RAHATLIK
Abimle o evden çıktıktan sonra beni Pusat ile beraber eve göndermişti. Ona niye kendisinin de gelmediğini sorduğumda. "Ben o şerefsiz sevgilini ve canın arkadaşın ile beraber geleceğim." demişti. Ben Pusat ile eve gittikten iki saat sonra abimlerde gelmişti. Şimdi ise herkes benim odamda toplanmış sessizce oturuyorlardı. Annem ve babama hiçbir şey söylememiştik. Çünkü anneme söylersek abim güzel bir anne terliği yiyecekti. Canım her ne kadar en güzellerinden anne terliği yemesini istese de beni kurtardığı için bir şey demeyecektim.
"Eeee haydi evlere dağılın artık." ellerini alkışlayarak hepsini odadan kovmaya başladı abim. Ama hiç kimsenin umurunda değildi.
"Yani şimdi güzeller güzeli sevgilim kaçırıldığı için şimdi o travma olacağı için, benim onun yanında kalmam lazım." sırıtarak yatağıma oturdu Tolga.
"S**t** git lan evimden. Travma falan olacaksa da ben yanındayım onun. Sana ne oluyor?" abim yine sinirli konuşuyordu. Tolga yatağımdan kalktı. Abimin yanına gitti ve sakince konuşmaya başladı.
"Alkancığım bir günlüğüne kardeşleri değiştirmeye ne dersin?" çok ciddi bir şekilde sormuştu.
"Hayır derim. Hadi yallah evine." Tolga'yı döverek odadan çıkardı. Erva ile Pusat'ta bana sırayla geçmiş olsun dedikten sonra odadan çıktılar. Biraz zaman geçtikten sonra abim tekrardan odama geldi.
"Ne oldu lan travma yarattı mı sana?" hiç değişmiyor ya. Beyinsiz. İlla o abiliğini konuşturacak yani. Bir kere kibar olsa başına taş yağacak sanki.
"O senin gibi beyinsizler mi bana travma yaratacak. Hadi lan güldürmesinler. Adama ne hale getirdiğimi görmedin mi?"
"Ne oldu kızım. Niye yine beyinsiz oldum ben?"
"Senin hiçbir zaman beynin yoktu ki abiciğim. Bu yeni olan bir şey değil yani." sonra kıyafetlerimi alıp lavaboya gittim. Üzerimi değiştirip odama döndüğümde abim hala odamdaydı.
"Çok rica edeceğim beni o p*ç kurularına benzetme." Valla haklıydı. Onlar ultra beyinsizlerdi. Adamlara ne yapmaları gerektiğini bile ben söyledim. Onlardan daha çok mafya duruyorum. Neymiş Muratçıkları ölmüş. Kendilerinin de beyinleri ölmüş ama haberleri yok. Murat'a da gram üzülmedim. İyi olmuş. Ama tek üzüldüğüm şey; keşke ölümü benim elimden olsaydı.
"İyi o zaman senin sohbete doyum olmuyor ben gidiyorum." kapıyı çarpıp çıktı abim. Saat akşam dokuzdu. Canım çok kitap okumak istiyordu. Üç gündür kitap okumamıştım ve bu çok sıkıcıydı. Kitaplığımın karşısına geçtim, bir tane kitap alıp tekrardan yatağıma geçtim. Yastığımı bazanın başlığına yasladım. Örtüyü de dizlerime kadar örtüp kitabımı okumaya başladım.
***************************************
Cam tıklatılma sesiyle irkildim. Ne kadardır kitap okuyordum ben? Komodinin üzerindeki telefonu elime aldım. Saat on iki olmuştu. Yuh!! Üç saattir aralıksız kitap mı okuyordum. Zaten kitabın son bir kaç sayfasının kalmasından anlamalıydım. Cam bir daha tıklatılınca iç dünyamdan çıktım. Ses balkondan geliyordu. Balkon kapısının anahtarını çevirdim ve kapıyı açtım.
"Selam bir tanem." Tolga karşımda bir kolunu kapının pervazına dayamış bir şekilde sırıtarak duruyordu.
"Tolga?!" sesimin bir tık sesli çıktığını fark ettim. Bu sefer daha kısık bir sesle konuşmaya başladım. "Senin ne işin var burada? Geç içeri çabuk. Birisi görmedi değil mi? Nasıl çıktın buraya?" Hemen balkona çıkıp aşağıya baktım. Bir merdiven falandan yoktu.
"Aşkım bir sakin mi olsan? Kaç tane soru sordun sayamadım?" kendisi pek sakindi. Yine aynı sakinlikle yatağıma geçip oturdu.
"Kaç tane soru sorduğumu boş ver. Hepsine cevap ver sen."
"Tamam canım sen nasıl istersen. İlk olarak buradayım çünkü canım seni görmek istedi. İkinci olarak birisi görmedi. Üçüncü ve son sorun nasıl yaptığımı bende bilmiyorum ama düz duvara tırmandım." OHA!!
"Bordo berelisinde benim mi haberi yok?" bende gidip yanına oturdum.
"Tek senin değil. Benimde haberim yok." gülmeye başladım. Bazen gerçekten çok komik biri olabiliyordu.
"Eeee tamam geldin gördün beni. Gidebilirsin artık." galiba bir tık kaba olmuş olabilirim.
"Ayyy benimde tam şuanda çok uykum geldi." birkaç kere esnedikten sonra ayakkabılarını çıkarıp yatağıma uzandı. Belli ki paşamız bu gece burada kalacaktı. İyi kalsın bakalım. Ayağa kalktım. Hem balkon kapısını hem de odamın kapısını kilitledim. Sonra da gidip yatağıma uzandım.
"Tolgaa!!! İkimiz de bu yatağa nasıl sığacağız acaba?" cevap olarak duvar kenarına doğru kaydı ve sağ kolunu yanına uzattı. Yanına gittim. Kafamı koluna koydum ve uzandım.
"Bak sığıyormuşuz işte." gerçekten de sığmıştık. Örtüyü aldı. İkimizin de üzerini örtüp geri kafasını yastığa koydu. Sol kolunu belime sardı. Beni iyicene kendine doğru çekti. Başımın üzerini öpücük kondurduktan sonra gözlerini kapattı. Bende gözlerimi kapattım ve huzurluca uykuya daldık.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.51k Okunma |
547 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |