15. Bölüm

TUTSAK 13: YENİDEN KAÇIRILMA

E
redelf

Söylediği cümle ile kalp atışlarımın ve soluklarımın hızlandığını hissettim. Pamir beni sevdiğini söylemişti! Buna kimse inanamazdı kesinlikle. Büyük ihtimalle bir rüyanın içindeydim ama uyanmayı hiç istemiyordum. O, benim elimi tutarken gülümseyerek fısıldadım. "Pamir."

Bir şey dememe izin vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yumuşak dudaklarını hissederken bedenimi ona yasladığım sırada Okan'ın sesini duydum. "O gece bu gece!"

Panikle geri çekilip ona döndüğümde pis pis sırıtan Özkan'a karşılık utançla kafamı eğdim. Resmen rezillik! Pamir ise sinirlenmişti. Okan'ın dalga geçmesine mi sinirlenmişti yoksa öpücüğünün yarım kalmasına mı bilemiyordum. Selin bize seslendi. "Hadi gelin pasta kesilecek!"

Onların yanına geçtik ve pastanın ilk dilimini kesiverdim. Selin, kestiğim dilimi bir tabağa koydu ve bana uzattı. Tabağı alıp masanın başındaki sandalyeye oturdum. Manzara o kadar güzeldi ki ışıkların ahengine karşı hayranlıkla bakakalmıştım. Pamir de tabağını alıp yanıma oturdu ve içeceklerimizi getirdi. Gülümseyerek ona döndüm. "Çok teşekkür ederim. Bu kutladığım ilk doğum günüm."

"Her yıl, önceki yıldan çok daha iyi kutlamalar yapacağız," dedi elimi dudaklarına götürürken. Elimi öptüğünde gözlerim Başak'a kaydı. Hiç umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Hatta diğerlerinin sohbetine gülerek katılıyordu. Ondaki bu değişimi sevmiştim çünkü yeni bir dost kazanma taraftarıydım her zaman.

Hepsi tabaklarını alıp yerlerine geçtiğinde Okan bana döndü. "Elis, Allah sana merhamet etsin çünkü Pamir etmeyecek."

Söylediği şeyi idrak ettiğim anda bir öksürük krizine girdim. Pamir sırtıma nazikçe vururken masadaki suyu bana uzatmıştı. Öksürüklerimin arasından zar zor bir yudum alıp Okan'a döndüm. "Bence Allah Pamir'e merhamet etse iyi olur çünkü ben etmeyeceğim."

Utançla kıpkırmızı olsam da bu, meydan okuyan tavrıma engel olamamıştı. Pamir bana tutkuyla bakarken Okan pis pis güldü. "Seviyorum bu kızı ya. Gerçi Selin ile takıla takıla bozuldu ama olsun, bu hali daha iyi."

Selin ona kaşlarını çatarak baktı. "Aşk olsun ben mi onu bozuyorum?"

"Hiç safa yatma güzelim, gören de hiç kızgın demirle bana vurmadın sanacak." Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Selin'den beklenmeyecek hareketlerdi. Böyle psikopat bir çift olabilir miydi? Gülerek Okan'a döndüm. "Selin'e nasıl aşık oldun?"

"Pamir ile mekandaydık. Selin de ailesiyle yaş gününü kutlamaya gelmişti ve çapraz masamızda oturuyorlardı. Kafası da aşırı güzeldi. Bakışları dikkatimi çekmişti. Tutkulu, farklı, ateşli, çekici... Bu kız bambaşka bir şey ya dedim." Selin gülerek yanağına bir öpücük kondurdu ve konuşmaya atladı. "Okan'ın beni kestiğini görmüştüm ve çok da beğenmiştim. Sonrasında tam ön masamda oturan iki sarışın kızın kalkıp onların masasına gittiğini gördüm. Anlık bir soğuma hissetmiştim aslında ama Okan onlar bir şey söylediğinde kafasını hayır anlamında salladı ve kızlar çantalarını alıp mekandan ayrıldılar. Sonra ben lavabodan çıktığımda Okan'ın beni beklediğini gördüm. Orada tanıştık ve o kızların onlara katılmak istediğini ama reddettiğini ve bakışlarımın onu delirttiğini söyledi."

Tebessüm ederek onları dinlediğimde çok tatlı olduklarını fark etmiştim. Okan, Selin'in saçlarına bir öpücük kondurdu ve anlatmaya devam etti. "Buluştuğumuzda durduk yerde bana sert mi seviyorsun soft mu dediğinde sert seviyorum dedim ve birden yüzüme okkalı bir tokat attı. O şaşkınlığı anlatamam sana hiçbir insanın cesaret edemediği şeyi Selin yaptı bana. Hayretle ona bakarken yaramaz yaramaz gülüp hoşuna gitti mi dedi bir de tabi bir şey yapmayacağımı biliyor şeytan. Ben böyle dominant olabilen sert yapabilen kızlardan nefret ederim bu arada ama Selin bambaşka bir şeydi. Hem narin çıtı pıtı hem de sert belli bir kalıpta olmaması düşürdü beni. Hatta aklıma geldiği iyi oldu bu gece de ben merhamet etmeyeceğim."

Selin ona ters ters baktı ve masadaki bıçağı eline alıp ona doğrulttu. "Beni kışkırtma Okan yoksa kötü olur. Tabi sen benim yeni oyuncak topumu görmedin. Küçük ama çok ağır metal bir top, üstünde de üçgen çelik var ve ucu sivri."

Okan gözlerini büyüterek Melis'e döndü. "Manyak karı. Melis, bu gece Burak ile aranızda yatabilir miyim?"

Gülerek onları dinlerken Pamir'in eli masanın altından bacağımı okşadı ve kulağıma fısıldadı. "Üçgen demiri duyduğum iyi oldu."

Parmakları bacağımın iç kısmına kayarken korkuyla ona döndüm. "Senin için kullanacağız onu değil mi?"

Bakışları kısıldı. "Hayır güzelim."

Parmakları oldukça tehlikeli bir bölgede hareketlenirken dudaklarımı ısırdım ve fısıldadım. "Yapma lütfen."

Parmakları daha büyük bir hızla hareketlenirken gözlerimi kapattım ve birden durdu. Ona şaşkınlıkla bakarken o ise şehvetle bakıyordu. "Beni bitiriyorsun."

İçimde, durduğu için ona karşı bir kızgınlık oluştuğunu hissettim ama sonrasında hemen utandım bundan. Kendimi abaza gibi hissediyordum. Aslında hissetmemeliydim, dışarıdan bakınca birbirinden etkilenen iki insanın bir şeyler istemesi gayet normaldi fakat ben böyle şeylerden çok uzaktım. Öpmeyi bile bilmiyordum k

"Kalkalım artık biz. Elis tekrardan doğum günün kutlu olsun," diyen Melis'in sesiyle afalladım. Onlar ayaklanırken kendimi toparlamaya çalışıp ben de ayağa kalktım ve onları takip ettim. Onlarla vedalaşırken çantamı arabada bıraktığımı hatırladım ve Pamir'e döndüm. "Arabanın anahtarını verir misin? Çantamı alacağım."

Pamir kafasını sallayıp anahtarı uzattığında merdivenlere yöneldim ve Selin'i takip ettim. Binadan çıktığımızda Melis ve Burak arabalarına giderlerken Okan, Selin ve ben kalmıştık sadece. Başak'ın gittiğini görememiştim, bir anda ortadan kaybolmuştu resmen.

"Çok keyifliydi bu akşam," dedi Selin gülümseyerek. Ben de gülümsemesine karşılık verdim ve ona sıkıca sarıldım. "Her şey için çok teşekkür ederim."

"Daha güzel kutlamalarımız da olacak. Ne de olsa artık bizdensin," dedi Okan sırıtarak. İkisini arkadaştan da öte seviyordum, kardeşim gibi olmuşlardı. Bundan sonra da beraber olacağımızı bilmek beni çok mutlu ediyordu. Selin benden ayrıldı. "Hadi biz kaçalım artık."

Onlara veda edip Pamir'in arabasına doğru yürümeye başladım ve arabanın kilidini açtım. Kapıyı da açıp içeriye doğru eğildim ve çantama uzandım. Çantamı kendime doğru çektiğim sırada ağzıma kapanan büyük bir el ile çığlık atmaya başladım. El, ağzıma o kadar çok baskı yapıyordu ki çığlığımı ben bile zor duymuştum. Debelenmeye başladığımda karnımda hissettiğim başka bir el büyük bir baskıyla beni kendisine doğru çekti. Korkudan kalp atışlarım hızlanmıştı. Tüm gücümle ondan kurtulmaya çalışıyordum ama nafileydi. Benden güçlüydü ve beni bırakmıyordu. Dolan gözlerim yüzünden görüş alanım bulanıklaşmıştı. Arkamdaki beden beni arabadan çıkarıp kendisiyle beraber sürüklerken çaresizce çırpınıyordum sadece. Gözlerim Pamir'i arıyordu ama sokakta yapayalnızdık. Ne gören vardı ne de duyan...

Bize doğru gelen bir arabayı görünce heyecanla baktım. Selinler'in veya Melisler'in dönmüş olmasını o kadar çok isterdim ki.

Ben bakmaya çalışırken adam duran arabanın kapısını açtı ve beni içeriye attı. Çığlık atmaya fırsat bulamadan kendisi de arabaya binip hemen yanıma oturdu. Kapıyı kapattığı anda şoför koltuğundaki kadın arabayı sürmeye başladı. Nefes nefese kalırken o kadının sesini duydum. "Beklediğimden de kolay oldu."

Bu ses... Başak... Gözlerimi büyüterek ona baktığımda bana göz kırpıp gülümsedi.

"Tatlım benim o kadar salaksın ki başına ne geliyorsa senin bu aptallığından geliyor."

Bölüm : 01.01.2025 21:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...