41. Bölüm

40. Bölüm

🦋🦋
portakal_4448

 

 

 

 

 

 

 

FİNAL

5 YIL SONRA

LARA'NIN ANLATIMIYLA

Zaman ne kadar hızlı geçiyordu. Daha değerini anlayamadan ömür bitiyordu. Bir kaçırılmayla başlayan hikayem bitmişti. Yunus ile başladık Pusat ile devam ettik ve Tolga'da son bulduk. Tabi Pusat ile Yunusla hiçbir şey yaşamamıştım. Pusatla yakın arkadaştık. Yunusla da liseden sonra hiç konuşmadım. Ama Tolga... Küçükken Tolga abi, Tolga abi diyerek peşinde dolanırdım. Tabi küçüğüm bilmiyorum duygularımı. 17 yaşımdaydım duygularımı kabullendiğim zaman. Şimdi ise 25. İşte dediğim gibi zaman ne kadar hızlı geçmişti. Ama iyi ki duygularımı kabullenmiştim. Kabullenmeseydim şimdi Tolga ile evli olamazdım. Evliliğimizin daha 6. ayındaydık. O kadarda aceleci davranmamıştık. Ama Erva... Benim canım arkadaşım tam bir evlenme meraklısı çıkmıştı. Mert ile beraber üniversite bitince hemen evlenmişlerdi. Birde onun üzerine bir oğulları olmuştu. Şu an 2 yaşındaydı. Eniştem oğlunun ismini Buğra koymak istemişti. Erva'da karşı çıkmamıştı. Canım yeğenim çok tatlıydı. Tabii bana yenge demek yerine teyze dedirtmeye çalışıyor Erva. Ama çocuk anne ve babadan başka çok bir şey diyemiyordu. Zaten gayet normaldi çünkü daha 2 yaşında. Abim ise değişmişti. Aslında bu değişme değil de bir kabullenmeydi. Çünkü hala her abide olduğu gibi kıskanıyordu beni ama abartılacak derecede değildi. Mafyatik abi Tolga kızdırmak için böyle sesleniyordu abime. Ama araları düzelmişti sonunda. Ben ise hemşire olmuştum. doktorluk bana göre değildi ama hemşirelik bir ihtimal yapabilirim dedim. 2 yıldır bu işle uğraşıyordum ve ben gayet mutluydum. Tolgacık ise inşaat mühendisi olmuştu. Çok işi olmuyordu ama çalıştığı firmadan düzenli maaş geliyordu. Yine bir cumartesi sabah nöbetten çıkıp evime dönmüştüm. Gözlerim kapanmak üzereydi. Çok az uyuyup geri kalkmam gerekiyordu çünkü bugün arkadaşlarımız geliyordu. Eve gelince kendimi direkt yatağa attım. Yatağa uzandığımda Tolga'da elini belime doladı ve beni kendine çekti. Öyle uykuya daldım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

********

Uyandığımda elimi komidinin üzerindeki telefonuma attım. Açma tuşuna bastığımda saatin 18.00 olduğunu gördüm. Saate baktıktan sonra bir hızla yataktan kalktım. Koşarak mutfağa gittim. Mutfağa gittiğimde masanın kulmuş olduğunu gördüm ve üstünde yemeklerde vardı. Mutfaktan çıktım ve salona geçtim. Evimiz 2+1 di. Yaşadığımız mahallenin hemen üst sokağına taşınmıştık. Yani anlayacağınız pek uzağa gitmemiştik. Bir tane boş odamız vardı. Onu da misafir odası yapmıştık şimdilik. Salona girdiğimde Tolga'nın koltukta oturmuş telefonla ilgilendiğini gördüm. Sanki geldiğimi hissetmiş gibi başını kaldırıp bana baktı.

"Günaydın aşkım. Gerçi akşam oldu ama yine de sana günaydın." Ona gülümseyip yanına oturdum. Başımın üstüne minik bir öpücük kondurdu. "Keşke biraz daha uyusaydın. Misafirlerimiz gelince seni kaldırırdım ben. Hem sanki yabancılar."

"Olsun Tolga. Yine sevmiyorum böyle yapmayı. Sen mi yaptın yemekleri?" diye sordum.

"Yok Alkan yaptı. Bize gönderdi." Yani o yapmıştı. Benimki de soru ya.

"Tamam anladım. Sen yapmışsın. Teşekkür ederim." Yüzüme teessüf ederim der gibi bakıyordu.

"Aaa karıcım evliyiz biz. Böyle bir şey için teşekkür etmene gerek yok."

"Peki. O zaman ben ortalığı toplamaya gidiyorum" Aslında toplanacak pek bir şey yoktu. Mutfaktan süpürgeye aldıktan sonra evi süpürmeye başladım. Süpürmeyi bitirince süpürgeyi tekrardan mutfağa koydum ve odaya geçtim. Gardırobu açtım ve siyah bir elbise aldım askıdan. Üzerime elbiseyi giydim. Elbise ayak bileklerimin biraz üstünde bitiyordu. Çok rahat salaş bir elbiseydi. Saçlarımı da topuz yaptım ve odadan çıktım. Tam mutfağa gidecektim ki kapının çalmasıyla yönümü kapıya çevirdim. Kapıyı açtığımda gelenlerin Emir ve Beril olduğunu gördüm. "Hoş geldiniz." İkisi de hoş bulduk diyerek salona geçti. Emir ile Beril bize nazaran evlenmek için daha çok küçük olduklarını düşünüyorlardı. O yüzden sözlü olarak devam ediyorlardı. Onlar geldikten sonra abim ile Pusat gelmişti. Pusat ve abim sap kalan ikili olarak takılıyorlardı. Abimden umudu kesmiştim. Ama Pusat'tan çok az da olsa umudum vardı. En son ise Ervalar gelmişti. Çünkü Buğra öğle uykusunu bira abartarak daha yeni kalkmıştı. Pek kıymetli eniştem eve girdiği gibi 'Oooo baldız yeğenin seni özlemiş.' diyerek Buğra'yı kucağıma tutuşturmuştu. Buğra ise beni görünce minik kollarını boynuma dolamıştı. Çok tatlıydı ya bu çocuk. Yiyesim geliyordu. Ben her onu öptüğümde hoşuna gidiyordu gülmeye başlıyordu. Herkes geldiğine göre bende Buğra ile beraber salona geçtim. Diğerlerini umursamadan Buğra ile oynamaya başladım.

"Gerçekten oğlumuzu direkt teyzesinin eline mi tutuşturdun Mert" diyen Erva'nın sesini duydum. Bakışlarımı onlara çevirdim.

"İleride çocuğu olsun mu olmasın mı diye düşünsün diye verdim eline. Ama gördüğüm üzere oğlum teyzesinin yanında daha mutlu. Benim yanımda bu kadar gülmüyor." diye sitem etmeye başladın mert. Gülerek olaya dahil oldum.

"Belki onla oynamıyorsundur enişte olamaz mı? Tabii beni daha çok seviyor olma ihtimalide var." diyerek konuştum. Herkes gülmeye başladı. "Pist turunç kafa birazda sen oynamak ister misin?" diye sordum Emir'e.

"Yok almayayım papatyam. Ben sözlümle gayet mutluyum." Hemen Beril'in elini. Omuz silkip tekrardan Buğra'ya döndüm. Biraz sonra Tolga içeriye girdi.

"Yemekler hazır isterseniz mutfağa geçebiliriz." dedi Tolga.

"Yemekleri sen mi hazırladın lan?" diye sordu abim Tolga'ya.

"Evet Alkan bir sıkıntı mı var?" Tolga'nın yüzünde bıkkın bir ifade vardı. Haklıydı aslında. Benimle sevgili olmadan önce zaten abimle uğraşıyordu. Benimle sevgili olunca daha bir arttı bu durum. E haliylede adam artık bıkmıştır yani.

"Zehirlenme ihtimalim??" diye sorarak Tolga'ya sataşmaya devam etti abim.

"Diğerlerine değil ama sana özellikle fare zehri koydum Alkan." dedi Tolga. Abim ise Tolga'nın bu sözleriyle gülmeye başladı. Herkes mutfağa geçerken Erva benim yanıma geldi.

"Sizi ayırmak istemem ama oğlumu alabilir miyim?" dedi. Gülmeye başladım ve Buğra'ya sahiplenircesine sarıldım.

"Neden istiyorsun oğlunu?" Erva bana ihanete uğramış gibi bakıyordu.

"Yemek yedireceğim." Başımı onaylarcasına salladım ve Buğra'yı, Erva'ya uzattım. Buğra başını annesinin omzuna koymuş, mayışmış bir halde bana bakıyordu. Bizde en sonunda mutfağa geçtik. Herkes masada oturmuş bizi bekliyorlardı. Ben abimle Tolga'nın ortasına oturdum. Erva ise Mert'in yanına oturmuştu. Bizim gelişimizle yemeğe başladık. Abim yemeğin tadına baktıktan sonra hemen Tolga'ya döndü.

"Bu ne lan!" Tolga abimin sözlerine kaşlarını çattı.

"Ne olmuş oğlum!" Abim gülmeye başladı.

"Fare zehri ile mi bu kadar güzelleşti bu yemek?" Tolga anlamayarak abime baktı.

"Korktum lan bir an. Evet fare zehri güzelleştirdi. Bir iki tanede kurbağa bacağı ufaladım sana yemeğin aroması bir başka oldu. Gönül rahatlığıyla yiyebilirsin yani." Abim gülmeye başladı ve tekrardan yemeğine döndü. Tolga kulağıma yaklaştı. "Yavrum alınma ama senin abin biraz arsız olabilir mi? Tersliyorum daha çok gülüyor." Bu sefer bende gülmeye başladım.

"Bence biraz arsız biraz psikopat." Tolga'da gülmeye başladı. Bol gülmeyle güzel bir akşam yemeği geçirdik. Kızlarla beraber mutfağı topladıktan sonra bizde içeriye geçtik. Salona adımımızı attığımız anda gördüğümüz manzara ile gülmeye başladık. Pusat ile Emir Buğra'yı tutmaya çalışıyorlardı. Buğra ise ikisine de şaşkın şaşkın bakıyordu. Mert, abim ve Tolga ise gülmekten yüzleri kıpkırmızı olmuştu. Erva daha fazla dayanamadı ve aralarına girdi.

"Verin bakalım oğlumu. Kevgire döndü iyicene elden ele dolaştı." Buğra'yı kucağına aldı ve koltuğa oturdu.

"Uzun bir süre evlenmeyeceğim." dedi Emir. Ama Beril kaşlarını çatarak baktı Emir'e.

"Öyle mi aşkım." Emir geleni anlamış olacak ki hemen Beril'e döndü.

"Yok hayatımın anlamı. Kendimi çocuk konusunda geliştirmeden evlenmeyeceğim diyecektim." Beril ona kınayan bakışlar attıktan sonra Emir'in yanına oturdu. Bende Tolga'nın yanına oturdum.

"Su perisi ne oldu sana bir durgun gibisin bugün." diye sordu Pusat.

"Duygulandım yaa. Ardından tam 8 yıl geçti. Hikayenizi başlangıcından yani. 4 kişiydik ilk başta. Sonra Pusat geldi. Emir geri döndü. Beril'e aşık oldu. Biraz çöpçatanlık yaptım. Sonra Mert ile Erva nişanlandı. Aramıza bir kişi daha katıldı. 4 kişiden 8 kişiye yükseldik. 8 yılda 8 kişi olduk. Bir aile olduk. Bazen tatsız olaylar yaşadık. Ama bakın sonumda yine hep beraberiz. Hep böyle kalalım olur mu?"

"Kalalım be papatyam." dedi Emir büyük bir coşkuyla.

"Kalalım arkadaşım. Aranıza sonradan katıldım ama ben sizden razıyım." dedi Beril.

"Kalalım bakalım ne kadar böyle kalabileceğiz." dedi abim.

"Kalalım baldızım. Sen istersinde ben kalmam mı?" dedi Mert.

"Benim canıma minnet zaten kalmak su perisi biliyorsun ki." diyerek bana göz kırptı Pusat.

"25 yıl seninle beraber kalmışım geriye kalan yıllarda da kalırım." dedi Erva.

"Ben senin her zaman yanında kalırım." dedi Tolga. Benim hikayem bu kadardı işte. 4 kişilik bir aileydik ilk başta. Sonra 5 olduk. Sonra 6. Sonra 7 ve en sonda 8 kişi olduk. Kocaman bir aile olduk. Bazen kavga ettik. Bazen kıskançlık krizlerine girdik. Ama yine de en sonunda beraber oturup güldük eğlendik. Bir kaçırılmayla başlayan hikayem 8 yıl sonra sevdiklerimin yanında son buldu.

~SON~

 

 

 

 

Bölüm : 14.09.2025 18:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...