"Pamir senin canına okuyacak," dedim ben de gülerek. Başak bana düşmanca bir bakış attı. Sonra kafasını iki yana salladı. "Artık seni kimse elimden alamayacak."
"Bu kadar çok seviyorsan onu bırakıp gitmeseydin madem ölme ihtimalin vardı, son nefesine kadar onunla kalsaydın Başak," dedim hiddetle. Yanımdaki adam kolumu sıktı ve birden üzerime doğru geldi. "Seni çok kötü yaparım minik orospu."
"Sensin lan orospu sikerim ağzını yüzünü," dediğimde ikisi de bana şaşkınca baktı. Ne? Naif bir insan olabilirdim ama her insan gibi benim de çirkef bir tarafım vardı. Herkesin sabrı, bir yere kadardır. Yanımdaki adam kolumu daha fazla sıktı. "Dua et şu an bize canlı lazımsın."
"Pamir seni şeker diye yutar," dediğimde alaycıl bir şekilde güldü. "Ben onun hayatını sikerken hiç de şeker diye yutamadı."
Başak da kıkırdadığında ona hayretle baktım ve adeta tısladım. "Sen ne biçim bir insansın? Sevdiğin adam hakkında söylenen bu şeylere nasıl gülebiliyorsun?"
Kafasını iki yana salladı. "Sevdiğim adama gülüyorum ben zaten."
Resmen ikinci bir şok gelmişti. Doğru mu anlamıştım? Sevdiği adamın yanımdaki piç olduğunu mu söylemişti o? O halde neden Pamir ve benimle uğraşıyordu ki? Beni kaçırmak yerine bırakıp yanımdakiyle istediğini yapabilirdi. Dertleri de neydi böyle?
"Pamir ve benden ne istiyorsun Başak?" Bu sefer yanımdaki adam güldü ve konuşmaya atladı. "Onu bitireceğiz."
Bu söylediğine karşılık bir kahkaha atmak istedim. Pamir çok güçlüydü ve kimse ona bir şey yapamazdı. Bunu çok iyi biliyordum.
Yanımdaki adamı alayla süzdüm. "Daha demin hayatını siktiğini söylemiştin ama."
"Evet, bu güzellik benim oldu. Hiç kanser falan olmamıştı, ben bunları Pamir'e acı çektirmek için yaptım." Nefesimin kesildiğini hissettim. Ben tam olarak nasıl bir ruh hastasının eline düşmüştüm? Bir düşman, gözünü bu kadar karartabilir miydi? Hastalıktı bu resmen. Pamir'e olan nefretinden tam bir hasta olmuştu. Ben ona öfkeyle bakarken birden araba durdu ve yanımdaki adam beni indirdi. Başak da yanımıza gelince beni bir bahçeye doğru sürüklemeye başladılar. Etrafa bakıp tabela görmeye çalıştım ama gördüğüm tek şey karanlıktı. Buradan kendi çabamla kurtulamayacağımı ve hiçbir şekilde kaçamayacağımı biliyordum. Pamir'e güvenmekten başka bir çarem yoktu. İçimde bir tarafım, Pamir'in ben cehennemin dibinde bile olsam gelip beni kurtaracağını söylüyordu.
Bir an önce gelmesi için dua etmekten başka çarem yoktu. Oysa bugün ikimiz için de ne kadar güzel olacaktı. Hayatımın en güzel doğum günü mahvolmuştu.
Bahçeden içeriye girip eve geçince adam beni bir odaya doğru sürükledi. Beni adeta odanın içerisine fırlattığında yere düşmenin verdiği acıyla inledim. Dizlerim çok acımıştı ama neyse ki kanamıyordu. Adam kapıyı üzerime kilitleyip giderken odanın içerisine bakındım. Sadece iki kişilik bir koltuk vardı. Koltuğa geçip bacaklarımı kendime doğru çektim ve kollarımla sardım. Oda çok soğuktu ve delicesine üşüyordum.
Pamir ile masadaki halimizi düşündüm. Bana bu kadar duygulu bakan adam, bende öyle hisler uyandırıyordu ki. Aşık mıydım bilmiyordum ama sevdiğimi biliyordum. Onunla sevgili olmayı çok isterdim. Hatta belki teklif etse hayatımı onunkiyle de birleştirebilirdim. Onunla evlenebilirdim resmen. Evli olsaydık harika bir çift olabilirdik. Her zaman güvenliğimi düşündü, benim için güzel şeyler yaptı, beni sevdi, hiç tatmadığım hisler yaşattı. Belki de ben bu evden canlı çıkamayacaktım ama buna üzülmüyordum. Üzüldüğüm tek şey Pamir ile yarım kalmamızdı. Ben belki de ona hiç onu sevdiğimi söylemeden, hiç sevişmeden, hiç güzel anılar paylaşmadan, hiç huzurlu olmadan ölecektim.
Kapı açıldığında dolan gözlerimi silip kapıya baktım. Beni buraya getiren adam içeriye girdi ve kapıyı kilitleyip yanıma oturdu. Sessizce onu izledim. O da konuşmuyordu. Ta ki gözleri kolyeme takılıncaya kadar...
"Pamir'i avcunun içine almışsın," dedi gülerek. Ona sert sert baktım. "Biz birbirimizi seviyoruz."
"Mahşere kalan aşkları severim," dedi pis pis sırıtarak. Bu sefer ona iğrenerek baktım. "Ama sen hiçbir zaman gerçekten bir aşk yaşayamayacaksın. Bu kadar kötü kalbin varken seni kimse sevmeyecek."
"Başak'ı onun elinden aldım. Seni de alabilirim ama seni öldürmek onun için daha acı verici olacak," dedi öfkeyle. "İstediğini almışsın işte kız artık seninle ve onu üzmüşsün neden bu sana yetmiyor?"
"Başak benim umurumda bile değil. O sadece bir piyondu. Pamir benden annemi aldı." Korkuyla ona baktım. Başak'ı kullanıyor olmasına şaşırmıştım. Ama Pamir onun annesini neden öldürebilirdi ki? Pamir bunu haksız yere yapmazdı, biliyordum. "Anneni mi öldürdü?"
"Hayır, beni öldürdü. Annem babamı onun babası yüzünden terk etti. Beni bıraktı, onlar ise mutlu mutlu yaşadılar. Babamın hayatını, benim hayatımı mahvettiler," dedi gözleri dolarken. Şaşkınlıkla bakakaldım. Ne diyebileceğimi bilmiyordum. Ben sessiz kalınca daha da sinirlendi. "Öyle bir plan yaptım ki Elis. Öyle bir intikam alacağım ki hepinizi zevk ala ala öldüreceğim."
Karşımda psikopat bir şekilde gülerken korkuyla geri çekildim. Konuşmak istiyordum ama yapamıyordum. Yaşadıkları yüzünden hasta olmuş bir psikopata ne diyebilirdim ki? Hakkından gelmek bir yana tek kelime bile edemiyordum korkumdan. Bana biraz yaklaştı. "Ve sen Elis, en yanlış adama aşık olduğun için kurban gideceksin ve bu güzelliğine çok yazık olacak."
Birden ayağa kalktı ve kolumdan tutup beni kendisine çekti. Kilitli kapıyı açıp beni başka bir odaya sürüklerken kaçmayı denedim ama tabi ki başaramadım. Beni farklı bir odaya soktuğumda karşımda Başak ve Pamir'in annesini görünce şaşkınlıkla dudaklarımı araladım. "Siz."
Bana iğrenç bir gülümsemeyle bakıyorlardı. Pamir'in annesi bana yaklaştı. "Sana bunları yaşatmak istemezdim ama seni aradan çıkartmak zorundayım. Pamir ve Başak evlenmek zorunda sen de ortadan kaldırılacaksın," dedi soğukkanlılıkla. Hayretle Başak'a döndüm. "Ama sen Pamir'i sevmiyorsun ki, bu adamı seviyorsun."
"Pamir'in tüm servetini alıp ona tekmeyi bastıktan sonra Berkan ile evleneceğiz," dediğinde kaşlarımı çattım. Berkan yani beni odaya getiren adam Başak'ın piyon olduğunu söylemişti. Onun planı Pamir'i öldürmekti, Başak'ın planı serveti alıp Berkan ile evlenmekti. Peki Pamir'in annesinin planı neydi? Berkan, Pamir'in annesine sarıldı. "Ah anneciğim aklından ne güzel planlar geçiyordur şimdim"
Anne mi? Şoklar içerisinde donakaldım. Pamir ve Berkan üvey kardeşlerdi. Pamir'in annesi Berkan'ın babasını bırakıp Pamir'in babasıyla evlenmişti. Peki neden işbirliği yapıyorlardı? Birbirlerine düşman olmaları gerekmez miydi?
"Anlamıyorum," diye fısıldadım. "Neden Pamir'e bunu yapıyorsunuz?"
"Başak Pamir'in servetini alacak. O servet ise hepimizin olacak," dedi Pamir'in annesi. Kaşlarımı çattım. "Onun serveti zaten sizin de servetiniz değil mi?"
"Hayır çünkü babamla ilişkileri olduğu için Pamir'in babası tüm mallarını başkasının üzerine yaptı ve annesi de hukuken hiçbir mala sahip olamıyor," dedi Başak. İstemsizce dudaklarımdan bir küfür savurdum. "E ananızın amı ama yani."
Saçma sapan bir olayın içerisine düşmüştüm ve bu kadın resmen şeytandı. İyi ki kaynanam olamayacak diye geçirdim içimden. Berkan'a döndüm. "Peki sen neden onlarla berabersin?"
"O da Pamir'i öldürecek. Aslan oğlum her zaman annesini sonsuz bir bağlılıkla sevmiştir," diye atladı Pamir'in annesi. O tekrardan Berkan'a sarıldığı zaman Berkan'ın nefret dolu bakışlarını görmemle sadece Pamir'i öldürmeyeceğini, annesinden de büyük bir intikam alacağını anlamıştım.
Ve bu bakışları gören tek kişi de bendim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |