Gülümsedim. Biz sevgili mıydık? İçimden bir ses kafama vurmak istercesine tısladı. Aptal o kadar sevişiyorsunuz ve beraber yaşıyorsunuz. Sevgilisiniz tabi.
Pamir beni indirdi ve sandalyemi çekip oturmama yardım etti. Mutlulukla masaya bakarken çok özenilmiş olduğunu fark etmiştim. Onu gerçekten de tüm kalbimle seviyordum. Bu kadar işinin arasında bile beni düşünüyordu ve ilgileniyordu.
"Teşekkür ederim," dedim sıcak bir gülümsemeyle. O da tabağındaki yemekten bir ısırık aldı. "İşler yoğun olduğu için bu kadar oldu güzelim."
"Düşünmen yeter, gerçekten çok mutlu oldum." Yol boyunca acıktığımı fark edememiştim ve şimdi adeta masadaki yemeklere saldırmak istiyordum.
Tabaktaki yemeklerden birkaç ısırık alırken Pamir'in sesiyle ona döndüm. "Nerede yaşamak istersin?"
Sorusu karşısında şaşırmıştım. Biraz düşündüm. Bir isteğim veya beklentim yoktu. Ben sadece onunla, mutlu olmak istiyordum. "İstediğim bir yer yok. Beraber olsak yeter "
"O halde kasayı hallettikten sonra beraber gezeriz. Sen seçersin," dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım ama nedense içimde bir huzursuzluk vardı. Çatalımı tabağa bırakıp ona baktım. "Pamir biz sevgili miyiz?"
"Değil miyiz Elis?" dediğinde sertçe yutkundum. "Bana hiç sormadın."
"Yaşadıklarımız özel değil miydi? Sevgili olarak görmüyorsan neden yaşadın?"
"Sevgimi inkar etmiyorum. Sadece olaylar çok hızlı gelişti. Sevgili olduğumuz bir tarih bile yok mesela. Bana ilk defa doğum günümde beni sevdiğini söyledin ama bana hiç fikrimi sormadın," dediğimde kaşlarını çattı ve şarabından büyük bir yudum aldı. "Doğrusu Elis, beklediğim cevabı vermemenden korktum. Duygularıma karşılık alamasaydım ne halde olurdum bilmiyorum. Evet, benim gibi bir adam bile bazen korkabiliyor."
"Hızlı başlayan şeyler hızlı biter Pamir. Ben de bundan korkuyorum işte," dediğimde kaşları daha da çatıldı. "Ben öyle kolay kolay bir yola girmem, girersem de yolumdan dönmem. Senin için tüm hayatımı bırakıyorum ben, görmüyor musun kızım?"
Sinirlendiğini görmek kalbimi kırmıştı. Ben yalnızca korkuyordum işte. O neden benim duygularımı görmüyordu ki? "Özür dilerim ama sen beni anlamıyorsun. Ve ilk sevgililer günümüzü mahvetmek istemezdim."
"Bizim için her gün sevgililer günü, o önemli değil. Duygularımız daha önemli. Bana sadece güvenmeni değil aynı zamanda inanmanı istiyorum. Bu yola anca inanarak çıkabiliriz." Kafamı olumlu anlamda salladım. Kesinlikle ben de bunu istiyordum. Pamir bana doğru eğildi. "Elis, bu yolda sonuna kadar var mısın?"
"Varım," dedim net bir şekilde. Onsuz bir hayat düşünemiyordum çünkü. Bana düşündüğünden de fazla şey vermişti. Resmen hayatımı renklendirip, beni iyileştirmişti. "Ben de varım. Seni hiçbir zaman bırakmayacağım. Şimdi yemeğimizi bitirelim öyle konuşalım. Tüm gün aç kaldın."
İkimiz de yemeklerinize dönerken Pamir arkadan Fransızca bir şarkı açmıştı. Yavaş ve sakinleştiriciydi. "Fransızca şarkıları çok seviyorsun sanırım, gittiğimiz yerlerde de çalıyordu."
"Bir süre Fransa'da yaşadım. Sevdiğim sadece belli başlı şarkılar var. Genelde onları açtırıyorum," dedi ve çalan telefonuyla duraksadı. Telefonu cevapladı ve bir süre karşı tarafı dinledi. "Hemen geliyoruz Okan."
Ben ona sorarcasına bakarken üzerine bir ceket geçirdi. Ben de kalktım ve dolaptan siyah bir kaban aldım. Kabanı giymeme yardım ettikten sonra dudağıma bir öpücük kondurdu. "Güzelim, gece toplantıları bizim için rutin bir şeydir ama bunlar son meşguliyetlerim merak etme. Her şeyin bitmesine çok az kaldı."
Asansöre bindiğimizde Pamir düğmeye bastı ve muzhip bir gülümsemeyle bana baktı. "Seninle bu asansörde sevişmeden dönmeyeceğim buradan."
"Ya Pamir, utandırma," dediğimde gülümsemesi daha da genişlemişti. Asansör durduğunda elimi tuttu ve ilerlemeye başladı. Ben de onu takip ettim. Bir odaya geldiğimizde kapıya vurdu ve birkaç saniye bekleyip kapıyı açtı. Biz el ele içeriye geçerken Selin ve Okan'ın oradaki deri koltuğa oturduklarını görmüştüm. Bize gülümseyerek bakıyorlardı. Tanımadığım takım elbiseli bir sürü adam vardı. Kendimi aralarında, çok yabancı hissetmiştim. Ben kesinlikle onların dünyasına ait değildim.
"Hoş geldin Pamir," dedi beyaz saçlı bir adam gülümseyerek. Pamir de gülümseyerek adamın uzattığı elini sıktı. "Seni yeniden buralarda görmek ne güzel."
"Sayende. Siz de hoş geldiniz Elis Hanım," dedi sıcak bir gülümsemeyle. Ben de gülümseyerek karşılık verdim ona. Yerlerimizde geçerken diğer adamlar da Pamir ile tokalaşmıştı. Selin söze atladı. "Berkan'ı biliyorsunuz. Her şeyi anlattık. Artık kaybedecek bir zamanımız yok. Her saniye güçleniyor."
"Bunun nedeni de Pamir'in annesi. Pamir'i zor bir seçim bekliyor doğrusu. Onları alt etmek kolay. Hepimize karşı fazla direnemez. Ama Pamir'in annesi de olayların içinde. Bizim harekete geçmemiz, Pamir'in tek bir sözüne bakar," dedi beyaz saçlı adam. Herkesin bakışları Pamir'e dönerken, Pamir bir süre sessiz kaldı ve düşündü. Herkes merakla onun konuşmasını bekliyordu. Pamir sertçe yutkundu ve onlara döndü. "Onları bitirmek istiyorum. Kendi annemi bile öldürmeye hazırım."
Salonda adeta bir ölüm sessizliği olurken Selin ona baktı. "Anneni hala tutuyoruz. Öldürme emrini vereyim mi?"
Pamir sessiz kaldı ve kafasını olumsuz anlamda salladı. "Önce Berkan'ı halledeceğiz. Sonrasında ise annemle karşı karşıya gelmek istiyorum. Her şeyin bittiğini ve kaybettiğini görmeden ölmemeli."
"Anneni mi kaçırdınız?" dedim kendime engel olamayarak. Herkes bana dönmüştü. Pamir öfkeyle bana baktı. "Evet, aynı sana yaptıkları gibi."
Ben şaşkınlıkla sessiz kalırken Pamir adamlarla konuşmaya devam etti. Onları dinleyemiyordum. Kalbim acıyordu sadece. Çünkü Pamir'in yaşadığı durum çok zordu. Onun acısını bizzat kendim hissedip dayanamıyorken onun nasıl bu kadar güçlü kaldığını merak ediyordum. Pamir ayağa kalktı. "O halde bu işi hallediyoruz."
Herkes ayağa kalkıp Pamir ile tokalaşırken beyaz saçlı adam Selin'e döndü gülümseyerek. "Senin planına güveniyoruz Selin."
Selin de gülümseyerek yerinden kalktı. "Şimdiye kadar hangi planım sizleri hayal kırıklığına uğrattı ki?"
"Zeki kızım," diyerek onun belini kavrayıp kendisine çekti Okan. Onları izlerken yüzümde bir tebessüm oluştu. Beyaz saçlı adam da Okan'a güldü. "Sen turnayı gözünden vurdun Okan."
Onlarla vedalaşıp salondan çıktığımızda Pamir belimden tutup tekrardan asansörü çağırdı. Keyfi yerinde görünüyordu. Onun hep böyle keyifli olmasını istiyordum. Asansör geldiğinde belimi iyice kavrayıp beni içeriye itti ve sertçe duvara yasladı. "Pamir n-ne yapıyorsun?"
Elleri boğazıma giderken dudağıma bir öpücük kondurdu. "Seni deli gibi istiyorum güzelim."
Yakınlığımızla kadınlığım karıncalanırken gözlerim istemsizce kısılmıştı. Bir düğmeye bastığında asansör durdu ve asansörün ışığı da kısılıp, loş bir hal aldı.
...
+18
...
"Elis, bana öyle ilkler yaşattın ki."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |