KAZA
Cüzdanımı aldım ve markete gitmek için yola koyuldum. Yazlığımız biraz ücra bir yerde olduğu için küçük bir ormandan geçiyorduk. Orman bittikten sonrada market ve evler vardı. 'İnşallah kaybolmadan bitiririm yolu.' diye geçirdim içimden. Biraz ilerledikten sonra yamacı indim. Ormanın içinden geçerken etrafa izler bırakıyordum. Böylece yolumu da kaybetmezdim.
***************************
Markete gitmiştim. Şuan yazlığa doğru yürüyordum. Bir anda arkamdan çıtırtı sesleri yükseldi. Ardından da bir araba sesi geldi. Hızla arkama döndüm. Siyah mercedes bana doğru yaklaşıyordu. Hemen koşmaya başladım. Belki bana gelmiyordur. Her ne kadar pozitif düşünmeye çalışsam da araba bana gitgide dahada yaklaşıyordu. En sonunda araba durdu. Arabadan çıkan üç adam bana doğru koşmaya başladılar ve birden arkamdan bir sızı hissettim.
**************************
Gözlerimi açtığımda sandalyeye bağlıydım. Hemen etrafa baktım. Simsiyah duvarlar ve tam karşımda tahta masa vardı.
1. soru: Benim burada ne işim vardı?
2.soru: Bu adamlar kim?
ve son olarak 3.soru: Benden ne istiyorlardı?
Kapı açıldı. İçeriye uzun boylu, kumral saçlı bir adam girdi. Arkasından da korumaları.
"Oooo sarı kafamızda uyanmış. Pardon ne diyorlardı sana? Hah papatya." Tam karşıma geçip masanın arkasındaki sandalyeye oturdu.
"Kes be. Papatyaymış. Sen kimsin ki bana papatya diyorsun."
"Aaaa bu kadar sinir sana yakışmıyor hiç güzelim ya. Biraz sakin mi olsan?"
"Sus lan sen. Bir de beni hiç kaçırmamış gibi ağzını yaya yaya konuşuyorsun birde. Güzellikmiş."
"Değil misin?"
"Mümkünse senin için güzel olmayayım." Yanındaki adamlardan biri konuşmaya başladı.
"Yalnız abi. Hatunda dişliymiş." O ne demek be. Angut akıllı. Allah'ım yaratıyorsun bari takip et.
"Kesin lan sesinizi.!!" diye bağırdı adamlara.
"Şimdi asıl konumuza dönelim. Benden ne istiyorsunuz?!"
"Senden değil güzelim. Abinden istiyoruz."
"Birincisi BANA GÜZELİM DİYİP DURMA!! İkincisi de şu ana kadar abimi arayıp tehdit falan etseydiniz. Bunu da mı ben söyleyeceğim gerizekalılar?!" Adam bana gururlu bir bakış attı. Sonra yanındaki adamlara döndü.
"Bir şu kadın kadar olamadınız. Kendisi kaçırıldı. İlk başta abisini tehdit etmemiz gerektiğini bile kendisi söylüyor. Şimdiii ÇIKIN DIŞARI!!" Adamların hepsi koşarak çıktılar. Ardından cebinden telefonunu çıkardı. "Sıra abini aramakta."
Yazarın Anlatımıyla
Tolga ile Alkan bahçede oturup gülüşüyorlardı. Erva ise odasında banyo yapıyordu. Tolga ile Alkan biraz daha bahçede oturduktan sonra içeriye girdiler. Biraz etrafa bakındılar.
"Lara nerede Alkan?" diye sordu Tolga.
"Ne biliyim oğlum ben. Seninle beraberdim ya. Yukarıdadır belki." Tolga yine de meraklanmıştı.
"Ben bir yukarıya bakıyım o zaman." dedikten sonra yukarıya çıktı Tolga. Kızların odasının kapısının önünde durdu. İçeriden su sesi geliyordu. O da daha fazla sorgulamadan duş almak için odasına geçti. Alkan aşağıda koltukta oturuyordu. Merdivenlerden ses gelince o tarafa döndü. Erva aşağıya iniyordu.
"Alkan abi Lara'yı gördün mü? Odada yokta." Alkan bir anda sinirle ayağa kalktı.
"Lütfen Tolga bunu yapmamış olun." Alkan aklından geçirdiği bin bir düşünce üzerine koşarak odasına çıktı. Kapıyı çalmadan direkt bodoslama odaya girdi. Etrafa baktı. Burada yoklardı. Banyonun kapısını gidip çalmaya başladı.
"TOLGA AÇIN LAN ŞU KAPIYI!!" İçerden su sesinin kesildiğini duydu Alkan. Arkasından da Tolga bornozuylu kapıyı açtı.
"Ne oluyor lan. Ne alacaklı gibi kapıya vuruyon. Aha açtım işte. Ne oldu? Ne var?" Alkan, Tolga'yı kenara ittirdi ve içeriye bakmaya başladı.
"Kardeşim nerede?"
"Odasında değil mi?"
"Yok değil. Artık alıp ne yaptıysan."
"ALKAN!! Saçmalamayı kes. Lara'nın nerede olduğunu bilmiyorum ben. En son odaya gittiğimde su sesi geliyordu içeriden. Bende belki müsait değillerdir diye içeriye girmedim." Alkan bunları duyunca sakinleşti.
"Yani şimdi odasında değil, bahçede de değil, aşağıda hiç değil. O zaman nerede bu kız?"
"Belki markete falan gitmiştir. Olamaz mı? Evde hiçbir şey yoktu çünkü."
"Bak bu olabilir. Sen üstünü giy. Bende aşağıya iniyorum. Telefonum orada kaldı. Bir arayayım." dedikten sonra ikisi de ayrıldı. Bu sırada Erva bunlar akıl edene kadar kendisi aramıştı Lara'yı. Ama hat sürekli meşgul oluyordu. Alkan aşağıya inince Erva hemen yanına koştu.
"Alkan abi deminden beri Lara'yı arıyorum. Telefonu kapalı. Bir türlü ulaşılmıyor." Alkan koltuktan telefonunu aldı.
"Dur birde ben arıyayım."
"Telefonu kapalı diyorum. Sen arasan ne olur." diye sinirle sordu Erva.
"Belki açar." dedi Alkan saf saf.
"Saçmalama. Telefonu kapalı ise nasıl açsın."
"Offf tamam Erva. Mantıklı konuşmayı bırak da ne yapacağımızı söyle." dedikten sonra Tolga aşağıya indi.
"Ne oldu aradınız mı? Ne dedi? İyi miymiş?" diye sordu endişeyle.
"Telefonu kapalı ulaşılmıyor." dedi Erva.
"Dur bir de ben arıyayım." dedikten sonra telefonunu çıkardı Tolga.
" Haydi yine başladık. Telefonu kapalıysa nasıl açsın abi." artık burnundan soluyarak konuşuyordu Erva. Alkan ise gülerek onları izliyordu.
"Açar belki." diye sordu Tolga saf saf.
"Niye senin bir ayrıcalığın mı var?"
"Offff tamam Erva mantıklı konuşmayı bırak da ne yapacağımızı söyle bana." Erva burnundan derin bir nefes aldı.
"Abi dediğimiz adamlara bak. Beyinsizler. Asıl onlarının bize abla demesi lazım." diye sesizce söylenmeye başladı Erva. "Neyse bence biz bir yola çıkalım. Hem orman yok mu? Lara kaybolmamak için oraya izler bırakmıştır kesin." İkisi de başlarını sallayıp dışarıya çıktılar. Yürüyüp ormana geldiklerinde etrafa bakındılar. Erva bir şekil aradı. Biraz daha ilerledikten sonra ağaçlara çizilmiş harfler gördü. Tolga ve Alkan'a döndü.
"Bakın buradan gitmiş. Ağaçlarda harfler var." Tolga ve Alkan hızlıca Erva'nın yanına gelmişlerdi.
"L-E-T-A-A-R-O-L... Niye sevgilim, canım benim, bir tanem yazacağına Tolga yazmış." diye söylendi Tolga. Erva ile Alkan ona ters ters bakmaya başladı.
"Sence şuan tek sıkıntımız bu mu abi?" dedikten sonra Erva tekrardan etrafa bakmaya başladı. İlerlediler ve marketin içine girdiler. Alkan hemen kasiyerin yanına gitti. Lara'nın fotoğrafını gösterdiler ve görüp görmediğini sordular.
"Saat böyle öğlen bir, bir buçuk gibiydi. Böyle bir kız geldi alışveriş yaptı ve gitti." dedi adam. Oradan çıktılar. Bu sefer tek tek her yere bakma kararı aldılar. Alkan biraz daha ormanın içine gitmeye başladı ve karşısına yerde duran poşetler çıktı. Alkan diğerlerine de haber verdi. Yere eğildi. Belki birşey düşürmüştür diye baktı. Birden eline bir sertlik geldi. Eline baktığında Lara'nın küpesi olduğunu gördü.
"Bu bu Lara'nın küpesi." diye kekeleyerek konuştu Erva.
"O zaman buradan geçmiş." dedi Tolga.
"Evet geçmiş ama birinden kaçıyormuş. Yerlere baksanıza. Tekerlek izleri var ve bayağı eşelenmiş." dedi Alkan.
"Peki ya kimden ve neden kaçıyordu ki." diye sordu Erva korkarak. Ardından bir telefon sesi yükselmeye başladı.
"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.51k Okunma |
547 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |