Pamir kaşlarını çatmış halde annesine bakarken Başak, onun dediklerine karşılık tebessüm etmişti. Pamir ayağa kalktı ve annesinin yanına gitti. "Barıştığımız falan yok anne. Başak sadece misafirimiz."
Söylediği bende tatmin olmuş bir gülümseme meydana getirmişti. Annesi ise şaşırmıştı. "Senin için geri döndü ama benim her şeyden haberim vardı."
"Pamir, yeniden bir arada olmamızı istemiyor," dedi Başak üzüntüyle. Annesi de üzülmüştü. Pamir'e döndü. "Neden oğlum? Başkası birisi mi var bilmediğimiz?"
Pamir ona masamızı gösterdi. "Geç otur, ben de sizi tanıştırayım."
Annesi masaya geldiğinde hepimiz ayağa kalktık. Diğerlerine bakıp gülümsedi. "Yavrularım nasıl da zayıflamışsınız."
Pamir beni gösterdi. "Tanıştırayım anne. Elis, benim sevgilim."
Öyle mi dercesine ona baktım. Şey benim pek haberim yoktu da bundan. Gülümseyerek elimi uzattım. "Merhaba, çok memnun oldum."
Bana bakıp içten bir şekilde gülümsedi ve benimle tokalaşmadan kendisine çekip sıkıca sarıldı. Onun bu sıcakkanlı tavrına karşılık gülümsedim ve ben de ona sarıldım. Ayrıldığımızda elini omzuma koydu ve yanına oturttu. "Seni üzecek bir şey yaptı mı Pamir? Ben buradayken anlat da çekeyim kulaklarını."
Güldüm. "Hayır, biz çok iyiyiz ve çok mutluyuz," dediğimde Başak gözlerini devirdi. Bu durumdan hoşnutsuz olduğumu belirtmek için Pamir'e baktım. Kafasını salladı. Bakışlarımızla anlaşmamız çok hoşuma gitmişti. Selin ayağa kalktı. "Hadi Elisa biz artık hazırlanalım."
Ona soru soran bakışlar atarken bir şey demeden ayağa kalktım ve onu takip ettim. "Ne oldu Selin?"
"Akşam planımız var, hazırlan hadi," dediğinde anlamazca baktım. "Hadi Elis."
Kafamı sallayıp bir duş aldım ve çıkınca da kıyafetlerime göz attım. Şarap rengi mini bir elbiseyi üzerime geçirdim. Maşayla saçlarıma kalın bukleler yaptıktan sonra gözlerimi öne çıkartan dumanlı bir göz makyajı yaptım ve bordo bir ruj sürdüm. Dışarıya çıkmanın en güzel kısmı kesinlikle hazırlandığımız bölümdü. Her kız için dışarıya hazırlanmak bir terapiydi.
Aşağıya indiğimde herkesin hazırlanmış olduğunu görmüştüm. Pamir beni uzun uzun süzmüştü. Yanına gidince elini belime koydu ve kulağıma fısıldadı. "Çok güzel olmuşsun."
"Teşekkür ederim," diye fısıldadım ben de yanağına öpücük kondurup. O da muzip bir ifadeyle sırıttıktan sonra diğerlerine döndü. "Gidelim artık."
Hep beraber çıktığımızda, Pamir'in annesinin olmadığını fark etmiştim. "Annen nerede?"
"İşleri var. Katılamayacak bize," dedi Pamir. Kafamı salladım. Hep beraber evden çıktığımızda her zamankinden farklı olarak arabalara birlikte binmek yerine çiftler halinde binmiştik. Bunu garipseyerek Pamir'e döndüm. "Neden bu kadar çok araba var ve ayrı gidiyoruz?"
Pamir sert bakışlarını bana çevirdi. "Öyle gerekiyor Elis."
Bir şey demeden onun arabayı çalıştırıp sürmeye başlamasını izledim. Bana bir plandan da bahsetmemişlerdi üstelik ve bizi neyin beklediğini bilmediğim için fazlasıyla korkuyordum. Pamir'in arabayı oldukça yavaş sürmesi dikkatimi çekmişti. Diğerleri hızlı bir şekilde giderek bizi geride bırakmışlardı. Ona döndüm. "İyi misin Pamir?"
Kafasını olumlu anlamda salladı ve şarkı açtı. Infinity şarkısını çok severdim. Tam sevgiliyle olan fotoğrafa eklenip paylaşılacak bir şarkıydı. Özellikle de sen benim cennetimsin, dediği yer çok hoşuma gidiyordu. Henüz kimseyi bu şarkıyla paylaşmak nasip olmamıştı. Hatta ilk defa bir erkekle dinliyordum bu şarkıyı. Pamir... Yaşadıklarımız ne kadar da garipti öyle. Kısacık sürede aramızda garip bir bağ oluşmuştu. Acaba o da bunun farkında mıydı? Bilmiyordum.
Gideceğimiz yere vardığımızda, arabayı diğerlerinin arabalarının yanına park etti. İnip binaya doğru yürümeye başladık. Çok sessiz ve karanlık bir yerdi çünkü tepeye gelmiştik ama şehrin ayaklarımızın altında olması çok güzeldi. Pamir bana elini uzattığında tebessüm ederek elini tuttum. İçeriye geçerken camdaki yansımamızı görmüştüm. Garip bir şekilde çok tatlı görünüyorduk. Sanki sevgili gibi...
Merdivenlerden önce ben çıkmaya başlamıştım. O ise hemen arkamdan geliyordu. Karanlıktan korksam da onun yanımda olduğunu hissettiğim için hiç korkmuyordum. Pamir tüm koruyuculuğunu bana hissettirmişti her zaman ve onun yanında olmak bende güven uyandırıyordu.
Son basamağı da çıktığımda birden ışıklar açıldı ve korkuyla geriye doğru bir adım attım. Sırtım Pamir'in sert gövdesine çarparken kalın kollarıyla beni yakalayıp saçıma bir öpücük kondurdu. Ben ise şaşkınlıkla karşımıza dizilmiş olan Selinler'e bakıyordum. Pamir kulağıma fısıldadı. "İyi ki doğdun güzelim."
Ona dönüp sevinçle sarıldım. Bugünün sekiz aralık olduğunu unuttuğuma inanamıyordum. Selin elinde pastayla bana doğru geldi. "Dilek tut, mumlar eriyecek."
Pastaya doğru eğildim ve gözlerimi kapattım. Artık hep çok mutlu olmayı diliyorum. Mumlara üflediğimde herkes beni alkışlamıştı. Buna Başak da dahildi ve bana gülümseyerek bakıyordu. Hepsine tek tek sarılırken Başak'a sıra geldiğinde bana sımsıkı sarılmıştı. Ona minnetle baktım. Bana düşman olmayan, en mutlu günümde iyi niyetiyle yanımda olan bu kadına kesinlikle hayranlık ve saygı duymuştum. Selin yanıma gelip elindeki pakedi bana uzattı. Hayatımda hiç hediye almadığım için bu bana çok garip gelmişti. Pakedi açtığımda içinde gördüğüm pembe çiçekli elbiseyle gülümsedim. Kızın zevki kesinlikle çok iyiydi. Teşekkür ederek ona sarıldım. Okan içerisinde ajanda, kalem, kupa, mum, parfüm ve tütsü olan bir kutu uzatmıştı. Bu hediyeyi de Selim'in aldığına o kadar emindim ki. Gülümseyerek ona da sarıldım. Melis güzel kutulu bir parfüm uzatırken Burak da aldığı çantayı uzatmıştı. Kendimi ilk defa bu kadar özel ve değerli hissetmiştim. Başak bile hediye almıştı. Yılbaşına özel çıkan bir makyaj setiydi.
Tekrardan hepsine sarılırken Pamir yanıma geldi ve kadife bir kutuyu bana uzattı. Açtığımda gördüğüm takı setiyle dudağımı ısırdım. Tam benim zevkime göreydi ve takmak için sabırsızlanıyordum. Ne sevdiğimi nasıl böyle çabucak çözebilirdi ki? Gülerek ona sarıldım ve kulağına fısıldadım. "Çok güzeller, tesekkür ederim."
"Dön de takayım güzelim," dediğinde kafamı sallayarak arkama döndüm ve saçlarımı sağ omzumda topladım. Pamir kolyeyi boynuma takarken parmağının boynumu okşamasıyla içimin adeta titrediğini hissettim. Karnımda kelebekler uçuşuyor gibiydi ve kendimi ona yaslamamak için zor tutuyordum. Bir dokunuşuyla bile beni deli ediyordu bu adam.
Kolyeyi taktıktan sonra boynuma bir öpücük kondurduğunda alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Gözlerim istemsizce kısılmıştı. Pamir kulağıma eğildi. "Bu gece hazır olmanı istiyorum."
Söylediği edepsiz cümleyle ben kaskatı kesilirken Pamir beni kendisine çevirdi ve arzuyla baktı. "Sen de istemiyor musun?"
Derin bir nefes alıp zar zor konuşabildim. "Başım ağrıyor Pamir."
Gülerek bana yaklaştı. Gözlerimiz birbirine kenetlenirken yüz ifadesi ciddileşti ve sertleşti. "Bu gece daha fazla yerin ağrıyacak hatta yarın yataktan çıkamayacaksın."
"Pamir," diye fısıldadım utançla ve şehvetle. İstiyordum ama hiç denemediğim için fazlasıyla korkuyordum. Pamir alnıma bir öpücük kondurdu. "İstemezsen sorun değil, sadece ben bugünü özellikle bekledim Elis."
Ona anlamazca baktım. "Neden?"
"Çünkü ikimiz için de özel olmasını istedim," dediğinde şaşırmıştım. Pamir bunu sıradan gören birisine benziyordu. Özel bir anlam yüklemesi bende, ondaki bazı şeyleri sorgulamama neden olmuştu. "Ama senin için sıradan bir şey bu, sen özel bulamazsın ki."
"Bu gece ikimiz için de bir ilk olacak
Elis, çünkü," duraksadığında ona sorarcasına baktım. "Çünkü ne?"
"Seni seviyorum."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.05k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |