9. Bölüm

7. BÖLÜM ŞİZOFREN PART 1

E
redelf

“Sen kimsin bana bağırıyorsun lan lavuk!” Cengiz öfkeyle adamın üzerine yürürken hızla engel olmaya çalıştık. Ama ikisi de çok sinirliydi ve engel olamıyorduk. Adam, bizden sıyrılarak Cengiz’in yakasını tuttu. “Gebertirim seni, piç.”

Tüm gücümle onları ayırmaya çalışıyordum ama hiçbir şey yapamıyordum. İnsanlar camlara çıkmış bize bakıyorlardı. Çaresiz kalmıştım.

Birden arkamda hissettiğim hareketlilikle şaşkınca bakakaldım. Birkaç polis etrafımıza doluşmuştu. Yandaki karakoldan, sesleri duyup gelmiş olmalılardı. Onlar müdahale ederken, yumruğunu kaldıran Cengiz’in bileğini tuttuğumda, aynı hamleyi yapmak isteyen bir el benim elimi tutmuştu. Gözlerimi elin sahibine çevirdiğimde karanlık bakan mavi bir çift gözle, göz göze gelmiştim. Savaş... Şaşkınca ona bakarken o bana yaklaştı. “Güneş, hemen geri çekil.”

Kafamı onaylar anlamda salladım ve dediğini yapıp geri çekildim. Cansu sakin görünüyordu ama ne kadar korktuğunu tahmin edebiliyordum. Polisler onları ayırdığında, adam Cansu’ya döndü. “Def olup gideceksin evden.”

Cansu ifadesizdi ama içinde yaşadıklarını tahmin edebiliyordum. O an ona sımsıkı sarılmak istedim. Polisler Cengiz’i bırakıp diğer adamla konuşurken kenarda toplandık.

“Niye kavga ediyorsun Cengiz? Evimden oldum şimdi ne yapacağım ben?” diyen Cansu’ya karşılık Cengiz, onun omzunu sıvazladı ve o adama da sesini duyurmak için bağırarak konuştu. “Sana kalacak yer de bulurum masrafını da karşılarım hiç önemli değil.”

Cengiz’in konuşması içime bir nebze de olsa su serpmişti. Çünkü genç bir kadının sokağa atılması söz konusuydu. Ben evime alsam, ev çok küçük olduğu için Binnaz kabul etmezdi ve ben de sesimi çıkaramazdım.

“Siz gidin, ben de ev sahibimle bir konuşayım,” diyen Cansu’ya karşılık kafamı salladım. Cengiz de bize döndü. “Kızlar siz geçin arabaya. Kumru, sen Cansu’da kalamayacağına göre bizde kalıyorsun. Annem ve kardeşim ilgilenir seninle. Güneş seni de eve bırakıyoruz.”

“Gerek yok evim şu ilerideki sokakta zaten,” dediğimde kafasını onaylar anlamda salladı. Onlarla vedalaşıp arabaya geçmelerini ve gitmelerini izledim. Şikayetçi olmadıkları için polisler, bir işlem yapmamıştı. Cansu’ya döndüm.

“Canını sıkma hem bak Cengiz yardım edeceğini söyledi. Mutlaka bir çözüm buluruz,” dediğimde kafasını salladı. “Ben bir yukarıda ev sahibimle konuşayım. Görüşürüz.”

 

Onunla vedalaşıp eve yürümeye başladığımda Savaş’ın bana seslenmesiyle adımlarımı durdurdum. “Güneş!”

Yavaşça ona döndüm. Birkaç adımla aramızdaki mesafeyi minimuma indirdi. “Ne oldu?”

“Kamera kayıtlarını inceledik, her dakikayı takip ettik ama kapınıza dayanan kimse olmamış. Telefon kayıtlarını inceledik, tehdit de eden yok şantaj yapan da.” İçimde yoğun bir öfke hissettim. Çaresiz kalan, ağlayan bir kadın ondan yardım istemişti ama o hiçbir şey yok, diyerek olayı kapatmaya çalışıyordu. Öfkeyle tısladım.

 

“Söylesene Savaş, kimleri koruyorsun da olayın üstünü örtmeye çalışıyorsun?”

“Ne korumasından bahsediyorsun?” Histerik bir kahkaha attım. “Kadın ağlıyor, panik atak geçiriyor, senden yardım istiyor sen ise olayı kapatmaya çalışıyorsun. Belli ki birilerini koruyorsun.”

“Güneş, kanıtlarsam ne yapacaksın?” Sessizce ona baktım. Kendinden çok emindi. Birçok ihtimal kafamdan geçti. “Savaş biliyor musun?”

“Neyi?” Diye fısıldadı. Gözlerimi kıstım. “Bu olayla çok ilgilisin. Bence senin bir parmağın var.”

Kahkaha attı. Yapmacık bir kahkaha değildi, çünkü gülerken kendinden geçmişti. Kahkahalarının arasından konuştu. “Ee sonra?”

“Belki de sen yaptın,” dedim büyük bir kararlılıkla. Bu sefer alaycıl bir şekilde güldü. “Güneş bu zekanı özel hayatın için de kullan.”

Bir an duraksadı. “Ya da kullanma. Saçmalıyorsun.”

“Ben niye hala seni dinliyorsam,” diye tıslayıp tam yürüyeceğim sırada beni durdurdu. “Neden böyle bir şey yapayım peki?”

“Bilmiyorum,” diye mırıldandım. Ciddiyetle gözlerimin içine baktı. “Binnaz’ın bana ulaştığı andan beridir bu olayla ilgileniyorum Güneş. Burada böyle şeylerin olmasına, hiçbir kadının korkarak yaşamasına izin vermem. Onları bulmaya çalıştım gelsinler aynısını bize yapsınlar diye, tekrar tekrar kayıtları izledim, dinledim. Ama hiç hareketlilik yok. Kadın kafasında kurmuş.”

Binnaz kafasında kurabilir miydi bunları? İlaçlar kullanıyordu ama gayet normal bir insan gibi yaşıyordu. Bazen ise manyaklaşıyordu. Bir an sosyal medya hesabında, sürekli alkol masaları paylaştığını hatırladım. Belki de uyuşturucu kullanmıştı. Halüsinasyon görmüştü çünkü evde hiç de normal değildi.

“Uyuşturucu almış olabilir. Evde bazen manyaklaşıyor,” dediğimde Savaş kaşlarını çattı. “Siz nasıl ev arkadaşı oldunuz?”

“Annemin arkadaşı tanıyor onu ve kefil oldu. Çok iyi bir insan, kalabilirsin dedi,” dedim. Savaş bir süre sessiz kaldı. “Dediğin gibiyse burada uyuşturucu olaylarının dönmesine de izin veremem. Öğrenciler ve çalışanlar yaşıyor burada. Ben Binnaz’ı takibe alacağım. Senden sadece dikkatli olmanı istiyorum.”

“Teşekkürler,” diye fısıldadım. Bir şey demeden yürümeye başladığında kafama takılan şeyi sordum. “Neden Kale’de sürekli bana bakıyordun?”

Bana dönmeden yürümeye devam ederek sorumu cevapladı. “Hap almış gibi dans ediyordun.”

Şaşkınlıkla dudaklarımı araladım ve arkasından bakakaldım. O ise biraz ötesindeki motorun yanına gitti ve siyah kaskını kafasına geçirdi. Bindiği motorun sahildeki motor olduğunu görünce kaşlarımı çattım ve öfkeli, hızlı adımlarla evime doğru yürümeye başladım.

Arkamdan son sürat bana doğru gelmesiyle korkuyla kenara çekildim. Ama vizörü açık olduğu için attığı kahkahayı duymuştum. O, gözden kaybolunca, sinirle yürümeye devam ettim. Türkler neden tanıdığının üzerine araç sürme şakasına bayılıyordu?

İşin kötü tarafı ben bu konuşmaları R’ye nasıl anlatacaktım? Yine sinirlenecekti. Oflayarak siteden içeriye girdim ve eve çıktım.

Aklım Cansu’da kalmıştı. Hemen ona yazdım. İyi misin?

Anında cevap vermişti. Ev sahibimi ikna edemedim. Çok sinirli. Cengiz’e yazdım, sokakta kaldım diye o da param yok diyor.

Öfkeyle derin bir nefes aldım. Cengiz dalga mı geçiyordu? O, orada bağırmadı mı kalacak yer ben ayarlarım diye?

Hemen yazdı. İşin şovundaydı arkadaş işte.

Cansu’yu aradım. Sinirden yazamıyordum. Açtığı anda konuştum. “Ne olacak şimdi?”

“Benim aklımda şöyle bir fikir var Güneş. Sen Binnaz’ın yanında epey sıkıntılısın. Benim ev sahibim de parayı seven bir adam. Biz, beraber kalsak, kira katlanacağı için kabul etme ihtimali var.” Bu çok güzel bir plandı. Binnaz’dan kurtulabilirdim. Cansu da sokakta kalmazdı. Beraber ders çalışır okula da beraber gidebilirdik.

“Harika düşünmüşsün. Evinden olmazsın, ben manyak ev arkadaşımdan kurtulurum. Hem birimiz uyanamazsak diğeri kaldırır,” dediğimde kıkırdadı. “O halde yarın sabah benden haber bekle. Ev sahibimle konuşayım. Sonra taşınırsın. Binnaz’ı ne yapacaksın?”

“O işe gider gitmez toparlanmaya başlayacağım. O gelmeden evden gitmiş olursam harika olur çünkü vereceği tepkiyi kestiremiyorum,” dedim. Gerçekten de beni korkutuyordu. Cansu ile vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra annemi aradım ve olanları anlattım.

Benim için çok endişelense de sınıf arkadaşımın yanına taşınma fikrim onun da kafasına yatmıştı. “Yarın mutlaka telefonun açık olsun, sakın merakta bırakma beni Güneş.”

Ona söz verip vedalaştıktan sonra telefonu kapattım. O sırada R’den gelen mesajı fark etmiştim.

Bebeğim sen beni arama, ben müsait olunca arayacağım.

Saçma gelse de çok üzerinde durmadım. Muhtemelen işleri vardır.

Bilgisayarımı açınca blog sayfamı silmem gerektiğini hatırlamıştım. Sayfayı çok seviyordum, silmek istemiyordum ama sevdiğim adam için buna değerdi.

Derin bir nefes alıp paylaştığım her şeyi bilgisayarıma kopyaladım. Kopyalama işi bitince de zor da olsa hesabı sildim.

Bu sayfada epey emek ve yaşanmışlık vardı. Sonuçta benim dünyamı anlatıyordu. Ama olsun, her zaman güzel bir anı olarak saklayacaktım.

Blog sayfamı dergi olarak çıkarmayı hayal ederdim hep. Şimdi ise hayalime veda etmek zorundaydım.

Belki başka dergilerde yazarlık yapar veya bir kitap yazardım, kim bilir?

Makyajımı çıkarıp giyindim ve kendimi yatağıma attım. Binnaz gelmeden rahat rahat uyumak istiyordum.

Bölüm : 10.01.2025 19:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...