Gözlerimi kapattım ve Deniz ile Mert'in cesetlerini görmemeye çalıştım. Gözlerimden yaşlar akarken Pamir beni sakinleştirmeye çalıştırıyordu. Daha çok ağladım. "Ben böyle şeyler yapamam Pamir, kaldıramıyorum bunları artık."
"Benimle gel güzelim," dedi ve elini belime atıp beni yönlendirdi. Onu takip ederken bir taraftan da gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum. Boş bir odaya geçince kapıyı kapattı ve ellerini yanaklarıma koydu. "Kaldırabilirsin sanmıştım."
"Ben sizin gibi değilim. Hatta kumarhanede yardım ettiğim için bile pişmanım şu anda. O insanlar gözümün önünde ölmediği için pek umursamamıştım ama şimdi ben ne yapmışım diyorum. Onların ölümünde de benim parmağım var. Deniz ve Mert'in ölümünde de öyle." Pamir şefkatle bana baktı. Nedense acı çekiyor gibiydi. "Bizim doğamızda ölmemek için öldürürsün Elis."
"Ben yapamam. Her ne kadar beni ölüme terk etmiş olsalar da ben zarar veremem," dedim acıyla. Belki aptallıktı bilmiyordum ama ben karşımdaki insanlar gibi cani olamazdım. Ama olmuştum. Kumarhanedekiler benim yüzümden ölmüştü. Pamir'e engel olabilirdim belki de. İnsan öldürmek bu kadar kolay olmamalıydı ama Pamir haklıydı, bu hayattaki insanların doğası buydu. O insanlar şimdiye kadar kaç masum kişiyi öldürmüşlerdi kim bilir. Benim korktuğum ise Pamir'in hiç masum birisini öldürüp öldürmediğiydi. Bu sorunun cevabını öğrenmekten kesinlikle fazlasıyla korkuyordum. Pamir derin bir nefes aldı. "Elis eğer gerçekten böyle kirli şeylerden uzak kalmak istiyorsan seni güvenli ve kalabileceğin bir yere bırakabilirim. Kendine temiz ve yeni bir hayat kurarsın, sana yardım da ederim, merak etme."
Kuşkuyla ona baktım. Beni bırakmayı hiç düşünmeyen bir insan neden bir anda beni bırakmaya karar vermişti ki? "Beni bırakmayı düşünmende Başak'ın gelmesinin bir etkisi var mı Pamir?"
Şaşkınlıkla bana baktı. "Başak ile nasıl bir alakası olabilir? Ben seni düşünüyorum burada."
"Önceden hiç bırakmayı düşünmedin beni," dediğimde saçımı okşadı. "Hala bırakmak istemiyorum ama istemediğin bir hayatı yaşatamam sana."
"Ben bilmiyorum Pamir, gerçekten bilmiyorum," dedim kafasını salladı. "Sana düşünmen için zaman vereceğim. Selin ile tatil yapın biraz. Sakin kafayla düşünürsün."
Morali bozulmuş gibiydi. Kafamı sallayıp sessiz kalmayı tercih ettim. Kalmak da istiyordum gitmek de. Çok eğleniyorduk her şey çok renkliydi ama onlar katildi. Tozpembe anlara kapılmamalı ve mantıklı davranmalıydım. Pamir, aramızdaki sessizliği bozdu. "Kararını verdiğinde bir anlaşma yapacağız."
Diğerlerinin yanına döndüğümüzde Okan ve Burak ortalığı temizliyorlardı. Kızlar ise aşağıya inmişti. Tabi Selin hariç. Pamir, Selin'e döndü. "Biraz beraber vakit geçirin ve Elis''e göz kulak ol, olur mu? Biraz dinlenmeye ihtiyacı var."
Selin kafasını sallarken Pamir arabanın anahtarını Selin'e verdi. Araba geçtik ve Selin sürmeye başladı. "İyi misin Elis?"
"Ben kötü şeyler yapmak istemiyorum Selin," dediğimde kafasını salladı. "Kolay bir hayat değil farkındayım ama seni bir kız kardeş gibi benimsemiştim. Gidersen çok üzülürüm."
Ona dönüp tebessüm ettim. Beni koşulsuz şarttsız seven tek arkadaşımdı Selin. Onu kaybetmeyi de hiç istemiyordum ama böyle güzel ve tatlı bir kızın katil olacağını kimse tahmin edemezdi. Ondan ve ona benzemekten korkuyordum çünkü beraber kaldığımız süre boyunca yeterince ona benzemiştim. Kendimden de bu yüzden fazlasıyla korkuyordum.
Deniz kenarında güzel bir kafeye geldiğimizden arabadan indik ve kafeye geçtik. Deniz havasını gülümseyerek içime çektim. Çok güzel bir yerdi. Gelen garsona kokteyl sipariş ettikten sonra Selin bana döndü. "Pamir'e karşı bir şey hissediyor musun?"
"Bilmiyorum,"dedim anında. Hiç düşünmeme bile gerek yoktu. Yakışıklı buluyordum, onunla uyumayı hatta onu öpmeyi seviyordum ama sevgi hissettiğim konusunda emin değildim. Sevgiden çok alışkanlık gibiydi. Ondan ayrı bir gün geçirmem belki gerçek hislerimi anlamamı sağlardı. Selin elimi tuttu. "Beraberken aranızda öyle bir çekim var ki dışarıdan görebiliyoruz."
