17. Bölüm

TUTSAK 15: OYUN

E
redelf

Öyle tehlikeli sularda yüzüyordum ki herkesin bir planı vardı. Haydutların savaşının arasında kalmıştım. Pamir haklıydı, bu hikayedeki tek masum bendim ama zaten hep masumlar harcanmaz mıydı? Bu yüzden vahşice tutsak edilmiştim.

Hepsinin farklı bir davası, farklı hamleleri olacaktı ve içerisine düştüğüm bu kaosta ne yapacağımı bilemiyordum. İki grubun savaşı yoktu birçok grubun savaşı vardı ve her türlü kurban edileceğimi biliyordum. Böyle olmasını istemezdim ama benim de kaderim buydu.

"Hepiniz de iğrenç insanlarsınız. Pamir'in sizden kurtulacağını biliyorum ya, gönlüm çok rahat o yüzden. Ben olsam da olmasam da hiç önemi yok Pamir mutlu olsun yeter ki," dediğimde bana tiksinerek baktılar. Pamir'in annesi yanıma gelip omzumu sıktı. "İkiniz de acı çeke çeke öleceksiniz."

"Pamir sana öyle şeyler yapacak ki," dedim gülerek. Kendilerine bu kadar güvenmeleri gülünçtü. Pamir onları, kelimenin tam anlamıyla mahvedecekti. Berkan yanıma geldi. "Pamir demişken, haydi onu biraz kışkırtalım."

Kollarımdan tutup beni çekti. Başak yanımıza bir sandalye ve ip getirdi. Beni bağlayacaklarını fark edince hemen debelenmeye çalıştım ama Berkan kollarımı daha çok sıkarak beni durdurmayı başardı. Beni sandalyeye itip oturttuğunda Başak da ipi gövdemden geçirmeye başladı. Beni sandalyeye bağladıktan sonra Berkan ayaklarımı bağlarken Başak da ellerimi sırtımda birleştirip bağladı. Kendimi ileri geri itip ipleri gevşetmeye çalıştığımda sandalyenin yana devrilmesiyle yere düştüm ve acıyla inledim. Üçü de karşıma dizilmiş, bu halimi izleyerek gülüyordu. Bedenimin öfkeyle dolup taştığını hissettim. Başak beni kaldırdıktan sonra gülerek telefonunu Berkan'a uzattı. Berkan telefonu alırken tısladı. "Eti de senin kemiği de."

Berkan karşımıza geçip bizi videoya çekmeye başladı. Başak yanıma gelip hızla yanağıma bir tokat attı. Kafam yana savrulurken dişlerimi sıktım. İfadesiz kalacaktım ve onlara istediğini vermeyecektim. Başak tekrardan bana bir tokat attığında daha sert olduğunu fark etmiştim ama yine tepki göstermedim. Saçlarımı çekiştirip çeneme bir yumruk atarken adeta kükredi. "Geberteceğim seni orospu."

Bacaklarıma ve gövdeme tekmeler savururken gülmeye başladım. Delirmiş gibiydim. Kız delicesine canımı yakıyordu ama ben kahkahalar atıyordum. Başak gülmeme daha çok sinirlenirken kafama da bir tekme geçirdi. Ben ise daha büyük kahkahalar atmaya başladım. Son olarak burnuma yumruğunu geçirince burnumda bir ıslaklık hissettim. Kanıyor olmalıydı. Berkan bana biraz daha yaklaşıp yüzümü çekmeye başladı ve telefona doğru konuştu. "Gördüğün gibi Pamir'ciğim, misafirimize çok iyi bakıyoruz."

Berkan telefonu cebine koyarken üçü de odadan çıktı ve beni bağlanmış halde yalnız bıraktılar. Bedenimdeki ağrıları umursamamaya çalıştım. Pamir beni kurtarmaya gelecekti, biliyordum. İçimde bir his vardı ve bana her şeyin düzeleceğini söylüyordu.

Gözlerimi yumup uyumaya çalıştım. Hiç ihtimal vermesem de uyurken bana bir şey yapmayacaklarını düşünüyordum bir damlacık umutla. Hoş, uyurken ölsem de acı çekmezdim. Uyuyup, rüyamda bile olsa son kez arkadaşlarımı görmek istiyordum ve Pamir'i de...

Bedenimde hissettiğim ıslaklıkla uyandığımda üçünün de karşımda dizilmiş olduğunu görmüştüm. Pamir'in annesinin elinde bir kova vardı. Gerçekten beni üstüme bir kova su dökerek mi uyandırmayı tercih etmişlerdi? Sinirle dişlerimi sıktım fakat bu çenemi o kadar çok acıtmıştı ki inlememek için kendimi zor tuttum. Berkan pis pis sırıtarak konuştu. "Günaydın uyuyan güzel, akşam oldu."

"Seni sik kırığı," diye tısladığımda güldü. Onun bu arsızlığından nefret ediyordum. Pamir umarım onu acı çektire çektire öldürürdü.

"Deme öyle üzülüyorum bak, hem ben sana yemek getirdim," dediğinde bana bir dilim ekmek ve su uzattığını gördüm. Ekmeği ağzıma uzatırken kuru ekmekten zorlukla bir ısırık aldım. Zar zor çiğnemeye çalışıp Berkan'ın yüzüne tükürdüm. Öfkeyle yüzündeki bulamaç halindeki ekmeği sildi ve elindeki suyu yüzüme fırlattı. Bardak alnımda kırılırken yayılan cam kırıklarına karşılık gözlerimi kapattım. Yüzümde hissetttiğim acıdan derimin kesilmiş olduğunu anlamıştım. Berkan cebinden telefonunu çıkardı. "Poz ver bakalım, bu halini de görsün Pamir. "

O fotoğrafımı çekerken, ona tiksinerek baktım. Suyu atmasına üzülmüştüm çünkü çok susamıştım ama kuru ekmek getirmesine sinirlenmiştim. Sanırım zayıflayıp yüzümün çökmesini istiyordu. Beni de uyutmuyordu, uykusuzluktan bitkin olacaktım gözlerim de moraracaktı. Pamir'in beni bitik görmesini istiyordu demek ki.

"Şimdi bir plan yapıp oyunu başlatmamız lazım Berkan," dedi Başak. Pamir'in annesi beni işaret etti. "Kızı arabaya götürün ve Pamir'e mesaj atın. Önce bu kızdan kurtulacağız."

Başak gövdemdeki ipleri çözdü. Berkan ise beni kucağına aldı ve odadan çıkardı. Hep birlikte arabaya geçerken Berkan beni ara koltuğa yatırdı. Başak da yanıma geçerken, Berkan sürücü koltuğuna, Pamir'in annesi ise ön koltuğa geçmişti. Arabayı sürmeye başladıklarında sessiz kalıp konuşmalarını dinledim. Bu Pamir ile bir araya gelmemiz için önemli bir şanstı ve umuyordum ki Pamir beni kurtarabilirdi. Sadece bu üç beyne karşı tekti ama Okan ile beraber harika bir olan yapıp onları alt edebilirlerdi.

"Pamir geldiğinde ben ve Başak da kurbanmışız gibi rehin tutacaksınız. Adamlar zaten yoldalar. Önce Elis'i öldüreceksin. Pamir de Başak ve beni kurtaracak. Sonrası bizde Başak ve Pamir arasında bir evlilik olacak. Tüm serveti en kısa sürede aktaracağız. Ve sonra en önemli plana geçiyoruz. Pamir ve arkadaşlarını ortadan kaldıracağız," dedi Pamir'in annesi. Ben hayretler içerisinde onları dinlerken kalbimin kırıldığını hissettim. Ama kendim için değildi, Pamir için üzülmüştüm ben. Böyle şeytan bir annesi vardı ve annesi serveti için onu öldürmek istiyordu. Nişanlısı bile onu sırtından bıçaklamıştı. Bu adam en büyük darbeleri sevdiklerinden almıştı ve nasıl bu kadar güçlü kalabiliyordu anlayamıyordum. Ona büyük bir hayranlık duymuştum. Ama bu kadar güçlü durmasına rağmen en sevdiklerinin ona olan ihanetiyle kim bilir içinde ne fırtınalar kopuyordu. Onu tüm kalbimle seviyordum ve içindeki her bir yarayı iyileştirmek istiyordum.

Araba durduğunda hepimiz arabadan indik. Yanımıza kalabalık takım elbiseli adamlar gelirken her birimizi götürmeye başladılar. Başak ve Pamir'in annesi çığlıklar atıyordu. Başak debeleniyordu. "Bırakın beni lütfen!"

"Pamir oğlum!" Pamir'in annesi de çığlıklar atarken oyunculuklarına karşılık göz devirmek istedim. Aptallar.

Bizi harabe gibi bir yere götürdüklerinde oradaki sandalyelere üçümüzü de bağladılar. Ben tepkisizce olacakları beklerken Başak ve Pamir'in annesi debeleniyordu. Başak yine iğrenç oyunculuğunu konuşturdu. "Ne olacak şimdi bize?"

"Bilmiyorum," dedi anne ağlarken. Onlara sinirle tısladım. "Aptallar."

Berkan önümüze geçerken birden sesler yankılanmaya başladı. Gürültülü adım seslerini işitmemle içimde bir kıpırtı hissettim ve heyecanla sesin geldiği yöne baktım. Pamir görüş açıma girdiğinde gülümsedim. Onun da gözleri bendeydi ve yüzünü ilk defa bu kadar sert görüyordum.

Berkan'ın adamları da Berkan'ın yanında dizilirken Pamir Berkan'ın karşısında, Okan sağında Selin ise solunda dikilmişti. Deniz ve Melis de onların yanında dikildi ve yanlarında da onların adamları vardı. Çok kalabalıktı her iki grup da ama eşitlik var gibi görünüyordu. Pamir'in annesi bağırmaya başladı. "Oğlum, kurtar bizi!"

"Bırak onları Berkan, senin derdin benimle," diye tısladı Pamir. Berkan güldü ve yanıma gelip silahını kafama doğrulttu ve tetiği çekti.

"Ama önce bir rulet oynayalım."

Bölüm : 10.01.2025 16:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...