Heyecanla aynadaki yazıya bakmaya devam ederken gözüm kendi yansımama takıldığında gözlerimin içinin güldüğünü fark etmiştim. Pamir geleceği için o kadar mutlu olmuştum ki üç ay boyunca onunla yataktan çıkmamaya yemin etmiştim. Sevdiğim adam benim için geliyordu. Beni kurtaracaktı ve artık çok mutlu olacaktık.
Hızla aynadaki yazıyı sildim. Kumral adam benimle sert konuştuğuna ve sert davrandığına göre izleniyordu ve bu yüzden aynaya not bırakmıştı. Ve benim de hiçbir şeyi belli etmemem gerekiyordu. O yüzden eskisi gibi cansız bakmaya ve bitkin görünmeye çalıştım. Umarım başarabilirdim ama her türlü emindim ki Pamir'in annesi ve Başak'tan çok daha iyi rol yapardım. Çok merak ediyordum, acaba Pamir onları fark etmiş miydi? Sanmıyordum çünkü bu kadar yakın olduğu insanların böyle şeyler yapabileceğini düşünmeyi bile kendisine yakıştırmazdı.
Banyodan çıktığımda kumral adam sertçe ellerimi bağladı ve beni eski odaya doğru çekiştirmeye başladı. Yürüdüğümüz sırada koridordaki kamerayı fark etmiştim. Haklıydım, izlendiği için böyle davranıyordu ve aynaya o notu o yazmıştı. Bu adam Pamir'in adamıydı. Pamir'in zekasına bir kez daha hayranlık duymuştum. Düşmanlarının içine kendi adamlarını sızdırması çok iyi bir hamleydi ve bu yüzden görevlerinde başarılı oluyordu.
Odaya girince adam da benim ardımdan girdi ve kapıyı kapattı. Yatağı işaret etti. "Geç otur."
Sessizce dediğini yaptığımda kapı açıldı ve Berkan odaya daldı. Pis bir sırıtmayla üzerime gelirken onu öldürmek istedim. "Elis, seni öldürmemek için kendimi zor tutuyorum biliyor musun? O kadar sıkıldım senden."
"Ben de seni görmektense ölmeyi tercih ederim. Çok yazık, kimse seni sevmiyor," dediğimde bana nefretle baktı ve seri adımlarla yanıma gelip saçlarımı kavradı. Acıyla yüzümü buruştururken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. İrileşen gözleri beni korkutuyordu. Öfkeyle kükredi. "Sizin gibi zavallıların sevgisine ihtiyacım yok!"
"Neden bu kadar kötüsün?" dedim kendime engel olamayarak. Bunu gerçekten de tüm kalbimle merak ediyordum. Bir insan bu kadar nefret doluysa bu hep sevgisiz kaldığının bir göstergesiydi ama iyi biri olmayı seçerek koşulsuz şartsız sevilmeyi, iyilikleri, güzellikleri tadabilirdi. Bunu neden yapmıyordu ki? Okan derin bir nefes aldı. "Hayatım boyunca kimse beni anlamadı Elis. Hep kendimi anlatmaya çalıştım, tek istediğim anlaşılmaktı ve desteklenmekti ama bunların kırıntısını bile göremedim ben hiç. Bunları hak etmiyor muydum? Ediyordum. Ama hiç sahip olamadım çünkü benden çaldılar!"
İçim acırken ona üzülerek baktım ve derin bir soluk aldım. "İstediğin şeylere hatta daha güzellerine hala sahip olabilirsin. Bu tamamen senin seçimin Berkan. Mutlu olmayı da seçebilirsin. İçerisine girdiğin bu oyunlar en çok sana zarar veriyor. Anlamıyor musun?"
"Davamdan geri dönemem Elis. Çok insan öldü, bunlar boşa olmamalı ama şunu bil ki bu karanlık hayatı hiçbir zaman ben istemedim, içerisine sürüklendim. Hem de Pamir yüzünden," dediğinde kalbimde bir ağırlık hissettim. Ben de bu karanlık hayatı hiç istememiştim ama Pamir yüzünden sürüklenmiştim. Berkan'ı çok iyi anlayabiliyordum ama ben kötü olmayı seçmemiştim, karanlığın içinde olsam bile. "Asla geç değil. Kendine güzel ve mutlu bir hayat kurabilirsin. İnsanları bir piyon olarak görmek yerine onları gerçekten sevmeyi deneyebilirsin. Bir aile kurabilirsin, sen sevgisiz büyüyen bir çocuk olduğun için kendi çocuklarına karşı dünyanın en iyi babası olabilirsin."
Hiçbir şey demeden hatta hiçbir tepki vermeden odadan çıktığında kumral saçlı adam beni yataktan kaldırdı ve sürüklemeye başladı. Odadan çıktığımızda koridorun ters yönüne doğru yürümeye başlamıştık. Ne yapacağımızı fazlasıyla merak ediyordum ama adamla diyalog kurmak istemiyordum. Rolümü kusursuz oynamaya çok odaklanmıştım.,
Bahçeye çıktığımızda Berkan'ın tüm adamlarının orada olduğunu görmüştüm. Telaşla bir şey için hazırlık yapıyorlardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Son konuşmam Berkan'ı etkilemiş gibiydi. İçinde bir yerlerde iyi bir tarafının olduğuna inanıyordum. Eğer onu vazgeçirebilirsem belki de artık kimsenin canı yanmazdı ve o da yaşadığı acılardan sonra artık mutlu olabilirdi. Geçmişin intikamını almaya çalışarak şimdiki zamanını da feda ediyordu. Geçmişine yazık oldu diye şu anki zamana da yazık ediyordu.
"Helikopterin gelmesine az kaldı. Her şey hazır mı?" Berkan'ın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. İçimde garip bir korku oluşmuştu. Bizi çok heyecanlı dakikaların beklediğinin farkındaydım. Önceki sefer kurtulamamıştım ve bu sefer da kurtulamazsam, hayatta kalma ihtimalimin minimuma ineceğinin farkındaydım. Yanımdaki kumral saçlı adam Berkan'a seslendi. "Hazırız ağabey."
Kendisinden onlarca yaş küçük insana ağabey demesine çok şaşırmıştım ama kesinlikle işinde çok iyiydi. Pamir profesyonel bir insanı tutmuştu resmen. Berkan beni işaret etti. "Kızı götürün."
Adam anında beni bahçenin diğer tarafına sürüklemeye başladı. Ben ise buradan hemencecik kurtulmak için içimden dualar ediyordum. Bahçenin diğer tarafında kocaman bir helikopter pisti vardı. Saniyeler geçtikçe daha çok korkuyordum. Neyse ki yanımda duran kumral saçlı adam bana güven veriyordu.
Herkes yanımızda toplanırken birden birkaç arabanın sesini işittim. Kalp atışlarım heyecanla hızlanmaya başlamıştı. Pamir'in geldiğini hissedebiliyordum. Berkan'ın kaşları çatılırken hızla adamlarına döndü. "Gidin etrafı kontrol edin."
Adamlar dediğini yapıp gidecekleri sırada bir silah sesi duyuldu. Sesin nereden geldiğini çözememişken merminin hemen yanımızdaki direğe çarptığını hepimiz görmüştük. Korkuyla yere eğilecekken kumral saçlı adam beni evin içerisine sürüklemeye başladı. Berkan belindeki silahı çıkarıp bahçe dışına ateş ederken herkes saklanacak bir yer arıyordu. Evin içerisine geçtiğimizde cama koştum ve olanları görmeye çalıştım. Ağır bir çatışma oluşmuştu ve sesler kulağımı sağır edecek kadar gürültülüydü. Berkan'ın adamlarının çoğu da Verde cansız yatıyordu. Bu sefer gerçekten de onun için yolun sonuydu.
Helikopter sesini duyduğumda kafamı yukarıya çevirdim. Berkan etrafa bakınıyordu ve bir taraftan öfkeyle bağırıyordu. "Nereye götürdünüz kızı aptallar?"
Helikopter, piste iniş yaptığında Berkan ona doğru koştu ve hemen bindi. Onun gidişini görmek yüzümde büyük bir gülümsemeyi meydana getirdi. Helikopter havalanıp giderken çok geçmeden bahçeye dışarıdan adamlar girmeye başladı. Kumral saçlı adam bana seslendi. "İyi misin?"
"Hiç bu kadar iyi olmamıştım," dedim gülümseyerek. O da bana karşılık güldü ve ilerlememi işaret etti. "Hadi gel, seni görmek isteyen birisi var."
Heyecanla yürümeye başladım. Hayatımda hiç adrenalini bu kadar hissettiğimi hatırlamıyordum. Kapıya yaklaştığım sırada içeriye girmekte olan Pamir'i görünce sevinçle ona koşmaya başladım. O da bana doğru gelirken sıkıca sarıldık birbirimize. Kulağıma fısıldadı. "Elis."
"Çok özledim seni," diye fısıldadım ben de. Sarılmak bile yetersiz kalıyordu, ona o kadar hasret kalmıştım ki. "Aklım çıkacaktı Elis, delirmek üzereydim. O orospu çocuğunu geberteceğim."
Ayrıldığımızda parmağımı dudağına götürdüm ve onu susturdum. "Şhh, onun sırası değil şimdi."
Onu hızlıca kendime çekip öpmeye başladığımda elleri sertçe belimi kavradı ve duvara itti. Sırtım sert duvarı bulurken istemsizce inledim. O ise buna karşılık bedenini sertçe bedenime bastırmıştı ve bu daha çok inlememe neden oldu. Dudakları susamış gibi hararetle hareket ederken onun bu sertliği karşısında karşılık vermekte zorlanmıştım. Birden geri çekildiğinde ikimiz de nefes nefese kalmış halde birbirimize baktık. Pamir dudaklarıma doğru fısıldadı. "Bir an önce gidelim buradan."
"Nereye?" dediğimde gözleri bedenime kaydı. "Baş başa kalabileceğimiz bir yere."
"Neden?" dedim gülerek. Onunla oynamak hoşuma gidiyordu. Elleri boğazımı kavradığında ona şaşkınlıkla baktım.
"Artık zamanı geldi, benim olacaksın. Ve Elis-" Eli boğazıma baskı yaparken gözlerimin içine sertçe baktı ve fısıldadı. "Bu gece sana hiç acımayacağım."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |