor."

"Sen hangi cesaretle benim kasamı çalarsın?" diye tısladı Pamir öfkeyle. Berkan buna karrşılık pis pis sırıtmaya devam edeerken Okan'ın düşünceli halleri dikkatimi çekmişti. Selin ortalarda gözükmüyordu sanırım bu yüzden işkillenmişti. Etrafa bakındığımda gerçekten de ortalığın sessiz olduğunu görünce korkuyla göz kapaklarımı sıktım. Yalnızca Pamir'i değil, diğer dostlarımı da kaybetmeye dayanamazdım ben. Sessice Pamir'in kulağına doğru fısıldadım. "Pamir, Selin yok."

Pamir'in bedeninin gerildiğini hissetmiştim. Silahı daha sıkıca kavradı ve ona doğru bir adım atan Berkan'a karşılık o da bir adım attı. Berkan derin bir nefes aldım. "Her şeyin intikamını çok güzel aldım Pamir, itiraf et. Gerçekten de hayatını siktim ve her şeyi sana zehir ettim."

Pamir sinirden titremeye başlamıştı. Berkan'ın haklı olduğunu hepimiz biliyorduk ne yazık ki. Pamir'in hayatını mahvetmişti ve her şeyi ona zehir etmişti. Tam olarak Pamir'in hayatını elinden almıştı.

"Ben de senin hem hayatını hem de canını alacağım," dedi Pamir kararlılıkla. Berkan, Pamir'in özgüvenli hareketleri karşısında sinirlense de bunu gülümseyerek kamufle etmeye çalışıyordu. Kenardan ona baktım. Aklıma daha önceki konuşmamız gelmişti. Onun iyi birisi olması için bir konuşma yapmıştım ama beni dinlememişti. Biz göz göze gelince göz kırptı. "Demek seni de ecel çekti güzellik."

"O ayrı oynayan kaşını gözünü sikerim senin. Benim sevgilimle muhatap olamazsın," diye kükredi Pamir. Şaşkınca ona bakarken içten içe hoşuma gittiğini inkar edemezdim. Berkan ona nefretle baktı. "Biliyorsun ki Pamir'ciğim, senin sevgililerini elinden almak hiç zor değil. Başak'tan bunu öğrenmiş olman lazımdı."

"Sana ancak Başak gibileri gelir zaten," dedi Pamir. Ses tonu acır gibi çıkmıştı. Berkan öfkeyle gözlerini büyüttü. Onun bu tavırlarının sebebinin sevgisizlik olduğunu hepimiz biliyorduk ve Pamir de onu buradan vurmuştu. Boştaki elini Pamir'e doğrulttu ve işaret parmağını salladı. "Sen benim hayatımı çalmasaydın, her şey çok farklı olabilirdi."

"Hala olabilir. Vazgeç artık şu intikam oyunundan. Kendine de yazık ediyorsun Berkan," dediğimde Pamir öfkeyle bana döndü. "Elis bir daha onunla konuştuğunu duymayacağım. Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Geç arkama."

Sessizce dediğini yaptığımda Berkan'ın da sinirle titremeye başladığını görmüştüm. Sorarcasına Pamir'e baktım. "Ona ne oluyor böyle?"

"Sinir hastası oldu aptal," dediğinde ona üzüldüğümü fark etmiştim. Ama Berkan'ı bu saatten sonra düzeltmek ve kurtarmak gerçekten de imkansız görünüyordu. Berkan bize baktı. "Bugünden sonra her şey değişecek. Cesetlerinizi zevk ala ala parçalara ayıracağım ve köpeklerime yedireceğim. Bana karşı zaten kazanamazdınız."

"Seni her zaman yendim Berkan. Bugün de yeneceğim," dedi Pamir gülerek. Berkan dişlerini sıkarken gürültülü bir silah sesi duyuldu. Berkan gözleri açık bir şekilde yere yığılırken elindeki tüfeği indiren Selin gülümseyerek yanımıza geldi. "Bir dahaki sefere ıskalamayacağım demiştim."

Okan onu hızlıca kendisine çekip sıkıca sarılırken o da Okan'a karşılık verdi. "Kızım nasıl korkuttun beni."

"Berkan'ın geldiğini görünce saklanmak zorunda kaldım. Yoksa gelecektim," dediğinde ben de gülümseyerek ona sarıldım. Onun için çok korkmuştum. Benden ayrılıp Pamir ile de sarıldıklarında Selin Pamir'e çekinerek baktı. "Anneni getirdiler Pamir. Sen hazır mısın? Yüzleşebilir misin?"

Pamir kafasını onaylar anlamda salladı ve bize döndü. "Baş başa kalsak daha iyi olur o kadınla. Olanları görmenizi istemiyorum."

"Seni yalnız bırakmayız," dedi Selin. Okan da onu onaylayan mırıltılar çıkarmıştı. Pamir de biraz düşündükten sonra bizim de onunla kalmamızı kabul etti. Takım elbiseli bazı adamlar elleri bağlı haldeki Pamir'in annesini yanımıza getirdiklerinde içimde bir burukluk hissettim. Pamir'in hissettiği acıyı ben de içimde hissediyordum resmen. Ona baktığımda duygularını hiçbir şekilde dışarıya yansıtmadığını görmüştüm. Ama ben biliyordum ki içinde ne fırtınalar kopuyordu. Pamir'in annesinin gözleri, yerde yatan Berkan'ı bulunca irileşmişti. Acıyla fısıldadı. "Sen ne yaptın?"

"Kasa hangi çocuğundaysa onu mu sevesin tutuyor senin?" dedi Pamir ona iğrenerek bakarken. Annesi kafasını olumsuz anlamda salladı. "Düşündüğün gibi değil Pamir. Her zaman senin hayatını garantilemek için uğraştım ben."

"O yüzden tüm servetimi kaçırmaya çalıştın. Berkan masumdu, sadece senin sevgini istemişti. Hiç acımadan çocuğu kullandın. Bu çocuk senin yüzünden öldü. Başak'ın babasını da ayartmaya çalıştın. Başak'ı da kullandın. O ikisi de senin yüzünden öldü," dedi Pamir alaycıl bir tavırla. Annesinin yüzündeki meydan okuyan gülümseme daha da genişlemişti. "Onları sen öldürdün Pamir. Beni suçlama. Kanları, hayatının sonuna dek elinde kalacak. Asıl kullanılan sendin. Onları bile sevdim, seni hiç sevmedim. Seni daha gencecik yaşındayken katil yapan, karanlık dünyaya iten bendim unutma. O elindeki silahı var ya ilk eline tutuşturan bendim."

Pamir ona ifadesizce baktı ve sonrasında ise gülümsedi. "Kendine pay biçmeye çalışma. Hiçbir zaman güçlü olamadınız ama ben bu gücü kendim kazandım. Seni de diğerlerinin yanına göndereceğim. Kaybedenler kulübü olarak takılırsınız. Şimdi seni elime tutuşturduğun silahla mı öldürmemi istersin? Yoksa her zaman en iyi yaptığım şekilde mi?"