"Sevişince geçecek bir çekim o. Sadece arzu var aramızda sevgi böyle bir şey değil ki. Daha onun yaşını, nereli olduğunu, sevdiği rengi bile bilmiyorum. Nişanlandığından bile sayenizden haberim oldu. Geçici bir heves de olabilir yaşadığımız," dedim. Kendimi bu kadar mantıklı görmek beni şaşırtıyordu. İşte Pamir'den uzaktayken böyle ve sağlıklı oluyordum ben. Selin üzülerek bana baktı. "Peki gidersen aklın kalmayacak mı?"
"Kalacak. Tek sıkıntı onu yeterince tanımamam. Tanısam her şeyden emin olurdum. Katil o, belki masum birisini de öldürmüştür," dediğimde Selin gözlerini büyüterek bana baktı. "Hayır Pamir ve Okan masum hiç kimsenin kılına dokunmadı. Aksine onlar, bu karanlık dünyada adaleti sağlamaya çalışıyorlar. Deniz ve Mert'in masum olduğunu mu sanıyorsun? Senin gibi kaç tane iyi insanı öldürdüler. Ne ailelerin canını yaktılar, ne hayatlar bitirdiler. Onları öldürmeseydik, bu daha fazla olacaktı."
Bunu duymak içimi rahatlatmıştı. Kötülüğü engellemek için öldürmek neden bana iyi bir şeymiş geliyordu? Kokteylimden bir yudum aldım. Pamir iyi birisiydi, beni de öldürememişti. Ondan ayrıyken kendimi eksik hissediyordum, o varken de hayat dolu oluyordum. Bu üçlü arkadaş grubu benim ailem gibi olmuştu. Mutluluğu, bu dörtlünün içindeyken tatmıştım. Bu insanların benden hiçbir çıkarı yoktu ve ona rağmen bana karşı çok iyilerdi. Böyle dostluğu nerede bulabilirdim ki? Kısa sürede çabucak alışmıştım üstelik. Çünkü çok uyumluyduk ve hemen uyuşmuştuk. Selin'e döndüm. "Selin, ben kalmak istiyorum ama böyle olayların içerisinde olmak istemiyorum. Yani benim yüzümden kimse ölmemeli."
"Kararına çok sevindim. Olayların dışında kalma konusunu da Pamir ile konuşursunuz. Çok mutlu oldum ya kız kardeşim gibisin sen benim." Gülerek birbirimize sarıldık ve oradan ayrıldık. Arabaya binip yola koyulduğumuzda hareketli şarkılar açıp gelişimize kıyasla daha mutlu şekilde dönüyorduk. Pamir'in kararımı öğrenince nasıl bir tepki vereceğini çok merak ediyordum. Mutlu olacakmış gibi hissediyordum. Acaba o, bana karşı ne hissediyordu?
Eve gelip içeriye girdiğimizde Pamir ve Okan'ı bahçede otururlarken görmüştük. Gülüşerek yanlarına gittik. "Ne var ne yok çocuklar?"
"Çok özledim seni," dedi Okan, Selin'in dudağına bir öpücük kondururken. Yüzümü buruşturarak Pamir'in yanına oturdum ve gülerek ona döndüm. "Bana da öpücük yok mu?"
Şaşırarak bana baktığında daha çok güldüm ve onu kendime çekerek öpmeye başladım. Elini belime koyup beni kendisine çekecekken geriye attım kendimi. Ona böyle şerefsizlik yapmayı seviyordum. Vur kaç yapmam onu deli ediyordu, biliyordum.
"Bir karar verdin mi?" dediğinde gülerek kafamı salladım. "Evet, sizinle kalıyorum."
Yüzünde bir gülümseme oluştuğunda ilk defa bu kadar sıcak güldüğünü görmüştüm. Böyle daha da yakışıklı oluyordu. Beni kendisine çekti ve sımsıkı sarıldı, ardından kulağıma fısıldadı. "Teşekkür ederim."
Evin kapısı açıldığında kafamı oraya çevirdim. Diğerleri yanımıza geliyorlardı. Pamir ile sarıldığımız için Başak, öldürücü bakışlar atmayı ihmal etmemişti tabi. Ona üzülüyordum ve gözünün önünde Pamir ile bu kadar samimi olmak istemiyordum, bir kadın için çok onur kırıcı bir şeydi çünkü ama Pamir onu geri istemiyordu. Bir kadın da istenmediği yerden gidecek kadar onurlu ve gururlu olmalıydı bence. Ağzıyla kuş tutsa istemeyen bir insanı tekrar elde edemezdi çünkü.
Melis bize döndü. "Tüm sorunlar çözülmüş, gördüğüm kadarıyla."
Gülerek kafamı salladım ve Pamir'in omzuna yasladım başımı. O da saçımı öpmüştü. Melis de gülümsedi. "Çok sevindim iyi olmanıza."
Birden dış kapı çalınca sorarcasına birbirimize baktık. Hiçkimse bir misafir beklemiyordu çünkü. Başak kapıyı açmaya gidince korkuyla arkasından bakakaldım. Endişelenmiştim. Kısa süre sonra yanında sarışın orta yaşlı bir kadınla dönünce Pamir yerinden doğruldu. "Anne?"
"Canım, Başak''la barışmanıza çok sevindim."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
50.04k Okunma |
1.69k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |